@haticebariss
|
Hani ürkütür ya gece yarısı karanlık bir orman sessizliği. Öyle bir şeydi işte aşkı hissedenin derinliği. BERK'TEN Onu tutmaya çalışırken. Ufakça parmağımı çizmişti elindeki bıçakla. Hala gözlerine bakıyordum. Elimi elindeki bıçağa uzattım. "Ben o elindekini alayım bir kaza çıkmadan" Benden bir adım uzaklaştı. Elindeki bıçağı alıp masaya indirdim. Parmağımdan akan kanı görmesiyle elimi tuttu. "Şey ben özür dilerim. Ben bez alayım yıkayalım elini" Gülümsedim "bezle mi?" "Çok acıyor mu?" "Bu acıyla nasıl yaşarım inan hiç bilmiyorum" Duraksadı. Ciddi bir tonla "Sen iyisin galiba" Dalga geçer bir tonla kurmuştum bütün cümlelerimi. "İyiyim galiba...ama yinede bir elimi yıkasam iyi olacak galiba" "Tabi" Mutfağa geçip elime su tuttum. Kağıt havluyla elimi kuruttuktan sonra Neslihan yanıma geldi. Elindeki yara bandını alıp parmağımı bantlıyordu. Yüzünü izledim. Çok güzel bir yüzü vardı. Dudakları, burnu, saçları, teni. Başını kaldırdı. Gözleri gözlerimi bulduğunda eli hala parmağımdaydı. Elini çekti. Parmağımı havaya kaldırdım "Eskisinden bile daha iyi oldu ha ne dersin?" Gülümsedi "sen hep böyle misin?" "Nasıl mıyım?" "Şakacı yani" "A evet. Şakacıyımdır.....artık çok daha iyi olduğuma göre ben Berk showu bitirip evime kaçıyorum." "Geçireyim seni" Birlikte kapıya doğru ilerledik. Kapıyı açtım çıktıktan sonra Neslihan'a baktım. O da gözlerime baktı "Teşekkür ederim." "Rica ederim" koridorda birkaç adım attıktan sonra Neslihan'da kapıyı kapattı. Binadan çıkıp arabama bindim. Eve doğru sürdüm arabayı. ........................... NESLİHAN'DAN Kapının zilinin sesiyle açtım gözümü. Telefonu elime aldığımda saatin 6:00 olduğunu gördüm "Kim bu saatte ya" Kapıyı açtığımda karşımda Yavuz Hoca'yı gördüm. "Hocam" "Günaydın uykucu" "Günaydın" "Şimdi eşofmanlarını giy ve gel. 15 dakikan var." "Hocam rüyanızda mı gördünüz?" "Hadiii 14 dakikan kaldı." "Pekala" arkamı dönüp odama ilerledim. Odamı girip dün yerleştirdiğim elbiselerden tayt ve sporcu atleti alıp kapıya yöneldim. Yavuz Hoca'nın karşısına geçip "Hazırım." "O zaman gidiyoruz" "Nereye" "Yürüyüşe" Binadan çıkıp ilerledik. Beraber yürüyüş yapmaya başladık. Yavuz Hoca bana bakıp "Önce sağlam bir vücut. Yani sağlam bir kafa. Sonra doğru bilgiler. Sonra doğru bir ses." Esnedikten sonra "Evet anlıyorum bu 6:00 da olmak zorunda mıydı? Neredeyse gün bile ağarmadı." "Evet. Şimdi yürüyüş yapacaksın. Sonra kahvaltı yapacağız. Eve gidip duş alıp hazırlanacaksın. Sonra okula gideceğiz" ............................... YAVUZ'DAN Elimdeki Bluetoothlu kulaklıkları alıp Neslihan'ın kulaklığına taktım. Gözlerime baktı. Gülümsedim. Kulaklığın diğer tekinide kendi kulağıma taktım. Telefonu alıp müziği başlattım. Sözsüz doğa müziğiydi. Neslihan bana baktı. "Bunu mu dinleyeceğiz." "Evet. Zihninin boşalması lazım ki iyi odaklanabilesin." "Tamam hoca sensin." Diyip yavaş tempoyla koşmaya başladı. Bende onunla beraber koştum. Sahile yaklaştığımızda Neslihan denizin kenarına gidip derin bir nefes aldı. Bende onun yanına gidip durdum. Kulağındaki kulaklığı çıkarıp bana baktı. "Kulaklığı neden çıkardın?" "Şarkılar araya girince manzaraların tadı kaçıyor....Sizde çıkarın" demesiyle bende kulağımdaki kulaklığı çıkardım. Ben bir şey söylemeyince o cümlesine devam etti. Gökyüzüne baktı. Sonra bana bakıp "Asıl müzik bu işte....deniz, rüzgar, doğanın renkleri, dalgaların sesi" "Acıktın mı?" "Evet" "Yakınlarda bildiğim güzel bir kafe var. Orada kahvaltı yapıp eve geçelim." "Benim bildiğim yer daha yakın" Anlamaz gözlerle baktım ona. Yanımızdan geçen simitçiden iki simit aldı. Yanıma gelip birini bana uzattı. Banka oturup "İşte en güzel kafe..deniz manzaralı" Gülümseyip yanına oturdum. Bana bakıp gülümsedi "Buralar seni açmaz tabi. Lüks bir kafede kahveni yudumluyor olman gerekiyordu değil mi?" Gülümsedim "neden açmasın?" "Bilmem" diyip ayağa kalktı. Denize yaklaşıp martılara simit attı. Onu izleyip gülümsüyordum. Bende ayağa kalkıp onun yanına gittim. Ona eşlik edip bende martılara simit attım. Bana baktı "Bak denizde sana gülümsüyor." "Nasıl gülümsüyor?" "Böyle işte martılarla, dalgalarla." "Öyle mi hiç farkında değilim." "Öyle tabi.. Ağlarsanda ağlar seninle..derdini dinler. Seni anlar." "Vay be bak sen şu denize ne maharetliymiş." "Öyledir. İçine girer serinlersin, içindekilerle beslenirsin, baktıkça dinlenirsin." Onun cümlesiyle gözlerimi ondan ayırıp denizi seyrettim. Birkaç dakika denizi izledikten sonra "Artık gitme vakti." ............................. BERK'TEN Gözlerimi açıp üzerimdeki çarşafı çektim. Yataktan kalkıp banyoya gittim. Yüzümü yıkamak için musluğu açıp elimi uzattığımda elimdeki yara bandına baktım. Dün Neslihan'ın hali geldi gözümün önüne gülümseyip elimdeki yarabandını çıkarıp çöpe attım. Yüzümü yıkayıp yatağıma geçip oturdum. Kapının açılmasıyla kapıya çevirdim başımı. İçeri giren Selim'e baktım "Akşam veriyoruz değil mi partiyi. Okulun bütün güzel kızlarını çağırdım........elin kanıyor" Elime baktım "tamamını değil" "Ne" banyoya gidip elime bir yara bandı yapıştırdım. Selim'in yanına gidip "Bekle" elime telefonu alıp amcamı aradım. "Amcacım nasılsın" "Ooo iyiyim Berk Bey noldu bakalım?" "Akşam teknede parti veriyoruz biliyorsun. Neslihan'a söyler misin o da gelsin. Onada iyi gelir hem yeni insanlarla tanışır." "Olur ben sorayım ona" "Tamam" diyip telefonu kapattım. Selim bana baktı "Neslihan kimdi ya?" "Şu geçen çarptığımız kız." "Off olum o kız çok güzeldi ya varya o ne yenir" güldüm "yalnız amcan ne alaka onu anlamadım" "Onun öğrencisi" "Aa...akşama eğleneceğiz gibi hissediyorum." "Bende" Odamdaki koltuğa oturdu masanın üzerindeki şarap bardağında kalan şarabı içip bana baktı "Geceden kalma mısın?" "Yok ya öyle gece rahat uyumak için bir yudum almıştım" .......................... YAVUZ'DAN Neslihan'a baktım içeri odayı gösterip. "Sen içeride duş al" yanımdaki banyoyu gösterip "bende burada alacağım" "Peki" Tam arkasına döndüğünde "Neslihan" Bana yüzünü dönüp "efendim" "Akşam bizim çocuklar parti verceklermiş teknede. Senide davet ettiler" "Teşekkür ederim ama hiç istemem" "Gitsen iyi olur. Sana iyi gelir. O gün öyle şeyler yaşandığına bakma iyi çocuklardır. Git" "Siz gidecek misiniz?" "Düşünmüyorum" "Siz giderseniz bende giderim çünkü sizden başka kimseyi tanımıyorum" Gülümsedim "olur bende sana eşlik ederim o zaman" Gülümseyip. Odasına doğru ilerledi. İçeri girip kapıyı kapattı. Bende kısa bir duş alıp. Kurulandım. Arabadan getirdiğim. Gömleği ve pantolonu değiştirip çıktım banyodan. Salona geçip oturdum. Çok geçmeden Neslihan'da geldi yanıma. "Gidebiliriz" Islak saçlarına baktım "kurutsaydın. Üşümez misin böyle" "Ben pek kullanmıyorum kırılıyor saçlarım." Elindeki tokayla topuz yaptı evden çıkıp arabaya binip okula doğru ilerledik. Neslihan elini teyibe götürüp müzik açtı. Arabanın camını tamamen açıp kollarını üzerine koydu. Başınıda kollarının üzerine koyup dışarıyı izlemeye başladı. Ara ara gözüm kayıyordu. "Yalnız bunuda yaparsan yukarıdaki güneşe güvenme hasta olacaksın." "Bir şey olmaazz" Camı kapatmamla kollarını çekip bana baktı. Ben bir şey söylemeyince koltuğa başını yasladı. Okula geldiğimizde arabayı parkedip durdurdum. Neslihan arabadan indi. Bende arabadan indim. Beraber sınıfa doğru ilerledik. Sınıfa girdiğimizde öğrencilerin hepsi vardı. Benim gelmemle hepsi kendine çeki düzen verdi. Neslihan'ında yerine geçmesiyle dersi anlatmaya başladım. ............................. BERK'TEN Selim ile marinaya geldiğimizde durdurdum arabayı. Güneş kaybolmaya başlamıştı. Yata doğru ilerledik. İçeri girdiğimizde partiyi organize etmesi için çağırdığımız görevliler her şeyi hazırlamışlardı. Gidip oturdum. Selim'de yanıma oturdu. Selim koluma vurup karşıyı gösterip güldü "Başlıyor senin mesai" Gösterdiği yere baktığımda Ceyda ve Işıl'ın buraya doğru ilerlediklerini gördüm. "Off" Selim ayağa kalkıp onlara doğru ilerledik. Yatın yanına geldiklerinde önce Işıl'ın sonra Ceyda'nın elinden tutup yata binmeleri için yardım etti. Ceyda yanıma oturup dudağımdan öptü "Hayatım nasılsın?" "İyiyim Ceyda sen nasılsın?" "Seni görünce iyi oldum aslında biraz üzgündüm" "Neden üzgündün?" "Bu parti için özel tasarım bir elbise getirttim ama bugüne yetişmedi. Yarın falan elime geçer galiba. Çok üzücü değil mi?" "Çoook" Selim Ceyda'ya baktı "Üstündekiylede yakıyorsun bebek merak etme." "Teşekkür ederim" ........................................... YAVUZ'DAN Sınıftaki öğrencilerin çıkmasıyla bizde Neslihan ile çıktık sınıftan. Arabayı İstanbul'un en iyi butiğinin yanına geldiğimizde durdurdum. "Neden durduk?" "Parti için hazırlanmayacak mısın?" "Eve gitmeyecek miyiz?" "Geç kalırız" diyip indim arabadan. Neslihan'da benimle beraber indi. Butiğe girdiğimizde elbiselere bakmaya başladı. Bende içeri geçip oturdum. Çalışanlardan biri yanımıza geldi. "Hoşgeldiniz Yavuz Bey ne içersiniz?" "Bir şey istemiyorum" "Size nasıl yardımcı olabilirim." "Bana değilde küçük hanıma yardım lazım olabilir. Saç makyaj içinde yardımcı olur musunuz?" "Tabi üst katta yardımcı olacaklardır." "Teşekkürler" "Rica ederin ." Neslihan'ın sesiyle ona çevirdim başımı. "Ben elbisemize ayakkabımıda seçtim bile. Gidebiliriz" "Denemeyecek misin?" "Hayır" Mağaza çalışanı. Saç makyaj içinde yukarı alalım sizi" Neslihan bana baktığında başımla mağaza çalışanıyla gitmesi için onayladım onu. Birlikte yukarı çıktılar. Ayağa kalkıp mağazayı gezmeye başladım. Neslihan'a yakışacağını düşündüğüm bazı elbiseleri mağaza çalışanına verdim. Bir süre sonra kafamı çevirdiğimde merdivenlerden inan Neslihan'a kilitlendim. Her yeri taşlarlarla kaplı. Vücudunu tamamen saran, göğüs dekolteli, askılı, mini gümüş tonlarında bir elbiseyle iniyordu aşağı. Yanlardan bir tutam bıraktığı dağınık topuz saçları, soft makyajıyla nefes kesici gözüküyordu. Yanıma yaklaştı "Nasıl olmuş?" "Güzel" Gülümsedi. Ona baktım "Gidelim mi?" "Olur." Neslihan önümden yürüyordu. Derin sırt dekoltesine baktım. Elbisesi ona öylesine yakışmıştıki Arabaya doğru ilerledik. ............................................. BERK'TEN Ayakta öylece duruyordum. Hala insanlar geldiği için hareket etmemiştik. Selim'e baktım. Oturmuş sigarasını içiyordu. Önünden geçen kızı işaret edip eliyle iyiymiş işareti yaptı Güldüm yanına geçip oturdum. "Serseri" "Güzel değil mi ama?" "Güzel ama sana kötü bir haberim var. Sallarsan tabi....o kızla takılmıştım ben." "Aa yapma ama günün en kötü haberiydi...Ceyda nasıl olduda parçalamadı kızı." Kız eline içkisini almış. Dans edip bana bakış atıyordu. Selim bir kıza birde bana baktı. "Kalbimi kırıyorsunuz şu an" "Bak sana şimdi daha iyisini gösterceğim. Ondan daha iyi bizim bölümde birinci sınıflarda esmer güzeli Ebru" "Oo severiz" Güldüm "Seversin seversin....bak buralarda olacaktı." Etrafa bakınırken. Yukarı çıkan Neslihan'ı görmemle yutkundum. Sağa doğru çevirdim başımı. Selim'e doğru çevirdim başımı. Sonra tekrar ona baktım. Selim de Neslihan'ı farketti "Vov....abi bu kız yanıyor ya çok seksi" Amcamla beraber bize doğru yaklaşıyorlardı. Ayağa kalktım. Amcamın elini sıktım "Hoşgeldin amcacım" "Hoşbuldum." Neslihan'ada elimi uzattım sıktı. Hafifçe gülümsedi. Bende ona gülümseyip bıraktım elini. Selim Neslihan'a elini uzattı. Onunlada el sıkıştıktan sonra. Amcama baktım "Otursanıza" dememle hepimiz oturduk. Amcam bize bakıp. "Dersler nasıl geçiyor bakalım gençler?" Selim amcama bakıp "Böyle bir partidede bu sorulmazki ama Yavuz Abi..Benim derslerim hep pekiyidir ayrıca" demesiyle hepimiz güldük. Gözlerim sürekli Neslihan'a takılıyordu. Gülüşünü izledim. Gözleri gözlerimi bulunca hemen çektim gözlerimi. Selim ayağa kalkıp "Hadi ama oturmaya mı geldik" diyip hepimizi tek tek kaldırdı. Selim kendi kendine dans ederken. Neslihan amcama baktı. Amcam kalkmamıştı oturuyordu. Amcamın başıyla onaylamasıyla dans etmeye başladı. Neslihan'a baktım alaycı bir gülümsemeyle "Dans etmek için amcamdan icazet mi alıyorsun?" "Hayır" Ceyda ve Işıl geldi yanımıza. Ceyda tek kaşını kaldırarak bana bakıp "Arkadaş kimdi?" "Neslihan. Amcamın öğrencisi" "Anladım" Neslihan'a elini uzattı "Ceyda bende Berk'in sevgilisiyim" Neslihan'da elini uzatıp "öyle mi memnun oldum" dedikten sonra çekti elini. Işıl'lada el sıkıştılar "Işıl" "Neslihan" "Yavuz Bey'in sınıfına kabul edilebilmek onurdur. Bende zamanında istemiştim ama beni kabul etmedi." "Yapma Işıl sizi duyabiliyorum" dedi amcam. Işıl Neslihan'a bakıp "Kimlerdensin sen?" "Behçet Aral'ın kızıyım" "Aa biliyorum babanı. Borçlarından yurt dışına kaçmış diye duymuştum...borçlu olduğu kişiler arasında babamda dahil üstelik...sen niye onunla gitmedin?" Neslihan'ın mahcubiyeti yüzünden belli oluyordu. Sessizce yutkundu. Amcam yerinden kalktı. "Neyse gençler. Biz gitsek iyi olacak. Neslihan'ın çalışması lazım" "Daha yeni başladık biraz daha kalın. Açılacaktık hem biraz" Ceyda telefonunun çalmasıyla uzaklaştı yanımızdan. Amcam Neslihan'ın yanına gitti "Yukarıdan denize bakmak ister misin?..bu saatlerde güzel görünür" Olur anlamında salladı başını. Neslihan'la yukarı kata çıktılar. Işıl bana baktı. "Amcan her öğrencisine böyle davranıyor mu?" "Ne demek istiyorsun" "Hiç sordum sadece" "Sorma böyle abuk subuk sorular" Telefonumun çalmasıyla telefonumu elime aldım. Arayan yengemdi. "Alo" "Berk" "Efendim yengecim" "Arda babasıyla konuşmak istedide. Aradık ulaşamadık. Senin yanındaymış galiba" "Evet. Götürüyorum şimdi" Yukarı kata çıktım. Amcam ve Neslihan gökyüzüne bakıyorlardı. Yanlarına gittim. "Amca" bana bakmasıyla cümleme devam ettim "arda" telefonu elimden alıp yanımızdan uzaklaştı. Neslihan'a baktım. Gökyüzünü seyrediyordu. Bende gökyüzüne baktım. Bir yıldız kaydı. "Bir zamanlar, gökyüzünü tüm ihtişamıyla aydınlatan parlak bir yıldız yaşarmış. Bu yıldız, hava karardığında ortaya çıkıp öylesine parlayan yıldızlardan biri değilmiş. Yalnızca gecenin en karanlık saatinde ortaya çıkar, gökyüzünü biraz olsun aydınlatabilmek için tüm gücüyle uğraşırmış. Bu yıldız ömrünü adadığı gökyüzüne aşıkmış. Her gece gökyüzü onun aşkını anlasın, ona değer versin diye uğraşırmış....Günün birinde gökyüzü onun bu aşkını anlamış ve tüm yeryüzünü titreterek ona bir mesaj göndermiş " Ey yıldız, benim için parlayıp tüm gücünü tüketme! Bilmez misin ki aşkın karşılıksızdır? Bilmez misin ki benim kalbim yalnızca bir bulut için atar? Yeter artık yıldız. Karşılıksız bir aşk uğruna kendini harcama. " Yıldız bunun üzerine o denli üzülmüş ki, içten içe kendini harcadığı için birkaç gün parlayamamış bile...Gökyüzünden vazgeçmeye çalışmış. Bu çaresiz aşk hastalığından kendini çekip kurtarmaya çalışmış...Fakat, aşkından vazgeçmeye çalışan pek çok insan gibi o da bunu başaramamış. En sonunda çabalamaktan vazgeçmiş ve her zamankinden çok parlayıp gökyüzünü aydınlatmaya devam etmiş. Ve günün birinde, yıldız, delicesine sevdiği gökyüzü uğruna bütün enerjisini harcayarak ölmüş....Fakat gökyüzüne adadığı bir ömür için asla pişman olmamış... Aşkla geçen bir ömür, asla boş geçmiş sayılmazmış.......Derler ki, ne zaman gökyüzünde bir yıldız kaysa, gökyüzüne aşık yıldız bir anlığına parlar ve kayan yıldızı izleyen kişinin gönlünü aydınlatırmış." Hikayenin bitmesiyle Neslihan bana baktı. "Vay be...Üzüldüm" "Kaptana söyleyelimde hareket etsin artık. Herkes gelmiştir galiba" "Muhtemelen" Merdivenlere doğru ilerledim. Neslihan'da benimle geldi. Alt katta kaptanı göremeyince yatın sonuna geldik. Kaptanı görmemle "Kaptan hareket edelim" dememle, kaptan yukarı çıktı. Yat hareket etmeye başladı. Yavaş yavaş uzaklaşıyorduk. Neslihan içki şişesine basmasıyla yattan aşağı düştü. "Neslihan!" Yat giderek uzaklaşıyordu. Hiç düşünmeden atladım denize. Yatın durmasıyla Neslihan'la denizin üstünde göz göze geldik. Yata doğru yüzdük. Müzik sesi kesilmişti. Amcamın elini uzatmasıyla Neslihan yata çıktı. Ardından ben çıktım. Herkes buraya doluşmaya başlamıştı. Amcam bize bakıp "İyi misiniz?" "İyiyiz amca" etraftakilere baktım "devam edin arkadaşlar devam edin sorun yok!" Dememle insanlar yanımızdan ayrılmaya başladılar. Ceyda yanıma geldi "Canım iyi misin?" "İyiyim Ceyda iyiyim." Yukarı doğru ilerledim "Kaptan! limana yanaştır" "Tabi Berk Bey" Tekrar aşağı indim. Amcam Neslihan'ın çantasını alıp geldi yanımıza. Yatın durmasıyla Amcam ve Neslihan indiler. Selim'e baktım "Siz eğlenmeye devam edin. Ben eve geçeceğim" "Sensiz eğlence mi olur ya?" "Olur olur" Ceyda kolumu tuttu "Bende seninle geleyim" "Eve geçip uyuyacağım. Sen eğlenceni bölme hiç" "Pekala. Ara beni ama" "Tamam" Bende yattan indim. Amcamlara baktım Neslihan'la arabaya binip uzaklaştılar. ...................................... YAVUZ'DAN Neslihan'la eve doğru ilerledik. Neslihan'ın hapşırmasıyla "Hasta olacaksın" "Olmam olmam" Eve geldiğimizde durdurdum arabayı. Binaya girdik. Asansöre bindiğimizde Neslihan'a baktım. Rimeli akmıştı. Saçları ıslanmış. Üstü ıslanmış. Asansör durduğunda indik. Evin kapısına geldiğimizde Neslihan çantasından çıkardığı anahtarıyla açtı kapıyı. İçeri girer girmez "Ben hemen üstümü değiştireyim" diyip içeri gitti. Biraz zaman geçtikten sonra odasına doğru ilerledim kapısı açıktı. Sırtı kapıya dönüktü. Beline kadar indirdiği elbiseni görmemle başımı çevirdim. Beni farketmesiyle elbisesini göğsünde tutup bana baktı. Yüreğimizde hissetmeye başladığımız zaman bir şeyleri, ruhumuz bize sormadan teslim olurdu katiline. Hisler direnemezdi, engel falan dinlemezdi. Koparmaya çalışsakta içimizden bir milim bile uzaklaştıramazdık bazı şeyleri. Çırpındıkça kaybolurduk katilimizin açtığı yaranın derinliğinde. Yaşayan ölüler doldururdu yeryüzünü karşılıksız belki imkansız aşka sahip bedenlerde. Mezarıydı her ruhun üzüldüğü bedeni. |
0% |