@hayal_crtk
|
Merhaba sütlaçlarım ♥♥♥
"Dudağında çikilota kalmış"
Karanlık örtülmüş gözleri , önünde yakılan ateşle aydınlanmış ve yanmıştı... yakmıştı... yanmak istiyordu... o rengi sevmişti...
Güzel kızın çikilota bulaşmış dudaklarından çıkan bu 3 kelime üzerindeki vampiri kaskatı kesmişti , ne diyordu bu kız , ayrıca o gözler Metehan'ın dudaklarına hiçte masum bakmıyordu , sanki çölde günlerce susuz kalmış ve susuzlukan ölmek üzereyken vaha bulmuş gibi aç bakıyordu o gözler. Melis vampirin ensesindeki ellerinden dahada destek aldı ve odağını değiştirmeden dudaklara dahada yöneldi o çikilotaya bir ulaşsa rahatlayacaktı ama üstündeki vampir rahat durmuyor ve geriye çekiliyordu. Kaşlarını çatan güzel kız koltukta yavaşça doğruldu ve vampirin altından tamamen çıkıp iki dizinin üstünde durdu , odağındaki çikilota lekesine dahada yaklaşırken ondan uzaklaşan lekeyle iyice sinirlenip vampirin ensesindeki ellerinden birini boynuna sürterek çekti ve yavaşça aşşağı indiri Metehan'ın bacağını kavradı , olanlara anlam veremeyen vampir sadece kotrolünü kaybetmemeye çalışıyordu , çünkü alt tarafındaki kıpırtılar hiçte hayra alamet değildi. Güzel kız kavradığı bacağı yavaşça çekip koltukta düz konuma getirdi aynı şekilde diğer bacağıda çektiğinde vakit kaybetmeden vampirin bacaklarına oturdu ve onu etkisi altına aldı. Ah bu kız ne yaptığının gerçekten farkında değildi altında ki vampiri ne kadar zor duruma soktuğunu bilmiyordu , biraz daha zorlarsa işler çığırından çıkabilirdi. Güzel kız bacaklarda dahada yukarı oturup hedefindeki dudaklara yani çikilota lekesine yöneldi , o çikilotayı ağzında hayal edebiliyordu... onu istiyordu... dudaklar umrunda bile değildi o lekeyi silecekti... üzerine eğilen kızla ne yapacağını şaşıran vampir kalmak ve arkaya yaslanmak arasında gidip geliyordu. Kalsa öpse... ısırsa... oda onun dudaklarını temizlese... ama biliyordu ki Melis'in bu çikilotaya bağımlılığı normal değildi , sanki aklı gitmiş ve sadece çikilota kalmış gibi davranıyordu. Sesli bir soluk verip kendini arkaya attı Metehan, tabi koltuktaki çikilota paketlerinide önceden aşşağ atmayı unutmamıştı. Yaptığı hatekete sinirlenen Hayal çikilota lekesine dahada yanaştı ve siyah saçlarının Mtehan'ın yüzüne düşmesine izin verdi.
"Pişman olacaksın" dedi tehlikeli çocuk üzerideki kıza ama kız onu pekte duymuşa benzemiyordu hala dudaklara yanaşıyordu. "Lanet olasıca beni ne hale soktuğunu bilmiyorsun" hırıltılı sesi odada yankılanan Metehan yine kızın dikkatini çekememişti. Melise dokunamıyordu bile onu üstünden çekemiyor ve bu olayı durduramıyordu. Çünkü şu an öyle gerilmişti ki Melise yanlışlıkla fazla güç kullanıp karşıdaki duvara bile fırlatabilirdi ve eğer bu olursa Melis ölürdü çünkü bu çocuk cidden okuldaki en güçlü vampirdi her anlamda. O yüzden kıza dokunmuyor ellerini uzak tutuyordu.
"Meriç" odada kükreyen Metehan dostunun bir an önce gelmesini diledi çünkü bu kızın dudağı onunkine değdiği an kayışı kolacaktı , ancak dostu gelmemişti, dudakları artık değecek olan vampir kafasını çevirdi , hayır Melise merhamet duymuyordu sadece bu kızı öpecekse bunu onunda hatırlamasını istiyordu, hatırlasın ki her an pişman olsundu. Kafasını çevirmesiyle boynuna değen dudaklarla Metehan'ın kızıl gözleri irice açıldı ,ancak Melis dudaklarını çekmemişti aksine az önce çikilotalı elleriyle dokunduğu bu boyunu iyice temizlemeliydi. Boynundaki dolgun dudakların kıpırdanışıyla aklı giden vampir istemsiz soluk verdi, hadi ama sırf onu klima karşısında sabaha kadar ıslak oturttuğu için bu ceza fazlaydı , saçlarını yolmasaydı bu ceza bitermiydi acaba. Üzerindeki kızın uzun siyah saçları öyle güzel kokuyordu ki... içine soluk çekmeden duramıyordu... bu kız ona cezaydı bir insan bu kadar mükemmel olamazdı hemde her şeyiyle. Boynunu somuran dudaklar bir an durduğunda Metehan rahat bir nefes verdi sonunda bitmişti... ama boynunu ısıran kızla vampir sesli bir küfür savurdu bu kız orda ne yapmaya çaışıyordu.
"Meriç" vampirin kükremesi koca şehri inletecek cinstendi ama güzel kız umursamamıştı bile çikilota daha mühimdi sonuçta, ısırdığı boynu bırakıp diliyle güzelce temizledi ve ilk hedefine yöneldi , tehlikeli çocuğun dudaklarına... ama kafasını çevirmiş adam ona hiçte yardımcı olmuyordu. Güzel kız kaşlarını çocuk gibi çatıp sağ elini vampirin siyah düz saçlarına daldırıp hışımla kendine çevirdi ve hiç durmaksızın dudaklara uzandı... sonunda hedefine ulaşmıştı... Yani kısmen...
İki dudağın arasındaki bir kalıp çikilotayla Metehan derin bir soluk verip kafasını koltuğa dahada yasladı, güzel kız ise dudaklarına değen koca çikilotayla hiç bir şeyden habersiz çikilotayı kaptı ve istifini bile bozmadan yemeye başladı. Metehan iştahla çikilotasını yiyen kıza bakıp sinsice güldü bu çikilota bu kıza ne dertler açacak haberi yoktu. O an gözü başlarında duran Meriç'e kaydı o olmasa şimdiye bu kız onun ırzına geçmişti. "Şu çikilota sapığını üstümden al Meriç yoksa daha fazla kendimi tutamayacağım" Meriç kahka atıp dostunun üstündeki kıza baktı çikilotasını bitirmek üzere olan kızı koltuk altından kaldırıp tekli koltuğa oturtmuştu ama Melis'in sesi dahi çıkmamıştı.
Koltukta doğrulan Metehan aceleyle dudağındaki minik lekeyi elinin tersiye sildi yeni bir tacizi daha kaldıramazdı, yoksa işin sonunda en büyük tacizi Metehan yapacaktı , hemde büyük bir zevkle... kafasını kaldıran vampir hala başında dikilip gülmemek için kendini zor tutan dostuna baktı, son anda yetişemese yanacaktı buralar ve hiç bir güç bu sakar sapığı elinden kurtaramayacaktı.
"Korkma dostum Fatmagül olmaktan son anda kurtuldun" kendini tutamayan Meriç en sonunda içindekileri söylemiş ve ardı sırada evi kahkalarla inletmişti , az önce okuldaki en güçlü erkek vampirin taciz edilmesi onda istemsiz gülme isteği uyandırıyordu, gerçi odaya son anda girip Melis'in düşüncelerini görmeseydi taciz eden taraf değişebilirdi, çünkü Melis'in aklında sadece dudağın kenarındaki çikilota vardı ama Metehan'ın aklında...
neyse piskolojimiz bozulmasın şimdi.
Meriç'in alaylı sözlerini umursamayan vampir kızıl gözleriyle karşı koltukta biten çikilotasının paketini yalayan kızı işaret etti. "Emin ol 3 saniye daha geçikseydin Fatmagülü görecektin" diyip sıkıntılı bir nefes verdi ,niye 3 saniye daha beklememişti ki zaten , zavallı kız altı üstü dudağındaki çikilotayı temizleyecekti. Metehan'ın arsız düşünceleri artarken Meriç'in onun düşüncelerini okududuğunu unutmuş gibiydi.
"Ehem ehem gerçek dünyaya dönsek mi acaba" diyen Meriç dostunu düşüncelerden çekip çıkarmıştı. Çünkü ortada büyük bir konu vardı. "Bu kız neden çikilotaya tecavüz ediyor" dostunun sorusuna göz deviren Mete koltukta geriye yaslanıp sakarı izlemeye başladı , çikilota bulaşmış parmaklarını iştahla temizliyen kız en sonunda yalayacak çikilota kalmayınca odada gözlerini dolandırmaya başladı ve gördüğü Metehan'ın boynuyla yerinden kalktı, olayı direk kavarayan Metehan yerden kaptığı çikilotayı direk kıza attı ve vahşice açıp yemesini izledi. Boynunun diğer tarafı hala çikilotaydı ve bu durum onu av konumuna sokuyordu. "Dostum bu kızı görünce boynuna yapışması gereken biz değilmiydik teknik olarak, hani vampiriz ya" koltuktaki Metehan'ın yanına oturup geriye yaslandı. "Ama maşallah Melis bizden beter çıktı" yanına oturan Meriç'le bu seferde Metehan ayağa kalktı ve arkasını dönüp ilerlerken dostuna hitafen konuştu. "Ben duş almaya gidiyorum Meriç , şu çikilota lekelerinden kurtulmalıyım sende sakara ben gelene kadar göz kulak ol , sanada saldırırsa kaç" diyip kahka attı ve 1 saniyede üst kata çıkıp odasına girdi , onun gibi hızlı bir vampir için bu çocuk işiydi. Siyah ağırlıklı döşenmiş odasına giren vampir hemen banyoya girdi ve üstünü çıkarıp serin suyun altına attı kendini , çikilota lekeleri zaten kendiliğinden akıp gidiyordu ama asıl akıp gitmesi gereken şey başkaydı...
Melis'in dudaklarının hisside akmalıydı...
Ama gitmeye pek niyetli değildi...
En sonunda banyodan çıkan vampir üstüne beyaz bir tişört ve siyah eşofman altı geçirmişti , uzun bedeni kendinden emin ve güçlü duruyordu, beyaz teni ve kuzguni siyahlıktaki saçlarıyla ağız sulandırıcıydı , hele kırmızı dolgun dudakları , yapılı ince burnu , pürüzsüz beyaz teni , piçimli siyah kaşları ve uzun kirpikli eşsiz gözleriyle bu çocuk kızlara her gördüklerinde ah çektiriyordu. Vampirde olsa bu kadar harika olmak suç olmalıydı...
Islak saçlarını karıştıran vampir seri adımlarla merdiven basamaklarını inmeye başladı ama salonun önüne gelince gördüğü görüntüyle gözleri iri iri açılmıştı. Bu kız ne yapıyordu böyle , akıl sağlığı gerçekten yerindemiydi acaba , insan olamazdı bu kız... hangi insan duvar kenarına sıkıştırdığı vampirin elini yemeye çalışırdı ki... durum aynen şöyleydi, duvarın köşesine sinmiş Meriç'in elini iki kalıp çikilota arasına sıkıştırıp sandıviç yapan Melis acımadan Meriçin elini yemeye çalışıyordu.
"Metehan kurtar beni , yeminle tek söylediğim 'çikilota gibi çocuğum ama senin gibi yiyenim yok' demekti canavar kılıklı birden beni kovalayıp ısırmaya başladı , sandıviçimin nasıl olduğuna bakacakmış" diyen Meriç'le bu sefer Metehan kahka attı Melis'i karnından yakaladığı gibi çekerek üst kata çıkmaya başladı. "Odada çikilota kalmasın Meriç şu kızı temizleyelim bakalım"
Üst kata çıkan Mete sakar kızın daha yeni debelendiğini farketti ama umursamaksızın kendi odasına soktuğu kızı banyoya götürüp soğuk suyla yüzünü iyice yıkamaya başladı ama Melis'in hiç durmaksızın debelenmesi yüzünden adam akıllı yıkayamıyordu bile , sinirlenen vampir kızın arkasına geçip iyice lavaboya dayadı ve tek eliylede iki elini birleştirip çırpınmaması için mermere sabitledi , şimdi daha hırçın ama daha savunmasızdı hep olduğu gibi.
Kızın boyun çukurundan kafasını sündüren vampir avucuna doldurduğu suyu kızın yüze çarptı ve bir güzel temizledi. "Bırak beni sapık" diyen kızla olumsuzca kafasını sallayıp gülen vampir biraz geriye çekilip kızın kulağına fısıldadı. "Emin ol sapık olsaydım kendi ayaklarınla bana geldiğinde sana orda sahip olurdum" soğuk nefesi kızı üşütürken devam etti "ama dua et kriterlerimin baya altında bir kızsın" sesi öyle sertti ki hala aklı başında olmayan kız bile ürkmüştü , ne olmuştu ki...
Melis'in yüzünü temizleyen vampir ellerinide güzelce yıkadı ve sarhoş gibi duran kızın arkasından çekilip odasına girdi , elinde siyah bir tişörtle döndüğünde Melis'in kafasına fırlatıp duş kabinini işaret etti. "Git iyice temizlen nasıl başarmışsan her yerin çikilota olmuş ,dolaplarda temiz havlu var biraz karıştırırsan temiz bir tarakla diş fırçasında bulursun" vampirin söyledikleri aklında yavaş yavaş yer etmeye başlayan Melis kendine gelmeye başlamıştı , ama hala kendini sarhoş gibi hissediyordu. En son çikilota yediğini hatırlıyordu , peki sonra ne olmuştu ki... ah her seferinde böyle oluyordu ve bu durumu sadece kendi biliyordu , çikilota yemeye başladığı an şanteller kopuyordu , o yüzdende sadece evde yanlızken çikilota yerdi ama bu gün dalgınlığına gelmiş bir paketle başladığı işi Allah bilir nasıl bitirmişti. Bu çikilota bağımlılığı Melis bilmesede hiç normal değildi , hemde hiç...
Elindeki tişörtü banyo askısına asan güzel kız dalgınca Metehan'ın gösterdiği dolaplara yöneldi sanırım havlu gibi bişe bulmalıydı , dolapları karıştıran Melis eline geçen ilk havluyu alıp tişörtün yanına astı ve duş kabinine geçip suyu ayarlayıp yıkanmaya başladı. Bir süre sonra kabindeki şampuanlardan birini alıp güzelce yıkandığında işini bitirip çıkmıştı , banyo askılığındaki havluya sarınan kız sarsak adımlarda lavabo aynasına yaklaştı , az önceciki öküz ona diş fırçasıylada ilgili bişe demişti ama tam hatırlayamıyordu , aynalı dolabın kapağını açan kız eline gelen ilk diş fırçası ve tarağı alıp işini hallettikten sonra eşyaları öylece lavaboya atıp havlusuyla iyice kurulandı ve üzerine çıkardığı iç çamaşırlarını geçirip ardından askıdaki siyah tişörtüde geçirdikten sonra uyumaya hazırdı. Banyodan çıkan güzel kız uykulu gözlerle hiç bir şeyi umursamadan gözüne kestirdiği koca yatağa atlayıp gözlerini kapadı, çikilotanın etkisinden hala çıkamamıştı çünkü üzerindeki tişörtü hiç bir kuvvet Melis'e aklı başındayken kendi isteğiyle giydiremezdi. Metehan'ın tişörtü Melise kocaman olmuştu ve dizinin bir karış üzerinde bitiyordu , bu kız yatağa niye böyle yatmıştıki , tişörtü sıyrılmış ve bacakları meydandaydı. Pürüzsüz bembeyaz bacakları Melis'in o kadar kesiklerine rağmen lekesizdi çünkü kimsenin bilmediği bir gerçek daha vardı ki bu kızın yaraları çok olsa bir hafta içinde tamamen iyileşiyordu , ardında en ufak bir iz bile kalmaksızın... kaldıki Melis'in kestiği kesikler 2 güne tamamen geçmişti.
Her şeyden habersiz uyuyan güzel kız arkasında bıraktığı banyoyu umursamıyordu bile , ıslak fayansın üzerine gelişi güzel sıktı tişörtü , pantalonu ve kullandığı havlusu. Lavaboya dökülen saç telleri ve yine saç teli karışmış tarağı , saç tellerinin arasına attığı kullandığı diş fırçası , duş alırken kolunun çarpması sonucu devirdiği eşyalarla banyo savaş alanını aratmıyordu.
Ama kimin umrunda Melis'in aklında tek bir şey vardı rüyasında bile
Çikilota...
"Tacize uğrayan ilk erkek vampir olarak tarihe geçtin dostum" diyen dostuyla sinirle Meriç'e dönen Metehan tek kaşını kaldırıp gergince geriye yaslandı ve bardağındaki kandan yudumladı.
"En azından sandıviç olmadım" diyip Meriç'e gönderme yaptığında odadaki arkadaşları kahka atmaya başlamıştı. Batuhan sinsice sırıtıp saçını karıştırdı ve bardağındaki tüm kanı tek seferde içip geriye yaslandı. "Bir kalıp çikilotayla bu kıza istediğimizi yaptırabiliriz yani" demesiyle aklından geçenleri Meriç direk görmüştü, Batuhan'ın uslu durmayacağını biliyordu ondaki bu insanları yönetme isteği günden güne artıyordu tıpkı bir kalıp çikilotayla Melis'i yönetme isteği gibi, bakınca şaka yapıyor gibi görülebilirdi ama Meriç biliyordu ki şaka değildi ama neler düşündüğünü başkasına da diyemezdi , gurup içinde herkesin düşüncelerini ifşalasaydı bu gurup en başından oluşmazdı , o sadece işler çığrından çıkmadan ilk müdahele eden olurdu hep.
Kanını bitiren Metehan Melis'i kontrol etmek için hızla odasına çıktı ve odasının önünde bir süre bekleyip içerdeki sesleri dinledi , vampirin kulaklarına gelen düzenli nefesler ve kalp atışlarıyla Melis'in uyuduğunu anlamıştı , içeri girip bakmasına gerek yoktu.
Metehan tekrar aşşağı inip konuşmaya kaldığı yerden devam etti , uzun bir gece olacaktı çünkü bilindik bir gerçek vardı ki vampirler öyle insanlar kadar uyumazdı. Haftada 2 kere uyumaları yeterdi bu onların hem bedenini hemde beynini dinlendirmeleri için yeterde artardı bile , ama uykudan uyandıklarında ilk iş ayrı kaldıkları kanı isterlerdi hemde deli gibi.
Karanlığa alışmış bedenler ateşle aydınlanacaklardı , ama Ateşin oluşması için Yakmak gerekti...
MELİS'İN AĞZINDAN
Çikilota prensle kıyılan nikahımızdan sonra işin en zevkli kısmına gelmiştik , gerdek gecesine...
Herkesin pis düşüncelerine inat saf çikilotadan oluşan bu adamı gerdek gecemde yiyecektim , hemde zevkle...
Kocamı elinden tutmuş hırsla odamıza sokmuştum , çikilotadan yapılma dev odamız harikaydı , her şeyiyle çikilotadan yapılma bu oda benimdi... benim... kocamı zorla yatağa atıp hızla üstüne çıktım ve üzerimdeki beyaz çikilotandan yapılma uzun gelinliği umursamadan , çikilota prensimin dudağını ısırdım ve aman Allah'ım çok tatlıydı... çikilota prensim beni kollarımdan tutup durduğunda olmayan dudaklarıyla bile iştah açıcıydı.
"Gerdek gecesinin böyle olduğuna eminmisin" diyen prensime üstten bakışlar atıp sinsice sırıttım. Ağzımdaki çikilotayı yutup konuştum.
"Gerdek gecesinde ne yapacaksın ki bana?" dediğimde başta afallasada ardından toparlanıp beni bir anda altına alıp yerlerimizi değiştirmişti.
"Sikecem lan sakar"
Duyduğum sesle bir anda gözlerimi araladığımda olayları bir süre idrak edemedim , Metehan'ın odasında ne işim vardı benim , ayrıca banyonun önünde sinirden sırtı inip inip kalkan çocuk hiçte yabancı değildi , yüzünü görsem şıp diye çıkarırdım...
Görmez olaydım...
Kafasını bana çeviren çocuk kızıl gözlerini sanki bir yakutmuşçasına bana sunmuştu , siyah saçlarının bir kaç tutamı yüzünü gölgelemiş ama gözleri hala pas parlak karşımdaydı , sinirden kastığı çenesi , dolgun dudaklarının ince bir çizgi oluşu , yapılı ve ince burnunun her nefes alıp vermeye büyüyüp küçülen delikleri ile karşımdaki manzara hem korkunç hemde büyüleyiciydi ,tıpkı uçurumun dibinden yanardağı izlemek gibi...
Tehlikeli ama arzu uyandırıcı...
Banyo kapısında gözlerini ayırmadan bana gelmeye başlayan çocukla düşüncelerimden çıkıp yatakta sabit durmaya çalıştım , çünkü her an korkup kaçabilirdim, yatağın dibine gelen çocuk kızıl gözlerini kısıp dikkatle beni süzdü ve bir anda kolumdan tutup sürükleyerek yataktan indirdi , ani hareketiyle sendelesemde Metehan'a uyum sağlayıp onunla yürümeye başladım ama daha banyo kapısına gelmemle içeri sıkılmam bir oldu. Sertçe zemine çakılan popomu umursamadan , üstten bakışlarını atan Metehana döndüm sinirle , derdi neydi sabah sabah , hem ben niye bu ukalanın odasındaydım.
"Bu banyonun hali ne lan" Metehan'ın bağırmasıyla irkilip ayağa kalktım ve gözlerimi banyoda gezdirdim ve gördüklerime ufak bir şaşkınlık krizine girdim. Bu banyoyu ben mi bu hale getirmiştim , saçmalık ben daha dün akşam olanları hatırlamıyordum , bu dağılmış kıyafetler , kıllı lavabo ve saçılmış havlu benim olamazdı ben düzenli ve tertipliydim. Yani kafam ayıkken.
"Bunları ben mi yaptım?" Dememle kendini zor tutan vampir , üzerime bir adım atacak gibi oldu ama bir süre gözlerini kapatıp bekledikten sonra derin bir nefes verip tekrar kızıllarını bana sunmuştu.
"Bak sakar cidden banyomu bu hale getirmene bu kadar kızmazdım ama..." Mete'nin sözlerini kesip lafa atladım. "Ama söz konusu sensen kesin abartıp sakar kıza iyice bağırmalıyım dedin dimi" cümlesini tamamladığım vampirin kızıl gözleri kararamaya başladı ve üzerime bir adım atıp bağırdı.
"Aması aptal benim havlumu kullanıp yere atmışsın , benim tarağımı kullanıp içine saçlarını dolamışsın ve benim diş fırçamı kullanıp o pis kıllı lavaboya atmışsın" üzerime bir adım daha atıp kızıl gözlerini sinirle kıstı "sana dolapta kullanılmamışları olduğunu söylediğimi çok net hatırlıyorum , peki sakar hatun sen benim eşyalarımdan ne istedin" vampir'in sözleri beynimde yankılanıyordu , onun havlusuna mı kurulanmıştım , onun tarağıyla mı saçımı taramıştım , onun ağzına değen fırçayla mı dişlerimi fırlamıştım. Kahretsin...
"Allah kahretsin naptım ben" biraz daha zorlasalar ağlayacaktım , en son çikilota yemiştim ve evet yine hiç bir şey hatırlamıyordum... savaş alanına çevirdiğim banyoya son kez bakıp Metehan'ın yanından geçtim ve odaya tekrar girdim. İğrenç ben onun malzemelirini kullanmıştım... bir vampirin... eminim kanlı dişlerini o fırçayla fırçalıyordur...
"Ahh sakar bu kadar neye kızdın , altı üstü havlumla kurulanıp , diş fırçamla dişlerini fırçaladın" diyen Metehan oldukça keyifli gözüküyordu hele banyonun kapısına omuzunu dayayıp mavi gözlerini alayla kısarken oldukça gıcık duruyordu. Evet gözleri şimdi maviye dönmüştü , ve hala gıcıktı.
Metehan'ın alaylı sözlerine göz devirip üstüne yürüdüm ve omzuna yumruklarımı indirdim , milim umursamayan vampir dahada keyiflenip bileklerimi yakaladı ve kulağıma eğildi. Soğuk nefesi saçlarıma vuruyor ve boynumu gıdıklıyordu.
"İğrendiğin bu vampirin dudaklarını öpmek için dün akşam çıldırıyordun" Fısıltı gibi çıkan sesi , kalbimin güm güm atmasını sağladı , gözlerim ve dudaklarım alabildiğine açıldı ve yanaklarımda ki sıcaklıklarla kızardıklarını anladım. Avuçlarım terliyordu ve kahrolası bacaklarım sanki beni taşıyamayacak gibi titriyordu. Gördüğü manzaradan keyif aldığı belli olan mavi gözler beni daha da utandırmak için üzerimden hiç ayrılmıyordu. Halimden memnun olmuşçasına kıvrılan dolgun dudakları bile ölme isteğimi arttırıyordu. "Bir sakara göre fazla ateşlisin" mavi gözleri bir anlığına dudaklarıma kaydı ve tekrar gözlerime çıkıp yutkundu. "Mavi gözlerin fazla utangaç sakar" Metehan'ın sözleriyle gözlerimin Maviye dönüştüğünü anladım ve istemsiz yumup geri açtım , tek renk değiştiren gözler Metehan'ınkiler değildi.
"Dün akşam naptım ben" korkarak söylediklerime gülümseyen vampir bileklerimi bırakıp benden uzaklaştı ve seri adımlarla odadan çıktı , ardı sıra bende odadan çıktım onu takip etmeye başladım , merdivenleri inip salona girince koltuklarda oturan vampirleri gördüm. Mert telefonuyla uğraşırken Meriç ve Batuhan televizyon izliyorlardı , yaşadığım son olaylardan sonra Metehan dahil hiç birine yakın olmak istemiyordum sonuçta onlar vampirdi , bir vampir uzmanı olmasamda kanla beslendiklerini biliyordum , her hangi bir krizde kan kokumu almasalarda bana saldırabilirlerdi yada kolyem yanlışlıkla düşse kesin akşam yemeklerini süslerdim. Temkinli adımlarla girdiğim salonda bir anda tüm vampirlerin gözü beni bulmuştu , gözleriyle iyice süzüyorlardı ama işin gıcık tarafı sanki aşşağılarda fazla oyanlanıyorlardı onları umursamadan omuz silktim ve seri adımlarla mutfağa girip buz dolabından koca bir sürahi su çıkarıp bardak kullanmadam kafama diktim. Dün akşam ne kadar çikilota yemişsem çok susamıştım ve bardak arayacak sabrı kendimde görmüyordum , en sonunda susuzluğum biraz geçince sürahiyi ağzımdan çekip soluklarımı düzene soktum , ağzımın kenarından akan suları elimin tersiyle silip yarıdan fazlasını bitirdiğim sürahiyi tezgaha bırakıp tekrar salona yöneldim.
Salonda oturan vampirler geldiğimi farkedince tekrar gözleriyle beni süzmeye başlamışlardı , rahatsız olsamda umursamadan tekli koltuğa oturup hepsini bakışlarımla iyice süzdüm ama onlarda pek bir değişim yoktu hala aynı öküzlerdi.
"Soruma cevap vermedin" bakışlarımın sabitlendiği vampire dikkatle bakıp geriye yaslandım , bana bir cevap borçluydu , lanet olmasın dün akşam neler olduğunu öğrenmeliydim.
Sorumla yüzünde küçük bir gülümseme oluşan Metehan gözleriyle beni iyice süzüp yavaşça öne eğildi "az önce yeterince açık konuştuğumu sanıyordum" diyen vampirin keyfi baya yerindeydi , hadi ama ben onu öpmüş olamazdım , hele öpmek için kesinlikle çıldırmış olamazdım.
Sinirle kaşlarımı çatıp onun gibi öne eğildim "seni asla öpmem , yani öpmemişimdir , lanet olasıca herif öptüm mü ? öpmedim mi ? söyle" en sonunda sinirle bağırmamla gülmemek için kendini zor tutuyor gibiydi.
"Bu kadar sinirlenme sakar" kaşlarımı dahada çatıp burnumdan sinirli soluklarımı vermeye başladım.
"Ben sinirli değilim" diye bağırmamla gözlerinde muzip pırıltılar oluşan vampir tek kaşını kaldırıp gülümsedi.
"O yüzden mi deminden beri tırnaklarını farkında olmadan koltuğa saplıyorsun ayrıca kalp atışın hızlanıyor ve adranalin pompalamaya başladın ve kan akışın normalin üstüne çıktı , kan akışının sesini duyduğumu biliyormuydun , üstelik kalp atışlarınıda duyuyorum, kanı içine her alıp pompaladığında çıkan o ses kulaklarımda yankılanıyor , teninin kokusunu ta buradan duyduğumu biliyormusun ayrıca şu anda kalp atışların dahada hızlandı kokusunu almadığım tek şey olan kanın vücudunun her yerine dağılıyor , özellikle yanakların ve... dudakların... kıpkırmızı oldu tıpkı burnunun ucu gibi , sanırım korktuğun için vücudun böyle tepki veriyor , nefeslerin sıklaştı ve göğüslerin inip inip kalkıyor can sağlığın için yerinde olsam nefesimi düzene sokardım ve farkında olmadan tırnaklarını geçirdiğin çıplak bacaklarının acısını şimdiye hissetmeliydin , ayrıca o tırnakladığın bem beyaz bacaklarda tırnak izi bırakıyorsun ve o bacaklara haksızlık ettiğin gerçeği sinirlenmemi sağlıyor , illa tırnak izi olsun istiyorsan ben zevkle eller... yani tırnaklarım"
Nefesimi tutmuş vampirin sözlerini dinliyordum , az önce ne olmuştu sahi , sanırım tartışıyorduk ve o diyene kadar tırnaklarımı koltuğa geçirdiğimden bir haberdim , üstelik kalp atışlarımıda duyuyormuş yani ben bile duymuyordum çünkü cidden bu sözler beni korkutmuştu ve onun dediği gibi nefes alış verişlerim hızlanmıştı , yanaklarım ve burnumun ucunun kızardığına emindim ve lanet olsun nefesini can sağlığım için düzene sokmamı söylemişti ve ben şu anda vücudumun her hareketini hisseden bu vampirden korkuyordum. Ben bile kan akışımı hissetmezken o ten kokuma kadar her şeyi biliyordu , ayrıca korkudan acısını hissetmediğim için tırnaklarımı geçirdiğim çıplak bacaklarımıda uyarmış... bir dakika... bu uzun cümlede benim tırnak ine almam gereken ufak bir nokta vardı... iki kelimeyi tutup çekmeliydim...
"ÇIPLAK BACAKLAR..."
Korkuyla gözlerimi Metehan'dan çekip yavaşça aşşağı indirdim ve gördüğüm manzarayla ufak bir şok geçirdim , üzerimde sadece bir tişört vardı , hemde bana ait olmayan bir tişört, oturduğum yerde toplanan tişört bacaklarımın neredeyse hepsini meydana çıkarmıştı , şimdi odaya her girdiğimde niye bana dikkatle baktıklarını anlıyordum , beni bu tişörtle görmeyi beklemiyorlardı , üzerimdeki bu kıyafete bu kadar tepkisiz kalmamı anlamıyorlardı ama işin boktan yanı ben bunu nasıl giydiğimi bile hatırlamıyordum.
Aceleyle yerimden kalkıp hemen oturduğum koltuğun arkasına geçtim , utançtan level atladığımı biliyordum bu kıyafeti nasıl farketmezdim üstelik bunu nasıl giymiştim ve kim giydirmişti. "Bu tişörtü bana kim giydirdi , lanet olasıcalar hepinizi bitireceğim , Metehan Yakar bana bir açıklama yapacaksın" sinirle bağırığ çığlık atmamla 4 vampirde gülerek bana bakıyordu.
Metehan ayağa kalkıp yavaşça bana yaklaşmaya başlayınca hemen tişörtün eteklerini kavrayıp aşşağı indirmeye başladım "olduğun yerden açıklamanı yap ve yaklaşma bana hayvan" diye cırlayıp bacaklarımı örtecek bir şey aradım ama hiç bir şey yoktu bari bir yastık ataydınız.
Uyarıma tek kaşını kaldırmakla tepki veren vampir sözlerimi umursamadan adımlarını kendinden emin bir şekilde bana yöneltmeye devam etti "sana yaklaşma dedim ukala yoksa elimden bir kaza çıkacak" Sözlerimle dudağının bir ucu belli belirsiz kıvrılan Metehan yine kendinden emin bir şekilde adımlarını atmaya devam etti , özellikle yavaş yavaş ve sert geliyordu her adımında korkmam için. Korkuyordum. Odadaki hiç bir vampirden değil okuldakilerden sadece bu vampirden , her bakışından , her sözünden , her adımından , her dokunuşundan , belli etmesemde bu adam benim yeni korkum olmuştu. Ölümden bile korkmayan benim yeni korkum Metehan YAKAR olmuştu.
"Durdursana beni" soğuk sesi engel tanımaz ve hükmediciydi , en güçlü adamı bile sırf sözleriyle yok edebilecek gibiydi. Avuçlarım tuttuğum tişörtü dahada sıkarken gerginlikten ölüyordum , nolur saçlarımı yolmasın bu sefer...
İri ve uzun bedeni dahada yaklaştı ve aramızda sadece 1 adım kalmıştı , onu durduramayacağımı herkes biliyordu ama kaçabilirdim , belki sonra.
"Bana cevap vermedin , seni... yani ben... dün akşam noldu" ağzımdan zorla çıkan kelimelerle korkuyla gözlerine baktım. Yüzünde duygudan eser yoktu , boştu...
"O anları unutmana üzüldüm" diyen adam bir adım daha yaklaşıp iri bedenini üzerime eğdi ve kulağıma fısıldadı "çok ateşliydin" siktir.
"Ne?" Dudaklarımdan sadece tek kelime çıkmıştı. Ateşli derken inşallah yanlışlıkla bir şeyleri filan yakmışımdır evi filan olabilir, yoksa ateşlinin başka ne anlamı olabilir. 'Nolur düşündüğüm anlamı olmasın'
"Sabaha kadar yaşadığımız anları unutmana biraz kızdım sakar, bana yaşattıklarını nasıl unutursun" diyen adam cidden kızmışa benziyordu , yüzüne dikkatle bakıyordum ama hayır şaka filan yapmıyordu.
"Sana ne yaşattım ki" dedim şaşkınca nolur ona sadece Hayal kırıklığı yaşatmış olayım. Biri beni öldürsün.
"Özelimizi burdamı konuşalım sakar , beni nasıl öptüğünü , tişörtümü acelenden nasıl parçalayıp yırttığını , pantolonumu..." en sonunda dayanamayıp Metehan'ın sözlerini kesmiştim.
"Yeter yalan söylüyorsun , ben değil gidik kafa , kafam kopsa öyle bir şey yapmam , beni kandırıyorsun" diye bağırıp karşımdaki vampiri itmiştim ama yerinden milim kımıldamayan adam kaşlarını çatıp aniden belimi kavramış ve beni arkasına saklandığım koltuğun başlığına oturtmuştu , kalbim korkuyla atarken vampir bana dahada yaklaşıp ellerini koltuk başlığının iki yanına koymuştu , amacı kaçmamı engellemek değil arkaya iyice kayıp koltuğun üstüne düşmemi sağlamaktı , şu an öyle kötü bir konumdaydım ki koltuk başlığına oturtulmuştum ve bacaklarım koltuğun arkasına doğru sallanıyordu yani sırtım üstüne düşsemde zaten koltuğun oturduğumuz kısmına düşeceğim için canım yanmazdı ama her işteki pislik gibi eğer arkaya doğru düşersem üstümdeki tişört iç çamaşırlarıma kadar her yerimi gösterecekti. Böyle bir şeyi istemediğim için beni iyice koltuğa kıstıran vampirin tişörtüne tutundum. Üzerime biraz daha eğilip arkaya dahada eğilmemi sağlayan adam , kaşlarını çatmış ve siyah gözlerini sinirle kısmıştı. Arkaya düşmemek için Metehan'ın tişörtünü bırakıp kollarımı boynuna doladım. Yüzüm utançtan bin bir renge bürünüyordu tabi işin içinde sinirimde vardı.
"Dün akşamda tıpkı böyleydik , yakındık... kollarını böyle boynuma dolamıştın ve yatağımda..." olamazdı sözlerini daha fazla dinleyemedim beynim tüm sözlere kem vurmuştu. Ben Metehan'la yapmamam gereken en büyük hatayı yapmıştım , her şeyi bilen adam dün akşam kafamın yerinde olmadığınıda bilmeliydi , bana dokunmamalıydı...
Hayır Hayal sen az önce adının kirlendiğini öğrenmiştin , ve bunu sen yapmıştın , tek temiz olan adını Hayal'i kirletmiştin , Melis zaten kirliydi ama Hayal o temizdi tek koruduğun şeyide kendin bozmuştun. Hayal kirlenmiş ve bunu ben yapmıştım temizlemek için kan gerekti.
Sözlerine hiç tepki vermediğimi farkeden vampir gözlerini kısmış ve neyim olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Üzerindeki tişörtüde ben giydirdim diyorum sakar" sözlerine hala boş gözlerle baktığımı farkeden vampir gözlerimin önünde parmağını şıklatmıştı ama tepki verecek gücü şu anda kendimde bulamıyordum. Vereceğim tek tepki dolmaya başlayan gözlerimdi...
Gözlerimin dolduğunu gören vampirin dudağının bir kenarı kıvrılmış ve keyfine diyecek yoktu sanki istediğini yavaş yavaş alıyordu , belimi kavrayan elleri beni bir tüymüşçesine yerimden kaldırıp yere indirdi ve değişen yüzümü zevkle izledi , önümden bir adım çekilip bana ne yapacağımı izleyen adama daha fazla bakamadım ve kafamı yere indirdim , bu nasıl bir sıkıntıydı ki içim parçalanıyordu , bir şey yapmalıydım Hayal'i temizlemeliydim ama bunun için çok fazla kan gerekti hemde çok fazla. Bana ölüm kadar kan gerekti ve o kanı kimden çıkaracağımı biliyordum...
Kendimden...
Bana bir bıçak lazımdı ve sonrası gelecekti , bu sefer vücudumu sürtük dendiğinde kestiğim ince çizgiler karşılamayacaktı , bu sefer vücudumu derime defalarca saplanıp çıkan bir bıçak karşılayacaktı. Melis kanayacaktı ve Hayal o kanda yıkanıp temizlenecekti ama Melis ölmeden Hayal hiç bir zaman tam anlamıyla temiz olmayacaktı.
Bir anda mutfağa yönelip içeri daldım ve dolaplardan sadece tek bir şeyi aradım Bıçağı ve onu bulacaktım, bulmalıydım kir daha fazla yayılmadan temizlenmeliydi. "Sakar ne yapmaya çalışıyorsun" arkamdan duyduğum sesle işime hiç ara vermeden tüm dolapları karıştırmaya devam ettim ve açtığım çekmecede bulduğum koca bıçakla gözlerim ışıldadı. "Ne yapıyor sizce" Batuhan'ın meraklı sorusuyla aslında tüm vampirlerin mutfak kapısında merakla beni izlediğini anladım.
Ayağa kalkıp koca bıçağın sapını sıkıca kavradım ve dolan gözlerimi geri plana atıp yapmam gerekeni yapmak için bıçağı havaya kaldırdım.
Ölmek için güzel bir gündü...
Temizlemek için kan gerekti...
Kanlar akacak ve Hayal temizlenecekti...
Kadın suskunluğuyla anlatamadığını bıçağıyla anlatacaktı , oysa ne çok yara almıştı ruhu... konuşsa ölüm kokacakdı...
"Şakaydı..."
|
0% |