@hayal_edelim
|
Bu son mutlu günlerin, o yüzden iyi eğlenceler Peri. Bu da ne demekti şimdi, biri benimle dalga geçiyor olmalı. Kim yapıyorsa bu şakayı hiç hoş değil. Koşar adımlarla abi min odasına daldım. Can (abi) “Hös be kızım, ne dalıyorsun içeri? Kapı çalmayı öğretemedik mi biz sana?" Peri “Abi, bir dur ya, şu an bir baksana" dedi. Abim sessiz ve uzun bir süre mesaja baktı, sonra birdenbire ayaklanıp telefonundan birini arayıp numaranın kime ait olduğunu araştırmalarını söyleyip kapattı. Can (abi) “Merak etme abicim, önemli bir şey değildir. Biri sana şaka yapıyordur büyük ihtimal ama biz yine de bakalım" dedi. Peri “Tamam abi, teşekkürler" diyip yanından öpüp odama doğru yol aldım. Sonuçta aramam gereken bir polis beyciğim var. Aziz'le nerdeyse bir saat konuştuktan sonra işim olduğu yalanını söyleyip telefonu suratına kapatmıştım, bu ona fazla bile. Bugün kızlarla sahilde piknik yapacaktık, o yüzden hazırlanmaya başladım. Üstüme beyaz papatya desenli bir elbise giyindim. Son kez bir şey unutmadığımdan emin olup yola koyuldum. Sahil kenarına yaklaştım da bir bildirim sesi geldi. Büyük ihtimal kızlar dandır diyip fazla umursamadan yürümeye devam ettim. Kızlara iyice yaklaşmışken bir bildirim sesi daha duydum, bu sefer de umursamadım, sonuçta neredeyse yanlarındaydım. (Yazar: Abla bir baksaydın, ben yanlarında olsam yine meraktan bakardım.) Peri “GELDİMM!" dediğimde hep bir ağızdan “Sonunda!" diye isyan ettiklerinde bir tırsmadım. Dil galiba bir miktar geç kaldığım için kızgınlar. (Yazar: Bir miktar mı? Tamı tamına bir saat geç kaldın Peri.) Napabilirim, yazar trafik vardı. (Yazar: Aaa yalana bak, sanki bilmiyoruz, başörtüsü olmadı diye ağlayıp sonra rümeli aktı diye baştan makyaj yaptığını.) Sus yazar, bunlar aramızda ufak tefek sırlar. (Yazar: Cidden pes.) Kızlara veda ettikten sonra anca telefonuma bakmayı akıl edebilmiştim. Sabahki numaradan iki mesaj vardı; 054**: Peri, elbisen çok yakışmış, beyaz hep senin rengindi. 054**: Ama böyle olmaz ki, niye mesajlarıma bakmıyorsun? Neyse, sen bakma, ben seni zaten izliyorum. Bu ne be, korkudan direkt arabayı kilitledim. Eve doğru sürerken bir yandan da babamı arıyordum ama telefonuna ulaşılmıyordu. Aziz'i de arayamıyordum, şu an bir toplantıdaydı. (Toplantıya girerken telefonlarını yanlarına almak yasaktı.) Son çare abimi aramaya başladım. Abim bana sakın olmamı ve direkt eve gelmemi, beni kapıda beklediğini söyledi. Ne kadar hızlı sürdüm, ne zaman eve geldim bilmiyorum, zaman kavramı benim için o an yok olmuştu ama sonunda evime varmıştım. Arabadan indim gibi abime koşup sarıldım. O kadar güçlü sarıldım ki bir daha hiç ayrılmak istemezmişçesine. Abim sırtıma dokundu, ben de ağlamaya başladım, canımdan can koparıyormuş gibi. Mahallede bazı kişilerin üzerimdeki bakışlarını hissediyordum ama ben hala olayların şokundaydım. Kafamı kaldırdım da mahallenin başında gördüm, kişi simsiyah giyinmiş, yüzü maskeli biriydi ve bana el sallıyordu. İşte o an titrediğimin yeni yeni farkına varıyordum... Sizce bu kişinin Peri ile derdi ne? Aşık mı, intikam mı, yoksa kıskançlık mı? Peki hangisi? |
0% |