Giriş.

Kuşburnu... Tadım sevgim, sevgili ikramım. Her şeyimin her şeyine zikir olan tadımım olarak onunla içerdim. O benim kuşburnum, bedenime yayılan zehrin kalpsizin tarafına yaklaşan cesetin tohumunun yüzüne yayılan neşenin böceğinden çıkan yüzünden yağan doluluğun tam zamana gelen suyu dolduğu bardağın diğer tarafına yaklaşan kuşburnum.

Kuş... burnu. Erkek, seven erkeğe denk gelmedim, ondan öncesi yoktu; ondan sonrası da olmayacaktı. Ölüme kadar seveceğim, masum geldiğim dünyaya onun zehriyle gökyüzüne kavuşacak ruhumu Tanrı'nın huzurunda canlanan bedenimle cehenneme düşen bedenimin yanıklarını acısını çekerken, onun yüzü dünyada gülecek. Ya da ruhum bedenimden çıkmadan uzun yıllar onun kollarının arasında güleceğim.

Ne güzel gülmüştü; dudaklarında bilmediğim tat olan madde diye andığım sigarayı bana uzattığı dakikalarda, sigaradan önce dudakları dudaklarımda olurdu, naif severdi. Ben sevmek nedir ondan öğrendim; terk etmeyi de ama gitmemeyi öğretmeden yolunu çizmişti. Sevgisine muhtaçtım, muhtacım. Elleri insanların arasında saçlarımda olamazdı, kapanmış başımı yine de severdi; ince uzun parmakları yara dolu olurdu. Morali bozulduğu anda yüzüme bakınca düzelirdi. İnsan, sevildiğini sanırdı. Sevilmek veba, sevmek mahkumluktur. İkisini de seçemezdi. Zor değildi; zor geldi beni sevmek. Açıklık içinde acizlik.

Çıktığımız şehrin başlangıç iki göz.

Kalbimin yoluna çıkan Amasya.

Amasya'nın yolları iki fidan ekilir.

Birisi can verir.

Diğeri can vereni yaşatır.

İçecekleri uzatırken gözlerim kaydı; kısılan gözlere sanırım gülüyor, kafasını eğip tekrar kaldırıp sırıtıyor. Yanında duran kadının bakışları şefkat, benim bakışlarım merhametin artışı. Ayağa kalktı; ikisi hızlıca yürüyecekleri sırada adım atmak için hamle yapacağım sırada içecekler elimden düştü bir şıngırtıyla. Onun bakışları kaymadı; onlara içecek uzatan garsonun da içeceği döktü üzerlerine, yanında duran kız bağırdı.

"Önüne bak!" Üzerini silmeye çalıştı.

"Çocuk dikkat etsen?" Yanında duran kadının aksine sakin tavırlı davranış.

Beni mest eden.

Beni kısılan.

Gülüşüyle

Tepe taklak eden.