Yeni Üyelik
29.
Bölüm

29. Şahmeran

@hayal_crtk

✨✨✨✨✨✨✨✨

 

 

🐦🐦🐦🐦🐦

 

 

✨💮✨💮✨💮✨💮✨💮✨

 

Zihnim duyduğu cümleleri sindirmeye çalışırken Kağan iyi olup olmadığımı kontrol etmek için gözlerini benden ayırmıyordu , biri zihnimde konuşmuştu , ürpertici ve tüyleri diken diken edecek bir ses... Ama benim zerre umrumda değildi , ölecektim ve buna kimsenin engel olmasına izin vermeyecektim , bende huzuru hak ediyordum artık ölmeyi hak ediyordum , Ukala'yı öldürmüşken ben nasıl yaşayım...

 

"Git Kağan rüyanda umrumda değil , Şahmeran dediğin şeyde , medusanın değişik bir yılan olmasıda... Hiç biri zerre umrumda değil git başımdan" dedim ve yerime oturdum yine.

 

"Öleceksin sünepe o yarasayı öldürüğün gibi öleceksin ve burda oturmuş hiç birşey umrunda değil gibi davranıyorsun ne kadar zayıfsın" Kağan damarıma basmaya çalışıyordu ama ona inat gülümsedim.

 

"Ve sende her şey fazla umrundaymış gibi davranıyorsun , ölümden dönmüş biri olarak çok aptalsın" bu sözlerden sonra beni yanlız bırakmıştı ve bende kendi kendime ölümün gelmesini beklemiştim.

 

İDAM GÜNÜ

 

İşte beklediğim o gün gelmişti sonunda mutlu olacağım o tek gün , hak ettiğimi alacağım , huzura ereceğim tek günüm. Babama kavuşacağım , Ukalayı göreceğim o gün , heyecanlıyım , babamı çok seviyorum ama Ukalayıda özledim itiraf etmesi zor olsada ukala öyle aklımda ki , benim için bilmeden ölen adamın yeri bende çok ayrı , ona orda benim için gerçekten çabalayan ikinci insan olduğu için teşekkür edeceğim ve hep gülümseyeceğim o bana öyle dedi.

 

"Hayal Melis ATEŞ beni takip et" Karan hoca yeni mahzenimden beni almaya gelmişti yılanımıda alıp peşinden ilerlemeye başladım , benden nefret eden bu adamda artık benim ölümümle mutlu olacaktı dimi , herkes sevinecekti , sabah yanıma gelip yüzüme tüküren Deniz'de sevinecekti , bana öleceğim için hediye olarak bir buket gül gönderen Mert'te , hatta ölmeden önce son kez su içirileceğim kadehe zehir boşaltacağını söyleyen Batuhan'da çok sevinecek. Belki sabah bana son kez sarılan Meriç üzülecek , beni özleyecek belki , sandviç olduğu günleri hatırlayıp gülecek evet o anları hatırlıyorum artık , zihnim çok şeyi hatırlıyor , bu okulda çektiğim şeyleri ve bu okula çektirdiğim şeyleri. Sahi geleli kaç gün oldu 1 ay mı zaman ne çabuk geçmiş , ilk kez okula geldiğimde o koca bavullarla merdivenleri çıkmaya kalkmıştım , tek tek çıkarsam ölür müyüm , inadım tutmuştu demek ki , Ukala ile ilk o zaman karşılaşmıştım , üstüne düşüp , ne çok kızmıştık ikimizde , sakar olmuştum o gün. O renk değiştiren gözlere bakamıyordum artık...

 

Okulun bahçesine çıktığımızda ikindin olduğu için güneş batıyordu artık karşımda eski zamanlardan kalma gibi duran tahtadan yapılmış bir idam aleti duruyordu demek boğazıma bir ip geçirip öldürecekler di beni , o kadar çok kişi var ki hepsi benden nefret ediyor ve bu anı beklemişler.

 

"Geber sürtük" diyen yüzlerce ses kulaklarımda çınlıyor bir an Hayal gelecek gibi oluyor ama onu asla ortaya çıkarmıyorum bu gün kimse ölümüme engel olamaz. Kalabalığın arasından idamlığa çıkıyorum ve tam ipin altında duruyorum , herkes bana bakıyor , gözlerim o an üzgünce bana bakan Kağan'da canı çok sıkkın gibi.

 

"Herkes sessiz olsun" konuşan Karan hocanın elinde bir mikrofon var , tek lafıyla herkesi susturuyor ve ciddi ifadesini bozmadan sözlerine devam ediyor. "Bu gün okulumuzda büyük çaplı katliam yapan bu kızı idam edeceğiz" yine herkesten bağırtılar yükseliyor ama Karan hocanın tek el hareketi onları susturuyor. "Okuldaki çoğu öğrenciyi önce elektrikli bir büyüyle öldürmeye çalıştı , o gün elektriğe maruz kalan öğrenciler çok kötü travma geçirdiler , daha sonra yılanıyla Kurt adamlardan Reis adayı olan Kağan Yıldırım'ı öldürmeye teşebbüs etti..." dedi ama sözleri o an yarım kaldı

 

"Ben şikayetçi değildim halimden , bunu okul kuruluna bildirdim" gözleri beni buldu gülümsedim ve tüm okul bas bas bağırmaya başladı

 

"Bide gülümsüyor.... , Biri şunun dudağını kessin... , Pişkin pişkin sırıtıyor , ölsün artık... , Çok uzadı" vb bir çok şey söylendi ama gülümsemem silinmedi.

 

"Her neyse daha sonra havuzda vampirleri büyü yoluyla haşlamaya kalktın ve daha sonrada gidip Vampir'lerin en güçlüsü olmaya aday olan Metehan Ali YAKAR'ı öldürdün , bu sebeplerden ötürü konsey artık o koca götünü oturduğu yerden kaldırıp seni idam etmeye karar verdi , son sözlerin varsa söyle sonrada öl" gözlerim kalabalığı incelerken son kez bir şey söylemek saçma gelsede kendimi tutamadım.

 

"Ben Hayal Melis ATEŞ sizin değiminizle SÜRTÜK... buraya uzak bir şehirden geliyorum , sırf babam istediği için kalktım geldim , her şey değişir diye ufak bir umudum vardı ama vahşi kişiliğim alışmamı hep zorlaştırdı sizde hiç yardımcı olmadınız , her fırsatta hor görüldüm ve hakarete uğradım , kimseye karışmıyordum oysa , bana Sürtük dendiği için kendi vücudumu kesiyordum ama size karışmıyordum , her lafta susuyordum ama size karışmıyordum , biriyle takılmayı reddettiğim için havuza itilip az daha boğuluyordum , beni arkadaş dediğim insanlar kurtaracağına hoca kurtarıyordu ama ben kimseye karışmıyordum , her dakka sürtük deniliyordu yüzüme , sırf sürtük olmadığım için bu lakabı almıştım ama size karışmıyordum sırf uyuyakaldığım için ıslak şekilde klima karşısında sabaha kadar it gibi titreyip uyumadan kalmama rağmen size karışmıyordum , hep susuyordum ve içime atıyorum ama size karışmıyordum lakin kimse beni savunmazken artık canıma tak demişken kimse suçlulara laf etmezken ben artık benliğimi kaymetmişken size karışıyorum , katliyam yaptı deniyor , beni sırf kıskançlık için hırpalayan kıza elektrik vermişim onun ki değil ama benimki suç , beni siz yok ederken herkes melek ama ben sizi yok ederken suç , size kurduğum her cümle zaman kaybı ama yinede demek istedim kim olduğumu bilin , babam öldüğü için burdayım , size yaptıklarım için hiç pişman değilim , sadece tek bir pişmanlığım var oda hiç olmadık bir anda benim için ölen adam... Belki bilmeden yaptı ama yaptı işte ne önemi var , yüzüne diyemedim ama şimdi diyeceğim" gözlerim dolsada gülümsedim "özür dilerim Ukala , senin bana yaptıkların için senin adına özür dilerim ve en çokta benim sana yaptığım için özür dilerim , eğer sen şimdi yaşıyor olsaydın yemin ederim bende yaşardım , çünkü bir gerçeği fark ettim sen beni yaşama bağlayan tek şeydin bense seni kendi ellerimle kaybettim ama bu iğrenç okuldan insanlardan kurtulmama az kaldı ben..." Durdum ve söyleyeceğim şey için kendimi toparladım. "Ben burda olmadı ama eğer varsa diğer dünyada seninle iyi geçinmeyi deneyeceğim" ağzımdan çıkan sözler benden bağımsız gibiydi ama bana aittiler sakın sorgulamayın dediklerimi çünkü kalbimden ne geçiyorsa onu dedim. Ellerim idam ipime gitti ve boğazıma geçirdim herkes sus pus içinde kalmıştı ne garip artık tek bir şey vardı ayaklarım altındaki kapak açılacak ve ben artık öleceğim. Gözlerimi kapadım "çok özledim seni baba , ve Ukala seni özledim demek saçma gelsede özledim" Karan hoca beni ölüme götürecek kolu çekmek için ilerledi ve eli kola gittiğinde kalabalığa döndü.

 

"Hayal Melis ATEŞ ölüm vaktin geldi son sözler söylendi acın bitecek artık , bu kız tüm okula ibret olsun taşkınlık yapan ölür" Karan hoca büyük bir hırsla kolu yakaladı ve tam çekecekken bir ses kalabalığı yardı.

 

"Hangi Oruspu evladı gömdü lan beni..."

 

 

 

 

 

 

 

 

✨💮✨💮✨💮✨💮✨

 

Soğuk...

 

İlk kez bu kadar net hissettiğim bir his , acı yıllar sonra tanıdık ama unutulmuş bir komşu gibi kapımı çaldı , gözlerim yavaşça açıldı ve hiç bir halt görmememle geri kapandı , tekrar tekrar bunu yaptım ama değişen bir şey yoktu, öfkeyle hareket etmeye kalktım ama elimin sert bir şeye çarpmasıyla durdum.

 

"Ne oluyor lan" diye söylenip iki elimide yattığım yerin üstündeki o sert şeye koydum , bu ahşap yada ona benzer bir tahtaydı , tüm gücümle tahtayı ittim , ama o kadar ağırdı ki yukarı kalkar kalkmaz üstüme bir ton kum yığıldı , hasiktir noluyor lan. Her yerim toprak altında kaldığında öfkeyle toptaktan kalkmaya çalıştım ama bu kadar toptaktan kurtulup ışığa çıkmam en az 5 dakkamı almıştı. Işığı gördüğüm an zaferle gülümsedim ve dışarı çıka çıkmaz çıktığım toprağa orta parmak göstermiştim. Ama çok geçmeden farkettiğim şeyle kaşlarımın çatılması bir oldu çıktığım yer bir mezardı... Cidden noluyor lan

 

Bir halt anlamadığım için etrafı iyice inceledim ama kimse yoktu , burası okulun mezarlığıydı , ölen vampirler , büyücüler ve kurtadamlar buraya gömülüyordu "beni gömeni bulayım öldüreceğim , çıktığım yere onu sokacağım" diye söylenip üstümü sirkeledim , işte o an bir detayı fark ettim üstümde bir takım elbise vardı ve bu takım elbise çok severek aldığım ünlü bir markaya aitti. "Kim soydu beni" öldüreceğim o puştu bulunca , öfkeyle yerdeki toprağa tekme attım ve okula doğru yürümeye başladım , en son Sakar araba kazası geçirmişti bende şifacı yeteneğim sayesinde onu kurtarmıştım , aslında orda onu öpmek değildi amacım ama her yeteneğin farklı işleyiş şekilleri vardı ellerimle iyileştirdiğim bir yarayı dudaklarımla daha hızlı iyileştirebileceğimi orda anlamıştım bu içten gelen bir histi ve açıkcası orda hislerim kalk göbek at Sakar iyileşecek dese kalkıp göbekte atardım. Sahi onu öptükten sonra bana ne olmuştu , bir anda dehşet bir acıya kapılıp bayılmıştım sanırım , o Sakar kız ağzına ne sürmüştü de beni böyle bayılttı , onu bulayım çekeceği var benden , ölsem bile o dudaklarını tekrar öpeceğim.

 

Bir dakika lan , aklıma gelen şeyle bir anda yolun ortasında kaldım , ben bayılmamıştım...... ölmüştüm... O yüzden mezardan çıktım , öldüğümü düşünüp gömdüler beni , belki şu an hayattayım ama o an ölmüştüm , Sakar'ın öpücüğü beni öldürmüştü , kafamın içi soru işaretleriyle taşarken bir tane soru gözümün önünde büyüdü

 

'öleceğimi bilsem öper miydim'

 

Düşünmeme gerek yoktu tabiki öpmezdim , niye canımı Sakar bir kız için verecekmişim ki.

 

Sonunda okula yaklaştığımda gürültülü bir kalabalığı görmem beni şaşırttı , hepsi bir ağızdan konuşup bas bas bağırıyorlardı , açıkcası ne için bağırdıkları umrumda değil , umrumda olan tek bir şey vardı beni o mezara gömen puştu bulmak. Kalabalığın en arkasındayken birden bir sessizlik oldu , bende bunu fırsat bilip öfkeyle bağırdım.

 

"Hangi Oruspu evladı gömdü lan beni..." Tüm gözler anında bana dönerken beni gören herkes sanki hayalet görmüş gibi yana kaçıyordu , önümde insanlar ikiye açılıp bir yol oluştururken aynı zamanda da fısıldaşıyorlardı. Yolda sanki dünyanın kralı edasıyla yürürken tam karşımda gördüğüm manzarayla kaşlarımı çatmadan edemedim.

 

"Sakar?" Boğazına bir ip geçirilmiş Sakar karşımda sanki ölüymüş gibi duruyordu, bana öyle bir bakıyordu ki , tüm bu ölü güzelliğin içinde gözleri sanki hayat bulmuş gibi parlıyordu, harelerinde yaşlar toplanıp o güzel gözleri suya boğmuştu , renk değiştiren gözleri önce mavi sonra yeşil ardından kehribar , siyah , gri olacak şekilde tondan tona renk değiştiriyordu. Dudaklarında bir gülümse vardı ben bu kızı böyle gülümserken görmemiştim daha.

 

'kızı gülümsettin mi ki göreceksin' diyen iç sesime kaş çatarken tüm bu sessizliğin içinde o kadar özlemin bakışmanın içinde bir ses kulaklarımızı doldurdu.

 

"Benim olan... senin için geliyorum, boynundaki ip orda ki herkesin eceli olsun , ruhun krallığımda hayat bulsun ve güzelliğin bedenime şeref katsın" tıslama benzeri değişik sesin kaynağını bulmak için etrafa bakındım ama görünürde şüpheli kimse yoktu. Boynunda ip olan tek kişi Sakar'dı ve bu puşt Sakar'a 'BENİM OLAN' diyecek cesareti hangi bakkaldan almıştı bilmiyorum ama öğrenmeye pek hevesliydim.

 

Öfkeyle kaşlarımı dahada çatıp tek elimi yumruk yaptım ve havaya kaldırdım , yumruğumdan siyah dumanlar çıkarken gözlerim bana bakan Sakar'ın gözlerindeydi yaşadığımı gördüğü için mutluluğu parlayan bir ateş gibi harelerinde dolanıyordu başımı dahada dik tuttum "Senin olan artık Benim buraya gel , Metehan YAKAR'I bul. Bakalım Melis'i alabilecek misin?" Sakar'ın gözlerinin içine bakarak söylediğim sözcükler onu korkuturken tekrar o tıslama karışımı sesi duydum

 

"Metehan YAKAR , çıktığın mezara geri girmeye hazır ol , bu savaş kansız bitmeyecek" dedi ve gülmeye başladı , ardı sıra bende gülmeye başladım , beni küçümsemek ölümcül sebeplere yol açabilirdi.

 

Artık kimse Sakar'la arama giremez Ali ve Hayal bile...

 

 

 

 

 

Loading...
0%