Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@haticegnyp_9

Görevin kör noktasındaydık, en ufak bir hata operasyonun mahvolmasına, silah arkadaşlarımın canına bile maal olabilirdi.


Silahıma daha çok asıldım, dürbün den sığınağın girişinde ki ite baktım, yüzünü saran siyah, beyaz bir puşi vardı, altında şavlar üzerinde dede gömleği vardı.


Sığınaktan bir kadın çıktı, kadın demeye bin şahit ister.


Ne zaman başlıyoruz.


Düsüncesizlik yapamazdık, şayet içeride 80 milon dolarlık bir bomba vardı, üstelik sivil olma ihtimali yüksekti.


"Anka 1 anka 3 konuşuyor" dedim operasyon Ali denizin emrinde ilerliyordu.


"Anka 3 anka 1 dinlemede"


"Ne zaman başlıyoruz" dedim, dertli bir nefes verdi.


"Neden bu kadar acelecisin" dedi, sinirli çıkmıştı sesi, yani neden sinirlendi ki.


"2 hafta oldu buraya geleli" dedim, 'ya sabır' gibi bir şey dedi.


"Biraz daha bekleyeceğiz" dedi. Benim için sorun yoktu.


"Tamam benim için sorun yok" dedim, arada bir timin boş konuşmalarını duyuyordum, kağanın timide buradaydı.


"Amına koyim süs artık ya" dedi sezgin, içli bir nefes verdi hasan, "ne yapayım sezo, ha sen de, kız şimdi diyor başka bir şey demiyor" dedi hasan.


Söylediklerine Göre nişanlısı varmış ve ailesi artık evlenmeleri gerektiğini söylüyormuş.


"Diyeceksin ki benim ne zaman geleceğim belli değil, bu bunu yapmak çok zor değil be kardeşim" dedi, sezgin bir yandan haklıydı, gidip de dönememek vardı.


Söze ben girdim "hasan" dedim. "Efendim zöhre bacım" bana tanıştığımızdan beri böyle diyordu.


"Eğer bana soracak olursan kızla bir daha konuş derim" dedim, anında cevap Geldi tabi. "Neden ki" nedeni açıktı bence.


"Sen kızla, konuştu mu?" Dedim. Hemen cevap verdi.


"Evet"


"Peki ona olabileceklerden bahsettin mi?" Cevap Gelmedi bu sefer.


"Ben sana olacakları söyleyeyim, evleniceksin, sonra çocuk olacak, sonra o çocukla sevdiğin seni bekleyecek, sonra kapılarında bir çok ambulans ve lüks arabalar, bence gayet açığım, ha desin ki böyle şeyleri sorun etmez bekler beni.. sen bilirsin" derin bir yutkunma sesi geldi kulaklıktan.


Olacakları adım kadar biliyordum.


Sustu konuşmadı, başımı kaldırdığım anda Ali Deniz ile bakışmam bir oldu.


Baktı gözlerime derin derin sanki içimdekileri anlarmış gibi.


Çektim gözlerimi, gerek yoktu bir kere ne gerek vardı.


İstemiyorsun.


Neyi.


Onu ve ona kapılmaktan, geçmiş geçmişte kaldı diyorsun, ama öyle değil.


Geçmiş..


Ali Deniz ile okula gidiyorduk, babamlar görevden yeni dönmüşlerdi, kardeşim 4 aylık olmuştu, mutluydum.


Bize yaklaşan ilaydayı görünce yolumu değiştirdim, sevmezdik birbirimizi, babası jandarmayı, benim babamda bi dağ komandosu.


"Ali Deniz başka yoldan mı gitsek" bunu istememin sebebi kız Ali Denize onu yiyecekmiş gibi bakıyordu.


Bundan sana ki.


Sus sen.


"Neden" dedi, bir şeyin illa bir nedeni mi olmalı yani.


"Köpekler falan vardır orada şimdi, gerek yok yani" diyip gülümsedim, ofladı.


"Korurum ben seni" dedi, kendini nasıl koruyacaksın ve aslanım.


"Öfff, iyi tamam" dedim. İlayda çoktan yanımıza gelmişti, benden bir yaş büyük olmaları neyi değiştirir di, ben arkada kalmıştım.


Birlikte konuşarak ilerliyorlardı, telefonu alıp kulaklığı taktım ve müzik dinlemeye başladım.


6 saat sonra..


Okul bitmiş çıkışta müjdeyi bekliyordum, Ali Deniz'den sonra tek arkadaşımdı, babası mütahitti, birlikte yapmamız gereken bir proje vardı.


Okul çıkışında Ali denizi gördüm, görmezden geldim, sabah okula gelirken o da beni görmezden gelip İlayda ile konuşmuştu.


Arkasından çıkan müjde ile derin nefes aldım, yanına ilerledim, Ali denizin yanından geçince şaşkın, şaşkın bana baktı.


"Zöhre" dedi müjde, "ilk önce markete gidelim, ayşen teyze aradı yoğur alır mısın gelirken dedi" dedim, başını aşağı yukarı salladı.


"Hadi gidelim" dedim, çantasını koluna taktı, okul çıkışına ilerledik.


Yarım saat sonra..


Marketten çıkmış eve gidiyorduk, cebimdeki telefon titredi.


Amele yanığı 


Eco: naponuz lan amaleler


Fiko: ne olsun derdime yanıyorum


Sen: bu grupta benim ne işim var pardon da.


Fiko: senide alalım dedik kuzen, amcmar burada


Sen: iyi susun eve gidiyorum bir daha titrerse bu telefon görürüm.


Telefonu kapatıp eve ilerledik, lojmanin girişinde Ali Deniz vardı, beni görünce buraya geldi.


"Zöhre, nerede kaldın be" dedi, ben ona beni bekle demedim ki,


"Ben sana beni benle demedim" dedim,


"Kanka ben gideyim projeye zaten var daha" dedi. "Tamam, görüşürüz" arkasına bakmadan gitti.


Bende ev yerine lojmanın arkasına gittim, oradaki hayvanlara mama almıştım, arkamdan geldi.


"Niye peşinden geliyorsun"


"Niye gelmeyeyim"


"Ali Deniz" dedim dişlerimi sıktım.


"Ne ya ne sabahtan beri neyin var senin ha desene bana"


"Bir seyim yok" 


"Emin miyiz"


"Eminiz"


"O cenk için demi"


""Ne" ne diyordu bu Allah aşkına.


"Belli" bunu bana nasıl söylerdi ben onu severken o bunu bana nasıl söyleyebilirdi.


"Siz erkekler var ya Duygusuz canlıların tekisiniz" dedim ve sinrile lojmana yürüdüm, mamayı sonrada verirdim.


Şimdi ki zaman 


Her şey şu gibi akıp gitmişti, peki ben yolumu bulabilmiş miydim? Sanmam.


Aklıma gelen anılar ile güldüm, erkekler cidden maldı.


Silahıma iyice sarıldım, daha başlamamıştık.


"Ne zaman başlıyoruz" dedi Sezai, adam papağan olmuştu, ofladı Ali Deniz.


"Artık bende sabredemiyorum komutanım" dedi hasan, konuşmamızın üzerinden 3-4 saat geçmişti, ne kadar etkili olucak bilmiyorum ama.


"Oğlum sizi bana sıra ile mi veriyorlar lan" dedi, sinirlenmişti, canıma değsindi.


"Komutanım, şimdi şöyle, valla bıktık, alalım leşlerini, koyalım sarı torbaya, affedersiniz ama siktir olup gidelim" hasan baya dolmuş gibiydi, ben onun yerinde olsam ortadan ikiye çatlamıştım.


"İşaret gelmesini bekliyoruz dedim kırk kere" işaret kaleden gelecekti evet o da bu görevdeydi, kağanın timi ile birlikte bu görevi yürütüyorduk.


"Ayıptır söylemesi ama biz zöhre ile orda olsaydık bu operasyon şimdiye bitmirmiştik" dedi, kardeşim yine haklı.


"Bunu bize değil laleyi bu operasyonun orta yerine koyan albaya ve başkana soracaksın" dedi kağan, ay götüm.


"Komutanım, girişte hareketlilik var" varketmiştim, lale açığa çıkmıştı, eğer bir teşkilat üyesi ise oradan kolayca kurtulması gerekti.


"Tetikte olun her an başlayabiliriz" dedi kağan. Pardon, kağan sen kimsin aslan parçası.


"Ben emredene kadar hiç bir şey yapmıyorsunuz" asıl aslan parçası Ali Denizdi koçum benim.


Adama devrem demediğin kaldı zöhre.


Çaktırma.


Kulaklıktan sinirli bir nefes verme sesi geldi. Kağana aitti. Zevkten dört köşe oldum.


Yanımda ki hareketlilik ile oraya döndüm.


Kulakluğını kapatan bir adet murat.


Bende kapattım kulaklığı.


"Telsizde başkan var" diyip bana verdi.


"Al bayrak 1 anka 3 konuşuyor."


"Zöhre, operasyon gidişatı hakkında bilgi ver"


"Operasyon gitmiyor başkanım"


"O ne demek" dedi başkan, şimdi elime düştünüz.


"2 haftadır lalenin işaretini bekliyoruz, ayrıca şu an açığa çıktı" dedim.

Sinirli bir nefes veri başkan.


"Gizliliği koruyarak, timlerin yanından ayrılın, kimseye bir şey belli etmeden halledin şu işi" dedi, onaylayıp telsizi kapattım. Sessiz bir şekilde silahlarınızı da alıp ine doğru ilerledik.


"Beni takip et" dedim Murat'a, ben sağdan o soldan girecekti.


Kulaklıkta hâlâ timin boş muhabbetleri vardı.


"Sol sende, sağ bende" başını sallayıp sol tarafa ilerledi.


Mağaranın girişine gitmek için 10 adam öldürmem lazımdı.


İlerlemeye başladım, susturucuyu takıp, silahı ileri doğrulttum.


Karşıma çıkan bir adama direk alnından vurudum, ondan sonrası çorap söküğü gibi geldi zaten.


Adamlar tek tek öldürürken sonuna gelmiştim, sığınağın önüne gelince muratı gördüm.


"İskenderler senden" bizde görevi kim önce bitirirse ona İskender ısmarlanırdı.


"İskender için her şeyi yapıyorsun ha" dedim, güldü.


"Ne sandın, İskender her şeydir, İskender candır, İskender için babamı bile satarım" yok amına.


"Çüş, o kadar da değil lan" dedim, gerçekten de çok İskender seviyordu.


"Ne sandın, Instagram'da iskenderseverkerderneğine de katdım, ayrıca benimkisi baba değil zaten" doğruydu Murat'ın babası, baba değildi


Susup içeri ilerledik, bir adamın karşımızda geldiğini görür görmez kafasına sıktım.


"Bir bitmiyor şerefsizler" dedi bir adam daha indirirken.


Kulaklığımdan başlıyoruz komutu gelmişti, günaydın aslanım, biz it avına çıktık bile.


Herkes ateşe baslamışdı, bir kayanın arkasına geçtim, önüme birinl gelince sıktım, susturucu silahın tiz sesi havada yayılırken, kayalıkların tepedinde bir adam gördüm,


babamın katili, benim çocukluğumu alan adam, kalbimi bin parçaya bölen adam.


Hemen peşinden ilerledim, kayalıklardan inerken silahımı ona doğrulttum,"kaldır ellerini, silahı at ve dizlerinin üzerinde çök" dedim, dediklerimi harfi harfine uyguladı.


Yanına ilerleyip puşisini açtım,


Siktir.


Siktir.


Ha siktir.


Kocaman bir siktir.


Bu o adam değildi.


Kafamı gökyüzüne çevirdim, elbette ilk defa bir operasyon da başarısız olmamıştım, bir çok operasyonda çürükler çıkmıştı.


Ama bu operasyon önemliydi benim için, onca çocuğunz ananın, babanın kanı yerde kalmamalıydı.


Kaldırdım ayağa adamı, plastik kelepçe ile kelepçeledim, kayalıkları tekrar tırmandık ve işlerini halletmiş time baktım.


İki timde sinirli görünüyordu, durdu it, bana döndü, "beni bunlara verme, kurbanın olayım abla" dedi.


"Abla babandır it" dedim, korkarak iki time döndü, titremeye başladı.


"Ne titriyon lan" dedi Ali Deniz, haşin herif.


(Bildiğiniz Ali Denize yürüyor)


"N-ne istiyorsunuz benden" dedi, acaba ne istiyoruz..


"Hasan al bunu, arkada bir yerde hallet koçum" dedi. Hasan aç bir kaplan gibi teröristi alıp arka tarafa götürdü.


"Hasan'dan ne eksiğim var ki" diyip murat ve sezaide arkasından ilerledi


Biraz sonra çığlık sesleri gelmeye başlamıştı.


Sırıttım, bu üçlünün efsane bir grup olacağına emindim.


"Neden bizden önce başladığınızı sorabilirmiyim" dedi. Adam bana takık, valla bak.


"Kuşlar fısıldadı, siz bir iki hafta daha beklersiniz dedi, bizde başladık" güldü.


"Eğer erken çıkmasaydınız adamı alabilirdik" elbette bunu biliyordum.


"Bunu yüzüme vuracaksın demi"


"Hı hı nereden bildin"


"Gıcık"


"Bir tek sana bilirsin"


"Bilmezmiyim" dedim gülüşü büyüdü, küçükken aramızda geçen diyorlardandı.


Bakışlarım karşı tarafa düştü, kağanın timi gülüşerek bir şeyler konuşuyorlardı, biraz sonra kağan yanımıza geldi.


"İyi operasyondu ama, zöhre ve Murat'ın ihmali yüzünden başarısız olduk" dedi, ona bakılırsa size uysak on yıl daha beklerdik.


"Sorun yok kağan yüzbaşım, esas adamı almasak bile adı geçen bir adamı adlık" Ali Deniz bunları derken bir taşın üzerine oturup ilk yardım çantasını aldı, kolunda yara vardı, yanına oturup sargıyı ve gazlı bezi elime aldım, temizlemeye başladığımda kağan bizi izliyordu.


Yarayı temizledikten sonra güzelce sardım.


"Dönünce dikiş attırırsın" dedim, sargı bezinin yapışkanlarını vesaire toplayıp bir poşete koyarak çantaya koydum.


Ali Deniz timin yanına gitmişti, kağan hâlâ buradaydı.


"Ne var aranızda"


"Bana mı diyorsun"


"Senden başka kimse olmadığına göre"


"Aramızda ne olduğu seni ilgilendirmez"


Lafını almış olacak ki timinin yanına döndü.


Murat'ın Ali Denizin timi ile gülerek gördüğümde mutlu olmuştum, fazla insana güvenmezdi.


Ona baktığımı görünce bana doğru baktı, murat güldüğümı gördü ve o da güldü sohbetine geri döndü.


Kötü bir geçmişi vardı.


Derin bir iç çekişti geçmişi belki de benden başka kimse bilmiyordu ama olsundu içini bana açabilmesi beni mutlu ediyordu.


🫀


Operasyondan döneli 3 saat olmuştu, dinlenin öyle gelin demişti başkan ve albay.


Az önce de harekat merkezine çağırmışlardı.


Silahı belime yerleştirip odadan çıktım, harekat merkezine gitmeye başladım.


Koridordaki askerler bana tek tek selam verdiler.


Rutin haline gelmişti.


Merkeze girer girmez kağanin timini ve mermi timini gördüm.


Sadece Ali Denizin yanı boştu.


Oraya geçtim.


"Geç kaldın" öyle olmuştu, İstanbul'daydık ve küçük işlerim vardı.


"Bir kaç işim vardı da"


"Bir kaç iş" cevap verecekken albay girdi içeri.


Hepimiz ayağa kalktık.


"Oturun.. bilin ki şu an burada sakince oturmanızın sebebi savcı hanım, kendisi bu görev için Ankara'dan kalkıp geldi, az önce inde uçaktan.. zöhre, savcının korumalığını yapacaksın."


~~~

Loading...
0%