Yeni Üyelik
2.
Bölüm

İLK KARŞILAŞMA

@hatice.kubra

 

''Akın, o kızı kurtar lütfen. Onun benden daha çok yardıma ihtiyacı var.'' demesiyle sarsıldım. Belki ölecekti ama hala kızdan bahsediyordu. '' Nida sabret az kaldı. Ne olur dayan güzelim.'' dedim. O sırada Nida kan kusmaya başladı. Baya bir kan kusuyordu.'' Biraz daha hızlı sürün şu arabayı!'' diye bağırdım. Semih'' Tamam, sakin ol. Hızlı olmaya çalışıyoruz.'' dedi. Hastane uzaktan gözüküyordu. Nida'' Seni çok seviyorum Akın.'' dedi ve gözleri kapandı. ''Nida aç gözleri. Bak biz buradayız lütfen aç gözlerini.'' desemde beni duymuyordu. Hastanenin önüne gelir gelmez kapıyı açtım ve kucağımda Nida ile dikkatli bir şekilde arabadan indim. '' Acil buraya bakın.'' diye bağırdım. Birkaç sağlık görevlisi sedyeyle gelince Nida'yı sedyenin üzerine bıraktım.

''Adı Nida Atalay. 27 yaşında. Biri karnı biri dizi olmak üzere iki yerinden vuruldu. Kanı A rh pozitif. Herhangi bir hastalığı veya kullandığı bir ilaç yok.'' diye aklıma gelen tüm bilgileri söyledim. Verdiğim bilgilerle ve Nida'nın iyileşmesinde büyük rol oynayacaktı. Nida'nın durumu kötü olduğu için hemen ameliyata aldılar.

 

Yaklaşık bir buçık saattir buradaydık ama kimse bize ne iyi ne de kötü bir haber getirmişti. Biraz sonra ameliyathanenin kapısı açıldı ve içeriden bir hemşire çıktı.'' Pardon. Ameliyat bitti mi?'' diye sorduğumda '' Evet ameliyat bitti. Birazdan doktor sizi bilgilendirir.'' dedi ve gitti.Aradan biraz zaman geçmişti ki ameliyathanenin kapısı tekrar açıldı. Doktor yanımıza gelince'' Hastanın vücudundaki kurşunları çıkarttık. Ancak ameliyat sırasında beynine pıhtı attı ve komaya girdi. Şuanlık elimizden gelen tek şey beklemek.'' dedi. Doktorun yakasını kavradım.'' Sen ne dediğinin farkında mısın doktor?'' dedim. Semih elimi sıkıca tuttu. ''Sakin ol kardeşim.Geçecek. Hepsi geçecek.'' dedi. O sırada ameliyathanenin kapısı açıldı ve içeriden Nida'nın bedeni çıktı. Hemen yanına gidip elini tuttum ve '' Nidam bak ben ve tüm tim buradayız. Lütfen bizi bırakma tamam mı?'' dedim. Belki bizim burada olduğumuzu hissederse biraz da olsa güçlenirdi. Doktorun da dediği gibi şuan elimizden gelen tek şey beklemek için olacaktı.

 

>1 HAFTA SONRA<

 

Araan bir hafta geçmişti. Nida hiç hareket etmiyordu. Bizi ayıran camdan onu izliyordum. O sırada telefonum çalmaya başladı. Arayan Albay Alparslan'dı.

'' Akın, Nida'nın yanındasım biliyorum fakat görevin var. Eğer katılmak istemezsen bu seferlik sana izin veririm ama bir dahakine izin vermem haberin olsun.'' dedi. Herhangi bir şey söylemeden bekledim ve biraz düşündüm. '' Tamam oğlum. Ben, seni anladım.'' diyen Albay Alparslan'ın sesiyle '' Göreve katılacağım. On beş, yirmi dakika'ya orada olurum.'' diyerek telefonu kapattım...

Toplanma odasına girdiğimde herkes oradaydı. Melis beni dikkatli bir şekilde süzdü. Melis, istihbarayçıydı.'' Geldiğine göre artık başlayabiliriz. Arkadaşlar, en son görevinizden sonraki gün bize bazı bilgiler gelmeye başaldı. Gelen bilgiler bir mekanın konumu, o mekanın ayrıntılı bilgileri ve içinde kimlerin yaşadığı falan yazıyordu. Bize bilgi veren kişi veya kişilerin dediğine göre orada 'CATRİONA' adında kişiler yaşıyormuş. Tabii ki biz bu bilgileri iyice araştırdık. Bilgiler doğru.'' dedikten sonra bir fotoğraf açtı. Fotoğrafta katlı kocaman bir ev vardı. '' Bu gördüğünüz ev bize bilgi gönderen kişinin olduğu yer. Fakat o ev hakkında öğrendiğimiz bilgiler çok şaşırtıcı. O evin yakınında bir köy var. Köy sakinlerinin dediğine göre orada bir sürü silahlı kişi varmış ve her gece oradan kadın çığlıkları geliyormuş. O ev yüsek güvenlik altındaymış ve içeriye de kimseyi almıyorlarmış. Köylülerden biri bir kere o eve girmiş ama geri çıkamamış. Yeni göreviniz oraya girip orada yaşayan 'CATRİONA'ları buraya getireceksiniz.'' dedi. Melis'in biten konuşmasıyla Semih ayağa kalktı.''Melis'i duydunuz. Hadi herkes hazırlansın.'' dedi. ''Emredersiniz komutanım!'' dedik ve hazırlanmak için toplanma odasından çıktık.

Yarım saat sonra yeni görev yerimize doğru yol almıştık. Bu görev için biraz heyecanlaydım. Nedenini bilmiyordum ancak kalbim çok hızlı atıyordu. Fakat ben asla heyecanlazmazdım. Kalbimin bu kadar hızlı atmasının nedenini çok merak etmiştim. Nida'nın yanındayken bile kalbim bu kadar hızlı atmıyordu. '' Sen iyi misin Akın?'' diye soran Semih'in sesiyle düşüncelerimden uzaklaştım. ''Evet, gayet iyiyim. Siz nasılsınız komutanım?'' diye sordum. Gülümseyerek '' Ben de iyiyim çok şükür. Yalnız senin yüzün kireç gibi bembeyaz olmuş.'' dedi. '' Biraaz heyecanlandım. Galiba ondan oldu.'' dediğimde bana kocaman gülümsedi.'' İyi de sen ilk görevinde bile hiç heyecanlanmamıştın.'' dedi. Evet, biliyordum. '' Biliyorum ama durduramıyorum.'' dedim. 'Anladım' dercesine kafasını salladı.

Aradan yaklaşık yirmi dakika geçmişti ki bir anda durduk. Berat '' Yeni görev yerimize geldik.'' dedi. Aşağıya indiğimizde karşımda gördüğüm ev beni daha da heyecanlandırmıştı. Evle aramızda nerdeyse 600 metre olmasına rağmen kalbimi bu kadar hızlanmasına sebep olan şey neydi? Bunu birazdan öğrenecektim galiba. Semih Komutan yanımıza gelince '' Görev değişimlerini saat 6.37' de yapıyorlar. Yani 23 dakika sonra görev değişimi yapacaklar. Biz de tam o sırada içeridekilere işaret vererek içeri gireceğiz.'' dedi. Hepimize yerlerimizi ve yapacağımız görevleri verdi. Ben, Semih Komutan, Berat ve Kaan eve girip içeridekileri dışarı çıkaracaktık. Kerem, Efe, Hamza, Çağrı ise dışarıda durup çıkan kişileri ve bizi koruyacaklardı. Saat 6.47 olduğunda sessiz ve seri adımlarla kapıya doğru ilerledik. O sırada gördüklerimiz hepimizi şaşırtmıştı. Ev yanıyordu. Evet cidden yanıyordu. Biz eve şaşkınlıkla bakarken bir anda evin kapısı açıldı ve dışarı çıkan kızlar daha çok şaşırmamıza neden oldu. Neden mi? Çünkü bu kızlar birbirinin aynısıydı. Dışarı yaklaşık 35 kişi çıkmıştı ve hepsi saç, göz, fizik ve daha bir sürü şekilde birbirinin aynısıydı. Şaşkınılığı üzerimizden attık ve hemen kızların yanına gittik. Hepsi gayet iyi görünüyordu. Biz onların yanına gittiğimizde bize bilgi verenlerin onlar olduğunu anlamıştık. Çünkü hepsi birbirine 'CATRİONA' diyip arkasından bir sayı söylüyorlardı. Kızların hepsini arabaya doğru götürüyorduk ki kızlardan biri ''CATRONA 43 nerede?'' diye sordu. Kimseden ses çıkmamıştı. O sırada yanan evden bir kadın çığlığı yükseldi. Komutana yönelip '' Ben kızı getiririm. Siz arabaya gidin.'' dedim. Kafasını olumlu anlamda salladığında eve doğru koştum. İçeri girdiğimde yükselen ateş burnumu ve genzimi yakmıştı. '' Neredesin?'' diye seslendiğimde '' Buradayım.'' diye bir ses duydum. Sesin geldiği tarafa döndüğümde karşımda bir adam vardı. Ellilerinde gösteren adama ne olduğunu anlamamış bir şekilde bakarken yüzüme bir yumruk attı. Attığı yumruk o kadar güçlüydü ki yere düşmüştüm. Adam bana doğru uzanıyordu ki bir anda karşısında gördüğü şeyle duraksadı. Adamın baktığı yere baktığımda dışarı çıkan kızların aynısından bir tane daha gördüm. Galiba 'CATRİONA 43' buydu. Kız bir anda elinde olduğunu yeni fak ettiğim silahı kaldırıp kafasına bastırdı ve '' Eğer onu bırakmazsan kendimi öldürürüm.'' dedi. Bu kız delirmiş miydi? Adam ona inanmamış olacak ki karnıma bir tekme attı. O sırada kız açık kapıdan dışarı çıkmıştı. Adam bunu görünce beni bırakıp kızın peşinden koşmaya başladı. Ben de ayağa kalkıp ikisinin peşinden çıktım. Dışarı çıktığımda yerde yatan kızı ve onu döven adamı gördüm. Evet, bir kıza vuruyordu. Bunu gördüğümde o kadar sinirlenmiştim. Belimde ki silahı çıkarıp adamın ayağına sıktım. Adam acı ,çerisinde inlerken yerde yatan kızın yanına gidip onu kucağıma aldım. Hızlı bir şekilde arabanın olduğu tarafa doğru koşarken bir yandan kızın yüzünü inceliyordum. O sırada bir şey fark etmiştim. Öbür kızların yüzü veya fiziği estetikle yapılmıştı. Fakat bu kızın hiç estetiği yoktu. Arabanın yanına geldiğimde içeri girdim. Arabanın içindeki kızlar içeri girmemle gözleri kucağımdaki kıza değdi. ''Berat, kızı bir kontrol et. Bir şeyi var mı?'' dedi komutan Selim. Berat yanımdaki kızı inceledikten sonra '' Yüzüne aldığı darbeler yüzünden kan kaybetmiş. Onun hemen hastaneye götürülmesi gerekiyor.'' dedi.

Loading...
0%