Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@haticegnyp_9

...

Siz sabah genelde ne ile uyanırsınız. Ben bir haftadır bitmek bilmeyen kaldırım çalışması yapan makina sesleri ile.


Görevden dönleli tam bir hafta olmuştu.


Koskoca bir hafta hiç bir şey yapmadan durmuştum.

Benim için büyük bir başarıydı.


Bunu biliyor olman harika.


Kendi iç sesime göz devirip mutfağa ilerledim. Eskiden annem yapardı yemekleri hep ama artık tek başıma yaşadığım için yemek yapmayı öğrenmiştim.


Telefonum çalmaya başladığında odama girdim. Arayan annemdi.


"Alo, anne" dedim. Yaklaşık iki gündür arayamıyordum annemi.


"Annem ne yapıyorsun" dedi. Sesi heyecanlı geliyordu. Annemin sesini uzun zamandır bu kadar heyecanlı duymuyordum.


"İyiyim şimdi kahvaltı edicektim, sen ne yapıyorsun" dedim. Cevap gecikmedi tabi.


"Ay iyi, iyi ye yemeğini yap kahvaltını önemli bir öğün" dedi. Annem bana direk 'neden beni aramıyorsun hayırsızın evladı' der ama neden böyle olmuştu ki.


Yerimde huursuzca kıpırdandım.


"Annem ne oldu bu gün bir heyecanlı gibisin" dedim.


"Hemen de anla zaten" dedi. Biliyordum işte, kesin bir şeyler dönüyordu.


"Zöhre..."


"Anne..."


"Ayşenler buraya gelecekler" dedi. Ne vardı bunda yani.


"Eeee"


"Ali'de gelicekmiş"


🐚


Sert adımlar ve ters bakışlarla askeriye kolidorunda ilerliyordu Ali Deniz, hedefi albay Ecevit buğdaycıydı. Yıllardır yapmadığı bir şey yapıp izin alıcaktı.


Öyle bir, iki günlükte değil. Tam tamına beş gün. İzin aldığı oluyordu

ama bir iki gündü aldığı izinler.


Annesi ayşen arayıp 'hemen izin alıp Mardin'e geliyorsun ve oradan da İstanbula gidiyoruz' demişti neden diye sorduğunda 'şeyma aradı gelin diye' demişti 'zöhrede olucakmış' diyip kapatmıştı telefonu.


O andan itibaren gitmemezlik yapmayacaktı tabikide.


İki hafta önce görmüş ondan sonra bir daha hiç görmemişti zöhreyi. O da yetmemişti tabiki Ali Denize.


Albayın kapısını çalıp, gir komutunu duyunca içeri girip, bir baş selamı verdi.


"Gel Deniz gel" dedi Ecevit albay. Ali denize bir tek yakınları Ali derdi. Askeriye ve sosyal hayatında komutanları, arkadaşları ona Deniz derdi.


Kimse Ali denize, Ali deniz demezdi. Tek bir kişi hariç.


Zöhre.


Zörenin ona hiç Ali veya deniz dediğini duymamıştı, hep Ali deniz derdi.


"İzin istemişsin Mustafa binbaşı dan" dedi albay. İstese kendine bir izin yazabilirdi ama, yapmamıştı.


"Evet komutanım" dedi Ali deniz.


"Kaç gün" dedi albay.


"Sizin içinde uygunsa bir hafta" dedi Ali deniz. Dikkatle baktı albaya. Başını salladı.


"Bir hafta değil beş gün sadece, babana selam söyle" dedi albay. Babası ile arasında bir bağ vardı.


"Emredersiniz komutanım" dedi. Emir demiri keserdi sonuçta.


"Çıkabilirsin" dedi albay. Baş selamı verip dışarı çıktı. Odasına doğru ilerleyip içeri girdi.


Kişisel telefonunu alıp aramalar kısmına girdi. Toplam 43 arama vardı bu aramanın kırkı 'annem' diye kayıtlı olan annesinden. Diğerleri babam, abim, ablam kişilerindendi. Parmağı ablam yazısına bastı. İkinci çalışta açtı.


"Abla" dedi. Uzun zamandır ne sesini duyuyor ne yüzünü görüyordu.


"Hangi dağda kuş öldü" dedi. Güldü bu haline hep böyleydi laf sokardı hep


"Biraz daha bekleseydin" dedi. Bir süre bekledi.


"Neyi"


"Bu telefon açılır açılmaz neden laf sokuluyor acaba" dedi Ali deniz.


"Sen laf sokmayı eve gelmeyince görücem ben neredesin sen" dedi ablası


"Geliyorum" dedi Ali deniz.


"Ay gerçekten mi"


"Evet abla"


"Dur, dur anneme diyip geliyorum" dedi telaşla ayşen.


"İyi bende valizimi hazırlayım, görüşürüz" dedi. Tam kapatıcakken ablasının telaşlı sesi ile durdu.


"Dur, dur demeyi unuttum, zöhrenin işi varmış ondan gelemiyormuş" dedi. Kafasını iki yana salladı Ali deniz. Hep böyleydi, işi varmış gelemiyormuş.


"Tamam abla" diyip kapattı.


Düşünürse deli olurdu bunun bilincindeydi.


Hızlı adımlarla kaldığı yatak haneye girdi. Yatak hane denmezdi aslında sadece onun odası vardı.


Hızlı olup eşyalarını topladı ve otogarda bir bilet alıp uyudu.


🐚


Zaman akıp gidiyor ve biz insanoğlu hiç değişmiyorduk.


Sokaklarda acı gören hayvanlar.

Ölüsü bile rahat bırakılmayan insanlar vardı.


Vahşetin durak bilmediği bir zamandaydık.


Haberleri kapatıp kumandayı koltuğun bir köşesine fırlattım.


İzledikçe içim burkuluyordu.


Herkes, Türk askeri nerede diyordu.


Haberler bas bas bağırıyor destek gönderilmesini istiyordu.


Ama her zaman profesyonel düşünmemiz gerkeiyordu.


Çalan telefon ile elime alıp bakmadan cevapladım.


"Alo" dedim. Kim aradı diye baktığımda, pişmanlık etrafımı sardı.


"Bu kadar çabuk açacağını düşünmemiştim" dedi. Hay benim akılsız aklımı sikeyim ya.


"Benden beklenmedik performanslar görüyorsun galiba" dedi. Belli etmememiz gerekiyordu. O telefonu isteyerek açtık.


"Aynen ondan... Gelmiyormuşsun" dedi. Kim demiş onu, www. uydurmacalarakanmayalım.com


"Kim dedi onu" dedim. Kısa bir süre ses gelmedi.


"Ablam" dedi. Annem yine ayaklı gazete gibi dolaşmış belli.


"Ben anneme sadece işlerim olduğunu bu gün biticeğini söyledim" dedim. Bir dakika ben neden kendimi açıklıyorum ki.


"Anladım, geliyorsun yani" dedi. Neden bu kadar çok merak ediyor ki.


"Evet geliyorum" dedim.


"Benim yüzümden aileni görmemezlik edersen kendimi suçlardım" dedi. Evet belki onun için gitmeyecektim ama gitmek zorundaydım.


Kolumdaki yaraya rağmen.


❤️‍🔥


Güneşin bir kez daha doğması, bir kez daha batması demek. Giden bir ömür, giden bir can, giden nice güzel umutlar demekti.


Benim umudum babamı toprağa gömdüğümde bitmişti.


Umudumu tekrar bulduğum yer ailemin yanıydı, şu an bulduğum bütün güç ve umut teker, teker yitiyordu.


"Allahım sen bana güç, kudret, hidayet ver şuradan sağ salim çıkayım" elimi yüzüme sürdüm "amin" dedim.


"Abla" Ege'nin sesiyle arkama döndüm.

Siktir. Kolumda yara var. Ve üzerimde şu an da tişört vardı.


"Ablacım" dedim sevimli sevimli arkana dönerken. Koluma baktı. Sonra valize baktı. Tekrar koluma baktı.


"Siktir" muazzam bir tepki.


"Abla ne oldu koluna" dedi telaşla yanıma gelirken. Elinde bir poşet dolusu ekmek vardı.


Gelmişlerdi.


Burdalardı. 


"Önemli bir şey değil, küçük bir sıyrık sadece" dedim. Hâlâ telaşlıydı.


"Abla bu mu küçükcük sıyrık" dedi. Böyle yaparsa annemide telaşlandıracaktı.


2 saat sonra...


"Ben biliyordum zaten... Şuna bak delik deşik etmişler kuzumu" oftu poftu yani.


"Anne Allah aşkına ne delik deşiği ya küçük bir sıyrık alışkınım ben" dedim.

Tabi jeton köşeli olabiliyor malum. Hemen anlıma vurdum.


Anam şok olmuş gibiydi


"Anne... Annecim" dedim


"Kadın gitti" dedi ayşen teyze.


"Yüreğine indi valla" dedi begüm abla.


Bana döndü, "alışkınım derken... Ne demek alışkınım... Zöhre cevap versen bana" dedi. Bağırmıştı.


"NE BEKLİYORDUN ANNE PARDON AMA NE YANİ BEN SANA OLACAK BİN BİR TÜRLÜ ŞEYİ ANLATTIM, KABAHAT BENDE Kİ BURAYA GELDİM, NE HALİNİZ VARSA GÖRÜN GİDİYORUM BEN" diyip valizlerle kendimi dışarı attım.


Zordu, gerçekten zordu.


"Zöhre" bu sen Ali denize aitti.


"NE VAR"


"bağırma da konuşalım ha"


Kaldırım kenarına çöktüm. Gözümde yaşlar akıyordu. Yağmurda vardı.


"Fazlaydı" dedi. Biliyorum.


"Biliyorum... ALLAH KAHRETSİN Kİ BİLİYORUM"


"Ne yaşadın ha... Beni göremek istemeyeceğin kadar ne oldu" dedi sesi kısıktı.


"Korktum"


"Neyden" 


"Siz de ölürsünüz diye"


4 gün sonra...


Sabahtan beri Ege'nin matematik sınavım var beni çalıştır demsiyle uğraşıyordum.


Nihayet kütüphaneye gidip çalışmaya orada başlamıştı.


Annemle hâlâ soğuktuk.


Ayşen teyzeler burada ki akrabasına gitmişlerdi dün gece.


Ben de bu gece geri dönüyordum.


Çünkü işlerim vardı.


Annem güne gidicekti birazdan, o gitmeden gönlünü almam lazımdı,

Mutfakta bir şeyler yapıyordu, hemen mutfağa girdim.


Yemek yapıyordu. Anıda yanına gittim, "anne... Annem... Sultanım"


"Ay ne var anne, anne başım şişti, işim var görmüyor musun?" Dedi. Sinirliydi. Fena halde kızdırmıştım onu.


"Bak ben gece gidicem, barışalı mı, hı?" Dedim. Yumşar gibi oldu ama yumşamamıştı.


"İşim var zöhre çekil" dedi. Çekildim kenara. Mutfaktan çıktı, ardından da evden.


Bende oyalanmadan valizimi hazırlayıp bir duş aldım. Uyumam lazımdı, uçakta uyumaktan nefret ederdim.


Sağa döndüm, sola döndüm, yarım saat sonra kendimi uykunun içinde buldum.


1 hafta sonra...


Göreve dönmüştüm, çok zordu annemdeydi aklım hep.


"Koordinatlar" dedi Erdal abi. Bendeydi. Çantamda Alıp verdim.


"Ne zaman başlıyoruz," maalesef benimde emir aldığım birileri vardı.


"10 dakikaya başlarız," dedi. Anladım şeklinde başımı salladım.


20 dakika sonra...


Ortalık şenlik alanıydı. 


Bit pazarı kargaşası gibiydi.


Silahı doğrultum ateşledim.


"Paslanırsın sanmıştım" dedi murat. Ben mi? güleyimde başıma gelmesin.


"Ben ve paslanmak ha" bir adam daha indirdim, bir daha, bir daha, adamlar bitince 10 milyon dolarlık bir uyuşturucu maddeyi daha imha etmiştik.


Eve doğru girdim, ilerlemeye devam ediyordum ki, ensemde bir soğukluk hisettim.


Bölüm sonu 


Loading...
0%