Yeni Üyelik
11.
Bölüm
@haticebariss

Sonsuz sevmek imkansız mıydı? Bence hiç sevmemek imkansızdı.

 

AÇELYA'DAN

Yine o kahverengi gözler. Renksiz bir gökkuşağı gibiydi. Her baktığımda bana yağmur sonrasını andırıyordu. Yine çıkamamıştım bu evden. Esaretimin sonu ne zaman gelecekti? Sahi özgürlük neydi? Özgürlük gökyüzüne penceresiz bakabilmekti.

Bana doğru bir adım attı. Baktıkça gözleri kararıyordu sanki. Geriye adım atmak istedim fakat yatakla sıfırdım şu an. Yavaşça üzerime doğru eğildi korkuyla başımı geri çektim ve gözlerimi kıstım Edis sağımda duran masanın üzerindeki sürahiyi alıp içindeki suyu Barlas'ın yüzüne çarptı. İçimdeki korku yerini şaşkınlığa bırakmıştı. Barlas yüzüne gelen suyla beraber gözlerini açtı. Yerinden kalkıp Edis'in yakasını tuttu.

"Napıyorsun kafayı mı yedin?" Edis'in yakasını bırakıp saçlarını geriye attı.

"Asıl sen napıyorsun?"

Edis oldukça sinirli görünüyordu. Barlas'ın içmesine sinirlenmişti galiba. Ya da benim kaçacak olmama. Anlamış mıydı ki? Hava oldukça aydınlanmıştı. Barlas'a ve bana sinirli bir bakış attıktan sonra beni kolumdan tutup salona götürdü. koltuğa oturtturdu. Karşımdaki laptop yeni dikkatimi çekmişti. Edis'ten gözlerimi ayırıp laptoba baktım. Gördüklerimle şok olmuştum. İzmir'deki evimizi gösteriyordu. Annem bahçede oturmuş her sabah olduğu gibi dergisine bakıyordu. Kameranın açısı değişti birden. Karşı binalardan, evin yanından ona doğrultulan silahlarla dehşete düştüm. Ağlayarak titreyen sesimle

"Hayır. Hayır bunu yapmayın lütfen" yalvarır bir tonda fısıltıyla "Lütfen" aniden ayağa kalkıp laptopu yere fırlattım "Hayııırr!" Edis beni kolumdan kendine çevirdi. Yüzlerimizin arasında iki karış vardı sadece

"Benim bunu yapmamam için seninde bir şeyleri yapmaman lazım. Bu hayatta her şey karşılıklıdır bilirsin"

Çaresizlik hayattaki en berbat duygu bence. Gözlerimden akan yaşları durduramıyordum. Ben ne yapabilirdim ki zaten burda dört duvar arasında. Neden her şey bir anda berbat olmuştu? Ben bunları hakedecek ne yapmıştım. Oysa ben çok sevdiğim halde bir çiçeği bile koparmazdım dalından. En beğendiğimi bile. Çünkü bence benim kadar onlarında yaşamaya hakkı vardı. İnsan sevdiği bir şeye zarar verir miydi hiç? Sevmek incitememek değil miydi?

Ağlayan gözlerle pür dikkat Edis'in gözlerine bakıyordum. Bir an dahi ayırmamıştık birbirimizin gözlerinden gözlerimizi

"Ne istiyorsun benden?"

Barlas içeri girince ikimizde o yöne doğru başımızı çevirdik. Barlas'ta gelip koltuğa oturdu. Elindeki sigara paketinden bir dal alıp yaktı. Bir kolunu koltuğun başlığına koyup diğeriyle sigarasını ağzına götürdü. Derince içine çekip üfledi. Edis’le tekrar gözlerimiz buluştu. Tehditkar bir sesle

"Bugün Ali Adalı'nın yanına gideceksin. Tekrar orada kalacaksın. İzmir'e gitmek ya da babanın yanına gitmek yok. Ne yaparsa yapsın babanla kalmayacaksın. Ve en önemlisi beni tanımıyorsun. Hiç görmedin. Barlas seni aldı hep karanlık bir yerde kaldın. Yolda giderken, gelirken hep gözlerin kapalıydı. Yani nerde kaldın, nereye gittin hiç bilmiyorsun"

Barlas alaycı bir şekilde

" Sana çok kibar davrandığımıda ekle. Aslında ben kibar bir çocuğumdur" dudağının kenarıyla güldü.

Edis'in sesiyle tekrar ona çevirdim başımı. Ekranda annemi görmek bile beni öylesine duygulandırmıştı ki o kadar özlemiştim ki onu. Sadece ekrana bakmak istiyordum ama gördüğüm adamlarla öylesine korku kaplamıştı ki içimi. Kaybetme korkusu. Hani burda kolumu koparsalar evet benden bir parça almış olurlardı. Ama benden sevdiğim birini almak, bu canımdan can almaktır işte.

"Eğer söylediklerimizi yapmazsan sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsın ve bu anneni son görüşün olur. Ve emin ol iş annenlede bitmez"

"Tamam" yutkundum "Tamam kimseye hiçbir şey söylemem"

................................

 

EDİS'TEN

 

Açelya'yı öldüremeyeceğimizi biliyordum ama onu daha fazla bu evde de tutamazdık. Onu benim evimde tutmak oldukça riskliydi. Buna ona güvenmek mi denir susturmak mı bilemiyorum. Bende oldukça çaresizdim aslında. Sadece düşünmeye çalışıyordum. İstiyorum ki suçsuz olan kimse bir bedel ödemesin. Ama ateşin üzerinde olupta yanmamak mümkün mü? Onu en az zararla bu işten çıkarmak istiyordum.

......................

 

DÜN GECE

 

Depo olayından sonra eve dönüyorduk. İki gündür Açelya' yı nasıl susturacağımızı düşünüyordum ve sonunda bulmuştum. Barlas'a da anlatmıştım. Çok kafasına yatmamıştı ama başka çaremizin olmadığının o da farkındaydı. Sonuçta hangi evlat annesini feda edebilirdi ki? Barlas'ın adamlarından bir kaçını Adalı'nın İzmir'deki evine gönderdik. Bu gece adamlarımız yerlerini aldılar. Sabah Açelya'yla konuşup bu işi halledecektik.

Yolda giderken amcam aradı. Telefon çalar çalmaz anlamıştım zaten mallarının harap olduğunu öğrendiğini. Barlas'ı eve bıraktıktan sonra amcamın yanına gittim. Oldukça sinirliydi. Bana çakıdan da bahsetti. Düşündüğümden daha çabuk bulunmuştu. Dostlarının bu olayı tam olarak Amcamın yapacağına inanacakları sanmıyordum Ama amcam her baskına bir çok işine hep kendisi giderdi. Kaostan besleniyordu resmen. Zevkine kafa koparabilecek insanlardandı yani. Onun cesaretini, deliliğini herkes bilirdi. Önemli olan içlerine şüphe düşürmekti. Çünkü insanın içine bir kere şüphe düşünce ortada bir doğru kalmazdı. Bu yüzden amcamla son görüşmemizde giderken ona sarılıp gizlice cebinden çakısını aldım. Bu çakıyla kaç hayat aldı. İlk defa bununla birini öldürmüş diye duymuştum. Psikopat o günden bu yana hiç yanından ayırmamış. Olay tam anlamıyla amcamın üzerine kalsın diye amcamın arabasındaki mallara dokunmadım. Şimdi sırada çaldığımız uyuşturucularıda amcama ait ve Zafer'inde bulabileceği bir yere bırakmak vardı.

 

Bir gece yeterdi bir hayatın değişmesine, bir gün batımı.

 

Loading...
0%