Yeni Üyelik
7.
Bölüm

Bir Gece

@haticebariss

BERK'TEN

 

Gözlerimi araladığımda hava karanlıktı dışarıdan gelen ışıkla aydınlanıyordu etraf. Yan koltukta uyuyakalmış olan Neslihan'a baktım. Cenin pozisyonunda uyuyordu. Ayağa kalktım. Neslihan'ın bana getirmiş olduğu battaniyeyi onun üzerine örttüm. Yere doğru çömeldim. Bir parmağımla yüzüne gelen saçlarını arkaya doğru çektim. Elim hala yüzüne değiyordu. Yüzünü izledim. Gözlerini, kaşlarını, burnunu. Dudaklarına takıldı gözüm. Yavaşça yaklaştırdım dudaklarımı dudaklarına. Neredeyse dudaklarına değmek üzereydim. Nefes alış verişini yüzümde hissedebiliyordum. Birkaç saniye durdum öyle. Başımı geri çekip ayağa kalktım. Masanın üzerinde duran arabamın anahtarlarını alıp kapıya doğru yöneldim. Kapının yanına geldiğimde son kez baktım ona. Dışarı çıkıp yavaşça kapıyı kapatıp asansöre doğru yöneldim.

 

................................

 

1 HAFTA SONRA

 

YAVUZ'DAN

 

Arabanın camından kolunu uzatan Neslihan'a baktım. Şu an birlikte otele doğru ilerliyorduk. Kolunu içeri katıp teyibi açtı. Çıkan şarkıya eşlik edip yerinde dans ediyordu. Arada bir ona kayıyordu gözüm. İstemsiz gülümsüyordum. Arabanın camını kapattım. Kendi arabam okulda olduğu için Berk'in spor arabasını almıştım

"Bu gidişle oraya varmadan ya hasta olacaksın ya da bağırmaktan sesin kısılacak"

"Ohooo hayatta hiçbir şeyi bu kadar düşünmemen lazım yoksa hiç yüzün gülmez. Her şeyi zamanında yaşaman gerek. Gülmen gerekiyorsa güleceksin. Ağlamak istiyorsan ağlayacaksın. Bağırmak istiyorsan bağıracaksın."

Kemerini çıkarıp, ayakkabılarınıda çıkardıktan sonra . Arabanın üstünün açılması için tuşa basıp, arabanın koltuğunun üzerine çıkıp, arabanın üzerindeki açık kısımda doğrulup, kollarını açıp bağırdı. Kahkaha attım.

Otele geldiğimizde arabayı durdurdum. Aşağı indim. Bagaja doğru gidip ikimizinde çantalarını çıkardım. Neslihan kendi çantasını almak isteyince ona baktım

"Ben götürürüm"

"Teşekkür ederim" demesiyle gülümsedim. Biraz ilerledikten sonra yanımıza görevliler geldi.

"Hoşgeldiniz Yavuz Bey"

"Hoşbuldum"

Hep birlikte odalarımıza doğru çıktık. İlk Neslihan'ın odasına gittik. İçeri girdiğimizde Neslihan'a baktım

"Burası senin odan"

Direkt pencereye yöneldi. Perdeyi açıp ardından da pencereyi açtı. Derin bir nefes çekip bana baktı.

"Güzelmiş"

"Bende yan odada olacağım. Bir duş aldıktan sonra sana sahne alacağın yeri göstereceğim. Şimdi dinlen biraz."

"Olur"

Hafifçe gülümsedikten sonra çıktım odasından. Kendi odama geçip yatağa uzandım. Birkaç dakika sonra ayağa kalkıp üzerimdeki gömleği çıkarıp duşa doğru ilerledim.

 

...................................

 

NESLİHAN'DAN

Üzerime İspanyol paça kot pantolon ve beyaz bir crop giyip odamdan çıkıp Yavuz Hocanın kapısına gittim. Kapıyı iki kere tıklattıktan sonra kapı açıldı.

"Neslihan"

Kolumu gösterip "on dakikan doldu"

Gülümsedi "belirli bir zamanımın olduğunu bilmiyordum"

"Her şeyin belirli bir zamanı vardır."

"Çenende iyice açıldığına göre gidip sahne alacağın yeri görebiliriz"

"Eveett heyecanla bekliyorum"

"Bekle içeriden telefonumu alıp geleyim"

"Tamaamm"

Çok geçmeden gelmişti. Kapıyı kapattı. Asansöre binip aşağı indik. Konferans salonuna doğru ilerledik. Kapıya yaklaştığımızda içeride çalışma olduğunu gördük

"Burası değil mi?"

"Evet"

"Demek burada sahne alacağım"

"Evet"

Sahneye doğru ilerledim. Sahneye çıkıp Yavuz Hocaya baktım.

"Ben şimdiden heyecanlandım"

Sahneden inip Yavuz hocanın yanına gittim. Bana baktı

"Beni hiç dinlemeyecek misin?"

"Aslında bir prova almayı düşünüyordum ama alamayacağım sanırım...napalım?....oteli gezmek ister misin?"

Gülümsedim "evet"

Birlikte dışarıda yürüyorduk.

"Yan taraf orman"

"Biraz temiz hava al istersen"

"Oluuuur"

Gülümsedi. Birlikte yürüyorduk.

 

....................................

 

BERK'TEN

Selim, Ceyda, Işıl ve ben oturuyorduk okulun kafeteryasında. Selim yan masayı kaşıyla gösterdi

"O geçen söylediğin kız değil mi bu? Ebru muydu adı?"

"Oo nasıl olduda bir kızın adını hatırladın"

Işıl gülümseyip "evet Selim kendine yeni hedef buldu? Bu sefer ki kaç gün sürecek"

Selim gülüp "tabikide bir...özel, uzun bir gece"

Ceyda bakıp "kim ki bu kız. Ne söylemiş benim sevgilim"

Selim araya girip " tabiki kızın güzel olduğunu"

Ellerimi havaya kaldırdım. "Uyduruyor tamamen. İsmini sordu bende ismini söyledim"

"Peki sen nereden biliyorsun ismini?"

"Bizim kulübe çok takılıyordu. Öyle tanışmıştık. Merhaba merhabayız yani"

"Merhabanda olmasın" başını çevirdi "neyse..ne yapıyoruz bugün?"

Bana baktı "baş başa bir şeyler mi yapsak?" Elini omzuma koydu "özledim seni"

Selim alaycı bir tonla "hoop aile var aile"

Ceyda dudağının kenarıyla gülüp "şapşal"

 

...............................

 

YAVUZ'DAN

Neslihan bir anda ileri doğru birkaç adım koştu.

"Aa atlar var"

Onun yanına gittim

"Binmek ister misin?"

"Sanırım hayır. Bir kere binecektimde korkmuştum binememiştim"

"Gel şimdi korkmayacaksın"

Çiftliğin içine girdik içerdekilerle konuşup elimde atın kemerini tutarak Neslihan'a doğru ilerledim.

"Atla bakalım"

"Korkarım"

"Ben kemeri tutuyor olacağım"

İyice yaklaştı ata. Binmesi için onu belinden tuttum. Ata bindiğinde tekrar kemeri tutup atın yanında yürüdüm. Neslihan bana bakıp

"Bırakma lütfen"

Hafifçe gülümseyip tamam anlamında salladım başımı.

 

..............................................

 

BERK'TEN

Kulübün yukarı katından aşağıda dans eden insanlara bakıyordum Ceyda ve Işıl hemen yanımızda dans ediyorlardı. Ben ve Selim oturuyorduk. Selim elini omzuma koydu

"Abi senin neyin var ya sürekli dalıp dalıp gidiyorsun"

"Yok bir şeyim"

"Emin misin?"

"Evet...eminim"

Ceyda gelip kolumdan tuttu

"Hadiii kalk dans edelim" ben kalkmayınca tekrar çekiştirdi "Hadiiii"

"İstemiyorum Ceyda"

Selime döndü "Neyi var bunun?"

"Bende bilmiyorum"

 

.................................

 

YAVUZ'DAN

Neslihan ile akşam yemeği için otelin restoranına gitmiştik. Yemeğini yiyen Neslihan'ın yüzüne daldı gözlerim. Gözlerinin gözlerimi bulmasıyla kaçırdım gözlerimi. Tekrar gözlerimiz buluştuğunda

"Yemekten sonra uyu. Dinlen güzelce. Öylesine bir şey için bile konuşmanı istemiyorum yemekten sonra"

"Peki prova yapmayacak mıyız?.... Ben doydum. Gidebiliriz"

Gülümsedim "pekala"

Diyip kalktım ayağa. Neslihanda benimle beraber kalktı. Birlikte konferans salonuna doğru ilerledik

Konferans salonuna geldiğimde ona baktım. Burada bizden başka hiçkimse yoktu.

"Müzisyenlerimiz yok ama"

"Hayır var" Sahnede duran kemanı bana getirdi. Bana uzatıp "siz varsınız"

Bana uzattığı kemanı tuttum. Ben sahnenin bir tık aşağısındaydım. Neslihan mikrofonun yanına gidip

"O gözler bana o eskisinden yabancı

Gönlümdeki bu sevda hiç bitmeyen bir acı."

Neslihan'ın şarkıya girmesiyle bende kemanımı çalmaya başladım

 

"Ruhumun kederinden gözlerim yaşla doldu

İnliyorum derinden bana bilmem ne oldu.

En candan arkadaşım ruhumu saran gece;

Ben kime bağlanmışım ağlıyorum gizlice.

Kimsesiz karanlıklar derdime şifa verin

Kalbimdeki yaralar daha çok daha derin."

 

Şarkıyı bitirdiğinde durdum. Neslihan yavaşça eğilip beni selamladı. Bu hareketi gülümsetmişti beni. Öylesine güçlü aynı zamanda öylesine berrak bir sesi vardı ki. Bu şarkı Ziya Hoca'nın yani Neslihan'ın dedesinin en sevdiği parçalardan biriydi. Bunu Neslihan'ın en güzel şekilde söyleyeceğinden hiç şüphem yoktu.

 

"Şimdi uyku vakti"

"Ee bir şey söylemeyecek misiniz?...nasıldım?"

"İyi"

"Bu kadar mı?"

"Bu kadar. Artık uyuman lazım"

"Dur seyircilerime el sallayacağım"

"Ne?"

"Tamam tamam şaka yaptım" diyip indi sahneden.

"Şimdi kapının önü hayranlarınla doludur. Nasıl yürüyeceksin"

Ceketimin iç cebindeki kaleme uzandı kalemi eline alıp "tabikide onlardan kaçmayacağım hepsine tek tek imza verip fotoğraf çekineceğim"

"Ah çok yüce gönüllüsün"

"Öyleyimdir"

Kapıya doğru yaklaştığımızda "çekmeyin kardeşim çekmeyin"

Sesli gülmüştüm. "Hadiii oyalanma daha fazla"

 

Odalarımıza doğru ilerledik. Odasının kapısına yaklaştığında

"İyi geceler"

"Hayranların içeri girmesin sıkıca kapat kapını" diyip gülümsedim "İyi geceler"

O da gülümseyip "olur.....aa hocam"

"Efendim"

Elindeki kalemi gösterip "kaleminiz"

"Sende kalsın daha hayranlarına imza vereceksin ya lazım olur."

gülümseyip girdi odasına. Bende odama girip üzerimi değiştirip uzandım

.......................................

 

NESLİHAN'DAN

 

Kapımın çalınmasıyla açtım gözlerimi. Yatağımdan çıkıp kapımı açtım. İçeriye Yavuz Hocayla bir adam girdi. Yavuz Hoca adama bakıp koltuğu işaret etti

"Şuraya bırakabilirsiniz"

Yavuz Hoca'ya baktım

"O ne?"

"Sahne elbisen"

"Yaaa" diyip koltuğa yöneldim

Yavuz Hocanın adama "çıkabilirsiniz" demesiyle odada baş başa kalmıştık. Aynanın karşısına geçip elbiseyi üzerime tuttum.

"Siyah"

 

...............................

YAVUZ'DAN

 

Ona yaklaştım "evet sade ve şık. Evet ben güzel bir kızım ama şu an odaklanmanız gereken sesim o da çok güzeldir diyor"

"Öyle mi diyor?"

"Evet"

"Ben güzel miyim?"

Aynadan gözlerine baktım. "Güzelsin"

O da aynadan bana bakıp gülümsedi.

"Çok güzel bir elbiseymiş. Teşekkür ederim"

"Beğenmene sevindim.....birazdan hazırlanmana yardımcı olmak için odana gelecekler. Ondan önce bir şeyler atıştırmak ister misin?"

"Evet"

"Odana getirecekler birazdan"

Kapının çalmasıyla "birazdan değil galiba şimdi"

Gülümsedim "galiba"

Neslihan yanımdan geçip elbisesini koltuğun üzerine bırakıp kapıyı açtı. Çalışanın getirdiği kahvaltıyı bırakmasıyla Neslihan'la birlikte oturduk.

"Sana kızarmış ekmeğe kaymak bal sürmek isterdim ama." Yüzünü ekşitti "İçler acısı...kızarmış ekmek yok. Aslında simidin üstüne sürülünce daha güzel oluyor biliyor musun?"

Gülümsedim "hayır bilmiyorum"

"Neyse çokta önemli değil"

"Kahvaltını yappp"

"Sen yemeyecek misin?"

"Kahve içeceğim"

"Pek sevmem" elimdeki kahveyi aldı. "Ama aç karınla içmemen gerektiğini biliyorum. Beni kötü etkiliyorduda"

"Beni etkilemiyor"

"Herkesi etkiler" diyip çatala batırdığı peyniri uzattı bana. Şaşırmıştım biraz. Gözlerimizin buluşmasıyla elindeki çatalı aldım.

"Bir an önce elbisemi giymek istiyorum"

"Sahneye çıkmak istediğini sanıyordum"

"Tabi onu daha çok istiyorum"

Güldüm

"Çok yemeyeyimde. Çok yiyince sesim güzel çıkmıyor. Açken daha iyi söylüyorum"

"Pekala"

Kapının çalınmasıyla Neslihan kapıyı açtı. Saç makyaj ekibi gelmişti. Ben kahvemi içerken Neslihan hazırlanıyordu. İçeridekilerin çıkmasıyla Neslihan da odasından çıkıp yanıma doğru geldi siyah askılı. Sırt ve göğüs dekolteli uzun elbise ona o kadar yakışmıştı ki. Zaten öylesine güzel bir kızdıki ne giyse yakışıyordu. Yanıma gelip sehpanın üzerine oturdu

"Ben.....heyecanlandım sanırım"

Hafifçe gülümsedim

"Nasıl olmuşum? Bir şey söylemedin"

Otuz saniye kadar yüzüne baktım sadece. Sonra cevapladım sorusunu "güzel" kolumdaki saate baktım "aşağı insek iyi olacak"

"Bugün dönecek miyiz?"

"Evet. Senin sahnenden sonra gideceğiz"

"Ölüyorum heyecandan"

.............................................

 

BERK'TEN

 

Işıl'ın konuşmasıyla ona çevirdim başımı.

 

"Duydunuz mu Yavuz Hoca bu sene dernekteki gösteri için Neslihan'ı götürmüş. Okulada seçmeler bittikten sonra almış. Yani ben o sınıfa o kadar girmek istemiştim araya babam girmesine rağmen beni kabul etmemişti..... Geçen ben onları aynı apartmana girerken gördüm. Ondan sonraki gün okula saçı ıslak gelmişti Yavuz Hoacayla beraber"

Sinirle baktım yüzüne "ne demek istiyorsun?"

"Ben bir şey söylemiyorum gördüğümü söylüyorum"

"Söyleme"

Işıl Ceyda'ya bakıp "sevgilin bugün solundan uyandı heralde. Hemen sinire kesti yani"

"Hakkında konuştuğun kişi benim amcam farkında mısın?"

"Valla sadece ben değil yani. Okulda dönüyor bu konuşmalar. Ben söyleyince suçlu oldum."

Ceyda araya girip "Evli adamı baştan çıkartmak. Kızın kaşarlığı peki. o kızda vardı zaten bir ucuzluk. Yani Yavuz Abi'de şaşırttı beni öyle bir kızla"

"Ceyda!"

"Tamam aşkım sustum"

Kalktım masadan. Ceyda'da arkamdan geldi. Elimi tutmaya çalışmasıyla elimi çektim. Yüzüne bakıp

"Bir süre görmek istemiyorum seni"

"Ne? O salak kız için mi yani?"

"Hayır bu iğrenç tavırların için"

"İyi" demesiyle dönüp arkama arabama doğru ilerledim.

 

..........................................

 

YAVUZ'DAN

 

Alkışlar eşliğinde sahnede yerini alan Neslihan'a baktım. Şarkısına başlamasıyla hayranlıkla izliyordum onu. Güzelliğinin sesinin güzelliğiyle birleşmesi bir büyü gibiydi sanki. Şakısını söylerken bana bakıyordu. Bende gözlerinin içine bakıp hafifçe gülümsedim.

 

Şarkının bitmesiyle alkışlar eşliğinde indi sahneden. Yanıma gelip "Nasıldım?"

"İyi"

"Gerçekten mi?"

"Gerçekten. Ama şimdi yukarıdan eşyalarını alalımda çıkalım hemen"

"Tamam ben eşyalarımı toplamıştım zaten. Hemen alayım çıkalım"

"Tamam. Bekliyorum seni. Bende o arada görmem gereken birkaç kişi var onları görürüm sonra arabaya geçerim oraya gel sende"

"Tamam" diyip ilerledi

"Öğrencin çok iyiydi gerçekten."

"Teşekkür ederim sevinç"

"Ben teşekkür ederim"

Birkaç kişiyle daha kısa sohbetlerden sonra. Çıktım salondan. Hava kararmıştı. Arabama doğru ilerledim. Otelin çıkış kapısında bekleyen Neslihan'a baktım

"Arabanın nerede olduğunu hatırlayamadım da"

Gülümsedim. Elindeki çantayı aldım. Benimle birlikte o da ilerledi. Arabaya geldiğimizde arka kapıyı açıp elimdeki çantayı oraya koydum. Neslihanda arabaya bindi. Bende binip çalıştırdım arabamı. Yolda ilerlerken Neslihan'ın cümlesiyle kısa bir bakış atıp yola bakmaya devam ettim

"Neden bu kadar acele ediyoruz?"

"Oğluma söz vermiştim. Bugün o uyumadan onun yanında olacaktım."

"Anladım. O zaman bas gaza Yavuz Hoca"

Güldüm "pekala"

Yolda hızla ilerlerken önüme çıkan köpekle direksiyonu kırdım. Direksiyon hakimiyetini kaybetmemle ormanın içine doğru ilerledik. Belli belirsiz Neslihan'ın sesini duyuyordum frene bastığımda duramamıştım. Birkaç kere daha ard arda bastım. Tekrar basmamla bir ağaca çarpmam bir olmuştu. Birkaç saniye içinde Neslihan'a baktım

"Neslihan iyi misin?"

-sessizlik

Arabadan inip Neslihan'ın yanına gittim. Kapısını açıp emniyet kemerine uzandım. Emniyet kemerini açmamla Neslihan çıktı arabadan

"İyisin değil mi?"

Evet anlamında salladı başını. Hızla kendime çekip sıkıca sarıldım ona "özür dilerim..çok özür dilerim"

Kısık bir sesle "Sorun değil"

"Özür dilerim"

"Sorun değil. Ben iyiyim. Sadece korktum biraz....Sen iyi misin?"

"Değilim"

Başını çekti göğsümden yüzüme baktı "Neden?"

"Sana bir şey oldu sandım"

Birkaç saniye bakıştık "ben iyiyim"

Cebimdeki telefonumu çıkardım. Çekmiyordu. Elimi havaya kaldırdım. Hala çekmiyordu. Neslihan'a baktım

"Telefonunu alabilir miyim?"

"Tabi"

Arabaya geçip telefonunu aramaya başladı. Flaşı açıp ona doğru tuttum.

"Buldum" telefonu bana uzattı. Telefonu elime aldım

"Kahretsin seninkide çekmiyor"

"Peki şimdi ne yapacağız?

"Otelden çok uzaklaştık. Oraya dönemeyiz. Yola çıkıp birinin geçmesini bekleyeceğiz"

"Peki"

Yola doğru yürümemle Neslihanda yanımda ilerliyordu. Çalılardan gelen hışırtıyla Neslihan elimi tuttu.

"Korkma tavşan falandır."

"Peki ya değilse"

"Bir şey olmaz" diyip ilerledim. Neslihanla el eleydik hala.

"Ah"

"Noldu?"

"Elbisem takıldı"

Neslihan'ın üzerinde o siyah elbisesi vardı hala. Yanına gidip çalıya takılan elbisesini çıkarmaya çalıştım. Çıkardıktan sonra Neslihan elbisesini bir eliyle toparlayıp tuttu. Ayakkabılarını gösterip

"Bu elbisenin yanında birde bunlarla ormanda yürümek zor oluyorda biraz"

Gülümsedim "Öyledir heralde"

"Tabi siz hiç yürümediniz"

"E yani"

Gelen köpek uğultusuyla Neslihan tekrar elimi tuttu

"Korkuyor musun?"

"Hayır.....Sanırım sadece elinizi bıraktığımda"

Bu sözü bana tuhaf hissettirmişti. Birkaç saniye ona baktıktan sonra tekrar önüme döndüm.

"Yola geldik sanırım"

Biraz daha ilerledikten sonra yolun kenarına gelmiştik. Durdum

"Bekleyelim burada" durmamla beraber Neslihan elimi bıraktı. "Oturalım istersen"

"Olur"

Neslihan arkamızdaki ağacın altına oturdu. Bende yanına gidip oturdum. Birkaç dakika sessizce öyle oturduk. Sonra Neslihan'ın konuşmasıyla bozuldu sessizliğimiz

"Bugün sahneye çıktım. Çok güzel şarkı söylediimm. Her şeye rağmen güzel birgündü değil mi?"

"Az önce kaza yaptık ama sen güzel bir gündü diyorsun... Nasıl böyle pozitif kalabiliyorsun?"

"Çünkü üzülmenin hiçbir şeyi değiştirmediğini öğrendim" biraz duraksadıktan sonra "Kaza sizi çok korkuttu"

Birkaç saniye sessiz kaldım. "Ben eşimi böyle kaybettim biliyor musun?"

"Nasıl yani ama eşiniz."

"İlk eşimi"

"Bu ikinci evliliğiniz"

"Evet"

"Üzüldüm"

"Bende çok üzülmüştüm"

"Unutmadınız sanırım hala"

"Eşimi mi?..." başımı ağaca yasladım " Nasıl unutabilirim ki...üniversitede tanışmıştık onunla. Görür görmez anlamıştım onunla bir hikayem olacağını. Onu tanıdığımdan beri sanki dünyadaki bütün güzel şeylere sahipmişim gibi hissediyordum. Bir gram eksilmedi sevgim biliyor musun onunla evlendikten sonra bile. Omzundan dökülen saçları, gözleri, kokusu.... hep onu ilk gördüğüm andaki gibi büyülerdi beni. Her gece uyanıp bakardım acaba üstü açılmış mı? Uyuyabilmiş mi diye"

"Vay be" biraz duraksadıktan sonra "peki nasıl oldu kaza."

"Oğlumla benim yanıma geliyorlardı. Dengesini kaybetmiş sanırım. Araba uçurumdan aşağı yuvarlanmış. Oğlum kurtuldu kazadan ama bir daha yürüyemedi. Uzun bir süre hiç konuşmadı. Şimdi biraz daha iyi. Canansa olduğu yerde can vermiş"

"Üzüldüm.......peki şimdiki eşiniz"

"Fisun...Fisun gerçekten çok iyi bir kadın....bilmiyorum"

"Bu kadar mı?....onu sevmiyorsunuz...gözlerinizden belli" öylece Neslihan'ın gözlerinin içine bakıyordum "Siz hala bir kadının hatırasına aşıksınız. Kıskandım açıkcası"

"Neyi?"

"Böylesine sevilmek güzel bir şey olmalı"

Hafifçe gülümsedim. Neslihan cümlesine devam etti

"Sizin yanınıza gelirken kaza olduğu için yıllarca kendinizi suçladınız değil mi?"

İlk defa biri bunu bana söylüyordu. Hiç dillendirmesemde gerçekten böyle hissetmiştim. Şaşırmıştım açıkcası bunu anlamasına

"Nereden bildin?"

"Çünkü o da gözlerinizden okunuyor."

"Öyle mi?"

"Öyle...ama hiç kendinizi suçlamayın. Eğer o gün size gelirken o kaza olmasaydı. Yinede bir şekilde Canan Hanım o gün ölürdü. Ben kadere çok inanırım. Belki o mutludur...sevdiği adamın yolunda öldüğü için"

Neslihan'ın cümleleriyle Neslihan'ın gözlerinde kayboluyordum sanki

"Bazen sadece o güne gidip bende o arabada olmak istiyorum"

"Oğlunuzu yalnız bırakmaya içiniz elveriyor yani....Ama sizde o arabada olsaydınız..yinede o arabadan sağ çıkardınız. Çünkü sizin farklı bir hikayeniz var.. Hem daha kötüsü olurdu..eşiniz gözünüzün önünde ölürdü ve siz hiçbir şey yapamazdınız..Bu daha acı verici olmaz mıydı?"

Tekrar ağaca yasladım başımı. Neslihan'ın omzu değiyordu omzuma. Kısık bir sesle "teşekkür ederim"

"Ne için?"

"Bilmem"

"Bende teşekkür ederim"

"Ne için?"

"Bilmem"

İkimizde hafifçe güldük

"Benim teşekkür edecek konum çok"

Neslihan'a baktım "öyle mi?"

"Öyle...mesela bugün için. Beni yangından kurtardığınız için..Okula aldığınız için.. Ev için...yani dillendirmesenizde bana sahip çıktığınız için"

"Önemli değil"

"Önemli..benim için....teşekkür ederim"

Kollarını önünde birleştirmişti. Ufakça titredi Neslihan. Ceketimi çıkarıp onun üzerini örttüm. Bana baktı

"Böylede siz üşürsünüz ama"

"Ben iyiyim"

Aramızdaki mesafeyi sıfıra indirip ceketin bir kısmını benim üzerime örttü.

"Gökyüzü buradan ne kadar güzel görünüyor" cümlesiyle ona dönmüştüm başımı. O da bana bakıyormuş. Başımı ona doğru çevirdiğimde yüzlerimiz birbirine çok yakındı. Dudaklarına kaydı gözlerim. Başını çevirip tekrar gökyüzüne baktı.

"Yıldız kaydı" gözlerini birkaç saniye kapattıktan sonra açtı gözlerini.

"Ne diledin?"

"Babamın gelmesini"

"Ama söylememen gerekiyordu. Kabul olmaz yoksa"

"Kabul olana kadar tekrar dilerim bende...bugüne kadar hep sessizce diledim dileklerimi hiçbiri kabul olmadı zaten"

"Onlarda ne dilemiştin?"

"Söylemem..kabul olmaz yoksa" diyip buruk bir şekilde hafifçe gülümsedi.

Sessizleşmiştik iyice. Gökyüzünü izledim. Yıldızlar ve dolunay süslüyordu bu geceyi. Ayın ışığıyla aydınlanıyordu etraf. 10-15 dakika kadar sadece gökyüzünü izledim. Bir yıldız kaydı.

"Tekrar bir dilek dileyebilirsin" ses gelmeyince Neslihan'a döndüm başımı. Ağaca başını yaslamış. Yüzü bana dönük uyuyordu. Yüzüne bakıp gülümsedim. Öylesine güzeldiki. Gözlerim tek tek inceliyordu yüzünü. Kaşları, kapanmış gözleri. Dudakları arasında gidip geliyordu. Sanki benden bağımsız bir şekilde atıyordu kalbim. En derin şarkıların ritmini yakalamak istercesine. Bende başım ona dönük bir şekilde kapattım gözlerimi. Nefesi değiyordu yüzüme. Nefes alışverişi huzuru çağıyordu

sanki. Öylesine sessiz, öylesine sesli. Sanki bu hissi tanıyor gibiydim. Bize doğru yaklaşan araba sesiyle ayağa kalktım. Yola geçip el salladım. Arabanın durmasıyla. Şoför koltuğundaki adam camı açtı.

"Aa Yavuz Bey"

"Merhaba. Bizim arabamız bozulduda şehre gidiyorsanız sizinle gelmemizde sakınca var mı?"

"Yok olur mu buyrun lütfen"

Neslihan'ın yanına gittim. Hala uyuyor olması beni gülümsetmişti. Omzuna dokundum.

"Uyan hadi uykucu"

"Yavuz.....gidiyor muyuz?"

"Gidiyoruz"

.......................................

 

CEYDA'DAN

 

Kulüpte ben, Işıl ve Selim oturuyorduk. Selim'e baktım

"Aramadı mı seni?"

"Ellinci kez cevap veriyorum Ceyda. Hayır aramadı beni"

"Resmen o salak kız için ayrıldı benden ya inanabiliyor musunuz?"

Işıl araya girdi "merak etme kızım barışırsınız yarın"

"O zaten gelecek benim kapıma ama bu sefer öyle kolay affetmeyeceğim"

Selim baygın bir bakış atıp "Tamam Ceyda affetme"

..................................

 

YAVUZ'DAN

 

Neslihan'ın apartmanının önüne geldiğimizde indi Neslihan.

"Bende ineyim. Bundan sonrasını taksiyle devam ederim"

"Aman Yavuz Bey olur mu öyle şey. Bırakırım ben. Hem bu saatte taksi zor bulursunuz."

"Sizede çok zahmet verdik gece gece"

"Ne zahmeti"

 

..........................................

 

BERK'TEN

Adam akıllı hiç uyumamıştım. Okulun bahçesinde elimde kahveyle oturuyordum öyle. Yanıma yaklaşan Neslihan'a baktım. Yanıma gelip

"Yavuz Hoca geldi mi?"

"Hayır gelmedi karısının çocuğunun yanında"

Anlamayan gözlerle baktı bana "peki"

Ayağa kalktım

"Sen ne sanıyorsun kendini?"

"Anlamadım"

"İşine gelmeyince anlamazsın tabi"

"Ne zırvalıyorsun sen?"

"Kısa yoldan köşeyi dönmek hı çok mantıklı. Ne planlıyorsun. Öyle öğrenci ayağına amcamın etrafında dönüp eve falan çağırıp onu baştan çıkarmayı mı?"

Elimdeki kahveyi alıp yüzüme fırlattı. Kahve bardağını yere attıktan sonra tam bana tokat atacakken bileğinden tuttum. Gözlerim bulmuştu gözlerini

 

 

Loading...
0%