@hayal_crtk
|
İnsan hiç ateşe değmeden yanar mı , ben yanmıştım belkide defalarca ama bitmemiştim bir türlü, bitirememişti beni acılarım , yanışlarımın sessiz çığlıkları sökememişti atmayan kalbimi. Sonuçta ben ATEŞİN ta kendisiydim yanardım, YAKARDI ama bitiremezdi beni. Soğuk ATEŞİ ancak ve ancak Dokunmak YAKARDI ve dokunmadan yakan tek ateş sadece YAKAR dı ... İşte şu anda tamda öyle bir durumdaydım biri dokunmadan yanacaktım , sıcakmı vardı ne. "Anlamadım uykusuzluktan sizi yanlışmı duydum ben" Batuhan bir adım yaklaştı. "Pantolonunu çıkar , şimdi anladınmı" gözlerimi iyice ayırıp kafamı iki yana salladım "Hayır niye çıkaracakmışım ki" itrazıma karşılık Metehan ve Batuhan baya sinirlenmişe benziyorlardı. Lakin onları takacak durumda değildim zira aklıllarından ne geçiyorsa izin vermeyecektim. "İddayı hatırlıyor musun Melis hani kaybettiğin şu basketbolu, yani istediğimiz bir şeyi yapmak zorundasın" kafamı hızla delicesine iki yana salladım. "Benden bö..böyle bir şey isteyemezsiniz yapmam" Bu seferde Metehan bana bir adım attı. "Yapacaksın lan iddaya giren sensin" yatağa biraz daha yaklaştı yeşil gözlerini dikip zehrini döktü "hadi bakalım PANTOLONUNU ÇIKAR" "Hayır istemiyorum başka bişe isteyin bunu yapmıyacağım. Yapmam " deli gibi konuşuyordum kafayı yiyordum sanırım daha okula gelişimin 2. Gününde bu kadar şey bana fazlaydı. "Ya sen o pantolunu çıkarırsın yada ben çıkarırım sakın yapamam sanma" "Bizi çok oyalıyorsun ve ben acıkmaya başladım bilgine acıkınca çok huysuzlanırım, çıkart şunu" "Hayır" tek kelime ,5 harf, 2 hece anlaması basit anlamak istemeyeni çok. İşte bu basit kelime ağzımdan çıkınca karşımdaki iki kızgın boğa sinirle soludu. Seslice yutkundum zira şu anda beni bakışlarıyla öldürebilirlerdi hele Mete beni öldürmeyi bırak şimdiden işkencelere yatırmıştı bile. "Sen kaşındın" iki boğada aynı anda konuştu. Temkinli olmak adına kollarımdan destek alıp yatağımda geriye kaydım. İkiside kısa bir bakışmayla planlarını yapmıştı bile , yatağa doğru yürümeye başlayınca ellerimi kaldırdım. "Yaklaşmayın" ama onlar üzerime gelmeye devam ediyorlardı "durun" ama hayır durmadılarda Metehan doğruca yatağa çıkıp ,ayak bileklerimden tutup beni altına sürükledi hissiz bacaklarım bişey hissetmeselerde tepinmeye başladım, hatta oturup bacaklarımı onun ellerinden kurtarmak için ellerimle var gücümle ittiriyordum ama o yerinden bile kımıldamıyordu. Birden el bileklerimden tutulup yatağa batırılmamla neye uğradığımı şaşırdım ,bileklerimi bastıran Metehan değil arkamdaki Batuhan'dı "Kes lan" Batuhan sinirle uyardı beni ama takan kim. "Çekin lan ellerinizi" vücudumun pompaladığı adrenalin ile bacaklarımı var gücümle Metehan'ın pençelerinden kurtarmaya çalıştım. Aynı zamanda da kollarımı Batuhan'ı ellerinden kurtarmaya çalışıyordum ama nafile başarısızlık benim göbek adımdı sanırım. Mete bir eliyle bir bacağımı tutarken diğer eliylede ayakkabımı çıkardı. Serbes kalan ayağımla gelişi güzel tekmeler savurdum. "Uslu dur lan" yeşilden siyaha dönmüş olan gözleri ateş saçıyordu bağırmasıyla bir an öylece dilimi yutup sustum. Niye böyle çabuk pes ediyordum ki. Diğer ayakkabımında çıkarılmasıyla iyiden iyiye çıldırdım ve tekrar tepinmeye başladım. Metehan ayak ucumdan başlayıp gözleriyle bütün vücudumu süzdü bakışlarının ağırlığıyla ezilmiştim umarım ezildiğimi farketmezdi. Ama siyah gözlerinde beliren ve dudaklarında peyda olan hafif ama iblisimsi kıvrım ile beni ezdiğini anlamıştı. bana ne yaparsa yapsın yıkılmayacağımı biliyordu ama aynı zamanda tek korkumuda biliyordu bir erkeğin bana isteğim dışı dokunmasından ölesiye korktuğumu ve bu korkunun bana neler yaptıracağınıda biliyordu. İblis yatakta üzerime doğru emekleyerek çıkmaya başladı yavaş yavaş ve şeytanice tıpkı iblisliğine yakışır şekilde , yerimden kalkmaya yada debelenmeye çalışsamda Batuhan 'ın güçlü elleri yüzünden sabitlendiğim yataktan kımaldayamıyordum. "Ge...ge...gelme nolur" fısıltı gibi yakarışıma karşın gelmeye devam etti oda durmadı durduramıyorsam hayat ben niye varım. Emekleyerek tamamen üstüme çıktı. "Şıııhh Sakar sadece pantolanunu çıkaracağız" iblis elleriyle hiç bir yerime dokunmuyor olsa bile bu üzerime çıktığı gerçeğini değiştirmiyordu. "Niye" ağlamıyordum gözlerim dolmuştu ama ağlamıyordum akmaya ramak kalmış yaşlar kirpiğime esirdi. "Çünkü öyle olmasını istiyorum" hani gözleriniz dolar hüngür hüngür ağlamak istersiniz ya , ama ağlayamazsınız hatta biri görmesin diye yalancı bir gülücükle yere bakarsınız sanki bişe düşürmüşte onu arıyor gibi halbuki tek düşürdüğünüz incinmiş ruhumuzun kırılan parçalarıdır hani işte o an boğazınıza bir yumru durur yutkunsan inmez nefesini tıkar bıraksan yalnız gitmez göz yaşlarınıda sürükler peşinde , ama sen o yumruyu bırakamazsın çünkü çok şey ister o , işte o sırada sırf ağlamamak için sırf zehrini akıtıpta biri seni o halde görmesin diye derin derin nefesler alırsın koca bir okyanusun ortasında en derininde ve en karanlık yerinde hani dibe batıp batıp çıkınca nefessiz kalıp o havayı içercesine içine çekersin ya işte öylesine nefesler alıp verirsin yine yetmez buda sana ,elinde ne varsa ya kırarsın yada avucunda parçalarsın halbuki o parçalar sadece seni parçalar. İşte tamda öyle bir durumdaydım sırf ağlayıp bu iblise ve yancısına zevk tattırmamak için kendimi parçalıyordum derin soluklarımın arasında boğazımdaki yumruyu boğazıma hapis etmiş dolan gözlerimi ölümüne akıtmıyordum. "Bana bak" gözlerimi olabilecekmiş gibi biraz daha sıktım ,nolur biri bana şu anda iki erkekle yatakta ve erkeklerden biri ellerimi tutarken, diğeri üzerime çıkıp ölümcül gözlerini bana dikip emir vermediğini söylesin. "Bana bak Aptal" büyük ve düzgün parmaklarımı çeneme koyup kafamı kendine çevirdi ama gözlerim kapalı olduğu için nasıl bir manzara beni bekliyor anlamadım. "Sana dokunurum hemen burda, o güzel gözlerin kapalıyken öperim seni" gözlerimi şaşkınca açtım tepkime karşın yüzüme çok yakın olan yüzünden gerçek bir gülümsemenin hayaleti geçti. Hayalet neden bu kadar çabuk gittin. Ayrıca gözlerime güzel dediğide beni utandırmıştı. "Abicim kızı niye bu kadar korkutuyorsun ölecek şimdi garibim" Batuhan'ın alaylı tınısına karşın sadece yutkundum ve tam gözlerimi Metehan'ın güzel ama korkunç gözlerinden ayıracakken "sakın" emrini duymamla ayıramadım. Elini çenemden çekmişti ama gözlerimiz arasında kurulan köprü sanki hiç kopmayacak gibiydi, o köprüyü bozarsam kıyamet kopacak gibiydi. "Ateşin olacağım yakar , sen beni değil ben seni yakacağım Belaya Merhaba de çünkü bir yere gitmiyorum. Sanırım..." gözlerim kapanmak üzeriydi ne dediğimin bile farkında değildim son bir soluk alıp devam ettim "alıştım ve alışkanlıklar kötüdü..." sonra ne mi oldu sanırım öldüm çünkü bu karanlık hayra alamet değildi. ♤YAZARDAN ANLATIM♤ Genç kız son sözlerinide söyleyip gözlerini yumdu ama bilmiyordu ki ardında şaşkın bir adam bırakmıştı. Genç adam üzerinde durduğu kızın yüzüne derince baktı istemsiz bir soluk verdi odaya , bu güzellik karşısında soluk veren kim bilir kaçıncı erkekti, kızın beyaz teni solmuştu zira Metehan onu uykusuz bıraktığı gecede ıslak vücudu çok yıpranmıştı tabi bu ayrıntı Genç adamın gözünden kaçmamış aksine psikopatça sayılacak bir şekilde hoşuna gitmişti. Bu güzelliği üzgün görmek hoşuna gidiyordu nedini barizdi koca okulda hiç bir kana susamış canavar ona dilini uzatamazken onun olduğu ortamda mum olurken bu kız daha okulun ilk gününde üstüne düşmüş buda yetmezmiş gibi ona ukala demişti. İnsan kadar aciz bir varlığın onun gibi güçlü bir vampire kafa tutması kabul edilemezdi. Ama bişe vardı ki bu güzel kızı alt etmek kolay değildi en başlı sebebi de hiç bir şeyden korkmamasıydı dün gece kızı dövmekten beter etmesine rağman bu gün senin ateşim olacağım demesi ya büyük cesaretti yada aptallıktı. Ayrıca ailesi de olmadığını genç adam bariz bir şekilde anlamıştı hayır hayır bunu meriç kızın düşüncelerini okuduğu için değil ailesi ile tehdit edilince umursamaz ama acı dolu gülüşünden anlamıştı. Yine derin bir soluk verip güç bela gözlerini kızın güzel yüzünden aldı. Ve Batuhan 'a çevirdi Batuhan ellerini kızın narin bileklerinden çekmişti lakin beyaz bileklerde ki morluklar görülmeyecek gibi değildi vampirler insanların üzerinde hala ne kadar güç kullanmaları gerektiğini bilmiyordu hoş bilselerde Batuhan yine bu kıza kaba kuvvet uygulardı bu güzelliği oda Metehan gibi sevmemişti can dostu gibi gibi gördüğü çocuğa kimse laf söyleyememişken bu aciz insan kim ki konuşmayı bırak yaşamaya bile hakkı yoktu onun gözünde. Genç adam güzel kızın üstünden kalkıp yatağın başına geçti Batuhanda kalkıp Metehan'ın karşısına geçip sarı saçlarını karıştırdı. "Eee şimdi ne yapacağız" Batuhan koyukahve gözlerini dostuna dikti. "Yapmamız gerekeni" genç adam sinirliydi ne vardı ki pantolonunu çıkarsaydı önünde bir hareketiye tamamen soyunacak kızlar varken bu inatçı şey o pantolunu çıkartmamıştı. Gerçi üstü sırıl sıklam ıslakken bile mete'nin tişortünü giymeyi reddetmiş sabaha kadar buz gibi klimanın karşısında oturmuştu. "Tamam ben başlayım" Batuhan yatakta ki uyuyan güzelliğe yaklaştı. Ama kolundan tutulmasıyla kafasını dostuna çevirdi. "Ben yaparım" tehlikeli adam bu işi hiç sevmemişti ne kadar birinden nefret etsede ona böyle haberi olmadan daha doğrusu kafası yerinde değilken dokunmak yakışmıyordu. O kartlarını açık oynamayı severdi birine bişey yapıyorsa gizliden değil gözüne baka baka onun gözündeki korkuyu zevkle izleyerek yapardı. Onu yakarken psikopatca zevkler alırdı. Yatağın kenarına gelip katlanmış örtüyü açıp güzel kızın bacaklarına örttü ,aslında o kusursuz bacakları izlemek güzel olabilirdi ama yalnız Batuhan yokken. Batuhan dostuna bakıyordu neden o kızın uzun bacaklarını örtmüştü ki şimdi izlemek zevkili olurdu belki daha sonra dokunmakta bunu aklına not etti ve geniş sırtını duvara yaslayıp dostunu izledi. Tehlikeli adam ellerini örtünün altına sokup pantolonun düvmesini açtı ama açarken elleri arada hırçın kıza değiyordu nankör vücudu daha fazla değsin bu kızı cayır cayır yaksın istiyordu ama Mete bu kızdan etkilenmemeye kararlıydı sevmiyordu bu uzun dilli şeyi. Düvmeyi açtıktan sonra zıncırınıda açtı ellerini kalçasının iki yanına koyup dar pantolnu sıyırdı parmakları göremediği ama tahminince beyaz tenine değiyordu pantolanunu tamamen sıyırıp kenara fırlattı ah şimdi ne yapacaktı bu kızla, üzerine örttüğü örtü çıkarırken dizinin hemen altına kadar açılmıştı. "Yardım gerkmi dostum" genç adamın can dostu arkasından seslendi ama mete kafasını sallayarak reddetti hem neye yardım edecikti ki dokunmasınamı tutmasınamı bakmamasınamı. Yüzü sinirle kasıldı adamın genç kızın açıkta kalan bacaklarını sinirle örttü gözü ha bire oraya takılıyordu. Tehlikeli adam derin bir soluk aldı dostunu göndermişti çünkü kızın bacaklarına nasıl baktığını görmüştü ve bu bakışlar pek hayra alamet değildi. Genç kıza bakıp soluğunu verdi soğuk ellerini birbirine sürtüp kızın bacaklarının bileklerine koydu ve odaklandı Metehan'ın vampir özelliklerinden biride iyileştirmekti ve Deniz o kadar başının etini yemiştiki normalde bir hareketiyle o sarı güzeli sustururdu ama sonrasında çekeceği tripi bir kendi bir Allah bilirdi Deniz onun kız kardeşi kadar değerliydi ve onu üzmek bir bebeği üzmek gibiydiydi hoş bebekleride sevmezdi ya. Avuç içinde hissettiği sıcaklıkla ellerini bacaklarında yukarı çıkarttı ve o eller yukarı çıktıkça bacağının her tarafı açılıyordu Metehan yine derin bir soluk verip gözlerini güç bela çekip kızın yüzüne yöneltti. Güzel kız yüzünü buruşturmuştu uykusunda bile bir nevi Metehan'a kafa tutuyordu. Tehlikeli adam yüzünde ki hafif gülümsemeyle ellerini biraz daha yukarı çıkarttı. Duyduğu hızlı ve sesli nefeslerle kafasını yine kıza çevirdi. Güzel kızın hızlı ve derin soluklar arasında göğüsleri inip inip kalkıyordu Metehan gözlerini inip kalkan göğüslerden çekip yüzüne baktı dudakları aralanmış yüzünde korku vardı. Kabus gördüğünü anladı genç adam ama ne bu kızı böyle korkutuyordu ki , zira tek korkusunun erkeklerin ona isteği dışı dokunması olduğunu biliyordu. Kafasını eğip ellerini biraz daha yukarı çıkarttı bacağının neredesye her tarafı iyileşmişti. Kızın solukları dahada arttı Metehan bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. Ama yinede karışmadı bu kızın acı çekmesi rüyasında bile olsa hoşuna gidiyordu. Ellerini dahada yıkarı çıkarttı genç adam "hayır" güzel kızın dolgun dudaklarından fısıltı gibi tek kelime döküldü ama Metehan'ın inanılmaz iyi duyan vampir kulakları ne dediğini anlamıştı peki bu hırçın kız neye hayır diyordu. Ne görüyordu rüyasında kim ne yapıyordu ona. Kafasını iki yana sallayıp dahada odaklandı ellerini dahada yukarı çıkarttı sonunda bu azap bitmişti. Güzel kızın bacaklarını tamamen iyileşmişti. istemesede ellerini çekti ve gözler önüne serilen uzun ve kusursuz bacaklarına bir kez baktı niye bu kadar çekici bir kızdı ki bu haliyle bile çok sexi görünüyordu sinirle kafasını iki yana sallayıp bacaklarını örttü. Ne oluyordu bu adama, fırlattığı pantolonu bulup vampir hızıyla alıp genç kıza biraz zorlansada giydirdi. Genç kız gördüğü kabusun etkisinden çıkmıştı solukları düzenlenmiş ve sakindi, ayrıca sayıklamıyordu da. Genç adam kızın yatağının kenarına oturdu ve maviye dönmüş gözlerini kızın kapalı gözlerine dikti. Vampirlerin gözleri renk değiştirirdi ama sadece kana susadıklarında oda sadece kızıl olurdu. Ama Metehan'ın gözleri garip bir şekilde her renge dönüyordu bazen siyah bazen mavi , yeşil ,gri, ela, kehribar ve tabiki kızıl. O an genç adamın aklına bir ayrıntı geldi Melis'in gözleride renk değiştiriyordu. Onu gözleri mavi , yeşil , siyah ve daha başka renklerdeyken görmüştü ve bu oldukça ilgisini çekmişti. Genç adam sessizce soluyan kıza baktı çok huzurlu gözüküyordu deminki halinden sonra böyle huzurlu olması nedense garibine gitmişti. Metehan gözlerini Melis'ten ayırıp düşündü bu kızı ikinci bayıltışıydı ilkinde hatırlamamasını sağlamışlardı ama bu seferde böyle bir şey yapmayacaktı zira hatırlasa ne olurdu ki ona hesap mı sorardı. Sorsa bile adam yerine konup cevap mı alacaktı o bu kıza sadece Deniz için katlanıyordu ve eğer o uzun dilini biraz daha kullanırsa kökünden sökülmesi an meselesiydi. Gözlerini tekrar Melis'e dikip yaklaştı boynunu örten uzun saçlarını çekip biraz daha yaklaştı beyaz boyundaki damarlar kulağına gelen kalp atışı sesi ve damarlardaki kanın akışı ağız sulandırıcıydı. Kanın kokusunu alamıyordu çünkü kızın boynundaki kolye anlamlandıramadığı bir şekilde kokuyu örtüyordu sanırım bir tür büyülü kolyeydi ve büyücülerin elinden çıktığı belliydi gerçi onlar siyah bir kalbin üzerinde kan lekeleri olan bir kolyeye büyü yapmazlardı onlar daha geleneksel şekillere önem verirlerdi güneş , üçgen ve tabi ay gibi şekkillere. Genç adam yutkundu kanın kokusunu alsın ya da almasın bu kız ağzını sulandırıyordu. İtiraf etmek gerekirse bu zamana kadar gördüğü en güzel kızdı hele basketbol oynarken kolyesi düşünce , o kokuya aklı gimişti onu o odada, yatağın üzerinde bir ısırıkta yiyip bitirebilirdi. Zaten kendine o gün zor hakim olmuştu susuzluğunu gidermek için tam en büyüğünden 10 torba kan içmesine rağmen susuzluğu adam akıllı geçmemişti. İşin gerçeği hala bu kızın kanına deli gibi susuyordu , o gün aldığı kanın enfes kokusu yakasına yapışmış her konuşmak için nefes aldığında genç adam azap çekiyordu, lakin bu okuldan o kızla beraber bir gün çıktığında o kanın tadına mutlaka bakacaktı hiç şüphesiz. Tehlikeli adam bu düşünceyle iblisi kıskandıran bir gülüş sergiledi ah bu çocuk iblisin ta kendisiydi öğretenler sağolsun. Duyduğu derin nefesler ile kafasını tekrar kıza çevirdi sanki suda boğuluyormuşçasına aldığı nefesler ile tekrar kabus gördüğünü anladı. Bir bilse her gece bu kabuslar yüzünden cehennemi yaşadağını. Genç adam umarsamadı kafasını çevirdi yere ,katlanamazdı bu eziğe, birazdan uyanırdı zaten. Kapının sesiyle o tarafa döndü içeri Meriç girince tam aradığı adama rastladığını anladı , yüzündeki gerçek gülümsemeyle dostuna baktı. "Gel Meriç gel , bak bakalım bu sakar ne görüyor rüyasında" dostuna yönettiği emirimsi soruyla, Meriç sadece dostu bu güzel kızın rüyasını niye merak ediyor diye düşündü. Zira Mete ve Meli'in birbirlerinden hoşlanmadığını biliyordu. Yinede ses etmedi kafasıyla onaylayıp yatağın kenarına geçti. Bu kıza karşı aslında kötü şeyler hissetmiyordu tabi bu iyi şeyler hissettiği anlamınada gelmezdi. Gözlerini yumup odaklandı kızın düşüncelerini saniyesinde görmüştü bu vampir vergisi yetenek öyle pek bulunmazdı. Biraz daha odaklandı zihni fazla karanlıktı yada rüyası diyelim daha öncede bu zihni okumuştu ama rüyaları görmek çok başkaydı. İnsan beyni karmaşık olduğu kadar kurgucuydu da, yani rüyalar çok kafa karıştırıcı olabiliyordu. Kızın zihnindeki karanlık biraz dağılınca Meriç odaklandı ve çenesini kaşıdı Melis'in rüyası çok sisli gözüküyordu ama bu sis öyle beyaz filan değil simsiyahtı en koyusundan. Sisin içinde bir kız silületi vardı. Daha dikkatli bakınca kızın mavi saçlarını hemen fark etti kulağının hemen altında kesilmiş dağınık mavi saçlar. Peki bu kız kimdi? Kız arkasını dönmüştü giydiği siyah kısa şortu kıvrımlı kalçasının hemen altında bitiyordu, üzerinde ise Meriç'in görebildiği kadarıyla beyaz bir tül vardı tülün içine yiydiği siyah sütyen kendini baya belli ediyordu öyleki Meriç kızı arkadan görmesine rağmen kim bilir ön tarafın manzarası nasıl olur diye düşündü.
Siyah sis biraz daha dağıldı o an Meriç fark etti kızın bacakları keskin bıçak izleriyle doluydu, öyleki yaralar temizlenmesine rağmen çok kötü gözüküyordu gözlerini sıkıp iyice odaklandı işte o an kız önüne döndü Meriç nefesini tuttu acaba bu kız Melis'miydi rüyasında kendini böylemi görüyordu ancak Meriç şaşkınlıkla nefesini bıraktı , kızın bacaklarının ön tarafı daha beterdi bıçakla o kadar kesilmişti süzgeçe dönmüştü hele bazı yerler koca bir yarıkla bezenmişti lakin bu bacaklar kesikle dolu olsa bile şekişleri çok güzeldi Meriç odaklanıp kızın yüzüne odaklandı ama gördüğü görüntüyle ağzı açık kaldı , bu kızın yüzü... çok kötüydü aslında bacağındaki yaralar halt etmişti kızın yüzünde koca koca morluklar , kafası kadar şişlikler , kesikler, deşikler , yanıklar evet sigara basıldığı çok belliydi nefesini tuttu meriç yanakları keskin bıçak yaraları ile doluydu , gözleri şişmişti ve morun en koyu tonuna bürünmüştü, dudağının her yeri patlamış hali haraptı. Meriç tuttuğu nefesi bıraktı bu kız kim olabilirdi ki Melis'miydi olabilirdi kızın yüzü öyle benzetilmiştiki bu yaralar Meriç'in anasınsa olsa anasını tanıyamazdı. Bıkkınlıkla nedesini verdi hangi şerefsiz birinsana bunu yapabilirdiki peki bu kızın Melis'in rüyasında ne işi vardı bu kız gerçekten Melis olabilirmiydi kızın fiziğinden yaşının 14 , 15 civarında olduğu belliydi yıllar önce birinden dayakmı yemişti bu güzel kızın başına ne gelmişti gerçi bakınca yüzü olmasada fiziği Melis'i az biraz anımsatıyordu o an bişe farketi Meriç ,bu kızın karnında tülün ardında keskin bişe ile bir şey çizilmişti ama ne olduğunu bir türlü göremiyordu. Mavi saçlı kız Meriç'e doğru bir adım attı. Aslında Melis'e doğru bir adım atmıştı Meriç olayları Melis'in gözünde görüyordu Melis kendini mi görüyordu acaba rüyasında mavi saçlı kız birkaç adım daha atıp Meriç'in elinde olan ama daha yeni farkettiği bıçağı aldı ve derin bir feryat kopardı.
"Dayanamıyorum artık 'yağmur' yetmiyor ,anlıyormusun ,acı artık yetmiyor belki ölürsem geçer, belki ölüm bana yeter" kızın sesini çıkarmak zordu ne Melis diyebilirdi Meriç ne başkası bu ses kısılmış ve pürüzlüydü kızın hasta olduğu aşikardı. Pürüzlü sesiyle devam etti Mavi saçlı kız "sözümü tutamadığım için özür dilerim" Mavi saçlı kız keskin bıçak ile önce sol sonra sağ bileğini acımadan kesti şüphesiz bu kurtuluşun alarmıydı peki hangi acının kurtuluşu ölümdü kim kurtulmak için öldürürdü. Kim canına kurtulmak için kıyardı. İnsan canına ölmek için değil öldürmemek için kıyar. Yada sadece kurtulmak için. Gözlerini açınca Meriç rüyanın bittiğini anladı. Direk ellerini yüzüne kapayıp ordanda saçlarını karıştırdı. Gözlerini uyuyan Melis'e çevirince nefes nefese hala uyuduğunu gördü bir an gözleri Melis'in kusursuz yüzüne kaydı o kadar yarayı bu güzelim surat alsaydı illaki iz kalırdı peki o kız kimdi. Gözlerini biraz daha yüzünde oyaladı hatta istemsiz birazda yaklaşmıştı kıza
"Çek lan siktiğimin gözlerini kızdan"...
İnstagram: hayal_crtk Kitap hesabım: kan_kokan_kitaplar |
0% |