@harmonyseries
|
Yıl: 2000 Yer: Dr.Quinlan'ın Özel Hastanesi Victor ve Victoria'nın Gözünden Yıllardır yaptığımız araştırmalar ve onca emek artık gün yüzüne çıkmaya hazırdı. Son deneklerimizi almaya Dr.Quinlan'ın özel çocuklar için yaptığı hastaneye gidiyorduk. Victor çok endişeli gözüküyordu. Son zamanlarda onun deliliğe daha yakın olduğunu düşünmeye başlamıştım. Oraya vardığımızda belirli kriterlerimiz vardı: En zeki ama aynı zamanda en aptal, en çevik ama en hantal, en çekici ve deha olabilecek potansiyele sahip, kanında hiç Heiliant soyu bulunmayan denekler olacaklardı. Seçtiğimiz elli çocuktan her birinden birer kan örneği aldık, ve Victor, Quinlan'a yüklü miktarda para karşılığında ikna ederek işimize yarayacak olan çocukları bize evlat olarak teslim etmesini sağlamıştı. Victor bazen anlamıyordu, çok acımasız ve aceleciydi. Onlar büyüden, sihirden ve bu dünyadan habersiz çocuklardı ve deneyler sırasında ergenlik dönemlerinde oldukları için psikolojileri alt üst olmuştu. Ama bunun yanında normallerden farklılardı, O hastanede onlara ne tür deneyler yapıldıysa bütün süreçlere hakimlerdi , artık yeni güçleriyle bir sürü belaya karışıyor ve sevgili kardeşimin izinden gidiyorlardı. Victor, onlarda açtığı yaraları kendi çabalarımla kapatmaya çalışsam da başarılı olamamıştım. Bir süre sonra, onlar da bu işi sevinçle kabul etti. Her gün planımıza bir adım daha yaklaşıyor, ve kusursuz gücün formülünü bulmak için gece gündüz demeden Victor'la aylarımızı, yıllarımızı harcıyorduk. Ara sıra çatışmalarımız oluyordu tabii. Onlar bu güçlerle hayatlarını yaşamak istiyorlardı, ama Victor her birinin boynuna patlayıcı çip yerleştirmişti ve tek uyarısı şuydu: V: Onu çıkarmaya çalışırsanız, ölürsünüz. Onunla oynarsanız, ölürsünüz. Onu bozmaya çalışırsanız, ölürsünüz. Benim de tahammülüm kalmamıştı. Tek isteğim işimizi bir an önce halledip, onların da normal hayatlarına dönmeleriydi. Victor bir gün laboratuvarda çalışırken, Magnus ona sordu: M: Bizimle işin bittiği zaman bu bombaları imha edeceksin, değil mi? A: (Kekeleyerek) Yani bizi öldürmeden demek istiyorsun? Veronica: Evet Victor, bu kadar her şeye katlanmamızın bir ödülü olmalı. V: Çocuklar, tabii ki özgürlüğünüze kavuşacaksınız. Ama gerçek bu değildi. Aynı gece, Victor'a onları bırakacağı için biraz sevinçli olduğumu söylemiştim. O ise şöyle demişti: V: Sen ne saçmalıyorsun? Onlar sadece denekler. Bizim daha güçlü olmamız için varlar. Onlarla işim bittiğinde, hiçbirinin bir önemi kalmayacak. Victoria: Onlara bunu yapamazsın, Victor. İstekleri dışında zorlayamayız. Biz hangi ara bu kadar acımasız olduk? V: Yanılıyorsun, kardeşim. Biz hep acımasızdık, sadece ben bunu açığa çıkarmış bir yolunu buldum. Onların tek görevi var: kızı bulup bize getirecekler. Bunun için başarılı olurlarsa, belki yaşarlar. Victoria: Her şey kusursuz olmalı. Tek bir hata noktası bizi ele verebilir. V: O yüzden dikkatli olmalısın. Kimya bilgisine sahip olan sensin. Tek bir hatan, o çiplerden seni de etkiler, sevgili kardeşim. Alelen tehdit etmişti beni ama atladığı bir nokta vardı. Ona önce kendime enjekte edersem, onu alt etme şansım olurdu. Bende bu planı işlemeye koyuldum. Her zaman arıza üçlüye arka çıktım ve her işlerinden başarıyla dönmelerini sağladım. Bu sayede önce kendi canımı, sonra onları kurtarabilecektim. Victor'un onlar için muazzam kusursuz bir görevi vardı. Her biri için bir güç şişesi hazırlamaya başladım. Laboratuvarda zaman geçirirken, her düşünce ve ses beynimde yankılanıyordu. M: Hey Victoria, iyimisin? (Omzuna dokunur) V: İyiyim, beni korkuttun. M: Seslendim, ama duymadın. V: Sen neden buradasın? Kardeşlerin nerede? M: Sanırım artık yalnız kalmak istediklerini anlayabilecek yaşta olduğumuza geldik. V: Evet, o mesele. Bunun bir sakıncası yok tabii. Aranızda kan bağı olmadığı için, ama hala tuhaf geliyor. M: Sen hiç aşık oldun mu, Victoria? V: Henüz o kadar yaşlanmadım, Magnus. Odaya Victor girdi ve konuşma yarım kalmıştı. Magnus'u gönderdim ve Victor'un bakışlarıyla mücadele vermeye başladım. V: Ne konuşuyordun onunla, kardeşim? VA: Kardeşleriyle bize sahip oldukları için ne kadar mutlu olduklarını anlatıyordu. V: Öyleler tabii. Sefil bir normal yaşantıları olacakken, onları süper insanlara dönüştürdüm. Başka ne isteyebilirler? VA: Gerçek bir hayat dışında, evet. V: Ne demek istiyorsun? Onlar klon değil. VA: Evet, birer klon olmayabilirler, ama senin askerlerin oldukları bir gerçek. V: Onlarla işim bitince, sevgili yeğenine kavuşacak olman seni mutlu etmiyor mu? VA: Yeğenim mi? Milan mı? V: Ta kendisi. Her şey onu geri getirmek için. VA: Victor, bilmem gerek, o hala yaşıyor mu? V: Derin bir uykuda. Onu Rein Orka'yı bulabilirsem, her şey düzelecek. VA: Rein Orka bizim yapabileceğimiz bir şey değil, sadece bir efsane. V: Ama ejderhalar uçabiliyor, değil mi? (Sinsi gülümseme) Tik tak, Victoria, zaman senin aleyhine işliyor. Başaramazsan, sen de bir bomba olursun. VA: Elbette, kardeşim. Onun bu çılgınca fikirleri ve planları beni her gün daha fazla ürkütüyordu. Kızına olan bu acımasızlık beni derinden sarsmıştı. Onu Rein Orka yapması zaten başlı başına bir saçmalıktı. O sadece mitlerimizde geçen bir efsaneydi. Gerçi haklıydı da, ejderhalar var olabildiyse, o da olabilirdi. Biraz araştırmaya başladım Rein Orka hakkında neler bulabilirim diye. Bunları tabii ki internette araştırmıyordum, ne yazık ki heiliantarın tarihi hiçbir zaman internette bulabileceğimiz bir bilgi olmamıştı. Eski kitaplardaki ansiklopedilerdeki göndermeler üstü kapalı anlatımlardan ibaretti. Ama Rein Orka'yı araştırırken, onu kullanmaya çalışan birçok medeniyet olduğunu fark ettim. Ama o bir veriyorsa, bir alıyordu; ruha karşılık ruhtu. Her şey dengede olmalıydı. Bir dilek bahşediyorsa, bir kabusu uyandırıyordu. Biraz daha araştırdığımda, eski bir tilki kabilesinde onu kullanan birinin olduğunu buldum. Efsanede şu yazıyordu: "O, güçlü bir şef idi. Kabilesine bakan, onların ihtiyaçlarını gideren ve tarihin hatırlayacağı bir kahraman. İlk şarkılardan beri güçlerimizi kontrol etmeyi ve becerileri keşfetmeyi ilke edinmiş Raposalar, her yüzyılda bir Rein Orka'ya bir güç bahşediyordu. Vadesi olan ona enerji aktarıyordu, ve bu bir gelenek haline gelmişti. M.Ö 8. yüzyıl ortalarında kurulan bir Raposa kabilesinin şefi olan Charles Harp Riotta, bu küreyi farklı bir amaçla kullandı. O, bu olaydan sonra kahraman ilan edildi. Ailesini Ryu'lara karşı korumak için, ondan sonraki torunu ve onun nesline gücünü bahşetmek için bir dilekte bulundu, ama Rein Orka ona karşılığında bir felaket yarattı. Her bir torunu için bir kısmi hastalık verdi, bu bir öncekinden bir sonrakine aktarılan bir hastalıktı, zihinsel bir hastalıktı, çünkü Charles o iki kuyruklu bir sihirbazdı. Bu hem kabilesini hem de ailesini koruyabilmenin tek anlaşmasıydı ve Rein Orka'ya teslim oldu. Bu, kabilesini kurtardı. Ryu'lar onu, ailesini ve kabilesine bir daha yaklaşmadılar. Yıllar yılları kovaladı, ve her bir Riotta ferdi bu hastalıkla başa çıkmaya başladı. Son torunu ve ondan sonraki nesli olan kızı Marilyn Riotta, babası olan Frank Riotta'nın torunu için bir kez daha dilekte bulundu ve ruhunu Rein Orka'ya verdi ve ortadan kayboldu. Marilyn yıllarca onu aradı, bu sırada Marilyn'de babasından miras kalan güçler hiç ortaya çıkmadı. Kızını doğurduktan 3 sene sonra Marilyn vefat etti ve Frank, dedesinin güçleri torunu Violet'ta belirdi. Kabile onu şefin torunu olduğu için canı pahasına korudu ve bir ailenin yanına yerleştirdi." İşte aradığım bilgi buydu. O kızı bulursam, Rein Orka'yı da bulabilirim. Bir sonraki adım olarak Victor'a haber verdim ve onun aramaya başladık. Merhaba, bölüm nasıldı, beğendin mi? Serinin Tam Hali ; Harmony : The Fox Dr.Quinlan'ın Kapanı I-II
|
0% |