Yeni Üyelik
18.
Bölüm

The Wolf : Chapter One : Once Upon A Time

@harmonyseries

2 Yıl Önce

Daha çok küçükken abim bana masallar anlatırdı. Efsanevi masallar , içinde ejderhalar , kurtlar , yaratıklar olan masallar. Ve en sevdiğim kısmı bana gerçekte ne olduğumu anlamamı sağladığı kısımdı. Alpha her zaman korumacı ve ailenin önemini anlatan bir abi olmuştu. Bazen çok kavga ediyor olsak bile günün sonunda tek ailem o oluyordu. Benimde bir kurt olacağımı umarak beni büyüttü. Annem ve babam o çok küçükken Ejderhalar ile savaşırken ölmüşler ve bana iyi bakması gerektiğini söylemişler. Çok haklıydılar ben içine çekildikçe daha da karanlıklaşan bu dünya her seferinde beni şaşırtacak sırlar besliyordu..

Daha yeni 20 yaşıma girmiştim. Abim bana grubumuzla ormanda bir kutlama hazırlıyordu ben ise mağarama çekilmiş Rün çizmeyi öğreniyordum. Aslında öğrenmek denmez bir kurt olmadığımı öğrendiğimden beri her şeyi kendi başıma halletmek zorundaydım bir kurt gibi davranmak , kurt gibi avlanmak , kurt gibi görünmek.

Abimi bu şekilde kandırmak istemiyordum ama bana da fazla seçenek bırakmıyordu beni bir kurt olarak yetiştirirken çok mutluydu çok keyif alıyordu şimdi kafalarda bazı soru işaretleri oluşmuş olmalı hızlı bir soru cevap yapalım. Bunca zaman tilki olduğumu anlamadı mı hiç? Hayır , çünkü Heiliantlar kendini fark edene kadar güçlerine kavuşamazlar normal bir insandan farkları olmaz ben öğrendiğimde on beş yaşımdaydım ve kurt gibi düşünmediğimi kurt gibi olmadığımı anlamam çok uzun sürmemişti ve gizlenmeyi öğrendim.

Peki ya dönüşürken? Hayır ve hayır , Biz şeytan tilkilerin olayı da bu aslında manipüle edebilme yetisi bu görüşlerine de hükmedebiliriz demek zihinlerine de düşüncelerine de hatta zihinlerine hiç olmayan bir anıyı bile koyabiliriz bu tamamen bizim insafımıza kalmış.

Tabii ki sizi seçen ruhu sizin isteğiniz ile olmuyor maalesef. Ama ben benimkinden çok memnunum onun bana öğrettiği öğretiler zamanla beni bir şeytan tilki olmak için daha da isteklendiriyordu. Mağarada ise Rünlere çalışıyorduk o sırada abim aniden çıka gelmişti ;

 Mağarada ise Rünlere çalışıyorduk o sırada abim aniden çıka gelmişti ;

Alpha : Harley hey ?

Harley : Hayır hayır hayır ! *telaşlanır*

Alpha : İyi misin gelebilir miyim?

Harley : Pek müsait değilim Alpha !

Alpha : Ne neden ne oldu? Yoksa?

Harley : Hayır seni salak içerde bir kurt yok lütfen çıkar mısın burası benim mağaram!

Alpha : Oh buna sevindim hadi giyin de gel bu gece Lycanarva gecesi

Harley : Ne? O bu gece miydi tamamen unutmuşum hemen hazırlanıyorum

Alpha : Seni dışarıda bekliyorum canım

Aptal kafam tamamen unutmuştum bu gece o saçma avlanma olayımız vardı . Lycanarva Dolunayın yere değdiği zamanda genç kurtların avlanması geleneğimizdir. En büyük ve kanlı avı avlayıp yuvaya getiren sürünün yeni üyesi için kabul töreni gibi sayılırdı. Yani bir saçma geleneğe daha katılmam gerekiyordu. Üzerime yapışkan bir tulum giydim ve hazırlanıp mağaradan dışarı çıktım. Dışarıda tam yanımda abim Alpha elinde kan kırmızısı bir kadeh duruyor ve önümüzde duran sürüye bir konuşma yapıyordu.

Alpha : Evet sivri dişler sürüsü bu gece sevgili kardeşim Harley ilk avına çıkacak ve önümüze getirecek ! *sevinçle bağırır*

Sürü : Avlan Harley ! Sana güveniyoruz Harley ! *heyecanlı bağırış*

Harley : Siz katiller av mı görmek istiyorsunuz?

Sürü : Evet!

Harley : Beni son yakalayabilen yemekten sonra tatlı olur ! *Ve dönüşür*

Bu kadar şovdan sonra dönüşüp ormanın derinliklerine dalmıştım. Arkamdan koşan sürüyü ekip avlanmam lazımdı bu yüzden akıllarını biraz karıştırıp onları hologramımın peşinden yolladım bende farklı bir yöne koştum. Bir saat vaktim vardı bu süre içinde avlanıp kanını taş masaya taşıyacak ve ilk avımın tadına bakacaktım. Kurda dönüştüğüm zamanlar bir kurt gibi koku alıyor görüyor ve aynı bir kurt gibi yaşayabiliyordum tabi bu sadece gücüm tükenene kadardı çiğ enerjim zayıfladıkça orijinal halime tilkiye geri dönüyordum ama bu konuda tecrübeliydim yıllar içinde bunu çok kez test etme imkanı bulmuştum. Sırada bir yere pusup avımı beklemek kalmıştı. Havayı kokladım kan kokusu aradım , dilimi toprağa değdirdim nem aradım , ve gözlerimi ağaçların çalıların ötesine diktim avımı görebilmek için.

İşte ordaydı olgun dişi bir Karsaray Geyiği. Karsaray geyiği kurtların yani abim gibi gerçek kurtların avlayabileceği bir türdü bu türün erkekleri savaşmaz yavrulara bakar ve dişileri diğer dişilerle savaşarak yavrularını korur büyütürdü.

 Karsaray geyiği kurtların yani abim gibi gerçek kurtların avlayabileceği bir türdü bu türün erkekleri savaşmaz yavrulara bakar ve dişileri diğer dişilerle savaşarak yavrularını korur büyütürdü

Bu sürünün dişileri diğer dişilerin erkek yavrularını öldürmek için yarışırdı çünkü büyüyen yeni yavru eski sürü liderini öldürür ve onun yerine geçerek yeni sürü lideri olurdu . Değişik bir hiyerarşisi vardı. Ona kilitlenmiş nefesimi kontrol ediyordum kırmızı gözlerim karanlıkta parlıyordu adeta. Pençelerimi toprağa sapladım ve adımlarını ayak hareketlerini dinlemeye başladım.

Yere eğiliyor yapraktan su içiyor ve Ignifolium Revivicus yiyordu. Bu bitki sadece bu geyik türünde boynuzlarındaki zehri üretmeleri gereken hormonu salgılamalarını sağlayan bir yemekti. O tam iştahla yerken birden üzerine atladım ve boğazına yapıştım. Çırpınıyor ve eşine bağırıyordu yardım çığlıkları arasında benim sivri dişlerim onun boğazına batmaya başlamış ve dişlerimden dilime süzülen kanın tadını almaya başlamıştım.

Kanı tattıkça dişlerimi daha derine batırıyordum pençelerim ise gövdesini yırtmaya başlamıştı. Sonunda güçsüz kaldı ve kendini bıraktı. Dişlerim artık ses tellerine değiyordu. Biraz çırpındıktan sonra sonunda ölmüştü. Onu yavaşça ağızımdan çıkartıp yere bırakırken dilimle dişlerimdeki kanı sildim ve ne müthiş bir av diye yemeğime bakarken gözüm titreyen çalılara takıldı.

Bu onun yavrusuydu korkmuş gözlerle bana bakıyordu ilginç tarafı ise hiç vicdan azabı çekmiyordum doğamız buydu ama hayır bu benim doğam değildi kurtların doğasıydı. Ona sinirli gözlerle bakıp kulağına yaklaştım. Çok korkmuştu titremekten bayılacak gibiydi usulca ona seslendim.

Harley : "Cervus ,Cervus albus , Auribus meis ausculta , si non vis mori , domum reverti " *sinsi gülüş*

" Geyik , alaca geyik , sesimi dinle , ölmek istemiyorsan , dön evine"

Korkudan arkasına bakmadan çalıların arasına koşarak kaybolmuştu. Avlanmanın verdiği zevki şimdi anlıyordum. Ormanda ki hayvanlar ile normal konuştuğumuzda bu onlara garip geliyordu bunu nasıl açıklasam ki , yani bir kedi kendi dilinde konuştuğu zaman biz onu miyavlıyor olarak görüyor ve duyuyorsak aynı şekilde bizim normal konuşmamız da aynı onlara böyle geliyor ama Lumináro dilinde yani Heiliant dilinde konuştuğumuz zaman bu dili bilen her canlı ile aynı şekilde iletişim kurabiliyorduk. Karsaray'ı boğazından tuttum ve yuvaya döndüm. Sürü beni bekliyordu taş masanın etrafında toplanmışlardı. Beyaz tüylerimi kan kaplamıştı ve vahşiliğim buradan anlaşılıyordu. Taş masaya avımı bıraktım ve patimi kanına sürdüm daha sonrada taş masaya sürdüm böylece kanlı avımı tamamlamış oldum. Abim söze girdi ve

Alpha : Evet sürü yeni bir üyemiz var ! Harley artık tam bir kurt * gülümser ve sarılır*

Harley : Kutlamalar başlasın ! *heyecanla söyler*

Abimin gözlerinde ki bu heyecanı mutluluğu görmek beni heyecanlandırıyordu. Biraz sürüyle kutlama yaptıktan sonra mağarama çekildim. Rün çizmeye devam ediyordum ki midem bulandı ve kan kustum . Sylvia çıkıp bana sinirle baktı ve

Sylvia : Seni aptal çocuk! Sen bir Tilkisin Harley , Acımasız şeytan olan bir tilki! Karsaray yemekte ne oluyor şimdi !?

Harley : Haklısın Si ama herkesin gerçeği bilmesini istemeyiz

Bir Hailiant başka bir türün avını avlarsa ve bu avı yerse hastalanabilirdi mesela bir Gryffin Karsaray geyiği yiyemezdi bu onun pençelerinde dökülmeye sebep olurdu bu geyikte kurtların beslenebileceği bir vitamin olduğundan Gryffinde bu vitamin hastalığa sebep olur anatomisine yanlış olduğu için. Sylvia haklıda olsa mecburen yaptığım bir şeydi bu.

Sylvia : Senin bu sorumsuzluğun yüzünden benim ruhum zarar görüyor ve seni incitmemi istemiyorsan kendin olmaya başla *sinirlenir kızar*

Tam o sırada arkamı döndüm ve üzerine nefes kesen rünü çizdim ve gözlerinin içine sert bir ifadeyle bakarak

Harley : Ben ne istersem olur , ne istersem onu yaşarlar , ne istersem onu düşünürler ve ben ne istersem onu görürler ! Beni anladın mı Sylvia ? * gülerek sorar*

Sylvia : T-tabii ki ama Harley bunu yiyemem bu beni de öldürür seni de * korkar*

Harley : Yiyememen umurumda bile değil Si , bu boktan kurtulamadığımıza göre devam etmeliyiz

Sylvia : Bunu yapamazsın bu işler öyle yürümüyor

Harley : Emin misin Si? İstersen bir deneyelim ne dersin ? *bıçağı miğdesine tutar*

Sylvia : Hayır dur !

Harley : Bende öyle düşünmüştüm , sus ve uslu bir şeytan olursan sabah kahvaltısında tavşan yeriz

Sylvia : Hiç yoktan iyidir

Merhaba Kurtlarım ❤️ Harmony Serimin İkinci kitabı ile sizlerleyim. Umarım serinin bu kitabını beğenirsiniz.

Yazım hataları, kelime hataları olabilir onları görmezden gelin , Hikaye tamamlandığında bu sorunu çözeceğim. Şimdi hikayeye odaklanın ve keyfini çıkarın ❤🥰🥺

Yorum bırakıp hikaye hakkında ki görüșlerinizi belirtesiniz çok sevinirim.

Serinin Tam Hali ;

Harmony : The Fox

Harmony : The Wolf

Harmony : The Griffin

Harmony : The Anka

Harmony : The Legend Of Ryu

Dr.Quinlan'ın Kapanı I-II

 

Loading...
0%