Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. BÖLÜM (BAKMA ÖYLE)

@haticesar

Keyifli okumalarrr

 

Müslüm gürses- yıllar utansın

 

(yukarıda fotoğraftaki gördüğünüz karakter Ateş karakteridir)

 

 

"Ve hazırsanız 3'ten geri saymaya başlıyorum." Demesiyle arabalar çalıştırılmaya başlandı.

 

"Ay beni heyecan bastı.' diyen Melek'in sesiyle nedense mutlu olmuştum. Kardeşimin sadece duyduğumda bile mutlu olabiliyordum.

 

"3... 2..."

 

"Neden uzatıyorsun 1 de gitsin." Dedi Güneş sinirle.

 

"Ve 1, başlaa!" Yolun ortasında elinde kırmızı bir bayrak olan kız bayrağı hızla aşağıya ve yukarıya sallamasıyla Savaş hızla arabayı sürmeye başladı. Ve son olarak Pilot'un sesini duydum.

 

"Gençler, gazamız mübarek olsun." Arabaların hızından dolayı ve yolun toprak olamsından dolayı epey bi duman oluşmuştu. Şuanda Pilot yarışı önde götürüyordu. Arkasında biz ve Zehir vardı. Bizim arkamızdaysa Deva ve Ateş vardı. Black ve diğerleri Ateş'i geçmeye çalışıyordu ama başaramıyorlardı.

 

"Kırmızı düğmeye bas." Savaş'ın dediğiyle camda yanıp sönen düğmeye bastım. Düğme anında yeşil rengi oldu.

 

"Köksal." Gelen ses tanıdığım veya daha önce duyduğum bir ses değildi.

 

"Zehir." Dedi Savaş rahat bir tavırla. Gözlerim benden bağımsız kocaman açıldı. Kulaklıklıklarımız açıktı demek ki şuan hem Deva hemde Güneş bizi duyabiliyordu.

 

"Önümden çekil Köksal. Sinir bozucu bir hâl aldı bu." Zehir'in sesi tıslar gibi çıkmıştı. Tıpkı bir yılan gibi.

 

"Neden çekileyim?" Dedi Savaş sakin bir ses tonu vardı. Ama aksine arabayı çok hızlı kullanıyordu.

 

"Çekilmezsen ezerim seni! Yanındaki hatuna yazık olur." Dedi Zehir ve gülme sesini duyduk. Savaş'ın parmakları direksiyonu sıktığından beyazlamıştı. Demek ki siniri bozulmuştu. Savaş daha da hızlanıp Zehir'i epey bi gerimizde bıraktı. Ateş'in sesini kulaklıklar sayesinde duyabiliyordum ama benimle yada bizimle değil başka biriyle konuşuyordu. Arkamızdaki arabaların öne geçmemesi için çok çaba sarf ediyordu Ateş ve haliyle arkadakiler öne geçmek için Ateş'i ya tehdit ediyorlardı yada gaza getirmeye çalışıyorlardı ama Ateş hiç oralı olmuyordu.

 

"Demek ki çekilmiyorsun Köksal." Dedi Zehir tıslarcasına.

 

"Geçebilirsen geç Zehir." Dedi Savaş alayla.

 

"Geçicem fakat sana ve yanındaki hatuna yazık olucak." Dediğiyle arkamızda duran Zehir hızla sarı arabasıyla bize çarpıp öne geçti. Biraz sola doğru savrulsakta Savaş direksiyonu profesyonelce kullanıp kaza yapmamıza engel oldu.

 

"Oruspu çocuğu!" Dedi Pilot sinirle.

 

"Sana çekil demiştim Köksal. Hadi bitiş çizgisinde buluşalım." Zehir camdan elini çıkarıp prensesler gibi selam verip uzaklaşmaya başladı. Savaş yeşil yanan düğmeye basıp yine kırmızı haline döndürdü.

 

"900 metre ötede iki tane yol olucak. Zehir'i sol olan yola çekin." Dedi Jir ve hemen sonra arabaya bağlı olan küçük ekranda tüm yolların kuş bakışı fotoğrafı geldi.

 

"Sağ yol şehire, sol yol ise ormana gidiyor. Sakın sağ yola girmeyin. Sakın." Demesiyle Pilot Zehir'in arabasına yaklaşıp onu sola doğru sıkıştırmaya başladı. Ateş arkadakilerin öne geçmemesi için yol vermiyordu. Savaş hızlanıp Zehir'e arkadan sert bir şekilde çarptı. Zehir bunu beklemiyormuş gibi bir sağa bir sola savruldu. Allah'tan yoldan çıkıp kaza yapmamıştı. Savaş yeniden kırmızı düğmeye basıp yeşil olmasını sağladı.

 

"Köksal!" Dedi Zehir. Sesi yine tıslayarak çıkmıştı fakat bu sefer daha sinirliydi. "Seni öldürmemem için bir sebeb söyle."

 

"Ne dedi o?" Dedi Pilot.

 

"Öldürmemek için bir sebeb sunmalarını istedi." Dedi Jir.

 

"Duydum onu. Şunu soruyorum şu Zehir denen zemberek ölüm konusunda ciddi mi?" Dedi Pilot ama Savaş sanki bunları duymuyor gibiydi. Savaş'ın dudakları yukarı doğru kıvrıldı.

 

"Beni öldürürsen ki bu imkansız ama eğerki böyle bişey yaparsan benden hemen sonra 2 dakika içinde sende ölürsün Zehir." Dedi Savaş daha da hızlanarak. "Ama eğer şuan ben seni öldürürsem kimse bana ve benim yanımdaki kadına hiç bişey yapamaz. Şuan ben sana soruyorum seni öldürmem için bir sebeb söyle."

 

"Oha." Dedi Pilot.

 

"Bencede." Dedi Güneş.

 

"Nasıl kendi lehine çevirdin Savaş abi." Dedi Melek şaşkınlığını gizlemeyerek. Zehir'in gülme sesi hatta kahkaha sesini duyduğumda yüzümü buruşturdum.

 

"Komiksin Köksal." Deyip gülmeye devam etti.

 

"Bunun neresi komik?" Dedi Pilot anlamayarak.

 

"Bende anlamadım." Dedi Melek. Zehir ani fren yapıp bizim ve Ateş'in öne geçmesine izin vererek, sağa yani şehir yoluna sürmeye başladı.

 

"Siktir! Siktir! Siktir!" Dedi Pilot bağırarak daha olayı kavramadan, Pilot ve diğerleri Zehir'i takip etmeye başladı. Savaş aniden fren yapıp profesyonelce direksiyonu kullanıp arkalarından sürmeye başladı. Ateş ve Deva'da arkamızdan gelmeye başladı.

 

"Köksal, yolu şaşırdın galiba." Dedi Zehir eğlenen bir ses ile.

 

"Ben bu adama ağzından çıkan her kelimeyle daha da gıcık oluyorum." Dedi Pilot sinirle.

 

"Yoksa unutkanlık mı başladı sende." Dedi alaylı sesiyle. "Herşeyi unut ama bunu unutma ben varım sana bakarım. İşte insanın benim gibi bir arkadaşı olması ne büyük şans bir kere daha anladın." Tekrardan gülmeye başlamasıyla uzanıp kırmızı düğmeye bastım.

 

"Arkadaş mı?" Dedi Melek. Ama kimse Melek'i duymamış gibiydi.

 

"Ne yapıcaz! Adam resmen şehire doğru gidiyor. A planı tutmadı." Dedi Pilot sinirle.

 

"Bizim birde B planımız mı var?" Dedim kendimi tutamayarak.

 

"Şimdi beni iyi dinleyin." Dedi Savaş. Hepimiz susup onu dinlemeye başladık. "Pilot Zehir'i yolun üzerinde olan ilk alt geçite çekiceksin."

 

"Nasıl yani?" Dedi Pilot anlamayarak.

 

"Arabanı hızla sür ve Zehir'in önüne geç. Önde olduğun için seni takip edicektir." Dedi Savaş ama Ateş hızla lafını böldü.

 

"Salak mı bu adam niye Pilot'u neden takip etsin."

 

"Ateş şuan biz aynısını yapıyoruz yani önde olan Zehir'i takip ediyoruz. Yoksa bizde mi salağız." Savaş'ın dediğiyle gerilen ortam daha da gergin bir hal almıştı. Arabanın içi bile daha da sıcak olmuştu sanki.

 

"Neyse, ardından da karşına çıkacak ilk alt geçitte doğru sürmesini sağla Pilot."

 

"Tamam." Dedi Pilot. Şehire giriş yaptığımız an koca bir araba ordusunu içine girmiş gibi olduk. Tüm kuralları çiğnediğimize neredeyse yüzde yüz eminidim. Atılan makaslar, geçtiğimiz kırmızı ışıklar ve daha fazlası. Savaş ise önümüzde olan tüm arabaları tek tek geçmeye başlamıştı.

 

"300 metre ötede bir alt geçit var. Zehir'i oraya çek." Dedi Jir ve hemen Zehir'in arkasında yerimizi almıştık. Pilot yavaşlamaya başlayınca zorunlu olarak Zehir'de yavaşlamıştı. Bizde Zehir'in arkasında olduğumuz dan dolayı yavaşlamıştık. Diğer arabalar hızla önümüzden geçmeye başlamıştı ki Zehir de öne geçmeye çalışıyordu. Ama sadece çalışıyordu. Pilot ona asla yol vermiyordu. Pilot'un araba kullanma yeteneğine bir kere daha hayran olmuştum. Ateş ve Deva'nın nerde olduğunu görmek için arkama döndüm fakat olması gereken yerde değilerdi. Alt geçide geldiğimizde pilot arabayı hızla kullanıp yana doğru döndü. Fakat onun arabasının yanında bir tane daha araba vardı.

 

Ateş'in kullandığı araba!

 

Böylelikle Zehir burdan çıkmak istese bile çıkamazdı. Arkadan Zehir'in sarı arabasına sert bir şekilde vuran Savaş Zehir'in arabasının biraz savrulmasına sebeb oldu. Zehir arabasını durdurup hızla aracından indi. Savaş Zehir'in aksine rahat bir şekilde arabadan inip Zehir'e yaklaşmaya başladı. Bende hızla arabadan inip arabanın önüne geçtim. Zehir'in hemen arkasında kızıl saçlı çok güzel bir kız vardı. Ama kız sanki korkuyor gibiydi. Zehir ve Savaş burun buruna gelecekleri bir mesafede durmuşlardı.

 

"Köksal." Dedi Zehir dişlerinin arasından tıslayarak.

 

"Zehir." Dedi Savaş hiç bir duygu belirtisi bulunmaksızın.

 

"Ne istiyorsun benden, niye beni buraya kıstınız?" Dedi sinirle. Zehir'in arkasına baktığımda Güneş ve Deva yan yana durmuş pür dikkat burayı izliyorlardı. Pilot Güneş'in yanına geçmiş elini beline atmış ona güven vermek istercesine beline sarılmıştı. Ateş şuan sadece Deva'yı ve yaptığı en ufak hareketi bir mimiği bile gözünü kırpmadan izliyordu.

 

"Bunun cevabını başka bir yerde öğreneceksin burda değil." Dedi Savaş ve hemen ardından belindeki silahı çıkartıp Zehir'in kafasına dayadı. Zehir kafasını omzuna doğru eğip kırılmış bir şekilde Savaş'a bakmaya başladı.

 

"Ne kadar da ayıp. İnsan bir yere davet edileceği zaman bir silahla değil güzel bir sözle davet edilir." Deyip gülmeye başladı. Bu ani duygu değişimleri beni oldukça şaşırtıyordu. Savaş'ın ne ara yanına geldiğini bile farketmediğim Ateş elinde duran kelepçe ile Zehir'in ellerini kelepçeledi.

 

"Aferin oğlum şimdide beni arabaya bindir." Dedi Zehir gülümserken. Ama Zehir'in aksine Ateş her an bir tane yumruk atacakmış gibi bakıyordu. Zehir Savaş'a dönüp,

 

"Bak söyle köpeğine Türkçeden anlamıyorsa ben başka dil bilmiyorum. Yada İngilizce komut mu alıyor yoksa?" Ateş daha fazla dayanamayıp Zehir'in yüzüne sert bir yumruk geçirdi.

 

"Al sana komut oruspu çocuğu." Ateş yaklaşıp Zehir'i ensesinden tutup arabaya bindirdi. Arabanın sağ arka tarafına Zehir oturmuş, eğlenen bir ifadeyle bize bakıyordu.

 

"5 dakika sonra tekrar konuşuruz." Zehir'in ne demek istediğini anlamamıştım aslında hiç birimiz anlamamıştık. Fakat kızıl saçlı kız korkup kaçmaya yelteniyordu ki Pilot yaklaşıp kolundan sıkıca tutu. Kızıl bunu beklemediğinden yüzünü buruşturup Pilot'a doğru bakmaya başladı. Deva yaklaşıp Zehir'in sarı arabasının kaputuna elindeki sprey boyayla bir şey çizmeye başladı. Dikkatlice bakmaya başladığımda bunun bir sonsuzluk işareti olduğunu görmüştüm. Sonsuzluk işareti mi?

 

"Savaş!" Jir'in sesine hepimiz kulak verdik.

 

"Ne oldu?" Dedi Savaş kaçlarını çatarak.

 

"Sizin olduğunuz yere 5 araba geliyor."

 

"5 araba mı?" Dedi sesli bir şekilde Deva.

 

"Tüh be! Süprizi bozdun." Dedi Zehir gülerek. Deva'ya baktığında Deva gözlerini kaçırdı.

 

"Uzaklaşın ordan. Hızlı olun." Dedi Jir.

 

"Zemberek onları sen çağırdın değil mi?" Dedi Pilot Zehir'e dönerek. Pilot kızılın kolunu daha da sıkıyordu farketmeden.

 

"Zeki çocuk seni. Nasıl anladın da hemencecik maşallah." Zehir'in kahkahsıyla Pilot daha da sinirlenmişti. Kızılın inlemesinden dolayı Pilot ona doğru döndü ve sanki yeni fark ediyormuş gibi kızılın sıktığı kolunu bıraktı ve ondan uzaklaştı. Kızıl hemen elini Pilot'un sıktığı yere atıp sıvazlamaya başladı.

 

"Bir kadına nasıl davranılacağını da bilmiyor. Öküz." Güneş'in yerinde daha fazla duramadığını gördüm. Çok fazla sinirlenmişti ama bişey yapmıyordu sadece derin derin nefes alıp veriyordu.

 

"Gidelim." Dedi Ateş ve arabaya bindi. Deva hızla Ateş'in yanındaki yerini aldı. Pilot kızıla dönüp,

 

"Bin arabaya." Dedi Güneş yaklaşıp kızılın elini kelepçeledi.

 

"Ne olur ne olmaz." Dedi Pilot'a dönerek. Pilot kafasını sallayarak arabaya bindi. Güneş'te kızılı arkaya bindirdikten arabaya bindi.

 

"Hadi Akrep." Savaş 'ın sesiyle irkilip arabaya bindim. Savaş'ta hemen arabadaki yerini aldı.

 

"Akrep mi? Ne tuhaf isim." Zehir elleri ters kelepçeli olmasına rağmen kayarak tam arkamıza oturdu.

 

"Aslında bakarsan benim ismim de tuhaf." Deyip gülmeye başladı. Birden ciddileşip bana doğru dönerek çapkın bir gülümsemeyle,"istersen burdan sonra takılabiliriz Akrep. Duyduğuma göre akrepler tutukukuymuş."

 

"Yavşak."

 

"Puşt."

 

"Pezevenk."

 

"Oruspu çocuğu."

 

Kulaklıktan edilen küfürlerle sinir öat sayım artıyordu. Ben Melek'in yanında küfür etmeyin dedikçe inadına küfür ediyorlardı sanki.

 

"Burç olan akrepti şu tutkulu şeysi." Melek sanki bu bilgiyi vermezse çok önemli bişey atlamış olacaktı.

 

"Aydınlandık bak. Az önce baya aydınlandık." Dedi Jir. Gülümseyip yola bakmaya başladım.

 

"Zehir oturduğun yerde uslu dur. Siktirtme ağzını." Dedi Savaş sinirle. Ona doğru bakmaya başladığımda hızla arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.

 

"Ha siz gerçekten sevgilisiniz. Anladım. Ama unutma paylaşmak güzeldir Köksal."

 

"Ben bu adamın neden tüm dişlerini sökmek istiyorum acaba?" Dedi Ateş.

 

"Tek isteyen sen değilsin inanki ben daha çok istiyorum." Dedi Pilot. Arabaların arasından hızla geçyorduk. Baya bi ilerlemiştik. Polise yakalanmamamız iyi olmuştu.

 

"Arkanızdan 5 araba geliyor. Aranızda 100 metre var. Hızlanın!" Dedi Jir. Savaş daha da hızlandı.

 

"Arkamızdalar." Dedi Ateş. Arkama döndüğümde zehir ile göz göze geldim. Gözlerini kısıp,

 

"Bana aşık oldun değil mi?" Savaş'ın yerinde kımıldandığını farkettim. Kulağımın dibinde Zehir'in nefesini hisettim.

 

"Buluşucaz merak etme. Burdan kurtulur kurtulmaz küçük Akrep." Kendimi geriye çekip koltuğuma oturdum.

 

"Ne saçmalıyor bu yavşak" dedi Pilot.

 

"Boş yapıyor işte." Dedi Jir. Fakat ardından hemen kulakılktan bir şarkı sesi gelmeye başladı.

 

Fakat bu müslüm gürsesti.

 

"Ne alaka Müslüm Gürses." Dedi Pilot haklı olarak.

 

"Şarkısı güzel." Dedi Ateş.

 

"Bizim gönlümüze hasret düşüren şu geçit vermeyen dağlar utansın. Bizi bizden alıp yabancı eden şu uzayıp giden yollar utansın."

 

"Ben dedim ki Ateş hareketli bişeyler seç. Gidip Müslüm Gürses seçmiş hay ben senin müzik zevkini-." Jir'in lafını silah sesleri bölmüştü.

 

"Ayy! Başlıyor." Zehir'in mutluluk ve heyecan dolu sesine kaşlarımı çatıp dikiz aynasında ona baktım. O ise arkasına dönüp arabalara bakıyordu.

 

"Torpidoyu aç!" Savaş'ın sesiyle ona döndüm. "Aç, hadi." Yutkunup torpidoyu açtım, iki silah vardı. "Al onları." Silahları alıp Savaş'a döndüm. Yola odaklanmış, dikiz aynasından Zehir'e de bakmayı ihmal etmiyordu.

 

"Düşüren kim bu aşkı dillerden dile isyan eder olsuk lansa kadere." Ateş'in Müslüm Gürses ile söylediği şarkı ve şuan yaşadığımız şey birbirinden çok uzaktı.

 

"Aynalar yaşlanamış gösterse bile yaşanmadan giden yıllar utansın. Yıllar utansın."

 

Şehirden çıkmıştık fakat geldiğimiz yerden değil başka bir yoldan gidiyorduk. Kulağımda silah sesleri ve diğerlerinin sesleri vardı.

 

"Deva'ya bakın." Dedi Güneş heyecanla.

 

"Sen işine bak Zerık ölüp kalıcaksın biryerde." Dedi Jir.

 

Pilot'un nefesi kesik kesik geliyordu ama anlıyorduk yinede. Arkamızda gelen patlama sesiyle irkilip camı açıp arkaya doğru bakmaya başladım. Pilot arabaların arasından geçip kaza yapmalarını sağlamıştı. Ve bundan dolayı soluk soluğa kalmıştı. Deva üstü açılan araban çıkmış keskin nişancıyla ateş ediyordu.

 

"2 gitti kaldı 3." Deva'nın atışıyla bir araba daha yoldan çıkıp taklalar atarak alev almıştı. Kulağımdaki şarkı tekrar tekrar çalıyordu. Ve bu çok değişik bir hava katıyordu şuan yaşadığımız olaya.

 

"3 gitti kaldı 2." Dedi Ateş. 2 arabanın her bir camından yüzleri siyah kar maskeli adamlar ateş ediyordu. Biz önde olduğumuz için hala bir araba yanımıza gelmemişti ama arkada kalan Pilot ve Ateş için aynısını söylemek zordu. Önde olsak bile ateş edebilirdim. Arabanın içine ayaklarımı sabitleyip camı indirip oturdum dengemi sağlamıştım. İki silahı çıkartıp nişan alıp ateş etmeye başladım. Bizimkilere dikkat edip ateş ediyordum.

 

"Yar yanımda yoksa en büyük hasret, sevdasız geçecek ömüre hayret. Gönülde açmasa solacak elbet çiçeklerle dolu dallar utansın." Ateş ve ben beraber şarkıyı mırıldanıyoruk. Ve siyah arabanın içindeki sürücü koltuğuna oturmuş adamı sonunda vurup arabanın yoldan çıkmasını sağladım.

 

"Allah kahretsin!" Deyip bağıran Zehir'in sesini duydum.

 

"Aferin Akrep, şaşırtın beni." Ateş'in sesiyle gülümseyip daha da sıkı kavradım silahları. Bacaklarımda hisetiğim bişeyle duraksadım ve arabadan itildim daha ne olduğunu anlamadan düşüyordum ki belimde hisetiğim bir elle arabanın içine çekildim. Kafamı ve dirseğimi arabaya vurmuştum. Araba sağa sola doğru hareketler yapıyordu. Savaş'ın en ufak hatasında kaza yapma ihtimalimiz oldukça yüksekti. Elimden alınan silahla birden gözümü açtım. Savaş hiç düşünmeden Zehir'i sağ bacağından vurdu. Zehir'in bağırmasıyla yüzümü buruşturdum. Savaş silahı kucağıma atıp arabayı sürmeye devam etti.

 

"Kimin sesiydi o?" Dedi Jir. Zehir elleri kelepçeli olduğu için beni ayaklarıyla camdan atmaya çalışmıştı. Ama savaş hem arabayı hemde nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde belimi tutup beni arabanın içine çekmişti. Savaş arabayı daha da hızlı sürmeye başladı.

 

"Devam edin sürmeye." Dedi Savaş. Alnımda hisetiğim ıslaklıkla elimi alnıma götürdüm elimi anlımdan çekip baktığımda parmaklarım kan olmuştu.

 

"Evett! Buda bitti."

 

"Arabanın içindeki kırmızı düğmeye basın." Pilot'un dediğiyle kırmızı düğmeye basıp yeşil olmasını sağladım.

 

"Zemberek beni duyuyor musun?" Dedi Pilot şarlkıyı kapatmıştı Jir. Zehir zar zor nefes alıp vererek, yerinde dikleşip derin bir nefes aldı,

 

"Söyle uçak pisti." Dedi gülerek. Ama kan kaybından dolayı zorlanmıştı.

 

"Elimizde kaldın, adamların öldü ne yapıcaksın bakalım?" Dedi Pilot gülerek.

 

"Ne yapıcağım belli olmaz. Uçak pisti." Dedi Zehir uçak pisti kelimesine vurgu yaparak.

 

"Hızlı olun, Jir'in size atacağı konuma sürün. Ateş ve Deva siz yarışa dönün." Dedi Savaş. Sinirlenmişti. Gözleri ara ara bana kayıyordu. Sonunda bir orman yolunda durduğumuzda karşıdan bir kaç araba geliyordu.

 

"Bunlar da kim?" Dedi Melek kısık bir sesle.

 

"Bahtiyar ve diğerleri." Dedi Savaş. Dört araba vardı. Yanlarında durduğumuzda arabadan inmek üzereyken savaş bileğimden tutup alnıma peçete bastırdı. Yavaşça bastırdığı için canım yanmamıştı. Gözlerinin içine anlamsız şekilde bakmaya başladım. Ama onun okyanus gözlerinde hiçbirşey anlayamıyordum.

 

"Bölüyorum ama ben burda kan kaybından ölürken sizin romantizim yaşamanız hiçte etik bir davranış değil." Zehir'in zorlanarak söyledikleri sözlerden sonra, kolumu Savaş'ın elinden kurtarıp elimi anlımdaki peçeyeteye bastırdım.

 

"İnme arabadan Akrep." Savaşı bu son söylediklerinden sonra arabadan hızla inip Zehir'i hızlıca, resmen arabadan bir çöp poşeti gibi çıkardı. Savaş bir elini Zehir'in ensesine diğer eliyle ise kolunu tutup yürüyorlardı. Daha doğrusu Zehir toplayarak yürümeye çalışıyordu ama bu Savaşı'ın umrunda bile değildi. Bahtiyar yaklaşıp Zehir'i kolundan tuttuğu gibi arabaya attı. Pilot ise arkalarından yaklaşıp kızılı başka arabaya bindirip Savaş'ın yanına geldi. Savaş Bahtiyar'a bi kaç şey söylüyordu Bahtiyar ise ağır ağır başını sallıyordu.

 

Pilot yürüyerek kendi arabalarına binip sürmeye başladı. Ateş ve Deva bizden bi kaç dakika önce gitmişti. Yarışta yokluğumuz farkedilmesin diye hızlıca yarışa dönüyorlardı. Savaş arkasına dönüp hızlıca arabaya doğru yürümeye başladı. Çatık kaşları yine aynıydı, gece karanlığında arabanın farlarından dolayı onu net bir şekilde görebiliyordum ama o beni göremiyordu. Sonunda arabaya binip beni baştan aşağı süzdü. Dirseğimde gözleri biraz oyalanıp bu sefer anlıma baktı son olarak gözüme baktığında durup sadece onun gözlerine bakıyordum. Yine ne yaptığını anlamaya çalışıyordum.

 

"Bakma öyle Akrep." Ne dediğini anlamamıştım yine. Cebinden çıkardığı yara bandlarının birini, peçete tutuğum anlıma nazik bir şekilde yapıştırdı. Hareketlerini durmadan inceliyordum. Daha sonra dirseğimdeki temizleyebldiği kadar kanı temizledi. Ve yara bandı yapıştırdı.

 

"Bakma öyle dedim." Yine anlamamıştım.

 

"Nasıl bakmayayım." Dedim. Yüzümü inceleyip yine gözlerime baktı.

 

"Kaşlarını hafif çatarak." Dedi iki kaşımın arasına dokunup kaşlarımı düzeltme sebeb olarak. "Gözlerini açıp bana merakla bakarak." Parmaklarını gözlerime değdirdi. Bu hareketiyle gözlerimi kapattım. "Dudaklarını hafif öne çıkararak." Nefes alış verişini duydum ve parmağını dudağıma değdirdi ve üzedrinde bekleti.

 

"Savaş!!" Sesten dolayı aniden gözlerimi açtım ve Savaş'ın parmakları dudaklarımdan uzaklaştı.

 

"Yarış bitmek üzere, size bir kestirme yol buldum hızlıca yarışa dönmeniz için." Dedi Jir. Az önceki yaşananlardan dolayı hala kendime gelememiştim. Temastan nefret eden ben Savaş'ın dokunuşlarkndan rahatsız olmamış hatta kabulenmesi ne kadar zor olsa da. Ben. etkilenmiştim.

 

"Geliyoruz." Dedi Savaş ve sürmeye başladı. Yarışın sonuncusu olmuştuk ve kazanan Black olmuştu. Etrafında bir sürü kız ve erkek sarmıştı. Kahkahaları buraya kadar geliyordu. Arabanın önünde kalçamı arabanın kaputuna yasladım. Yanımda hiçkimse yoktu Savaş'ın nerde olduğunu bilmiyordum. Ve diğerlerinin de tabi. Sadece etrafta çokça insan, sesler ve şarkılar vardı ha bide ışıklar. Başım ağrımaya başlamıştı.

 

"Ah!" Alnımdaki yara olan kısma Pilot parmaklarını bastırdı.

 

"Kim yaptı bunu?" Dedi sinirle yüzüme bakarak.

 

"Hiç kimse." Dedim gözlerimi ondan kaçırarak.

 

"Benden mi saklıyorsun bakalım." Kafasını eğip gözlerimin içine kırılmış gibi bakmaya başladı.

 

Kısaca olayı anlatıp yine etrafı incelemeye başladım.

 

"Zehir seni arabadan itiyor, Savaş seni son anda kurtarıyor alnını ve dirseğini arabaya vuruyorsun ve Savaş Zehir'i sağ bacağından vuruyor demmeki Zehir bundan dolayı toplalıyordu." Gözlerini devirip ona döndüm.

 

"Aydınlanman bitiyse Savaş'a söyle artık dönelim."

 

"Aslında sende söyleyebilirsin Akrep." Dedi kulaklıktan gelen bir ses. Ateş'in sesiyle şaşırmıştım.

 

"Kulaklık açıkken bunları söylememen gerekiyordu sanırım ha Akrep." Jir'in alay dolu sesi ile elimi alnıma yaslayıp ofladım.

 

"Zehir vuruldumu? Dur bi dakika Savaş abimi vurdu. Ablamı arabadan ittiği için mi. Ablam arabadan mı itildi." Melek'in gidgide şaşırarak söylediği sözlerden sonra Pilot Güneş'in yanına gitmek üzere yanımdan ayrıldı.

 

"Kardeşinin beyni yandı Akrep fazla yüklenmeden." Jir'in söylediklerinden sonra Black ile göz göze geldik.

Yavaşça kalabalığın ardından çıkıp yanıma yürümeye başladı. Yanında hiçbir kadın yoktu. Tek başındaydı.

 

"Black Akrep'i hedef aldı. Bu sefer yanında öpüşecek kadında yok. Akrep'i kurtarın." Dedi Jir alaylı bir ifadeyle. Black'e en umursamaz tavrımla bakıyordum. Yanıma geldiğinde çebinden çıkardığı sigara paketini bana uzattı. Kafamı iki yana sallayıp teklifini geri çevirdim. Başını sallayıp yaktığı sigaradan uzun bir duman alıp yüzüme üfledi.

 

"Az önce Black son nefesini Akrep'in yüzüne verdi." Dedi Jir.

 

"Öldü mü?" Dedi Deva.

 

"Yok ölmedi sigara dumanını ablamın yüzüne verdi." Dedi melek masumca.

 

"E bunu desenize aa boşu boşuna drama yapıyorsunuz." Pilot'un dediğiyle Jir gülmeye başladı.

 

"Köksal nerede?" Black'in bana yaklaşarak söyledikleri ile geriye doğru kaçmaya çalıştım ama yaslı olduğum kaputan daha nereye kadar kaçabilirdim ki. Çenemi dikleştirip yüzüne açağılarsaına baktım.

 

"Buralardadır sevgilim gelir." Dedim gülümseyererk.

 

"Sevgilim?"

 

"Sevgilim?"

 

"Sevgilim?"

 

"Sevgilim?"

 

Kulaklıkta hepsinin şaşırmış bir şekilde "sevgilim" demesiyle yüzümü ekşitmemek için gülümsemeye devam etmek zorunda kaldım. Black yaklaşıp parmağını saçıma doladı. Aramızda kalan kısa mesafeden dolayı üzerine sinen kadın parfümlerini ve sigara kokusunu resmen tüm algılarımla hisetim.

 

"Köksal'a dedim seni yanlız bırakmaması konusunda. Başına bişey gelir." Deyip elini anlımdaki sargıya gezdirdi. Yüzümü ondan uzaklaştırdım. Başını geriye atıp kahkaha atmaya başladı.

 

"Korkma ısırmam." Dedi Black gülümseyerek.

 

"Ben ısırırm." Dedi Ateş. "O kadar köpek dedi Zehir bari hakkını verelim." Black elini yanağıma indirip, elinin tersiyle yanağını okşamaya başlamıştı. Arabayla arasında sıkıştığım için bir yerde kaçamıyordum. Yüzümü yine geriye çektim fakat Black'in eli hızla yüzümden uzaklaştı. Kokusundan tanıdığım Savaş'ın sırtıyla bakışmaya başladım. Black'in inlemesiyle kafamı Black'i görmek için sağ tarafa kaydırdım. Savaş Black'in bileğinden tutup bükmüştü. Ve isterse o an kırabilirdi.

 

"Ben sana demedim mi Black?" Savaş'ın sinirle söylediği kelimeler ürpermeme neden olmuştu. "Benim olana dokunamazsın. O elini krarım O küçük beynin anlamıyor mu?" Pilot hızla koşup Savaş'ın Black'in bileğini tutuğu elinin üzerine koyup ellrini ayırmaya çalıştı. Ama Savaş asla Black 'in bileğini bırakmıyordu. Arkasında durduğum Savaş'ın kulağına yaklaşıp,

 

"Bırak Savaş. Lütfen." dedim Savaş sanki bunu bekliyormuş gibi Black'in bileğini bıraktı.

 

"Unutmayacağım bunu Köksal." Bileğini ovan Black bana bakarak, "Unutmayacağım."

 

Yumruklarını sıkan Savaş hızlıca önüne dönüp beni baştan aşağıya incelmeye başladı. İyi olduğuma kanaat getirmiş olucak ki,

 

"Arabaya bin Akrep. Çok bile kaldık burda." Başımı aşağıya yukarıya sallayıp arabaya bindim. Ondan sonra herşey çok hızlı gelişti. Birinci olana ödüller, danslar, şarkılar, ışıklar vesaire vesaire...

 

Başım çok fazla ağrıyordu artık bu ortmdan dolayı. Eve gelmiştik. Kapıyı açan Ateş'ti herkes sanki bu anı bekliyormuş gibi L koltuğa resmen yığılıp kaldı. Deva yukarıya çıkıp bize tek açıklama yapmıştı. Yorgunum. Asıl yorgun olan onun ruhun bedenin değil demek istedim ama diyemedim.

 

Koltuğa uzanıp Pilot'un bacağına bacağına yattım. Melek iyidi herkes iyiydi. Ve gözlerimi huzurla kapatabilirdim.

 

13 yıl önce

 

"Kızım senin saçların niye bu kadar kısa."

 

"Öylesine Deniz."

 

"Neden?" Mavi gözlerini kocaman açan Deniz merakla yüzüme bakmaya başladı. Başaşağı ona bakıyordum. Çünkü babam kısa saçlarımı çekemez diyemedim aslında babamın saçlarımı çekmemesi için saçlarımı kazıtmam gerekiyordu. Ama kazıtırsam bir daha uzamayacağından korkuyordum. Çünkü erkeklerin saçı hep kısaydı ve benimkilerde öyle kalabilirdi.

 

"Öylesine dedim ya sana." Başımı dizindn kaldırıp saçıma dokunmaya başladım. Keşke babam saçımı çekmeseydi o zaman uzatırdım işte.

 

"Üzülme ya Özgün ." Deniz ellerini saçlarıma getirip, "hem uzun olsa çok çirkin olurmulşun." Dedi. Gülümseyip yüzüne baktım.

 

"Ben güzel miyim." Dedim hevesle.

 

"Yoo öyle bişey demedim." Deyip gülerek kaçmaya başladı. Bende gülerek arkasından koşmaya başladım.

 

Şimdiki zaman..

 

Gözlerimi aniden açtığımda hızla uzandığım yerde kalktım. Gördüğüm şeyin etkisindeydim hala. Gerçek değildi ama rüya da olamazdı.

 

"Akrep iyi misin?" Sesin geldiği tarafa baktığımda herkesin burda olduğunu gördüm. Masaya oturan Pilot ve Melek yemek yiyordu. Ateş ve Savaş sanırım bişeyler konuşuyordu. Bana bakınca konuşmayı kestiler tabi. Ve yanımda oturan Jir.

 

Dizine yattığım Jir!

 

Ben Pilot'un bacağına yattığıma emindim ama Jir'in bacağına yatmıştım. Jir'e nasıl bakıyorsam gözlerini kısıp,

 

"Neden ilk kez insan görmüş gibisin küçük akrep? Yoksa çok mu güzelim." Deyip gülmeye başladı. "Bu arada kendin geldin bacağıma başını koydun bak yanımdaki kedi şahit."

 

"Onun bir ismi var Jir." Dedi Ateş. Sanki şuan tek konumuz buymuş gibi.

 

"Minnak, biliyorum işte ismini." Ateş hızla yürüyüp minnoş'un kullağını kapadı.

 

"Sen duyma minnoşum."

 

"Iyyyy minnoş ne be." Jir yerinden kalkıp iğrenerek Ateş'e baktı."kedi şuan konuşuyor olsaydı bu ne biçim isim lan deyip seni baştan aşağı çizerdi." Deyip üst kata çıktı ardınan baka kalmıştım. Rüya yada herneyse gördüğüm şeyin ettkisindeydim ve Jir'in bacağına yatıp böyle bişey görmem daha da tuhaf geliyordu. Jir'in merdivenlerden tek tek çıkmasına kadar herşeyine pür dikkat izlmeiştim.

 

"Jir'e mi aşık oldun akrep?" Dedi Ateş yanıma oturarak. Güneş aşağıya inip bize bakmaya başladı.

 

"Kim Jir'e aşık oldu." Dedi gelip tekli koltuğa oturarak.

 

"Akrep." Dedi Pilot ağzındaki lokmayla zar zor konuşarak. Güneş şaşırmış bir ifadyle bana bakmaya başladı.

 

"Hay-."

 

"Jir abinin dizine yattı. O kadar tatlılardıki." Dedi ağzı doluyken Melek. Ve bir kere daha anladım ki melek bir daha Pilot'la yemek yemeyecek. Çünkü Pilot zorla kızın ağzını dolduruyordu.

 

"Dizine mi?" Güneş bana dönüp, "Gerçekten mi aşık oldun?" Dedi. Şaşkın bir halde ona bakıyordum. Beni sanki tanımıyor gibiydi.

 

"Bunca yıl arkadaşın onun nasıl aşık yada aşık olamadığını bilmiyor musun?" Dedi Savaş.

 

"Bazen insan aşık olur ve bunu asla kabullenemez. Yani insanlar daha kendileri kabul etmedikleri şeyi ben nasıl görebilirim." Dedi Güneş gülümseyerek.

 

"O zaman Pembiş Akrep aşık ama bilmiyor doğru mu anladım." Elimi anlıma vurdum ama canım yandı. Anlımdaki yarayı yeni hatırlamıştım. Savaş ile gözgöze geldiğimde her hareketimi en ince ayrıntısına kadar izliyordu. Bana uyandığımdan beri böylemi bakıyordu. Belki uykumda da izliyordu.

 

"Tüm herkes masaya gelsin. Melek rica etsem üst kattakilere haber veririmisn." Dedi Savaş. Melek'e karşı ne kadarda nazik bir adam oluyordu. Melek kafasını sallayıp ağzındaki lokmayı yutup yukarıya çıktı ve 5 dakika sonra geldi. Masaya oturmuş Deva'yı ve Jir'i beklemeye başladık. Sonunda geldiklerinde Deva uzun kollu bir kazak ve bir eşofman giymişti. Ev çok sıcaktı bunlarla nasıl duruyordu anlamıyordum. Gözlerimi kızarmıştı ağlamışmıydı. Bu Zehir piçinin bu kızlara ne yaptığını bilmiyordum ama içimden bazı kötü hatta çok kötü şeyler geçiyordu. Savaş masanın başına oturmuştu. Boğazını temizleyip konuşmaya başladı.

 

"Zehir gerçek ismini bilmiyoruz." Dedi ve ayağa kalkıp bir tahta getirdi. Bu tahtada bir kaç tane daha kutucuk şekilleri vardı. Ama sadece Zehir'in fotoğrafı vardı. Sadece fotoğraf ve isim. Savaş'ın asla bunla sınırlı kalmayacağını biliyordum. Zehir hakında herşeyi araştırıp bulmuştur belkide.

 

"Ama Zehir'i yok etmeden önce Deva ve Güneş yüzleşmelisiniz. Zehir ile size acı veren ve sizi bu hale getiren adamla yüzleşmelisiniz." Deyip tek tek yüzümüze baktı.

 

"Hepimiz yüzleşmeliyiz. Hayatımızdaki korkularla, acılarla o korkulara ve acılara sebeb olan insanlarla en önemlisi geçmişimizle." Elindeki kalemi parmaklarında hızlıca harekat ettirmeye başladı. Bi kaç dakika susup tahtaya bakmaya başladı. Ve kalemi durdurdu. "Eğer geçmişimizle yüzleşemezsek asla gelecek için bir adım atmayız. Atamayız" Deyip yavaşça hepimize baktı. "İleri yürüdüğümüzü düşünür dur durak bilmededen yürürüz ama sadece kendi etrafımızda çizdiğimiz bir eksende takılıp kalırız." Okyanus gözlerini bana çevirdiğinde, gözlerindeki hırsı, intikamı ve yılların acı vererek büyüttüğü adama baktığımı hissettim. "Geçmiş acıdır. Geçmiş acıtır. Ama acılarımız bizi biz yapan özellikler, tecrübeler edindirir." Gözlerini kapayıp sanki kendisi kabullenmeye çalılıyor gibiydi. "Geçmişi silin atın diyemem ki bu imaknsız ama yüzleşin ki bir daha asla karşınıza çıkmasın. Çıktığında canınızı yakmasın. Gelecek için edeceğiniz tek bir umut ışığını söndürmesin." Gözlerimi masaya gezdrdiğimde hepsinin başının önde olduğunu gördüm. Hepsi yorgundu, hepsinin yıllarca unutmaya çalıştığı geçmişini hatırladığını ve bu yüzden tek bir kelime bile edemediğini gördüm.

 

Geçmişimiz...

 

Aslında acı veren geçmiş değil anılar, travmalar, insanlar vesaire vesaire. İntikam için bir araya geldik, amacımız bu fakat intikam iyileşmek demek değil, acı veren şey hayatından çıkarsa iyileşirsiniz. Tıpkı bir kurşunun vücuduna girdiğinde yaratığı acı gibi tıpkı o kurşunun çıktığında hayata tutunmanız gibi iyileşmeniz gibi. Tek gayem hepimizin bu evden çıktığında iyileşen güçlü birer birey olarak çıkması. Gerçekten mutlu olucak, hayatta tutunan insanlar olmalarıydı.

 

"Zehir nerde Savaş?" Bu soruyu hiç beklemediğim biri yani Deva sormuştu. Bu soruyu ben tek değil herkes beklemiyormuş gibi Deva'nın yüzüne bakmaya başladı.

 

"Hazır olduğunda Deva." Dedi Savaş ve Güneş'e baktı, "Hazır olduğunuzda, yerini öğreniceksiniz." Dedi ve masadan kalktı.

 

"Peki ne zaman başka göreve çıkacağız?" Dedi Pilot merakla. Savaş arkasına dönmeyip,

 

"Hazır olduğumuzda." Deyip mutfağa gitti. Yne derin bir sessizlik sardı masayı. Masanın altından Melek'in elini tutum. Yüzüne bakıp gülümsedim. Benim yaşama amacımdı. Benim yaşama tutuna bilmem için sanki gönderlen bir melekti. O olmasaydı belkide şuan bir ölüydüm. Ama yaşıyorsam onun için başka biri için değildi.

 

"Zerık." Jir'in sesiyle Melek'e bakmayı bırakıp onlara döndüm.

 

"Ne var Jir." Deyip ayağa kalktı Güneş. Jir ayağa kalkıp Güneş'in karşısına geçti. Aralarında bir adımlık mesafe kadar mesafe vardı. Jir ilk kez bu kadar ciddi duruyordu. Her zaman kavga ettip durduklarından dolayı yeni kavgalarını bekledim.

 

"2×2 kaç ediyor?" Deyip hepimizi şaşırttı. Hiçbirimiz bu soruyu beklemediğimizden dolayı dona kalmıştık. Pilot ile göz göze geldiğimde kendini gülmemek için sıktığını gördüm. Güneş derin derin nefes alıp gözlerini yumdu. Her an Jir'e bir tane geçirecekmiş gibi duruyordu.

 

"3 ediyor Allah'ın cezası 3!!" Deyince herkes gülmeye başladı. Deva bile kahkaha atıyordu.

 

"Ben onu 4 olarak biliyordum. Ne kadar cahilsin." Deyince Güneş ona hayretler içinde baka kaldı. Jir arkasını dönüp mutfağa doğru yürümeye başlamıştı. Güneş onun arkasından baka kaldı. Yavaşça bize dönüp parmağıyla arkasını gösterdi

 

"Mal mı bu? Nasıl bir mantık bu? Abi nasıl bir soru bu nasıl bir adam bu vallaha değişik. Piskopatt!" Deyip yerine oturdu. Pilot gülmesini zar zor durdurup Güneş'e döndü.

 

"İkiniz de birbirinizden betersiniz." Deyip Güneş'in yanağından makas aldı. Deva gülmeyi kesmiş tırnaklarıyla oynamaya başlamıştı.

 

"Ya bişey sorucam." Dedi Pilot Ateş'e dönerek.

 

"Sor tabi." Dedi Ateş Pilot'a dönerek.

 

"Müslüm Gürses ne alaka lan. Biz baya baya çatışmada yıllar utansın deyip içmeye başlayacaktık." Pilot bir yerde haklıydı ama şarkı bana çok güzel gelmişti.

 

"Yani nedenini bende bilmiyorum. Ama seviyorum. Müslüm Gürses hayranıyım." dedi Ateş gülümseyerek.

 

"Allah'ım neden normal biri yok bu evde. Çatışmada Müslüm Gürses dinledik resmen. " dediğinde hepimiz gülmeye başladık. Deva ise sadece gülümsemişti.

 

Hızlı ve sesiz sedasız yenen yemek faslından sonra herkes L koltuğa oturmuştu.

 

"Peki ya kızıl? " dedi Pilot hepimize dönerek. Demek ki oda o kıza kızıl diyormuş dedim içimden geçirerek.

 

"Zehir'in yanındaki kadın yani. Kızıl saçlı olan. Ona ne olucak?" Pilot'un onu merak etmesi şaşırtmıştı ama galiba normal olan buydu. Çünkü Jir'in sapık diye adlandırdığı ve içimden binlerce kez umarım öyle bir insan değildir diye geçirdiğim adamın yanında korkup kaçmaya çalışan bir kadın vardı. Ve kim olduğunu bilmiyorduk. Belkide zorla Zehir'in yanında tutuluyordu.

 

"Araştırıyorum, kim olduğunu öğrenirsem o zaman açıklama yapacağım Pilot." Dedi Savaş güven veren sesiyle. Bir kaç havlama sesiyle arkaya cam olan duvara baktım. Cambaz ordabizi görmüş gibi havlıyordu. Savaş gidip cam olan kapıyı açtı ve Cambaz koşup benim ve Güneş'in arasına oturdu. Minnoş ile araları gitgide iyi olmaya başlamıştı. Artık kavga etmiyorlardı ve bu çok güzel bir şeydi. Cambaz'a sıkı sıkı sarılırken Zamanın nasıl geçtiğinin bile farkında değildim.

 

Ve şuan telefondaki not yerine aklımda olanları yazıp rahatlıyordum. Binevi kendimi tedavi ediyordum.

 

"Bugün uzun bir gündü. Baya uzun bir gündü. Araba yarışı, Zehir, Kızıl, Black, deva, Güneş ve bunun gibi bşr sürü kişi ve olaylar.

 

Ve rüya!

 

Gördüğüm rüya aslında rüya değildi. Sanki geçmişte yaşanmış bir olayı tekrar hatırladım. Deniz'i ilk arkadaşımı çok özlemiştim. Kabul ediyorum geçmişim çok zor çok yaralayıcı çok acı verici ama en azından annem vardı Deniz vardı şimdi ikiside yok. Ellerim bomboş diyemem çünkü Pilot, Güneş Ve meleğim var. Ateş, Jir, Deva ve bir çift okyanus gözlü adam var. Ne kadar çok istemesemde hayatımda bir yerlerden dahil oluyorlardı. Fakat biliyorum ki elbet bir gün bu bitecek. Ne ben nede diğerleri hiç birimiz bir arada olmayacağız. Sadece şunu istiyorum Melek'i, Pilot'ı ve Güneş'i benden almasın..."

 

Telefonu bir kenara bırakarak gözlerşmi kapadım. Sonunda gün bitmişti. Sonunda...

 

...

 

Selamlar efendim. Yeni bölüm yine ben. Umarım beğenirsiniz geç geldim bölüm daha geç geldi onunda farkındayım ama gerçekten artık hayat sanki geçmişten bir tık daha zorlayocı. Ama ne olursa olsun burası benim evim ve ne yaşanırsa yaşansın yine evine gelirsin ve ben yine evimdeyim.

 

Sorular:

 

Sizce Zehir kim? İlk görüşlerinizi yazın lütfen:)

 

Kızıl kim ve Zehir'in yanında zorla mı tutuluyor?

 

Black hakkında düşünceleriniz nelerdir?

 

Ve Jir onu sormasak olmaz dkkddkdm yarıştaki eğlenceli hali Pilot'la yarışır derecedeydi. Aranızda şaşıran var mı? (Kendi kaakterim ben daha şaşkınım dkdkdkd)

 

Yeni bölümde yazım yanlışları varsa affedin efendim Allah'a emanet yeni bölümde görüşmek dileğiyle...

İnstagram hesapları: aci_intikam_official ve Hatice.heja_

Sevgilerle...

 

 

Loading...
0%