3. Bölüm

3.BÖLÜM

Havinkaybar
havinkaybar

Herkese merhaba.

Ve iyi okumalar.

:)

🦢

Soğuk.

Sonbahar.

Kahve.

Acı.

Çikolata.

Yağmur.

Kitaplar.

Şömine ateşi.

Pamuklu pijama.

Üşümek hoşuma gidiyordu.

Ama bazen de yanmak istiyordum.

Bazen ne istediğimi anlayamıyorum.

Bazen değil çoğu zaman anlayamıyorum.

Hazar.

Hazar'ı da bazen değil çoğu zaman anlayamıyorum.

Atlas abi ise.

Hayır sil.

Atlası ise hiç anlayamıyordum.

Ben hayatım boyunca ona bir kere bile umut vermemiştim.

Çocukluğumuz İzmir'de aynı mahallede geçmişti.

Yan gözle bakmamıştım.

Ne aramıştım ne sormuştum.

Her neyse boşver.

Yoruldum artık.

Hayat bazen zorlayıcı olabiliyor.

Sadece bazen mi?

Hem KPSS öğrencisi hem de bir kreşte staj yapıyorsanız hayat daha da zordur.

Elimdeki kitabı ahşap sehpaya bırakıp ayağa kalktım.

Kollarımı ve belimi esnetim.

Başım ağrıyordu.

4 gün geçmişti son konuşmamızdan sonra.

O kadar zorlanmıştım ki 4 yıl gibi geliyordu.

4 yıl.

4 yıl akıl hastanesinde kalmış.

4 yılda bir çocuk büyüyüp kreşe başlıyor.

Herşeyi de Ona bağlamasın be sera.

Neyse boşver.

Dün Geceden beri uyuyamamıştım.

Kafamın içi o kadar gürültülüydü ki.

Düşünceler Uyumama fırsat vermiyordu.

Başım ağrıyor.

Pencereden gün doğumunu izliyordum.

Hayır kesinlikle onun balkonun olduğu tarafa bakmıyordum.

Banane ki.

Seni ilgilendirmez.

Gayet haklı beni ilgilendirmiyor.

4 gün olmuştu ve beni bir kere olsun aramamıştı bende onu görmemiştim.

Görmezden gelmiştim.

İçimdeki bu hissi biliyordum.

Bir çocuk vardı lisede Aşık olmuştum.

Yani öyle sanıyordum.

Değilmiş.

Ama o beni hiçbir zaman görmemişti.

Kilolu, sivilceli, gözlüklü bir inektim.

Neden benim gibi birini görsün ki?

Bazen lisede arkadaşlarımla oturuken konu hoşlandığımız çocuklara gelirdi.

Benim ise aklıma o gelirdi.

Onun ise aklında...

Bu gece kiminle yatsam fikri vardı.

Beni anlıyorsunuz dimi?

Duvardaki saate baktım 5:22

Sabah 5

Bugün cumartesiydi.

Ama ben bugün de kreşe gidiyordum.

Nerde adalet.

Benim şuan uyumam gerekiyordu dimi.

Yorgun, bitkin, hayal kırıklığına uğramış bir şekilde kreşe gidicektim.

Hayal kırıklığı.

Her Neyse.

Bir kaç saat uyusam iyi olacaktı.

Sehpanın üzerindeki kitapları, kahve bardaklarını, çikolata paketlerini toplayıp mutfağa götürdüm.

Telefonumu da şarja taktıktan sonra uyumuştum.

🦢

"Seracım yarın gelmeme gerek yok tatlım izinlisin." Semra hanımın konuşmasıyla irkildim. Masaya başımı yaslamış yanımdaki mavi gözlü çocuğun resmini bitirip bana göstermesini bekliyordum.

Uykum var.

Başım ağrıyor.

Başımı kaldırıp yan tarafımdaki kadına bakıyordum. Kıvırcık sarı saçları, kahverengi gözleri, siyah bleazer ceketiyle güzel görünüyordu.

Herkes sarışın mı yoksa bana mı öyle geliyor?

"Tamam Semra hanım"haftada bir gün izinliydim ve genelde bu mübarek gün pazar günü oluyordu.

Sonunda az da olsa sevindirici bir haber. Biraz daha uyumak kadar güzel bir şey yok.

Var.

O.

Semra hanım sınıftan çıktıktan sonra Emir de bana resmini göstermekle meşguldü. Başını okşayıp saçma resmine iltifatlar yağdırdım. Gülümsedi bende gülümseyip yanından ayrıldım.

Birazdan aileleri gelir alırlardı zaten nejla burdaydı.

Nejla da benim gibi burda staj görüyordu. O sabahları daha geç geliyordu bana nazaran ve benden sonra çıkıyordu sonuç olarak.

Sandalyeden kalkıp vestiyere yöneldim. Montumu, çantamı ve ayakkabılarımı alıp binadan ayrıldım.

Aşağı indiğimde yağmur yağıyordu. Yine.

Bu şehrin en çok bu yönünü seviyordum.

Hep yağmur yağıyordu.

Hayır Şehri değil yağmuru seviyordum.

Ama insanlar şehri sevdiğimi düşünsünler boşver.

30 dakikalık bir yürüyüşten sonra sonunda binaya ulaşmıştım. Başım ağrıyordu ve dün geceden beri çok az uyuduğum için fazlasıyla yorgun hissediyordum. Onun Apartmanına bir bakış atıp önüme döndüm arabası yoktu.

Banane.

Eve girip sıcak suyla bir duş aldım. Yarım saat banyoda kaldım. Durdum düşündüm sıcak su tenimi buruş buruş yapana kadar düşündüm.

Dışarıda gök gürültüsü vardı ve duş alırken çok tuhaf hissetmiştim.

Gök gürültüsü ve sıcak su.

Pamuklu kırmızı pijamami ve kalın çoraplarımı giydim. Birşeyler yesem iyi olucakti. Karnım gurulduyordu. Mutfağa geçip kendime portakal suyu ve karışık tost yaptım. Televizyon karşısına geçip YouTube dan Keloğlan açtım.

Evet Keloğlan İzliyorum.

Gayet normal.

Yemeğimi yedikten sonra yağmur daha da şidetlenmişti.

Sütlü bir kahve yapıp cam kenarına geçtim.

Onun balkonuna bakıyordum.

5. Gün olucaktı.

İçim içimi yiyordu.

Neden böyle yapıyor?

O sarışın kız kim?

Neden 4 yıl akıl hastanesinde kaldı?

Ailesine dair neden bir bilgi yok?

Neden bana böyle davranıyor?

Neden bana öyle bakıyor?

Neden?

Neden?

Neden?

Biraz daha düşünürsem kafayı yiyecektim.

Dayanamayıp elime telefonu aldım.

Yüzsüz gibi Instagram'da ismini arattım fake hesabımdan tabi.

Hazar ERMANLI.

Son baktığımdan bu yana birşey paylaşmamıştı. Takip etiklerini baktım. 11 kişiyi takip ediyordu.

Takip edilenler butonuna tıkladım.

En üste Bir tane esmer kızı takip ediyordu.

Bu esmer bomba kim?

Merak edip kızın profiline tıkladım.

Songül Salduz.

50 bin takipçisi vardı.

Kız çok güzeldi.

Gönderilerini baktım.

Gayet normal bir şekilde kendini çekip paylaşıyordu.

Bir tanesinde kalabalık bir şekilde arkadaşlarıyla fotoğrafı vardı.

Olabilir.

Biraz daha dikkatli bir şekilde bakınca o arkadaşlardan birinin Hazar olduğunu farkettim.

Siyah güneş gözlügü, beyaz gömleği, siyah pantolonu.

Yakışıklıydı vesselam.

Hazar bir elini yanındaki songülün beline dolamıştı ve gayet samimi görünüyorlardı.

Derin bir nefes aldım.

Bir kaç saniye sonra songülün yanindakinin de O gece gördüğüm sarışın kız olduğunu farkettim. Sarışın kızın yanındaki 4 çocuktan ikisini tanıyordum. O gece görmüştüm.

Diğer iki çocuğu tanımıyordum.

Songül fotoğrafın altına "Büyük patronla" diye bir yorum yapmıştı.

Büyük patron Hazar mı oluyordu?

Yok songül oluyor.

Acaba menajeri, asistanı falan mı diye düşündüm?

Demek ki sarışın kız sevgilisi değildi.

O zaman neden seni ilgilendirmez demişti ki.

Ya da sevgilisi miydi?

Sorular sorular.

Acaba Hazarı arasam ve hiçbirsey olmamış gibi konuşsam.

Yüzsüz gibi.

Telefonu kapatıp yanıma bıraktım.

Gözlerimi ovdum.

Biraz daha ovsam çıkacaklardı herhalde.

Başım ağrıyordu.

Hep ağrıyor.

Yarın boştum.

KPSS çalışmak istemiyordum.

Hiçbirsey istemiyordum.

Tamam bir şey hariç.

Sadece arasam ne olur ki hem evde tuz bitmiş sende varmı desem.

Aynen sanki benim apartmanımda insan yok karşı dairedeki şahsın tuzunu istiyordum.

Tuz da onun olsun sarışın da.

Ne alaka.

Tamam sus.

Uykum gelmiyordu ama kendimi yorgun hissediyordum.

Tam kalkıp yatağıma doğru gideceğim zaman Alenanın aradığını gördüm. Bir an Heycanlandım Emre sanmıştım.

Değilmiş.

Emre bana hazarla ilgili bilgi veriyordu.

Kızmasın diye ben arayıp soramıyordum zaten.

Aramayı cevaplayıp. "Alennn" güya yorgundum sesim tüm şehirde yankılandı resmen.

"Güya en son anlaşmıştık bundan sonra sen arayacaktın" dedi sitemli sitemli.

Hatırlamaya çalıştım.

Ama sadece çalıştım. Devamı yoktu.

O kadar haklıydı ki Alena benden daha yoğundu ama genelde hep ilk o beni arar ya da mesaj atardı.

"İşlerim var, biliyorsun vaktim olmuyo ailemi bile doğru dürüst arayamiyorum."bir yandan da esniyordum.

Az önce uykum yok mu demiştim yalan.

"Ya bırak biliyoruz senin işlerini" Alena psikologtu.

Ama hiçbir şey bilmiyordu.

Ve gerçekten saatlerce beni dinlemesini istediğim tek insandı.

Bir anda aklıma yine Hazar geldi. O da var tabi.

Aklımdan çıkıyor mu ki birdaha girsin.

"Alena eğer boşsan samsuana uğrsana bir haftalığına seni özledim." Sesim o kadar istekli çıkmıştı ki. Bir an inananmadım.

Alena anlaştığım tek kız olabilir. Aslında çoğu zaman alenayla da tartışıyoruz ama neyse.

Biraz sesiz kalıp "Bir şey mi oldu"sesi merak ediyormuş gibi çıkıyordu.

"Hayır hayır birşey olmadı" birden fazla şey oldu alena

"Emin misin"değilim ama senin bunu bilmene gerek yok Alena.

"Herşey yolunda ama sen işlerim var gelemem diyorsan bilemem"sesimi neşeli çıkarmaya çalışıyordum.

Alenaya anlatıp anlatmama konusunda pek emin değildim.

Emre'ye hazarla bakıştığım an hemen arayıp anlatmıştım. Ama Alenaya anlatamazdım sadece alena değil. Hiçbir kıza anlatmam bir erkekten hoşlandığımı. Neden mi?

Boşversene.

"Saçmalama gelirim tabi ben bir programıma bakıp boş Zaman ayarlayayım. Sen de 1 hafta izin alırsın. Beraber vakit geçiririz hatta senin yaşadığın o kasvetli şehirden de çıkarız belki" samsunu sevmiyordu biliyordum.

Yüzünü buruşturduğunu hissedebiliyordum.

Güldüm ister istemez.

10-15 dakika daha konuştuktan sonra uykumun geldiğini farkettim.

"Tamam o zaman yarın halledip ararsın yorgunum uyumam gerekiyor iyi geceler" gözlerimi ovuyordum bir yandan da.

"Tamam Aşkım görüşürüz Öptüm."İstemsizce yüzümü buruşturdum. Aşkım? Öptüm?

La havle.

Aşkım kelimesinden de öpülmekten de nefret ederim.

Pencereye baktım. Gök gürlüyordu yağmur sertçe cama vuruyordu. Hava durumuna baktım telefonumdan yarına kadar yağacağını söylüyordu meteoroloji.

Eve hala gelmemişti acaba neredeydi paşa hazretleri.

Artık uyumam gerektiğini fark edebiliyordum çünkü yemek yerken başım uykusuzluktan bir kaç kez dönmüştü.

Bulaşıkları makinaya dizip odama geçtim. Alarmımı kapattım. Birde alarmla uğraşamazdım

Buz gibi yorganı kaldırıp altına girdim ilk başta biraz irkildim ama daha sonra alıştım ışıkları da kapatıp uyumuştum.

🦢

Gecenin bir yarısı uyandığımı hatırlıyorum.

Yatakta çok fazla hareket ediyordum ve bu sayede yorgan yataktan düşüyordu yorganın düştüğünü hissedip üşüyorum saat gecenin kaçıydı bilmiyorum ama yağmur cama vuruyordu ve rüzgarın şiddetli uğultusunu duyuyordum.

Yarı uykulu gözlerle ayağa kalkıp yorganı aramaya başladım karanlıka.

Bir süre sonra göremediğim için sinirlenip ışığı açtım.

Beyaz yorganım pencerenin yanındaydı gözlerimi ovuyordum ışıktan dolayı.

Yorganı almak için pencere tarafına yöneldim.

Pencereye yaklaştığımda.

Ne hikmetse gözüm Hazar' ın balkonuna kaydı ve siyah bir silüetin de bana doğru baktığını hissetim.

İşte o zaman uyku falan kalmamıştı perde çok inceydi ve büyük bir ihtimalle şuan beni görüyordu.

Elinde sigarası vardı biraz daha dikkatli bakınca bir kaç alkol şişesi gördüm.

Balkonun ışığını açmamıştı.

Her zamanki gibi.

Evine baktım evde de ışık açmamıştı.

Cimri.

Benim ona baktığım gibi o da bana bakıyordu.

O kadar ruhsuz bakıyordu ki bakışı burdan bile belli oluyordu.

Ne yaşamış olabilirsin ki böyle bakıyorsun.

Sana o hastanede ne yaşattılar.

Neden o hastanede 4 yıl geçirdin.

Neden?

O kadar bakıştik ki bir süre sonra sigarasını hatırladi ama sigarası çoktan sönmüştü.

Bir sigaraya bir de bana baktı.

Ben de karanlıklar içindeki yeşil gözlü adama.

Sanki biliyordu hakkında öğrendiklerimi. Bilerek anlatmamıştı belki de

Hem belki kendi anlatmak istemişti bana.

Olamaz mı?

Hazar ERMANLI çözümü olmayan matamatik sorusu gibisin.

Bir süre daha baktı.

Daha sonra içeri geçti.

Bende bir kaç dakika pencerden boş balkona baktım.

Daha sonra sıkılıp içeri geçtim.

Önce birdaha uyurum diye düşündüm. Yatağa girdim soğumuştu.

Buz gibiydi.

Bende kalktım mutfağa girdim bir yandan da telefondan saate bakıyordum. Tahmin ettiğim gibi birazdan sabah ezanı okuyacaktı.

Bu saate neden uyanıksın Hazar ERMANLI.

Kahvemi içip bir yandan da telefondan kıyafet siparişi veriyordum kış geliyordu.

Bir süre sonra bundan da sıkılıp sosyal medyaya girdim.

Daha sonra bundan da sıkıldım.

Hazar'in hesabına girseydim sıkılmazdim ama neyse sus.

Girmicem işte.

Yarın Alena da gelicek zaten artık evde durmazdik.

Alena benden daha sosyal bir insandı ve bu kasvetli şehirde benden daha çok tanıdığı vardı.

Yarın ilk işim Semra hanımı arayıp bir hafta izin almaktı.

Umarım bir sorun çıkmaz diye düşünüyordum.

Bir süre sonra esnediğimi farkedip odama geçtim pencereye bir daha baktım ama yoktu bende yatağa girip ışıkları kapatmıştım.

🦢

"Kapıdayımm" Alenanın telefondan bağırdığını duyunca bir çığlık atıp kapıya koştum.

Hem açıp gelene baktım.

Alena Günay.

Benim tek kız arkadaşım.

Bağırarak sariliyorduk.

Ergen gibi.

Uzun bir sarılmadan sonra benden ayrılıp baştan aşağı süzdü. Dudak büzerek" Zayıflamışsın " güldüm bu dediğine eskiden lisede Alenanın 5 katıydım. Şuan ise o benden daha dolgun hatlara sahipti ve yanında aşırı zayıf kalıyordum.

Hayat gerçekten bazen Garip olabiliyordu.

Koluna girip "Gel evime bak ben dekore ettim" çocuk gibi heyecanlıydım. Bu benim ilk evimdi ve evime ilk defa Emre ve Atlas abiden sonra biri geliyordu.

Evet Hazar evime hiç girmedi bir keresinde çok ısrar etmiştim. Ama o kadar katı bir suretle redetmişti ki donup kalmıştım bir kaç gün üzüldüm ama sonra unutmuştum.

Birdaha da söylemeye yüzüm yoktu.

Zaten o da beni evine hiçbir zaman zman davet etmemişti.

Sormuştum bir keresinde aldığım cevap ise bambaşkaydı.

Evine kimseyi almiyormuş da bana özel değilmiş de falan falan.

Buna inanmıştım hatta inanıyordum ta ki o gece sarışın kız ve tanımadığım 2 çocuğu görene kadar.

Olabilir.

Alena önce valizini çıkarıp dolabımın boş kısımlarına yerleştirdi. Daha sonra o duş alırken bende bize mantarlı makarna yapiyordum.

Bir süre sonra ıslak saçlarla mutfak girişinde belirdi bu sefer de ben onu süzdüm.

Alena benim gibi kısa ve siyah saçlı değildi kumral uzun saçları vardı.

Boylarımız aynıydı. Üzerinde Beyza bir tişört, altında ise siyah bir tayt vardı.

Sofraya göz ucuyla bakıp bir kahkaha attı ben ona tuhaf tuhaf bakarken "Kızım sen hala mantar mi yiyorsun ya bir insan 6 yılda hiç mi değişmez" Alenayla 6 yıldır tanışıyorduk"Evet hala seviyorum ve yiyorum"

Sofrada sohbet ederek yemeklerimizi yedik. Alena yol yorgun olduğunu söyleyip uymuştu saat öğleni geçiyordu ben de balkona çıktım.

Ordadır diye düşünüyordum ama yoktu arabası da kapıda değildi zaten.

Biraz daha balkonda oturduktan sonra içeri geçmiştim.

Yaklaşık 2 saat sonra ayna karşısında hazırlanıyorduk.

Alena bir bar ayarladığı söyleyip gitmemiz gerektiğini söylüyordu.

Aynadan kendime bakıyordum.

Siyah kot bir şort, üstüne siyah bir büstiyer, siyah uzun çizmelerim, ve ayaklarimin biraz üstunde duran siyah kabanimla hazırdım. Makyaj için alenayi bekliyordum.

Ben biraz cahildim bu konularda cildim temiz ve pürüzsüzdu bu yüzden gerek duymuyordum ama Alena ışılda biraz deyip sinirlerimi atlüst etmişti.

Yüzüme sade dudaklarıma koyu bir makyaj yapmıştı küçük siyah çantamı da taktıktan sonra hazırdım.

Alena ise rengarek bir kombin yapmıştı. Beyaz ince askılı bir elbise, beyaz yüksek taban botları, açık tonlardaki makyajıyla müthiş görünüyordu.

Bir taksiye binmiştik. Yağmur yağıyordu.

Yine.

Yeniden.

Barlar sokağına girdiğimiz farketmemle Alenaya baktım telefonundan takip isteklerine bakıyordu.

Emre'nin soyledikeri aklıma geldi Samsun'da 3 bar Hazar ERMANLI' ya ait.

Umarım onlardan birine gelmemişizdir.

Hem Hazar öyle barlarda takılacak bir insan değil.

Yani umarım.

20 dakika sonra bir cadde'de inmiştik.

Cadde gayet iyi bir şekilde ışıklandırılmıştı.

Mavi, mor, pembe lacivert renkler loş bir şekilde dekore edilmişti.

Alenaya baktım Snap atma derdindeydi.

Yan kaldırımda bir kız ve erkek tartışıyordu.

"Allah bilir çocuk ne yapmıştı da kızı çıldırtmıştır"Alenanın sesini duymamla onun da genç çifte baktığını hissetim.

Bir süre sonra mekana girdik girmeden önce tabelesina baktım.

Sahir.

Kimlik kontrolünden sonra içeri geçebilmiştik.

İçerisi kırmızı loş ışıklarla aydınlatılmıştı.

Hafif slow bir muzik çalıyordu. Mekan girdikçe daha da büyüyordu sanki Alenayla kolkola önce bar tarafına uğrayıp içkilerimizi söyledik daha sonra barmenler hazırlayana kadar arkada bir yere oturmaya karar verdik.

Etrafta ne az ne çok insan vardı.

Bu iyiydi.

Alena mekanı Snap atıyordu. Göz devirdim. Bir insan hiç mi değismez.

Bir kaç dakika sonra içkilerimiz gelmişti.

Alenayla konuşurken gözüme tanıdık bir sima çarpti bu kızı tanıyordum evet bar kısmında mini kırmızı elbisesi, siyah saçları bu kız Songül Salduzdu.

Bar taburesinde 2,3 dakika durup barmene bişeyler söylüyordu barmen de elindeki tablete not alıyordu.

Bir süre sonra kalktı bizim olduğumuz tarafa doğru geliyordu hemen kafamı çevirip saklanamaya çalıştım.

Sanki tanıyacak beni.

Bizi geçip arkaya doğru gitti.

Omzumun üzerinden göz ucuyla arkama baktım.

Ve bingo.

Hepsi ordaydı.

O gece gördüğüm sarışın ve yanındaki 2 erkek, Songül ve Hazar ERMANLI

Hazar bacaklarını uzatmış en köşede masada dönenleri umursmaz bı şekilde telefonuyla ilgileniyordu.

Songül ve sarışın biseyler konuşuyordu.

2 erkekten biri sarışın diğeri esmer ve keskin yüz hatlarına sahipti.

Sarısın olan erkek daha güleryüzlü bir şekilde sohbet ediyordu.

Esmer ve keskin yüz hatlarına sahip olan erkek ise herkesten bıkmış bir şekilde içkisini içiyordu.

5 saniyelik bakışımda onlar beni fark etmedi ama ben hepsini ezberlemistim.

Alena karşı masamizdaki kızın ceketini nerden aldığını söylüyordu.

Arkama birdaha da bakmadım.

Kendimi neden herkes beni bırakmış gibi hissediyorum.

Eve gitmek istiyorum.

Yatağıma girip çikolata yemek istiyorum.

Önümden geçip giden tanıdık silüetle donup kaldım.

İlerledi ilerledi ve karşıdaki merdivenlerden çıkmaya başladı.

Beni farketmemişti anlaşılan.

Ani bir cesaretle peşinden kalktım Alena soran gözlerle bakıp kolumu tuttu.

Başımla hemen geleceğimi söyledim anlayıp kızlarla konuşmaya devam etti.

Ben ise onun gittiği yöne doğru yürümeye başladım.

Merdivenlerden çıkmıştı bu Sahir denilen yer kaç katlıydi böyle.

Aklıma gelen şeyle yoksa burası hazara mi ait diye düşündüm.

Yani adam kendi mekanı varken neden başka insanların mekanına gitsin ki.

Ne demiştim ben Hazar barlarda takılacak bir tipe benzemiyor mu?

Geri aldım.

Benziyor.

Merdivenlerden çıkmaya başladım etraf giderek karanlık olmaya başlıyordu.

Bir kat çıktıktan sonra telefonumu yanımda getirmedigime lanet ettim.

Etraf ne kadar da kararmıştı böyle

Hazar nerde diye düşünürken karşımdaki kapıdan siyah bir silüet karşıma çıktı.

Normallde çığlık atıp geri kaçardim ama hayır yüzümde mimik bile oynamadi.

Siyah karaltı bana doğru geldi sanki o da beni gördüğüne şaşırmamıştı.

Karşımda 1 adım kala durdu.

Bekledim bir şey söylemesini sustu, sustum.

Etraf karanlıktı ama yemin ederim ki yeşil gözlerini burda bile görüyordum.

Birşey demeyeceğini anladigimda boğazımı temizleyip "Merhaba"konu Hazar olunca saçmaliyordum. Neden?

Seni ilgilendirmez.

Biliyorum.

Hiçbirsey demedi başını bile salamadi biraz daha baktıktan sonra yanımdan çekip gitti.

Beni öylece bırakıp gitti.

En azından bir merhaba demesi gerekiyordu değil mi?

Yoksa ben mi fazla hayal kuruyordum.

Omuzlarım düştü. Biraz daha düşünürsem ağlayacaktım biliyordum.

Hızlıca merdivenlerden aşağı indim.

Masaya yönelip çantamı ve kabanımı aldım.

Bir yandan da kafamı kaldıramıyordum.

Alena "Sera ne oluyor iyi misin" değilim Alena.

Almaya bakıp gülümsedim."Dışarıda bir arkadaşım yalnız vakit geçirip geçirmeyeceğimizi söyledi bende neden olmasın dedim."Göz kirptim.

Aslında öyle değildi.

Ama Aleyna öyle bilse birşey olmazdı.

Çünkü anlatmak istemiyordum.

Alena anlayip kaş göz yapti" İyi hadi git bakalım bend 1 saate çıkarım zaten"

Arkama bakmak istiyordum.

Beğendin mi yaptigini demek istiyordum.

Bir merhabayi bile çok gördün demek istiyordum.

Neden böyle yapiyosun demek istiyordum.

İstiyordum ve istemekle kalıyordum.

Alenaya arkamı dönüp çıkışa yürümeye başladım. Kapıdan çıkmadan önce arkama dönüp baktım.

Bir çift yeşil göz bana bakıyordu. Baktığımı görünce hemen kafasını çevirdi.

Ben orda durup bakmaya devam ettim.

Siyah kot ceketine, dağınık siyah saçlarına, parmaklarindaki yüzüklere gittigimi düşünüp bir daha benim olduğum tarafa baktı.

Gözümü bile kırpmadan ona baktığımı gördü.

Sarışın kız elini koluna koyup birşey sorunca gözlerini benim olduğum taraftan çekip sarışın kıza çevirdi bende çıkmıştım zaten.

Kapıdan çıkar çıkmaz yağmur beni karşıladı caddede kimse yoktu olanlar da bir köşede taksi bekliyordu.

Yürüdüm.

Bir süre sonra hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.

Kendimi değersiz hissetirdiğim için ağlıyordum.

O bana kendimi değersiz hissettirdiği için ağlıyordum.

Yürüyerek eve gitmiştim eve gidince hala ağlıyordum.

Aynadan kendime bakıyordum.

Acıyordum kendime.

Aynadaki bu Kıza acıyordum.

Makyajım akmıştı sorun değil.

Kıyafetlerim çamurlu ve ıslaktı sorun değil

Saçlarım ıslak ve pisti sorun değil.

Duş alıp yatağa geçmiştim.

Yatağa geçtikten sonra yarım saat boyunca iç çekişlerimi dinledim.

Daha sonra da..

Uyumuştum.

Balkonundan yatak odamın olduğu tarafa bakan bir çift yeşil gözden habersiz.

🦢

Ve bitti!!!

Yorumlarınızı alabilirmiyim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 24.09.2024 22:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Havinkaybar / EHVENİŞER / 3.BÖLÜM
Havinkaybar
EHVENİŞER

416 Okunma

24 Oy

0 Takip
4
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...