Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10. Zincir

@hayal_crtk

New bölüm -B-ölüm-

 

"Siktir" sanırım bu 6 harfli kelime dudaklarıma hiç yakışmamıştı ama gördüklerime vereceğim en mantıklı tepki buydu. Metehan'ı koltuğa yatırdığı bir kızı ısırırken bulmak cidden beni korkutmuş , Metehan hala kızın üzerinde , bana gözlerini kısmış bakarken gözlerim sarışın kızı buldu , ağlayarak boynunu tutan kızın canının yandığı barizdi. Kız elini çekince uzun boynundaki koca ısırık gözümde parladı lanet olsun... kızın boynunun her yeri kandı ve halada kan akmaya devam ediyordu.

Korkuyla geriye adımlamaya başladım , burdan gitmeliydim yoksa ağlayacaktım bu canavarla aynı ortamda kalamazdım.

"Dur sakar" Metehan kızıl gözlerini sinirle ayırıp bağırınca daha çok korkup hemen arkamı döndüm ve çarptığım garsonun devrilen tepsisini umursamadan koştum. "Sakar" arkamdan kükreyen canavarı duymadan dahada hızlandım. Pislik kızı ısırmıştı , kanlar akmıştı ve ben korkuyordum burdan gitmeliydim onun ne olduğu bile belli değildi.

Barın içinde dans eden ayyaşların arasından sürtünerek çıkmaya başladım. En sonda açıklığa kavuşup kapıya koştum ve dışarı çıktım , kapıdaki vale beni görür görmez arabamı getirmeye giderken hızlı olmasını söyledim. Arabamı beklerken diken üstündeydim her an kapıdan o canavar çıkabilirdi. Sonunda arabam gelince hiç düşünmeden arabama atladım ve gaza kökledim. Araba asvaltta çığlık atıp ilerlerken gözüm dikiz aynasından gittikçe uzaklaştığım bar kapısına yöneldi ve ben Metehan'ı gördüm , arabamın arkasından sinirle bakıyordu. Korkuyla gaza dahada kökleyip asvaltta ilerledim , bir süre sonra okul yoluna girmiştim. Ormanlık alanda hızla ilerlerken ne yapacağımı düşünüyordum müdüremi söyleseydim yada kimseye bişe anlatmasammı. Ya Deniz arkadaşının böyle bir canavar olduğunu biliyormu ki , ah tabiki biliyordu ondan korktuğundan belliydi tüm okul Metehan'dan korkuyordu çünkü onun normal olmadığını biliyorlardı. Peki Deniz normalmiydi ya Meriç, Batuhan , Mert lanet olsun daha 3 gündür tanıyordum ve onlar hakkında hiç bir şey bilmiyordum. Elimi direksiyona geçirip karanlık yolda dahada hızlandım , ormanda ki ağaçlar neden çok ürkünç geliyordu. Düz yolda bir anlığına gözlerimi yumdum ve geri açmamla 15 metre uzağımda birini görmemle korkuyla firene bastım araba asvaltı inleterek durmaya çalışırken adamla aramda ki mesafe gittikçe azalıyordu firene dahada yüklenip arabanın durmasını diledim ama araba durmuyordu. Korkuyla çığlık atıp gözlerimi yumdum çünkü adamla aramda hiç mesafe kalmamıştı. Gözlerimi korkuyla açıp göreceğim manzaraya odaklandım ama nasıl olur arabanın önünde kimse yoktu yada ben birine çatpmamıştım. Gözlerim şaşkınlıkla aralandı yolda bir adam gördüğüme emindim oysaki , titrek elim arabanın kolunu kavrarken yavaşça açtım ve arabadan indim. Sarsak adımlarla düşmemek için arabaya tutunarak ön kaportaya ilerledim ama yine bişe yoktu, arabada herhangi bir yamulma yada kan lekesi de yoktu. Gözlerim hala ön kaportayı incelerken arkamda çıtırtı sesi duymamla korkuyla arkama döndüm ama kimse yoktu öne çıkıp yolu daha iyi incelemeye başladım ve yerdeki kaplumbayı (tuspayı ) görmemle rahat bir nefes verdim. Arabama binmek için arkamı dönmem ile çığlığı basmam bir oldu , arabamın ön kaportasında rahatça oturan çocuk ağzındaki sarı ot ile yere bakıyordu ve siyah saçları gözlerinin önüne düşmüştü ,cidden çok ürkünçtü onu barda atlattığıma emindim oysaki, bana nasıl bu kadar çabuk yetişebilirdi ki. Kalbim deli gibi hızlanırken korkuyla geriye adımladım , kaçmalıydım bu çocuğu görmeye dayanamıyordum.

 

"Dur" göğsüm derin nefeslerim yüzünden inip kalkarken kafamı olumsuzca salladım. "Sakın kaçmaya kalkışma" demesiyle eğdiği kafasını yavaşça kaldırdı ve kızıl gözlerini bana sundu. Gözlerini görmemle dahada korkarken kafamı tekrar olumsuzca salladım kalbim deli gibi çarpıyordu ve soluklarım kulağımda yankılanıyordu. Arabamın kaportasından kalktığı an , dahada geriye adımladım ve üzerime bir adım atınca göğsüm dahada hızlı inip kalkmaya başladı. Kızıl gözleri göğüslerime kayınca dudağının kenarı yavaşça kıvrıldı ve gözleri tekrar gözlerime çıktı. Ağzındaki otu alıp serseri bir şekilde kenara sıktı ve adımları yavaşça üstüme gelmeye başladı kalbim göğsümü yarma pahasına atarken , geriye adımlamayı bıraktım ve arkamı dönüp koşmaya başladım. Asvalt yolda izimi kaybettiremeyeceğimi bildiğim için sık ağaçlı ormana daldım. Ağaçların arasından ay ışığının sayesinde görebildiğim kadar koşarken arada ayağım taşlara takılıyordu.

 

"Sana kaçma demiştim" Metehan'ın keyifli sesi ormanda yankılanırken arkamı dönüp nerede diye bakındım ama hiç bir şey görememiştim. Zaman geçerken Dakikalardır koştuğum için yorgunlukla kendimi bir ağaç dibine attım. Olabildiğince sessiz soluklar verirken ne yapacağımı düşündüm bu geceyi nasıl atlatacaktım , Metehan vampir miydi. Yada satanisttir ama satanistler kedi kanı içmiyolarmı. Düşüncelerime göz devirip ne yapacağımı düşündüm böyle kaçarak olmazdı yakalanırdım o an aklıma bir fikir geldi yerimde doğrulup dibine orturduğum koca ağaca baktım sık dalları ve uzun kollarıyla beni saklayabilirdi. Gülümseyip ağacın en altındaki dala bastım ve başka bir kolla kendimi yukarı çektim sonra başka bir dala bastım ve yine kendimi yukarı çektim böylece güç bela ağaca çıktığımda yaprakların en sık olduğu yere oturdum. Derin soluklar verip gururla gülümsedim burda beni bulamazdı o zombi kılıklı canavar. Sırtımı ağacın koluna yaslayıp iki dakikalığına gözlerimi yumdum.

 

"Saklanmak için güzel bir gece" yumduğum gözlerimi korkuyla açıp sesin sahibine baktım , karşı daldaki Metehan sırtını ağacın kalın bir dalına yaslamıştı ve kızıl gözleri gök yüzüne sakince bakıyordu. Bir an karşımdaki manzaranın çok güzel olduğunu düşündüm ve hemen kafamı sarsıp oturduğum dalda onun gibi ayağa kalktım.

 

"Kaçmamlıydın" Metehan kızıl gözlerini gök yüzünden alıp bana çevirdi , ağacın bir dalından diğerine geçip aramızdaki masafeyi azalttı. "Beni çok yordun" dalın üzerinde yürüyüp biraz daha yaklaştı ve başka bir dala geçip mesafeyi dahada aza indirgedi. Kızıl gözlerini gördükçe kalbim dahada hızlanırken aklıma boynundan kanlar akan kız geliyordu , arkama bakıp ağacın dalından başka bir kola geçtim ve aramıza mesafe koydum. "Hala kaçıyorsun" diyen Mete biraz daha yaklaştı. "Niye konuşmuyorsun Melis"

Mete bir adım daha atınca panikle uzun bir kola geçtim ve o an bir şeyi farkettim Mete bana adımla seslenmişti daha önce adımla seslendimi hatırlamıyordum ama şimdi , şu an adımı söylemişti. Niye büyütüyordum ki altı üstü kanlı ağzından adım çıkmıştı. Aptallığıma küfür atıp bulunduğum kola baktım kalın koldan başka geçecek kol yoktu. Çıkmaz sokak yani lanet olsun.

 

"Sakar kızımız yolun sonunda" Metehan'ın dudağının kenarı alayla kıvrıldı ve dallardan geçerek benim dalıma geldi dengemi sağlamaya çalışıp bir adım geriye attım. "Niye kaçıyorsun ki , yoksa benden korktunmu" Metehan'ın sinsi sırıtışı genişlerken bulunduğumuz daldan üzerime bir adım daha attı. "Dur daha fazla gelme" uyarıma gülen Mete bir adım daha attı ve bende geriye bir adım attım. "Durdursana" tek kaşını kaldırıp meydan okumasıyla , korkuyla yutkundum ben güçlü değildim ne kadar güçlü olmaya çalışsamda hep güçsüzdüm o iğrenç eller üzerimdeykende güçsüzdüm , şimdide güçsüzüm. Ben hep güçsüzdüm hepte güçsüz olacağım babamın ölmeden önce yazdığı mektupta beni yüreklendirmek için söylediği sözler boştu ben zayıf ve eziktim ben durduramazdım , ben yaşayamazdım , ben gülemezdim , ben ağlayamazdım , ben sevemezdim çünkü sevmek için atan kalp bende yoktu bendeki sadece kan pompalıyordu. Metehan dalın üstünde bir adım daha atıp yaklaştı. "Oynayalım mı" sert seni kulaklarımda yankılanırken olumsuzca kafamı salladım. "Bunu evet olarak kabul ediyorum" dedi ve bir adım geriye gitti. "Oyun şu ben sana her yaklaştığımda eğer sabit kalırsan hiç bir şey olmayacak ama sabit kalmaz ve geriye gidersen" kızıl gözlerinden bir ışık geçti. "Bulunduğumuz dalı sallarım anladınmı" dal kalındı ama uca gittikce baya inceliyordu bir yerden sonra beni taşıyazdı ve ben beni taşıyamayacağı noktaya çok yakındım. Eğer Mete dalı sallarsa metrelerce yüksekten yere çakılırdım. "Oyunu öğrendiğine göre başlayalım"

Mete bir adım atınca yerimde kaldım , ve yine adım attı kalbimin atışları hızlanmaya başladı ama hala olduğum yerdeydim, dudağının kenarı tehlikeyle kıvrıldı "aferin sakarıma" bir adım daha atınca artık aramızda çok az bir mesafe vardı. Aklıma sarışın kızın boynu gelince hemen geriye adımladım. Metehan kızıl gözlerini kısıp kafasını sola yatırdı. "Yanlış hamle güzelim" ve ağaçta zıplayıp koca dalı sarstı, dengemi kaybedip daldan yere düşerken iki elimi kavradı ve beni havada yakaladı. Metehan ağacın üzerinde ellerimi rahatça tutarken ben ağaçtan sallanıyordum. "Sıkı tutun sakar" ellerimi ağacın dalına getirip ağaca tutunmamı sağladı ve dalın üzerinde ayağa kalktı. Ellerimle az önce düştüğüm dala dahada sarılırken fazla tutmaya gücüm yoktu.

 

"Niye kaçtın benden sakar" kafamı yukarı kaldıramadığım için yüzünü göremiyordum ama sesinden çok eğlendiği belliydi pislik beni resmen ağaçta sallandırıyordu. Ona cevap vemeyince ağacın dalını hafifçe sarstı , ellerim yosun tutmuş ağaçta kayarken tırnaklarımı ağaca geçirdim. "Cevap ver" sinirlenmeye başlayan sesi kulaklarıma ulaşırken , ellerim daha fazla dayanamadı ve ben gözlerimi yumup kendimi boşluğa bıraktım , vücudumda oluşacak acıyı beklerken saniyeler geçmişti ama hiç bir şey hissetmiyordum. Kesin ölmüştüm ve ruhum boşlukta süzülüyordu niye her taraf karanlıktı ki. "Gözlerini açmayı düşünüyormusun" duyduğum sesle irkilip gözlerimi açtım , gözlerimi yumduğumu unutmuştum. Kendimi Metehan'ın kucağında bulmamla şaşkınlıkla ağzımı açtım , daha saniyeler önce ağaçtaydı nasıl olurda beni düşünce yakalayabilirdi bu kadar hızlı olması imkansızdı. Allah'ım nolur bir alacakaranlık faciyası yaşanmasın. "Bırak" kucağında debelenip yere inmeye çalıştım. "Eminmisin" tek kaşını ve dudağının kenarını kaldırmasıyla, kafamı hemen salladım ve kendimi popo üstü yerde buldum. "Popom" elim sağ kalçama giderken yavaşça okşadım bu aptalın popomla ne alıp veremediği vardı ki. "Yürü" Metehan arkasını dönüp ormanın içine ilerlerken bende ayağa kalkıp onun tam tersi istikametine yöneldim. Tabi kolumdan tutulup çevrilmemle beni kaldırdığı gibi omzuna attı. "Hayvan bırak , seninle gitmeyeceğim canavar"

Tüm gücümle çığlık atmama karşın hiç bir şey demiyordu, sadece yürüyordu , ellerimi yumruk yapıp sırtına infirmee başladım. "Bırak beni hayvan herif" ellerim şiddetini dahada arttırırken yine bir şey yapmadı. "Beni duymuyormusun , vampir kılıklı, zombimsi, aşırı ukala , siyah saçlı , değişken gözlü ve kaslı yaratık" sırtına son bir yumruk daha indirdim. Bir dakika ben ona kaslı yaratık mı demiştim , yok canım dememişimdir dimi. " kaslı yaratık haa" Mete'nin gülmemek için kendini zor tutan sesi kulakların ulaşırken yanaklarım utançla kızardı. "Yaratıksın demek istedim" dedim sinir ve utançla.

 

"Ama kaslı bir yaratık" en sonunda gülmeye başlayınca , utançla kafamı sırtına gömdüm ve avuç içlerimle beyaz tişörtümü sıktım , Metehan yüksek sesle gülerken dahada utandım ve avuçlarımdaki tişörtünü dahada sıktım. "Lanet olsun" Metehan'ın sesi ormanda yankılanınca Ne olduğunu anlamaya çalıştım. "Çek tırnaklarını sırtımdan" bağırmasıyla tişörtünün üstünden sırtına batırdığımı yeni farkettiğim tırnaklarımı çektim. Omuzlarının sarsılmasından anladığım kadarıyla derin nefesler alıp veriyordu ne yapmıştımki ben altı üstü tırnaklarımı bilmeden etine geçirmiştim. "Bana bağırma ukala" dedim bende ona bağırarak. Beni omuzunda sarsıp biraz daha sırtına sarkıttı. "Sus lan ,o tırnaklarını bir daha bana yaklaştırma yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim" ne yapabilirdi ki batırırdım ne olacakmış. "Batırırsam nolacak ki" dedim çirkefçe. Uzun saçlarım baş aşşağı durduğum için yüzümü kapatıyordu ve metehanın bacaklarına dolanıyordu. Gerçi yüzüm Metehan'ın sırtını görüyordu sadece ama bu manzarada fena diyildi hatta baya iyiydi.

 

"Denede gör ama pişman olursun" dedi sesi hem ciddi hemde arsızdı. Ne olacağını bilmediğim için tırnaklarımı sırtından uzak tuttum ama ellerim hala beyaz tişörtünü kavrıyordu. "Midem bulandı inmek istiyorum" aslında midem bulnmamıştı ama bana da bahane lazımdı.

 

"Yalan söylüyorsun" görmesede kaşlarımı çattım.

 

"Beyaz tişörtünü kusmuklu etmemimi iatiyorsun" sessiz kalıp biraz daha ilerledi, saçlarımın gösterdiği kadarıyla ana yoldaydık.

 

"Eğer tişörtümü kusmuk edersen , senin tişörtünü kan ederim" dedi. Kalbim korkuyla çapmaya başlarken aklıma yine o kız geldi acaba durumu nasıldı , ya benim tişörtümü kan edecekse benidemi ısıracaktı. Korkuyla yutkunup sırtına küçük yumruklarımı indirdim. "Bırak beni hayvan herif" diye bağırıp dahada yumrukladım sırtını.

 

"Kalp atışların hızlandı ve vücudun adranalin pompalıyor , ayrıca kan akışında hızlandı ve cidden bu faktörler dişlerimi karıncalandırıyor"

Demesiyle durdum beni hissediyordu , kalp atışlarımı , kanımı , korkumu her şeyimi hissedebiliyordu. Dişlerim karancalanıyor demişti beni ıaırmak mı istiyordu. "Sen vampirmisin" dedim korkarak , hadi ama burası gerçek dünya vampir diye bir şey olamazdı.

 

"Çok konuştun" dedi. Beni tutup arabamın içine sıktı. O kadar dikkatsizdimki arabama ulaştığımı bile farketmemiştim. Eğilip emniyet kemerimi çıkardı ve yerine taktı o an o kadar yakındık ki istemsiz nefeslerim hızlandı. Kızıl gözleri önce biraz yüzümde oyalandı ve ordanda dudaklarıma ulaştı yutkunup derin bir soluk aldı ve kızıl gözleri bu seferde saçlarımın açıkta bıraktığı boynuma kaydı. Kızıl gözleri koyulaşırken adem elması hareket etti, yutkunmuştu gözleri kada koyulaşıp bordo rengini alırken korkuyla geriye çekildim. Metehan gözlerini yumup tekrar açtı ve bir rüyadan uyanmışçasına kendine geldi. Hemen aramızdaki yakınlığı bozdu ve kapıyı örttü. Ben mi? tam bir aptal gibi donup kalmıştım çünkü sadece erkeklerden korkan ben artık yeni bir korku edinmiştim.

 

Metehan YAKAR benim yeni korkumdu...

 

Metehan'ın şöför koltuğuna oturmasıyla , aklım başıma geldi ve elim kapıya giderken Metehan çoktan arabayı çalıştırıp gaza köklemişti. El mecbur elimi kapıdan çekerken araba okul yolunda ilerledi. Üstüme atılan biş şişe suyla kafamı Metehan'a çevirdim. "Koşmaktan susamışsındır , boğazın kurumuş olmalı" dedi.

 

"Ne zamandır beni düşünüyorsun" dedim tek kaşımı kaldırıp. Kafasını bana çevirip sinsice gülümsedi.

 

"Sakar boğazın kurursa sonra bana nasıl bağırırsın" diyip göz kırptı ve kızıl gözleri tekrar yolu buldu.

 

Gerçekten çok susamıştım ve boğazımda kurumuştu , şişenin kapağını çevirip ağzıma dayadım ve tüm suyu tek seferde içtim. Susuzluğum geçmişti ama şimdide açlık bastırmıştı. Karnımı tutup kafamı koltuğa yasladım , uykum gelmişti ama daha 2 dakika önce , uykum yoktu. Esneyip kafamı dahada koltuğa yasladım , etraf dönmeye başlamıştı. "Su iyi geldimi" duyduğum keyifli ses beynimde yankılandı , kafamı çevirip araba süren Metehan'a baktım , oda kafasını çevirip bana baktı ve silik bir gülümseme oluştu dudaklarında.

 

"Senden nefret ediyorum ukala" daha fazla dayanamadım ve gözlerim karardı. Son gördüğüm Mete'nin dahada genişleyen gülümsemesiydi.

 

🌙 🌙 🌙

 

Başımdaki iğrenç ağrıyla gözlerimi araladım ama her şey o kadar bulanıktı bir kaç kez kıprıştırınca her şey netleşti. Yatağa yatırılmıştım ve burası kesinlikle benim yatağım diyildi tıpkı bu odanında benim odam olmadığı gibi , oda siyah ağırlıklı döşenmişti ama duvarlardaki beyaz boya ortama ferah bir hava katmıştı. Gözlerimi odada biraz daha dolandırıp gördüğüm siyah giysi dolabına yöneldim kapağı kaydırıp açtığımda içinin ful erkek kıyafetiyle dolu olduğunu gördüm. Yine siyah ağırlıklı kıyafetler gözüme gelirken , bu odanın kimin olduğunu anladım kesin Metehan'ındı ama burası okul değildi okuldaki odasıda siyah ağırlıklıydı ama bu kadar büyük değildi ve bu kadar güzel. Peki ben burda ne geziyordum , beni yine bayıltmıştı pislik hemde susuzluğumdan yararlanıp. Pekala sakin kalıyorsun Hayal ve burdan çıkıyorsun o sana hiç bir şey yapamaz , sen Hayal Melis ATEŞ'sin fazlaca güçsüz ve ezik olsanda , hatında hiç iyi bir şey yaşamasanda, geçmişte yaşadıkların seni güçsüz ve ezik yapsada sen Hayal Melis ATEŞ'sin , ahh kendimi bile kandıramıyorum ki ben iki gram cesaretimde uçtu resmen. Yinede böyle boş duramam , yavaşça odamın kapısına gidip kolunu yavaşça indirdim kapının aralanmasıyla kilitli olmadığına sevinçten çığlık atacaktım. Odadan kafamı sündürüp etrafı kontrol ettim, kapı uzun ve geniş bir kolidora açılıyordu ve iki tarafındada kimse yoktu. Sessizce kolidora çıktım ve yavaşça merdivenlere ilerledim evde hiç ses yoktu ve tıpkı çıktığım oda gibi kolidordada siyah renkler ağırlıklıydı. Ev cidden mükemmel gözüküyordu ve pahalı olduğu her halinden belliydi.

 

Merdivenlere ulaşınca yine kafamı sündürüp etrafı inceledim merdivenin sonudaki büyük salonda kimse yok gibiydi. Derin bir soluk verip merdivenlerden olağanca sessiz bir şekilde inmeye başladım , salon cidden boştu ve iştihamıyla gözlerimi büyülüyordu. Gözlerimi zar zor salondan alıp , çıkış kapısını aradım ve bingo tam karşımdaydı. Yüzümde zaferli bir gülümseme oluştu ve yine sessizce kapıya yöneldim ama bir şeye çarpmamla neye uğradığımı şaşaırdım önümde hiç bir şey yoktuki benim , sadece boşuktu ellerimle kontrol amaçlı önümü yokladım ama yine bir şey yoktu lan yoksa cinlere filanmı çarptım. Saçımı karıştırıp nolur nolmaz diye sağdan ilerledim ama yine bir şeye çarpmamla çığlık atıp geriye çekildim. "Lanet olsun çarpıldım sonunda" dedim bağırarak. Ve salonun içine koşturdum gözlerim hala kapının üzerinde dolanıyordu. Kapının içinden birinin girmesiyle , çığlık atıp koltuğun arkasına geçtim.

Lanet kapı açılmamıştı bile biri içinden geçmişti tabi o korkuyla kim olduğuna bile bakmamıştım. "O çığlık atan kimse kulağımı sikti" Mert'in sesiyle koltuğun arkasından kafamın ucunu çıkardım. Cidden Mert'ti elinde poşetlerle kapının önünde dikiliyordu lanet olmasın kapının içinden geçmişti. Tekrar koltuğun arkasına sindim cidden bu evde ne oluyordu önce Metehan bir kızı ısırıyordu, sonra ben görünmeyen bir şeye çarpıyordum, Mert ise kapıların içinden geçiyordu , cidden kim ışın çıkaracak merak ediyordum.

"Sakaaaaaar" üst kattan Metehanın kükreyişini duymamla iyice koltuğun arkasına sindim.

 

"Metehan niye bağırıyor yine , Melis'imi kaybetti acaba" Mert biraz sessiz kalınca tekrar konuştu ve ben mal gibi kaldım. "Halbuki koltuğun arkasında kedi gibi saklandığına eminim , kalp sesi buraya kadar geliyor" gözlerimi irice açıp saçlarımı geriye ittim. Kalbimi duyamazdı imkansızdı.

 

"Bizim için imkansız yoktur" Meriç'in sesini duymamla yutkundu o az önce düşüncelerime cevapmı vermişti. "Teknik olarak evet" yine cevap verince kendime lanet edip yerimde sindim.

 

"Sakar eğer 3 saniye içinde çıkmazsan dişlerimin yeni hedefi sen olacaksın , bu arada koltuğun arkasında olduğunu biliyorum" sinirli sesi kulaklarıma ulaşınca ne yapacağımı bilemedim burda olduğumu biliyordu.

 

"Bir" nefesim hızlandı.

 

"İki" sondaki harfi uzatmıştı.

 

"Üç" dediği an hızla ayağa kalktım. Gözleri tehlikeyle ışıldarken vücudumu süzdü. "Batuhan!" Arkamdan birinin dirseklerimi kavramasıyla korkuyla çığlık attım. Kafamı çevirdiğimde arkamda kimse yoktu boştu. Kan beynime sıçrarken iyice debelendim , ama arkamdaki neyse beni çekiştirip geri geri götürdü ve koltuğa sıktı, kafam koltuk başlığına çakılınca acıyla inleyip elimi başıma götürdüm.

 

"Eşyamı sıkıyorsun lan , görünmez cin" dememle etrafta bir kahka duyuldu ve gözlerimin önünde Batuhan'ın bedeni belirdi. Yine çığlık atıp koltukta geriye çekildim.

 

"Cin demesen iyiydi" diyip yine gülmeye başladı.

 

"Lanet olsun nesiniz lan siz , vampir misiniz cin misiniz" diyip ayağa kalktım. Dört erkeğinde gözleri üzerimde gezindi , Mert dışında hepsi tehlikeyle bakıyordu özellikle Metehan her an beni ısıracakmış gibi hissediyordum.

 

"Melis korkmana gerek yok yani var , yani hadi konuşalım biraz" Mert'in güven veren sesi beni kandıramazdı onun o kapıdan nasıl geçtiğini görmüştüm. Olumsuzca kafamı salladım "sizinle konuşacak hiç bir şeyim yok" diyip hızla çıkış kapısına yöneldim.

 

 

"Evet düzgünce uyardığımıza göre , olacaklardan ben sorumlu değilim" Metehan'ın sakin sesi kulağıma ulaşınca durmadan kapıya yöneldim ama karnıma geçirilen kolla ayaklarımın yerden kesilmesi bir oldu. Seslice bağırıp çırpındım ama ayaklarım yere bile değmiyordu , hayvan beni tek koluyla göğsüne dayamış ve ayaklarımı yerden kesmişti. Tekrar koltuğa sıkılmamla kalkmaya yeltenecektim ama Metehan'ın üzerime eğilmesiyle iyice geriye yaslandım kollarını iki yanıma dayamıştı ve kızıl gözlerini gözlerimden ayırmıyordu.

 

"Meriç!" Duyduğum zincir sesiyle gözlerimi ayırdım inşallah düşündüğüm şeyi yapmazlardı. Metehan hala üzerime eğilmiş bir vaziyetteydi o yüzden fazla hareket edemiyordum ve itmek için bile ona dokunmuyordum. Sol ayağıma geçirilen şeyle korkuyla ayağımı çekiştirdim hadi ama bu kadar ileri gidemezlerdi olamazdı , unuttuğum şeyleri tekrar hatırlayamazdım , zincirleri hatırlamalıydım. Korkmamalıydım lanet olsun zihnimdeki daha yeni toz tutmaya başlamış kitapları açmamalılardı. Unut Melis , zincir sesi kulağıma gelince ayağımı korkuyla daha çok çekiştirdim.

 

"Şşşhhhh uslu dur sakar" Metehan üzerimden çekilince gözlerim direk sağ ayağımı buldu , uzun zincirin ucudaki kelepçe sağ bileğime geçirilmişti ve diğeride ucuda koltuğun ayağına geçirilmişti. Lanet olsun çıkarmalıydım bu zinciri , daha fazla kalamazdı. Nefesim hızlanırken gözlerimi kelepçeden aldım ve sinirle Meriç'e baktım , gözleri anlamaz bir şekilde gözlerimde dolanıyordu.

 

"Çıkar şunu" dedim bağırarak.

 

"Uslu dur" Metehan bana kızıp hemen çaprazımdaki tekli koltuğa geçti. Diğerleride karşıma orurdu Meriç beni çözmeye çalışıyordu , zihnimi görüyordu ve niye bu zincirlerden bu kadar korktuğumu bilmek istiyordu ama o anıları tekrar hatırlayamazdım. Hışımla ayağa kalkıp bacağımı çekiştirdim bu zincirden kurtulmalıydım , bileğim morarsa bile dahada sert çekiştirdim zinciri.

 

"Uslu dur" konuşan kimdi Metehan'mı yoksa o mu?

Korkuyla dahada çekiştirdim zinciri ama kopmuyordu yine...

 

"Rahat dur sakar" duramazdım artık duramazdım zinciri istemiyordum.

 

"Siktir sus lan" diyip koltuğun kenarındaki sehpanın üzerine uzandım ve elime geçen vazoyu zincirin üzerinde kırdım ama zincir hala sağlamdı, ayağımdaydı, bendeydi. Yere eğilip kırdığım vazodan büyük bir parça alıp umutsuzca zincire sürttüm lanet olsun niye kopmuyordu ki.

"Derdin ne lan" onun sesini duymamla korkuyla çığlık attım.

 

"Hayır lütfen" diyip koltuğa oturdum karşımdaki çocuk sözlerimi duymamış gibi üzerime geldi. Gözlerim dolmaya başlarken koltuğa iyice sindim. "Lütfen" dedim titreyen sesimle , her an ağlayabilirdim.

 

"Ne diyorsun ne lütfeni" kızgın sesini duyunca dahada koltuğa sindim. Üzerime eğilmesiyle çığlık atıp ittirmeye başladım ama o benden çok daha güçlüydü. "Delirdinmi"

 

"Nolur bırak" hala onu ittirmeye çalışıyordum ama o beni bileklerimden kavrayıp koltuğa bastırınca artık kaçışım yoktu. "Kendine gel" karşımdaki adamın mavi gözleri sinsice kısıldı açık kahve saçları kaşlarının üzerine geliyordu , yine olacaktı. "Adımı söyle" sesi kulaklarıma ulaştı.

 

"Yapma" diye bağırıp dahada debelendim.

 

"Meriç şu kızın bileğindeki lanet zinciri çöz" bileklerimde hissettiğim boşluk ile zincirin gittiğini anladım. Ama o hala üzerimdeydi.

 

Ağzımdan bir fısltı gibi kelimeler döküldü "yapma , yapma , yapmaaaaaa" en son gözlerimi yumup çığlık atmıştım. Gözlerimi açtığımda üzerimde Metehan'ı görmemle her şeyin hayal olduğunu anladım, geçmişteki bazı şeyleri hatırlamıştım zaten unutmamıştım ki. Rahat bir nefes verip kafamı kafamı koltuğa koydum ve daha 1 ay önce verdiğim sözü bozup daha fazla tutamadığım yaşları serbest bırakıp ağlamaya başladım. Bileklerimdeki eller çözülünce dahada ağladım , üzerimdeki Metehan kalkarken korkuyla yapmamam gereken bir şey yaptım ve kollarımı kalkan çocuğun boynuna dolayıp dahada ağladım. Kaskatı kesilen Mete'nin benden böyle bir hareket beklemediği kesindi , hoş bende kendimden böyle bir şey beklemiyordum ama korkmuştum yanlız kalkmaktan korkmuştum onu tekrar görmekten korkmuştum bu anıyı tekrar yaşamaktan korkmuştum. Tepki vermeyen çocuğa kollarımı dahada dolayıp , kafamı boynuna gömdüm ve hıçkırarak ağladım. Sırtımdaki ellerini hissedince dahada sokuldum boynuna , Metehan bir elini bacağımın altından geçirip diğer elini sırtıma koydu ve koltukta oturup benide kucağına oturttu. Kafamı bir an olsun boynundan çekmiyordum , göz yaşlarım dahada akarken her şey için ağladım. Babam öldüğü için , geçmiş için , sürtük damgası yediğim için havuzda boğulma tehlikesi yaşadığım için çektiğim acılar için beni hissizleştiren bu hayat için hıçkıra hıçkıra ağladım. Burnumda Metehan'ın erkeksi ve çekici kokusunu soluyarak ağladım , boynunun her tarafını göz yaşı yapmıştım. Aklıma zincirlendiğim anlar gelince korkuyla dahada sarıldım boynuna , Metehan yerinde rahatızca kıpırdanıp kararsız bir şekilde elini sırtıma koydu ve beni kendine biraz daha çekti. Elleri saçlarımda dolanırken istemsiz mayışmış ve rahatlamaya başlamıştım. "Korkuyorum" dedim fısıltyla.

 

"Neden korkuyorsun" dedi Metehan saçlarımı dahada okşarken. Yutkunup Metehan'ın sakinleştirici kokusunu içime çektim.

 

"Geçmişten ve gelecekten" diyip dahada ağladım boynunda , sakinleşmeliydim ama yapamıyordum o , onlar beynimin her yerindelerdi.

 

"Uyu"dedi Mete sakince eli hala saçımdaydı ve elinden yayılan enerjiyi tüm vücudum hissediyordu , mayışan vücudumu zar zor kaldırıp dibimdeki yüzüne baktım. Göz yaşlarım hala akıyordu.

 

"Lanet vampir" dedim son kalan gücümle ve kafam Metehan'ın boyun çukuruna düştü.

 

"Lanet kadın" sesi kulaklarımda çınlarken dudaklarımda ufak bir gülümseme belirdi. Sonra karanlığı kucakladım ve geçmişi yine rafa kaldırdım.

 

YAZARDAN

 

Güzel kız dudağındaki belirsiz gülümsemeyle vampirin kucağında uyuya kaldı. Tabi bu uykuda Metehan'ında ufak bir dokunuşu olabilirdi , sonuçta vampirlere ait özel yeteneklerden onda da vardı ve şifa vermenin yanı sıra insanların vücudunuda kontrol edebilirdi.

 

Kızın uyuduğunu anlayan Metehan rahatça koltukta geriye yaslandı ve kollarında ki kızı hissetti , kokusu öyle büyüleyici ve güzeldiki içine çektikçe istemsiz kollarındaki kızı arzuluyordu , ayrıca siyah saçları beyaz teninde öyle dağınık ve etkileyici bir görüntü oluşturuyordu ki parmaklarına dolamamak için kendini zor tuttuyordu. Kollarıdaki kızın kalp sesi kulaklarına gelirken istemsiz gerilde vampir çünkü çok hızlı atıyordu , kabinde pompalanan kanın sesini bile duyuyordu ve bu ses bile onu ısırma isteği oluştuyordu. Belki kan kokusunu kolye yüzünden alamıyordu ama vücudunun tüm tepkilerini hissedebiliyordu. Kalbini , kanını , salgıladığı adranalini , hızlanan nefesinin sesini bu kızı her şeyiyle hissediyordu.

 

Metehan'ın kızıla dönen gözleri , kızın kanına susadığını gözler önüne sererken , vampirin gözleri karşı koltuktaki üç vampire döndü.

"Sen iyimisin Metehan" Meriç'in endişeyle sorduğu sorular Metehan'ın aklını başına getirmişti. Dostuna kafasını sallayıp kucağındaki kıza göz ucuyla baktı. Ellerini Metehan'a dolayan kız kafasını vampirin boynuna gömmüştü ve öyle huzurlu uyuyordu ki Metehan bir an sinsice güldü uyanınca bunu kesinlikle kızın yüzüne vuracaktı. Kız hiç bir şeyden habersiz vampirin kucağında kıpırdandı ve dahada sokuldu Metehan'a. Metehan kaşlarını çatıp derin bir soluk aldı eğer bu kızla biraz daha böyle yakın kalırsa hiç iyi şeyler olmayacaktı , ziraz kızın kalçaları tehlikeli sularda dolanıyordu.

 

"Meriç kız neden zincir takılınca böyle tepki aklını okudunmu" Mert'in sorusuyla Meriç siyah saçlarını karıştırıp sıkıntıyla öne eğildi ve Metehan'ın kızıl gözlerine baktı.

 

"Melis daha önceden zincirlenmiş" odadaki üç erkek Meriç'in sözleriyle Melis'e döndü hepsinin tüyleri diken diken olmuştu , özellikle Metehan bunu yapanın kim olduğunu ölesiye merak ediyordu çünkü eline geçince hiç iyi şeyler olmayacaktı.

Dostunun düşüncelerini gören Meriç Metehan'ı yanıtladı.

 

"Bir adam gördüm zihninde , açık kahverengi saçlı mavi gözlü" yutkundu ve gözlerini yere indirdi devamını nasıl dile getireceğini bilemiyordu. Derin bir nefes aldı. "Melis'in üzerindeydi , bakışları öyle iğrençtiki , adam kızı zincirlemişti" Metehan sinirle nefesini verdi , geldiğinden beri bu kıza kötü davranıyordu , ona sürtük demişti sabaha kadar buz gibi odada bekletmişti. Kendine lanetler savurup kucağındaki kıza baktı , bu uzun dilli kızı sevmemişti ama yaşadıklarını bilmeden oda ona kötü davranmıştı. Tam bir pislik olduğunu biliyordu ama o kendinden güçsüzlere bu kadar kötü davranmamıştı hiç ama Melis'e yapmadığını bıkakmamıştı. Sadece o değil Batuhan ve Meriç'te kendinden nefret etmişti ama artık bu kıza iyi davranmak için geçti çünkü bu üç oğlanda birden iyi olamazlardı ama Melis'in daha fazla canını yakmamaya çalışırlardı.

 

"O adam ona..." Metehan devamını getiremedi Melis'e başka birinin zorla dokunduğu bilmek istemiyordu. Erkeklerden korktuğunu biliyordu , dokunmalarından isteği dışı bir şey yapmalarından korkuyordu ama o bunu sadece kendini beğenmişlik olarak görüyordu, ergenler ulaşılmaz olmak istiyolardı ve Melis'i de o yüzden uzak duruyor sanmıştı ama gerçek anlaşılmıştı ki Melis geçmişinde hiç iyi şeyler yaşamamıştı.

 

Meriç Metehan'ın yarım kalan cümlesini anlamıştı.

"Bilmiyorum sadece adamın 'adımı söyle' dediğini duydum , Melis seni o adam zannediyordu Mete o yüzden bağırıyordu senin yüzünde o adamı görüyordu"

 

"Halisünasyon mu gördü yani" dedi Mete gözleri sakar kızın üzerindeydi.

 

"Bir nevi eski bir anını yaşadı desem daha doğru zaten zincir çıkınca kendine geldi"

 

"Kendine gelincede nefret ettiği Metehan'a sarıldığına göre gerçekten korkmuş" dedi Batuhan , gözleri dostunun kucağındaki kızdaydı ve içinde bir yerde o kızı kendi kucaklamak istiyordu.

 

"Boynumu ne hale soktuğunu görseniz gözünde hortum var sanırsınız" dedi Metehan gülerek. Melis boynunu göz yaşlarıyla o kadar ıslatmıştı ki en sonunda tişörtünün yakasıda sırıl sıklam olmuştu. Ama kızın ağlarken titreyen dudaklarını her hissettiğinde , burnu arsızca kokusunu içine çektiğinde , uzun kirpikleri ve saçları boynunu gıdakladığında öyle kendinden geçmişti ki o titreyen dudakları öpmek istemiş , o arsız burnu nazikçe ısırmak ve o haylaz saçları okşamak istemişti. Kendine kızıp kaşlarını çattı rüyasında görürdü , bu kız ne yaşarsa yaşasın hala onu sevmiyordu.

 

"Keşke zincir takmasaydık kıza, baksana gözleri ağlamaktan ne hale geldi" Mert'in sözleriyle Batuhan hemen savunmaya geçti.

 

"Bizim kötü bir niyetimiz yoktu , Melis vampir olduğumuzu öğrenip ha bire bizden kaçmasa onu zincirlemezdik sadece kaçmaması için zincirledik adam akıllı konuşunca zinciri çözecektik zaten" diyip geriye yaslandı.

 

"Böyle olması daha iyi en azından onun hakkında bir şeyler öğrendik" dedi Meriç.

 

"Ben Melis'i üst kata çıkarıyorum" Metehan kucağındaki kızı kaldırıp merdivenlere , yönelidi ve üst kata vampir hızıyla saliseler içinde çıktı.

Kendi odasına girdi ve Melis'i kendi yatağına eğilip bıraktı , lakin Melis'in onu bırakmaya pek niyeti yoktu. Kollarını inatla çözmüyordu ve Mete kalkmaya niyetlendiği an kaşlarını çarıp dahada sarılıyordu boynuna.

 

"Melis uyanınca bu yaptığını gözüne sokmayan Metehan şerefsiz" diyip kollarını boynundan çözdü Melis sinirle homurdanıp kaşlarını dahada çattı. Metehan keyifle gülümseyip yatak yastıklarından birini alıp Melis'in ellerine verdi , Melis yastığın kokusunu alır almaz kollarıyla sarmaladı ve burnunu yastığa gömdü.

 

"Demek kokumu seviyorsunuz sakar hanım" diyip sinsice güldü ve kapıya yönelip çıktı.

 

 

Loading...
0%