@hayal_crtk
|
Yakışıklı vampir yavaşça merdivenleri indi ve salona geçti , salonda bekleyen dostlarının endişeli bakışları altında tekli koltuğa yürüdü ve yine yavaşça koltuğa oturdu. Canı sıkkındı çünkü sakar kız hiçte beklediği gibi sakin bir yaşantı sürmüyordu , ayrıca vampir olduğunu öğrenmişti ki bu bir yandan iyi olsada diğer yandan kötüydü. İyiydi çünkü artık neyle karşı karşıya geleceğini biliyordu , kötüydü çünkü artık okuldaki kimse Melis'i görünce insanmış gibi davranmayacaktı , kızı istedikleri şekilde korkutacak ve tehdit edebileceklerdi. Ama bilmedikleri şey Melis öyle kolay kolay korkmazdı , evet erkeklerden ve Metehan'dan korkuyordu ama bu okuldaki herkes vampir diye korkacağı anlamına gelmiyordu. Aksine onlara kafa tutacaktı. Üstelerine gidecek ve canına susamış gibi davranacaktı. "Kız uyanınca napıcağız" dedi Mert, Metehan derin bir iç çekip saçlarını dağıttı. "Onunla düzgünce konuşuruz" dedi Mete sakince. "Bizi dinlemiyor ki , sadece kaçmaya çalışıyor" Batuhan'ın sözleriyle Metehan'ın dudağının kenarı kıvrıldı ve dostuna döndü. "Beni dinleyecektir" dedi keyifli sesiyle. Melis'in onu dinleyeceğini biliyordu çünkü ondan korktuğunu farketmişti ve bu çok işine yarayacaktı. Melis ona ters gittikçe canı yanıyordu ama eğer Metehan'a ters gitmeye korkarsa canı artık yanmazdı. Lakin kimse Melis'in Metehan'dan korksa bile ona ters gideceğini bilmiyordu , elbette başlarda korkusunu dışarı vuracak ve korktukça hırçınlaşcaktı ama daha sonra korkusunu içine atacak ve korksada bunu belli etmeden eski haline dönecekti. O sadece önce Allah'tan sonrada Erkeklerin ona zorla dokunmasından korkardı. "Seni dinleyeceğini nerden biliyorsun" dedi Batuhan merakla o kızın kimseyi dinlemediğini biliyordu. "Benden korkuyor , barda kızın birini ısırırken beni gördü , ısırdığım kızın ağlamalarını ve boynundaki kanı görünce nasıl kalp atışları hızlandı görmeniz lazımdı" Mete'nin sözleri odadaki dört erkeğide gülümsetti. "Uyanmasınımı bekliyeceğiz yani" dedi Meriç "Evet" MELİSİN AĞZINDAN Yangınlarla çevrili bir girdabın önündeyim, bir adım atsam ateşten girdap beni yutacak ve alevler vücudumu sarmalayıp yakacak. Gözlerimle gördüğüm son renkte ateş kızılı olacak , peki ben niye bu renkte kaybolmak istiyorum? Arkama dönüyorum şimdide , kayalıklara çarpan suların sesi kulaklarıma geliyor , önümde uçsuz bucaksız kızıl bir deniz. Bir adım atsam yüksek uçurumdan düşeceğim ve kızıl denizde yavaşça dibe batacağım , sonra bir dalga gelip beni savuracak ve kayalıklarda dağılacağım , gördüğüm son renkte denizin kızılı olacak peki ben niye şimdide bu eşsiz kızılda kaybolmak istiyorum? Gözlerim tutkalla yapıştırılmış gibi açılmazken elimle gözlerimi ovuşturup tekrar açmaya çalıştım , göz kapaklarım kısık bir şekilde açılınca gözlerimin ağlamaktan şiştiğini anladım. Bulunduğum yatakta oturur pozisyona gelip sarmaladığım yastığı biraz daha sıktım. Ben az önce sarmaladığım yastık mı dedim? Elimdeki yumşacık beyaz yastığa bakıp burnuma yaklaştırdım, burnuma gelen müthiş kokuyla mayışıp burnumu iyice yastığa gömdüm. İçime çektiğim derin bir nefesle kokuyu anlamaya çalıştım, erkeksi ve aşırı güzeldi tıpkı... tıpkııı... Metehan gibi... Zihnime doluşan görüntülerle bulunduğum geniş yatağa bakıp hışımla ayağa kalktım , ama ayağa kalkmamla başımın dönmesi bir oldu. Ne zamandır yemek yemiyordum ben ? Ve bu gün günlerden neydi. Metehan??? O nerdeydi ben onu en son alt katta görmüştüm ve... Odadaki banyoya geçip ihtiyaçlarımı giderdim ve soğuk suyla iyice yüzümü yıkayıp lavabonun aynasına baktım. Gördüğüm suratla yüzümü buruşturdum , düz siyah saçlarım iyice dağılmıştı ve şiş gözlerimin çevresi kıpkırmızıydı beyaz tenim o kadar solmuştu ki bir an kendimi hayalet sandım. Elimle uzun saçlarımı düzeltip dağınıklığını çözdüm , ardından suyla yüzümü biraz daha yıkayıp gözlerimdeki şişliğin birazda olsa azalmasını sağladım ama hala gözlerimi tam anlamıyla açamıyordum şiştiği için kısık kısık görüyordum her şeyi. Banyodan çıkıp tekrar yatak odasına girdim ve odanın camını açtıp kafamı sarkıttım aşşağa baktığımda gördüğüm yükseklikle kafamı geri çekip odada turladım bu yükseklikten atlayamazdım bir yerlerim kesin kırılırdı ve kırık bir bacak ihtiyacım olan son şeydi. Sinirle soluk verip odanın kapısını yöneldim ve kolidora çıktım böyle kaçarak bir yere varamayacaktım çünkü. Beni hemen bulurlardı en mantıklısı onlarla konuşmak ve mantıklı bir şekilde peşimi bırakın demekti. Kolidordan ilerleyip daha önce indiğim basamakları tekrar indim ve geniş salona girdim , ama salonda kimse yoktu ve beni engelleyemezlerdi. Tekrar salona geçip koltuklardan birine oturdum ve sabırla bekledim , beni izlediklerini biliyordum ve neden kaçmadığımı anlamaya çalışıyorlardı , sebebi basitti onlardan kaçamazdım ve saklanamazdım çünkü onlar insan değildi ve ağır basan bir tarafım bas bas onlar vampir diyordu. Gerçi Metehan'ın kucağında bayılmadan önce ona 'lanet vampir' demiştim reddetmemişti. Oturmaktan sıkılıp etrafı araştırdım biraz ,mutfak nerdeydi acaba çünkü cidden acıkmıştım ve bir şeyler yemeliydim. En sonunda bulduğum kocaman mutfakla keyifle gülümsedim , etraf bu sefer cidden siyah ağırlıklıydı ama insanın içini bunaltmıyor aksine kimsenin mutfağında bulunmayan müthiş bir hava katıyordu. Siyah buz dolabı , siyah mutfak dolapları , gri tezgah ve geriye kalan siyah eşyalar öyle güzeldi ki. Yerdeki döşemenin gri olması bile çok güzeldi mutfak oldukça lüks ve farklı gözüküyordu. Midemden gelen gurultularla mutfağı incelemeyi bırakıp siyah buzdolabına yöneldim , dolabın kurpunu kavrayıp açmamla küçük çaplı bir şok geçirmem o an oldu. Dolabın içi oldukça zengindi ve içinde ne ararsanız vardı , gözüme çarpan tavuk butlarıyla keyifle gülümseyip paketi elime aldım , henüz pişmemişlerdi ve benim marifetli ellerimde pişmeyi bekliyolardı. Zaten parçalara ayrılmış tavuğu paketinden çıkardım ve ocağa kaynamsı için su koydum. Su ocakta dururken dolaptan salata malzemeleri çıkardım ve iyice yıkayıp bir kaba aldım , siyah dolapları iyice karıştırıp doğrama tahtası buldum , salata dahil çoğu şeyi elimde doğrayamazdım illa altına doğrama tahtası gerekti. Yıkadığım manzemelri doğrmaya başladım o sırada su kaynayınca önceden yıkadığım tavukları içine attım ve kaynamaya bıraktım. Salata doğrama işim bitince ellerimi yıkayıp tekrar buz dolabını açtım ve içecek şeylere bakındım benim bir türk kızı olarak favori içeceğim ayrandı ama diğer öküzler ne içer onları bilmiyordum. Evet yemeği hepimiz için yapıyordum , belki yemek yerken konuşabilirdik çünkü ancak yerken sakin durabilirdim huyum kurusun. 'Meriç biraz daha beni izlerseniz gözünüzü oyarım gelin yemek yiyin' diye düşündüm içimden. Meriç aklımı okuyabiliyordu ve beni duyduğuna emindim. Kendi tabağıma biraz tavuk alıp bekledim ama pek geleceğe benzemiyolardı tam pes edip çatalı tavuğa batıracakken mutfak kapısından girmeleriyle çatalımı bıraktım. Hepsi merakla bana bakarken önüme döndüm çünkü Metehan'ı görmek beni istem dışı korkutuyordu , onu her görmeme aklıma ısırılan kız ve o diş izleri geliyordu ve bana bakarken dudağının kenarından akan kan aklımdan bir türlü çıkmıyordu , sanki Metehan cin yada şeytandı öyle bir korkuydu benimki , gerçi vampir olarakta daha az korkutmaz beni. "Korkma yemem seni" Metehan'ın alaylı sözleri kulağıma gelirken , şaşkınlıkla kafamı kaldırdım , gözümün önünde kızın birini ısırmış birinden bu sözleri duymak beni çok duygulandırıyordu. Siyah gözleri üzerimde gezinirken halinden oldukça memnun gibiydi. "Aslında seni öyle bir yerim ki , ama Deniz için değerlisin" kalbimin hızla atmaya başlamasıyla elimdeki çatal tabağıma seslice düştü , önemsenmediğini zaten biliyorsun Hayal o zaman niye bu öfke niye bu sinir bırak ısırsın seni bırak öldürsün seni , baban seni bekliyor bu dünya sana çok küçük. Kalbinin korkuyla atmasına gerek yok , korkma sen korkmamalısın. Ahh nasıl korkmayım ki bu çocuk tam anlamıyla canavardı. "Korkma Melis Metehan sadece seninle uğraşıyor" Mert elimi tutup beni sakinleştirmeye çalışırken elimi ondan kurtarıp çatalımı aldım ve tavuğumdan kopardığım koca bir parçayı ağzıma attım. Yaptığım tavuk o kadar güzel olmuştu ki kendime Yüz üzerinden Bin verdim, artık nasıl güzel olduysa. Ağzımdaki lokmayı yutup Metehan hariç herkesin üzerinde gözlerimi gezdirdim. "Yemek yerken konuşabiliriz , aksi taktirde sakin kalamam" dedim ve çatalımla salatamdan alabildiğim kadar ağzıma attım. Mert tabaklara tavuk koyup servis yaptı ve hepsinede ayriyeten benim gibi ayran doldurdu. "Niye yemiyorsunuz içine zehir koymadım , belki Metehan'ın yediğine koymuşumdur ama belki" diyip çıkıştım Metehan sinirle homurdanıp çatalına küçük bir parça tavuk aldı , diğerleride aynı şekil alınca hepsi bir birine bakıyordu. "Sorun ne" dememle dört erkekte aynı anda çatalı ağzına soktu ve çiğnemeye başladı , dörtü birden ağzındaki tavuğu öksürerek püskürünce daha fazla dayanamadım ve ayağa kalktım. Hepsi bana yaratıkmışım gibi bakıyordu. "Sizin sorununuz ne" dedim bağırarak. Dört erkekte bir bana birde yaptığım yemeğe bakarken kaşlarımı iyice çattım. "Zıkkım yiyin tamammı" diyip tekrar oturdum tavuğumu yemeye devam ettim. "Bu yemeği sen yaptığına eminmisin" "Benü izlememoş göbö davronmayon" ağzımdaki lokma yüzünden kurmak istediğim cümle böyle çıkmıştı. Masadaki herkes gülerken ayranımdan koca bir yudum aldım. "Sadece yemeğin tadını alabildik hemde yıllar sonra" Metehan'ın cümlesi kafamda yankılandı , yıllar sonra derken ve yemeğin tadını nasıl alamazlardı ki. Eğer vampirlerse ve sadece kan içiyolarsa alamamaları normaldi , yada yemek istemiyorlardı , offf ne oldukları bile belli değildi. □○□○□○□○□ Yemekte hiç adam akıllı konuşamamıştık çünkü hepsi ha bire elimi inceleme çalışmışlardı , sanki ellerim pis gibi. Ayrıcada yaptığım yemeğin hepsini yemişlerdi gerçi Metehan kendi tabağındaki bittikten sonra kalkmıştı ama diğerleri baya iştahlıydı. Salona geçtiğimizde herkes yerine kurulmuştu ve ben sanki bir suçlu gibi tekli koltuğa oturtulmuştum. Hepsinin gözleri üzerimdeyken bende Metehan hariç diğerlerinde gözlerimi korkusuzca dolandırdım. "Gözlerin hala şiş Melis , daha iyimisin" Mert'in düşünceli sesiyle kafamı olumlu anlamda salladım dün gece gerçekten kötü olmuştum ve o halimle gidip en olmayacak kişiye sarılmıştım onun kucağında öyle bir ağlamıştım ki hatırladıkça utanıyordum bunlar yetmezmiş gibi birde kafamı boynuna gömmüş ve kokusunu içime çeke yaşlarımı akıtmıştım. Sabah uyanıncada kollarımda onun yastığını bulmuştum aynı onun gibi mütiş kokuyordu yastığıda. Tabi sabahın köründede kalkıp tavuk yemeği yapmıştım tamam böyle saçma hareketlerim vardı ama napim her insan biraz delidir. "Konuyu fazla uzatmayın nesiniz siz" "Ne olduğumuzu biliyorsun" Metehan'ın davudi sesi kulaklarıma gelince yutkundum ne olduklarını bilmiyordum sadece tahmin ediyordum ve tahminim oldukça uçuktu. "Ben sadece tahmin ediyorum" dedim ürkekçe bu çok niye benimle konuşuyorki diğerlerinin ağzı yokmu. "Tahminin ne" dedi rahatça geriye yaslanarak bense aksine dikleşip gözlerine baktım dünki kızıl gözler bu gün siyahtı. "Gülmeyin sadece Vampir olduğunuzu düşünüyorum" dedim hepsi sessizdi. "Düşüncelerinde yanılmak isteyeceksin ama doğru olan bu" ayağa kalktı ve kahve rengiye dönüşen gözlerini üzerime dikti. "Biz vampiriz , tüm okul vampir herkes vampir müdürde , hocalarda hepsi vapmpir" demesiyle kahve gözleri kızıla döndü. "Ama bana zarar vermediniz , yani kanımı içmediniz" dedim bende ayağa kalkarak. "Emin ol şimdiye çoktan ölmüştün , ama kolyene dua et" "Neden?" Dedim seslice. "O kolye kokunu saklıyor yani sadece kan kokunu" demesiyle ağzım şaşkınlıkla açıldı. "Na... nasıl saklıyor" dedim kekeleyerek. "Bir çeşit büyülü kolye diyebilirim o kadar , ayrıca kolyenide çıkarma hemde asla" dedi kızıl gözleri kolyemin üzerinde geziniyordu elim istemsizce babamın bana miras bıraktı kolyeye gitti. Siyah kalp kolyeminin sol tarafında bir kaç kan lekesini anımsatan kırmızı izler vardı. Ama sadece o kadar başka bir özelliği yoktu , babam bunu bana veriyorsa beni vampir dolu bir okula gönderdiğini biliyordu , beni korumak için böyle bir yola başvurmuştu , peki babam bu kolyeyi nerden bulmuştu ve beni neden lanet olasıca bir okula göndermişti. Bunu öğrenmeliydim hemde en kısa zamanda. Benim bu okula gelmemi istiyorsa bir nedeni olmalıydı. Elimi kolyemden çekip tekrar Metehan'a baktım. "Sizin daha öncedende normal şeyler yediğinizi gördüm , sadece insan kanı içmiyorsunuz" dedim hışımla. Gülümsedi kızıl gözleri kısıldı ve o gülümsedi. "Sakar kız bizim normal şeyler yediğimiz boş sadece sana uyum sağlıyorduk tıpkı okuldaki herkes gibi , biz normal insan gıdalarından beslensek bile onların tadını alamayız zaten o besinlerde bizim vücudumuza hiç bir fayda göstermez." Demesiyle yutkundum yani bu dört oğlan acıksa ve yiyecek bir şey bulamasa benimi yiyecekti. "Daha o kadar aç kalmdık Melis korkma" Meriç keyifle gülerek bunları söylerken yine aklımı okuduğunu anladım. Düşünce özgürlüğü diye bir şey var ama. "Ya acıkırsanız benimi ısıracaksınız yada bardaki o kızlarımı ısıracaksınız" dememle hepsi dahada güldü. "İnsanların ölmesine izin veremem" diye seslice bağırıp ayağımı yere vurdum. "Biz neyle besleneceğiz o halde" Metehan kızıl gözlerini üzerime dikip ciddi ciddi bakarken yutkundum. "Zıkkımla beslenin katiller , kaç kişiyi öldürdünüz itiraf edin" dememle Metehan ciddi ifadesini bozmamaya çalışıyordu ama en sonunda kendini tutamayıp kahka atarak gülmeye başladı. "Biri şu kızı öldürsün sırrımızı biliyor sonuçta" Batuhan'ın sert sesi kulağıma ulaşırken ardı sıra Meriç konuştu. "Batuhan haklı artık ölmesi gerek" Meriç o kadar ciddi duruyordu ki az önce ki gülen halinden eser yoktu. "Ne kadar Melis'i sevsemde doğru sırrımızı bilen bir insanı yaşatamayız" diyen Mert ilk defe bu kadar sert ve duygusuz duruyordu mavi gözleri bile solmuş gibiydi. "Ben sağ kolunu ısıracağım" diyen Batuhan'ın koyukahve gözleri kızıla dönme başladı. Korkmuşmuydum sadece biraz. "Ben sol kolu alıyorum" diyen Meriç öyle aç gözlerle beni süzüyordu ki istemsiz tırstım. Onunda gözleri kızıla dönüşmüştü. "Boynu benim"diyen Metehan öyle sert ve öye aç bakıyordu ki tam boynuma , zaten kızıla dönen gözlerinin parladığına yemin edebilirdim. "Sanırım bana da bacaklarından birini saçmek kalıyor o zaman sağ bacak benim" diyen Mert'le korkuyla yutkundum çünkü onunda mavi gözleri kızıla dönüşmüştü. Lanet olsun napacaktım aslında ölmek güzel olabilirdi ama ben böyle ölmek istemiyordum hadi saldırısından ölsem neyse ama vampir saldırısından ölmek istemiyordum ayrıcada boynumu Metehan'a ısıttıramazdım peki burdan nasıl kaçacaktım. Dört vampirden kurtulmanın yolunu bilen varsa bu kısma yazabilirmi çok ihtiyacım varda. Cevap yokmu ? Dördü birden üstüme yürüyünce korkuyla geriye çekildim ve arkamı dönüp tek çarem olan kapıya koştum ama görünmez bir şeye çarpınca acıyla inleyip geriye çekildim. Batuhan'dı bu dün akşamda aynı hateketi yapmıştı hayvan. Geriye çekilip hızla üst katın merdivenlerine koştum , onlardan kurtulmalıydım çünkü cidden şaka yapıyora benzemiyolardı. Üst kata çıkıp odaları gezindim balkon gibi bişe olsa belki kaçabilirdim. Odanın birinden daha çıkınca Mert ile burun buruna gelince korkuyla çığlık attım ve çıktığım odaya tekrar girip kapıyı suratına kapattım. Ama kapının içinden geçen Mert ile dahada bağırıp odada geriye çekildim. Üzerime buz gibi gözlerle yürürken korkmadan elime geçen şeyleri tutup ona fırlattım ama ne atsam içinden geçip gidiyordu. Sinirle üzerine yürüyüp yüzüne yumtuğumu geçirdim ama yine boşluğa gelince iyice korkup içinden geçip kapıya koştum ve kolidora çıktım arkama bakmadan koşarken gözüme kestirdiğim ilk odaya girip yapıyı üstüme kapattım. Sırtım kapıya yaslı derin derin nefesler alıp verdim. "Seni görmek ağız sulandırıcı" kapının dibindeki duvara yaslanan Meriçi görmemle korkula çığlık atıp hemen yanından kaçmaya çalıştım ama kolumdan tutulup duvara yaslanmamla artık kaçamazdım. Meriç kızıl gözlerini gözlerimden ayırıp boynuma indirdi ve sivri dişleriyle oraya yöneldi, ne yapmalıydım dahada yaklaştı, nefeslerim hızlandı böyle olamaz dizimi indirip hızla iki bacağının arasına serr bir darbe gönderdim ama dizimi tutan elle hedef yerini bulamamıştı. "Düşüncelerini görebiliyorum melis" diyen Meriç tekrar boynuma yöneldi , ama onu itmemle afallayıp geri çekildiği an kapıdan çıkmıştım. Hadi ama o çıkmama izin vermişti onu iteceğimi biliyordu sadece benimle oynamayan tek kişi kalmıştı Metehan , oda tamamlanınca işim bitecekti. Kolidorda hızlanıp yine gelişi güzel bir odaya girdim. Siyah ağırlıklı odayı görmemle korkuyla yutkundum burası onun odasıydı.
"Bende seni bekliyordum artık ölmeye hazırsın" demesiyle kalp atışlarım korkuyla hızlandı. "Kalbine söyle öyle hızlanınca bizden kaçamayacak" diyen Metehan'la kalbim dahada hızlandı yatağında oturan Mete kalkıp tam karşıma geçti.
"Ölüme hazırmısın?" Dedi Metehan o kadar duygusuz ve boştu ki.
"Ben ölüme hep hazırdım sadece bu zamana kadar tek isteğim sadece ölürken canım yanmasın olmuştu" dolmuş gözlerimi yüzüne çıkardım.
"Canımı yakmadan öldürürmüsün beni?" Dedim.
"Benden soy adıma karşı mı gelmemi istiyorsun ATEŞ" dedi gözleri öyle manidardı ki , ölürken bile acı çekeceğimi söylüyordu bu kızıl gözler.
"Sen ATEŞ sin ve yanmak için varsın ben YAKAR ım ve yakmak için varım"
🌙 🌙 🌙
|
0% |