@hayal_crtk
|
İnstagram: hayal_crtk
💋💋💋💋💋💋
♠️➕➖✖️➗➕➖✖️➗➕➖✖️➗♠️
.
Her şey pürüzsüz bir siyahla örtülmüştü , bakıyor ve sadece siyahı görüyordum , yürüyor ama her seferinde çarptığım şeylere tekrar çarpıyordum. Peki bunlar umrumda mı? Ah şu an yüz üstü yeri boylasam bile umrumda değildi. Zifiri karanlık odamda bir aşşağı bir yukarı volta atarken tek düşündüğüm başımda ki beladan nasıl kurtulacağımdı ve cevabı yoktu. Evet ben Melis ATEŞ (Hayal Melis ATEŞ) ölmemiştim , kötü yanım bile benim öldüğümü sanarken ben yaşıyordum , ama öyle yaralıydım ki tükenmiştim. Ben ölmüştüm ama üstüme toprak atmıyorlardı ısrarla. Cesedime bıçak saplıyorlar kurumuş kanlarımı akıtmak istiyorlardı ama bende akacak kanda kalmamıştı ki.
"Ne yapmalıyım , bana dokunmasına izin veremem" söylenerek odanın bir ucundan diğerine yürüdüm. "Beni dinlemez , o Hayal gibi , kafasına koyduğunu acımadan yapar" ne güzel dimi yaptığım icraatlar hala aklımda... Pardon , Hayal olan yanımın yaptığı icraatlar. Odada ne kadar öyle dolandım bilmiyorum ama odamın kapısı tıklatılınca kendime gelmiştim. Havuzdan nasıl kaçtığımı bile hatırlamıyordum ama arkama bakmadığımı çok net hatırlıyorum.
"Geliyorum" kapım kitli değildi zaten , karanlıkta bir şeylere çarparak kapıya ulaştığımda odamın ışığını bile açmamıştım. Dalgınca kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm manzarayla korkuyla yutkundum. Kim olduğunu sormalıydım , kim olduğunu sormalıydım , kim olduğunu sormalıydım...
"Sen..?" dedim şaşkınlık ve korkuyla. Kolidorun loş ışığı sırtına vuruyordu ve heybetli gölgesi tüm bedenimi kaplamıştı , üstüne giydiği tamamen beyaz takım elbisesiyle nedensiz bir şekilde aşırı tehlikeli duruyordu. Sanki cenaze törenindeki bir insan gibiydi , ölü bir insan... Işık arkadan geldiği için yüzü karanlığa gömülsede kızıl gözleri tüm ihtişamıyla parlıyordu. Solgun beyaz teni , bir ölüye ait gibiydi , gözaltları hafif kızarmış ve ona sanki yeni uyuşturucu çekmiş havası katmıştı. Boynuna koyduğu gri renkli yılan gümüş kadar parlaktı , tek eliyle yılanın kafasının biraz altından tutmuş ve baş parmağıyla karnını okşuyordu , buna rağmen yılan tıslıyor ve onun elinden kurtulup dişlerini etine geçirmek için fırsat kolluyordu. Boynuna kravat takmaya gerek duymayıp iki düğmesini açmıştı. Ah hadi ama karşımda bu canavar bozması tehlike saçan aşırı yakışıklı haliyle neden duruyordu ki , kalbime inecekti. Yanıma yaklaşsın istemiyordum.
Kapı pervazından odama girmeden kafasını hafif yana eğdi ve Medusa'nın karnını yine okşadı , yılan tısladı. "Ben?!" Dedi sonra sorar gibi ve sanki benimle oyun oynuyormuş gibi , kırmızı dudaklarını belirsiz bir alay kaplamıştı.
"Şey , odama niye geldin Ali?" korkmak yok , ben Melis ATEŞ korkarım ama son ana kadar belli etmem.
Kafasını eski konumuna getirip eliyle Medusa'nın kafasını havaya kaldırdı. "Senin yaramaz oyuncağını getirdim , sen gidince bana saldırmaya kalktığını biliyor musun?" Eline sağlık , keşke ısırabilseydi paçasından.
"Onu dışarı bırak lütfen , bir yılanla aynı ortamda kalamam" o an sanki Medusa beni anlamış gibi Ali'ye tıslamayı bırakıp bana dönmüştü , üzüldüğünü hissettim. Ben bir yılanın üzüldüğünü hissettim , sanki benim bir parçammış gibi. Belki de yanlış hissediyordum. Ali sahte bir üzüntüyle yılanın kafasını diğer eliyle okşadı.
"Zavallı yılan , sahibi tarafından terk edildi" bana döndü sonra "sen ne kötü bir sahipsin böyle" alay ediyordu biliyorum ama haklıydıda. Lakin o yılana bu duygularla nasıl bakardım , korku duygum tekrar gelmişti Hayal varken korku yoktu. Medusa Ali'ye tıslayıp elinde kaydı ve bana uzanmaya çalıştı , hayır kesinlikle saldırmıyordu , sanki özlemiş gibi bana gelmek istiyordu. "Ne kadar duygusal , kavuşamayan aşıklar gibi" ona kötü bir bakış attım. "İçeri girebilir miyim?" Soruyor muydu? Şimdiye kapımı yüz kere kırıp girerdi içeri ama o soruyordu. Metehan'ı son kez gördüğüm gün oda benden izin istemişti hep ve ben ona hiç izin vermemiştim. Lunaparkta telefonunu bile kırmışdım.
"Hayır" dedim cevap olarak. Bana imalı bir bakış attı.
"Pekala , madem izin vermiyorsun. İyi akşamlar sana , hadi bakalım iğrenç yılan anneciğe hoşçakal de. Onu son görüşün olacak , seni istemiyor zaten." Ali arkasını dönüp uzaklaşmaya başladığında ne yapacağımı bilmiyordum , Medusayı son görüşüm mü olacaktı şimdi. Ona ne yapacaktı bu cani. Hayır yılanıma zarar vermesine izin veremezdim.
"Dur , onu istiyorum Ali" beni duysada durmadı. "Ali Medusayı getir , dursana be adam" o an anladım niye durmadığını. "İçeri girebilirsin" dediğim an durdu.
"Ne kadar naziksin Melis" odama girdiğinde ne yapacağımı bilmediğim için yılanı koyması için yatağımı işaret ettim lakin o beni görmezden geldi. Medusayı koluna dolayıp karnından tuttu. "Annene git yılan" dedi ve Medusayı bana uzattı. Ne yapacağımı bilemeyerek yılana baktım , çatal dilini arada çıkarıp sallıyor sonra tekrar içeri sokuyordu. Pekala delirmiş olmalıyım ama yılanımı Ali'nin ellerine bırakamam.
"Pekala güzel yılan , umarım bana saldırmazsın çünkü şu an en son isteyeceğim şey bu" çekingen bir şekilde Medusa'ya uzandığımda sabit bir şekilde beklediğini farkettim , oda beni korkutmak istemiyordu anlaşılan. Yavaşça parlak derisine temas ettiğimde tam onu kavrayacaktım ki yüzüme doğru tıslayıp dişlerini göstermesiyle korkuyla geriye çekildim. Bu yılana ne oluyordu böyle.
"Yılanın sana gitmek istemiyor anlaşılan , hadi al onu" Ali yavaşça üstüme gelip yılanı uzattığında Medusa yine tıslayıp dişlerini gösterdi , bu durum ondan tekrar uzaklaşmama neden oldu. "Çok saygısız bir yılanın var sana durmadan dişlerini gösteriyor" Ali'nin yüzünden olmasada sesinden alay ettiği anlaşılıyordu. Adi adam... "Yılanı al Melis" tekrar üzerime geldi ve yılanı bana uzattı Medusa tısladı ben yine kaçtım.
"Onu benden uzak tut , şu an huysuz" diyerek sırtımı duvara dayadım. Bana gözlerini kısarak bakan vampir tekrar yanıma geldi ve Medusa'yı uzattı.
"Sevdiğin şeyler sana zarar versede sevmeyi öğreteceğim sana" Medusa'yı yüzüme yaklaştırdı ve yılan bu sefer öyle bir tıslayıp dişleri gözükecek kadar yüzüme yaklaştı ki dayanamayıp çığlık attım ama Medusa beni ısırmamıştı. O an Ali'ye korkuyla bakarken bir şeyi farkettim Medusa'nın karnına tırnağını bastırıyordu , Medusa aslında bana değil karnındaki tırnağa tıslıyordu. Yılanımın canını yakıyordu. Öfkeyle Ali'ye baktım.
"Sevdiğim şeylere zarar veremeyeceğini öğreteceğim sana" diyip yılanı ellerinden Aldım. "Git burdan hemde hemen" diye kapıyı gösterdim. Bana duygusuz bir bakış attı.
"Hiç misafir Perver değilsin çok ayıp" dışarı çıkmadan önce gözlerime uzunca baktı "yapmam gereken işlerim var zaten" dedi ve gitti. Gidişiyle derin bir nefes verdim , bana zarar vermemişti , güç olarak benden üstün olmasına rağmen bana dokunmamışdı. Kafasında ne tür tilkiler dönüyordu bilmiyorum ama iyi şeyler olmadığını biliyordum. Metehan gidişiyle yerini Ali'ye bırakmıştı. Arkadaşları için gitmişti benim için dönecekti , peki ben onu hissetmek istiyormuydum? Kaç gündür öyle çok duygu değişimleri yaşamıştım ki bedenim yorgun düşmüştü artık. Medusa'yı yatağımın üstüne bırakıp bende yanına uzandım. Yılandan demin ödüm koparken şimdi sadece ufak bir tedirginlikden başka bir şey hissetmiyordum.
"Afedersin güzel yılan , acaba bana ne yapacağımla ilgili yol gösterebilir misin?" Yılanım sadece çatal dilini çıkartıp içine sokmakla meşguldü. "Çok yardımcı oldun , artık hep sana danışacağım" yatakta yılanıma dönüp gözlerimi yumdu. "Babam beni bu halde görse delirdiğimi düşünürdü ama kaderde bir yılanla uyumakta varmış" oysa Vampirler , Kurtadamlar ve Büyücülerle dolu bir okulda uyumam çok normal sadece yılan anormal , sanırım olayı çözdüm burası deli okulu bende baş deli olarak tayin edildim başka açıklama olamaz.
Sabah olduğunda karnımdaki garip hareketlenmeyle gözlerimi açtım , başta ne olduğunu anlamasamda tişörtümün içinden çıkıp yüzüme dilini sallayan yılanı görünce korkudan nefesimi tutmuş sonrada bana zarar vermeyeceğini hatırlayınca derin bir nefes vermiştim. "Orda ne geziyorsun ha" gülümseyip yılanı almak için kafasına uzandığımda tekrar tişörtüme girdi "seni yaramaz yılan" tişörtün yakasını kaldırıp içerdeki yılana baktım , top gibi karnımda duruyordu.
"Hadi çık ordan" yılan beni anlamış gibi kafasını olumsuzca salladı. "Yerini sevdin anlaşılan" bu seferde kafasını olumluca salladı. "Beni anlıyor musun?" Dedim hayretler içinde , yine kafasını olumlu anlamda sallayıp dilini çıkardı. "Bir dakika hemen geliyorum" diyip tişörtümün yakasını bıraktım. "Allah'ım inşallah delirmemişimdir , nolur yılan delirmiş olsun rabbim." Tişörtün yakasını tekrar kaldırdım "geldim , beni anlıyor musun hala?" Nolur hayal olsun gördüklerim. Yılan yine kafasını salladı.
"Kimle konuşuyor" kapıda duyduğum seslerle kafamı o tarafa çevirdim ve kafasını odama sündürmüş Meriç ve Batuhan'ı gördüm. "Bize bakıyor" dedi Meriç gözlerini üzerimden ayırmadan fısıldamışdı ama onu duymuştum. "Bizi duyuyor" dedi Batuhan'da ve birden ortadan kayboldu. Ah tabi ya Batuhan görünmez olabiliyordu. "Şimdi beni duyamaz"
"Oğlum salak mısın sen , görünmez oldun duyulmaz değil" diye Meriç kızdı ve kendi kulaklarını kapattı. "Neyse artık bizi duyamaz" dedi rahatlamayla , biri ona kendi kulağını kapatınca insanların duyma yeteneğini engellemediğini sadece kendininkini enegellediğini söyleyebilir mi?
"Bana salak diyene bak su katılmamış salak" Batuhan'ın sesini hala ordan bir yerden duysamda göremiyordum. "Şimdi sadece Melis değil tüm dünya bizi duyamayacak , mal dehneği" Batuhan, öfkeyle söylenirken yerimde doğruldum.
"Ne halt yiyorsunuz orda , hem kapı çalma huyunuz yok mu sizin?" Dedim kaşlarımı çatıp. Bana sanki ciddi bir soru sormuşum gibi bakan Meriç kafasını kaşıdı.
"Şahsen insanların kapısını çalma gibi kötü bir alışkanlığım yok , hem kapıyı çalıp ne yapacağım , ben kalpleri çalarım genelde" bana göz kırpınca öfkeyle soludum.
"Öküzlük yapmayın , sabah sabah noluyor" dedim. Batuhan birden yatağımın ayak ucunda belirince korkuyla yerimden zıpladım. Görünmez pislik.
"Ne mi oluyor?" Dedi Meriç "kurtlar senin peşinde , çünkü gelecekteki reislerini az kalsın aptal bir yılanla öldürüyordun" Medusa adının geçtiğini duyunca tişörtümün yakasından kafasını çıkarıp Meriç'e tısladı. Meriç yılanı görünce pot kırmanın verdiği utançla gülümsedi ve devam etti. "vampirler seni vermek için dünden hazır çünkü milleti duramayıp havuzun içinde makarna gibi haşlamaya kalktın" evet yaptım , ama o an öyle yapmak çok zevkli gelmişti çünkü bedenim kötü duyguların esiri olmuştu. "Büyücülerin başına moruk diye hitap ettiğini tüm büyücüler bir şekilde duymuş ve seni gördükleri an üzerinde acı verici büyüler denemek istiyorlar" bir onlar eksikti , büyücüsüz olmaz... "Tüm bunlar olurken Metehan'da kafayı yemiş gibi davranmaya başladı." Ali'den haberleri yok muyudu acaba? "Şu an okulun tüm başkanları bir araya gelip toplantı yapıyorlar , dua et toplantıdan ölüm kararın çıkmasın" şu an güzel bir ölüm hiç fena olmazdı ha. "Ve demeyi unuttum Kağan bu gün uyanmış , yerinden henüz kalkamaması büyük şansın çünkü o it seni iğne deliğinden çıkarır yine bulur. Onla baş edebilecek tek kişi Metehan ama oda hiç sorun yokmuş gibi gidip Mert ve Deniz'in ayrılmasını sağladı , bu adama Melis'i koru desek şimdi senden nefret ettiği için gider Kağan'a verir" şaşkınlıkla Meriç'e bakakaldım.
"Deniz ve Mert'i mi ayırdı dedin? Nasıl ve neden?" Derdi neydi ki.
"Evet ayırdı , gidip tam bir pislik gibi kontrol yeteneğiyle Mert'in aklına girdi ve Deniz'in onu aldattığını düşünmesini sağladı , Mert o an Deniz'i terk etti Deniz'se hala olayın şokunda , bunu Metehan'ın yaptığını bilmiyor" eliyle anlını sıkıntıyla sıvazladı "ve neden yapmış biliyor musun? Gözünün önünde vıcık vıcık aşk görmek istemiyormuş , kaos daha iyiymiş" ahh , Ali YAKAR... demek Hayal'in düşüncelerini paylaşıyor ha , kötü yanımda Deniz ve Mert'i sevgi dolu görmekten nefret ediyordu ve Ali durmayıp onları ayırmıştı bile.
"Başka?" Dedim
"Başka mı?... Seni küçük şımarık ciddileşmek için dünyanın yanmasını mı bekliyorsun" zaten bir o kalmıştı , oda olsundu.
"Ne yapayım , kötü yanımın yaptıklarını nasıl toplayayım ha , tek yapabildiğim oturmak" ben süpermen değildim , vampirde değildim , Hayal'de değildim ben Melis'tim bu kadar.
Öfkeyle kaşlarını çatan Meriç ilk defa sakin çizgisinden çıkıp öfkeyle yanıma geldi ve beni kolumdan tuttuğu gibi ayağa kaldırdı. Karnımdaki yılan yere düşsede ikimizde umursamadık. "Seni ahmak , güçlü olmak için birilerine mi ihtiyaç duyuyorsun hep ha , Hayal yoksa Melis var , oturuyorsan kalkacaksın" omuzlarımdan itip beni yatağa oturttu "ayağa kalk MELİS" özellikle adıma vurgu yapıyordu. Kalkmadım , beni yerimden kendi kaldırdı yine "güçlü olmayı ağlamamak sanıyordun değil mi , hep yanıldın , sen acınla yüzleşmekten korktuğun için ağlamaya korkan biriydin , hep güçsüzdün. Babanın ani gelen ölümünü her gece rüyanda görsende gündüzüne onu hatırlamaya korkacak kadar pısırıktın , çünkü babanı hatırlamak seni ağlatacakdı ve sen baban yaklaşık 2 ay önce ölmesine rağmen korkundan ağalayamadın , güçsüz olmaktan korktun çünkü." Beni yine yatağa itti. "Kalk Melis" kalkamadım , içim acıyla doldu çünkü , kendimi tuttum yine ağlamamak için. Ağlasam güçsüzlüğümü herkes görecekti çünkü. Beni yine ayağa kaldırdı Meriç , gözlerime baktı eğilip. "Ağlamaktan korkman bile senin güçsüz olduğunu gösterir , gücünü topla herkesle savaşacak gücün var. Senin kişilik bölünmesi yaşamadığını biliyorum aslında Hayal ve Melis yok değil mi? İyi duyguların ve kötü duyguların var. Sen Hayal Melis ATEŞ'sin bazen iyi duyguların üstün geliyor bazen kötü duyguların , ama sen sensin. Okulu birbirine katanda sensin kedi gibi korkak olanda , sen bir kişisin"
"İyi duygum yok , normal duygulara sahibim belki ama iyi duygularım yok , kötülük varken iyiliğim yok" yere bakıyordum sadece.
"Hepsini siktir et Melis yada Hayal , ne boksa. Güçlü olmak istiyorsan duygularını yaşamaktan korkma" beni yine yatağa itti. "Kalk Melis" yine kalkmadım. "Kalk ve işleri çözmeye çalış , oturmayı kes!" İyiden iyiye sinirlenmeye başlıyordu ve bu sesinede yansıyordu. "Güçlüsün ama farkında bile değilsin ahmak" ona öfkeyle baktım. Babamı düşünmekten kaçan ağlamaktan korkan güçlü olmayı göz yaşını saklamak sanan bir zavallıydım ve Meriç benim o zavallıdan daha fazlası olduğumu idda ediyordu. Peki ya babam ne düşünürdü , bana ne demişti son mektubunda 'onlara kimin kızı olduğunu göster' ben ne yapıyordum , kendi yediğim bokları başkasının temizlemesini bekliyordum , biri bir şey der diye tarzımdan ödün veriyordum , yüzümü saklamaya çalışıyordum ve daha buna benzer tonla şeyi kendime ilke ediniyordum. Meriç haklıyıdı ağlamayınca duygularını saklayan bir korkaktan farkım yoktu.
Meriç öfkeyle arkasını dönüp giderken ayağa kalktım "ayağa kalkmamı rica etsen yeterdi , emir verilmesini sevmem"
Pekala bakalım kötü hissettiğim anda yediğim bokları şimdi nasıl temizleyeceğim
∞♪∞♪∞♪∞♪∞♪∞♪∞♪
Üzerimde çok önce aldığım ama giymeye cesaret edemediğim elbisem vardı , siyah elbisemin kolları uzundu ve elbise belime kadar dar bir şekilde iniyordu , belimden sonra hafif bol bir şekilde dizimin bir karış kadar üstüne gelecek şekilde duruyordu. elbisemin altına giydiğim uzun siyah çizmeler dizlerimin üzerine kadar geliyordu ve bacaklarımın çok ufak bir bölümünü çıplak bırakıyorlardı. Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yapsamda kulak diplerimden birkaç tutam saçı güzel gözüktüğü için serbest bırakmıştım. En son detay olan yılanımı boynuma doladığımda işim bitmişti.

(BU KIZ KESİNLİKLE MELİS DEĞİLDİR , ELBİSEYE ODAKLANIN😘)
Hazırlıklarım bittiği için odadan çıktım ve kapıda beni bekleyen Meriç'in omuzunu dürttüm. "Ben hazırım" Meriç arkasını dönünce önce beni uzunca süzdü ve tekrar önüne döndü , sanki gördüğü görüntüyü beğenmemiş gibiydi.
"Rabbim , Hayal neden geldi ki şimdi , daha fazla kaos bünyeme zarar artık" fısıldayarak dua edişine güldüm. Beni kötü olan yanım sanıyordu , çünkü Melis kendi isteğiyle asla böyle giyinmezdi onun gözünde. Haksız olduğunu kim söyleyebilirdi ki...
"Benim Melis" dedim kendi etrafımda bir tur dönerek. Bana uzaylıymışım gibi baktı.
"Yalan söylediğini biliyorum , Melis asla böyle giyinmez , aklını hala okuyamasamda beni ahmak sanma" dedi bilmiş bilmiş.
"Düşündüm ki güçlü olmaya önce kendim gibi olarak başlayabilirim" diye gülümsedim. Meriç o an Melis olduğumu anladı ve bana dahada şaşkın bakışlar bahşetti.
"İçinde böyle giyinmek isteyen biri olduğunu bilmiyordum" dedi.
"İçimde daha neler olduğunu bir bilse..."
Beraber alt kata indiğimiz de tüm vampirler ortalıkta gözükmüyordu , tek tük vampir vardı onlarda beni gördüğü an kaçıyordu çünkü benim Hayal olduğumu sanıyorlardı , dersler iptaldi ve okulun dışında büyük bir kargaşa vardı , vampirler ve kurtadamlar bizim okul bahçemizde hararetli bir tartışmaya girmişlerdi , pencereden onları izlesemde ne dediklerini duymuyordum. Neyse ki Meriç benim için ne konuştuklarını söylüyordu: Kurtlar beni istiyor vampirlerde buna asla karşı çıkmıyorlardı , kurtları benim yeteneklerime karşı uyarıyorlardı lakin ben Hayal gibi sihir yapmayı daha hiç denememiştim. "Şu okul yöneticilerinin yaptığı toplantıya girmeliyiz" dedim gözlerim hala bahçedeydi. Meriç beni kafasını olumsuzca salladı.
"Toplantıya almazlar seni , karar çıkana kadar beklemen lazım"
Benimde bozduğum şeyleri ben düzelteceksem beklemeyi reddediyorum , madem içerdeki toplantıya giremiyorum bende dışardaki toplantıya girerim. "Dışarda bekleyelim o zaman" dedim ve daha Meriç bir şey demeden kolidora çıktım , arkamdan itiraz edişini duysamda umursamadım. Hızla zemin kata inip okulun çift kanatlı kapılarını iki yana ittim ve dışarı çıktım. Olayı övmeyi sevmem ama çok havalı bir çıkış yapmıştım , neyse ki ortam ışığı herkesin beni görmesine olanak sağlamıştı. Gerçi ışık müsait olmasada vampirler ve kurtlar ışıksız ortamda da görebilen yaratıklardı.
(Efsere yazık ettik🤭😅 , Melis resmen ona hava attı 'Şeytan kitabını okumayan anlamaz')
Havalı girişim rüzgarın esip saçlarımı savurmasıyla dahada havalı bir hal aldı , kendimden emin adımlarla beni izleyen kalabalığa ilerlediğimde ikiye ayrılıp bana daha rahat bakma fırsatı buldular. Tüm erkekler güzelliğimden dolayı afalladı ve kızlar öfkeyle soludu. Tüm gözlerin bende olmasının bilinciyle hepsinin karşısına dikildim , yüzümde kendimden emin bir ifade vardı.
"Duyduğuma göre beni arıyormuşsunuz ha?" Dedim kurtlara dönüp , koca bir topluluk yaklaşık 200 kadar iri yarı erkek ve kızlardan oluşuyordu , kızların biraz eski bir moda anlayışı vardı erkeklerse genel olarak gömlek yada V yaka tişört giymişlerdi , gömlekleri göğüslerinin büyük bölümünü çıplak bırakacak kadar açıktı. Haşin tipleri vardı , vampirlerin daha ölüye benzer tipleri ile yarışacak cinstelerdi.
Uzun ve iri bir oğlan öne çıktı , bu gurubun sözcüsü gibiydi. "Karşımıza çıkacak kadar cesaretlisin ha , bize gel ve en acı ölümü yaşa"
Ona alayla gülümsedim , korksamda asla belli etmeyecekdim. "Ne kadar küçük bir düşünce , buraya dost olmak için gelmiştim. Ama gördüğüm kadarıyla siz beni öldürmeye..." Vampirlere döndüm burası bizim bölge olduğu için yaklaşık 400 vampir vardı karşımda "sizde ölmem için onlara vermeye dünden hazırsınız" bazıları onlara yaptıklarımı hatırlayıp korkuyla yutkundu. "Kendi bölümünüzden birini korumalısınız" diye nasihat verdim.
"Sen hepimizi öldürmeye çalışmışken mi?" Dedi içlerinden bir kız "Kurtadamların elinde ölmeyi hakediyorsun" kalabalık kıza hak veren sesler çıkarırken vampirlere tamamen döndüm , Meriç uzaktan ne yapacağımı izliyordu.
"Ne kötü , ne üzücü sizin için oysa ben sizi sadece bana yaptıklarınız için cezalandırmıştım" gözlerimi kısıp gülümsedim "ölmenizi istesem gövdelerinizin üstünde başınız olur muydu hiç?" Bir an cesarete kavuşan gözler korkuyla ışıldadı. O an uzaktan beni izleyen Ali'yi gördüm , o beyaz takım elbisesinin içinde görünmeyecek gibi değildi ki. Keyifle ne yapacağıma bakıyordu , onu umursamadım. "Pekala şimdi Kurtlarla gidiyorum" dedim ve rahatladıklarını gördüm. "Hepsine size yaptığımı yapacağım" yılanımın kafasını okşadım oda yüzüme sürtündü buna karşılık. Rahatlamaları uçtu "sonra size geleceğim ama korkmayın cezalandırmak için değil" arkamı dönüp Kurtadamlara yürüdüm. Vampirler yarım kalmış cümlemi duymayı bekliyordu biliyordum. Derin bir nefes alıp gülümsedim. "Öldürmek için" ve korku dolu fısıltılar her yanı sardı , hepsi dehşete düşmüştü. "Hadi gidelim" dedim Kurt adamlara ama onlar bile beni almakta tereddüt ediyorlardı , ne kadar güzel oynamışım öyle ha.
"Bu kızdan mı korkuyorsunuz , hadi alın şu sürtüğüde götürüp işini halledelim" dedi kurtlardan bir kız ve gelip beni kolumdan tutup götürmeye kalktı. Lakin diğer taraftan birinin elimi tutmasıyla herkes donmuştu. Kimin tuttuğuna bakınca bunun beni havuza iten o sarışın oğlan olduğunu gördüm , az kalsın ölümüme neden olacak o oğlandı bu.
"Onu kimse alamaz , vampir bölümünden hangi kurt bir öğrenci alabilmiş bu zamana kadar" beni arkasına çekti.
"Hele de sizin başınızı öldüreyazmış bir öğrenciyi mi alacağınızı sandınız " dedi başka bir kızda.
"Bizi karşınıza mı almak istiyorsunuz?" Tehditkar bir tonda kurtların sözcüsü konuşmuştu. Ortamın iyice gerilmeye başladığını hissediyordum.
"Siz hep karşımızda değilmiydiniz zaten?" Diye meydan okudu beni havuza iten çocuk. Bundan sonrasında karşılıklı laf atışmaları başladı ta ki birinin beni kolunun altına alıp ortaya çekmesine denk. Ali (hep metehan yazacak gibi oluyorum ya) yukardan bana ukala bakışlar atarken duygusuzca ona baktım.
"Bu kızla" dedi gözlerini benden ayırıp kurtlara bakarak. "Sorunu olan varsa neden önce bana gelmedi" etrafı bir sessizlik kapladı , sanki ölüm sessizliği. "Metehan Ali YAKAR'ın oyuncağına dokunmak için izin almak gerekir" iki adı vardı benim gibi ve bu itte bana oyuncak diyordu. Tek eli omuzumda olduğu için diğer elini kaldırdı ve bir kere şıklattı o an okuldaki tüm vampirler emir komutu almış gibi arkamıza toplanmaya başladı , okulun içindeki , etrafa dağılmış , yatakhanedekiler herkes arkamızda birikti ve sayımız tahmin edemeyeceğim bir rakamın üstüne çıktı. Kurtlar korkuyla ne yapacaklarına baktılar. Ali benide yönlendirip okul binasına yürümeye başladı tam kapıdan girecekken durup seslice emir verdi. "3 dakika içinde gitmezlerse hepsini öldürün" ve içeri geçtik. Ama girmeden önce kurtların öfkeyle nasılda kendi bölümlerine gittiklerini görmüştüm. Sözünü çok kolay dinletiyordu. İçeri girince ondan uzaklaştım ve ayrı yürümeye başladım.
"Gelde şu toplantıyı basalım" Ali daha bir şey dememi beklemeden aniden elimi tutup koşarak beni peşinden sürüklemeye başladı ve iki kanatlı bir kapıyı açıp kocaman bir toplantı odasına dalmamızı sağladı.
Okul yöneticileri bir masada oturmuş içeri dalan bize öfkeyle bakıyorlardı , Kurtların lideri şu reis denen adam olmalıydı , ve büyücülerinki ihtiyar adam, vampirlerin ki ise Kenan Beydi. Onun dışında masada bir kaç kişi daha vardı sanırım onlarda okulda söz hakkı olan kişilerdi. "Bu ne cürret" diye gürleyerek yerinden kalktı Kenan Bey. "Toplantıya dingonun ahırı gibi dalmak da ne demek!" Ali oldukça eğlenen bir şekilde uzun masanın başına geldi ve yan bir şekilde ucuna oturdu , beyaz takımı ile göz alıcı , ölümcül bir havası vardı.
"Melis hakkında bir karar alıyorsunuz ve bunu Melis yokken yapıyorsunuz" bana dönüp bilmişce gülümsedi. "Ne kadar ayıp, öyle değil mi Melis"
"Okulumuzun genel kuralları bellidir Metehan , kafana göre at koşturamazsın ve kimseyi suçları için böyle savunamazsın" dedi Kenan bey. Ali dudağının ucunu okşayıp yerinden kalktı.
"Okul bir halt yapmıyor , vasıfsızsınız. Bu kızın okulda ilk terör estirdiği günü hatırlıyorsunuzdur umarım. Neden kimse önlem alma gereği duymadı ve bu kızı okula saldı , niye kimse bu kıza hangi tür olduğunu demiyor" alayla kocaman gülümseyip Kenan Beye yaklaştı , işaret parmağıyla omuzuna üç kere ritmik bir şekilde vurdu aynı anda da her vuruşta konuşuyordu. "Çünkü" ilk vuruş "sizde" ikinci vuruş "bilmiyorsunuz" üçüncü vuruş. "Buna rağmen onu eğitmeye bile çalışmıyorsunuz ve kalkmış burda onu yargılıyorsunuz" Ali yanıma geldi ve tek eliyle yanaklarımı tutup yüzümü odadaki herkese gösterdi. "Peki kimi yargılıyorsunuz iyiyi mi kötüyü mü? , Ne kadar adaletsiz....yeni doğan vampirleri bile eğitiriz ve kalkmış burda daha ne yaptığını bilmeyen Melisciği yargılıyorsunuz , tebrikler beyler" sonrada elimi tutup toplantı odasından çıkmamı sağladı , Ali YAKAR beni tüm yöneticilere savunmuş muydu az önce , yoksa ben hayal falan mı görmüştüm. Bu işte bir iş olmalıydı , o beni asla savunmazdı , yada şöyle diyim biri beni çıkarsız asla savunmazdı. Hayal görüyor olmalıydım kesinlikle deli okulundaydım , buradaydım çünkü babam deli olduğumu anlayıp ölmeden önce tüm insanlığa yarar olsun diye beni buraya göndermişti. Delilik belirtilerim de olmayan şeyleri görmek olmalıydı. "Bu kadar şaşırma , delirmedin daha" dedi Ali Beni kolidor boyu götürüp dışarı çıkardı. "Su ister misin?" Diye sordu. Olumsuzca kafamı salladım , beraber bir banka gidip oturduk. O kötülerin kötüsü bana niye iyi davranmıştı ki. Buna inanma mı bekliyorsa daha çok beklerdi. Bir planı olmalıydı , o bana oynuyorsa bende ona oynardım o zaman.
"Beni savunduğun için teşekkür ederim" dedim ona bakarak.
Havalı bir şekilde saçlarını geriye itekledi "niye yaptım bilmiyorum , ama çok havalıydım hep olduğu gibi" o kesinlikle kötüydü , egoist.
"Senin beni ipin ucuna atman gerekmiyor mu?" Diye onu test ettim.
"Sen ipin ucuna gitsen ben sana nasıl gideceğim , yakınımda olman işime gelir" keskin bakışları yüzümü taradı , iyi bakmıyordu , aksine sanki avına bakan aslan gibiydi. Yada fareyle oynayan kedi gibi mi desem?
"Hayal YAKAR" okul girişinden yankılanan sesle o yöne kaydı bakışlarımız , Deniz öfkeyle okuldan çıkmış bana doğru geliyordu arkasında da Batuhan onu durdurmaya çalışıyordu. "Her haltı yedin , sesimi çıkarmadım , gurubumuza girdiğinden beri kaos sardı her yeri seni savundum" Deniz beni asla savunamamıştı , Metehan'a lafı geçmiyordu o bir vampir olmasına rağmen beni adam akıllı hiç savunmamıştı , dediği doğru değildi o yüzden. "Ama sen naptın seni sürtük , Mert ve beni ayırdın" oda bana sürtük demişti , üstelik yapmadığım bir şey için. "Bu kadarına izin veremem , seni öldürürüm" vampir hızıyla tam üzerime atlamıştı ki Ali önüme geçti ve Deniz'i tutup geriye itti.
"Bırak Metehan , öldüreyim şunu belki Melis gelmeye karar verir sonunda" diye bağırdı Deniz , Batuhan onu tutmuş ve bana gelmesini engelliyordu.
"Ah Deniz cidden salaksın , hep saf salak gibi göründüğünü ama aslında cin gibi olduğunu düşünürdüm ama şimdi görüyorum ki sen cidden saf salaksın. Bu kızı öldürünce Melis nasıl gelecekmiş, hah , farklı bedeni mi paylaşıyor sanıyorsun bu iki farklı duygunun" Ali alayla güldü. "Ahmak , karşındakinin Melis olduğunu bile anlamayacak kadar kör gözlüsün" kendi arkadaşına benim önümde azar atıyordu.
"Yeter Metehan , bu gün karşımda Melis yada Hayal varmış umrumda değil , tek istediğim intikam ve alacağımda" tam Ali'nin yanından geçecekken Ali onu boğazından yakaladı ve diz çökmesini sağlayacak şekilde sıkarak yere bastırdı. Deniz yaşadığı şokla gözleri irice açık Ali'ye baka kaldı. "Ne yapıyorsun Metehan" dedi korku ve kırgınlıkla Ali ise hiç umursamadan eğildi ve Deniz'e küçümseyen bakışlar attı.
"Metehan diyip durma bana , kendimi iyi biri sanabilirim yoksa , Ali diyeceksin" ve onun boğazını bırakıp bana geldi , bileğimi tutup okulun içine yürütmeye başladı , bu kadar olay fazlaydı bana. Durdu ve arkasına dönüp hala diz çökmüş duran Deniz'e baktı. "Bu arada Mert'in aklına girip ayrılmanızı sağlayan da bendim , midemi bulandırıyordunuz çünkü. Bir derdin varsa bana gel" sonra okuldan içeri girdi arkamızda ki kızın kalbinin paramparça olduğunu gördüm o an. Deniz bana öfkeliydi ve haklıydı da , Mert'i çok seviyordu. Suçsuz yere terk edilmek kabini acıtmış olmalıydı. Sevgisi konu olunca önünde Melis yada Hayal olması ona bir şey ifade etmiyordu.
Tekrar okula girdiğimizde Ali beni yönlendirerek üst kata çıkaracakken karşımıza dikilen okul yöneticilerini görmemizle durduk. Ali duygusuz bir şekilde hepsini izledi ve beni tutup yanına çekti. Kenan bey ikimize üstten bakışlar atıp sıkıntıyla kravatını gevşetti.
"Hayal Melis ATEŞ , okul kurulunun yüce konesiyi..." Kenan Bey devam edemeden Ali alay eden bir gülme sesi çıkardı.
"Yüce konseymiş" dedi ve gülmeye devam etti. Kenan Bey ona aldırmadan devam etti.
"Konsey uzun toplantılardan sonra yaptığın dengesiz , acımasız , şiddet ve kaos içerikli davranışlardan ötürü okul içi önlem alınana kadar senin 2 hafta uzaklaştırma almana karar verdi , bu süre zarfında en az zararı vermen için okul yanında kalması için Metehan Ali YAKAR'I ve bir kaç öğrenciyi daha seninle gönderecek." Tam onlara itiraz edecektim ki Yaşlı adam lafı devralıp kendi devam etti.
"Duyguların yada kişiliğin değiştiğinde ne kadar yıkıcı olduğunu biliyorsundur o yüzden vampirlerin en güçlü öğrencisi ve sıkıntı çekme diye bir kaç arkadaşınla gönderileceksin. Umarım bizi anlamışsındır güzel kızım , insanların varlığımızdan haberi yok ve bunun böyle kalmasını istiyoruz"
Okuldan çıktığımızda yüzüm bir türlü gülmüyordu beni nasıl bir canavarla baş başa bıraktıklarını bilmiyorlardı , nerde kalacağımız belliydi , Ali'lerin evinde kalacaktık , ben , Ali , Meriç , Batuhan , Ceren (Melis'e saldıran şu kızıl saçlı kız , hani Hayal onu sonrada haşlamıştı) ve Karan hoca. Herkesi anlıyordum cidden ama şu Ceren denen kızıl saçlı pisliği neden yanımda göndermişlerdi bilmiyordum , Karan hocayı da başımızda yetkili biri olsun diye yolladıklarına emindim. Arabamın anahtarı Ali'de olduğu için onu takip ediyordum ah Metehan'la iddaya girip anahtarımı kaptırmam büyük hataydı neyse ki arabamı almama çok bir şey kalmamıştı. Ali ben ve Ceren sürtüğü okulun garajına ilerlerken Ceren'in ha bire Ali'ye yakın durmaya çalıştığını farkettim. Üzerine giydiği minicik etek ve askılı buluzuyla yine tarzını konuşturmuştu , tarzına kesinlikle bir şey demiyorum aksine açık giyinmeye özenen bir yanım var hatta üzerimdeki elbise bile bunun göstergesiyken onu bu konuda günah keçisi yapmam , benim kızdığım tarzını kendi için değil etrafında ki erkekler için böyle giyinmesi. Umarım Ali'nin aklını kendine çekerde ondan kurtulurum. Açık garaja geldiğimizde Ali doğruca benim arabama ilerledi ve tek düğmeyle kapılarını açtı. Tam ön koltuğa ilerleyeceğim sırada Ceren benden önce davrandı ve ön koltuğa oturup bacak bacak üstüne attı.
"Metehancığım hadi gidelim" dedi Ceren ağzını büze büze , ah keşke götürse seni. Ali cebinden anahtarları çıkarıp bana attı.
"Bu gün şöförüm sensin" dedi sonrada Ceren'e dönüp. "Arka koltuğa ikile" diyip onu arkaya gönderdi ve kendi şoför koltuğunun yanına oturdu. Ceren ha bire homurdanıyordu. Hah iyi oldu o pisiliğe , şoför koltuğuna geçip arabayı çalıştırdım ve bildiğim yolu ilerlemeye başladım. Ali yol boyunca arabamın her yeriyle uğraşıp durmuştu ve radyodan ne zaman sevdiğim bir şarkı çıksa değiştiriyordu.
"Metehan seninle aynı evde kalmak harika olacak öyle değil mi?" Arkadan kafasını sündüren kız ha bire Ali ile konuşma çabasına giriyordu ama Ali sanki o yokmuş gibi davranmaya acımasızca devam ediyordu. "Belki gece aynı odada kalabiliriz , senin odanı çok merak ediyorum. Bana gösterirsin dimi" yine cevap vermeden radyoyla uğraştı. "İstersen bara gidip bir kaç insan avlarız , Melis sürtüğü diğerleriyle kalır" Ali o an yapmakta olduğu şeyi bıraktı ve aniden arkasına dönüp Ceren'i saçından yakaladığı gibi kafasını arkaya yatırdı. Arabanın aynasından her şeyi görüyordum , korksamda onları umursamadım , ben iyi biri değildim ama kötüde değildim ben normal olan yandım ve bu karakterime insan olmayı katıyordu. Demek istediğim her şeyi umursayacak değildim ve şu an olanları sadece izliyordum.
"Melis'e sürtük demeden önce yattığın erkeklerin sayısını hesapla önce , duyduğuma göre vampirlerde verecek erkek kalmayınca Kurtadamlara ve Büyücülerede vermeye başlamışsın. Hatta öyle ki işi paraya bile bağlamışsın , senin ki sürtüklükten çıkmış fahişeliğe girmiş" alayla bir hah sesi çıkardığını duydum. "Gece Batuhan'ın odasına gir seni ağırlamaktan zevk alacağına eminim" saçını sertçe bırakıp önüne döndü , sanki o kadar konuşmayı kendi yapmamış gibi radyoyla uğraşmaya devam etti. Aynadan arkaya baktığımda Ceren'in titrediğini gördüm , sanki Ali'de gördüğü bir şey onu titretmişti. Ali'nin yüzünü burdan görememiştim ama sözlerinden çok yüz ifadesi Ceren'i korkutmuş gibiydi.
Eve geldiğimizde Batuhan , Meriç ve Karan hocada çoktan burdaydı. Karan hoca Meriç'le gelmişti sırt çantası vardı sırtında sanırım kıyafetlerini ona koymuştu. Ceren'de aynı şekil bir sırt çantası takmıştı. Eve girdiğimizde yorgunlukla kendimi koltuğa attım. Ceren sanki ev görmemiş gibi her yeri incelemeye başlamıştı bile. "Nerede kalacağım ben" diye de çemkiriyordu bir yandan.
"Kes sesini , kulaklarımı acıtıyorsun , dışarda bir köpek kulübesi var. O senin için" Ali yine duramayıp laf soktuğunda Ceren hışımla koltuğa oturup somurtmuşdu. Sanırım kimseden beklediği ilgiyi göremiyordu. Müdüre bizle gelmek için ısrar ettiğine yemin edebilirdim ama kanıtlayamazdım. Sülük gibi bir şeydi. Yanımda ufak bavukum vardı ve içine gerekli eşyalarımı koymuştum tabi en önemli eşyam yani telefonum yoktu , çünkü Kağan onu kırmıştı. Tıpkı benim Metehan'ının ki ni kırdığım gibi.
Saatler ilerlemeye başladığında Ali üzerine beyaz tişört ve siyah renk pantalon giymişti , yüzü hala bir ölü kadar solgun göz altları ise kıpkırmızıydı. "Acıkmadın mı?" Dedi üst kattan salona gelen Meriç.
"Biraz acıktım" diye karşılık verdim.
"Mutfakta her şey var yemek yap istersen , aç durma" ona kafamı sallayıp mutfağa girdim. Vampirler yemek yemediği için her şeyi kendime göre yapacaktım. Önce dolaptan kıyma çıkarıp çözülmesi için suya ısladım , daha sonra patates , domates , biber , soğan ve sarımsakları titizce yuvarlak olacak şekilde doğradım ve hazır ettim. Kıymam çözüldüğünde içine tuz , pul biber ve çeşitli baharatları koyup iyice karıştırdım ve geniş bir tepsiye bastım. Üzerine doğradığım sebzeleri özenle dizip fırına verdim , tepsim yavaş yavaş pişerken evde bulduğum hazır yoğurtla bir sürahi soğuk ayran yapıp dolaba attım. Yemeği pişmeye bırakıp içeri geçtim ve aradan 1 saat kadar geçince tekrar mutfağa girip tepsimi kontrol ettim çok az kalmıştı olmasına , hemen pirinçle güzel bir pilav yaptım ve altını kısıp yavaşça pişmesini sağladım. Ev yemek kokusuyla dolmuştu.
"Aman Allah'ım çok güzel kokuyor , yine..." diye söylenerek içeri girdi Meriç. Bu evde önceden yemek yaptığımda hepsi tavuk yemeğini iştahla yemişti ve çok garip davranmışlardı. Vampirlerin normal yemeklerden tat alamadığını söyleyip benim yemeklerimi yemeleri çok tuhaftı.
"Yemeği çok yaptım , bana eşlik edebilirsin"dedim masaya tabakları dizerken. Bir süre düşündü sonrada "pekala ama yemeğinden tat almamayı umuyorum , yoksa bu iş çok acayipleşecek" dedi , ona güldüm. Bakalım yemeği sevecekler mi?
Bir süre sonra fırında ki tepside olmuştu , pilavda. Lakin pilavın dinlenmesi gerekiyordu o yüzden hemen servis etmedim. "Bu güzel kokularda ne" diyerek mutfağa daldı Ceren , üstüne hemen kısa bir eşofman takımı giymişti , çağla yeşili takımının kısacık şortu ve göbeği açıkta bırakacak ipli buluzu vardı. Hepsinin kumaşı normal esnek eşofman kumaşıydı.
"Melis yemek yapmış o kokuyor" diye açıkladı Meriç. Ceren hemen burun kıvırdı.
"Farkettimde iğrenç kokuyor" diyerek tezgaha oturdu. Ona cevap verme zahmetine bile girmedim.
"Yemek yemeyecek olan defolup gidebilir" mutfağa adeta laf sokarak giren Ali masanın baş köşesine oturdu. "Vampirler yemek yemez , yeselerde faydasını görmezler , yinede yiyeceğim" dedi ve gözlerini bana dikip uzun uzun süzdü. Onun bakışlarına katlanmak çok zor olsada umursamamaya çalışıp yemekleri koydum , Ceren sırf masada Ali var diye onun hemen dibine oturmuştu. Meriçle tabakları doldurduk ve ortam birden dahada çoğaldı Karan hoca ve Batuhan'da geldi. Hepsi başta yemekte tereddüt etsede ilk lokmayı aldıktan sonra şaşkına dönmüş ve tabaklarını bitirmişlerdi hele Ceren 3 tabak yemişti. Yemek sonrası bulaşığı Ali Ceren'e yıkatmıştı o yüzden rahattım. Medusa'yı da avlansın diye bahçeye salmıştım ama 1 hafta aç kalsa bir şey olmayacağını biliyordum.
••••••••
Eve geleli iki gün olmuştu ve her şey nedensiz olacak şekilde yolundaydı , Ali bana hep iyi davranıyordu ve saçma hareketler asla yapmıyordu , ondan bir atak bekliyordum , onun pusuda bekleyen bir şeytan olduğunu biliyordum ve en kısa zamanda bana zarar vermeye çalışacaktı ama şu an o kadar iyi davranıyordu ki inanamıyordum , tabi bu evdekilere iyi davrandığı anlamına gelmiyordu , Batuhan sırf bana fazla ses çıkardığım için bağırdı diye 2. Katın camından aşşağı atmış ve 1 gece boyunca eve almamıştı. Ceren yanımdan geçerken omuzuma çarptı diye saçlarından giysi askısına bağlamıştı ve eğer ordan ayrılırsa saçlarını keseceğinide belirtmişti , ahmak tüm gün askının orda öylece beklemişti. Televizyonun sesini çok açıyorlar diye televizyonu kırmıştı , Medusa ha bire boynumda diye yılanımı boğmaya kalkmıştı ama ona izin vermemiştim , neyse ki ben durmasını isteyince sözümü dinlemişti. Onun gazabından sadece Karan hoca nasibini almamıştı , gerçi Karan hoca kimseye karışmıyordu , kendi işine bakıyordu aramızda bir sorun olduğunda müdahale etmek için burdaydı sadece. Konuştuğunu bile duymamıştım doğru düzgün.
Güneşli bir gün Medusa ile dışarı çıktığımızda gölgede meyve suyu yudumluyordum , karşımda havuz vardı. Keyfimize bakarken birden manzaramızı biri kapattı , gelen Ali'ydi , üzerine gri tişört ve siyah bir eşofman geçirmişti saçları dağınıktı ve öyle çekici duruyordu ki , bu hali bana Metehan'ı hatırlattı oda saçlarını dağıtıp gezerdi , şu iki günde Ali'yi hiç bu kadar dağınık görmemiştim saçları hep şekil almış olurdu , üzerinde illa pantalon ve ütülü bir tişört veya gömlek olurdu , tabi gömleğinin bir iki düğmesi serseri bir şekilde açık dururdu orası ayrı. Karşımda Metehan var sandım , o an neden bilmiyorum kalbim hızlı hızlı çarpmaya başladı , Ali'nin ruhu yok gibiydi ama Metehan'da o ruhu görüyordum ben. Ali'nin bu hali bana Metehan'ı görüyor hissi verdi. Ellerim titredi , korkuyor muydun yoksa? Hayır bu halim korkudan değildi , değişik bir şey hissediyordum. Vücudum garip tepkiler veriyordu , sanki mutlu olmuş gibiydim , yada endişe hissediyordum.
"Ali?" Dedim ne diyeceğini merak ederek , hayır ben ukala desin diye düşündüm bir an sonrada bu düşünceleri kafamdan attım.
Bana ufak bir tebessüm yolladı , gözlerinde garip bir ışık vardı. Yavaşça şezlongda oturan bana eğildi ve "efendim sakar" dedi. Kalbim dahada hızlandı ellerim titredi , ne yapacağımı bilemedim ve dengesiz bir şekilde ayağa kalktım , sonrası koca bir hezeyan , elimdeki içecek olduğu gibi onun tişörtüne devrildi ve gri renginde koca bir pembelik oldu. Dudaklarımdan bir 'hiii' sesi çıkmasına engel olamadım. Ali bana Sakar demezdi , yüz yüze gelen duygular... Anın verdiği heyecanla elimde ki bardağı da düşürdüm , tuz buz olan bardak her yere saçıldı neyse ki bir yerimi kesmemişti , ev vampir doluydu!
Ne yapacağımı bilemediğim için elimle ağzımı kapatıp dağılan bardak parçalarına bakakaldım , karşımda ki vampir bana gülümsedi ve eliyle çenesini sıvazladı. "Seni gidi sakar 2 saniyede her yeri batırdın , özellikle güzelim tişörtüm mahvoldu" o Metehan'dı... "Ne yapsam ki sana şimdi , yaramaz seni"
"Şey... Ben hemen temizlerim , merak etme" öyle dememle tişörtünü ensesinden tutup çıkarması bir oldu. Karşımda yarı çıplak bir şekilde duruyordu , Rabbim sen günah yazma , gözüm kayıyor. Gözüme sahip çıkamayacağımı anlayınca tek elimle gözlerimi kapatıp tişörtü vermesi için elimi uzattım , ancak ne kadar beklesemde tişört gelmiyordu. Dayanamayıp parmak boşluğumdan baktığımda yüzümün dibinde gördüğüm yüzle korkuyla geriye kaçtım ve yere düştüm.
"Ne oldu , korktun sanki" dedi Ali , (Yada Metehan) ona olumsuzca kafamı salladım. "Heyecanlandın gibide?" Gözlerini kısarak üstüme gelince aniden yerimden kalkıp "ne münasebet" diye cırladım.
"Bu fevri tavırların yalan söylediğinin en büyük kanıtı" tekrar üstüme gelmeye başladı.
"Bu konuşmayı daha usturuplu bir zamanda yapalım lütfen" dedim ve yürüyerek uzaklaşmaya başladım , lakin o peşimi bırakmadı ve "tişörtümü bile temizlemedin gel buraya" diyerek peşimden koşmaya başladı. Anın verdiği korkuyla bende ondan kaçmaya başladım , çok saçmaydı , bir vampirden koşarak kaçmaya çalışıyordum , bir vampir tarafından kovalanıyordum... Cidden saçmaydı! Oda yaptığımın saçma olduğunu düşünmüş olacak ki "kendini sorguluyorsun dimi" diyip bana güldü. Bahçede 1 dakika boyunca beni kovaladı , istese yakalayacağını biliyordum ama o inatla beni yakalamamışdı , aksine peşimden koşmak hoşuna gidiyor gibiydi.
"Bırak peşimi artık" diyerek koşmaya devam ettim , Allah aşkına yarı çıplak bir vampir tarafından kovalanıyorum burda.
"Bırakmam Sakar" dedi ve o an öyle kafam gitti ki önüme çıkan koca ağaç köküne takılıp yüz üstü çimlere düştüm , bırakmam demişti , yine sakar demişti. Yorgunlukla sırt üstü döndüm ve yanıma oturan Metehan'ı gördüm , tam kalkacakken omzumdan bastırıp kalkmamı engelledi.
"Uzan biraz" dedi ve oda yanıma uzandı.
"Metehan?" Dedim şüpheyle , bir daha bu duygular yan yana gelmez sanıyordum.
"Metehan değil" dedi... ve birden elinin tekini kafamın yanına koyup üstten bakışlar attı bana , Ukala dememi isterdi kendine "Ali diyeceksin" hayal kırıklığımı derler bilmiyorum günler sonra sol yanım acıdı , duyduğum mu acıttı orayı yoksa beklentilerimin karşılanmaması mı? Bilmiyorum ama küçük çaplı bir yıkılmışlık hissettim.
"Ama bana Sakar diye seslendin" dedim beklentiyle , bana üstten değişik bakışlar attı.
"Seni denedim , Metehan gibi davransam nasıl tepki vereceğine baktım , gördüğüm kadarıyla onu görünce mutlu oluyorsun , beni görünce aynı tepkiyi vermiyorsun , kişilik yok duygu var , sen benim kötü duygularımı değil normal duygularımı daha çok seviyorsun." Kızdım beni denemesine , öyle kızdım ki vücudum tanıdık bir akımla doldu ve avuçlarımda hissettiğim sıcaklıkla şaşkına dönsemde elimi Ali'nin sol yanına bastırınca kapıldığı akımla titreyip inlediğini duydum. Ben alttayken bu sefer o alta geçti ve ben üste çıktım. İki elimide çıplak göğsüne bastırıdım bu seferde , Ali altımda acı çeksede kahkaha atarak gülmeye başladı , bende dahada bastırdım avuçlarımı ona ve gülerken inledi. Gözüm öyle dönmüştü ki ona acı vermekten kendimi alamıyordum , akımıma çoktan kaptırmıştı kendini.
"Seni pislik , beni kandırmaya nasıl cüret edersin ha" diye haykırıp ellerimi boynuna bastırdım , akım boynu boyu yayıldı. İşime devam ederken birden onun üstünden çekilmemle çimlere atılmam bir oldu. Beni atan Karan hocaydı , bana atağıma hazır bir şekilde bakıyordu. Ama ben ona saldırmayacakdım , beni Hayal sanabilirdi.
"Kendine gel Hayal ATEŞ , kimseyi umursamıyorsun ama buraya senin milleti katletme saçmalığını izlemeye gelmedim." Karan hoca bana kızıp Ali'ye ilerledi ve onu kontrol etti , manyak hala gülüyordu.
"Şu kıza iyi bak hoca , karşındaki Hayal değil Melis ATEŞ'tir , az önce Melis'te büyü yapmaya başladı benim sayemde" dedi Ali "onun damarına basıp güçlerini ortaya çıkarmak başka kimin aklına gelirdi ki" bilerek mi yapmıştı? Bilerek beni kandırmış ve sinirlendirip ona saldırmamı istemişti. Güçlerimi ortaya çıkarmıştı böylelikle.
Karan hoca Ali'ye sanki 'Boş zamanlarımda tek başıma Rus ruleti oynuyorum' demiş gibi baktı. Sonrada "ya Melis gidip Hayal gelseydi ha , bu kızı kontrol etmek kolay ama diğer halini kontrol etmek imkansız , üstüne o bizi kontrol etmezse tabi"
"Sana açıklama yapacak değilim hoca , görevini yap ve sana hatırlatma , bir dahaki sefere öğrencin havuzda boğulurken benle laf çalacağına onu kurtar" yerinden kalkan vampir bana doğru geldi ve beni yerden kaldırmak için elini uzattı. Ona hırçın bakışlar atıp sinirle yarimden kalktım.
"Seni şerefsiz , demek onca saçmalık bunun içindi ha" diye haykırıp ona bir yumruk savurdum ancak yumruğum yüzüne değmeden geri çekildi , dahada öfkelenip yine bir yumruk savurdum , yine kafasını çekip kurtuldu , bir kaç yumruk daha savurdum ama o hepsinden kaçmıştı ve her seferinde halime gülüyordu bu beni dahada delirtiyordu. "Yerinde dur adi herif" dedim öfkeyle ve ona bir tekme savurdum ancak o daha ayağım ona değmeden havada yakaladı ve ayağımı kendine çekti , yere düşecekken beni belimden yakalayıp tekrar kendine çekti ve düşmemi engelledi.
"Şiddet yanlısı olmadığını sanıyordum Melis hanım , ama görüyorum ki şiddeti seviyorsun" gözleri önce dudağıma sonra tekrar gözlerime çıktı. Şeytani bir ışık parladı kızıla dönmüş gözlerinde.
"Şiddet hakedende güzel durur , sen hakettin"
"Oysa sana bir kere bile vurmadım , kötü olabilirim ama kalitesi düşük değilim. Yinede sen beni dövmeye kalkıyorsun , cezayı hakettin bence" ceza mı? Yardım istemek için Karan hocaya bakacaktım ama o çoktan ortadan kaybolmuştu.
"Ne cezası" diyip korkumu saklamaya çalıştım acaba oda Metehan gibi beni ıslatıp klima karşında mı bırakacakdı?
"Eğlenceli bir ceza" dedi ve beni birden kucağına aldı ve daha ne olduğunu anlamadan havuza koşup atladı. İkimizde havuzun içine gömüldük , havuz o kadar derindi ki sanırım 4 metreden fazlaydı derinliği. Telaşla ona tutunup ikimizide yukarı çıkarmasını bekledim , profosyonelce yukarı yüzdü ve beni belimin iki yanından tutup yukarı çıkardı , heyecanla omuzlarına tutunup derin nefesler almaya başladım.
"A..a.adi Vam..pir" koca bir nefes "ölecek..tim" dediklerime koca bir kahkağa attı , sonrada yüzerek beni havuzun kenarına dayadı, gözleri titreyen dudaklarıma kaydı , baş parmağıyla dudağımın kenarını okşayıp "ben burdayken ölümden korkma , seni suda boğulmaya terkedecek değilim" dedi sonrada "dudağın ne çok titriyor senin , korkudan mı yoksa üşüdüğün için mi?" Diyip gülümsedi. Bu sıcakta üşümeyi başarsam kendime altın plaket verirdim.
"Çıkar beni şurdan , hasta olacağım yoksa"
"Belki de yüzme öğrenme vaktin gelmiştir" ona telaşlı bir bakış atıp terliğini arayan komuşu havasına girdim.
"Olmaz , ben artık gideyim , boğulmak istemiyorum yine" dedim , telaşla omuzlarına tutunup kendimi yukarı ittim , tam havuz kenarına oturacakken suda döndü ve ikimizin yerlerini değiştirdi.
"İki dakika yerinde dur be adam" diyip Ali'ye tutunarak tekrar duvar kenarına geçtim ve havuz kenarına ellerimi koyup kendimi yukarı çektim , ancak Ali bu seferde aniden beni kendine çevirip tüm dengemi bozmuştu. Hışımla suya vurup "yeter ama Ali" diye tısladım ve yine havuzdan çıkmaya çalıştım ancak o yine izin vermedi. Öfkeyle yüzüne su attım ve o yüzünü silerken havuzdan kaçmaya kalktım. Lakin o , o kadar hızlıydı ki beni tutup arkadan sarılması hiç zor olmamıştı. "Gitmek istiyorum niye izin vermiyorsun ha? Hem bana dokunma cürretini nerden alıyorsun" debelenip ondan uzaklaştım ve zorla havuzdan çıkmayı başardım. Ali hala yüzerek bana bakıyordu , beyaz teninden sular yavaş yavaş akıyor ıslak saç tutamları gözlerinin önüne düşüyordu , kırmızı dudakları sanki beyaz teninde dahada göze batar olmuştu.
"Madem yüzmeyeceksin sen bilirsin , elimi tutta çıkayım şurdan" dedi ve elini bana uzattı. Ordan tek başına çıkabileceğini dememe gerek bile yoktu o yüzden elini tutmadım. Bana gözlerini kısarak baktı "sana elini uzatan birinin elini geri çevirmediğini sanıyordum" evet öyleydi , barda Metehan'ın elini tuttuğumda da bunu demiştim. Ama bu başkaydı , elimi gıcıklık yapmak için tutmak istediğine emindim. Yinede sözümün arkasında durmak için gidip uzattığı eli tuttum ve onu yukarı çektim ama o öküz gibi olduğu için onu çekmek hiç kolay olmamıştı. Havuzdan çıkınca beklediğim gibi beni havuza çekmemişti , aksine havuzdan çıkıp direk odasına kurulanmaya gitmişti. Bende yılanımı alıp kaldığım odaya geçtim , önce ılık bir duş aldım sonrada üstümü değiştirdim. Askeri tarzda bileği lastikli bir eşofman ve üstünede göbeğimi açıkta bırakan bir tişört geçirmiştim. Saçlarımı tarayıp güzel bir belik ördüm ve salona geçtim. Karan hoca kitap okuyordu , Ceren televizyondan moda programı izliyordu , Batuhan ise koltukta telefonla uğraşıyordu. Meriç ve Ali ortada gözükmüyordu
Aklıma helen fikirle hala güçlerim var mı diye denemek için elimi kaldırdım ve Ceren'e doğrultup acı çekmesini diledim , ama hiç bir şey olmadı Ceren yine koltukta oturup programını izledi , kötüyken bunu nasıl yaptığımı hatırlamaya çalıştım , tek bildiğim istiyordum ve bir güç isteklerimi yapmam için emrime giriyordu. Tekrar denemek için odaklandım bu sefer Ceren'in acı çekmesini kalbimden istedim ama yine bir şey olmadı. O an kafama bir şey dank etti mevzu duygulardı Hayal olduğumda güçlerimi kullanırken intikam istiyordum , yada sırf zevk için yapıyordum ama duygularımı kullanıyordum belki yine duygularımı kullanırsam başarabilirdim. Duygularımın yoğunlaşması için çabalamama gerek yoktu şu 2 ayda başıma gelenleri düşünsem yeterdi babamın ölümünü , yeni hayatımı , vampirleri ve geçmişimi.... Hayır geçmişi düşünmek yok! Yine Ceren'e döndüğümde tekrar acı çekmesini istedim o an işaret parmağımda ufak bir ışık yandı ve ardı sıra titreyerek söndü , dahada odaklandım ve ışık yine yandı ama bu sefer sönmedi solgun ışığı parmağımdan ayrıldı ve havada süzülmeye başladı boyutu gülle kadardı , onu elimle kovalayıp Ceren'e gitmesini sağladım ancak ışık Ceren'e gidip vücudunun içine girsede yine bir şey olmadı , umudumu kestiğim için arkamı dönüp gidecekken odada Ceren'in acı dolu çığlığı yankılandı , gücümün işe yaramasının mutluluğuyla sevinçle arkama döndüm , Ceren parkenin üstüne yatmış acıyla kafasını tutup çığlıklar atıyordu , minicik bir ışık parçası onu ne hale getirmişti.
"CANIM YANIYOR" diye bas bas bağırdı Ceren , saçlarını yoldu avucuyla. Odada ki Karan hoca ve Batuhan Ceren'e endişeyle bakıyorlardı... Pardon sadece Batuhan Ceren'e endişeyle bakıyordu Karan hoca daha çok duygusuz bakışlar atıyordu. "DAYANAMIYORUM , CANIMI ALIN NOLUR" sesi evi inletti , karşımda can çekişen biri vardı , ben sadece ona öylece bakıyordum , sebebi olduğum acıyı zevkle izliyordum , ben ne yapıyordum! İçimi kaplayan suçluluk hissiyle ne yapacağımı bilemeyerek bir süre donakaldım sonrada işe yarar umuduyla 'canı artık yanmasın , sihirim bana gelsin' diye düşündüm. Neyse ki o an isteğim gerçekleşti ve Ceren çığlık atmayı bırakıp bayıldı , kalbinin üstünden mavi , minik ışığım çıktı ve süzülerek bana geldi. Büyüyü nasıl yok edeceğimi bilmediğim için ışığa bakakaldım ama bir gerçek vardı ki Batuhan Ve Karan Hoca büyüyü benim yaptığımı anlamışlardı aksi takdirde neden bana böyle öldürecek gibi baksınlar.
Batuhan Ceren'le ilgilenmeye gittiğinde, Karan Hoca öfkeyle üstüme geliyordu , biliyordum bu sefer cidden boku yemiştim , telaşla ne yapacağımı düşünürken havada süzülen ışığım birden kalbimin tam üstüne girdi ve o an bedenim korkunç bir acıyla kıvranmaya başladı , şok olmuş bir şekilde acıdan dolayı nefessiz kaldım , bacaklarım titredi ve beni taşıyamayarak yere düşmeme neden oldu. Yerde kıvranarak çığlık atmamak için dudaklarımı sıktım , bedenim artçı şokların etkisiyle titriyordu , daha önce bu kadar çok acı çektin mi diye soracak olsanız daha beterini çektim derdim ama hiç buna benzer bir acı çekmemiştim , sanki biri ruhuma kızgın bir lav dökmüş gibi hissediyordum. Daha fazla acıya dayanamadığım için koca bir çığlık kopardım ve saçlarımı çekiştirdim , beynimin içine binlerce iğne batıyor gibi hissediyordum. Acıdan dolayı sulanan gözlerim her şeyi bulanık görmeye başlamıştı , ama yinede bir şeyi net görmüştüm oda başımda dikilip bana dudaklarında anlam veremediğim gülümsemesiyle bakan Karan Hocaydı. Çektiğim acıdan zevk alıyordu sanki , ama bunun gerçekliğini o an tartışamadım bile belkide halüsinasyon görüyordum. Yerde ne kadar kıvrandım bilmiyorum , yada sulanan gözlerimin ne zaman akmaya başladığını , tek bildiğim acı çekdiğimdi , artık çığlık atmak bir yana dursun boğazımdan nefes almakta bile zorlanıyordum ve kimse bana yaklaşmıyordu bile ne Batuhan nede Karan Hoca. Yoksa onlar bana dokunuyorlar da ben mi hissetmiyorum acıdan? Kendine gel diyorlarda ben mi duymuyorum? Sahi neden çıt ses duymuyorum , gözlerim neden sadece bulanıklık görüyor ölüyor muyum yoksa? Aptal ben kendi sihirimle kendimi öldürüyorum dimi? Daha önceleride böyle olmuştu , ölümle yaşam çizgisindeykende böyle hissetmiştim...
Sessizce ölümün beni kucaklamasını bekledim ve oda beni kucaklamaya dünden hazırdı.
YAZARDAN ANLATIM
Genç kız yerde öylece kalakaldı tek hissettiği acı ve ölümün getirdiği soğuklukdu , ne başında kendine gelmesini söyleyen Batuhan'ı duydu nede onu sarsan Karan Hocayı , belkide gözlerindeki yaşları silseler kızın onları görmesini sağlayabilirlerdi ama o an kimsenin aklına bu gelmedi. Melis'in göz yaşlarını kimse silememişti zaten kendinden başka...
"Ölüyor..." Dedi Karan hoca , demin başında zevkle gülümseyen adam şu an sadece duygusuz hissediyordu tüm o zevk yok olup gitmişti.
"Ne yapabiliriz ki , bunu kendine kendi yapmadı mı?" Diye bağırdı Batuhan , çok korkuyordu eğer bu aptal kız ölürse başlarına büyük sorun açacağı belliydi.
O an hiç bir şeyden habersiz eve geldi Ali ve Meriç , Ali'nin sadist düşünceleri karşısında Meriç onunla konuşmak için evden çıkmıştı ve ikisi barda Ali'nin bu hali hakkında konuşmuştu , gerçi buna konuşma demek ne kadar doğru bilinmez çünkü Meriç onu uyarmış eğer birilerine zarar verirse Duyguları değişince Metehan'ın bundan çok etkileneceğini dile getirmiş Ali ise bu sözlere karşın sadece aptal düşüncelere iki yönde de kapılmayacağını zarar verdiği kişilerden zere pişmanlık duymayacağını ve ayrıca biraz daha edebiyat yaparsa onada zarar vereceğini söyleyip konuyu kapatmıştı. Tabi bardan hemen çıkmak yerine bir kaç insanın kanını içmişti hatta onları öldürecek kadar bile ileri gidecekti lakin Meriç ona bir şekilde engel olmuştu. Salona giren ikili gördükleri manzara karşısında şoka girdiler Meriç endişeyle Melis'e koşarken Ali hiç oralı olmadı "aptal kız" diye söylenip aldığı çikolataları mutfağa bıraktı , kim bilir yine ne halt yemişti bu aciz kız. Ona iyi davranmak bile midesini bulandırıyordu ve her Allah'ın günü iyilik meleği taklidi yapıp güvenini kazanmak canına tak etmişti. Umursamadı bu sefer , kesin düşüp bayılmıştı , uyanırdı birazdan.
"Lanet olmasın , ölüyor... Kalbi çok yavaş atıyor" diye bağıran Meriç'i duydu elindeki Melis'e aldığı içeceği dolaba koyacakken eli havada kaldı , içinde bir yerlerden derinlerden birinin sesini duydu bu Metehan'dı kızı kurtar diyordu , eğer kurtarmazsa Ali'nin de ışığını söndüreceğini söylüyordu ve Metehan dediğini yapardı. Ali kendiyle çelişti ve ölü bir Melis'in işine yaramayacağını hatırladı.
"Bu gün seni kurtarıyorum güzelim yarın kendini öldür diye" dedi ve içeri geçti , kızın başındaki herkesi itip kızın kafasını kucağına alıp ne olduğunu anlamaya çalıştı. Onun düşüncelerini duyan Meriç hemen açıklama yaptı , kendi yaptığı bir sihrin onun içine girdiğini söyledi. Herkesin aklını okuyup olayları kolayca algılayan yek kişiydi o , ama ne yazık ki Melis'in aklını okuyamıyordu ne zamandır.
Ali içinden Melis'in dünyanın en beyinsiz kişisi olduğunu düşündü , yoksa kim kendi yaptığı sihrin etkisine girecek kadar ahmaktı. "Pekala" diye söylendi , bu olay işine yarayacaktı , Melis ona dahada güvenecek di. Elinin tekini tişörtünün içine soktu ve kalbinin üzerine koydu çok yavaş atıyordu , şifacı yeteneğiyle odaklandı , bir güç avucu boyu ilerleyip kalbine yayıldı ve kalbi birden dahada hızlı atmaya başladı , nefesleri hızlandı , kan akışı arttı ve hayati bulguları yükselmeye başladı , gözlerini açamadı yinede ama bedenindeki acı gittikçe azaldı ve Ali'nin Melis'in kalbindeki eline bir ışık doluştu , sonunda Ali elini Melis'ten çektiğinde avucunda ki küçük bilye kadar ışığa baktı , mavi ışık parıl parıl parlıyordu ve göz kamaştırıyordu.
"Ne biçim bir büyü bu böyle" dedi Batuhan Hayretle Ali'nin elindeki ışığa bakıyordu. Ali ışığı bir süre izleyip Melis'in dudaklarını büzüştürdü ve ışığı boğazından aşşağa attı. Herkes şaşkınlıkla ona bakarken o kimseyi umursamadı. Melis sanki suda nefessiz kalana biri gibi (ki bu anı çok yaşadı) derin bir nefesle gözlerini açtı ve gözleri demin yuttuğu ışık gibi mavi bir ışıkla yanıp söndü. Ancak gözlerini açar açmaz gördüğü yüzle şaşkına uğradı , başında bekleyen Ali ona yukardan gülümseyerek bakıyordu ve çok samimi gözüküyordu.
"Bizi çok korkuttun" dedi Ali ve onun yanaklarını tutup ateşine bakıyormuş gibi yaptı , ah çok güzel rol kesiyordu. Meriç bu sahneyi görünce içinden 'Metehan yüzsüzün teki Ali'nin ise kaç yüzlü belli değil' diye düşünüp tiksintiyle yüzünü buruşturdu.
"Beni sen öldüremeyeceksin diye mi korktun" dedi Melis gülümseyerek Ali ise
"Tam üstüne bastın güzelim" diyip onu kucağına aldı ve kaldığı odaya kadar çıkardı , Ali ona bakan gözleri umursamıyordu belki ama Melis domatese dönmüştü bile , hocası bile vardı odada.
Onu yatağa yatıran vampir üstünü örttü ve dinlenmesini söyleyip odadan çıktı. Melis o gün yapmaması gereken bir hataya düşmüştü , Ali'ye güvenmişdi...
....
Sonra ki günler su gibi geçmişti tam 9 gün boyunca Ali ve Melis birbirlerine dahada yakınlaşmışlardı , beraber yemek yapıyor ve telefon oyunları oynuyorlardı. Ali Melis'i hep koruyor ve onun güvenini dahada kazanıyordu Medusa bu yakınlaşmaya karşı olmalı ki Ali'yi her gördüğü yerde saldırmaya kalkıyordu sırf bu yüzden Melis yılanını bir kafese koymak zorunda kalmıştı. Ne acı bu yılan sırf o ölmesin diye havuzda deli gibi çabalayan hayvan değil miydi şimdi ödülü bu mu olmuştu? Beraber nasıl telefon oyunu oynadıklarına gelirsek , Metehan'ın Melis'e seçtirip aldığı telefonu Melis'e Metehan verdiğinde kabul etmemişti o gün ama Ali verdiğinde utanarak almıştı tabi o an Ali'nin Melis'in utanmasını ne kadar saçma bulduğunu anlamamıştı. Melis'te telefonu alır almaz avukatı Fikret beyle iletişime geçmiş işle ilgili bir kaç konuyu konuşmuş ve en acilinden özel yapım kendininkiyle aynı bir telefon göndermesini istemişti. İsteği o gün içinde gerçekleşmiş ve bir kurye telefonu getirmişti , oda telefonu Metehan'ın telefonunu kırdığı için Ali'ye hediye etmişti. Güven dedikleri şey ne bende bilmiyorum artık , ama sanırım kibar olması bile birine güvenmenizi sağlıyor , halbu ki o kibarlık ne kadar doğru o bile belli değil , belkide güven yalan demektir...
MELİS'TEN ANLATIM
Sabah uyandığımda son bir kaç günde olduğu gibi yine kendimi mutlu hissediyordum , hemen yataktan kalkıp banyoya geçtim kısa bir duş aldıktan sonra saçlarımı tarayıp kuruttum ve üstüme baştan aşşağa bol salaş kumaşlı siyah bir pantolon geçirdim (palazzo pantolon) , pantolonun bel kısmında bir kaç tane pile vardı ve çok hoş duruyordu onun üstüne de ince ipli siyah bir büsiyer giydim ve düz siyah saçlarımı salık bıraktım. Saçlarım kalçamın üstüne kadar geliyordu ve sırtımı tamamen örtüyor desem yalan söylemiş olmazdım. Odadan çıktığımda evde nedense kimseyi görememişdim , yılanımıda yanıma alıp gönlünü hoş tutmak için bahçeye salmışdım ama Medusa'nın bana kırgın olduğunu biliyordum , bir türlü Ali'nin bana zarar vermeyeceğini anlamıyordu ve ona karşı hep bir saldırma duygusu içindeydi , tabi dişi onun etine geçer mi o bile belli değildi , bende mecbur onu kafese kapatmak zorunda kalıyordum.
Ali'ye güvenmeyeceğimi ne kadar söylesemde bana zarar vereceğini sanmıyordum artık , o kadar iyi davranıyordu ki bana. Mutfağa geçtiğimde gördüğüm görüntüyle gülümsedim , hep yapıyordu bunu... Bana kahvaltı hazırlamayı seviyordu... Ali ustalıkla elinde ki salatalığı doğrayıp tabağa diziyordu ve geniş tabağa salatalıkla gülen surat yaptığını görebiliyordum. Adi adam onu izlediğimi biliyordu , sonuçta o bir vampirdi.
Salatalık tabağını masaya bırakmak için arkasını döndüğünde beni görmesiyle şaşırmış gibi yapması bir oldu , hep yapıyordu bu rolü alışmıştım artık. "Rol yapmaktan ne zaman vazgeçeceksin vampir" diyip koluna vurdum ve kahvaltı masasına oturdum. Gülümeyerek karşıma geçti ve elindeki tabağı masanın ortasına koydu.
"Benim her anım rol kadın" diyip sert erkek pozları kesti ve çatalına taktığı salatalık dilimini ağzıma soktu , kıkırdayıp salatalığı yedim ve çatalıma takdığım bir dilim salamı ona uzattım elimi tutarak çatalda ki salamı yedi ve bana göz kırptı.
(Bunların iyi anlaşmasına sadece ben gıcık olmuş olamam dimi , yazarken insan kendi karakterlerine gıcık oluyor. Tamam Metehan aslında ali , hayalde melis ortada kişilik bozukluğu yok ama elimde değil gıcık olmamak 😂 evet bölümleri planlayarak değil ana göre yazıyorum genel kurgumu bozmuyorum sadece , lakin bunların iyi anlaştığını görünce içimde gıcıklık oluştu ah Metehanımı özledim)
Kahvaltımızı keyifli bir sohbetle yapmıştık ve bulaşığı beraber yıkamıştık , bulaşık yıkarken ha bire yüzüme köpük bulaştırıyordu , bende onun üstüne su sıçratıyordum. İşimiz bitince dünkü galibiyetimin rövanş maçını yapıyorduk , taş , kağıt , makas oyunu.... Dün bana defalarca yenilmişti ve bu güne tekrar maç ayarlamıştık. Yenilmeyi hazmedemiyordu çünkü...
"Taş , kağıt , makas" dedik aynı anda ve yumruk yaptığımız ellerimizi üç kere avucumuza vurup hamlemizi yaptık , ben kağıt yaparken o taş yapmıştı ve kaybetmişti gülerek ona uzandım ve kafasına parmağımla vurdum.
"Şanslıydın" diye söylendi.
"Dünde öyleydim" dedim ona karşılık , ve oyuna devam ettik. Her maçı ben kazanıyordum ve artık kafasına vurmaktan parmağım acımaya başlamıştı. Son bir maç yaptığımızda bu sefer o kazandı , kazanmanın verdiği gururla yerinde doğruldu ve parmaklarını esnetip bana tehlikeli bir bakış attı. İşaret parmağını gösterip "kafanı tek hamlede koparacağım" diyerek beni dahada korkuttu. Uzanıp bana yaklaştı ve kafama vurmak için parmağını hazırladı , canımın acıyacağını bildiğim için korkuyla gözlerimi yumdum ve beklemeye başladım lakin kafamda bir acı hissetmek yerine hissettiğim yumşacık dokunuşla gözlerimi şaşkınlıkla açtım. Gördüğüm tek şey Ali'nin tişörtünden göründüğü kadar köprücük kemiğiydi , beyaz teni o kadar yakındı ki , kafama vurmak yerine uzanıp öpmeyi tercih etmişti anlaşılan. Onun bu haline gülümsedim.
(Metehan öpse olmadık laf edersin , zilli seni 😑 ay ben Metoşumsuz yapamıyorum , gidişin kötü oldu aşkum ama dönüşün muhteşem olacak 😭 öyle olmasını sağlayacağım. Bu arada araya çalı gibi giriyorum ama girmesem gözüme uyku girmez)
Evdeki herkes işleri yüzünden dışarı çıkmıştı ve evde sadece ikimiz kalmıştık , oyundan sonra beraber güzel bir filim izlemeye karar verdik , ben televizyondan filimi ayarlarken Ali mutfaktan atıştırmalıkları getiriyordu , cip ve içecekleri masaya dizerken ona yardım ettim. Filmi açıp yerimize kurulduğumuzda aksiyon filmi başlamıştı , aramızda bir kaç karışlık boşluk vardı , elimdeki cips kasesine bukalemun gibi yapışıp yemeye başladım , aynı anda da filimden gözlerimi alamıyordum , hani hayvan gibi yemek değimi var ya o şekil yiyordum cipsi , işte tam o an beklenen oldu ve ufak çaplı bir kriz geçirdim , cipsler boğazıma kaçtı ve ben öksürük krizine girdim , Ali telaşla masaya uzanıp içeceklerden birini açtı ve elime tutuşturdu , ne olduğuna bile bakmadan direk pipeti ağzıma soktum ve koca bir yudum aldım , içecek buz gibi boğazımdan indi ve daha rahat nefes almamı sağladı , tadı öyle güzeldi ki..
"Daha iyi misin güzelim?" Dedi Ali omuzumu sıkıp yüzümü görmek için eğildi. Olumluca kafamı salladım ve elimdeki içecekten bir yudum daha aldım.
"Tadı çok güzel , bu ne süt mü?" Gülümseyerek bir yudum daha aldım ve o an beni neyin bu kadar mutlu ettiğini anladım. Dehşete düştüm...
"Evet süt" dedi bana bakarak ve gözlerine şeytani bir ışık yerleşti , dudakları iblisin alayını taşıyan bir gülümsemeyle kıvrıldı. "Çikolatalı süt.. sen seversin..." Bana yanlış lakabı koymuş Metehan çünkü ben Sakar değil tam anlamıyla salaktım...
Kızgın olmam gerekiyor değil mi , olamıyorum... Çikolata bana ne yapıyor bilmiyorum ama kızgınlık duygum kayboluyor , yanlız endişem hala yerini koruyor... Ali yerinden bir an kalkıyor ve mutfağa girip geri dönüyor , ne yapacağımı bilmiyorum...
Ne yapacağını bilmiyorum...
Elinde bir sürü çikolata ve koca kalıplar kafam kadar , lanet olmasın onları istiyorum , benim olmalılar , sadece benim... Kendine gel Melis , saçmalama , onları yersen kolayca kontrol edilirsin , yapma kendine hakim ol... Ah çok güzel gözüküyorlar , bir parça yemeliyim , zaten kanıma ve dilime çoktan çikolata tadı bulaştı.
"İstediğini biliyorum Melis , yemek istersen hepsi senin" yüzünde ki gülümseme neden samimi değil. Kimin umrunda onları bana verecek... Yapmamalıyım hayır...
"Ben... Onları... İstemiyorum" dedim zorlukla , vücudumu bir sıcaklık kaplıyordu. Yanıma oturan vampir kalıplardan birini açtı , gözlerimi çekemedim , kahverengi kalıp parlaktı tam ağzıma layık , bu çikolatayla evlenmeliydim. Ali yada her kimse kalıptan bir parça kopardı ve yemem için uzattı , zorlanarak kafamı olumsuzca salladım , bana bir an öfkeli bir bakış attı.
"Dediklerini dinlediğim yeter ye şunu" dedi ve parçayı ağzıma sokmaya çalıştı ondan uzaklaşıp ağzımı sıkıca kapattım , dahada kızan vampir "güç kimdeymiş gör bakalım" dedi ve çenemi sıkıca tutup koltuğa yaslanacak kadar üzerimde güç uyguladı , tek eli dudaklarımı büzüştürdü ve çikolatayı ağzıma zorla soktu , aklıma Meriç geldi o an , şu 9 günde bana defalarca Ali'den uzak dur demişti ve ben her seferinde o benden uzak dursun demiştim... Keşke ondan kaçsaydım , güven dedikleri şey ne kırılganmış böyle , zorla kurduğu duyguyu bir anda yıkmıştı.
Ağzımın içine girdiği an beni etkisine alan çikolata tüm aklımı alıp götürdü , lakin son düşündüğüm mantıklı şey 'çikolata yemiş bir Melis'in çikolata yememiş bir Melis'ten daha tehlikeli olduğuydu'
Çikolata istiyorum... Çenemi tutan Ali denen pislik miydi bilmiyorum ama diğer elindeki koca şey benim olmalıydı , onlar ne güzel şeydi öyle... Şey gibiydi , aşk gibi bir şeydi. Yüzümde ki eli umursamadan çikolatalara uzandım ama yüzümde ki şey bana engel oluyordu.
"İstiyorum" dedim ve çikolatalara uzandım. Sanırım bana gülümsüyordu , kimin umrunda onları istiyorum.
"Benimde istediğim şeyler var" dedi , ne demek istemişti ki , ah istediğini alsın yeter ki çikolatalar benim olsun. "Verecek misin?"
"Ne istiyorsan al" dedim ve elini itip çikolatalarıma ulaştım , koca kalıptan büyük bir ısırık aldım ve olmayan aklım dahada gitti , vay canına neden her şey böyle güzel gözüküyordu.
"Seni istiyorum" konuşan kimdi? Ali miydi adı ne? Bana çikolataları veren şeydi bu. İstediğini vermezsem çikolatalarımı alabilirdi.
"Kaç kilo tartayım" diyip koca bir ısırık daha aldım ve gülümsedim , çikolataya bulanmış dişlerimin o an nasıl göründüğü umrumda bile değildi.
"Kafan harbi gitmiş , duymadın mı seni istiyorum dedim" kafamda bas bağıran bu kişide kimdi? Ali miydi adı neydi?
"Duyma özürlü müsün? Şey... Şey... Adın neydi senin?"
"Ali" sıkılmışmıydı bu kimin umrunda.
"Hah Ali şeyi , kaç kilo istiyorsun , söyle vereceğim" diyip çikolatama yumuldum , ellerime bulaşan çikolatalarıda yemiştim.
"Ahmak , kendini nasıl tartıp satacaksın , budundan 3 kilo , 1 kiloda kemiksiz göğüs eti mi vereceksin?" Ne diyordu bu ya... Neyse bana ne... Umursamayıp çikolatamı yemeye devam ettim. "Beni dinlemiyor musun sen?" Sağır falan mı vardı niye bağırıyordu bu...
"Adın neydi? Tanışıyor muyuz?" Diyip yeni bir paket açtım ama ağzıma atamadan o şey paketi elimden aldı.
"Adım Ali! Neden o çikolataları verdim ki sana" uzanıp elindekileri almaya çalıştım , çikolatamı alamazdı , ancak izin vermeyip dahada uzağa götürdü. Çikolataları almaya çalışırken öfkelenip beni koltuğa yatırdı ama umursamadım , tek hedefim çikolataydı. "Madem öyle bende kafan yerinde değilken sahip olurum sana" boş konuşuyordu kesin o yüzden sözlerini dinlemedim. Uzanıp koltuğa yaslandığımız yere koyduğu çikolatayı almaya çalıştım , boynumda garip bir dokunuş farkettiğimde bile umursamadım , sanırım biri boynumu öpüyordu , yoksa ısırıyor muydu? Bana ne canım... Bir türlü çikolatalara ulaşamayınca öfkelendim ne demek çikolatalarımı benden ayırmak. Çok saçma...
"Baksana şey... Adın neydi senin? Çikolatalarımı ver" boğazımda ki dokunuşlar durunca kafasını kaldırıp bana öfkeyle bakan kişi umrumda değildi sahi bu kimdi...
"Burda boğazını öpüyorum , hala tek derdin çikolata , ve adımda Ali anladın mı Ali..." Neyse ney bana ne..
"Çikolatalarımı ver..." Dedim koltukta rahatça yatarken.
"Lanet olmasın , sen çikolata yiyince her şey eğlenceli olur sandım ama sen sadece bir kedi gibi yemeğini yiyorsun ve üstünden tır geçse umrunda değil , eğlencesizsin" diye bağırdı , kesin saçma bir şeyler söylüyordu o yüzden onu dinlemedim.
"Şey adın neydi? Çikolataları..." Cümlem havada kaldı , çünkü sözümü bölmüştü ne diyeceğimide unuttum zaten iyi oldu.
"Ali , adım Ali , ALİ ANLADIN MI ALİ" acaba o mu sağırdı ? yoksa böyle bağırması hayra alamet değildi yoksa kıçından akrep mi sokmuştu?
"İyi mi?" dedim endişeyle
"Ne iyi mi?"
"Kıçın"
"Cidden sınanıyorum , sınanıyorum , çikolata istiyordun değil mi" bir kalıp çikolatayı hayvan gibi açıp kalıptan bir parça kopardı ve önce dudakların sonra boynuna sürdü. "Al sana çikolata , ye bakalım" dedi ve yerlerimizi değiştirdi , salak gibi kötü kötü gülüyordu.
"Sen kimdin , bu arada yüzüne bir şey olmuş , sanırım biri yüzüne kahve dökmüş" diyip üstünden kalkmıştım ve yerdeki çikolatayı alıp yemeye başladım.
"Seni ahmak , ne kahvesi gözünün önünde sürdüm çikolatayı" kesin boş bir şey diyordu o yüzden onu dinlemedim. "Ve ben Ali , duydun mu? Ah gerçi hemen unutuyorsun" kesin yine boş bir şey dedi...
Önümde ki tam 10 paket kalıp çikolatayı bitirmiştim , aşklarım öyle güzeldi ki , daha fazla istiyordum. Sahi neredeydim ben , ben kimdim , neyse bunlar önemli değil , adım neydi , arkamda mi koltukta oturan şey kimdi acaba. Vay canına dalyan gibiydi , bundan iyi gelinlik modeli olur en iyisi gelinliğini getireyim... Damat onu beklemesin...
Ayağa kalkıp yalpalayarak karşımdaki adama yürüdüm , oda bana öfkeyle bakıyordu, kimin umrunda... Yanaklarını tutup kafasını bana kaldırdım ve yüzüne kadar eğildim "ah şekerim benim , seni ne çok bekletmişler böyle , ben senin işini hemen halledeceğim ve emin ol o damat olacak kıl kuyruk seni çok beğenecek , beni bekle burda tatlım benim" dedim ve yalpalayarak üst kata çıkmaya başladım bir an durup arkamı dönüp geline baktım oda bana bakıyordu ve şaşırdığı belliydi. "Adın neydi bu arada gelin hanım"
"Ali seni ahmak Ali , ve ben gelin değilim ne yaşıyorsun kafanda" Allah damata yardım etsin bu ne gudubed bir gelin böyle.
"Ah şekerim benim , bu kadar gerilme akşam damat bey hesabını alacak zaten ahahahahahahah" diyip üst kata çıkmaya devam ettim. "Çok çirkin kız , adam buna eldivenle dokunacak yazık" diye söyledim ve yukarı çıktım.
"SENİ DUYDUM ve bir daha öyle sinir bozucu gülme ahahaha diyor bide" arkamdan bağırsada onu umursamadım kesin saçma bir şeyler söylüyordu.
Geri döndüğümde elimdekiler düşmesin diye banyo tasına doldurmuştum ancak salona inip gelin hanımın yanına geldiğimde ayağım bir şeylere takıldığı için ben ve elimdeki şeyler çoktan yere düşmüştü bile. "Tatlışkom gel buraya da topla şunları , yoksa makyajını çirkin yaparım herifin seni almaz ona göre" diye tehdit ettim.
"Ben kadın değilim , kafasız" kesin yine boş bir şey söyledi.
"Gel buraya çirkin gelin" diyip kolundan çekiştirdim ve yere oturmasını sağladım. "Sen ne şişkosun böyle tatlım adam seni taşırken belini kıracak ha ahahahahahahahahahhahahaahahahah" gülüşüme yüzünü buruşturdu , umursamadım. Yat bakalım şuraya diyip omuzlarından tuttuğum gelini yere ittim ve tüm malzemeleri bulup yanıma topladım. "Şekerim şimdi cildin için güzel bir fondoten buldum"
"Deniz'in odasından çalmışsındır kesin"
"Çok konuşursan kocan kaçar , susta insana döndüreyim seni"
"Erkek olduğumu ne zaman farkedeceksin"
"Erkek gibi kızsın doğru , hiç göğsün yok , göt desen hak getire , yanlız dudakların çok güzel böyle tam öpmelik"
"Öp o zaman"
"Beni ne sandın sen ha , ben namuslu bir kadınım ve erkeklerden hoşlanıyorum , gerçi hiç birinden hoşlandığımı da hatırlamıyorum ki , sanırım gayim"
"O zaman benim gibi alımlı bir kadını öpebilirsin"
"Sus kafir başın bağlı senin , ayrıca ben yakışıklı kadınlardan hoşlanıyorum susta makyajını yapayım"
"Yakışıklı kadında ne ya"
"Şhhhhhttttttttt kocanın aklı başından gidecek ahahahahahhaahhahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahaha"
"Resmen dedikoducu menopoza girmiş karı gibi gülmek için bu anı beklemiş" kesin yine boş bir şey dediği için onu umursamadım. Elime aldığım fondoteni karnına bastırıp avucuma döktüm ve çirkin gelinin karnına oturup yüzüne sürmeye başladım , bana engel olmadı çirkin olduğunu bilmesi iyiydi.
"O şeyi sadece yüzüme mi süreceksin , kocam göğsümü falan güzel görsün isterim çünkü oralarada sür" dediğine koca bir kahkağa attım ahahahahahahahhahahahahahahahahahajahajahahahahahahajahaahhaahhahahahahaha
"Şekerim benim ortada göğüs yok ki ahahahahhahahaha baksana" diyip sert göğsüne vurdum dümdüzdü. "Korkma yani yüzünü kapatsan yeter" az önce tişörtüne vurunca fondotenin yarısı kıyafetine bulaşmıştı o yüzden fondoten kutusunu alıp kutunun yarısını yüzüne sıktım. "Anca kapatır bu suratı bu fondoten kocan ilk gece bir gün yüzü görsün diğer günler yine zebani tipini görmeye devam eder , yazık adama kesin töre evliliği yoksa bunu almaya mide dayanmaz"
"Ayıp ediyorsun ama , ben o kadar çirkin miyim? Benden çok güzel kızda olurdu"
"Ah şekerim sakin ol seni prenses yapacağım , herkes güzel olacak diye bir şey yok" diyip tüm fondoteni yüzüne sürdüm , suratı kapanmıştı şükür , elimdeki fondotenide üstüne silmiştim. "Nerede bizim far" far paletini elime alıp bir göz kapağına mor diğerine yeşil far sürdüm harika olmuştu. "Şimdi bir eyeliner çekelim" kalem eyelineri alıp kapalı gözlerinin üzerine çektim ama fazla sade durduğu için kuyruğun sonuna bide M harfi koymuştum. Rimel ve göz kaleminide kullandıktan sonra kaşlarını boyadım ,yanaklarına allık sürdüm ve en sona dudaklarına ruj sürüp işimi hallettim. "Ah bebişim işimi hallettim , çok güzel gözüküyorsun , kraliçeye benzedin" üstünden kalkıp onuda kaldırdım.
"Neden sana engel olmadım ki , çünkü bende ki delilik bir eve yeter" eliyle olmayan saçını savuruyor gibi yaptı. "Kafan yerine gelene kadar eğlen , benide buna dahil et ben kafan yerine gelince eğleneceğim" boş konuşuyor kesin , ahmak gelin.
"Burda bekle cicim gelinliğini getireceğim" odada gelinliği aradım ve en sonunda duvarda buldum , gelinliği desenliydi , uzanıp gelinliği almaya kalktığımda gelmedi , bende tutup yerinden söktüm "gelinliğin burda tatlım"
"O evin perdesi , manyak"
"Senin gibi çirkine kim para verip gelinlik alır zaten , adam tabiki perdeden gelinlik diktirecek , masrafı az"
"Kafan yerinde olsa görürdün perdeleri" boş konuşuyor
Gelinliği etrafına sarıp bir kez düğüm attım göğsünün üstünden , olmuştu. "Prenses gibi oldun tatlım"
"Ya hemde pamuk prenses"
O an evin kapısı açıldı ve içeri çok yakışıklı girdi tanıdık birine de benziyordu. "Metehan" dedi adam.
"Sakın tek kelime etme Meriç" şimdi anlamıştım bu gelinin kocası olacak bahtsızdı.
"Allah çirkin bahtı versin diye boşa demezler , ben niye bu kadar güzelim ki"
"Bu kıza çikolata yedirdim deme , ahahahahahahahahhahahahahahahahahaha" diyip güldü ,çikolata diyince birden daha tanıdık gelmişti.
"Birdiler iki oldular , öyle gülmeyi kendine yakıştıryor musun?"
"Sen bu halini kendine yakıştırıyor musun. Ahahahahhaa"
"Defol Meriç yoksa kafanı koparacağım" ah ah adama yazık kafes dövüşçüsü gibi kadın.
"Aman enişte bey gel , gelini al öyle git. Evliliğiniz bozulursa ara beni , bu çirkin gelin hangi günahının bedeli Allah bilir" diyip elimi kalbime koydum.
"Dimi benim gibi aşırı yakışıklıların değeri bilinmiyor , gerçi alıcım çokta aklım bekar kalmayı seçti. Yoksa çikolata gibi çocuğum yani" çikolata... Bir dakika bu oydu.
"Sandviç , benim güzel sandviçim seni yiyememiştim o gün" bana korkuyla baktı.
"Ben gidiyorum Metehan , yada Ali yoksa beni yer bu" diyip odadan çıktı gitti.
"Ama nereye gidiyorsun , gel buraya seni yemem lazım"
"Şuna bak , benim adımı hatırlayamayan kız sandviç Meriç'i hatırlıyor" diyip koltuğa oturdu. Neye üzüldüğümü unutup ayağa kalktım , gelini gerdeğe hazırlamam lazımdı.
"Şekerim , ağdaları getiriyorum ben sende rahat bir şeyler giyin , şu kıllarını alalım bakalım , ahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahaahhaahahahhahahahaahhahahahahahahaha"
Ağda olmaması ne kötü neyse ki makas var....
"Hayıııııııııııııııırrrr" bu gelinde ne nazlı altı üstü bacaklarında ki kılları keseceğim , gerçi bacağında ele gelen kıl yok....
"Eveeeeeeeeeeettt AHAHAHAHAHAHAHAH!"
💄💄💄💄💄💄🕶️
Vücudum korkunç bir ağrıyla sızladı , özellikle kollarım çok acıyordu ve sanki kan gitmiyormuş gibi hissediyordum , başım çatlıyordu ve en son ne olduğunu hatırlayacak kafayı kendimde bulamıyordum. Sonunda uyku vücudumu az biraz terkedince gözlerimi açtım , ilk olarak ışıksız odadaki tavanı gördüm , sonra sağıma dönmeye kalktım ama buna izin vermeyen şeyle dona kaldım , ellerim iki yandan yatak demirlerine bağlıydı , ellerim bağlıydı. Korkma Melis bunlar zincir değil , bunlar ip sadece , geçmişi düşünme biri eşşek şakası yapıyor , kesinlikle şaka , bunu herkes yapar dimi.
Hayır korkuya kapılmamak imkansız , kimse kimseyi yatağa bağlayıp şaka yapmaz özelliklede benim gibi bir kıza , dün gece en son ne oldu hatırla Melis , Ali ile oturuyordun filim izliyordun ve cips yedin ve oda sana... Süt verdi , çikolatalı süt... Zorla ağzına çikolata soktu ve gerisi karanlık.
O an odanın içindeki kapı açıldı ve içeri Ali girdi , banyodan çıkmıştı ve ıslak saçlarını siliyordu , bana tehlikeli bir bakış attı ve dolabına gidip üstüne bir tişört geçirdi altında zaten pantolon vardı. Bana ihanet etmişti hatta belki bana dokunmuştu , güvenimi boşa çıkarmıştı.
"Korkma sana dokunmadım , senin bana dokunduğun kadar" dedi düşüncelerimi duymuş gibi ve ıslak saçlarını dikleştirip havluyu koltuğa attı. Bana dönüp yatağa oturdu , sonrada yüzüme derin derin bakıp alaylıca gülümsedi. "Eğlenme sıran bitti , sıra bende. Dün çok mutluydun , korkusuzdun sana dokunmam bile seni üzmedi , aklın başındayken dokunayım dedim bende , bu anı unutmanı istemem çünkü" odanın loş ışığı sarmıştı etrafı kızıl gözleri tehlike çanları çaldırdı kalbimde.
Ve o dediğini yapmak için yaklaştı bana Ali yakar bana yıllar sonra en büyük güveni verip en büyük hezeyana uğrattı , en büyük korkumu biliyordu erkeklerin bana isteğim dışı dokunmasından korktuğumu biliyordu , bile bile dokunuyordu. Elleri yüzümde ve büsiyerimin açıkta bıraktığı karnımda gezindi ağlamaktan korkmadım ilk defa "yapma" dedim, beni şaşırtmadı diğerleri gibi durmadı , dudakları boynumda gezindi ileri gideceği belliydi , çırpınışlarım işe yaramıyordu... Elleri gücünü beni yerime sabitleyerek gösteriyordu , gözleri dudaklarıma kaydı. "Bu anı ne kadar çok düşündüğümü bilemezsin" dedi ve yaklaştı bana... "Dur Ali , dur... Yapma"
"Sen öyle dedikçe dahada ileri gidesi geliyor insanın , yanlış oldu vampirin diyecektim , AHAHAHAHAHHAHA"
|
0% |