Yeni Üyelik
27.
Bölüm

27. Bölüm

@haticegnyp_9

Yazar anlatımı...

 

Zaman su gibi akıp gidiyor İkizler daha çok büyüyordu. Ali deniz yine görevdeydi. Sabahın ilk ışıkları uyuyan üç güzelin yüzünü aydınlatıyor uyanmalarını sağlıyordu. İki bebek de akıllı uslu sayılamayacak kadar huysuzdu. İkisi denemez aslında, Eylül gerçekten çok yaramazdı. Sare akıllı uslu olmasa bile eylülün yanında koala gibi kalıyordu.

 

Uyanan ikizler hemen ağlayacaktı ki görevden dönmüş onlara mutluluk ile bakan babalarını görünce hemen sustular.

 

"Benim güzellerim uyanmış." Dedi Ali deniz. Mutluluğu yüzünden okunuyordu. Sarenin yumruk yapıp ağzına götürdüğü elini cekti.

 

"Olmaz güzelim." Dedi Ali deniz. İkisi de garip garip sesler çıkarmaya başladılar. Acıktıklarını anlamıştı. Zöhre uyuyordu. Küçücük bir çıtırtıya uyanan zöhre artık top patlasa uyanmayacak hale gelmişti. İkizler zöhreyi yoruyordu. Bariz belliydi.

 

Ne olur olmaz diye biberonlara süt koyuyordu. "Gelin bakalım babanızın kucağına." Diyerek ikisini de kucağına alarak mutfağa indi.

 

"Anneniz umarım bize kızmaz." Dedi Ali deniz. Sevmiyordu biberonla içirmeyi. Ama yapacak birşey yoktu. Ali deniz iki kızını da mama sandalyesine oturtup sütlerini içirmeye başladı. Sare birkaç dakika sonra biberonu bıraktı.

 

"Doydu mu benim güzel kızım." Dedi Ali Deniz. Sare garip garip sesler çıkarmaya devam etti. Bebekler süt içerken Ali Deniz kapının pervazında onları izleyen zöhreden habersizdi.

 

"Bensiz süt mü içiyorsunuz, alındım gücendim." Dedi zöhre. Ali denizin bakışları kapıya döndü.

 

"Günaydın."

 

"Asıl size günaydın, neden haber vermedin geldiğini." Dedi zöhre sarenin önündeki bitmiş biberonu alıp Tezgaha bırakıp geri geldi zöhre.

 

"Uyuyordun çünkü." Dedi Ali deniz. Zöhre sareyi kucağına alıp poposunu kokladı. Yüzünü buruşturarak geri çekti kafasını. İçeri girip altını zor şartlar altında temizleyip mutfağa geri döndü.

 

Eylül ve Ali deniz kahvaltı hazırlıyordu. Zöhre kucağında Sare ile yanlarına gidip eylülü de kucağına alıp mama sandalyesine geri oturttu.

 

Birlikte kahvaltı hazırlayıp kahvaltılarını yaptılar. Mutlu bir aile olmuşlardı.

 

Aile...

 

❤️‍🩹🥹❤️‍🩹

 

Sevgisiz büyüyen her çocuğun hayalidir bir gün gerçek sevgiyi bulmak. Simay bulmuştu. Bulmuştu da başına bunların geleceğini hiç tahmin etmemişti. Kurtuluşun annesi gelmişti.

 

Baya baya annesi gelmişti.

 

Simayın heyecandan elleri terliyordu.

 

"Sakin mi olsan acaba." Dedi kurtuluş. Simayın ters bakışlarını görünce mecburen sustu.

 

"Kolaysa sen ol." Dedi Simay. Kurtuluşun dudağının sol kısmı kıvrıldı. Kolunu simayın omzuna attı ve yanağından bir makas aldı.

 

"Ne varmış ki." Dedi kurtuluş, Gülen taraf bu sefer simaydı.

 

"Babam bir tık baskıcı bir adam." Dedi Simay. Kurtuluşun bakışları simaya döndü.

 

"O ne demek." Dedi kurtuluş. Omuzlarını kaldırıp indirdi Simay.

 

"Eski kafa desem." Dedi. Kurtuluş gözlerini kapatıp açtı.

 

"Bu yüzden mi mer- bak adını bile söyleyemiyorum, evlenme kararı aldınız." Dedi kurtuluş. Başını salladı Simay.

 

"Evet." Dedi Simay. Sekiz ay olmuştu onlar sevgili olalı. Kurtuluş zamanı var deyip annesini oyalamıştı bu zamana kadar ama artık sabrı kalmamıştı.

 

Zöhrenin kafesindeydiler. Zöhre bebekleri bir kaç yaşına basana kadar onlarala olacağını söylemiş geçici olarak kafeyi Murat'a vermişti.

 

Kendi kararıydı.

 

Kafenin girişinde gördükleri bedenle ikisi de ayağa kalktılar. Fadime hanım ikisini de görünce dudaklarında gülümseme oluştu. Simayı baştan aşağı süzdü.

 

"Hoşgeldiniz." Dedi Simay. Gerginlikten bayılırsa şuan bayılabilirdi.

 

2 saat sonra

 

Simay'dan

 

Gergindim. Kurtuluş yoktu. Ali deniz komutanım çağırmıştı ve ben şu anda kurtuluşun çocukluklarına bakıyordum.

 

Çok tatlıydı. Yerdim.

 

Kurtuluş buna dünden razı.

 

"Ay bak Simay bunda pikniğe gitmiştik" dedi. Gösterdiği fotoğrafa baktım. Cidden çok tatlıydı. Kim derki sert insanın yüzüne baktığında korkutan kurtuluş küçüklüğünde böyleydi.

İkinci

"Çok tatlıymış." Dedim. Bana bakıp gülümsedi. "Öyleydi benim kara kuzum, bakma küçükken beyaz beyaz olduğuna." Dedi. Gülümsedim. Kurtuluşu görmemle buraya doğru geldi. Annesinin elindeki resimleri görünce yüzü güldü.

 

"Bence artık bu kadar yeter hanımlar." Dedi. Hep birlikte kafeden çıktık. Kurtuluş annesini bırakıp geleceğini söylemişti. Neden gelecegini söylememişti ama söylemesine gerekte yoktu.

 

Üzerimi değiştirip beklemeye başladım. 10-15 dakika sonra kapı çaldı. Kalkıp baktığımda gelenin mert olduğunu görmüştüm.

 

Allah bize sabır versin.

 

Amin. Amin.

 

"Ne var mert." Dedim. Elindeki dosyayı uzattı. "Ali deniz komutanım yolladı. İmzalaman gerekiyormuş." Dedi. Gözlerimi devirip dosyayı okumaya başladım. Göze batan birşey yoktu. İmzalayıp eline verdim. Gözlerimin içine birkaç saniye baktı. Sonra iyi akşamlar dedi ve gitti.

 

Sabır çekip kapıyı kapattım. Aynı saniyelerde tekrar çalınca açtım kapıyı. Bu sefer kurtuluş gelmişti. Bana bakmaya başladı.

 

"Neden gelmiş." Dedi kurtuluş. İç çektim. İçeri girdim o da arkamdan geldi. "Dosya getirmiş imzalamam için." Başını salladı. Yanına geçip oturdum.

 

"Niye böyle oldu birden bire.'' dedim. Kafasını başka tarafa çevirdi. "Birşey olduğu yok." Dedi.

 

"Emin miyiz." Dedim.

 

"Değiliz." Dedi.

 

"Ya ba-"

 

"İstemiyorum Simay, etrafımızda olmasını istemiyorum. Seni görmesini istemiyorum. Ama bu imkansız birşey." Dedi. İyi bari bunun farkındaydı.

 

"Kıskandın." Dedim. Ters ters baktı. Omzunu indirip kaldırdım. "Yalan mı?" Değildi. Bunun farkındaydı.

 

"Onu mu kıskanacağım." Dedi. Onu değil beni kıskanmıştı.

 

"Onu değil beni." Dedim. Gözlerini kısa bir süreliğine bana değdirdi.

 

"Seven sevdiğini kıskanır Simay." Dedi. Yüzüne baktım. Vücudumdaki tüm kanın yanaklarıma toplandığını hissettim resmen.

 

"Utandın mı sen?" Dedi. Omuzlarımı indirip kaldırdım.

 

"Yok neye utanacağım" dedim. Utanmıştım. Ben ilk kez böyle şeyler duyuyordum.

 

💛

 

5 yıl sonra Ankara..

 

Zaman su gibi akıp gidiyordu. Sanırsam şu beş yılda hiç üzülmemiştim. Yarın akşam Sare ve eylülün doğum günüydü. Ali deniz yine görevdeydi.

 

İçerden yine kızların kavga sesleri yükseliyordu.

 

"Ya Sare ben bunu takayım işte." Dedi Eylül.

 

"Hayır ya benim o Bırak." Dedi Sare de.

 

"Ne var bir kerecik taksam, sende hep benim elsalı tacımı takıyorsun." Dedi Eylül.

 

"Ya banane, elsalı taç ve bu bir değil. Hem babam aldı bana onu." Dedi Sare.

 

"Ne demek bir değil. Bana da babam aldı." Dedi Eylül.

 

Çalan kapı ile aşağı kata indim. Kapıyı açtığımda karşımda Ali Denizi görmeyi elbette beklemiyordum. Gözlerim doldu hemen. İki ay olmuştu. Beni görür görmez sarıldı.

 

"Çok özledim." Dedi. Kollarımı beline doladım. Yüzümü yüzüne çevirdim. "Bende çok özledim." Dedim.

 

Tam dudaklarıma ilerliyordu merdivenlerden kızların sesi yükseldi.

 

"Anne Eylül bebeğimi aldı." Dedi Sare. Ali deniz geriye çekilip gözlerini kapattı.

 

"Asıl sen benim elsalı tacımı aldı- BABAAAA" diye çığlık attı Eylül. Eylülün baba demesi ile Sare de Ali denize baktı.

 

"Güzelimmm." Dedi. İkisi de aynı anda kocamın kucağına atlayınca kıskanmadım değil yani.

 

"Ne zaman geldinn." Dedi Sare. Eylül ve sarenin saçlarını sevdi. Tamam kıskanıyorum falan ama güzel bir görüntüydü işte.

 

"Az önce geldim, neden kavga ediyorsunuz yine." Dedi Ali deniz. Eylül ters ter baktı sareye.

 

"Bebeğini istedim, vermedi." Dedi Eylülm Sare hemen savunmaya geçti.

 

"Ama sen almıştın baba." Dedi Sare. Ali deniz ikisine de gülümseyerek baktı.

 

"Elsalı tacımı da babam almıştı ama sen de takıyorsun." Dedi. Ali deniz ikisinin de konuşmasına izin vermeyip susturdu.

 

"Şşşs susun bakayım, hem saat geç oldu. Uyku zamanı hadi." Dedi Ali Deniz. Kızlar tam konuşacaktı ki konuşmalarına izin vermedi.

 

"Hayır bizimle uyuyamazsınız." Dedi Ali deniz. İkisi de kucağından inip odalarına gittiler.

 

"Bir işimiz yarım kalmıştı sanki." Dedi kocam. Hemen merdivenlere ilerledim. "Ben birkez daha işimi riske atamam, duşunu al gel kocacım." Dedim ve odamıza çıktım.

 

10-15 dakika sonra belinde havlu ile içeri kocam girdi. Üzerini giyinmeye başladı. Sonu zaten muhtemel sondu. Bedenlerimiz yine bir bütün olmuş, yine birlikte atmıştık tüm yorgunluğumuzu, bedenlerimiz artık soluklanacağı yeri de ezbere biliyordu.

 

🤭

 

 

 

Loading...
0%