@haticebariss
|
Hiçbir kelimenin sana yetmeyeceğini anladım. En güzel şiirlerden bile daha güzel olduğunu farkettiğimde
YAVUZ'DAN
"Afedersin" deyip çevirdim başımı. "Ben çıkıyorum onu söyleyecektim" "Hoşçakal" demesiyle çıktım evden. Arabama binip kendi evime doğru sürdüm. Neslihan'ın az önceki hali geldi gözümün önüne. Aniden frene bastım. Elimi başıma götürdüm. Derin bir nefes aldıktan sonra tekrar çalıştırdım arabamı. Eve geldiğimde durdurdum arabamı. İçeri girip yukarı oğlumun odasına çıktım. Kapıyı açtığımda yatağında uyuyan oğluma baktım. Yanına gidip yatağa oturdum. Saçlarını okşayıp, yanağından öptüm. Ayağa kalkıp çıktım odadan. Kapının önünde Fisun ile göz göze geldik "Hayret evin yolunu bulabilmişsin" "Fisun lütfen" diyip odama doğru ilerledim. Yatağıma oturup duvarı seyrettim
.......................................
BERK'TEN Sahil kenarında durdurdum arabamı. Arabadan çıktığımda soğuk rüzgarın ıslak vücudumu bulmasıyla üzerimdeki tişörtü çıkarıp omzuma attım. Neslihan geldi aklıma. Kafamdaki düşünceleri dağıtmak için salladım başımı. Yanımdan geçen iki kız bana bakıp gülümsediler. Bende onlara bakıp çapkınca gülümsedim. Ben buydum çapkın, uslanmaz.
..............................
NESLİHAN'DAN
Kapının çalmasıyla açtım gözlerimi. Hava aydınlanmıştı. Kapıya yöneldim. Üzerimde bir kırıklık vardı. Kapıyı açtığımda Yavuz Hoca'yı gördüm karşımda "Günaydın" "Günaydın" "Solgun görünüyorsun..... Sana demiştim hasta olacaksın diye" elini alnıma götürdü. Gözlerine baktım. Elini çekti "ateşinde var" "Çokta kötü değilim ya" İçeri girdi "iyide sayılmazsın" mutfağa yöneldi. "Kahvaltıda yapmadın değil mi diyeceğim ama zaten yeni uyandın sanırım" "Ayağınızı çekin" "Ne?" Gülümsedim "Tam üstüne bastınızda" Güldü. Ceketini çıkarıp sandalyenin üzerine indirdi. Kollarını sıvadı. Dolabı açıp bir tava aldı. Dolaptan 2 yumurta alıp çırptıktan sonra. Tavanın üzerine hafif yağ koyup ocağı yaktı. Çırptığı yumurtaları tavaya döktü. "Ben size yardım edeyim" diyip hapşırdım. Gülümsedi "Bence sen dinlen" "Çay koyayım en azından" "Tamam koy bakalım" Elime aldığım çaydanlığa su koyup ocağa koydum.
.......................................
BERK'TEN
Gözlerimi açtığımda yanımda uzanan kıza baktım. Dün gece geçti gözlerimin önünden. Gece Selim beni arayıp yata dönmemi söylemişti. 2 kızla yatta dans edip, içip, sevişip uyuyakalmıştık. Yataktan çıkıp üzerimi değiştirdim. Selim'in olduğu odanın kapısını açtım. Kızla yatakta uyuyorlardı. Kapıyı kapatıp yukarı çıktım. Dün gece Neslihan'la konuşmamız geldi aklıma. Karşıya denize bakıp bir iç çektim. Arkamı döndüğümde yerde parlayan şeye baktım. Eğilip elime aldım. Neslihan'ın kolyesiydi. Birkaç saniye baktıktan sonra cebime katıp, aşağı inip, çıkışa doğru ilerledim. Yattan çıkıp arabama doğru yürüdüm. Arabama binip eve doğru sürdüm.
...........................................
YAVUZ'DAN Neslihan'la salonda oturmuştuk. O kahvaltısını yapıyordu, bende çay içiyordum. Bana ekmeğe reçel sürüp uzattı. "En azından bunu yiyin. Belki tatlı yiyince biraz çatık kaşlarınız yumuşar" Gülümsedim. Bana baktı "Bakın daha yemeden etkisini gösterdi." Elindeki reçelli ekmeği alıp. Ağzıma götürdüm. Bir lokma aldıktan sonra "Teşekkür ederim" "Rica ederim" Neslihan elindeki tepsiyi alıp mutfağa götürdü. Yanıma geldiğinde önümdeki bardağı alıp "Size çay koyayım" "Lütfen zahmet etme..ben alırım" "Zahmet olmaz" Gülümsedim. Hastayken bile enerjisi yüksek, yüzünden gülümseme eksik olmuyordu. Çok geçmeden elinde dolu çay bardağıyla gelmişti. Elindeki çay bardağını alıp masaya koydum "Teşekkür ederim" Arkasına dönüp hapşırdı "rica ederim" Gülümsedim. Masadaki deri çantama uzanıp oradan bir dosya çıkardım. "Aslında sana bugün bu parçayı çalıştırmak istiyordum. Otelde bir davette söylemen için. Şarkı söylemek için çok fazla eğitime ihtiyacın olduğunu düşünmüyorum" "Bencede eğitime ihtiyacım yok" "Eğitime her zaman ihtiyaç vardır. Hiçbir zaman yeterince bilemeyiz....sadece o otelde çıkıp söylemek için çok ihtiyacın yok." "Neden ben söylüyorum." "Ünlü olmak istediğini söylemiştin...kimsesiz çocuklar için bir yardım gecesi gibi bir şey olacak. Bu tarz etkilinliklerde başarılı bulduğum bir öğrencimi her yıl çıkarırım. Hem yardım için, hemde ufak bir çıkış yapabilmesi için. Sahne hakimiyetini, gerçek yeteneğini görebilmek için" "Anladım. Ufak bir deneme yani...başarısız olursam bana yol mu vereceksiniz?" Gülümsedi "Hayır eksiklerini görmüş olup oralara yoğunlaşacağım" "Anladım" "Ama bugün seni dinlemem mümkün olmayacak sanırım. Hatta muhtemelen bir hafta kadar"
...........................................
BERK'TEN Eve geldiğimde annem babama bağırıyordu. Yanlarına gittim. Elindeki ruju babama gösterdi "Bu hangisinin ha hangisinin? Bu kaçıncı?" "Eeehh sıkıldım bunaltma beni!" Diyip arkasına döndü babam. Göz göze geldik "Sen niye bu saatte geliyorsun eve? Bu ne sorumsuzluk!...Gerçi kime anlatıyorsam" sonra gözlerini çekip çıktı salondan. Annem arkasından bağırdı "Sana çekmiş işte!.....Bu sefer boşanacağım senden!" Arkamı dönüp odama doğru ilerledim. Odama girip kapıyı kapatıp üzerimi çıkarıp duşa girdim.
.....................................
YAVUZ'DAN Neslihan'a baktım. "Benim konferansa gitmem gerek. Bir şey olursa beni ara" "Tamam" Benimle beraber kalktı ayağa. Kapıya kadar birlikte yürüdük. Kapıya geldiğimizde Neslihan'a baktım. "Güzelce dinlen" "Olur" "Görüşürüz" "Görüşürüz" Asansöre doğru ilerledim. Asansöre yaklaştığımda Neslihan'a baktım. Hala kapıda duruyordu. Gülümsedim. "Kapat kapıyı üşüme" Gülümsedi. Asansörün gelmesiyle asansöre bindim.
.................................... BERK''TEN
Yatağıma uzanmış öylece havaya bakıyordum. Öksürdüm. Dün üşümüş olmalıydım. Üzerimde kırgınlık vardı. Komidinin üzerindeki telefonumu aldım. 2 cevapsız çağrı yazıyordu. Telefonun kilidini açtım. Tabiki Ceyda'ydı. Telefonun kilidini kapatıp tekrar komidinin üzerine koydum. Koltuğun üzerine fırlattığım pantolona kaydı gözüm. Ayağa kalkıp pantolonun cebindeki kolyeyi elime aldım. Arabanın anahtarlarını alıp çıktım odamdan. Neslihan'ın evine doğru sürdüm arabamı. İyice halsizleşmiştim. Apartmana geldiğimde durdum. Arabadan inip apartmanın içine doğru ilerledim. Buraya neden geldim hiç bilmiyordum. Neslihan'ın dairesinin kapısının önüne geldiğimde durdum. Zile bastım. Çok geçmeden açılmıştı kapı. Kapının açılmasıyla Neslihan'ı karşımda görmemle duraksadım. Ne diyeceğimi bilemiyordum. "Dün dikkatsiz biri yatta kolyesini düşürmüş.. Sanırım o dikkatsiz sensin" Cebimden çıkardığım kolyeyi ona uzattım. Gülümsedi. Kolyeyi eline alıp "Sanırım" biraz duraksadıktan sonra "gelsene" diyip kapının önünden hafif kenara çekildi. İçeri girdim. Salona geçip oturdum. Alnıma değen eliyle gözlerine baktım. Ellerini alnımdan çekip yanağıma götürdü. Gözlerime bakıp "Ateşin var senin....terlemişsinde" eli hala yanağımdaydı. Hiçbir şey söylemedim. Ellerini yanağımdan çekti. "Ağrın var mı?" "Biraz" "Şurada ağrı kesici olacaktı...sahi sen yemek yemiş miydin?" Hayır anlamında salladım başımı. "Çorba yapmıştım sana ısıtayım, sonra ağrı kesicinide al daha iyi olursun" "Yok gerek yok gideceğim ben zaten" "Terlemişsin. Dışarısıda şu an çok rüzgarlı. Biraz bekle çorbanı içer çıkarsın...biri mi bekliyor?" Yine hayır anlamında salladım başımı. "O zaman itiraz istemiyorum" diyip mutfağa ilerledi. Gözlerim kapanıyordu. 10 dakika geçmeden elinde bir tepsiyle gelmişti yanıma. Elindeki çorbayı masanın üzerine koydu. Yanımdaki koltuğa oturdu. Bana bakıp "Zehirlenmezsin korkma..hazır çorba" Gülümsedim "içimi ferahlattın" Önümde duran ekmekten bir lokma aldım. Çorbadanda bir kaşık alıp ağzıma götürdüm. Biraz yedikten sonra elindeki hapı bana uzattı. Elinden alıp ağzıma götürdüm. Sürahiden bardağa su doldurup onu uzattı. Elinden alıp içtim. "Teşekkür ederim" "Nane limonda yapmıştım sıcacık....bende biraz hasta oldumda ama senin kadar değil tabi" diyip hapşırdı Gülümsedim "Çok yaşa...Ama yani bu nane limonu senin için yapmadım demek" "Seninde nasibin varmış demek" Gülümsedim. Ayağa kalkıp mutfağa gidip elinde iki kupa bardakla geldi. Birini bana uzattı. Elinden alıp kokladım "Ballı" dedi Gülümsedim "öyle mi?" "Öyle" Nane limonu içiyordum. Gözlerim iyice kapanıyordu. "Uzan istersen" "Yok ben gideceğim" "Biraz dinlen gidersin" koltuğa doğru uzandım. Neslihan kalkıp salonun ışığını kapattı. Pencereden gelen ışıkla aydınlanıyordu etraf. Yanıma gelip ayağımdaki ayakkabıları çıkarırken Kısık bir sesle "lütfen..yapma benim için" "Hı" Ayakkabımı çıkardıktan sora içeriden getirdiği battaniyeyle üzerimi örttü. Elini alnıma götürüp "Yanıyorsun sen....bir hasteneye mi gitseydik" "Gerek yok geçer birazdan" Gözlerimi kapattım. Alnıma değen ıslak şeyle araladım gözümü. Neslihan uzandığım koltuğa oturmuş alnıma ıslak bez koyuyordu. Gözlerimi araladığımı farkedince "Sirkeli su. Bir şey değil" dedi. Cevap verecek kadar bile halim yoktu. Kokusu geliyordu burnuma. Araladığım gözlerimi kapattım. Çok tuhaf, hastaydım ama çok huzurlu hissediyordum ve böyle hissettiğim için çok huzursuzdum. Çünkü çok yabancıydı bu duygu bana. Sanki ilk defa tanışıyor gibiydim. İlk defa annesine sarılmış bir çocuk gibi.
Belki anlaşılmaktan, anlaşılamamaktan daha fazla korkuyoruzdur. Biri bizi anlarsa ona nasıl davranmamız gerektiğini bilmediğimiz için. Ya biri duvarlarımı yıkarsa tedirginliği olur bazı insanlarda, güvensiz içine sığındığı evleri için. Zarar görmeyeceğine inandığı dünyası değişmesin diye bir şeylerin arkasına sığınıp gerçek sevgiden kaçtığı için. Sevgisiz büyümüş kalplerin sığınağıdır belki hırçınlık, belki suskunluk, belki heyecan. Bazı insanlar sevgi görünce kaçarlar bu duyguya yabancı oldukları için. |
0% |