@haticebariss
|
Alışmak, sevmek, minnet duymak, mecbur olmak, aşık olmak. Bunların hepsi farklı duygulardır ama hepsi iki insanı anlatır. Peki hangisi iki insanı bir arada tutmaya yeter? YAVUZ'DAN Berk yanımıza yaklaştı. Neslihan'a bakıp. "Sen" dedi. Evde bize bakan meraklı gözlere bakıp. "Neslihan bir süre bizimle kalacak" Fisun yanıma yaklaştı "Konuşabilir miyiz?" "Tabi" Fisun'la beraber ikinci kata benim çalışma odama çıktık. Kapıyı kapatıp yanıma yaklaştı. "Genç bir kızın bizim evde kalması doğru mu sence." "Bak şu an kızın evi yandı. Senin için rahatsız edici olduğunu biliyorum ama birkaç gün idare et" "Edemem. Evi yandıysa gitsin bir akrabasında falan kalsın. Yok mu bunun anası babası" "Bilmiyorum ama peşinde adamlar var o yüzden eve getirdim." "Birde peşine adamlar mı takmış. Niye alalım evin ne üdü belirsin yosmasını evimize" "Fisün ileri gidiyorsun" ....................... NESLİHAN'DAN Okulda arabayla bana çarpan çocuk yaklaştı yanıma. "Ne oldu sana böyle?" "Şey ben....ben lavaboyu kullanabilir miyim?" "Elbette. Ben götüreyim seni" Merdivenlerden yukarı çıktık. Yanımızdaki odadan gelen seslerle lavaboya gitmeden durdum. Berk yanımda "ııı" diyip durdu. Duyduklarımla gözlerim dolmuştu. Koşar adım merdivenlerden aşağı inip çıktım evden. .......................... YAVUZ'DAN Berk'in kapıyı açmasıyla. İkimizde ona baktık. "Imm küçük hanım kaçtı. Biraz fazla sesli konuşuyordunuzda" Odadan çıkıp Aşağı indim. Evden çıktım. Yola doğru baktığımda Neslihan neredeyse yolun sonundaydı . Arabama binip Neslihan'ın yanına doğru sürdüm arabamı. Neslihan'ın yanına geldiğimde durdum. İndim arabadan. "Neslihan" beni duymazdan geldi. Kolundan tuttum. "Dur lütfen" Gözlerinden yaşlar akıyordu. "Bak ben senin yardımını falan istemiyorum. Tamam sağol her şey için ama yeter tamam mı başka bir şey istemiyorum." Kolunu çekti elimden. "Nereye gideceksin bu halde? Napacaksın? Eğer bir akraban ya da gitmek istediğin biri varsa seni oraya götüreyim" "Yok.....benim hiçkimsem yok." "Pekala o zaman bin arabaya. Seni bu halde, bu saatte sokakta bırakamam." İlerlemeye çalışırken tekrar kolundan tuttum "bin" Arabaya bindi. Ben de arabaya bindim arabayı sürmeye başladığımda ona baktım. "Otele falan gidemeyiz şu an kimliğinle bir yere giriş yapman iyi olmaz yinede. O adamlar seni rahatsız edebilirler. Bu yüzden.." biraz düşündükten sonra sağdaki yola saptık. Neslihan bana baktı. "Nereye gidiyoruz?" "Yazlık bir evim vardı oraya" "Bana neden yardım ediyorsun?" "Çünkü ben iyi bir hocayım." Gülümsedi "Beni sınıfa kabul etmeyen hoca" "Artık kabul edildin." "Neden evim yandığı için mi?" "Hayır tabikide.... Evine bunu söylemek için gelmiştim aslında" "Neden kabul edildim?" "Yetenekli olduğun için." "Ama beni dinlemediniz bile. Yetenekli olduğumu nereden biliyorsunuz?" "İnanmak için sağlam kaynaklarım var diyelim." Gülümsedi. Yolun kalanını sessiz bir şekilde bitirdik. Yazlığa geldiğimizde durdum. "Geldik" Ev ormanlık bir yerdeydi. Etrafta birkaç ev vardı ama genelde boş oluyorlardı. Neslihan'la beraber indik arabadan. Aslında şehir merkezinde de evim vardı fakat evden hızla çıktığım için anahtar yoktu yanımda. Bu evin anahtarını hep anahtarlığımda taşırdım. Canım sıkıldıkça buraya gelirdim. Burası bana çok iyi geliyordu. Cebimdeki anahtarlığı çıkarıp evin kapısını açtım. Dolunayla aydınlanıyordu etraf. İçeri girip ışığı açtım. Neslihan'nın da girmesiyle kapattım kapıyı. Saat gece yarısını çoktan geçmişti. "İçeride banyo var duş almak istersen alabilirsin. Yiyecek bir şeyde yoktu ama aç mısın? Sormayı unuttum." Hayır anlamında salladı başını. Güzelce dinlen. Dışarıda kameralar açık ben izliyor olacağım. Bir şey olursa beni ararsın" Cebimden Neslihan'ın telefonunu çıkarıp numaramı yazıp, telefonu Neslihan'a uzattım. "Korkar mısın?" Hayır anlamında salladı başını. Evden çıktım arabaya doğru ilerledim. Arabama binip şehir merkezine doğru sürdüm. Ormanın çıkışına geldiğimde durdum. O evde Neslihan'ı yalnız bırakmak ne kadar doğruydu bilmiyorum. Keşke şömineyi yaksaydım. Dışarısı soğuktu. Üşürdü. Kendi yakabilir miydi ki? Geri dönüp arabamı bağ evine doğru sürdüm. ............................... NESLİHAN'DAN Yavuz Hoca'nın çıkmasıyla yapa yalnız kalmıştım. Orman çok karanlıktı. Dışarıdan hafif uğultular geliyordu. Korkuyordum, üşüyordum. Gözlerimden akan yaşları durduramıyordum. Banyoya gittim. Aynaya baktığımda isli yüzümü gördüm. Perişan görünüyordum. Çeşmenin yanına yaklaşıp sıcak suyu açtım. Sıcak suyun gelmesiyle üzerimdeki tişörtü çıkarıp suyun altına girdim. Başımdan akan su düşüncelerimle boğuşuyordu sanki. ................................. YAVUZ'DAN Evin önüne geldiğimde arabamı durdurup indim arabadan. Kapının kulbunu çevirdiğimde açılmıştı. Arkamdan kapıyı kilitlememiş bile. İçeri girdiğimde yoktu. Üst kata çıktım. Odanın kapısını açmamla arkamda hissettiğim kolu tuttum. Bağırmasın diye ağzını tutmak isterken iki adım geri gitmiştik. Göz göze gelmemizle Neslihan'ın yatağın üzerine düşmesi bir olmuştu. Bende onun üzerindeydim. Elim hala kolundaydı. Bir elimse ağzında. Mavi gözlerine baktım. Saçları ıslaktı. Duştan çıkmış olmalıydı. Yüzlerimiz birbirine oldukça yakındı. Yavaşça çektim elimi ağzından. Benim şampuanımın kokusu geliyordu saçlarından. Birkaç saniye bakıştıktan sonra "Sen ağlıyor musun?" Sonra yavaşça kalktım üzerinden. Göğsünden sıkıştırdığı havlusunu tuttu. Bu eski karımın havlusuydu. Yavaşça doğruldu yataktan. Ona baktım. "Şey ben ağlamıyorum." "Korkuttum mu seni?" "Yok" bir eliyle göz yaşını sildi "ondan önce ağlıyordum ben zaten" "Hani ağlamıyordun?" diyip gülümsedim. Dolu dolu gözlerle bakıyordu bana. Ona doğru birkaç adım attım. Benim ona yaklaşmamla o da iki adım geri gitti. Arkasındaki dolabı açtım. Orada karımın birkaç parça kıyafeti vardı. Bir eşofman takımı çıkarıp uzattım. "Giy bunları. Böyle durursan hasta olacaksın." Diyip kıyafetleri ona uzattım. Kıyafetleri elimden aldıktan sonra çıktım odadan. Kapıyı arkamdan kapattıktan sonra hala kapının kulbundaydı elim. Yutkundum. Onu öyle görünce sanki paniklemişti kalbim. Uzun zaman sonra ilk defa varlığını bedenimde hissediyor gibiydim. Aşağı inip üzerimdeki ceketi çıkarttım. Dışarı çıkıp şömine için birkaç parça odun kırdım. İçeri girip şöminenin yanına gittim. Yere çöküp elimdeki odunları şömineye yerleştirirken merdivenden inen Neslihan'a baktım. Yanıma geldi. Suçlu gibi parmaklarıyla oynuyordu " Afedersin ben öyle aşağıdan sesler duyunca biri girdi sandım." "Yok asıl sen kusura bakma ben....düşünemedim" Önüme dönüp şömineyi yaktım. Ayağa kalkıp şöminenin yanındaki koltuğa oturdum. Karşımdaki koltuğu işaret edip. "Otur istersen ısınırsın." Karşımdaki koltuğa oturdu. "Şey ben...ben benim yüzümden tatsızlık çıksın istemiyorum. Eşinizle aranız bozulmasın" "Bozulmaz" Burnunu çektikten sonra "Takımıda sıcacık" Gülümsedim. "Ee benim sınıfımda olmayı neden bu kadar istiyordun" "Sizin öğrenciniz olan herkes istediği yere gelebiliyor. Bende iyi bir eğitim alıp ünlü olmak istiyorum." "Ben seni ünlü edeceğim yani" "Evet" Gülümsedim "ya olamazsan" "Olacağım" "Kendine güveniyorsun yani" "Çok" "İyi bakalım." "O evinizdeki çocuk kim?" "Berk mi?" "Galiba" "Berk..benim yeğenim." "O kadar yaşlı durmuyorsunuz ama....yani zaten yaşlı değilsinizde." "Berk abimin oğlu. Abim babamın ilk eşinin oğlu. O yüzden abimle aramızda biraz yaş farkı var. Bu yüzdende Berk aramda pek fazla yaş yok." "Evet anladım." "Senin için yorucu bir gündü oldu. Yarın daha yorucu olacak bu yüzden uyu istersen." "Siz kalacak mısınız?" "Senin için sorun olmayacaksa..evet" "Olmaz" Karşıdaki kanepeyi işaret ettim. "Burada uyu istersen. Yukarısı soğuktur." "Peki" "Yukarıdaki battaniyeyi al üstüne" "Olur" Yukarı çıktı. Yanan ateşi izledim. Çok geçmeden Neslihan elinde battaniye ve yastıkla indi aşağı. Hapşırdı. Elindeki yastığı kanepenin üzerine koydu. Battaniyeyi serip içine girdi. Oturur pozisyonda duruyordu. "Siz orada mı uyuyacaksınız?" "Evet." "Rahat edebilecek misiniz öyle üşümez misiniz?" "İyiyim ben" "Peki" deyip uzandı. Yanan ateşi izliyordum. 15 dakika sonra kanepeye baktığımda uyuyan Neslihan'ı gördüm. Ayağa kalkıp ışığı kapattım. Şöminenin ışığıyla aydınlanıyordu etraf. Neslihan'ın yanına gidip yüzüne birkaç saniye baktıktan sonra battaniyeyle açıkta kalan omzunu örttüm. Tekrar koltuğa gidip oturdum. Yavaş yavaş kapanıyordu gözlerim. Gözlerimi açtığımda hava aydınlanmıştı. Kanepeye baktığımda Neslihan'ı göremedim. Aralık olan dış kapıya baktım. Ayağa kalkıp kapıya yöneldim. Dışarıya çıkıp biraz ilerlediğimde gölü seyreden Neslihan'a baktım. Ayak seslerimle bana doğru çevirdi başını. Rüzgarla savrulan saçlarını bir eliyle kulağının arkasına koymaya çalışıyordu.Yanına yaklaştım, hafifçe gülümsedi bana "Çok güzel bir evin var gerçekten" "Evet..ama gitmemiz lazım" "Telefonum içerideydi onu alayım gidelim" "Tamam" dememle yanımdan geçip eve doğru ilerledi. Önümde duran göle baktım. Uzun zaman olmuştu gelmeyeli. Rüzgarın dili vardı sanki doğa benimle konuşuyordu. Alışmak bağımlılık mıydı? Birbirini seven insanlar sonsuza dek sever miydi birbirlerini? Minnet duymak yeter miydi bir insanın yanında kalmak için? Mecbur olmak kaç hayat ederdi? Aşık olmak, tanımı yapılabilir miydi? |
0% |