Yeni Üyelik
30.
Bölüm

30. Yapabiliyorsan Durdur Beni

@hayal_crtk

Medya: Metehan Ali YAKAR

 

 

 

30. YAPABİLİYORSAN DURDUR BENİ

 

 

🌔🌔🌔🌔🌔🌔🌔🌔🌔🌔🌔

 

 

Hatırlatma

 

"Benim olan... senin için geliyorum, boynundaki ip orda ki herkesin eceli olsun , ruhun krallığımda hayat bulsun ve güzelliğin bedenime şeref katsın" tıslama benzeri değişik sesin kaynağını bulmak için etrafa bakındım ama görünürde şüpheli kimse yoktu. Boynunda ip olan tek kişi Sakar'dı ve bu puşt Sakar'a 'BENİM OLAN' diyecek cesareti hangi bakkaldan almıştı bilmiyorum ama öğrenmeye pek hevesliydim.

 

Öfkeyle kaşlarımı dahada çatıp tek elimi yumruk yaptım ve havaya kaldırdım , yumruğumdan siyah dumanlar çıkarken gözlerim bana bakan Sakar'ın gözlerindeydi yaşadığımı gördüğü için mutluluğu parlayan bir ateş gibi harelerinde dolanıyordu başımı dahada dik tuttum "Senin olan artık Benim buraya gel , Metehan YAKAR'I bul. Bakalım Melis'i alabilecek misin?" Sakar'ın gözlerinin içine bakarak söylediğim sözcükler onu korkuturken tekrar o tıslama karışımı sesi duydum

 

"Metehan YAKAR , çıktığın mezara geri girmeye hazır ol , bu savaş kansız bitmeyecek" dedi ve gülmeye başladı , ardı sıra bende gülmeye başladım , beni küçümsemek ölümcül sebeplere yol açabilirdi.

 

Artık kimse Sakar'la arama giremez Ali ve Hayal bile...

 

...

 

🌒🌒🌒🌒🌒🌒🌒🌒🌒🌒

 

Karınlığa hapis ruhlar , yattıkları yer mezar , yedikleri içtikleri kan , soludukları zehir , gördükleri kızıl, duydukları çığlık ve dokundukları ölü...

 

Bir ölü ne kadar kanlı canlı olabilirdi ki , gözleri ne kadar parlak bakabilirdi , sesi ne kadar gerçekti , burdaydı ama ya burda değilse, ya hepsi beynimin içindeyse... Karşımda oturan Vampir ya hayal ürünüyse , bana bakan o kızıl gözleri ya benim uydurmamsa , etrafta konuşan onca sese karşın kimseyi umursamadan sadece odağına beni alan vampir ya burda yoksa aslında , takım elbisesi ve yüzündeki toz toprak hepsi yalansa.... peki ya gerçekten burdaysa , bunlar hayal değilse , ne yapmalıyım nasıl davranmalıyım , gerçek olsa beni öldürecek gibi bakmaz mıydı bu adam ama şimdi çok farklı bakıyor. Özlelikle dudaklarıma niye bakıyor ki , hayır kesinlikle gerçek değil , Metehan öldü hemde benim yüzümden...

 

Bunca düşüncemin içinde bir ses beni bu kaostan çıkardı hatta tek beni değil odada ki herkesin odağını kendine çevirdi.

 

"Sessiz olun artık!" Bu ses büyücülerin başına aitti , tüm oda bir anda sessizliğe büründü odada ki herkesin odağı artık ondaydı.

 

Evet şu an bir odadaydık çünkü ölü Metehan bir anda ortaya çıkınca doğal olarak herkes bunun nedenini merak ediyordu , tabi bu meraka ben idam edilmeden önce heresin duyduğu o seste dahil olunca acil okul konseyi toplanmıştı, bazı öğretmen ve öğrenciler dışında geri kalan herkes odalarına yollanmıştı. Benide apar topar idamlıktan indirmiş ve buraya sokmuşlardı. Ama ben hala inanmıyordum karşımda oturan adamın Metahan olduğuna...

 

Koca odada okulun müdürleri dışında Karan hoca , Kağan , Meriç , Ceren, Metehan ve benim dışımda kimse yoktu. Herkesi anlıyordum ama yine şu Ceren ne halt yiyor burda anlamıyordum , kız istenmeyen ot gibiydi , nerde istenmiyorsa orda bitiyordu.

 

"Her şeyden önce bir gerçek var ki oda Melis Metehan'ı öldürmedi , karşımızda turp gibi duruyor" yaşlı adam konuştuğunda , gözlerim yine Metehan'a kaydı ama onun zaten bana baktığını fark edince direk gözlerimi kaçırdım.

 

"Peki kim Metehan'ı öldürdü, onu bulduğumuz da yanında sadece bu kız vardı" diye birden lafa atladı Ceren , biri şuna Metehan'ın ölmediğini söyleyebilir mi? Çünkü kendisi tam karşımda oturuyor ve kızıl gözlerini bir türlü benden çekmiyor.

 

Meriç sıkılmış gibi öksürdü ve biraz öne çıkarak Cerene baktı dik dik. "Herhalde beyninde sıkıntı var yada doğuştan salaksın , Metehan'ı biri öldürse şu an burda olabilir mi? bizle konuşabilir mi? Üstelik Melis onu öldürecek kadar güçlü bile değil" Meriç aklımı okumuştu, bu sefer odada ki herkese döndü "Bu idam işi en başından beri saçmalıktı , Melis'i orda bulduk diye direk suçu ona attınız , üstelik Metehan ölmemiş"

 

Karan hoca söylenilenleri üstüne alındığı için oturduğu sandalyeden kalktı ve direk olarak bana bakarak konuştu. "O günü hepimiz hatırlıyoruz , Melis tek suçluydu çünkü okul çapında katliam yapacak kadar manyak biri o , başka kim yapmış olacaktı , üstelik Metehan yaklaşık 2 gün boyunca toprağın altında kaldı öldüğünü düşünmemiz çok normal kalbi bile atmıyordu" Karan hoca odağına beni alıp sözlerine devam etti "Hala ne susuyorsun? O günde sustuğun için şu an bu durumdayız ne olduğunu hala anlatmayacak mısın?" Bir anda bana yönelen gözlerle dumura uğradım , aralanan dudaklarımdan tek kelime çıkmadı , ne diyecektim ki zaten Metehan beni öptüğü için mi öldü diyecektim? Yada öldüğünden emin olmak için bide ben mi öptüm diyecektim?....

 

O anda yüzüme çarpan gerçekle şaşkınca Metehan'a baktım

 

Onu öpmüştüm... Hemde dudağından...

 

Metehan ona şaşkınca bakan halime karşın tek kaşını kaldırmıştı , onu öptüğümü bilmiyordu... Yanaklarım yanmaya başlayınca direk kafamı eğdim...

 

"O gün ne olduğunu demek hala anlatmayacaksın" Karan hoca tekrar konuştuğunda hiç oralı değildim. "Neyse ki Metehan anlatabilir artık" tüm gözler bu seferde Metehan'a döndüğünde onun gözleri hala bendeydi , eğlenen bir hali var gibiydi...

 

"O gün öldüm" dedi Metehan bana bakarken "aslına bakarsanız ölmek için çok güzel bir yol seçmiştim" beni öptüğü andan bahsediyordu... Yanaklarım daha da yanarken dudaklarımı istemsiz birbirine bastırdım. "Sakar'a tecavüz etmeye kalktım" kaşları çatıldı bu sefer Metehan'ın , tüm odada şaşkınlık nidaları döküldü , bense ne yapacağımı bilmiyordum , bundan bahsetmemeliydi... "Oda kendini korumak için beni öldürdü , ama anlaşılan yaptığı büyü her neyse beni öldürmeye yetmemiş" ona büyü falan yapmamıştım , bunu kendide biliyordu ama burda herkesin içinde anlatmamıştı , tabi Meriç ben dahil herkesin aklını okuduğu için gerçeği biliyordu.

 

Karan hoca odada ki Müdür Kenan beye yönelip beni işaret etti "Duyduğunuz gibi Metehan bu kızın onun üzerinde büyü uyguladığını açıkça söyledi , bir öğrenci ölebilir di" diyerek resmen nefretini kustu , Kenan bey ise oldukça düşünceli duruyordu ve konuşmaya yelteneceğini sanmıyordum.

 

"Yani Sakar ölmeli öyle mi?" Dedi Metehan , bakışlarını kısmış düşmanını tartan bir avcı edasıyla Karan hocaya bakıyordu.

 

"Evet" dedi Karan hoca da aynı ciddiyetle , iki vampir birbirine sert bakışlar atarken Metehan yerinden kalktı , gözlerini bir an olsun Karan hocadan ayırmadan üzerine doğru yürüdü.

 

"Bu demek ki yoldan geçen iki herif sana saldırsa kendini savunmak yerine g*tünü vereceksin" dedi Metehan tam Karan hocanın karşısına geçip. Karan hocanın öfkeden boynundaki damarlar belirginleşirken ellerini yumruk yaptı. Metehan'ın üzerine bir adım atıp aradaki o kısa mesafeyi daha da aza indirdi , artık aralarında 1 karış kadar mesafe vardı her an kavgaya hazır gibiydiler ve bu durum beni oldukça geriyordu.

 

"Saygısızlık yapma Metehan , şu an savunduğun kıza tecavüz etmeye kalkan ben değildim , sendin"

 

Metehan öfkeyle kaşlarını çattı "benimde kötü bir yanım var , kontrolümü hep sağlayamam ama en azından adam gibi doğruyu savunabilirim" dedi.

 

"Doğruymuş" diyip sırıttı Karan hoca ve Metehan'a biraz daha yaklaştı. "Kötü yanının s*kemediği kızı bu gün savunasın mı geldi" işte o an Metehan Karan hocaya öyle sert vurdu ki Karan hoca resmen duvara uçtu ve kalın duvar çatlaklarla doldu , odadaki herkes ben dahil yerinden kalktı , erkekler Metehan ve Karan hocayı zapt etmeye çalışıyordu çünkü ikisininde gözü dönmüştü birbirlerine saldırmak için onları tutanlardan kurtulmaya çalışıyorlardı.

 

"Seni öyle bir s*kerim ki g*tünde bebek beziyle gezersin aylarca , o*uspu çocuğu" diye bağırdı Metehan ve onu tutan Meriç'i itip "bırak ellemeyeceğim p*çi" diyerek kalktığı yere oturdu. Kağan'da Karan hocayı dışarı çıkarıyordu. Ben ve Ceren'de sap gibi ayakta kaldığımız için yerimize tekrar oturduk. Kalbim deli gibi çarpıyordu , Metehan'ın ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha anlamıştım, çatlattığı duvardan gözlerimi bir türlü alamıyordum , acaba benide öyle duvara yapıştırsa sağ kurtulma şansım olur mu?

Gerçi bana Karan hocaya vurduğunun yarısını vursa bile yeter , kesin ölürüm o anda. Duvardaki çatlağa bakmayı kestiğimde bana bakan Metehan'ı farkettim öyle bir bakıyordu ki yeminle kalkıp benide dövecek sandım, ne yapmıştım ki şimdi durup dururken.

 

"Melis'in aslında suçsuz olduğu tüm okula bildirilecek , herkes odasına çıksın. Bu gün duyduğunuz ses içinse sizi tekrardan bilgilendiriceğiz o zamana kadar Melis sen bir yaramazlık yapma odandan ayrılma en azından okul durulana kadar" dedi Kenan hoca ve herkes ayaklandı. Metehan dışında, bana bakmıyordu artık.

 

"Benimde sormam gereken şeyler" dedi Metehan

 

"Siz çıkın" Kenan bey bizi çıkardı ama Metehan içerde kalmıştı.

 

•••••••••

 

Günler sonra kendi odama girdiğim için çok rahatlamıştım , hemen duşa girmiş ve uzun uzun yıkanıp tüm kirlerimden arınmıştım , zindanda geçen günlerimden sonra bu bana çok iyi gelmişti okulda hala çok kıyafetim olduğu için rahattım , ne kadar Metehanların evine de götürsem fazlasıyla vardı.

 

Yaklaşık 3 saat geçmişti , bu sürede sadece Meriç odaya gelmişti ve telefonumla bir kaç eşyamı vermişti , Metehan'ı sorduğumdaysa hala Müdür'ün odasında olduğunu söylemişti.

 

Telefonumdan mesajlar bölümüne girdim ve Piç Vampir yazan numaraya tuşladım

 

Melis: Metehan?

 

Melis: Orda mısın?

 

Yarım saattir beklememe rağmen bir türlü cevap gelmeyince sonunda dayanamadım ve odamdan çıkıp doğru Metehan'ın odasına ilerledim , kapıyı çaldım ama açan olmadı bende dayanamayıp kapı kulpuna uzandım kilitli olacağını düşünüyordum ama değildi , yavaşça kapıyı aralayıp içeri kafamı uzattım görünürde kimse yoktu.

"Metehan?" Diye seslendim ama hala ses yoktu bende dayanamayıp içeri girdim ve kapıyı kapattım. "Sanırım hala müdürün yanında" diye söylenip odada dolanmaya başladım , açıkcası niye buraya gelmiştim hiç bir fikrim yoktu ama delicesine Metehan'ı görmek istiyordum. Öpücüğümden kutulan ilk kişi oydu ve bunun sebebi ne delicesine merak ediyordum. Odada dolanırken yatağın üzerinde ki telefonu farkettim sanırım Meriç dostunun telefonunu buraya bırakmıştı. Tam uzanıp telefonu alacakken banyodan duyduğum tıkırtı sesiyle irkildim ve o yöne döndüm.

 

Korkuyla "Metehan!" Diye seslendim ama hala ses yoktu , peki kim vardı banyoda... Belki de kimse yoktu bir şey düşmüşte olabilir... Yavaşça banyoya adımladım kalbim deli gibi çarpıyordu hafif aralık kapıyı dahada araladım ve yavaşça kafamı sündürdüm , banyoyu gözlerimle tararken ilk farkettiğim havada ki buhar ve içeriden gelen sıcak nemdi , daha yeni duş alınmıştı burda içeriye girdiğimde banyonun diğer kısmınada bakacaktım ama bir anda kolumdan tutulup çekilmemle kendimi duvarla Birinin arasında buldum, korkudan çığlık atacak ken ağzımı kapatan koca el buna izin vermemişti , tam hırçınlaşıp debelenmeye başlamıştım ki "Güzelim" diyen sesle öylece kaldım , kalbim göğsümü yararcasına atarken gözlerim hemen dibimde ki Vampir'in gözleriyle buluştu , bana öyle bir bakıyordu ki istemsiz yutkundum kızıl gözlerindeki muzurluk ve yaramazlık parıltıları beni hem heyecanlandırdı hemde korkuttu , sonuçta karşımda bir vampir vardı hemde günlerce aç kalmış bir vampir... Ve benim yüzümden ölmüş bir vampir... Sakinleştiğimi gören adam arsızca gülümsedi "Aferin sakarıma" dedi ve elini ağzımdan çekti. Saç uçlarından damlayan sular doğruca buluzumun göğüs kısmına damlıyordu, daha yeni duş almıştı , yüzündeki ve saçlarında ki tüm toz toprak gitmişti , onu son gördüğümde ölü birine ait olan surat artık capcanlıydı. "Benimle duş almaya geldiysen kaçırdın" diyen adam halinden çok memnun gibiydi ve benimle resmen oynuyordu. Ellerini başımın iki yanına koyup kafasını hafif yana yatırdı ve gözleri yüzümün her santimini izledi.

 

Yutkundum ve kaçacak yer aramak için gözümün ucuyla sağıma bakındım , benim bu halimden dahada zevk alan adam yüzüme biraz daha yaklaştı "Sakar?" Dedi sonra eğlenen ses tonuyla.

 

Fazla yakınlığımızdan dolayı ne yapacağımı bilmiyordum bir türlü tırnaklarımı etime batırıp "efendim" dedim sessizce. Bakışlarını bir an olsun çekmeyen adam hafif gülümsedi

 

"Beni özledin mi?" Öyle bir ses tonuyla sormuştu ki bunu özlemesem bile özledim derdim o an ama heyecandan kafamı olumsuz anlamda sallamıştım. Metehan tek kaşını kaldırıp gözleriyle beni süzdü heyecandan böyle yaptığımı anlamıştı , rezilliğim diz boyu olmuştu artık. "Tüh oysa ben seni çok özlemiştim , bakışlarını , gülümsemeni , kokunu , sesini" kalbim yine maraton koşmuş gibi atarken beynim bu sözlere kanmamam için sürekli Metehan'ın yaptıklarını gündeme getiriyordu ama yok olmuyordu kalbim duracak gibi değildi. Saçlarımdan bir tutamı parmağına dolayan vampir burnuna yaklaştırdı ve kokusunu içine çekti bakışları gözlerimden dudaklarıma indi bir anda. "Sakar , sana dudaklarını da özledim desem benden korkar mısın?" Yutkunup dudaklarımı birbirine bastırdım.

 

"Korkmam mı gerek?" Dedim şaşkınca.

 

"Bence korkman gerek"

 

"Niye ki?"

 

"Çünkü öpmek istiyorum" işte o an yanaklarım alev alev yandı , şaşkınlık bir yana utanç başka yana gitti. Bana arzu dolu gözlerle bakarken tek istediğim kaçmaktı. Ne arsız adamdı bu . Daha günler önce beni öpüp mezara girmemiş miydi?

 

"Ben gideyim artık hem seninde işlerin var" diyip Metehan'ın kolunun altından kaçtım ve bayodan çıkıp kapıyı kapattım odadan tam çıkarken Metehan üzerinde pantolonu yarı çıplak bir şekilde ardımdan çıktı elindeki minik havluyla saçlarını kuruluyordu. Bana bakıp arsızca gülümseyen adam havluyu yatağa attı "Kaç bakalım Sakar , illa bir köşede yakalarım seni bakalım o zamanda böyle kaçabilecek misin?" Gözlerim şaşkınlıkla irileşti "kimse yardımına da gelemez" odadan öyle bir çıktım ki kapıyı kapatıyorum diye kırıyordum az daha kendi odama girip direk kapıyı kilitlemiştim , yok canım bu vampire bir haller olmuştu, bana kötü davranmıyordu ama iyide davranıyor diyemezdim ama asıl önemli olan ben nasıl davranacaktım , geçmişi unutamazdım bana tecavüz etmeye kalkmıştı , tamam bunu yapan kötü duygularıydı o an ama napim iyi duygularıylada kötü duygularıylada karışımda ki kişinin yüzü aynıydı.

 

Koca bir gün geride kalmıştı ve sabah olmuştu gece boyunca doğru düzgün uyuyamamıştım , artık zihnimde ki düşünceler daha netti benimle kedinin fareyle oynadığı gibi oynamasına izin veremezdim , üstelik yaptıklarınıda bir kenara atmıyacaktım aramızda bir şey yoktu ve olmayacaktı , tabi bu onunla iyi geçinmeyeceğim anlamına gelmiyordu , belli sınırlar içinde Metehan'la iyi geçinecektim. Yatağımdan kalkıp direk elimi yüzümü yıkadım dolabımın başına geldiğimde giyeceğim kombini hazırlamam hiç zor olmamıştı üste siyah kalp yaka büstiyer giymiştim bütiyerin kalp yakasında parıltılı detaylar vardı altına giydiğim siyah kumaş pantolon bol kesimdi , göbeğim hafif açık kalmıştı. Onun dışında iri göğüslerim kalp yakadan dekolte versede göze aşırı derecede batmıyordu , boynumda her zamanki gibi babamın bana verdiği kolyem dışında bir şey yoktu , siyah saçlarım düz bir şekilde inip çıplak kalan çoğu yeri kapatıyordu. Eski Melis bu kombini asla yapmazdı ama şimdiki Melis daha açıklarını bile yapardı , Aliyle geçirdiğim onca zamanda özgüvenimi oldukça yükseltmişti ve beni sürekli desteklemişti , bana tecavüz etmeye kalkması dışında güzel günler yaşatmıştı , tabi bunların hepsi bir oyundu onun için ama yaptığı oyun bana oldukça fazla fayda sağlamıştı. Özgüvenim yükselmişti artık , kimseye güvenmemeyi bir kez daha öğrenmiş ve üstüne daha güçlü bir karakter sahip olmuştum.

 

 

(Melis'in kombini temsili)

 

Daha saat çok erken di , odadan çıkmamda yasaktı ne yapacağımı bilmiyordum birileri yanıma gelene kadar odada kalmalıydım , sıkkınlıkla nefesimi verdim ve yatağıma oturup telefonumla uğraşmaya başladım tabi bu süre zarfında Avukatım Fikret beyle konuşmuştum kendisi yakın bir zamanda şirkete uğramamı istiyordu , dediğine göre şirkette işler eskisi gibi sıkı ilerlemiyormuş , asıl patronun (babamın) ölmesi ve yeni patronun (benim) hiç gözükmemesi çalışanlarda soru işaretleri ve beraberinde koca bir rahatlık getirmiş. En kısa zamanda şehrime dönüp işleri yoluna sokmalıydım , şirket babamın bin bir türlü emekleriyle kurulmuştu ve bunun avuçlarımdan uçup gitmesine izin veremezdim.

 

Bir süre daha odam da takıldıkdıktan sonra sonunda tıklatılan kapıyla nerdeyse sevinçten havaya uçacaktım , kapıyı açtığımda gelenin Meriç olduğunu görünce gülümseyip içeri aldım "sıkıntıdan kafayı yiyecektim , iyi ki geldin" dedim. Yatağın bir ucuna oturduğumda oda diğer uca geçmişti.

 

"Sana bir şey anlatmalıyım Melis" dedi Meriç sıkıntıyla , bütün sevincim yavaş yavaş sönerken bu konuşmanın beni mutlu etmeyeceğini anlamıştım. Kafamla Meriç'i onayladığımda devam etti. "Beni az biraz tanıyorsundur kimsenin düşüncesini bir başkasına anlatmam kolay kolay" yine kafamı salladım , Meriç herkesin aklını okuyordu ama kimseye tek kelime etmiyordu tabi bu dediğim kişiler arkadaşlarıydı , eğer Meriç her okuduğu düşünceyi anlatsa ortada gurup kalmazdı. "Bu gün sana anlatacaklarımı bilmeni istedim , çünkü sende artık bizden birisin. Dün müdürün odasındayken büyücülerin başının zihnini okudum aslında okumak denmez , zihnini bir tür büyüyle okunmaz hale getirmişti , ama büyüsüne rağmen zihninde okuyabildiğim parçalar vardı" Meriç'in anlattıklarını büyük bir dikkatle dinliyordum çünkü o adamda hep bir şeyler vardı. "Seni düşünüyordu ve senin türünü , ama bir türlü hangi türsün göremedim hep bulanıktı düşünceleri. Tek bildiğim bir kitap vardı adı GEÇMİŞTEN YARATIKLAR bu kitabı düşündü , bu kitap senin türünü öğrenmemiz için şart bence çünkü adından da anlaşıldığı üzere geçmişteki varlıklarla ilgili olmalı" şaşkınlıkla dudaklarım aralandı , yani yaşlı moruk benim türümü bildiği halde demiyor muydu?

 

"Evet demiyor" diye birden düşüncelerimi kesti Meriç. Bu çocuğun düşüncelerimi okumasına ne zaman alışacağım ben. "Hiç bir zaman" ona gözlerimi devirdiğimde oda bana gülüyordu.

 

"Peki kitabı nasıl bulacağız"

 

"İşin zor kısmı bu işte , kitap büyük ihtimal büyücülerin kütüphanesinde ve oraya girmek inan bana hiç kolay değil" dedi Meriç sonrada devam etti "bu kısmı sonra düşünürüz , dün olan diğer bir konuyu da anlatacağım biliyorsun ki hepimiz bir ses duyduk zihinlerimizin içinde , bir adam senden bahsetmişti" hemen kafamı salladım nasıl unutabilirim ki "Benim olan... senin için geliyorum, boynundaki ip orda ki herkesin eceli olsun , ruhun krallığımda hayat bulsun ve güzelliğin bedenime şeref katsın" demişti o adam.

 

"O adam çok büyük bir ihtimal kimdi biliyorsun dimi"

 

"Şahmeran mı?" Dedim merakla , Kağan bana böyle demişti çünkü , aslında saçma sapan rüyaları yüzünden böyle konuştuğunu düşünüyordum ama anlattıkları tamamen saçmada diyemezdim.

 

"Evet büyük ihtimal Şahmeran"

 

"Ama o sadece bir efsane değil mi , hem şahmeran kadın dı"

 

"Bende öyle sanıyordum ama değil , büyücülerin başı zihninden hep şahmeran kelimesini geçirdi , zihnindeki bulutlar az dağıldığına görebildiğim tüm düşünceler bunlar , ama asıl şahmeran olduğunu düşünmemin sebebi Kağan YILDIRIM , dünkü olaydan beri korkuyor zihninde bir sürü görüntü var hepside rüyasından parçalar , senide uyarmış anladığım kadarıyla. İyi dinle Melis Şahmeran niye erkek biliyor musun" dedi Meriç, kafamı olumsuzca salladım. "Çünkü Şahmeran gerçek şahmeran değil gerçek Şahmeran kadındı yani dünden beri araştırdığım kitaplara göre öyle , Gerçek Şahmeran hamileymiş hemde bir insandan , ama çocuk doğunca bacakları olduğunu görmüş yinede ne kadar insan gibi görünse de diğer özellikleri annesine çekmiş , deri değiştiriyormuş , gözleri bir yılanın ki gibiymiş dişlerinde zehir varmış büyüyüp çok güzel bir kadın olmuş ve bu şekilde Şahmer'ın soyu devam etmiş her doğan Şahmeran adını almış" duyduklarıma inanması çok güçtü yani belkide kitaplar doğruyu anlatmıyordu yada bu kadar konunun benimle olan alakası neydi?

 

"Kitaplar doğruyu anlatıyor demedim araştırmalarım bu yönde diye anlatıyorum , sana diyeceğim karşımızda ki Şahmeransa büyük ihtimal gerçek Şahmeran'ın torununun torununun torunu falandır" diye açıklama yaptı Meriç ama benim başım şimdiden ağrımaya başlamıştı bile

 

 


"Peki ne yapacağım neden benim peşimde"

"Bilmiyoruz ama yakında öğreniriz" dedi ve ayağa kalktı "Metehan bizi ordan dinleyeceğine içeri girsene" Meriç'in söyledikleriyle odanın kapısı sertçe açıldı ve kaşları çatık bir şekilde Metehan içeri girdi.

"Daha yeni geldim saçmalama" diyerek Meriç'e göz dağı verecesine koluna vurdu. Dostunun haline gülen Meriç 'te iki elini kaldırıp teslim oluyormuş gibi yaptı.

"Tabi yeni geldin , kapının önünde bekleyecek halin yok ya o kadar zaman" istemsiz kıkırdadığımda Metehan'ın sert bakışları bu seferde beni buldu, gözleri baştan aşşağı beni inceledi ve sert yüzü dahada sert bir hal aldı.

"Ne o düğüne mi gidiyorsun" diyip tek kaşını kaldırdı, bu haline bende kaş çatıp dikleştim.

"Seni ilgilendirmez" dedim. Ama dediğim an koyulaşan bakışları ve yumruk olan eli yanlış sularda ilerlediğimi gösteriyordu, yinede geri adım atmayacaktım.

"İlgilendirmez tabi" diye söylendi ve Meriç'e döndü "sen arabayı hazırla Meriç bizde geliyoruz" Meriç kafasını salladı ve odadan çıkmadan önce bana göz kırpıp gitti. "Açsındır kahvaltı yapalım" diyen Metehan hala öfkeli duruyordu "Üzerine bir ceket al çıkalım bu halde gidemezsin" Metehan'a gözlerimi devirip dolabıma ilerledim ve patolona uyumlu siyah bir blazer ceket alıp üstüme geçirdim arkamı döndüğüm an burnumun dibine girmiş Vampir'i görmemle ağzımdan kaçan ufak çığlığa engel olamadım.

"Burnumun dibinde ne yapıyorsun" diye söylendim hemen , oysa Metehan kızıl gözlerini gözlerimden hiç ayırmıyordu.
Bir dakika kızıl göz mü dedin ben? "Şey Metehan sende aç mısın acaba?"

"Metehan derken?" Duyduklarımla gözlerim kocaman oldu nasıl yani Metehan yine mi gitmişti

"Ali?" Dedim sorarcasına , Metehan muzurca gülümsedi ve yüzüme kadar eğilip dudaklarıma baktı sonra gözlerime tekrar kaydı bakışları

"Ne Ali ne Metehan... Ukala diyeceksin" diyen Vampirle rahat bir soluk verdim derken onun ceketin düğmelerine uzanan elleriyle gözlerimi devirdim. Yahu artık ben takılmıyordum açıklığa bu seferde bu adam takılıyordu ki onuda zerre ilgilendirmiyordu ne giydiğim.

Sonuda arabaya geçtiğimizde sürücü koltuğunda Meriç vardı onun yanında Batuhan arkada da Metehanla ben "niye bu kızda geliyor bizle" diye söylenen Batuhan'a bir tane çarpasım vardı.

"Bende bayılmıyorum sana salak" cırladığımda Batuhan arkasını dönüp benimle laf atışmasına girmişti bile

"Kes insan bozuntusu"

"Az aklın olsa insan olmadığımı anlardın"

"Kanını emebildiğime göre insan sayılıyorsun hala" dedi

"O halde tüm hayvanlar insan senin diyiminle" dedim

"Hayvandan farkınız yok işte gördün mü"

"En azından sizin gibi sadece kan içip yamyamlık yapmıyoruz"

"Gerçek yamyam sizsiniz , biz kan içip sessiz sakince yaşıyoruz sizin gibi dünyayı her dakka kirletip üstüne bide savaşlar çıkarmıyoruz" dedi Batuhan öfkeyle

"Sanki biz çok mutluyuz savaşlardan , bir yığın vampirsiniz durdurunsana savaşları"

"Savaşı bilmem ama bir vurumluk canın var sus artık sinirimi hoplatma" diye üste çıktı Batuhan , sinirim iyice tepeme çıkmıştı artık.

"Batuhan sana bir tane bile vurmam yarım tane vururum alırım o aklını!" Diye sessiz ama olukça tehditkar bir şekilde konuştu Metehan ama benim sinirim çoktan tepeme çıktığı için Batuhanın saçına yapışıverdim.

"Seni sarı yelloz" diye bağırıp saçlarını yoldum. Batuhan bağırıp kendini geriye çekmeye kalkarken ben daha çok abandım , Metehan beni tutup çekmeye çalışırken bir yandanda Batuhan'a bana karşı asla ani bir hareket yapmamsı gerektiğini söylüyordu.

"Bırak lan beni yamyam" diye bağırdı Batuhan , arabayı süren Meriç arada Batuhan'a bakıp gülüyordu , Metehanda beni belimden yakalamış arkaya çekiyordu ama bırakmadım bir türlü onun o sarı saçlarını.

"Sensin yamyam ben senin gibi kan içmiyorum Yarasa" diye bağırdım ve Metehan'ın beni sertçe çekmesiyle kendimi koltuğa yapışmış buldum. Metehan öfkeyle beni sabitledi ve iki elimi birleştirip tek eliyle bileklerimden tuttu

"Bir daha erkeklerle kavga ettiğini görmeyim Sakar" dedi ama benim kadar öfekli olamazdı.

"Niyeymiş?"

"Sen Batuhan'ı dövdün eğer Batuhan sana dokunsaydı bende Batuhan'ı dövecektim , yazık değil mi bu adama ikimizden de dayak yese" tüm sinirim bir anda geçerken gülümsemeden edemedim.

"Demek benim için arkadaşını dövecektin ha" dedim arsızca

"Ben hala burdayım" diye bağıran Batuhan hala saçlarıyla uğraşıyordu ve öfkeden deliriyordu.

"Senin için değil , kendim için" diyen Metehan alay ederek güldü ve bir elimi avucuna alıp havaya kaldırdı "bu minik ellerle adam mı dövülürmüş güzelim göz zevkim kirleniyor sonra" utançla elimi ondan çekip yana kaydım bu adamın şimdiki haline alışmam zor olacaktı. Gıcıktı

Sonunda bir restoranda kahvaltımı yapmıştım ve açıkcası çok iyi gelmişti tıka basa doymuştum , kahvaltıdan sonra Metehan'ların evine geçmiştik , aslında buraya gelmeyi hiç istemiyordum çünkü yaşadıklarım aklıma gelecekti ama sesimi çıkaramamıştım , Meriç'se aklımı okumasına rağmen beni buraya getirmişti , bu ev benim aptallıklarımla doluydu

En son dağınık olan ev derli topluydu , anlaşılan bir temizlikçi tutmuşlardı bu adamların evi temizleyeceklerini düşünmüyordum çünkü. Karnımdaki doymuşluk hissiyle rahatça koltuklardan birine oturdum ve rahatça arkama yaslandım Metehanlar mutfaktaydı sanırım aklımı kaçırmıştım üç tane herifin yanında ne işim vardı benim , yada şöyle söyleyim üç tane vampirle ne yapıyordum...

"Sakar biz bahçeye çıkıyoruz birazdan geliriz sen burda otur" diyen Metehan ve diğerleri daha cevap vermemi beklemeden çıkmışlardı bile, acaba benden gizli ne yapacaklardı. İçimde ki merak duygusunu baskılamaya çalışıp telefonumla uğraşmaya başladım ama olmuyordu gidip görmem gerekti , yinede gitsen bile Metehan beni zorla içeri sokardı kesin... Bir süre ne yapacağımı düşünürken aklıma gelen fikirle sinsice gülümsedim; görünmez olabilirdim , Metehan'ın cenazesine bu sayede gitmiştim yine yapabilirdim. İçten gelen bir istekle görünmez olmayı diledim ve gözlerimi kapattım gözlerimi açtığımda tüm vücudum sanki tozla kaplıymış gibi yavaş yavaş uçuştu ve tamamen görünmez oldum. Yavaşça dış kapıyı aralayıp bahçeye çıktığımda onları uzakta ki masanın etrafında otururken gördüm , seslerini duyamasamda hararetli bir konu konuştukları belliydi , o tarafa yavaşça ve ses çıkarmadan yürdüm ve onların sesini rahatça duyacak bir mesafede durdum.

"Demek gelmeyeceklermiş" dedi Metehan ve aynı anda da kafasını aşşağı yukarı sallıyordu. Bahçe sandalyesine az yayılarak oturuyordu , tek eli masadaydı ve ara ara masaya tırnağıyla vurup tıklatıyordu , sanırım bu hareketi sakinleşmek için yapıyordu.

"Hiç beklemezdim onlardan" Batuhan lafa dahil olmuştu şimdi de öfkeli gözüküyordu.

"Onlar deme" diye araya girdi Meriç "bunlar hep Deniz'in başının altından çıkıyor , Metehan yani Ali Melis'i koruduğundan beri delirmiş gibi , ya ben ya Melis diyip duruyor aklından geçenleri duysanız inanamazsınız" Deniz'mi? Dostum olarak gördüğüm tek kişi benim için bunları diyor ha. Gerçi en son onu gördüğümde ölmemi istiyordu , guruplarına girdiğimden beri her şey çok kötü olmuş çünkü.

"Mert'de ona dur demiyor" dedi Batuhan. Metehan sıkılmış gibi etrafınına göz gezdirdi ve tam benim olduğum yere uzun uzun baktı , içimi kaplayan panikle kendime bakındım ama hala görünmezdim , beni görmesi imkansızdı , yinede gözlerini benim olduğum taraftan çekmeyen adam haylazca gülümsedi ve önüne döndü. "Sizi bilmem ama ben Melis için Deniz'den vazgeçemem" diye sözüne devam etti Batuhan. Meriç öfkeyle masaya eğildi

"Senin o vazgeçmem dediğin Deniz ve Mert Metehan'ın cenazesinde tek damla kan ağlamadılar , akıllarındaki tek düşünce cenaze bitse de gitsekti" duyduklarımla şaşıp kalmıştım resmen , en yakın dostlardı ve gerçek yüzleri daha yeni ortaya çıkıyordu. "Melis ise cenazede ordaydı çok üzgündü Deniz ve Mert'in aksine. Kendini hiç göremedim ama düşüncelerini duydum , tıpkı şimdi duyduğum gibi" kalbim bir anda güm güm atmaya başladı , burda olduğumu biliyordu. Üçü birden tam olduğum yere baktılar ama ben hala görünmezdim nasıl burda olduğumu görüyorlar.

"Sakar korkudan kalp atışlarının sesi buraya kadar geliyor" Metehan'ın alay ederek söyledikleriyle daha fazla kaçamayacağımı anladım ve görünür olmayı diledim. Tüm bedenim artık gözleri önündeyken ben utançtan ölüyordum ve suçlu bir çocuk gibi hissediyordum "ben sana içerde otur demedim mi" Metehan hem eğlenen hemde tehditkar bir tonda konuşmuştu.

"Dedin ama seni dinlemek zorunda değilim" diye üste çıktım hemen

"Birincisi beni dinlemek zorundasın ikincisi hadi dinlemedin o halde niye korkmadan yanımıza gelmiyorsun madem o kadar cesaretin var" Metehan meydan okuyan gözlerle bakıyordu resmen ve benim yutkunmam çoktan bu meydan okumayı kaybettiğimi gösteriyordu.

"Canım görünmez olmak istedi sana ne" diye kendimi savundum beceriksizce ama karşımda ki vampir tek kaşını kaldırıp bu cesaretin nerden geldiğini sorgulamaya başlamıştı yine "şimdi de içeri gidiyorum" diyip alel acele eve yürümeye başladım bir an önce bu adamın radarından çıkmalıydım.

"Bende içeri gireyim o halde , halletmem gereken işler var siz biraz kan bulsanız iyi olur mezardan çıktığımdan beri hiç içmedim" diyen vampir sanırım ayaklanıp peşimden geliyordu. İçeri girmeden önce son kez Meriç'in sesini duymuştum.

"Halledeceğin işlere nazik davran" demişti Metehan'a. İçimde ki korku dahada artarken doğruca tuvalete kaçıp kitlemiştim kendi mi , aradan bir kaç dakikadan sonra hiç ses duymadığım için tuvaletten çıkmaya karar vermiştim, kapıyı açıp kafamı kolidora sündürdüğümde kimse yoktu , kolidorda ilerlerken arkamdan "Sakar" diyen adamla korkuyla yerimde sıçramıştım. "Şhh güzelim niye kokuyorsun" diyen vampir yine kızıl gözlere bürünmüştü.

"Bir anda çıkarsan korkarım tabi" dedim bir elim kalbimde.

"Senin dilin fazla uzamış sanki" tehditkar bir tonda söyledikleri yutkunmama sebep oldu üzerime bir adım atıp belimi kavrayan Vampir sertçe beni kendine çekti ve aramızdaki mesafeyi kapattı. "Kopartmamı ister misin?" Bakışları koyulaştı ve gözleri dudaklarıma kaydı , sonra tekrar gözlerime çıktı ve tekrar dudaklarıma indi bu şekilde mekik dokudu. Aniden beni kolumdan tutup bir odaya çekti ve hiçte nazik olmayan bir şekilde içeri itti , kapıyı kapayıp kilitlediğinde karşımda gördüğüm adam hiçte normal gözükmüyordu. Öfkeli desem değildi mutlu desem hiç değildi, yüzünde piskopatlarda rastlanabilecek bir duygusuzluk vardı şu an ve adlandıramadığım bir şey daha vardı.

"Ukala kapıyı niye kilitledin ki, şaka falan yapacaksan hiç yeri değil" dedim tedirgince oysa bana o duygusuz gözleriyle bakıyordu ve cevap vereceğini hiç sanmıyordum. Üzerime gelmeye başlayan vampirle korkuyla geriye adımladım "bak kavga etmeyelim yine" ama yine durmadı ben duvara çarpana kadar üzerime geldi ve demin yaptığı gibi beni kendine çekti , gözleri sadece dudaklarımdaydı ve bu korkmama yetiyordu , boştaki elini saçlarıma daldığında çoktan yumruğuna dolamış ve kafamı ona doğru kaldırmıştı. Canım yanmamıştı ama bu durum beni germeye yeterde artardı bile. "Metehan dur" dedim ama durmadı sanki beni duymuyor gibiydi , sanki ne yaptığının farkında bile değil gibiydi...

"Sakar... geri döndüğümden beri bu dudakları öpmek istiyorum hemde hiç bir şeyi istemediğim kadar" dedi ve devam etti "tekrar öleceğimi bilsem bile öpmek istiyorum , beni durduramayacağının farkındayım" kızıl gözleri dahada parladı ve saçımı daha sert tuttu "bunun farkında olmak beni daha tehlikeli yapıyor" korku tüm bedenimi gece gibi sardı ve karşımdaki adamın gözlerinde gördüğüm o sadist taraf beni ölesiye korkuttu. "Bu dudaklar yüzünden kan bile içmeyi unuttum , o yüzden yapabiliyorsan durdur beni" dedi ve dudakları dudaklarıma uzandı.

"Metehan kendinde değilsin" diyip onu itmeye çalıştım ama durmadı tam dudağımı öpecekken , arada çok az bir mesafe kalmışken araya elimi koydum , onun kendinde olduğunu düşünmüyordum , çünkü bakışları çok tuhaftı, uzun süre beslenmediği içinde olabilirdi... Araya elimi koymama çok sinirlenen vampir öfkeyle bir soluk verdi ve beni tuttuğu gibi odada ki yatağa atıp bir anda üstüme çıktı , korkudan ağlamak üzereydim ne yapacağımı bilmiyordum büyü yapayım desem onuda ne yapacağımı bilmiyordum.

"Sakin ol güzelim sadece bir öpücük" diyen adam tehlikeyle gülümsedi ve o an tüm gülüşü yüzünde soldu . Burnuyla havayı kokaladı , kızıl gözleri dahada koyulaştı ve göz altlarına kadar kızıl damarlar belirginleşti. "Koku" dedi sadece zar zor "kolyen" dedi sonra ve o an anladım ki kolyem kokumu saklamıyordu kan kokum günlerdir aç bir vampir tam üzerimdeyken ortaya çıkmıştı... Boku yemiştim , ama iyi yanı artık öpücüğü unutmuştu.

Üzerimde ki vampir büyük bir açlıkla beni izlerken kendine hakim olmaya çalışıyor gibiydi , açtı ve kolyemin bozulacağı tutmuştu.

"Sakar , özür dilerim" dedi Metehan ve bu kadar vampirin içinde bir gün olacağı kesin olan şey gerçekleşti

Metehan Ali YAKAR ben Hayal Melis ATEŞ'i ısırmıştı , ama bu sefer etime dişini geçirerek...

boğazımdan aşşağı akan ılık kanı hissediyordum nefesim kesilmişti adeta , acıdan gözlerim doldu ve ben evi inletecek cinsten koca bir çığlık attım... daha çığlığım bitmeden dudaklarıma koca bir el kapandı ve dişlerini daha derine batırdı , elden dolayı boğuk çıkan çığlığım odayı doldurdu. Acım dahada arttı etimi parçalayan dişlerden bahsediyorum , göz yaşlarım hiç durmadan akıyordu ve üzerimde ki vampirin tek bir odağı vardı oda yemek.

Metehan boynumdan çekildiğinde nefes nefeseydi , eli hala dudaklarımda ki yerinde ve gözleri ıslak gözlerimdeydi , beni bırakması için bir ton şey söyledim ama boştu eli sözlerimi engelliyordu yinede o an korkudan ve acıdan konuşmayı da bırakamıyordum. Vampir'in ağzında ki kanlar çenesine kadar bulaşmıştı gözleri hala kızıldı ve hala açtı. Kafamı yapma dercesine salladım ama kendinde gibi durmuyordu , ben onun için avdım oda avcıydı.

Ve yaptı... acıdan yanan boynuma bir kez daha dişlerini saplayıp beni boğuk çığlıklara esir bıraktı...

Sesimi duymamak için elini dahada sıkılaştırdı ve her ısırıkta acı inlemelerimi dinledi

Evet... Metehan Ali YAKAR beni mahvetti ve durmadı duramıyordu....

 

 

Loading...
0%