Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14. Ben Sürtük Değilim

@hayal_crtk

İnstagram : @ hayal_crt (👈takip)

 

Hatırlatma

 

"Şakaydı..."

 

🔥💦🔥💦🔥💦🔥💨

 

Sivri uçlu bıçak gibi hayatlar kendisine ters geleni acımadan kesip atıyordu , peki körelmiş paslı yüzler... işte onlar asıl ters gidenlerdi , hep kesilirlerdi... acıyı severlerdi...

 

Elimdeki koca bıçağı havaya kaldırmış kirlenmiş bir Hayal'i Melis'in kanıyla temizleyecektim , çok kan gerekti , ölüm gerekti... ama daha bıçağı karnıma indiremeden Metehan'ın tek sözüyle elim hareketsizliğini korudu , ne demek şakaydı... ney şakaydı , beni vazgeçirmek için söylüyolardı. Yere indirdiğim kafamı yavaşça kaldırıp Metehan'ın siyah gözlerine baktım baya tedirgin duruyordu sanki korkmuş gibi... ah tabikide hayır ben kimim ki o benim için korkacak... acıyla gülümseyip Metehan'a son kez baktım ve hiç düşünmeden bıçağı indirdim. Ama daha bıçak tenime değmeden kolumu havada yakalayan vampir hışımla elimdeki bıçağı çekip gelişi güzel yere fırlattı. Siyah gözleri kızıla dönen vampir tehlike fışkırıyordu. İki kolumuda sıkıca tuttan Metehan beni sarsarak kükredi. "Şakaydı lan anladınmı şakaydı" korkarak ondan kurtulmaya çalışırken bende bağırdım.

 

"Yalan söylüyorsun , kendimi kesmeyim diye" dedim.

 

"Seni zerre umursamuyorum sakar , bunu seni havuzda ölüme terk ettiğimde anlamış olmalıydın , kendini boş bir şaka için öldürürsen o senin aptallağın" Metehan sözlerini söyleyip beni sertçe ittiğinde sırtım mutfak tezgahına çarpmıştı. Ama canımı yakan sözleri olmuştu , hayır sözlerini umursamıyorum. Arkasını dönüp hışımla giden vampirle dudaklarım sinsice kıvrıldı bu oyun iki kişiyle oynanır.

 

"Şakaydı..." dedim arkasından bağırarak. Sözlerimle duran vampir yüzünü bana dönüp kaşlarını merakla kaldırdı "bıçağı gerçekten saplamayacaktım , şakaydı" dedim alayvari bir şekilde gülerek. Sözlerimle afallayan metehan ve diğer vampirler tabi Meriç dışında bana kızgınca bakar olmuştu.

 

"Seninle dün gece kendi isteğimle bir şey yapmayacağımı biliyordum , sonuçta ben Melis ATEŞİM şaka olduğunu kendin demeliydin bende sana ŞAKA yaptım sende dedin" gülerek. "Kendimi gerçekten öldüreceğimi mi sandın" yaşananlar nedense çok komiğime gitmişti , aşırı zeki vampirimiz benim gerçekten kedimi keseceğimi sanmıştı sanki daha önce kendimi kesmedim gülüşlerim sesli kahkalara dönüştü ve ben uzun bir zaman sonra ilk defa kahka atarak gerçek anlamda gülüyordum beni güldürenin Metehan olmasıda ayrı bir ironi. Gülmekten karnıma ağrılar girdiğinde bu seferde karnımı tutarak gülmeye başladım.

 

Kahkalarımın arasında karşımdaki dört vampire döndüm bana sanki yaratıkmışım gibi bakıyorlardı "no.. noldu" dedim nefes nefese. Dört vampirde sözlerimle sirkelenip afallamış suratlarıyla gülümsediler.

 

"Seni zorla gıdıklamadanda gülebiliyorsun demekki" dedi Metehan. Kahkalarımı güç bela durdurup mutfak tezgahına tutundum.

 

"Buna gülmemi diyorsun" dedim sesimdeki acıyı sadece ben farkediyordum. Gülmelerinden asılmış kız , acıya kahka atar olmuştu , kimse bilmedi o kahkanın en acı çığlık olduğunu. Mutfaktaki tüm gözler Meriç'e döndü sebebi belliydi Meriç düşüncelerimi okuyabiliyordu şaka yaptığımıda biliyordu ama arkadaşlarına söylememişti nedenmi bakalım neden...

 

"Şaka olduğunu niye demedin" dedi Batuhan çok sinirli gözüküyordu. Meriç dostuna bakıp sıkıntıyla siyah saçlarını karıştırdı ve bir anlığına bana bakıp tekrar arkadaşlarına döndü.

 

"Çünkü şu gördüğünüz canavar eğer şaka yaptığını size dersem Deniz'e onun kanını içmeye çalıştığımızı demekle tehdit etti beni ayrıca onu zincirlediğimizide diyecekmiş" Meriç'in sözleriyle tüm sinirli gözler bana dönünce bende sinirle Meriç'e bakar oldum beni satmıştı pislik.

'Pislik biraz ağır olmadımı' zihnimde yankılanan sesle yanaklarımı sinirle şişirdim. Tamam Meriç'in düşüncelerimi okuyabildiğini bildiğim için diğerlerine şaka yaptığımı demesin diye onu düşüncelerimle biraz tehdit etmiş olabilirim ama bu tehditi diğerlerine söylemesine ne gerek vardı ki.

 

"Demek bizi Deniz'e şikayet edeceksin" diyen Metehan üzerime bir adım atınca korkuyla kaçacak yer arayıp bulamayınca tekrar ona dönüp sevimlice sırıttım. "Vallaha seni demeyecektim , yani Meriç size şaka yaptığımı demesin diye dedim" sesimi olabildiğince sevimli çıkarmaya çalışmıştım. Şu okula gidelim hepinizi Denize demezsem bende bir şey bilmiyorum.

 

"Tüh kesin şu anda içinden bizi Deniz'e şikayet şikayet etmenin planlarını yapmıyorsundur" diyen Meriç yine düşüncelerimi okumuştu. Ona sinirlice bakıp bu seferde Mert'e yalvaran bakışlar attım bana yardım edebilirdi belki.

 

"Sizce sakarı nasıl susturmalıyız beyler" dedi Metehan tehlikeli gözleri vücudumu arsızca süzüyordu.

 

"Bence onu buraya kitleyelim" dedi Batuhan sinsice gülerek.

 

"Dilini kesebiliriz" bu sesde Meriçe aitti.

 

"Yada direk öldürebiliriz" Mert ne zamandan beri bana bu kadar acımasız cezalar seçiyordu.

 

"Seni adi bende Deniz'e okuldan birini bulup sevgili olmalarını sağlamazsam Melis değilim" dedim hışımla , Mert'in Deniz'i sevdiğini biliyordum yoksa yüzü niye böyle asılsın.

 

"Vampir beyler bence bu konuşmayı daha okulumsu bir yerde ve daha usturuplu kuyafetlerle yapsak daha iyi olur" dedim üstümdeki kısa tişörtü gösterek. Dört adamda kafasını başka tarafa çevirerek sanki gülmemek için kendilerini zor tutuyormuş gibi gözlerini benim dışımda her yerde tuttular. Bazıları sessizce kıkırdamıştı bile. Sinirle homurdanıp tişörtü aşşağa çekiştirip koşarak mutfaktan çıktam arkamdan attıkları sinir bozucu kahkayı duyuyordum. Metehan'ın odasına girip banyodaki kıyafetlerime bakındım ama kıyafetlerimin her yeri çikilota olmuştu. Ne giyecektim ben şimdi. Kapımın çalmasıyla banyodan çıkıp kapıdakine seslendim "ne var" bağırmıştım.

 

"Kapıyı aç" Metehandı. Kapının arkasına geçip kapıyı biraz araladım. Ellerinde alışveriş çantası tutan Metehan kapı aralığından hepsini bana uzatıp sırıtarak konuştu. "Arabandan aldım sakar üstünü çabuk değiştir" kafamı sallayıp odaya tekrar girdim ve alışveriş torbalarındaki kıyafetlerden iki parça kıyafet alıp üstüme geçirdim. Altıma asker yeşili ve asker tipi bir pantolon geçirmiştim pantolunun bilek kısımları lastikliydi ve yan tarflarında koca koca cepler vardı. Bence baya güzeldi ayrıca ayak bileklerimide biraz açıkta bırakmıştı. Üstüme ise siyah V yaka bir tişört geçirmiştim saçlarımıda torbadan bulduğum bir tokayla at kuyruğu yapınca işim bitmişti. Metehan'ın tişörtünü kirli sepetine atıp dün akşam çıkardığım kıyafetlerimide ayrı bir poşete koyup alışveriş torbalarımla aşşağıya indim. Salonda kimse yoktu sanırım beni dışarda bekliyorlardı , kapı ağzındaki siyah spor ayakkabımı ayağıma geçirip dışarı çıktım tahmin ettiğim gibi dışardalardı beni görünce kimseden ses çıkmadan hepsi araba garajına yürümeye başladı bende susup onları takip ettim. Garajın otomatik kapısından girince ben direk arabama yönelmiştim diğerleride motorsikletlerine tabi , Metehan'ın odasında masada bulmuştum arabamın anahtarını , cebimden çıkarıp düğmeyle kapı kilitlerini açıtım. Elimdeki torbaları arka koltuğa atıp sürücü koltuğuna geçtim , arabamı çalıştırıp tam hareket ettiriyordum ki yolcu kapısının açılmasıyla ayağımı gazdan çekip yanıma oturan Metehan'a sorarcasına baktım. Arkasına rahatça yaslanan vampir yüzünü bana döndürüp tehlikeyle dudağının kenarını kıvırdı siyah gözlerinden kızıl bir ışık geçti.

 

"Korkut beni" motorda onun arkasına bindiğimde bende ona aynını söylemiştim bana gönderme yapıyordu. Benimde dudaklarım onun gibi kıvrılırken arabanın gazına sertçe basıp arabadan sinirli çığlıkların çıkmasını sağladım.

 

"Bunu evet olarak kabul ediyorum gazla güzelim" güzelim kısmına yüzümü buruşturup arabayı geri viteste garajdan çıkardım. Bahçedeki taş yoldan ilerleyip arabayı asvalt yola çıkardım , diğerleri çoktan motorla çıkmış yolda bizi bekliyordı.

 

"Motorun Deniz'de değilmi" dedim Metehan'a dönüp bilmişçe.

 

"Seni kovalarken pek motorsikletime ihtiyaç duymadım diyelim" diyip alayla göz kırpan vampire göz devirmekle karşılık verdim. Birden yanımdaki camın tıklatılmasıyla irkilip camı indirdim Batuhan'dı.

 

"Yarışa varmısınız"

 

"İddasınamı" dedim çekinerek. Metehan ve Batuhan aynı anda güldüler.

 

"Zevkine"

 

"Daha önceki iddada kaybettiğin bir istek hakkım var sakar" dedi yanımdaki metehan muzurca.

 

"Pantolonumu çıkarmışsınız ya unut o isteği" dedim çirkefçe. Saçını dağıtan vampir Batuhan'ı işaret etti.

 

"Pantolonunu çıkarma işi Batuhanın isteğinden gitti" yanaklarımı şişirip sıkıntıyla soluğumu bıraktım.

 

"Yarışıyormuyuz" diye varlığını hatırlatan Batuhan'ı kafamı sallayarak onayladım. Herkes aynı hizzaya gelirken Metehan arabanın radyosuyla uğraşıyordu. "Kazansan iyi edersin sakar , kaybetmekten nefret ederim ve kaybedersek sonuçlarına katlanırsın" hala radyoyla uğraşırken söylediği sözlere sadece göz devirdim , sanki ben kaybetmeye bayılan biriyim.

 

"Hazırsanız sayıyorum biri gaza erken basarsa düşüncelerini okurum ve tekerini patlatırım." Diyen Meriç dediğini cidden yapacak gibiydi.

 

"1"

 

"2"

 

"Durun lan" Metehanın sesiyle Meriç saymayı bıratı bende dahil hekes onun diyeceğini bekliyorduk. Bir anda arabada yükselen müzik sesiyle sonunda radyomdan ne istediğini anlamış oldum. Arabanın yüksek kalite hopörlerinden açtığı yabancı müzik her tarafı inletiyordu. "Devam edebilirsiniz" diye sessizce konuşan vampir rahatça arkasına yaslandı tabi vampir oldukları için Metehan'ın sesini duymaları çok kolay olmuştu.

 

Meriç'in yarışı tekrar başlatmasıyla hepimiz gaza kökleyip yarışa başladık ben yolları bilmediğim için nerden gideceğimi Metehan söylüyordu. Okul yolunu biliyordum ama bu eve nerden gelinir onu bilmediğim için Metehan özellikle tarif ediyordu.

 

Yollar genel olarak boş olduğu için baya hızlı gidiyorduk ve yarışı Batuhan önde götürüyordu ardından Meriç , Mert ve en sonda Ben ve Mete. "Kaybedersen kanını son damlasına kadar içerim" Metehan'ın tehditi beni ne kadar korkutsada sakinliğimi koruyup gaza dahada kökledim ve hemen önümdeki Mert'i sollayıp önüne geçtim. Dikiz aynasından bana güldüğünü görmüştüm. Okulun ormanlık yoluna girdiğimizde pürüzsüz asvaltta dahada hızlandım buranın yolunu bildiğim için artık daha iyi sürebilirdim arabayı. Arabanın vitesini değiştirip dahada hızlandım ve meriçi keskin bir virajda geçip Batuhan'a ulaştım ama şerefsiz ne zaman önüne geçmeye çalışsam önüme geçip yol vermiyordu. "Şerefsiz" diye homurdandım bu yarış bizim olacaktı.

 

"Yavrum sana ufak bir sır vereyim mi... biz vampirler büyük bir motor kazasından bile sıyrık almadan çıkarız" gözüm bir an Metehan'a kaydı baya ciddi duruyordu ve o gözlerdeki tehlikeli parıltılar banada yapacağım şey için heyecan veriyordu.

 

"Sayın ukala ben arabamı bir şerefsiz için yamultmayı bırak çizdiremem bile" diyip göz kırptım , benim Batuhan'a çarpıp saf dışı bırakmamı bekliyordu ama ben vampirde olsa kimseye böyle pisliklik yapamazdım.

 

"Şaşırt beni o zaman" muzip sesine karşın heyecanla dudağımı ısırdım ve vites değiştirip dahada hızlandım önüme tekrar geçen Batuhan'la hayatımdaki en adranalinli şeyi yapıtım. Arabayı geri vitese takıp direksiyonu kırdım ve araba yolda bir anda ters dönüp drift attı ve Batuhanla aynı hizaya geldi. Yaptığıma ben bile şaşırırken Metehan'ın üzerimdeki etkilenmiş bakışlarını hissediyordum. "Aferin kızıma" arsız sesine nedense gülmek istemiştim ama kendimi tutup sadece sinsice sırıttım. Arabayla geri geri gidiyorduk şu an ve arkayı görmek için kolumdan destek alıp tamamen arkaya dönmüştüm. Batuhan'ı biraz daha gerimde bırakınca önüme dönüp ona dil çıkardım çocuk gibi sonrada vitesi bire takıp tekrar direksiyonu kırdım ve yolda tekerlek izleri bırakacak şekilde drift atarak arabayı öne doğru sürecek konuma getirdim. Hızımı hiç düşürmeden vites attırıp gaza kökledim okula çok kalmamıştı zaten.

 

"Yarış okulun bahçesinde biter kapıdan ilk giren kazanacak sakın kaybetme" Metehan'ın uyarısına kafamı salladım okul kapısından ilk geçen kazanacaktı sanırım ve o kapının ne kadar geniş olduğunu biliyordum tır bile sığardı. Hızımı dahada arttırdım ama hemen yanımda hareket eden Meriç'i görmemle adranalinim artmıştı kazanmak zorundaydım. "Sen sadece gazla vites bende" Metehan'ın söylediklerine kafa salladım ve gazladım o arada vites değiştirdiğinde bende pedallarla ona yardım ediyordum. Şu an Meriç ben Mert ve Batuhan aynı hizzadaydık. Ve okulada çok yakındık burdan kapıların sonuna kadar açıldığını görebiliyordum kesin dördünden biri haber vermişti. Göstergede yanan kırmızı ışıkla içimden olmadık küfürü ettim.

 

"Sana benzin bitti desem bay ukala"

 

"Sadece gaza kökle derim bayan sakar" onun ne dediğini anlamasamda dahada gaza kökledim dişerleri bizi az biraz geçmişti. Metehan'a baktığımda ellerinin ikisinide arabamın vites ve gösterge olan yerlerine koydu.

 

"Napıyorsun" dedim çekinerek.

 

"Sadece sür" dedi emir vererek gözleri kapalıydı sanki odaklanıyor gibi ve bir anda ellerinin altından çıkan sarı ışıkla korkuyla baktım ama o sanki dünyadan kopmuş gibiydi. Korkumu bir kenara koyup vitesi sona aldım ve gaza basabildiğim kadar bastım okulla aramızda çok az bir mesafe vardı hemde çok az. Arabam bir anda son hıza ulaşıp diğer vampirlere yetişti , sanki Metehan arabamın bütün fonksiyonlarını harekete geçirmişti. Keyifle sırıtıp yetiştiğim vampirleri umursamadan dahada hızlandım diğerleriyle aramızdaki mesafe bir artıyor bir azalıyordu. Ve okul kapısından geçerken arabamın son bir atakla hepsini geçmesiyle kapıdan ilk benim arabam geçti burun farkıyla. Biz kazanmıştık hepsini yenmiştik. Arabanın hızını düşürüp firene bastım ve okul bahçesinde dönerek durduk. Arabamdaki müzik bangır bangır çalıp okulu interiken ellerimi direksiyondan çekip saçlarıma daldırdım kazanmıştık. Sevinçle Metehan'a dönüp gülümsedim. Oda bana bakıyordu ikimizde gülüyorduk.

 

"Biz kazandık ukala"

 

"Biz kazandık sakar"

 

Aynı andan konuşmuştuk. İkimizde arabadan çıkıp tehlikeli bir şekilde gülümsedik. Diğerleriyle alay edecektik ama kafamı çevirmemle tüm okulun bizi izlediğini görmemle yüzümdeki gülümseme söndü. Tüm vampirler bizi izliyordu...

 

"Kaybedenler neredeymiş" Metehan arkadaşlarıyla alay ederken bende üzerimdeki bakışları umursamadan kaybedenlere sırıtarak bakıyordum.

Batuhan baya sinirli gözüküyordu , Mert gülümsüyordu hatta takmıyor desem daha doğru olur ve Meriç'te biraz somurtuyordu.

 

"Oğlum hilemi yaptınız siz hem yoldayken bize yaptığın o orta parmak neydi" Batuhan'ın söylediklerinde sadece orta parmak kısmı kafama takılmıştı.

 

"Orta parmak derken" dedim merakla , Meriç alayla gülüp Metehan'ı işaret etti.

 

"Sen arabayı geri geri sürerken önüne bakamadın tabi , şu yanında oturan şerefsiz hepimize orta parmak çekti" Meriç'in söyledikleriyle şaşkınlıkla Metehan'a baktım. Bir eli cebinde dağınık saçları ve kızıl gözleriyle Meriç'i takmayan vampir bana göz kırptı. "Düzelteyim dostum ben o hareketi sadece Batuhan'a yaptım" insanı sinir edecek gıcıklıkta konuşan Metehan gayet keyifliydi tabi bende keyifliydim sonuçta Batuhan'ı sevmiyordum iyi yapmış ona. Metehanı'da sevmiyordum ama yalan yok arabamdaki çikilotaları almama yardım eden Meriç'e az biraz ısınmaya başlamıştım.

 

"Bana niye orta parmak gösteriyorsun lan" dedi Batuhan sinirle.

 

"Yol vermediğin için" ahh bu çocuk sinir etmek için doğmuş.

 

"Meliiiiisss" birden üstüne atlayan biriyle dengemi zor sağladım gözümün önüne gelen sarı tutamlardan bunun Deniz olduğunu anlamam zor olmadı. Bana sanki boğarcasına sarılan kızla bende ona sarıldım ama cidden nefes alamıyordum. En sonunda benden ayrılan kızla derin derin soluklar aldım.

 

"Seni özledim niye beni yanlız bıraktın" dedim sitem ederek. Üzgünce kafasını eğen kız oldukça mahçup gözüküyordu o an gözlerim bana öldürecekmiş gibi bakan dört vampire kaydı. Deniz'i üzdüğüm için sinirlenmişlerdi ve bu hiç hayra alamet değildi.

 

"Ben onlara son bir şans verdim Metehan senin her şeyi gördüğünü söyleyince çok korktum gidersin diye onlara sana iyi davranmaları için iki gün verdim tabi Mert'i de gönderdim ki önemli bir şeyde müdale edebilsin diye" Deniz'in söylediklerine çok şaşırmıştım benim için en yakın dostlarına rest çekmişti resmen. Tabi onlarda sırf Deniz için bana iyi davranmaya çalışmışlardı ki pek davranamamışlardı. Her şey sahteydi yani yaptığımız yarış bile okula gelmeden önce beni mutlu etmeye çalışmaktı, böylece Deniz'e beni zincirlediklerini anlatmayacaktım yada Metehan'ın şakasını. Ben tam 2 gündür bir yalan yaşamıştım , beni başta ısıracağız diye kandırıp ardından gıdıklamaları bile sahteydi , yaptığım yemeği beğenmeleri de , yada bana katlanmaları da yalandı onlara çok sorun çıkarmıştım evin camını kırıp kaçmaya çalışmıştım ama onlar kızmak yerine beni gıdıklamışlardı , Meriç'ten arabamın anahtarını istediğimde bile bana kızıp bağırmak yerine benimle arabanın yanına gidip istediğimi vermişti. Çikilota yiyip sapıtınca bile sabah bana kötü davranmak yerine şaka yapmışlardı Bana vurmamışlardı ben bir yalanın boynunda hüngür hüngür ağlamıştım , her şey deniz içindi bana Deniz için katlanmışlardı.

 

"Melis beni duymuyormusun sana iyi davrandılar mı" Deniz'in sesiyle silkelenip ona döndüm ona yaptıkları şeyleri anlatıp bu güzel arkadaşlığı bozamazdım yada zedeleyemezdim. Bu dört vampirde bu sarışın vampir için bir insana katlanarak ne kadar iyi dost olacaklarını göstermişti zaten.

 

"Seni temin ederim bu dört öküz bana iki gün boyunca en mutlu anlarımı yaşattı" yalan söyledim.

"Ama ne yazık ki onların bu iyi halini pek sevmedim bana kötü davranmaları daha..." Gözlerim dört vampire kaydı "Gerçek"

 

Mutlu olmama sevinen Deniz'le biraz daha konuşup arabadaki paketleri odama çıkardık daha doğrusu Deniz vampir hızıyla hepsini 1 dakikada çıkardı bende arabamı okulun otoparkına park ettim. Sonrada yeterince geç kaldığımız derslere girdik okuldaki herkes onların vampir olduğunu bildiğim için daha rahat ve daha tehlikelilerdi. Gözleri kırmızı öğrenciler tabi sadece sinirlenen ve kana susayanların gözleri kızıldı cidden ürkütücü duruyorlardı. Ayrıca okuldaki asıl derslerin ne olduğuda şimdi anlaşılıyordu. Okuldaki asıl dersler vampirler üzerine kuruluydu tabi ben sadece vampir tarihi dersini görmüştüm. Onun dışında hocalar özellikle kolyeme sahip çıkmamı söylüyorlardı. Veee beni kandıran dört vampire gelince hiç biriyle konuşmuyordum eskisi gibiydik ama daha sessiz hali. Mert'le bile bozuktum bana bir yalanı yaşatmaları açıkçası biraz koymuştu.

Deniz'in yanında Mert'le samimiydim ama o gidince onlada konuşmuyordum. Zaten Metehan ve diğerleride beni pek takmıyorlardı büyük ihtimal Meriç aklımı okuyup her şeyi anladığımı farketmiş ve diğerlerine demişti.

 

Öğlen arasında Deniz'le kantine indik o kendine vişne suyu gibi bişe alırken ben bir şey içmek istemediğim için sadece onu beklemiştim kantinde boş bir masaya oturup sohbet ediyorduk.

"Hala sizin vampir olduğunuza inanamıyorum" dedim gülümseyerek. İçeceğinden bir yudum alan Deniz mahçupça gülümsedi.

 

"Sana daha önce demek isterdim ama yasaktı" kafamı olumlu anlamda salladım burdaki çoğu şeyin benim gelişimle değiştiğini şimidi daha iyi anlıyordum. Mesela önceden herkes daha insan gibiydi ama şimdi koliorda saniyeler içinde gözden kaybolan öğrenciler , kızıl gözler , aşırı fazla güç -ki bunu arkadaşını duvara sıkıp duvarı çatlan bir vampir kanıtlıyordu , arkadaşının burnu bile kanamadı- , ellerinde kanla gezen ergenler.

 

"O ergenlerden biride tam karşında oturuyor" Meriç'in sesiyle düşüncelerimden çıkıp ona döndüm , yine aklımı okumuştu. Ne zaman geldiyse artık. Bir dakka karşında mı oturuyor dedi o. Gözlerimi tam karşımda oturup elindeki bardağı tutan Deniz'e çevirdim. Bardaktaki sıvı kandı... çaprazıma oturan Meriç'e cevap vermeden önüme döndüm.

 

'Tavırların can sıkmaya başladı' kafamın içinden benimle koşan Meriç'e cevap vermeyecektim ama kendimi tutamadım.

 

'Kafamın içinden çıkman için 10 saniyen var' diye düşündüm.

 

'Çıkmıyorum napacaksın' uyarımı umursamayan çocuğa hayatının en büyük travmasını yaşattım ve zihnimde Batuhan'ı bikinili hayal etmeye başladım , yetmedi Merti'de hayal etmeye başladım hemde kırmızı bikiniyle. Bir anda masadan kalkan Meriç'le Deniz şaşkınlıkla ona bakıyordu

 

"Lanet olmasın yeter lan , kırmızıya tövbeli oldum sayende" parmaklarını şakaklarına bastırıp isyan eden vampire göz devirdim , zihnimden çıkmaması onun suçuydu. Meriç'in tepkisini anlamayan Deniz bana dönünce ona sadece sevimlice gülümsedim bu 'benim yüzümden böyle ama sen anlamamazlıktan gel' bakışıydı. Bakışlarımı çözen Deniz sırıtarak Meriç'e bakmaya başlamıştı. Tabi Meriç zihnimizi okuyup aramızda geçen bakışmaları çözmüştü.

 

Tekrar masaya oturan Meriç telefonuyla uğraşmaya başlayınca bizde Deniz'le vampirlerle ilgili sohbet ediyorduk tabi konuşmamız bu seferde masaya gelen mert'le bölündü , Deniz le ikisi birbirine uzun uzun bakarken aşık olduklarını zerre saklayamıyorlardı tabi bu durumu Meriç'in bildiğinide biliyordum o sinsi tüm gurubun ne yaptığını biliyor ama kimseye birşey demiyordu.

 

'Sinsi demeyeydin iyiydi' zihnimde konuşan vampire sadece göz devirmekle karşılık verdim.

 

Mert Meriç'in karşısına oturduğunda istemsiz Deniz ve Mert'i karşılaştırdım. Deniz sarı saçları , mavi gözleri , harika fiziğiyle taş çatlatıyordu , üstelik çok güzeldi ve giyimide çok güzeldi yalnız biraz açık giyinmeyi seviyordu ama ona yakışıyordu. Tabi sevimli ve güzel sözlü olmasıda cabası. Ve Mert , açık kahve saçları , mavi gözleri , uzun boyu ve yapılı fiziğiyle çok yakışıklı duruyordu. Bu iki vampire bakınca gözünüze ilk çarpan şey ikisininde gözlerinin renginin imkansız şekilde aynı olmasıydı... sanki gözleri kopyalanmışta yapıştırılmış gibiydi... yakışıyorlardı.

Masada bir sessizlik hakimdi , Meriç telefonla uğraşıyorum ayağına milletin düşüncelerini okurken , Deniz ve Mert birbirlerine kaçamak bakışlar atıyorlardı bu ikisi çok didişiyorlardı ama şu anda didişmek için birinin konuşmasını bekliyorlardı ve masada kimse konuşacak gibi değildi. İş başa düştü demekki...

 

"Deniz saçında bişeymi var" hiç bir şey yoktu , ama yinede planım için gerekli bir yalandı. Uyarımla eli saçlarına giden Deniz mızmızlanarak saçını karıştırdı. "Hani , nerde , elimin altındamı" gülmemek için kendimi zor tutup ayağa kalktım. "Ben alayım" masadaki erkekler Deniz'in saçında bir şey olmadığını görmüştü ama ses çıkarmadılar. Meriç'in planımı öğrendiğine eminim. Deniz'in yanına gidip saçına eğildim hemen diğer yanımda Mert oturuyordu ve bir anda ayağım kaymış gibi numara yapıp kendimi Mert'in kucağına attım. Tahmin ettiğim gibi Deniz beni Mert'e değmeden kollarımdan yakaladı. "İyimisin Melis" Deniz beni ufak bir gözden geçirip Mert'e döndü anlaşılan sağlam bir azar çekecekti. "Mert! Dikkat etsene ya Melis kucağına düşseydi" Deniz'in saçma isyanına sadece gülümsedim.

 

"Ben iyiyim Deniz ve Mert'in bir suçu yok" dedim sakince.

 

"Ay nasıl olmaz seni tutamasaydım onun kucağına düşecektin" kıskançlıktan çatlıyordu kesinlikle. Mert ise suçsuz olduğu halde suçlanmaktan şaşkına dönmüştü ama Deniz'in son söyledikleri yüzünde muzur gülümsemeler bırakmıştı.

 

"Güzelim sen beni mi kıskandın" Mert'in muzur sesi Deniz'i dahada çıldırttı.

 

"Ne alaka sen benim arkadaşımsın seni niye kıskanayım hah" sesindeki yakalanmışlık hissi her yanını sarmıştı.

 

"Haa anladım arkadaşım... o zaman Melis'in kucağıma oturmasına alınmazsın" kolumu tutan Mert tam beni kucağına çekecekken şoktan kurtulup ona karşı çıkacakken Deniz diğer bileğimden tutup beni geriye fırlattı , vampir olduğu için üzerimde ne kadar güç kullanması gerektiğini bilmiyordu bu yüzden gücünü fazla kullanıp beni kantinin ortasına sertçe sıkmıştı , dengemi sağlayamayıp birine çarptığımda çarptığım kişi dengemi sağlamam için kollarımdan sertçe tutup toparlanmamı bekledi , beni kimin tuttuğunu görmüyordum çünkü ona arkam dönüktü , dengemi bulduğumda beni tutan kollardan sıyrılıp öne bir adım attığımda birden kolumdan tutulup arkaya çevrilmemle bir çift kırmızı gözle karşı karşıya kaldım , bu vampiri tanımıyordum , benden baya uzundu hatta nerdeyse Metehan'la aynı boydu , beni tutan kollarından yapılı olduğunu hissetmiştim zaten bakıncada iri bedeni düşüncelerimi kanıtlamıştı , koyu kahve saçları , şu anda kırmızı olan gözleri ve sert yüz hatlarıyla baya yakışıklı duruyordu , hafif esmer olan teniylede çoğu kızı kendine aşık edebilirdi ama beni değil çünkü ben Hayal Melis ATEŞ'TİM. Sert bakışlarıyla ondan kaçmak istesemde korkusuz yanım kalmayı seçti.

 

"Tuttuğun için teşekkür ederim" dedim kuru bir sesle. Onu tanımıyordum bile bu yüzden sesim mesafeli çıkmıştı. Sanki çok komik bir şey söylemişim gibi pis pis sırıtan çocuk , beni endişelendirmişti.

 

"Ben seni tutmadım sen kucağıma atladın sürtük"... Metehan'ın bana en büyük hediyesi sanırım bu lakaptı en haketmediğim lakabı anlıma yıldız gibi yapıştırmıştı. Beni daha 1. Haftamda sürtük yapmıştı. Bana böyle hakaret eden biriyle daha fazla konuşmak istemediğim için kolumu elinden kurtarıp Deniz'lerin masasına yöneldim ama tekrar kolumdan tutulmamla içimde yükselen karanlık boğazıma kadar geldi sonra kendini dizginleyip fazla uzaklaşmadan oraya bir yere saklandı. Tanımadığım vampire dönüp tıslarcasına konuştum "bırak kolumu"

 

Kırmızı gözleri ışıldayan vampir kolumu iyice sıkıp beni bir anda kendine sertçe çekti kendimi ona çarpmaya hazırlamışken diğer kolumdandanda tutulup sertçe ters istikamete çeilmemle kollarım sızladı. Beni tutan diğer kişiye bakmamla Metehan'ı görünce iki kaşımda havalandı , hangi dağda kurt ölmüştü...

 

"Hayırdır YAKAR ne zamandan beri avlarıma karışır oldun" diyen kahverengi saçlı çocuk Metehan'a hem alayla hemde tehlikeyle bakıyordu ama Metehan o bakışlardan zerre etkilenmemiş bir şekilde kızıl cehennemlerini sunuyordu , bu iki vampirin anlaşamadığını anlamıştım. Kantindeki tüm bakışlar bizim üzerimize kaymıştı , vampir oldukları için tüm konuşmaları duyuyorlardı.

 

"Ben ortada sana ait bir av görmüyorum CEZİR" cezirin onun soy adı olduğuna iddaya girerim. Metehan'ın sözlerine tek kaşını kandıran vampir baya keyifli gözüküyordu.

 

"Dikkatli bak YAKAR ikimizin elinin altında da bir av var... fahişe bir av..." bu sözler umursamadığım birinden geldiği için yine umursamadım , ama yinede kolumu Cezir'den çekmeye çalıştım , hareketimi farkeden vampir kolumu dahada sıkıp bana sert bir bakış attı.

 

"Melis Deniz'lerin yanına geç" Metehan'ın sert sesi beni korkutsada kolumu diğer vampirden kurtaramadığım için bıkkınlıkla Metehan'a baktım oraya nasıl gidebilirdim ki , ha yanımızda cezirde gelecekse sorun yok.

 

"Kolum..." dedim sıkkınlıkla. Metehan karşısındaki çocuğa sert bir bakış atıp temkinlice beni kendine çekti kolumu tutan diğer vampirde kolumu bırakmıştı beni arkasına alan Metehan... bir dakika beni arkasına alan mı , beni koruyan yani , Metehan beni korumazki bu işte kesin bir iş var. Metehan'ın arkasından kafamı sündürüp diğer Vampire baktım. Şerefsizce sırıtıyordu. Ona baktığımı farkeden vampir gözlerini Meteden alıp bana çevirdi , gülüşü dahada genişlerken keyifle konuştu.

 

"Seninle çok eğleniceğiz güzelim" dedikten sonra bana göz kırpıp kantinden çıktı. Yaşadıklarıma hala inanamazken yine kolumdan tutulup Deniz'lerin masasına sürüklendim. Metehan'ın sinirli bakışları bendeyken onu umursamadan yerime geçtim. O kim ki hıh...

 

● ● ●

 

Dersler sonunda bittiğinde Deniz'le benim odama geçmiştik Deniz bu günkü çocuğun bizim gurubun düşmanı olduğunu söylemişti özellikle Metehan'la anlaşamıyorlarmış. Tabi o çocuğunda kendi gurubu varmış iki çetenin okul savaşı gibi... Deniz'in dediğine göre bu gün başıma çok büyük bela almışım çünkü cezir beni Metehan'a karşı kullanmak istiyormuş. Veee cezir dediğim çocuğun adı aslında

Emir CEZİR'miş. Garip... ateş hattının resmen ortasında kalmıştım. Tabi bu kadar kötü olaydan Deniz'de nasibini almıştı. Mert beni kucağına oturtacakken , kriz geçirip beni kantinin ortasına sıkan Deniz'le Mert iyice keyiflenmiş ve 'madem diğer arkadaşımı gönderdin sen gel bakalım ARKADAŞIM' diyip Deniz'i zorla kucağına oturtmuş tabi kaçmasın diyede sıkı sıkı sarılmış. Bunları bana anlatan Deniz'in vampir olduğu için yanakları kızarmamıştı ama gözleri sanki kana susamış gibi kıpkırmızı olmuştu. Bide anlatırken sinirli taklidi yapması yokmu , halbuki çok mutlu olduğunu biliyordum. Tabi laf arasında beni fırlattığı içinde çok özür dilemişti. İnsan olduğumu unutmaları normaldi kan kokumu alamadıkları için arada fazla güç kullanıyorlardı. Kolyem sağolsun.

 

"Filim izleyelim mi" sarışın'ın teklifine olumlu anlamda kafamı salladım , filim izlemek bana iyi gelebilirdi. "O halde Metehan'ın odasına gidiyoruz kaca bir televizyon aldı" keşke şu oda işini baştan söyleseydi, o zaman kabul etmezdim zaten arkadaşlarıyla şu an daha iyi anlaştığımı sandığı için itraz etmem onu şüphelendirirdi. Mecburen Metehan'ın odasına gideceğimiz için üzerime rahat bir şeyler giyindim eşofman ve bol bir tişört. Deniz kısa eteği ve mavi tişörtüyle rahat olduğu için üstüne bir şey almamıştı. Kolidorda ilerleyip Metehan'ın odasının önüne geldik Deniz kapıyı çalmadan odaya bodoslama girince ardı sıra bende girdim. İkimizin üzerine çevrilen dört çift gözle saklanacak yer arıyordum resmen.

 

"Hayırdır deniz kapımdan ne istiyorsun" Metehan'ın alaylı sorusuna kıkırdayan kız umursamadan kolumdan çekiştirip odanın ortasına geldi.

 

"Filim izlemeye geldik" dedi Deniz

 

"Olmaz" Metehan net duruyordu. Odada dört erkek sohbet ederken mevzunun ortasına gelmiştik anlaşılan , kimin umrunda.

 

"Benim telefondan izleriz Deniz hadi gidelim" dedim kabul eder umuduyla.

 

"Olmaz burda kocaman televizyon var" diye Deniz diretince susmak zorunda kalmıştım tabi bir süre sonra Metehan'da ikna olmuştu. Biraz sonra herkes yerine geçince bende tek boş yer olan Metehan'la Meriç'in ortasına oturdum , Allah'tan arada mesafe vardı. Zaten Mert , Deniz ve Batuhan koltuğa geçmişti bizde yatağa geçmiştik ama bu yatağı hiç sevmiyordum hatta bu odayı sevmiyordum. Çünkü o gece yaşadıklarım hala aklımdaydı , filim izlerken uyuya kaldığım için saçımdan sürüklenmem hala aklımdaydı , soğuk suda sırıl sıklam olmam aklımdaydı , yatağın ayağına sırtımı dayayıp sabaha kadar klima karşısında gözlerim kan çanağına dönene kadar uykusuz kalmam aklımdaydı , ben ıslak bir şekilde o gece sabaha kadar donmuştum aklımdaydı , bu yatakta üstüme çıkıp benle alay eden çocuk aklımdaydı , sabahına soğuk yüzünden tutulup hareket etmeyen bacaklarım aklımdaydı , beni kucağında tahtaya taşıyan Meriç aklımdaydı , sınıfta defelarca ayağa kalkmaya çalışıp düşmem aklımdaydı , beni bayıltıp pantolonumu çıkardıklarını söylemeleri aklımdaydı... lanet olmasın her şey aklımdaydı...

 

Düşünceler beynime dolarken içimi bir titreme kapladı istemsiz Meriç'e doğru kaydım Metehan'a yakın olmak istemiyordum. Ondan uzaklaştığımı farkeden Metehan sinirle homurdanıp televizyondan filim seçmeye başladı. En sonunda başlayan filimle dikkatler televizyona kaymıştı duvara monte edilen koca televizyonda başlayan korku filmiyle elime aldığım yastığı kucağıma koydum birazdan çok işime yarayacaktı. Filim'in daha başlarında kalbim maratona koşmaya başlamıştı , nerden bulmuştu bu filmi. Dizlerimi yavaşça kendime çekip yastığı dizime koydum ve filmi öyle izlemeye devam ettim , filmin en korkunç yerinde kafamı yastığa gömmüştüm , çok amaçlı yastık... ama dizimden çekilen yastıkla anlım dizime çarpmıştı. Kafamı kaldırıp yastığı alan Metehan'a sinirle baktım.

 

"Madem filim izleyeceksin düzgün izle" diye bana kızan vampire kaşlarımı çatarak karşılık verdim.

Ancak gözü televizyonda olan vampir beni pek takmışa benzemiyordu , onun gibi bende televizyona dönüp filme odaklandım ama tekrar korkunç sahnelerin gelmesiyle kafamı bu seferde dizime gömdüm , saçlarımdaki dehşet acıyla bir anda yüzümün dizimden çekilmesi bir oldu , Metehan ölüm saçan kızıllarını üzerimi dikmiş saçlarımı yolarak kafamı gömdüğüm dizimden kaldırmıştı. Zihnime dolan düşüncelerle aklım yine o geceye gitmişti , soğuk bedenimi bir yılan gibi sardı ve içimi titretti tıpkı o gece gibi...

 

"Düzgün izle şu filmi" dişleri arasından tıslayan vampire korkuyla bakıp saçlarımı pençesinden kurtarmaya çalıştım. Ona karşı gelemezdim ya yine sabaha kadar üşürsem , üşümek istemiyorum... Kafamı onaylar anlamda salladığımda Metehan sonunda saçlarımı bırakmıştı. Gözlerim bir an Deniz'e kaydığında aşk dolu gözlerle Mert'e baktığını farkettim tabi Mert'te ona bakıyordu ikiside öyle kendinden geçmiştiki Metehan'ın saçımı yolduğunu bile farketmemişlerdir. Tekrar televizyona döndüğümde sürünerek biraz daha Meriç'e yaklaştım , Meriç beni korusun diye ona kaymıyordum , Metehan'dan uzaklaşmak için ona kayıyordum. Hareketlenmemi farkeden Metehan yine homurdanmıştı ama ses etmemişti. Filme tekrar odaklandığımda korkunç sahnelerde ne kadar yapmak istesemde gözlerimi çekemiyordum , çekersem üşürdüm , saçımın yolunmasını istemiyorum ben güçsüz bir kızım. Beni üşüten Batuhan olsa çekinmezdim saçlarımı yolan Meriç olsa korkmazdım , ama Metehan çok farklıydı onu o kızın kanını içerken gördüğümden beri her hareketi her sözü beni korkutuyordu o benim korkumdu... filmdeki kanlı bir sahnede kalbim dahada hızlanırken gözlerimi televizyondan almadan yatak çarşafını yumruklarımla tırnaklayarak sıktım. Nefesim hızlanmıştı, normalde korku filmlerinden bu kadar korkmazdım ama şu an gözümü bile kırpmadan izlemek zorunda kaldığım filim beni korkutmutu tabi bu korkunun yanımdaki vampirlede alakası olabilirdi. Bir süre sonra filme biraz alışmıştım hatta yumruklarımı bile sıkmayı bırakmıştım ama gördüğüm o sahneyle kal gelmiş gibi dondum. Baş roldeki kız iğrenç küf kokmuş bir odadaydı ve ayak bileğinden uzun paslı bir zincirle duvara bağlanmıştı , saçları dağılmış ve nerde olduğunu çözmeye çalıştığıda aşikardı. Yüzü morluk doluydu ve vücudunun bazı yerlerinden kanlı yaralar nehir gibi akmış ve kurumuştu. O kız zincirliydi , kaçamazdı , güçsüzdü kaybedeceği belliydi ölecekti...

 

Vücudumu soğuk bir titreme kapladığında gözlerimi aceleyle televizyondan çektim ve tireyen ellerimi saklamak için yatağa bastırıp destek aldım. Yavaşça öne kaydığımda kimseyi umursamadan ayaklarımı yataktan sarkıttım ve ayağa kalktım, gözleri bana kayan Deniz'e ne cevap vereceğimi düşünerek titreyen elimle saçlarımı karıştırdım.

 

"Be.. ben uyumam la... lazım sonra görüşürüz" kelimeleri kekeleyerek zor demiştim televizyondaki bu sahneye dayanamazdım , deşilecek anım kalmamıştı. Odadaki tüm gözler üzerimde olsada umursamadan odadan çıkıp kapıyı arkamdan kapattım. Yatakhane kolidorundan ilerleyip kendi odama geçtim ve zifiri karanlığı odanın ışığıyla aydınlattım. Bu saatte duş alırsam belki rahatlardım.

 

Banyoda serin bir duş aldıktan sonra saçlarımı tarayıp kurutmadan yatağa girdim , belki uyursam biraz olsun daha güçlü olurdum.

 

●○•♡•○●

 

Sabah alarmın sesiyle erkenden kalkıp hazırlandım bu gün biraz garip hissediyordum içimde bir güç vardı sanki çok garipti siyah bir enerji gibi , sankiiii... neyse bende kalsın...

Meşhur kombinim pantalon tişört ikilisini giymiştim yine , Deniz'in böyle giyinmemi sevmediğini biliyordum ama napabilirdim ki açık giyinince kendimi güvende hissedemiyordum.

 

Okul çantamı hazırlayıp odadan çıktığımda hızımı kesmeden sınıfların olduğu kata indim , içimdeki o belirsiz kıvılcımlı enerji hala varlığını koruyordu. Pusuya yatmış bir yırtıcı gibi bişey bekliyordu sanki , umarım avını bulmaz.

 

Kolidordan geçerkerken üzerimdeki bakışları görmemek için kafamı eğip yürüyordum , yanından geçtiğim her erkek bana laf atıyordu hatta aralarından bazıları sürtük göründü diyerek benimle dalga geçiyorlardı. Korkaklığım yine iş başına düştüğü için o gereksizlerin hiç birine cevap vermiyordum. Özellikle kızlar onların hem cinsi olmama rağmen bana bir böcekmişim gibi bakıyorlardı , bu bakışı bilirdim beni kıskanıyorlardı , güzelliğimi kıskanıyorlardı. Hep olduğu gibi. Sonunda sınıfıma geldiğimde kapıdan girmemle kolumu birinin tutup sertçe sıkması bir oldu. Kim olduğuna bakamadan kendimi yerde bulmuştum. Kafamı kaldırıp beni yere iten kişiye baktım. Bizim sınıftan bir kızdı doğru hatırlıyorsam adı Ceren'di , kızıl saçlı kızın saçlarının boya olduğu çok belliydi ama ona yakışmıştı saçları , uzun boylu kız ayağına dahada uzun gözükmek için sivri topuklular giymişti. Teni çok beyaz değildi kumral tonlarındaydı ve gözleri şu an kırmızı tonlarındaydı , ince dudaklarına sürdüğü kırmızı parlak ruj onu tam anlamıyla ucuz göstermişti , üzerindeki yeşil mini eteği kalçalarının altında bitiyor ve uzun bacaklarını gözler önüne seriyordu. Hele giydiği göbeği açık dar tişörtle okulamı yoksa kerhaneyemi geldiği belli değildi.

 

"Sınıfımızın sürtüğüde gelmiş" diyen Ceren kızıl saçlarını karıştırıp sınıftaki diğer vampirlerle gülmeye başladı "yolu bulman kolay oldumu canım" aşşağlayıcı sesine aldırış etmeden ayağa kalkıp kendi sırama yürümeye başladım, biliyordum ki ona hiç bir şey demeden sırama gitmem egosunu yerle bir edecekti.

Ancak sırama yetişemeden önümü kesen Ceren tek kaşını kaldırıp bana tehlikeyle baktı. "Ne o karşılık veremeyecek kadar korkakmısın fahişe" üzerime yürüyüp parmağının birine siyah saçlarımdan bir tutamı doladı. "Tabi ya sen bir insansın korkak olman normal" dedi "sen sadece biz vampirlerin ya yemeği olursun yada sürtüğü" dedi tükürürcesine. Sabahtan beri içimdeki siyah enerji avını bulmuş gibi vücudumu kaplamaya başladı ama o siyahlığa karşı gelip kendimi dizginledim.

 

"Senin gibi çok namuslu..." üzerindeki kıyafetlere gözlerimle işaret etmiştim "ve çok güçlü bir YARATIK benim gibi bir insanla konuşamayacak kadar yukarda olmalı , bence asıl mevzuyu söylersen ikimizde rahatlarız" dedim umursamaz bir şekilde , benimle uğraşma nedeni sadece aşşağlama değildi , bunu hissediyordum bir şey vardı.

 

"Sürtük olmanı kabul etmen ne güze..." lafını kestim.

 

"Sürtük olduğumu kabul ettiğimi hatırlamıyorum" dedim tek kaşımı kaldırarak. Sözlerimi umursamayan kız eliyle saçlarımı düzeltti ve kulağıma yaklaştı. "Seni bir daha Metehan'ın yanında ve yakınında görmeyeceğim anladınmı namı değer Sürtük" sözleri kulaklarımdan girdi ve gülme isteğimi getirdi. Metehan ve Ben mi? Hadi ama daha fazla hayal gücüyle dünya ve ayı evlendirebilir bu kız. Yüzümde alaylı bir gülüş belirdi. "Niye gülüyorsun" diyen Ceren sinirli gözüküyordu.

 

"Bu sözleri Metehan'a da söylersen sevinirim , hatta onu uzağıma götür at sesim çıkmaz" dedim sahte olduğu belli olan gülümsememle. Sözlerime sinirlenen kız tekrar kolumu tuttuğunda sınıfa Deniz girdi.

 

"Melisciğim her şey yolunda mı" Deniz meydan okuyan bakışlarını Ceren'den çekmeden konuşmuştu , bu kızdan hoşlanmadığı belliydi. Kolumu tutan Ceren'e umursamazca baktım , kolumu bırakan vampirle Deniz'e döndüm. "Her şey yolunda sarışın" dedim Deniz'e gülümseyerek. Deniz tehtitkar gözlerini Ceren'den çekmeden "güzel" dedi ve beraber sıramıza geçtik. Dersler henüz başlamadığı için Deniz'le dün akşam hakkında sohbet etmiştik. Odadan niye bir anda çıktığımı sormuştu tabi bende yine uyku bahanesine sığınmıştım. Dersler başladığında sınıfa Metehan ve diğerleride gelmişti sonunda o dört aptalı umursamamıştım yine hele Metehan dün akşam yine saçımı yolduğu için ona bakmaya bile korkuyordum. Sonunda ilk iki ders bittiğinde beden eğitimi için spor salonuna indik ama hoca dışarda ders işlememizin daha iyi olduğunu söyleyip bizi okulun geniş bahçesine çıkarmıştı.

 

Okul bahçesine çıktığımızda herkes bir şeylerle uğraşmaya başlamıştı hatta Metehan ve diğerleride futbol oynuyorlardı. Deniz ise voleybol için bana çok ısrar etsede ona yorgun olduğumu söyleyip tek göndermiştim zaten voleybolu vampirler insanların kat ve katı güçlü olduğu çok sert oynuyorlardı durduk yere kolumu bacağımı kıramazdım şimdi.

 

Yanımda kimse kalmayınca bende okul bahçesindeki ağaçlık yere geçtim ve yumşacık çimlere oturup sırtımı ağaca yasladım sessizlik bana iyi geliyordu , ama burası diğerlerinin top oynadığı yere baya uzaktı , hatta okulun arkasında kalıyordu.

 

 

Gözlerimi kapatıp sırtımı ağaca yasladım ve bu anın tadını çıkardım , ama aklıma gelen babamla tüm tadım kaçtı , ne zaman yanlız kalsam aklıma direk babam geliyordu. Ben yanlız kalınca aklıma YANLIZLIĞIM geliyordu , aslında normal olmayan bu dünyada en anormal okula düşmüştüm. Babam benden vampirlerle dolu bir okula gelmemi niye istemiştiki , buranın vampirlerle dolu olduğunu bildiğine emindim çünkü boynumdaki kolyeyide hiç çıkarmamamı istemişti. Kan kokumu saklasın diye , güvende olayım diye...

 

Gözüm kapalı orda ne kadar durdum bilmiyorum ama kulağıma gelen seslerle sonunda kendime gelmiştim.

"Bakın burda kim varmış" duyduğum tanıdık sesle irkilip gözlerimi açtım Emir yanında kendi gibi üç tane daha oğlanla karşımda duruyordu. Ayakta durduğu için boyu dahada uzun gözüküyordu. Yüzündeki alaylı ifade yine yerindeydi. "Metehan seni yanlız bırakırmıydı güzelim" ne kadar 'karşında metehan'ın köpeğimi var lan' demek istesemde ortamı karıştırma niyetinde değildim.

 

"Ne istiyorsun Emir" dedim sıkılmış bir ses tonuyla , sözlerimle dahada keyiflenen vampir önümde eğildi. "Seni istiyorum" kelimemleri oksijene karışıp bedenimi zehirledi ve hareketsiz kalmamı sağladı. Okulda tonla kız var başka Sürtük mü yok uğraşacak. Yüzümdeki umursamaz ifadeyi koruyup ayağa kalktım.

 

"Senin saçmalıklarınla uğraşacak vaktim yok" diyip yanından uzaklaşmaya başladım ama daha bir adım atamadan kolumdan tutup beni ağaca sertçe yaslayan vampirle acıyla inledim , sırtımın morardığına eminim. Kollarını başımın iki yanına koyup kaçmamı engelleyen Emir arsız bakışlarını yüzümde gezdiriyordu. "Nereye güzelim yoksa bu gün altına yatacağın erkek kotan doldu mu" Emir'in iğrenç sözlerine gülen arkadaşlarının sesleri kulaklarıma geldi. Ama beni asıl ilgilendiren çok yakınımdaki erkekti , uzaklaşması lazımdı. Korkum gün yüzüne çıkıyordu çünkü. Erkeklerin bana olan yakınlığından hep korkuyordum.

 

"Çekil gideyim" dedim korkumu saklayarak. Ama sözlerimin tam tersini yapan çocuk bana dahada yaklaşıp boynuma eğildi. "Gitmek mi naz yapma eminim seninde çok hoşuna gidecek" boynumdaki sıcak nefesi kalp atışlarımı dahada hızlandırırken ellerimi göğsüne koyup tüm gücümle itmeye çalıştım ama milim kıpırdamıyordu. "Bir sürtük için çok uğraştırıyorsun , Metehan seni becer..." bu sözlere daha fazla dayanamayıp karşımdaki vampire tokadı yapıştırdım. Sinirli gözlerim onun kırmızı gözlerini bıçak gibi kesiyordu. Ama yaptığım hatayı daha yeni farkediyordum tokadımla gözleri koyu kırmızıya dönen vampir sesli bir şekilde nefes alıp veriyordu. Korkutucuydu. Bedeni irileşmişti sanki. "Sen kimsinki bana tokat atıyorsun Sürtük" kükreyişi okulu inletecek türdendi. Bana onu istemediğim için sürtük demeside çok ironikti. Çimlerin üzerine fırlatılmamla saçlarım yüzüme dağıldı , saçlarımın arasından Emir'e sinirli bakışlar atmaya başladım.

 

"Ben Melis ATEŞ'im suskunluğum kimseyi yüceltmesin çünkü benim suskunluğum en büyük aşşağlamamdır. Tokadımı sen düşün artık" dedim sinirim yerini koruyordu. Ayağa kalkıp üzerimdeki pislikleri sirkeledim. Emir ve arkadaşları sinirlenmişe benziyorlardı kimin umrunda...

 

"Sen sadece bir SÜRTÜKSÜN dahası değil... sadece bir SÜR-TÜK" tükürürcesine konuşan vampiri umursamadan sustum. Ve top oynanan bölgeye ilerlemeye başladım ama daha yolun yarısında omzuma dolanan kolla Emir'e baktım , kolunu omzuma atmış alayla sırıtıyordu. Onu ne kadar itmeye çalışsamda bırakmasını söylesemde bana daha çok abanmakla karşılık veriyordu. Mecburen onunla beraber ilerlemek zorunda kalmıştım , her adımımda herkesin gözleri bizi buluyordu ve ben dahada sinirlenip ondan kurtulmak için dahada hırçınlaşıyordum ama öküz bırakmıyordu. En sonunda top oynanan yere geldiğimizde voleybol sahasında top oynayan Deniz'i farkettim.

 

"Den..." ağzımı kapatan Emir'le Deniz'in adını bile çağıramamıştım.

 

"Güzelim bence onu çağırma uslu bir sürtük ol ve benle gel yoksa ilk fırsatta sana cinsel bir saldırıda bulunabilirim." Lanet olmasın Emir'de beni neyle tehdit edeceğini öğrenmişti.

 

Kolunu belime indiren çocuk beni futbol sahasının önündeki banklara getirdi ve yanıma oturup kaçmayım diye kolunu sıkılaştırdı. Onu ne kadar itsemde fayda etmiyordu sülük gibiydi şerefsiz. "Şu kolunu çeksen artık" dedim sinirle.

 

"Elimin altından kaçamayacak kadar güçsüz olmanın bana ne kadar zevk verdiğini bilemezsin , tıpkı bir oyuncak gibi" sonlara doğru fısıldayarak konuşan vampir kırmızı gözlerini konuşurken dudaklarıma indiriyordu.

 

"Ben senin oyuncağın değilim , yada güçsüz değilim , ben bir insanım" isteyerek bağırmıştım , bana istedikleri zaman yön vermeleri , hakaret etmeleri , küçük düşürmeleri , dokunmaları , sürtük demeleri , beni ezmeleri ne kadar umursamıyor gibi gözüksemde hatta kendimi umursamadığıma inandırsamda dolmaya başlıyordu , birikiyordu , acıtıyordu...

 

Kızılın içindeki ölüm siyah dumanları benliğine kabul ediyordu.

 

"Sürtük bir insan" Emir'in alay edişine yine sustum , susmak kabullenmektir derler , yada suçunu kabul etmek... ama ben suçlu olduğum için değil yorulduğum için susuyordum.

 

"Melis ne işin var bu çocukla" Deniz'in sesiyle önüme döndüğümde kızgınlıkla Emir'e ve omuzuma attığı koluna baktığını farkettim. İnşallah bu yakınlığı yanlış anlamamıştır. Deniz daha fazla yanlış anlamasın diye yerimden kalkmaya çalıştığımda

Emir'in ufak bir baskısıyla beni tekrar yerime mıhlaması zor olmamıştı.

 

"Sürtük arkadaşınla biraz eğleniyorduk , bize katılmak istermisin" Emir'in arsız sesi Deniz'i kızdırmıştı. "Gidiyoruz Melis" diyen Deniz oturduğumuz banka bir adım attığında Emir işaret ve orta parmağını kaldırıp ufak bir işaret yaptı. O anda Deniz'in yolunu Emir'in diğer gurup arkadaşları kesti.

 

"Ağır ol sarı kafa daha fahişenizin tadına bakamdım" bankta ayağa kalkıp benide kendiyle sürükledi ve Deniz'in tam karşısına geldik , Emir'in gurubu hemen arkamızdaydı. "Sürtüğünüzü bir gece için kaça satıyorsunuz , bu gece için kiralamak istiyorum" alaylı sesi Deniz'in mavi gözlerini kırmızıya çevirdi sinirleniyordu.

 

"Sen açta kendi g*tünü sat lan şerefsiz" sarışın sinirle bağırmıştı. Tabi tüm okulda başımıza üşüşmeye başlamıştı peki Metehan'lar nerdeydi.

 

"Deniz sakin ol kızmanın yararı yok" dedim ortamı yumşatmaya çalışarak. Ama o anda etrafımızı saran vampir çemberini farkettim. Ardı sırada çemberi yaran vampirleri , daha doğrusu sadece bakışlarıyla kolayca çemberi geçen vampirleri farkettim.

Metehan en önde kızıl gözleri yakut gibi parlarken uzun ve iri bedeni sanki dahada büyümüştü , kuzguni siyahlıktaki saçları yine dağınıktı ve asi tutamlardan bazıları alnına dağılmıştı , beyaz tenindeki kızıl gözler sanki alev almıştı , sanki bakan yanacak gibiydi , yüzü sinirden öyle bir değişmiştiki , sanki şeytanlaşmış gibiydi , öyleki onu gören tüm vampirler korkuyla geriye çekilip sadece Metehan'a yol veriyorlardı. Ondan neden korktuklarını şimdi daha iyi anlıyordum , bu iblisten kim korkmazdı ki o kızıl bir iblisti...

 

Yanında Meriç , Batuhan ve Mert'le kalabağı aşıp tam Deniz'in yanına gelen Metehan'lar gözlerini Emir ve diğerlerinden almıyordu , sanki ufak bir şeyi bekliyor gibiydiler içlerinden birinin ters bir hareketinde büyük bir kaos başlayacak gibiydi. Metehan kızıl alevlerini bir an bana değdirip baktığı yeri yaktı ve tekrar Emir'e çevirdi. Yüzündeki iblisvari sinir ortalığı yakıp yıkacak gibiydi. Deniz'i kolundan tutan Mert arkasına aldı ve artık görünürde sadece dört sinirli erkek vampir kalmıştı.

 

"Seni daha önce uyarmamışmıydım CEZİR Deniz'e yaklaşmayacaksın diye"

Metehan baskın sesini Emir'e sunduğunda Emir beni dahada kendine çekip alayla sırıttı.

 

"Deniz'e yaklaştığımı hatırlamıyorum YAKAR ama bahsettiğin şu sürtükse ona yaklaştığım doğrudur" öne doğru itilmemle dengemi sağlayamayıp iki dizimin üstüne düştüm.

 

Sadece susuyordum kotam dolsun , sadece susuyordum.

 

"Fahişeni bu gece kiralamak istiyorum ne kadar istersin onun için"

 

Susuyorum...

 

"Değersiz bir şeye fiyat biçemem , hem sürtüğümü niye seninle paylaşayım ki" Metehan konuşmuştu.

 

Susuyorum...

 

"Bu insanla yatmak için çıldırıyorum" Emir'in irenç kahkaları ile etrafımızı saran bu çemberde gülmeye başladı. Her kafadan bir ses çıkıyordu.

 

Sanırım odama gidip yine kendimi doğramalıyım...

 

"Baya hızlı çıktı daha ilk haftadan Metehan' la yatmayı başarmış"

 

Susuyorum...

 

"Sürtük işi paraya bağlamış"

 

Siyah kıvılcımlar kapımı çaldı...

 

"Benimle yatacaksa onu paraya boğarım"

 

Ten kesilmeli ve kan çıkmalı...

 

"Emir bu sürtükte ne bulduysa"

 

Siyahlar kelepçeleri zorladı...

 

"Metehan bizim gibi vampirlerden alamadığı zevki bu insandanmı almış hah"

 

Sus...!

 

"Hepimiz ona sürtük dediğini duyduk o bir sürtük"

 

Sakin ol karanlık...

 

"Parasıylaysa ben bir aylığına kiralayım şu sürtüğü"

 

Lanet olsun susmalıyım...

 

"Ben sürtük değilim" fısıldadım. Hala yerdeydim.

 

İçine at orda yer vardır...

 

"Asıl bu insan fahişelerden korkmalı"

 

Boş yer kalmadı...

 

"Akşam odasınımı ziyaret etsek"

 

Kelepçeler tek tek kırıldı...

 

"Sürtük değilim" fısıldadım kafam öne eğik.

 

Karanlık dehşet kahkasını attı...

 

"Sürtüğü satıyormusun YAKAR" Emir konuşmuştu.

 

Kapılarda kırıldı son bir kelime...

 

"Benim olan sürtükte olsa satmam"

 

Son sürtük kelimeside peyda olmuştu , yetmişti , onlarada yetecekti... zincirleri kıranlar eskiye hasret kalacaklardı...

 

Kara kıvılcımlar sinsi bir ölüm gibi yuvasından uçuşup bedenimin dört bir yanına dağıldı , ölüme olan açlığı ve bunca zaman biriktirdiği kirli anılar onu büyüttü ve dahada güçlendirdi , herkes cezasını çekecekti , o kötülük için gelmişti ve tahtı için savaşmayıda göze alacaktı , beden artık yaralanmayacak ve toz olup uçuşan ruh siyah katranla boyanıp tekrar can bulacaktı. Hazırlan dünya senden olan kötülüğün kraliçesi geliyor , beyaz sayfalar kızıla boyanmaya hazır olsun çünkü bu afetin kızılı gözlerinde değil avuçlarında ki kandadır. Dokunduğu yer ölüm kokar...

 

Beyazının değerini bilmediğiniz SÜRTÜK , siyahıyla sizi ezmeye geliyor...

 

Ama her şeyde olduğu gibi bu bedendede beyaz ve siyah savaşacaktı.... bakalım kim kazanacak...

 

Tabi şuan bedenin bayrağını kapan siyahtı...

 

Çemberdeki vampirler iğrenç sözlerini söylemeye devam ederken kimse iki dizinin üçerine çökmüş kızın değişimini farketmedi , hatta Metehan bile o an sadece Emir'i öldürmenin derdine düşmüştü , oysaki hemen önündeki kızın zemine bakan gözleri yeşilken sanki irislerine siyah zift akıtmışsın gibi değiştiğini kimse görmedi. Melis'in tozlaşmış ruhuna bulaşan siyah katran kızın tüm vücuduna yayıldı ve onu güçle doldurdu. Zift akıtılmış gözlerdeki siyah dahada genişledi ve gözdeki aklarıda kendi rengine boyadı. Katran karası gözelerde artık sığınacak bir beyazda yoktu. O her şeyiyle siyahtı kötüydü. Tamamiyle siyaha dönen gözler sanki kömür ağlamış gibi gözün etrafınıda siyahla renklendirdi. Dehşet bir kötülük , akmış rimel gibi gözlerin altına dağıldı ve karanlığın sıçradığı gözler dahada kötülük doldu. Melis'in derin solukları hiç bir vampirin dikkatini çekmedi halbuki gözlerini almadan ona bakmıyorlarmıydı. Alay etmiyorlarmıydı , Sürtük demiyorlarmıydı , satın almak istemiyorlarmıydı , peki neden dönüştürdükleri karanlığı görmek istemiyorlardı , ahh görüyorlardı ama o derin solukların zavallı bir insan davranışı olduğunu sanıyorlardı , halbuki o solukların vücuttaki iyi havayı atıp yerini kötülükle dolduran bulutlar olduğunu bilselerdi hala böyle alay edebilirlermiydi ? Ölüme kim gülebilmiş ki...?

 

 

 

"Ben sürtük değilim" bu sefer fısıldamamıştı güzel kız , bağırmamıştıda , öyle korkusuz , emin ve cesur söylemiştiki bu sözleri tüm vampirler iki dizinin üstüne çökmüş saçları yüzünü örten kıza döndü , kafası yere eğik bir insan için fazla pürüzsüz çıkmıştı sesi. Hatta Metehan bile şaşırmıştı sesin sahibine, bu korkusuz ses başı eğik Melis'ten mi çıkmıştı ? Saçları gözlerini kapatan kız zorlanmadan ayağa kalkıp saçlarının arasından tek tek vampirlere baktı , avlarını tanımalıydı.

 

"Melis sen iyi misin?" Tereddüt ederek soran Deniz'den başkası değildi. Ama güzel kız oralı bile olmadan saçlarını yüzünden çekip saf kötülükle gülümsedi.

 

"Cık ben kötüyüm" kafasını yavaşça Deniz'e çevirip siyah katranlarını ona sunan kız devam etti "Melis rafa kaldırıldı ben Hayal" dumura uğramış suratlara aşşağlayarak bakıp dişleri gözükecek kadar sırıttı ama bu sırıtış oynun başladığını haber eden bir işaretti sadece. "Ve ben SÜRTÜK DEĞİLİM" başta sakin olan ses son iki kelimede harlandı ve yükselip okul duvarlarına çarptı. Okul bu sesle gerçekten inlemişti. "Melis'i yeterince ezdiniz şimdi ezilme sırası sizde Hayal'e merhaba diyin" siyah akmış gözlerini her birine sunup acımasızlığın bilindik denizlerini dudaklarını kıvırarak sundu.

 

Metehan karşısında ki başkalaşmış kıza bakmadan duramıyordu Sakar'a ne olmuştu hem o akı gitmiş siyah gözlerde neyin nesiydi , gözünün altına gelip beyaz tenini lekeleyen bu siyah akmış gibi duran karanlıkta neydi , bu kız neydi ? Tüm bu sorulara verecek cevabı olmasada bir şeyi çok iyi biliyordu bu manzara onun eseriydi... fazla üstüne gitmişti... Emir'in kolunu Melis'in üzerinde görünce oda ona baskı yapmış ve alay etmiş ve aşşağlamıştı... ne garip hep yapmıyormuydu...

 

Ellerini göbek hizzasında kaldıran Hayal siyahlarına göz kapaklarını çekip kafasını gök yüzüne kaldırdı. Çemberin ortasından göğe yükselen kıza tüm vampirler şaşkınlık nidalarıyla baktı. Sürtük kız uçuyordu... , havada 40 metre kadar yükselen kız hala gözleri kapalı bir şekilde sabit duruyordu , taki ellerini tamamen havaya kaldırıp koca bir ışık patlaması yapana kadar...

 

Gök yüzündeki sabit kızın ellerini kaldırıp güneş gibi parlamasıyla tüm vampirler acıyla gözleri havadan çekip , yere indirdi. Ama ışık etkisini kaybettiğinde gördükleri manzara tüyler ürpertecek cinstendi. Hayal'in üzerindeki pantolon ve tişört gitmiş yerini uçuş uçuş uçuşan siyah bir elbise almıştı. Elbisenin etekleri sanki parçalanmış gibi yırtık doluydu üstelik , iki yırtmaçta boydan boya yer alıp Hayal'in uzun bacaklarını gözler önüne seriyordu. Üstü V yaka olan elbise göğüsleri nerdeyse hiç göstermiyor ama hoş bir detay katıyordu. Hayal'in saçlarındaki siyah yapraklı toka sanki milyonlarca yıldızı üstüne serpmişsin gibi göz alıcıydı , sanki toka geceden çalınmiş bir armağandı.

 

Tüm vampirler gözlerini bu harika manzaradan alamayıp büyülenmişçesine kötü kıza bakıyorlardı , kim ölüme aşık gibi bakarki...

 

Gözlerini sonunda açan kız katran karalarını yine herkese sunup gerçekliği gösterdi bu siyah onların gerçeğiydi , siyah akmış lekeler kızın elmacık kemiklerine kadar bulaşmıştı ama bu lekeler bile güzelliğine en ufak bir gölge düşürememiş aksine ona tehlikeli bir ulaşılmazlık katmıştı. Dudakları sanki koyu kırmızı ruj sürmüşsün gibi renk almıştı yakut gibi... baktıkça öpme isteği uyandırıyordu.

 

Gök yüzünden yavaşça inen kız uçuşan elbisesinden gözüken bacaklarını umursamadan yere 10 metre daha yaklaştı şimdi diğerlerine daha yakındı... diğerleri tehlikeye daha yakındı.

 

"Şu 1 haftada umarım eğlenmişsinizdir arkadaşlar" pürüzsüz sesi okulun dört bir yanında yankılandı. Zaten tüm vampirler dışarı çıkmıştı. "Eğlenme sırası bende çünkü" kızgın zebanileri kıskandıracak gerçek ve kötü gülüşü atmosferi sardı. Bu kız güçlüydü başından beri korunan Hayal aslında hep en güçlü olan taraftı , o kötü olmaya aç olan taraftı. Hayal'in iki avucundada siyah renginde elekrikten oluşma ipler belirdi , ama bunlar düz değildi sanki uzun ve kalın elektrik kıvılcımlarıydı , bunlar siyah kıvılcımlardı kalın halatlar gibi uzun ve elektrik gibi cızırdıyorlardı. Ama Hayal'in canının yanmadığına göre başkalarının canını yakacaktı.

 

 

 

 

"Oyun başlasın" kırmızı dudakları tehlikeyle sırıttı ve kafasını yavaşça yana eğip kurbanlarını seçmeye başladı.

 

 

 

 

 

 

"Çok eğleneceğiz SÜRTÜKLER"...

 

 

Loading...
0%