Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Ölü Sırlar

@haticebariss

Denizde bir damlaysan eğer istesende istemesende kıyıya vuruyorsun.


BARLAS'TAN
Fuat Adalının bağırışıyla sustu silah sesleri "Açelya!"
Açelya gözyaşlarıyla bağırdı


"Babaaa!"


Açelya'nın kapıya doğru koşmaya çalışmasıyla saçından tuttum. Silahımı alıp kafasına dayadım. Arka kapıya doğru ilerledik. O arada iki el kapıya ateş ettiler. Kapının kilidinin kırılmasıyla açtılar kapıyı. Fuat ve birkaç adamı içeri girdi. Biz tam arka kapının yanındaydık.


Fuat'la göz göze geldiğimde bütün şarjörü onun beynine boşaltmak istedim. Ama buradan sağ çıkamayacağımı biliyordum. Açelya, "baba!" diye bağırdı. Ağlıyordu. "Bırak kızımı burdan asla sağ çıkamazsın."
Alaycı bir gülümsemeyle


"Öylemi dersin?"


Elimdeki silah kızının kafasındaydı. Sert sert baktı yüzüme. Kızını riske atamazdı biliyordum.
Fuat bana doğru iki adım attı.


"Bir adım daha atarsan kızının güzel kafası havaya uçar." Silahı ona doğrulttum. Açelyayı boynundan kavramıştım. "Şimdi indir silahını, söyle hepsi indirsin silahını! Yoksa kızının bu güzel yüzüne yazık olur."


Fuat yavaşça silahını yere attı. Adamları silahlarını hala bana doğru tutuyorlardı.


"Sizde!"


Fuat kafasını indirin anlamında sallamasıyla hepsi silahını yere bıraktı. Kapıyı açtım tam çıkarken
Fuat ve tehditkâr bir sesle


"Elbet seni bulucağım... Sen bir ölüsün artık." Dedi Dalga geçercesine gülümsedim


"Cehennemin dibinde olacağım bulmakta zorlanmayasın diye... Imm bilirsin oralar yalnız çekilmez." Silahımla onları işaret ettim. "Hepinizi bekliyorum."


Açelyayıda aldım ve arabaya bindik hızla uzaklaştım ordan. Birkaç kilometre sonra üç araba kapatmıştı yolu. Yığınla adam duruyordu. Lastiklere ateş ettiler.


Direksiyon hâkimiyetini kaybetmiştim. Direksiyonu birkaç kere sağa sola çevirdikten sonra bir anda durdu arabam. Arabaya doğru silahını doğrultan Edis'i gördüm. Açelya'yı tekrar saçından tuttum. Silahım başındaydı. Beraber çıktık arabadan. Edis ve bütün adamları silahını bana doğrultmuştu.
Edis bana doğru birkaç adım attı. Silahı neredeyse aldıma değmek üzereydi. Kısa bir bakış attık birbirimize. Bir anda arkasına döndü ve adamlarını vurmaya başladı. Tabi bende ona eşlik ettim.

EDİS METER’DEN
Yıl 2013

Annemin küçük oğluydum ben. Bahçemiz vardı çiçeklerle örtülü. Annem çok severdi çiçekleri. Bahçemizde güller, sardunyalar, hanımeli. Balkonda camgüzeli. Rengârenkti evimiz. Annem en çok hanımelini severdi. Güzel koktuğu için. Annem gibi kokuyordu hanımeli. Masmavi gözleri, beyaz teni vardı annemin. Gördüğüm bütün çiçeklerden daha güzeldi. Yıllarca annemin hep küçük çocuğu olarak kalsam hiç büyümek gibi bir arzum olmazdı galiba. Her sabah anneme bahçeden bir çiçek koparır getirirdim. O da beni öperdi. Sonra getirdiğim her çiçeği ilk defa çiçek alıyormuşçasına şaşırır, mutlu olurdu. Kahvaltı masasında küçük cam bir vazomuz vardı, onun içine koyardı.
Birgün babamın onu aldattığını öğrendi. Hatta bir çocuğu olduğunu. Günlerce haftalarca kendine gelemedi. Babamın neden böyle bir şey yaptığını hiç anlayamamıştım. Böylesine güzel bir kadın neden aldatılırdı. Aldatacak kadar kişiliksiz bir erkeğe güzel bir kadının sevgisi, hatta ona ait olması bile ağır gelirdi. Karaktersiz insanlar kişiliği oturmuş insanlar görünce afallarlar, uzaklaşırlardı. Kendilerindeki eksikleri hissetmemek için.


Biz çok mutluyduk annem, ben, babam. Annem ikimizide çok seviyordu. Ona ne yetmemişti bilmiyordum. Ama bildiğim bir şey varsa ben asla böyle bir adam olmayacaktım. Ben sevilecektim, sevecektim, iyi adam olacaktım. Annem kalbinin kırıklığını bana çaktırmamaya çalışıyordu. Zorla sürekli gülümsüyordu ama gün geçtikçe iyice soluyordu, görüyordum. Babamla annemin arası düzelsin eskisi gibi olalım diye hep çabaladım. Fakat babam git gide eve gelmemeye başladı. Diğer ailesiyle vakit geçiriyordu. Haftada bir eve geliyordu.


Birgün sabah kalktığımda ilk anneme çiçek götürmek yerine arka- daşlarımla oynamaya gittim. Çocuğum ya işte oyuna dalmışım. Biraz geç gittim o gün eve. Bu sefer sabah götürmediğim için anneme çiçe- ğini, bir demet yaptım hanımelinden. Elimde bir ağaç var gibiydi. Dal- larıyla koparmıştım, biraz fazla olmuştu galiba. Eve gittiğimde kapının aralık olduğunu gördüm. Zaten camdı ön taraf komple. Sonra içeri gittim seslendim anneme duymadı. Kafamı sağa doğru çevirdiğimde annemin avizeye iple asılmış cansız bedenini gördüm. Elimdeki bütün çiçekler düştü elimden. Gözlerimden akan yaşı durduramıyordum. Hemen koştum onu kurtarmak istedim. Ayaklarının alt tarafında sandalye vardı ona çıktım. Tuttum annemi olmadı. Koştum mutfağa bir bıçak aldım kestim ipi tuttum annemi beraber yere devrildik. Buz gibiydi bedeni. Boynundaki ipten tamamen kurtardım onu. Defalarca sarstım uyan daha gece olmadı dedim yinede uyanmadı. Bende yukarı çıktım ona yastık ve battaniye getirdim. Başının altına koydum yastığı. Batta- niyeyle üzerini örttüm. Bende uzandım yanına. Nede olsa gece olmuştu artık uyuyabilirdi. Biraz tuhaftı yüzü. Saçlarını okşadım, yüzünü sevdim, öptüm annemi. Beraber uyuyacaktık ama ben yinede ağlıyordum. Sanki onunla son kez uyuyormuşuz gibiydi. Bir karartı geçti kapının önünden. Cam duvarlardan bir gölge yansıyordu. Korkuyordum biraz. Sanki biri gelse annemi alıp götürecek gibi geliyordu. O gece hiç uyuyamadım. O gölge neredeyse bütün gece bahçedeydi. Görüyordum bizi izliyordu o da, emindim. Gün aymaya başladı, benimde bedenimi uyku sarmaya.
Gözlerimi babamla açtım.


"Ah hayır noldu burda Sibel Sibel!"


Babama bakıyordum öylece.


"Sibeeel!" Diye bağırıp ağlamaya başladı.


"Sessiz ol baba, annem uyuyor hala. Artık burda kalsana annem çok üzülüyor."


Babam bana sımsıkı sarıldı ve ağladı. Sadece ağladı. Babamı ilk defa ağlarken görüyordum. Bir süre sonra ambulans geldi. Annemi alıp götürdüler. Bağırdım götürmesinler diye. Kimse beni dinlemedi.


O son görüşümdü annemi hissediyordum. O günden sonra ben bir daha hiç oyun oynamadım. Bir daha hiç çocuk olamadım. Hep suçladım kendimi. Eğer ben o gün çıkmasaydım evden annem şu an yaşıyor olacaktı. Nefret ettim babamdan, çiçeklerden, hatta avizelerden, bu evden.
O günden sonra bir daha hiç babamla konuşmadım. Bir daha hiç o eve girmedim. Annemin ölümünden sonra bir daha o eve kimse girmedi. Babam yüzünden intihar etmişti annem. Annem öldükten 1 hafta sonra babam beni yurt dışına gönderdi. Orada okudum. Kendisi artık tamamen yeni ailesiyle yaşamaya başlamıştı. Ailemden sadece amcamla konuşuyordum, Fuat Adalı. Artık bir avukattım İstanbul'daydım. Amcamın birkaç ufak polisiye olayında ben yardımcı oldum. Beni oğlu gibi severdi. Çok şey borçluydum ona.


Hayat herkese adil davranmıyordu. Tıpkı bana davranmadığı gibi. Zaten yaşamak adaleti sevmezdi.

Loading...
0%