Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1. Bölüm - Kimim Ben?

@hasrett_007

"Yağmur, geldik! Hadi toparlan, iniyoruz."

Annemin sesini duymamla irkilerek doğruldum ve gülümsedim. Sabah uyandıktan beri başımı cama yaslamış dışarıyı izliyordum, dalmışım. Hemen kulaklığımı aldım ve çantama koydum. Telefonumu elime aldım ve çantamı sırtıma taktım. Sonra, annemle birlikte otobüsten indik. Tekli koltuklardan birinde oturan ablam da bizim arkamızdan otobüsten indi. Güneşe çıktığımızda gözlerimi kırpıştırdım ve etrafıma baktım. Sadece yazın görebildiğim bu güzel yeri, İzmir'i çok özlemiştim.

Dedem az ötede, bize bakıp gülümsüyordu. Koşarak yanına gittim ve elini öptüm.

"Çok bekledin mi, baba?" dedi annem.

"Yok kızım, ben de daha yeni geldim zaten." dedi dedem.

Üçümüz, dedemin arabasına bindik. Dedem de bavulları bagaja koyup öne bindi.

"Nasıl geçti yolculuğunuz?"

"İyi. Biraz uzun sürdü ama" dedi ablam gülümseyerek.

Dedemlerinin evine gelmiştik. Dedem, arabadan indi ve bahçe kapısını açtı. Sonra arabayı bahçeye park etti. Arabadan indik. Arabadan iner inmez başımı çevirip komşunun bahçesine baktım. Bir şey eksikti... ama ne?

Anneannem sesimizi duymuştu, balkona çıktı. Ben de koşup yanına gittim ve elini öptüm.

"Ne çabuk geldiniz! Hoş geldiniz." dedi anneannem gülerek.

"Hoş bulduk, anne." dedi annem, ayakkabılarını çıkarıp balkona girerken.

"İçeri geçin, acıkmışsınızdır." dedi anneannem ve hariç hepimiz içeri girdik.

Anneannem sofrayı kurmuştu bile. Hepimiz çantalarımızı misafir odasına koyduk.

"Ben bu koltukta yatacağım, sen ötekinde yatarsın artık!" dedi ablam, camın kenarındaki koltuğu göstererek.

"Neden ben ötekinde yatıyormuşum?! Sen orada yat!" dedim.

"Çünkü sen küçüksün!" dedi ablam, son kelimeyi bastırarak söylemişti.

"Ben küçük değilim, 15 yaşındayım!" dedim sert bir sesle. Ablam da 17 yaşındaydı, çok da büyük değildi.

"Sen küçük değilsen de, ben büyüğüm." dedi ablam.

"Yine de, geçen sene de ben burada yatmıştım!" dedim ablama, cam kenarındaki koltuğu işaret ederek.

"Ama her sene sen orada yatıyorsun, bu sene de ben yatayım!" dedi ablam, cam kenarındaki koltuğa oturarak.

"Olmaz! Bu sene de ben orada yatacağım." dedim ablama, ciddi bir sesle.

"Hıh, orada yatınca ne oluyorsa!" dedi ablam.

"Orası - orası daha rahat diye! Başka neden olabilir ki hem?" dedim, türkçem bozulmuştu. Yanaklarım hafiften kızarmıştı. Gözlerimi kaçırarak başımı hafifçe aşağı eğdim.

Ablam bir şey anlamış gibi sırıttı.

"Haa, anladım ben seni-"

"Şşt!" dedim ablama bakarak.

"Tamam, konuşmuyorum. Ben öteki koltukta yatarım." dedi ablam, kıkırdayarak, ve odadan çıktı.

Ben ise başımı önüme eğip onu düşündüm, Mert Ege'yi... Kıvırcık saçları, ela gözleri, aklımdan çıkmıyordu. Cam kenarında yatmayı sırf o yüzden istemiştim, cam tam da caddeye bakıyordu. Eğer yoldan geçerse görebileyim diye...

"Yağmur, sofraya gel!"

Annemin sesiyle irkilerek kendime geldim ve odadan çıkıp salona geçtim, ablamın yanına oturdum. Hiçbir şey yiyesim gelmiyordu. Ama yine de zorla ekmeğin arasına azıcık peynir koyup yedim ve sofradan kalktım.

"Nereye? Hiçbir şey yemedin!" dedi annem.

"Ben... çok da aç değilim." dedim anneme.

"Hadi kızım, otur bir lokma bir şey ye." dedi anneannem.

"Peki..." dedim ve oturup zorla birkaç lokma daha ekmek yedim ve sofradan kalkıp balkona gittim. Komşumuz Şeyda Teyze'nin bahçesine bakan koltuğa oturdum ve kulaklığımı kulağıma taktım.

"Bir bilsen ne hâllerdeyim
Öldüm de gömülmelerdeyim
Depremsiz başıma yıkıldı evim"

Yüzyüzeyken Konuşuruz, Son Seslenişim'i söylerken ben de başımı koltuğa yaslayıp düşüncelere daldım.

Sonra birden kapının açılma sesini duydum ve doğrulup kendime geldim. Rüveyda teyzem, eniştem, kuzenim Pınar, Sevda teyzem ve küçük kuzenim Derya gelmişlerdi. Koltuktan kalktım ve terliklerimi giyip bahçede onların yanına gittim. Teyzelerime ve kuzenlerime sarıldım.

"Hoşgeldiniz" dedim.

"Hoşbulduk" dedi Rüveyda teyzem.

Balkona gittik. Anneannem, dedem, ablam ve annem de balkona çıktılar ve merhabalaştılar.

Pınar bana başıyla işaret etti, ayakkabılarımızı giyip bahçeye çıktık ve iki tabure koyup oturduk. Derya da arkamızdan geldi ve o da bizim yanımıza bir tabure koyup oturdu. Pınar ile yaşıttık, Derya ise bizden 2 yaş küçüktü.

"Kaç gündür bekliyordum bugünü." dedim.

"Ben de. Siz buraya geleceksiniz diye çok sevindim." dedi Pınar, gülümseyerek.

"Siz ne zaman gelmiştiniz?" dedim Derya'ya dönerek.

"Biz mi? Okullar kapandıktan üç hafta sonra geldik biz." dedi Derya.

"Ha, doğru." dedim. "Annemlerden izin alıp parka gidelim mi ya, canım sıkıldı iki saattir."

"İyi olur aslında." dedi Pınar.

Üçümüz ayağa kalktık ve balkona doğru ilerledik.

"Anne, parka gidebilir miyiz?" dedim.

"Olur, gidebilirsiniz ama akşam olmadan gelin." dedi annem.

"Ben de sizinle geleyim o zaman." dedi ablam ve ayağa kalkıp ayakkabılarını giydi.

Dördümüz bahçe kapısından çıktık ve parka doğru ilerledik. Parka yaklaştığımızda kamelyaların birinde oturan o dört kişiyi görünce gülümsememiz söndü.

 

İlk bölüm nasıldı?

Sizce o dört kişi kim olabilir?

Yorumlara bekliyorumm ♥♥♥

Loading...
0%