@havinkaybar
|
İyi okumalar. :) 🦢 Kapımda bana bakmakta olan şahsı tanıyordum. İnsan Azrailini Tanımaz mı? Tanır Ayrıca ne demişti o? 'Şerefsiz ha' mı? What? İlk birkaç saniye yüzüne aval aval baktım. Jeton çok sonradan düştü. Biraz düşündükten sonra dün akşamı hatırladım. Uyumadan önce yaptığım saçmalığı. Aman Allahım. Nasıl böyle bişey yaparım. Şuan karşımdaki adam 4 yıl akıl hastanesinde kalmış bir deli. Ve ben ona böyle aptalca bir mesaj atmıştım. Merak ediyorum da neden kaldı 4 yıl boyunca. Neyse bizi ilgilendirmez. Çeneme değen soğuk el ile irkildim. Çenemden tutup yüzyüze gelmemizi sağladı. Eli hala çenemdeyken bir kaç saniye boş boş baktım. O da baktı tuhaf bir şekilde ya da nefretle. Nefret. Bazen yakasından tutup 'neden bu kadar gizemlisin' diyerek tokatlamak istiyordum. Sonra da kendimi öldürürdüm. Zaten ben öldürmesem o öldürürdü. Aklıma gelenlerle "Ne var ya sabah sabah" elini sertçe ittirdim çenemden. "Ne mi var?"dalga geçercesine gülümsedi. Elini cebine atıp siyah telefonunu çıkarıp yüzüme bir bir ekran tuttu. Evet ekranda dün geceki saçma sapan mesajım ve aptal ekran görüntüsü vardı. Kocaman harflerle yazmışım bide ŞEREFSİZ. Bittik. Sıçtık. Öldük. "Bu ne?" soğuk bir sesle sorduğu soruyla başımı telefondan çekip yüzüne baktım. Yeşiliklerinden alev fışkırıyordu. Korkuyordum. Öğrendiğim şeylerden sonra gerçekten korkuyordum. "Bu ne mi? hani instagram kullanmıyordun neden beni kandırdın ya eline ne geçti o sarışın da sevgilin değil mi Allah hepinizin belasini versin ya yemin ederim hepiniz aynisiniz" ilk bir kaç saniye yüzüme baktı. Sanki hiçbirsey anlayamıyordu. Bizde yedik. Az önce korkuyorum demiştim değil mi.? "Ne saçmalıyorsun sen ne sarışını ne instagramı?" Acaba alnımda enayi falan mı yaziyordu. "Ya sen beni aptal mı sanıyorsun" sinirle ellerimi saçlarımdan çekerek sordum. "Bak benim böyle çocukca şeylerle uğraşacak vaktim yok tamam mı? Senden bir açıklama bekliyorum" derin bir nefes alıp gözlerine baktım. "Sera" dedi bir adım üzerime doğru gelerek hemen bir adım geri gittim. Lann noluyor? Bir adım daha geldi. Bu sefer geri adım atmadan gözlerine bakarak sordum "Hı" Güldü. Ne zaman böyle desem gülüyordu. Bir kaç saniye gülüşü dudaklarında yerini korudu daha sonra soğuk ifadesine geri döndü"Biz seninle sevgili değiliz sera, bundan sonra hesap sorarken iki defa düşün" dedi tane tane resmen heceleyerek. Haklıydı vesselam. Sanki başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Bu nasıl bir ses tonu ve usluptu. Tüylerim diken diken oldu. Ağzım açık bir şekilde bakakaldım. Lanet olsun ki korkuyordum. Karşımdaki bir akıl hastasıydı ve ailesini öldürdüğüne dair bilgiler etrafta dolaşıyordu. Doğru olan şeyi yaptım. Sustum. O ise hala bana bakıyordu. "Emre piçi sana benim hakkımda ne dedi?" Hazar'ın sesini duymamla başımı kaldırıp şokla ona baktım. Bir anda sinirlenmişti Acaba Bipolar mıydı? "Bunu da nereden çıkardın" çok yüksek sesle konuştuğumu farkedip dilimi ısırdım. "Nereden mi çıkardım?" Baya sinirli görünüyordu. Neden bu kadar öfkeleniyordu ki hem sevgili değiliz diyor hem de.. Off neyse boşver. "Senin derdin ne ya ne istiyorsun? tamam istemiyorsan birdaha konuşmayız" dedim bende öfkelenerek. Bir adım atarak dibime girdi resmen. İmajımız çizilmesin diye geri de gidemiyorduk. Kortuğumu falan sanar şimdi. Yüz yüzeydik "Derdim sensin" tek nefeste söylediği sözlerle gözlerime bakmaya devam ediyordu. Derin bir nefes alarak konuştum"Dün akşamki sarışın kız kimdi?" Gözünü bile kırpmadan yüzümü izledi daha sonra gözlerime nefretle bakarak"Seni ilgilendirmez." Peki Öyle olsun bakalım. Gözlerimi kaçırdım. Ona bakmadan"Staja gitmem gerekiyor izninle" Bir adım geri çekildi hala yüzüme bakıyordu hissediyordum. Ona bakmadan kapıyı kapatmak için bir adım içeri girdim. Hala bakıyordu. Kapıyı kapatıktan sonra sırtımı kapıya yasladım. Seni ilgilendirmez. Gayet haklı. Banane ki. Birkaç saniye öyle kaldıktan sonra odama döndüm. Üstüme siyah oversize bir hırka altına da bol gri bir eşofman giydim. Dalgalı saçlarımı açık bıraktım. Beyaz spor ayakkabılarımı da giydikten sonra Evden çıktım. Bahçeden çıkarken onun oturduğu apartmana gözümün ucunu bile değdirmeden yürümeye devam ettim Guruldayan karnıma bir bakış atıp önüme döndüm. Giyiminden, oturuşundan, arabalarından baya bir zengin olduğu anlaşılıyordu. Peki böylesine zengin bir adamın böyle küçük bir mahalede işi neydi. Belki de Emre haklıdır. Staj yaptığım yer ile evim arasında 30 dakikalık yürüyüş mesafesi vardı. İşimi seviyordum. Çocuklarla ilgileniyordum çünkü. Çocuklar ve hayvanlar. Yolda yürürken annemi aradım. Annem ve babam izmirdeydi ben de hem kuzenlerim burda hem de en sevdiğim şehir olduğu için Samsun'a gelmiştim. Annemle 30 dakika boyunca konuştuktan sonra sonunda kapatmıştı. Kreşe girip kendime sütlü bir kahve yaptım. Günün kalanında da çocuklarla ilgilenmiştim tüm gün. Pestilim çıkmıştı. Saat 16:00 ' da çıkmıştım hava kapalıydı. Hafif hafif rüzgar esiyordu. Eve doğru yürümeye başladım bu sırada Google den psikolojik rahatsızlıkları okuyordum. Şizofreni Depresyon Sosyal fobi OKB Anksiyete bozukluğu majör depresyon Bir sürü hastalık vardı acaba hangisi yüzünden 4 yıl boyunca yatmış olabilirdi. 4 yıl. 🕯️ 1 saat boyunca KPSS testi çözdüm. Kahvemden bir yudum aldığım sırada soğuduğunu farkettim. Yüzümü buruşturdum. Yeni bir kahve almak için mutfağa yöneldim. Bu sırada Instagram'da dolaşıyordum. Hazar ERMANLI ' nınbhesabına girip girmemek arasında kararsız kalsamda en sonunda dayanamayıp girmiştim. Yüzsüz gibi. Seni ilgilendirmez demişti. Gerçekten de ilgilendirmiyor. Aklıma gelenlerle Profilinden hemen çıktım. Ne hali varsa görebilirdi. Umrumda değil. Odama girip yarım saat Rusça kelime ezberi yaptım. Daha sonra da makyaj masamı ve kıyafet dolabımı düzenledim. Temizlik gerçekten terapi gibiydi. Toylar swift müziklerini dinliyordum bir yandan da. Çalışma masamı, banyoyu, mutfak dolaplarını, televizyon ünitesini de temizledikten sonra oturdum. Saat gece yarısını geçiyordu. Yatağıma geçip uçurtma avcısını okumaya başladım. 🦢 Sabah alarm sesiyle uyandım. Saat henüz 6 buçuktu dün de geç uyumuştum. Neden erken kalktım acaba? Yüzümü yıkayıp mutfağa girdim. Uzun zamandır çay içmiyordum. Demli bir çay yaptım. Kahvaltıyı da hazırladıktan sonra Senden nefret etmemin 10 sebebi isimli filmi açtım. Bir yandan kahvaltı yapıyor bir yandan da film izliyordum. Yarım saat sonra elimde telefon ile merdivenleri iniyordum. Apartman 5 katlıydi. İnice zor olmuyordu ama çıkınca asansör kulanıyordum. El insaf. Aşağı indikten sonra başımı kaldırmamla bana zümrüt yeşili gözleriyle bakan adama bir bakış atıp filmime yöneldim. Fazla yoğun bakıyordu Bazen böyle olmak gerekiyordu. Size değersiz hissettiren insanlara bir bakış atıp önünüze dönmek. Aranızda ne yaşanırsa yaşansın bazı insanlar sizi hayatınızda olmayı hak etmezler. Zaten geçmişim birden fazla olayla doluydu. Birde Hazarın saçma sapan triplerine gelemzdim. Gerçi trip atmiyordu ama. Banane. Soğuk yapıyordu. Az önce ne konuştuk değersiz hissetirenleri hayatımızdan çıkarıcaktık. Evet Şimdi de icraat ' a geçirelim. Arabanın önüne yaslanmıstı. Siyah bir pantolon ve siyah boğazlı bir kazak giymişti saçları yine dağınıktı. Her zamanki gibi. Gözleri yorgun bakıyordu. Evet o iki saniyelik bakışımda herşeyini aklıma kazımıştım. Banane ki!! Bahçeden çıktıktan sonra hala bana bakmakta olduğunu biliyordum. Sırtımda gözlerinin değdiği yerin alev alev yandığını hissediyordum. Nasıl? demeyin Biliyordum işte. Ama bir kere bile arkama dönüp bakmadım. Hani bana alkış!!! Seni ilgilendirmez. Tamam sus. 🦢 " Aldığımız bilgilere göre Samsun'da Barlar sokağında 3 bar, İstanbul'da, 109, Duabide ise sadece 1 araba galerisi Hazar ERMANLI' ya ait" ağzım açık bir şekilde telefondan konuşan Emre'yi dinliyordum. Emre devam etti"Benim anlamadığım bu adam madem bu kadar zengin o zaman neden samsun gibi küçük bir şehirde yurtdışı ve yurtiçi işlerini idare ediyor ya da neden Açelya mahalesinde kalıyor?" Sessizce Emre'yi dinlemeye devam ediyordum. O kadar haklısın ki Emre. Emre'nin söylediklerini ben de bugün düşünmüştüm. Sonuç koca bir bilinmezlik. Başa dönücek olursak yeni bir şehre taşınıyordum. Sıradan bir staj öğrencisiydim ve sıradan bir ev tutmuştum. Balkonuma çıkmayı seviyordum. Ne hikmetse o da ben ne zaman çıksam o da balkonuna çıkıyordu. Bahcelerimiz ortaktı 4 tane 5 katlı apartman bulunuyordu bahçede. Ben ve Hazarın apartmanları yanyanaydı. İki tane de sağ tarafta apartman vardı ve sıradan insanlar yasıyordu. Hazarla Balkonlarımız karşılıklı olduğu için birbirimizi görüyorduk. Önceden sıradan ama gizemli bir insandı benim için Hatta daha sonra iyi anlaştığımızı düşünüp Emre'ye bahsetmiştim. Emre de sevinmişti benim adıma ama soy ismini söylediğim zaman polis olduğu için garipsemişti. Çünkü Emre'nin dediğine göre yasadışı işler yapıyormuş. İsmi de epey geçiyormuş onun bürosunda. Emre'nin söylediğine ve söylentilere göre gizli bir örgüt kurucusuymuş. Söylenti olduğu için örgütün nasıl? Neden? Kurulduğu bilinmiyor Kimisi de kurulmadığı yönünde söylentiler. 1 saatir emreyle konuşuyorduk ve tüylerim kaç defa diken diken oldu sayamamıştım. Ben nasıl bir belaya bulaşmıştım böyle. Sıradan bir insan sanıyordum. Tamam gizemliydi soğuktu ama bu kadar beklememiştim. Ben derin düşüncelere dalmışken emre "Abimi arıyor musun hiç?" Atlas abiden bahsediyor olmalıydı. "Hayır fırsatım olmuyor ki" dedim elimle ağzımı kapatıp esneyerek. " Hazara fırsatın oluyo ama bir abimi görmüyor o gözlerin elin Hazarını bile görüyor yıllardır abimi görmedin ve kızım " Derin bir nefes alarak "Başladık yine" diye mırıldandim. Emre hala söyleniyordu" Sana kaç defa dedim atlas abi deme diye lan bilimiyorsun ki sırf seni görmek için görev yerini değiştirip samsuna geldi sen hala anlamıyosun ya pes" ağzım açık bir şekilde Emre'nin isyanını dinliyordum. "Emre ben atlas abiyi abim olarak görüyorum bunu daha kaç defa söylemem gerekiyor. Zaten yeterince sorunlarım var kafamı bide bununla bulandırma" elimle gözkapaklarımı ovuyordum bir yandan da. Emre derin bir nefes alıp " Öyle olsun bakalım" Gözlerimi devirip" Öyle zaten" Ağzını yamultarak" Oylo zoton" Mal. "Neyse kapat artık 1 saatir konuşuyoruz. Bıktım senden" dedim dalga geçerek Evet Emre tek arkadaşımdı aynı zamanda kuzenim. Kızlarla anlaşamıyorum. Gayet normal Güldü. "Bu arada Abime hazardan bahsetmedim. Komşu olduğunuzu da söylemedim öğrenirse sorun çıkar sende sakın ağzından kaçırma" Emre'nin mırıldanarak söyledikleri beni tuhaf bir ruh haline soktu. Atlas abi hayır Atlas. Aslında emre yanılıyordu. Bana olan ilgisinin farkındaydım ama aramızda 4 yaş vardı ve gerçekten abim olarak görüyordum. Hep kendimi kandiriyordum. Bilmiyorum görmek istemiyordum onun bana olan sevgisini. Kördüm ona. Aramiyordum meslela ya da gerekmedikçe konuşmuyordum. Umut vermek istemiyordum. "Sağol emre bir gelişme olusa söylersin iyi geceler" bir kez daha gözlerimi ovdum. Ne çok ovuyordum gözlerimi bu aralar. "İyi geceler" telefonu kapatıktan sonra 5 dakika boyunca duvara boş boş baktım hiç bişey yoktu duvarda. Hiçbir şey. Ama sanki ben çok şey gördüm. Hislerime her zaman güvenirdim. Ama ilk defa güvenmek istemiyorum. İçimdeki ses çok kötü şeyler olacağını baş bas bağırıyordu. Haklıydı belki de çok kötü şeyler olucaktı. 🦢 Ve bitti!!!! Yorumlarınızı alabilirmiyimmm? Hazar ERMANLI hakkında ne düşünüyorsunuz? Peki ya Sera DOMAÇLI hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce Hazar neden 4 yıl boyunca akıl hastanesinde kalmış olabilir. Yorum yapıp oy verenleri bolca öpüyorum. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın. Ve unutmayın ki kimse sizden daha önemli değil çok klasik bir söz biliyorum ama biraz değer verin kendinize..
|
0% |