@haticebariss
|
Sevmek ne ağır bir yük kavuşamayan insanlar için. Sevilmemek ne ağır bir yük vazgeçemeyen bir ruh için. Gözünün değdiğine gönlünün değmemesi. Sarıldığına sarılamamak aslında. Hayal etmek her bedende aynı teni. Ruhun hep onun yanında. Kalbini bırakıp bir durakta uzaklaşmaya çalışmak seni korkutan her histen, her durduğunda aynı durakta.
YAVUZ'DAN
Elimdeki kalemin çok sıktığım için kırılmasıyla avucuma battı. Kanadığını hissedince farkedilmesin diye avucumu sıkıp orta parmağımı bastırdım kanayan yere. Berk ve Neslihan bize doğru yaklaşıyordu "Neyse ben ders başlamadan fotokopi çektireyim" "Tamam abi" Selim'in yanından ayrılıp odama doğru ilerledim. Yukarı doğru hızla çıktım merdivenleri. Odama geçip kapıyı kapattım. Elimdeki kırık kalem avucumu açmamla düştü yere. Masamın yanına gidip çekmeceyi açtım. İçinden birkaç peçete çıkarıp kanayan avucumda tuttum. Kapının açılmasıyla o yöne çevirdim başımı. İçeri giren Neslihan'a baktım. "Ay özür dilerim deyip" girdikten sonra kapıya tıklattı. "Ben" elimi farketmesiyle hızlı adımlarla yanıma gelip elimden tuttu. "Ne oldu eline?" "Önemli bir şey değil" "Kanıyor ama" Hala elimi tutuyordu. Gözlerime baktı. Bende gözlerine bakıyordum. Yutkundum. "İyiyim" Elimi çektim elinden "Derse girecek misin?" "Evet" "Geleceğim ben birazdan sen geç istersen" "Peki" Neslihan'ın çıkmasıyla derin bir nefes aldım.
...............................................
NESLİHAN'DAN
Sınıfa girmemle herkes bana baktı. Öndeki sıraya oturdum. Siyah uzun saçlı bir kız bana bakıp "Aa Neslihan Berk'le berabermişsin hayırlı olsun" "Teşekkür ederim" diyip önüme döndüm Yavuz Hoca'nın gelmesiyle ona doğru çevirdim başımı. Ders boyunca neredeyse yüzüme bile bakmamıştı. Bunun için özel bir çaba sarfediyordu sanki.
................................................
BERK'TEN
Selim'le bilardo oynuyorduk Ceyda yanımıza gelip çantasını bilardo masasına atmasıyla ona baktım "Şaka mı bu? O kızın elini tutup nasıl okula gelirsin? Beni hiç mi düşünmüyorsun?" "Neyi düşüneceğim Ceyda? Ayrıldık ya biz hani. Ortada senlik bir durum yok" "Şaka gibi ya" "Maalesef gerçek...alışsan iyi edersin" deyip uzaklaştım oradan. Amcamın sınıfına doğru ilerledim. Sınıftan bir kişinin çıkmasıyla bende sınıfa girdim. Neslihan'a doğru yaklaşıp "Sevgilimi evine bırakmaya geldim" Amcam hafifçe gülümseyip çıktı sınıftan. Sınıftakilerde çıkınca Neslihan ayağa kalktı "Ben giderdim" "Şimdilik böylesi daha iyi olur. Göze batmayalım" "Daha ne kadar batabiliriz ki?" "En azından yaptıklarımız amacına ulaşsın" diyip elimi uzattım Neslihan'a. Elimi tutmasıyla çıktık sınıftan.
....................................
YAVUZ'DAN
Pencereden Neslihan ve Berk'i izliyordum. El ele Berk'in arabasına doğru ilerlediler. Arabaya binip uzaklaştılar. Ben hala pencereden bakıyordum. Okulda başka bir işim yoktu. Deri çantamı alıp çıktım odamdan. Bende arabama bindim. Evime doğru ilerledim. ........................................
4 GÜN SONRA
NESLİHAN'DAN
4 gün olmuştu. Yavuz Hoca hiç gelmemişti evime. Okulda, derste görüyordum sadece. Sonra Berk beni eve bırakıyordu. Bir kere bile konuşmamıştık Yavuz Hoca'yla. Hatta göz göze bile gelmiyorduk. Ders bittikten sonra sınıftakiler çıktı. Yavuz hoca önündeki kağıtları toparlıyordu. Yanına gittim. "Nasılsın?" Göz ucuyla bana bakıp önündeki kağıtlara geri döndü "İyiyim sen?" "İyiyim bende...gelmedin hiç" "Evle ilgili bir sorun mu var?" "Hayır. Normalde uğruyordun ya ondan sordum" "Anladım. Yoğunum bu aralar" "Neden yüzüme bile bakmıyorsun?" Başını kaldırıp gözlerime baktı "Bakıyorum..çok müsait değilim gördüğün gibi şu an" "Bir şey olmuş sanki" "Ne olabilir ki?" "Bilmiyorum" Berk'in gelmesiyle ikimizde ona baktık "Naber amca?" "İyidir" Bana bakıp "hadi gidelim" "Tamam" diyip Berk'le gittim
...........................................
YAVUZ'DAN
Çantamıda aldıktan sonra çıktım odamdan. Arabama yöneldim. Arabama binip eve doğru sürüyordum arabamı. İleride ilerleyen Berk'in arabasını görmemle biraz geri gidip sağa saptım. Neslihan'ın evine doğru sürdüm arabamı. Oraya neden gidiyordum bilmiyorum. Aklıma belkide kalbime sığdıramadığım bir şeyler vardı sanki. Neslihan'ın evine geldiğimde durdurdum arabamı. Arabamdan inip kapıya doğru ilerledim. Öylece duruyordum kapının önünde. Neden geldin derse ne diyecektim ki? Gerçi benimde bir cevabım yoktu zaten. Elimi zile doğru uzatacakken kapı açıldı "Aa Yavuz...hocam" "Merhaba" "Merhaba" Elinde sürahiyle duran Neslihan'a baktım. "Saksıdaki çiçek cansız biraz..suya ihtiyacı olduğunu düşündüm" "Anladım.. iyi düşünmüşsün" "Bende şey için uğradım" "Çiçek için" Hafifçe gülümsedim "evet..kurumuş diyecektim" "Kurumuş" Sürahiyi benim elime verdi. "Sula madem" "Olur" çiçeğe baktım "yalnız bu solmamış..ölmüş bu" "Evet. Farketmiştim ama yinede şansımı denemek istedim" Sürahiyi alıp çiçeğin altına döktüm. "Deneyelim madem.....yıllar oldu hiç uğramayınca eve, öldü çiçekler tabi" "Kötü bir ev sahibisin Yavuz Hocam" "Sanırım" Neslihan'a baktım. Sürahiyi yan tarafa bıraktım. Yüzü bana dönüktü. Esen rüzgarla hafif sallanıyordu saçları. Dudağındaki ruja yapışan bir tutam saçı elimle kulağının arkasına götürdüm. "Ben......" gözlerine bakıyordum. Elim hala saçındaydı. "Ben birazda seni merak ettiğim için geldim sanırım..mutlu musun diye" Ellerimi çektim saçından. "Ne konuda?" "Yani" Tek kaşını kaldırdı. Sorarcasına "Yani?....Eğer konu Berk'le ilgiliyse biz beraber değiliz. Ben senin için...yani o dedikodu yüzünden zor durumda kalmanı istemedim. Bu yüzden Berk'le beraberiz..yani berabermiş gibi yapıyoruz" "Nasıl yani sen şimdi...siz birlikte değil misiniz?" "Hayır tabikide değiliz. Berk amcam zor durumda kalmasın dedi. Herkes bizim beraber olduğumuzu düşünürse bir sorun kalmaz dedi. Bende bu yüzden kabul ettim" Gülümsedim. Neslihan bana bakıp "Bir şey mi oldu?" "Sevindim" "Neye?" "Yok yani şaşırdım diyecektim. Böyle bir şey beklemiyordum" gülümsedim "ee...baban aradı mı hiç?" İç çekti "hayır.....Yeterince ünlü olursam babama sesimi duyurabilir miyim dersin" "Tabiki. İyi bir öğrenci olursan. Gitmeye değilde derslerine odaklanırsan. Ziya Hoca'nın güvenini boşa çıkarmazsan. Bunun için elimden geleni yaparım" "Onun bütün borçlarınıda kapatırım. Sonra bu evi alırım. Burada babam, ben, kardeşim birlikte yaşarız. Artık babamın bir kaygısıda kalmaz değil mi?" "Neden olmasın....ayrıca..bu ev senin zaten" "Yok hayır böyle bir şeyi kabul edemem. Eğer bir şeye sahip olmak istiyorsam bedelini ödemem gerek değil mi?" Gülümsedim "peki sen öyle diyorsan. O zaman elini çabuk tut. Sıkı çalış..burayı..istediğin hayatı al" "Evet öyle yapacağım ama ondan önce ne yapacağım biliyor musun?" "Hayır.. ne yapacakmışsın?" "Sana kahve yapacağım" Güldüm "hadi yap bakalım" İçeri doğru ilerledi. Bende onunla birlikte girdim eve. Mutfağa gittik. Cezveyi uzattım ona "yardım edeyim sana" "Tek başıma başarabileceğime inanıyorum" Gülümsedim "Bende sana inanıyorum her konuda başarabileceğine" Kahveyi cezvenin içine koyup. İçine bir fincan su ekledi. Ocağın altını açtı "Aslında sen bana değil. Dedemin yetiştirmiş olduğu o kıza inanıyorsun. O yüzden seçmeye dahi katılmadan senin öğrencin oldum, gelir gelmez sahneye çıktım. Sen bana değil dedeme inandın" "Evet. Aslında tam olarak öyledi" "Vay be inkarda etmiyorsun yani?" "Hayır neden edeyim ki?.....İkimizde aynı insana inandık sonuç olarak. Sen o istediği için bana geldin. Ben o istediği için seni kabul ettim..Sonra seni tanıdım.. Sana neden inandığını anladım" Gözlerimin içine bakıyordu. Ben ve tezgah arasında kalmıştı. "Kahve" "Hı" Arada o varken ocağa uzanıp. Ocağı kapattım. Yüzlerimiz çok yakındı birbirine. Elim hala ocaktaydı. "Ay taştı mı?" diye hızla döndü arkasını. Saçları çarpmıştı yüzüme. Bir adım geri çekildim. "Hayır kapattım" "Aa evet kapatmışsınız" Hafifçe gülümsedim "Evet" Kahveyi fincana koydu. Bende tezgahtan alıp içeri doğru ilerledim. Koltuğa oturdum. Çok geçmeden Neslihan' da girdi içeri. Karşımdaki koltuğa oturdu.
...........................................
NESLİHAN'DAN
Göz göze geliyorduk bazen. Birkaç dakika sonra Yavuz Hoca fincanını sehpaya indirdi. "Ben artık kalksam iyi olacak" "Pekala" Ayağa kalkıp kapıya yöneldi. Bende onunla birlikte kapıya gittim. Evden çıktıktan sonra bekliyordum. Arabasının sesini duymamla kapattım kapıyı. İçeri geçip koltuğa oturdum. Telefonumun çalmasıyla telefonumu elime aldım. Arayan Berk'ti "Efendim" "Neslihan akşam bir davet olacak. Bana katılırsan çok mutlu olurum" "Ne daveti?" "Takı tasarımcısı bir aile dostumuzun. Yeni koleksiyonunun kutlaması diyebilirim" "Anladım. Peki" "Bu geliyorum demek sanırım... ımm tamam o zaman 2-3 saate seni alırım" "Olur. Ben hazırlanayım o zaman" "Olur. Görüşürüz" "Görüşürüz" Oturduğum koltuktan kalkıp duşa doğru ilerledim. Üzerimdekileri çıkarıp. Duş başlığını açtım. Başımdan aşağı dökülüyordu su damlaları. Elime aldığım şampuandan bir miktar elime döküp saçlarıma sürdüm. .........................................
PELİN'DEN
Telefonumu elime alıp Selim'in mesaj kutusunu açtım. Ne zaman onunla konuşmak istesem. Konuşma kararını aldığım andan itibaren bir heyecan kaplıyordu bedenimi. Kalbim normalinden hızlı atıyor. Bir yumru hissediyordum boğazımda. Ya bana cevap vermezse. Ya da kötü bir şey söylerse diye. Çünkü biliyordum en ufak bir şeyde bile çok kötü hissederdim ben. Onu zorla konuşturuyormuşum hissi beni çok üzüyordu. Abimin arkadaşı olduğu için verdiği cevap mecburiyetmiş gibi. Telefonu tuşlamaya başladım "Akşamki davete gelecek misin?" Hemen görüldü olmuştu mesajım. Yazıyor bilirimini görünce gülümsedim "Evet geleceğim" "Bende geleceğim. Acaba ne giysem diye bakıyordum" "Geçen yatta giydiğin elbise sana çok yakışmıştı. Onu giyebilirsin" Gülümsemekten ağzım dudaklarıma gitmişti. Beni beğendiğini söylemesine çok sevinmiştim. Yatta giydiğim toz pembe mini elbisemi çıkardım hemen dolaptan. Yatağımın üzerine indirdim. "Imm bunu düşüneceğim" "Düşün bakalım" "Akşam görüşürüz o zaman" "Görüşürüz" Beğenip bıraktım mesajını
........................................
NESLİHAN'DAN
Krem rengi straplez mini bir elbise giymiştim. Saçlarımı yukarıdan sıkı bir topuz yaptım. Zarif bir kolye aldım elime boynuma takmaya çalışırken kapı çaldı takamamıştım. Elimde kolyeyle indim aşağı. Kapıyı açtım. Gelen Berk'ti "Hazır mıyız?" "Kolyemi takabilirsem hazırım" Elimdeki kolyeyi aldı. Arkama geçip kolyeyi boynuma taktı. Hafif sağa doğru baktım. Yüzlerimiz birbirine çok yakındı. Çevirdim başımı "Çok güzel görünüyorsun" "Teşekkür ederim. Sende çok şıksın" Gülümsedi. Kapıyı kapatıp birlikte arabaya doğru ilerledik.
.....................................
YAVUZ'DAN
Bir çok ünlü isim ve magazinciler doluşmuştu davete. Neslihan ve Berk'in el ele içeri girmesiyle bütün magazinciler onları çekti. Bu görüntü çok canımı sıkmıştı. Yanımıza gelip hepimizi selamladılar. Fisun ile Neslihan'da tokalaşmıştı. Ceyda gördüğü görüntüyle salonu terk etti. Engin'in konuşma yapmaya başlamasıyla hepimiz oraya çevirdik başımızı. Bir bir geçiyordu takılar. Çıkan kolyeye Neslihan "çok güzel" demişti. Gözümün kenarıyla baktım ona. Sinan'ın sahneden inmesiyle herkes kendi arasında konuşmaya başlamıştı. İçeriyi konuşma sesleri ve müzik sesi dolduruyordu. Berk'in Selim'in yanına gitmesiyle Neslihan da çıktı salondan. Biraz zaman geçtikten sonra bende çıktım salondan. Neslihan nerede diye etrafa bakınıyordum. Terasta onu görmemle yanına doğru ilerledim. Duyduğu ayak sesiyle bana baktı. "Kalabalıktan sıkılan biri daha var sanırım" bu sözüyle gülümsedim. Ona doğru yaklaştım. Gözlerine bakıyordum. Boynundaki kolyeyi çıkardım. Eline verdim. Cebimdeki kolyeyi çıkarıp boynuna taktım. İçeride beğendiği kolyeyi almıştım ona. Gözlerine baktım "Mutlu yıllar" "Ama bu" "Sana çok yakıştı" "Nerden biliyorsun doğum günüm olduğunu" "Dosyanda görmüştüm" "Ben...ne diyeceğimi bilemiyorum. Çok teşekkür ederim" gözünden bir damla yaş aktı. Gözündeki yaşı sildim. Dudaklarımız yaklaşıyordu birbirine. Nefesini hissedebiliyordum dudağımda. Hafifçe değdirmiştim dudağımı dudağına. "Yavuz" gelen sesle geri çekildim. Başımı çevirmemle Bülent bana doğru yaklaşıyordu. Neslihan bana baktı "Ben....gideyim" Bülent'le kısa bir bakışmadan sonra çıktı terastan. Bülent yanıma yaklaştı "Napıyorsun sen?" "Ne yapmışım?" "Bal gibi biliyorsun ne yaptığını. öpüyordun kızı. İçeri magazinci kaynıyor kafayı mı yedin sen?" "Bilmiyorum Bülent. İçimde tarif edemediğim bir şey var." "Yapma. Bu iş seni bitirir. Kız az önce Berk'le el ele içeri girdi...Eğer benim yerime başka biri sizi görmüş olsaydı yarın şöyle bir başlıkla karşılaşabilirdik. Evli ve çocuklu o büyük müzisyenimiz Akademisyen müzisyen Yavuz Behram yeğeninin sevgilisiyle dudak dudağa görüntülendi.. napacaktın sonra?" "Bilmiyorum...Bilmiyorum." "Yapma" "Anlamıyorsun...Sen onun gülerken ki gözlerinin maviliğini biliyor musun?....Ben biliyorum. Sen onun uyurken ne kadar güzel göründüğünü biliyor musun?..Ben biliyorum. Onu tanıdığım günden beri hep aklımda" "Kendini düşünmüyorsan o kızı düşün oğlum. Gencecik kız hayatını başlamadan bitireceksin. Bir heves uğruna yakacaksın kızıda. Hı ne diyecekler kıza?.. ahlaksız diyecekler. Hem yeğeniyle hem amcasıyla beraber üstelik amcası evli. Bak sen ahlaksıza diyecekler" "Ben fisuna bir gün elimi bile sürmedim. Ayrıca Berk'le Neslihan sevgili falan değil" "Neyse ne. Sizin yatak odanızı, aile içinizi kim biliyor? Dışarıdan görünen bu. Anladın mı? Yıllarca inşa ettiğin kariyerinin bu kadar zirvesindeyken. Yapma bunu ne kendine, ne o kıza. Kendi hayatınıda onunkinide bitirme" ..................................................
NESLİHAN'DAN
Salona doğru ilerledim. Kalbim öyle hızlı atıyordu ki. Nefes almakta zorlanıyordum. Elimi dudaklarıma götürdüm. Kolumu tutan elle o yöne çevirdim başımı "İyi misin?" Berk'e bakıp "iyiyim" "Bende sana bakıyordum...seni bırakayım mı diyecektim. Bizde Selim'le kulübe geçeceğiz istersen sende gel" "Yok ben eve gidip dinlenmek istiyorum. Teşekkür ederim" "Tamam bırakayım o zaman ben seni" "Yok hiç gerek yok. Ben taksiye binip giderim" "Ben bırakırım" "Hiç gerek yok. Lütfen" "Pekala...o zaman gel seni taksiye bindirmeyim" "Olur" Birlikte aşağı indik. Taksiye doğru ilerledik. Bana taksinin kapısını açmasıyla içeri girdim. "İyi geceler" demesiyle hafifçe gülümsedim. Bende "iyi geceler" dedikten sonra kapattı kapıyı. Yol boyunca az önce yaşadığım an tekrar tekrar canlanıyordu gözümde. Bir damla yaş süzüldü gözlerimden. O evli bir adamdı. Boynumdaki kolyeyi tuttum. "Geldik abla" "Aa" diyip çantamı açtım elime aldığım parayı taksiciye uzatıp indim taksiden. Evin kapısına doğru ilerleyip çantamdaki anahtarı çıkardım. Kapıyı açıp içeri girdim. Işığı açtım. Kanepeye oturup derin bir nefes aldım. Mutfağa gidip bir bardak su doldurdum. Kafamdan o sahneyi silemiyordum. Tekrar kanepeye geçip uzandım televizyonun kumandasını alıp televizyonu açtım. Kafamdaki düşünceler dağılsın istiyordum. Gözlerim kapanıyordu yavaş yavaş. Kapının çalmasıyla araladım gözlerimi. Hava aydınlanmıştı. Yerimden kalkıp kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda Yavuz'u karşımda görmemle yutkundum.
|
0% |