Bazı geceler var mesela hiç gün doğmuyor.
Gecelere güneş doğar mı? Güneş doğsa gece olmazki zaten.
EDİS'TEN
Barlas'la adamların hepsini öldürdük. Tek duyduğum silah sesleri ve Açelyanın bağırarak ağlama sesleriydi.
Arkamı döndüğümde onunla ilk defa göz göze geldik. Gözyaşlarıyla bakıyordu bana ürkek ürkek. Ona doğru bir adım attım, o da geriye doğru. Onu ve Barlas'ı alıp amcamlar gelmeden bir an önce kendi evime götürecektim. Hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Gözlerindeki yaş- lar hiç durmuyordu. Onu en son gördüğümde çok küçüktük ikimizde. Ben bile hayal meyal hatırlıyordum. Mavi gözleri, rüzgârın uzun saçlarını savuruşu. Beni hatırlıyor mudur bilmiyorum.
Ona doğru bir adım daha attım. Bir anda arkasına döndü ve ormanın içine doğru koşmaya başladı. Barlas havaya ateş etti tam arkasından koşmaya başlayacaktı ki onu tuttum.
"Amcamlar birazdan burada olurlar."
Ona arabamın anahtarlarını uzattım.
"Amcam görürse öldürür seni. Bunu al ormanın karşı yolunda ağaçların içine park et bekle orda. Ben kızı alıp geleceğim"
Öylece yüzüme baktı.
"Hadi."
Omzuma eliyle onaylar şekilde vurdu. Arabaya bindi ve uzaklaş- maya başladı.
Ormanın içine doğru koştum bende "Açelya!"
Etrafıma baktım
"Açelyaaa!"
Dümdüz koşmaya başladım.
Yağmur yağmaya başlamıştı. Kaç kere adını seslendim hatırlamıyorum. Sonunda görmüştüm onu. Hava kararmaya başlamıştı çoktan. Arkasına baktı hızla koşuyordu. Yoldan silah sesleri geliyordu. Amcam gelmiş olmalıydı. Adamlarının öldüğünü görünce sağa sola ateş ettiğinden emindim.
Açelyanın yere düşüşünü gördüm. Ona doğru yürüyordum. İki elimi teslim oldum dercesine havaya kaldırdım
"Sakin ol"
Bir eli bacağının üzerinde gözyaşları yağmura karışmış bir şekilde bana bakıyordu. Attığım her adımda geri gitmeye çalışıyordu. Silahımı belime koydum ve yanına çöktüm. Dizi kanıyordu ayakları bakamayacağım kadar kötü bir haldeydi.
"Sana zarar vermeyeceğim."
Hiçbir tepki vermedi. Islak saçları yüzünü kapatıyordu. Elimi saçlarını yüzünden çekmek için uzattım, korkudan titreyen yüzüne doğru. Yüzünü çevirdi. Yavaşça çektim saçlarını. Gözleri git gide kısılıyordu. Elimi uzattım tutmadı. Yavaşça arkasına geçip kollarının altından kaldırmaya çalıştım. Ayağa kalktı. Duyduğu silah sesleriyle bana dönüp göğsümden hızla itip var gücüyle
"Babaaa!" Diye bağırdı
YAZAR'DAN
Duyduğu sesle Barlas arabada başını kaldırır. Beline kattığı silahını eline alıp tetiği çekip bekler.
Adalı duyduğu sesle ormanın içine bakar. Fısıltıyla "Açelya" Adamlarına bakıp. Ormanın içini işaret edip,
"Bu taraftan geldi ses. Hemen gidin hemen. Her taşın altına bakın. Kızımı bulup getirin bana!"
Adamlarıyla beraber ormana dağılırlar. Adalı "Açelyaa! Kızım!"
EDİS'TEN
Çığlık atıp bir adım attıktan sonra yığıldı kollarıma. Yere düşmeden yakalamıştım.Yüzlerimizçokyakındıbirbirine. Yağmurun yüzünü ıslatışını izledim birkaç saniye.
Kucağıma aldım ve bir an önce Barlas'ın yanına doğru yürümeye başladım. Hava iyice kararmıştı. Neyseki dolunay vardı aydınlatıyordu etrafı.
"Bu ormandan o kızı bulmadan kimse çıkmayacak!"
Amcamın sesiyle yere çöktüm. "Ha siktir!" Açelya'yı amcamın sesiyle yere bıraktım. Ağacın arkasına geçip belimdeki silahın tetiğini çekip bekledim. Amcamlar uzaklaşıyordu. Adamlardan biri buraya doğru geliyordu yaklaşan ayak seslerini dinledim. Adamın yerde yatan Açelya'yı görmesiyle tam ağzını açacakken. Elimdeki silahın arkasıyla sert bir şekilde geçirdim başına. Yere yığıldı. Açelya'yı tekrar kucağıma alıp arabaya doğru yürüdüm.
Arabaya vardığımda Barlas çıktı ve arka kapıyı açtı. Açelya'yı yavaşça arka koltuğa yerleştirdikten sonra Barlas'a döndüm
"Ben kullanacağım."
Hiçbir şey demeden yan koltuğa geçti ve arabayı evime doğru sürmeye başladım.
"Nereye gidiyoruz?" Ona baktım.
"Bana. Amcamın bakmayacağı tek yer benim evim."
"Bana neden yardım ediyorsun, sana neden güveneyim?"
Gözlerini kısmış soran gözlerle bana bakıyordu. Yol ve Barlas'ın gözleri arasında gidip geldim. Yola baktım ve iç çekip,
"Daha iyi bir seçeneğin var mı? Kendimce sebeplerim var diyeyim."
"Amcandan beni koruyacak kadar ne gibi bir sebebin varmış merak ettim?"
"Dostum sencede çok soru sormuyor musun?"
"Sebebin ne bilmiyorum, zaten şu an bunu düşünecek bir haldede değilim ama sağol"
Kısa bir bakış attım ve hafif gülümseyip bir kere başımla onaylarcasına eğdim. Sessizce arkasına yaslandı ve gözlerini kapattı. Gerçekten bana güveniyor gibiydi. Eski dost düşman olmaz sözünün verdiği güven buydu galiba.
Cebinden bir paket sigara çıkarıp içinden bir dal aldı. Paketi bana uzattı
"Kullanmıyorum." Dememle paketi kapatıp cebine koydu. Cebinden çıkardığı çakmakla sigarasını yaktı. Camı hafif araladı. Derin bir nefes çekip arkasına yaslandı.
Eve geldiğimizde Barlas arabanın durmasıyla beraber gözlerini açtı ve arabadan çıktı. Bende çıktım ve arka kapıyı açıp Açelya'yı kucağıma aldım. Kapıyı ayağımla kapattıktan sonra eve doğru yürüdük.
Cebimdeki anahtarları Barlas'a uzattım kapıyı açtı. İçeri girince yavaşça Açelya'yı koltuğa bıraktım. Başının altına bir yastık koydum. Barlas karşıdaki koltuğa oturmuş öylece bizi izliyordu. Birden ayağa kalktı.
"Ben kardeşime bakmaya gidiyorum."
"Eve gidemezsin amcamın ilk bakacağı yer orası."
"Evde değil. Bakıcısının evine bırakmıştım. Adalı’nın oraya bakacağını sanmam."
"Peki dikkat et."
Eyvallah dercesine başını salladı ve kapıya doğru yöneldi.
Yukarı geçip üzerime bir eşofman altı ve üstüme tişört giydim.
Aşağı inip Açelya'nın yanına gittim. Ayaklarına güzel bir pansuman gerekiyordu. O kadar kötüydüki nasıl bu ayakla koşabilmişti.
Gidip ilk yardım çantasını getirdim. Ayaklarına güzelce pansuman yaptım. Yüzü çok fazla kızarmıştı. Elimi alnına götürdüm ateşi var gibiydi.
Çekmecelerin birinde termometre vardı diye hatırlıyordum. Gidip çekmeceleri karıştırdım ve 2. de bulmuştum.
Açelya'nın yanına gittim ve koltuk altına yerleştirdim termometreyi. Onu beklerken güzelce ayaklarını sargı beziyle sardım. Ben bile sarar- ken yüzümü buruşturdum o nasıl dayanmıştı. Sıra dizindeki yaradaydı. Onuda güzelce temizledim ve yara bandı yapıştırdım. Neyseki o, o kadar büyük değildi ama morarmıştı biraz. Termometreyi aldım koltuk altından. Ateşi 38,5 dereceydi.
Açelya'nın yüzüne kayıyordu gözlerim. Aslında bu olanlara bende üzülüyordum. Çünkü o fazlasıyla suçsuzdu emindim.
Onu kucağıma alıp banyoya doğru ilerledim. Yavaşca küvete bıraktım. Soğuk suyu açtım ve duş başlığını yüzüne tuttum. Gözlerini açtı. Ağzını açıp nefes almaya çalıştı. Yüzünden akan sularla karışan gözlerine baktım. Onunda gözleri bulmuştu gözlerimi.
Bazen insanların yaralarını kapatmaya çalışırken daha derin yaralar açardık. Çünkü yaralar, yaralayanlardan uzak yerlerde sarılmalıydılar.