Yeni Üyelik
12.
Bölüm

SENİN İÇİN

@haticebariss

NESLİHAN'DAN

 

Aynanın karşısında saçlarımı tarıyordum. Üzerimi değiştirip evin kapısına geldim. Kapının kulbuna uzandı elim. Derin bir nefes alıp açtım kapıyı. Yavuz'un arabasına doğru ilerledim. Ayak seslerimin yaklaşmasıyla Yavuz bana doğru bakıyordu.

Arabanın kapısını açıp Yavuz'un yanındaki koltuğa oturdum. Yavuz bana bakıp

"Ben bugün Fisun'la konuşacağım. Ona ayrılmak istediğimi söyleyeceğim. Ben böyle bir adam değilim. Hangi konumda olursa olsun hayatında olan bir kadına ihanet edecek, yalan söyleyecek, gizli kapaklı bir şeyler yapacak bir adam değilim. Sende bugün Berk'le konuş. Bu oyuna devam etmek istemediğini söyle"

" Olur. Söylerim ama şimdi senin Fisun'la konuşmanın üzerine benim aynı gün bunu söylemem dikkat çekmez mi?"

"Çeksin. Sana zarar gelmediği sürece ben sonuçlarına katlanabilirim"

 

..........................

 

BERK'TEN

 

Selim'in evinde salonda oturuyorduk. Ona baktım

"Dün Neslihan'la birlikte uyuduk"

"Ooo eee"

"Öyle bir şey değil oğlum. Bu kız farklı"

"Nasıl farklı?"

"Biz aslında onunla sevgili değiliz"

"Nasıl yani?"

"Sevgilim değil işte"

"Neden sevgili gibi davranıyorsunuz o zaman"

"Amcam için. O gün öyle olunca. Öyle çıktı ağzımdan işte anlasana"

"Yoksa amcanla olan gerçek miydi?"

"Saçmalama hayır tabikide ama dedikodu olsunda istemedim"

"Ceyda bunu duyduğunda havalara uçucak"

"Öyle bir şey olmayacak çünkü Ceyda bunu duymayacak"

"Niye oğlum kız kendini harap etti senin için"

"Ona karşı bir şey hissedemiyorum. Bir daha ona dönmeyeceğim"

"Ciddi misin? Oğlum kapıldın mı lan yoksa sen bu kıza?"

"Bilmiyorum. Bazen acaba gerçekten sevgili olsak nasıl olurdu diyorum"

"Ohooo kapılmışsın sen bu kıza. Açılsana deneyin güzel olur belki"

"Elbise mi bu deneyeyim bi"

"Yokta yani. Öyle daha iyi anlarsın sevip sevmediğini. Gez dolaş.İki bi koynuna al bakalım seviyor musun?"

"Öyle üstüme atlayacak kızlardan değil."

"Mevzu büyük diyorsun"

"Öyle görünüyor. Bir şey desem beni yanlış anlar diye geriliyorum resmen....dün böyle uyuyordu ya ne bileyim yanında uyumak istedim lan"

"Birlikte uyumadınız mı zaten?"

"Hayır amcamlarda kaldık dün. O yatakta uyudu ben koltukta. Mecbur kaldığı için kaldı yani benimle aynı odada"

"Gidip uyusaydın yanında"

"Belki o günlerde gelir"

 

........................................

 

YAVUZ'DAN

Ders boyunca sürekli Neslihan'la göz göze geliyorduk. Gülümsüyordum. İçimde tarif edemediğim bir heyecan vardı. Uzun zaman sonra ilk defa biri için her şeyle baş etmek istedim. Onu deli gibi öpüp koklamak, sevmek istiyordum. Yanında uyumak, nefesini hissetmek, doyasıya gözlerine bakabilmek istiyordum. Onu özgürce, incitmeden sevmek istiyordum. Gözlerinde kaybolup bir daha bulunmamak istiyordum. Ruhumla bedenimle ona arada bir uğramak değil. Tüm benliğimle hep onda kalmak istiyordum. Tüm bu çağın yalanından, karmaşından sıyrılıp ona sığınmak istiyordum.

Ders bittikten sonra öğrenciler tek tek iyi günler hocam deyip çıktılar sınıftan. Neslihan hala yerinde oturuyordu. Şu an sınıfta ikimizden başka kimse yoktu. Kollarını bağlamış bacağını sallıyordu bana bakıp gülümsüyordu. Bende gülümseyerek

"Hiç dersi dinlememiş bir öğrenci görüyorum"

"İyi anlatamıyordun ondandır."

"Hıı bak seeen"

Gülümseyerek alay eder bir tonla "Sizde ders boyunca bir heyecan bir gülümseme görüyordum Yavuz Bey sebebini öğrenebilir miyim?"

Gülümseyerek bakıyordum ona "Bilmem. Öyle miydim farkında değilim"

"Öyleydin"

"Peki...Dediğin gibi olsun"

İkimizinde birbirimize baktığımızda gözlerimizin içi gülüyordu sanki. Gözlerimizden yansıyordu gülümsememiz dudaklarımıza. Hiç gözlerimi ayırmak istemiyordum ondan. Sanki ömrümün geri kalanını sadece onun yüzüne bakarak geçirebilirmişim gibi geliyordu. Eksik olan ne varsa içimde onun bir bakışıyla tamamlanıyordu.

 

........................................

PELİN'DEN

Her zamanki gibi sabah aktivitesi olarak. Selim'in hesabına bakıyordum. Ne zaman yeni bir kız görsem hesabında canım sıkılıyordu. Ben ona bir mesaj atabilmek için bu kadar heyecanla beklerken. Belkide başkaları istediği gibi konuşup görüşebiliyorlardı onunla. Onlardan biri olmak hayatta en çok istediğim şeylerden biriydi. Çok bir şey istemiyordum şu hayattan. Tek istediğim şey ona yakın olabilmekti. Beni sevsin istiyordum. İstediğim zaman heyecanımı, üzüntümü, sevincimi onunla paylaşabilmek istiyordum. Hesabındaki kızlar genelde hep ultra açıktı. Acaba ben çocuk mu kalıyordum yanlarında? Bende böyle fotoğraflar paylaşsam. Böyle giyinsem dükkatini çekebilir miydim? Dolabıma doğru yönelip kapağını açtım elime askıdaki bir elbiseyi alıp aynada üzerime tuttum. Yeterince güzel mi değildim. Ondan mı farketmiyordu beni? Acaba tüm cesaretimi toplayıp onunla konuşsam. Gözlerini bakıp onu sevdiğimi söylesem nasıl tepki verirdi. Belkide onu tamamen kaybederdim. Buna dayanamazdım. Ara sıra bile olsa onunla konuşuyor olabilmek, onu görebilmek beni çok mutlu ediyordu. Belki birgün beni sever umudu iyice besliyordu ona olan sevgimi. Elime aldığım kıyafeti tekrar dolaba koyup sırtüstü yatağa doğru atladım.

"off"

 

...................................

 

YAVUZ'DAN

Neslihan'la iki dondurma alıp sahilde yürüyorduk. O kadar huzurlu, mutlu ve tarif edemediğim bir heyecan vardı ki içimde. Telefonumun kamerasını açtım birlikte fotoğraf çekinmiştik.

"Bir an önce eve gidip Fisun'la konuşmak istiyorum sonrada hiç yanından ayrılmamak....Dönelim mi?"

"Olur"

Geri dönüp arabaya doğru ilerledik. İkimizinde arabaya binmesiyle. Arabayı çalıştırıp Neslihan'ın evine doğru ilerledim.

 

............................

 

SELİM'DEN

Telefonuma gelen bildirimle telefonu elime aldım. İnstagramdan pelin fotoğraf göndermişti. Mesaj kutusunu açtığımda iki tane bikinili fotoğrafına baktım altında şöyle bir mesaj vardı "bir yaz fotoğrafı paylaşmak istiyorum sence hangisini paylaşayım kararsız kaldım"

Karşımda duran Berk'e baktım. Bana bakıp

"Noldu kimden mesaj bir durdun"

"Bir arkadaş ya. Neyse bir şeyler içmez miyiz. Aşağıda çok beğeneceğin bir şey var. Hemen kapıp geliyorum"

"Tamam bakalım"

Berk'in cümlesiyle odadan çıkıp mutfağa doğru ilerledim. Mutfağa gittiğimde fotoğrafları tekrar açtım. Yutkunduktan sonra kapatıp "Bir kız arkadaşına sor istersen" mesajını yazıp yolladım. Telefonu tezgaha indirip dolabı açtım. Telefonuma gelen bildirimle tekrar mesajı açtım. Tek açımlık fotoğraf göndermişti. Üst kısmı ultra açık üzerinede "peki" yazmış. Mesajı yanıtlaya basıp "Bana neden böyle mesajlar atıyorsun" yazıp yolladım. Yazar yazmaz pişman olmuştum. O Berk'in kardeşiydi sürekli yüz yüze geliyorduk. Alınabilirdi ya da beni yanlış anlayabilirdi. Mesaj anında görüldü olmuştu. Kulağım telefondaydı ama bir bilirim gelmedi. Bende tekrar dolabı açıp bir içki şişesi aldım. Telefonu arka cebime koydum ve iki bardak aldım elime alıp yukarı doğru ilerledim.

.........................

PELİN'DEN

Ekranda gördüğüm mesajla gözlerim dolmuştu. Aptal kafam. Onun böyle dikkatini çekebileceğimi düşünerek en büyük aptallığı yapmıştım. Onca kızın arasında benim iki mesajımın onun için ne gibi bir önemi olabilirdi ki. Kim bilir şu an napıyordu. Kalbim kırılmıştı ne diyecektim şimdi. Mesaj kutusunu açtım

"Yani çok kızla takıldığın için sen daha iyi bilirsindir diye düşündüm. O yüzden sana attım"

Göndere basıp telefonu yatağın üzerine koydum. Gelen bildirimle tekrar aldım telefonu elime

"Bence ikisinide atma fazla açıklar"

Bu mesaj beni gülümsetmişti. Açık fotoğrafımı atmamı istemiyordu. Acaba bütün cesaretimi toplayıp ona açılsam ne olurdu. Neredeyse çocukluğumdan beri ona aşıktım. Artık ikimizde büyümüştük. Onun yanında sürekli farklı kızlar görmeye dayanamıyordum. Canım yanıyordu. En çok üzüldüğüm şeyse birgün birini gerçekten severse korkusuydu. Bu farklı farklı kızlarla takılmasından daha çok yakardı canımı. En azından red yesem bile beni sevmediğini istemediğini bilirdim. Bir şekilde yoluma bakmaya çalışırdım. Dolabımı açtım. İçinden siyah mini elbisemi çıkardım. Yatağımın üzerine koydum. Elime telefonumu aldım. Mesaj kutusunu açtım "Şu an neredesin napıyorsun?" Mesaj kutusu açık bekliyordum öyle. "Evdeyim. Abin çıktı şimdi oturuyorum öyle bir şey mi oldu?" telefonu komidinin üzerine bırakıp. Duşa doğru ilerledim.

......................................

YAVUZ'DAN

Eve doğru ilerliyordum. Fisun'la konuşmak için binbir cümle kurdum aklımdan. Onu en az acıtacak şekilde bitirmek istiyordum bu işi. Olabildiğince kimse incinmeden, kimsenin canı yanmadan. Eve vardığımda durdurdum arabamı. Arabadan inip evin içine doğru ilerledim. Fisun salonda oturuyordu. Onun yanına gidip yanına koltuğa oturdum.

"Seninle bir şey konuşmak istiyorum"

"Sana çok şey borçluyum. Çok emeğin var üzerimizde. Bana hep çok iyi bir arkadaş oldun. Ama ben artık seninde gerçek bir ailen, gerçek bir eşin olsun istiyorum. Sana daha fazla engel olmak istemiyorum. Bunu ikimizede yapmak istemiyorum daha fazla ikimizi bu yalanın içine hapsetmek."

"Bu ne demek Yavuz?"

"Ben ayrılmak istiyorum Fisun"

"Hayır"

"Lütfen buna daha ne kadar devam edeceğiz böyle?"

"Sonsuza kadar" elimi tuttu "Ben senden başka birini istemiyorum ki. Aileymiş yuvaymış umurumda değil. Senden başka biri benim umurumda değil. Beni bırakırsan ben ölürüm"

"Yapma Lütfen... Yarın işlemleri başlatacağım" diyip ayağa kalktım. Bir adım atmamla Fisun ağlarak yere yığılıp bacağımdan tuttu

"Yemin ederim beni bırakırsan kendimi öldürürüm. Ölürüm ben yaşayamam sensiz ölürüm"

onu kollarından tuttum "ayağa kalk lütfen"

"Başka biri var değil mi? Ondan böyle yapıyorsun. Çok iyiydik noldu birden. Bir şey mi yaptım? Söyle düzelteyim"

"Hayır hiçbir şey yapmadın"

Berk kucağında Arda'yla girdi salona. Arda'nın sesiyle ona baktım "Baba niye ağlatıyorsun annemi?"

"Amca noluyor?"

"Bir şey yok Berk. Arda'yı da al yukarı çık"

Arda'nın sesiyle tekrar baktım ona "Hayır çıkmayacağım baba. Götürme beni" dedi Berk'e

Fisun ayağa kalktı Arda'ya bakıp

"Baban beni terkediyormuş oğlum"

Arda ağlamaya başladı "Hayır annem giderse bende giderim"

 

.................................

 

PELİN'DEN

Selim'in evine doğru sürüyordum arabamı. Kapının önüne geldiğimde durdum arabadan indim. Kalbim öylesine hızlı atıyordu ki heyecandan ölecek gibiydim. Derin bir nefes aldım. Zile bastım. Berk'in kapıyı açmasıyla göz göze geldik.


"Merhaba"

"Pelin"

"Ben seninle bir şey konuşmak istiyordum. Gelebilir miyim?"

"Gel"

Kapının yanından çekilmesiyle içeri girdim. Salona geçtim ikimizde ayaktaydık.

"Selim ben..ben senden çok hoşlanıyorum..yıllardır"

oh sonunda söylemiştim. Bana baktı gülümsedi. Sarhoş gibiydi. Elinin tersiyle yüzümü sevdi.

"Çok güzelsin"

Belimden tutup kendine doğru çekti. Dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Kalbim duracak gibiydi. Şaşkındım, mutluydum, heyecanlıydım. Bir eliyle omzumdaki askıyı indirdi. Kucağına aldı beni. Öpmeye devam ediyordu. Yatak odasına götürdü. Yavaşça bıraktı yatağa doğru. Hala öpmeye devam ediyordu beni. Biraz geri çekildim

"Sarhoşsun"

"Çok iyiyim. Hiç olmadığım kadar"

diyip devam etti öpmeye. Elleri, dudakları geziniyordu vücudumda. Biri bana dokunacaksa bu hep Selim olsun istemiştim. Öylede olmuştu. O gün ilk defa birinin olmuştum. Selim'in. Gülümseyerek bakıyordum yüzüne. Elimle seviyordum yüzünü. O çoktan uyumuştu.

Seni anlatıyorum kendi dilimde. Dilimin lisanı ağır, dilimin lisanı naif. Seni anlıyorum kendi dilimde.
Nesneler yetmiyor, seni hiçbir şeye benzetemiyorum. Yetersiz kalıyor dünya üzerindeki her şey tarif edemiyorum. Yetmiyor yaratılanlar, seni benzetemiyorum hiçbir şeye. Seni kıskanıyorum bakışların çarpınca başkasına söyleyemiyorum. Saçlarının kokusu geliyor bazen burnuma. Tüm dünya sen koksun istiyorum. Ürperiyorum başkası söyleyince adını. Benden çalarlar diye korkuyorum. Sadece düşüncelerimde anlatabiliyorum seni kendime. Seni anlatmaya başladığım an kendi içimde kayboluyorum. Bulamıyorum kendimi yollar tarifsiz. Tüm benliğim kimsesiz, sessiz, sensiz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%