@hatoyzhr
|
🚬🌬️🚬 Bugün, birinci ve ikinci ders edebiyat dersi olacak. O'nunla aynı sınıfı paylaşacağım günün ilki. Voleybolcu çocuk, yosun gözlü çocuk. Lakabı bende, O. sadece harf. Taksi çağırmıştım, taksi durdu kapıyı açıp binerek örttüm. Taksi on yedinci dakikanın bitişiyle, okulun önünde durdu, parayı çıkarıp taksiciye verip çantamı alıp kapıyı açıp, inip örtüp adımlar atarak taksinin önünden geçip okulun içersine girip kartımı okutup, binadan içeri geçmek için merdivenleri indim, sonra binaya doğru yürüyüp kapayı açarak içeriye girdiğimde, öğretmenlere "Günaydın." dediğimde kafalarını sallamayı seçtiler. Bende, kütüphane anahtarını müdür yardımcısından alıp, kapıyı açıp içeriye girip çantamı masaya bırakıp kapıyı örterek keyifle nefes alıp verdim, kocaman oh çekerek. Düzensiz bırakılan kitapları dizdim, yanlış dizilen kitapları özence raflara dizerek not aldım. Kütüphaneyi kullanmayı düzgün bilmeleri gerekiyor, artık çocuk değildik, ne zaman anlayacaklar acaba? Yere çöp atmak, tükürmek ve bu koltuklarda yayılmak yırtıcı olan hayvana sahip olan hareketler. Masaları silip, unuttuğum pencereyi açtım. Boynumu kütleterek, dışaradan gelenleri izlerken, Irmak ve tayfası binadan içeri giriyordular. Dün, onların okulda ne işleri vardı öğrenmenin tek yolu onlardan önce; lavaboya gidip, dinlemekti. "Dün yakalanıyormuşlar." dedi. Irmak. Sesinde ağlama vızıltısı geliyor, sesi ince olduğundan. "Yazık." dedi. Su. O'nun kuzeni. "İrem," diye ağladı Irmak. "Eyüp ve Orhan yakalanmış da, Yasir ve Niyazi yetişememiş, yanmışlar" Niyazi, Irmağın öz abisiydi. Okulda ona abilik fazla yapmayı sevmiyor. Bana yaptığı iyiliği kardeşine yapmıyor, umarım nedeni başka duygu değildir, onuda kendimide ömür boyu affetmem, affedemem. "B ve C kağıtlarını çalmışlar." dedi. Su. Sesinde bıkkınlık, bitkini var. "İkisi de benim eski sevgilim." diye gülerek dalgasını geçti İrem. Dört sene önce Niyazi'nin sevgilisi olmuş, iki sene önce de O'nunla. İkisini de aldatmış, derin yaralar bırakmış. İkisi de ebedi yada üçü mezara kadar saklamayı tercih etmişler, kimse anlamıyordu. "Edebiyat kağıtlarını çalıp çekmişler, hatta telefondan silmişler mesajları da tabiki de bahçede hazırsız yakalanmışlar. Merak etmeyin, anlamamıştır. O bunak edebiyat öğretmeni, Emrullah. Yalakası, Habibe yanına değildi sonuçta kavraması geç olur." diye gülmesini sürdürdü. Su sesleri geldi, geri kapandı. Kapının kapanmasıyla olduğum yerden çıkmadım, onların gitmesine emin olduktan sonra kapıyı çekip, elimi yıkamak yanayım burası yapış ve pis kokuyor. Okulun ahır yeri kesinlikle kızlar tuvaletine aitti. Musluğu açıp ellerimi yıkayıp, suyu kapatıp lavobadan çıkıp koridoru geçip tekrar kütüphaneye geçip anahtarı çıkarıp sola çevirip kapıyı açarak içeriye girdiğim de tenefüs çaldı, içeriye daha sesli saçma sesleri duyunca pencereden bakınca, Irmak koşarak onun boynuna atlayıp sımsıkı sarıldı. Onun gözleri anlık benimle buluştu, hakkım olmayanı kıskanmak bana yakışan ikileme bırakan duygunun teki olduğunu ilebetle kalbimde. Pencereyi kapatıp, bakmamaya özen gösterip, kapattım. Çantamı alıp, kapıyı açıp gelen Emrullah öğretmene Anahtarı uzatınca tamam anlamında gözünü kapatıp açtığında, merdivenleri çıkıp kendi sınıfına geçip, sıramı çekip oturup, tahtayı izledim, sakince ve usulca. Enkazın altında bırakılan görüntüler varmış. "Üzülme." dedi. Gözleriyle teselli ettiğini sanan, benimle herşeyimi, bozuk kalbimi kalbiyle yara bandı sanan Niyaziye bakarak susmayı seçtim. Yüzünde; Hayal kırıklığı. Susmak erdemliktir, bu durumda benlik durum; sevgisizlikti. |
0% |