Yeni Üyelik
36.
Bölüm

33.Bölüm(MUTLU GÜNLER)

@hayaldeyazar

Konağa geldiğimiz de herkes bizi sevinçle karşıladı Ruken anne ve Nasuh baba bebekleri pusetlerinden çıkarıp kucaklarına aldılar. Sevip dualarını ettiler yakalarına altın taktılar. Nasuh babam Ömer ve Yusuf için arsa verdi. Banada hasır bilezik almıştı.

 

"Babam zahmet etmişsin çok teşekkür ederim"

 

"Zahmeti mi olur kızım güle güle kullan"

 

Sıra Ruken anneye geldiğinde parmağından yüzüğünü çıkarıp verdi.

 

"Bu yüzük bana kayınvalidemden kaldı onada kayınvalidesinden kalmış aile yadigarıdır bundan sonra senindir"

 

"Annem bu çok özel bir hediye parmağımdan hiç çıkarmayacağım"

 

Ruken annenin verdiği yüzüğü parmağıma taktım.

 

Zerde ve Baran da bebeklere isimleri yazan künye yaptırmışlardı onları bileklerine taktılar.

 

Murat'la bizde Ömer'i Baran'a Yusuf'u da Zerde'nin kucağına verdik.

 

"Kucaklarınıza da çok yakıştı Allah en kısa zamanda sizlere de nasip etsin."

 

Zerde gülümseyerek 'amin' dedi.

Bebeklerin birden ağlamalarıyla ne yapacaklarını şaşırdılar kucaklarından alıp odama gitmek için müsade istedim.

 

"Hadi git kızım sen bebelerinin karnını doyur lohusasın hem yat dinlen bende gelir bakarım."

 

Başımla onaylayarak Murat'la odamıza girdik.

 

İkisini birden emzirmeye çalışıyordum sütüm yetmiyordu bu yüzden aynı zamanda da mama veriyordum. Karınlarını doyurduktan sonra daha dünyaya geldiklerini anlamadıkları için tekrardan uykuya dalmışlardı.

 

"Şimdide sıra benim hediyemde"

 

Elindeki kutuyu bana verdi açıp baktım içinde bizim ve oğullarımızın ismi yazan kolye vardı.

 

"Çok güzel olmuş bu Murat çok begendim artık bunuda hiç çıkarmam boynumdan diğer aldığın gibi hep boynumda saklayacağım"

 

"Daha bitmedi bu da senin"

 

Elinde şeffaf dosya içinde kağıt vardı onuda bana uzattı.

 

"Ne ki bu"

 

"Bak bakalım"

 

Elinden dosyayı alıp kağıdı çıkardım üzerinde Ayşe Kırhan Halk Eğitim Merkezi yazıyordu beni dinlemiş halk eğitim merkezi açtırmıştı.

 

"Murat bu gerçek mi sen şimdi halk eğitim merkezimi açtırdın."

 

"Evet orası artık senin ne yapmak istiyorsan onu yap sen iyileş bir kaç gün sonra gider görürüz."

 

"Ya sen mükemmel bir eşsin çok teşekkür ederim hayallerimin mimarısın iyi ki benim kocamsın"

 

"Güzel karım sen olmasan hiç bir şey olmaz sen benim başıma gelmiş en güzel şeysin"

 

Ona mimnetle sevgiyle aşkla baktım böyle bir eş gerçek olabilir miydi benim kocam gerçekti karısının her sözüne değer veren hayallerini gerçekleştiren biran için bile hiç keşke dedirtmeyen biriydi.

 

Bebeklerimizle günlerimiz hem güzel hemde çok zor geçiyordu. Birisi ağlamaya başladığında diğeride başlıyordu benimde psikolojim buna zor dayanıyordu Ruken anne de hep bizimleydi bebekleri uyuttuktan sonra benimde uyuyup dinlenmemi sağlıyordu. Murat gündüzleri şirkete gidiyordu. Asaf abi İstanbul'da ki şirketlerin başına geçmişti seve seve gitmişti oraya Eda'yla bir yola girmişlerdi yakında düğünleri olacaktı. Murat'ta bu yüzden şirketi ihmal etmeden gidiyordu geceleri bana yardıma kalkıyordu zaten bebeklerin sesinden uyumak ne mümkündü.

 

Akika kurbanları kesilmiş ihtiyaç sahiplerine dağıtılmıştı ardından kırk mevlidimiz okundu Ruken anneyle beraber bebekleri kırkladık ardından bende yıkandım hazırlanıp bebeklerle beraber salona geldim mevlüt için misafirler gelmişti herkes tebriklerini edip hediyelerini verdiler. Bebekleri sevip nazar dualarını okudular.

 

Sabah ezanıyla uyandım Ömer ve Yusuf 6 aylık olmuşlardı artık eskisi gibi beni uykusuz bırakmıyorlardı onları uykuya alıştırmıştık. Murat'la beraber namazımızı kıldık. Bugün artık okula geri dönüyordum. Hazırlanıp kahvaltıya indik. Selam verip oturduk.

 

"Anne bugün okula başlıyorum artık mamaları 2 saatte bir öğlende 5 kaşık kadar yoğurt yedirirsiniz olur mu?"

 

"Biliyorum kızım yaparım ben merak etme Emine de bana yardım eder."

 

"Yapacağınızdan şüphem yok ta işte anne yüreği ilk defa onlardan ayrı kalacağım birşey olursa aramanız yeterli"

 

"Aklın kalmasın burada en güzel şekilde bakarız torunlarıma"

 

"Sağol annem hadi Zerde çıkalım senide halk eğitime bırakırız." Halk eğitim merkezini 3 ay önce hizmete sunmuştuk ben hafta sonları gelip okuma yazma öğretiyordum. Hafta içleride Zerde ve Yaren hanımlara el işleri öğretiyorlardı. Umduğumdan fazla talep olmuştu buda beni çok memnun etmişti. Başta Zerde katılmak istemesede Baran'ın izniyle oda bizimle çalışmaya katıldı.

 

Konaktan çıktık ilk Zerde'yi bıraktık ardından Murat beni okula bıraktı. Çocuklar ellerinde bahçeden kopardıkları çiçeklerle beni karşıladılar. Koşarak gelip bana sarıldılar onların bu karşılamasına çok sevindim bende onları çok özlemiştim. Dersimize kaldıkları yerden devam ettik en son ders onlara güzel bir çizgi film açıp izlemelerini sağladım. Ders bitiminde herkes evlerine dağıldı. Murat beni almaya gelmişti beraber konağa gittik.

 

"Nasıldı bakalım ilk günün"

 

"Güzeldi ama Ömer'le Yusuf'u çok özledim"

 

"Daha ilk günün zamanla alışırsın Ayşe'm zor gelecekse istersen çalışma"

 

"Yok ağam öğretmenliği bırakamam hem çalışırım hem çocuklarıma bakarım oradakilerde benim çocuklarım gibi beni görünce nasıl sevindiler birde bahçeden çiçek toplamışlar"

 

"Sen hem çok iyi bir anne hemde çok iyi bir öğretmensin güzel karım kendini hiç eksik hissetme , bu arada Asaf aradı haftaya düğünleri varmış herkesi davet etti."

 

"Evet Eda da beni aradı bugün düğün İstanbul'da olacakmış"

 

"Evet ya herif tam hanım köylü oldu görüyor musun?"

 

"Eda'yı tanıdığımda tamda Asaf abiye göre olduğunu anlamıştım Allah tamamına erdirsin inşallah"

 

"İnşallah Ayşe'm"

 

Konağa geldiğimizde ilk çocuklarımın yanına gittim odada Emine abla Ruken anne vardı ikisi mamalarını veriyorlardı. Kucaklarından alıp öpüp kokladım.

 

"Seni aradılar kızım biz hep yanlarındaydık ama bakınıp durdular etraflarına"

 

"Oyyy annelerim benim bende onları çok özledim sizleri anne olunca daha iyi anladım."

 

"Ee evlat kolay büyümüyor kızım ne zorlukla bütüyorsun işte böyle seninkilerde büyüyecek kocaman delikanlı olacaklar inşallah ama hep bu hallerini özleyeceksin"

 

"Doğru söylüyorsun anne her anımızın kıymetini bilmek lazım"

 

"Hadi sofrayı hazır edelim Nasuh ağam söylenmesin" diyip odadan çıktılar. Bizde arkalarından indik yemekte biraz sohbet ettik Murat Asaf abinin düğününden bahsetmişti. 2 gün sonra yola çıkmaya karar verdiler.

 

Odalarımıza çekildiğimizde Murat Ömer'i bende Yusuf'u sallayarak uyuttuk. Ardından günün yorgunluğuyla bizde uykuya daldık.

 

2 gün sonra

 

Bugün konak telaşeliydi yola çıkacaktık herkes hazırlık yapıyordu. En çok hazırlığı yapanda bendim ilk defa iki çocukla uzak bir yere gidecektim. Murat eksik birşey olursa ordan alırız desede ben yine de elime aldığımı bavula koyuyordum. En sonunda İstanbul'a Murat'la beraber gidiyorduk hemde küçük bebeklerimizle beraber.

İstanbul'a geldiğimizde Asaf abi bizi karşıladı. İlk günün yorgunluğuyla herkes odalarına çekildi.

Sabah olduğunda kahvaltılarımızı yaptık. Bugünlük işimiz yoktu yarın düğünümüz vardı.

 

"Anne bugün siz evdesiniz nasılsa Ömer'le Yusuf size emanet biz Ayşe'yle gezmeye gidiyoruz."

 

Murat'ın birden bunu demesini beklemiyordum.

 

"Gidin tabi oğlum gençsiniz siz gezin keyfinize bakın"

 

"Çocuklarda gelseydi bizimle olmaz mı?"

 

"Zor gezersiniz yavrum karnı acıkır altı değişecek olur hadi gidin siz" Ruken annenin dediğiyle başımı salladım üstelemek istemedim.

 

Bize burukça bakan Zerde'ye baktım oda gezmek istiyordu da Baran pek niyetli durmuyordu.

 

"Zerde hadi sizde gelin bizimle eminim sende çok merak ediyorsundur burayı"

 

"Evet hemde çok merak ediyorum bizde gidelim mi ağam"

 

"Ben biliyorum zaten Zerde sen gitmek istiyorsan git"

 

Baran'ın dediğine Zerde çok üzüldü. Murat sinir oldu.

 

"Bizde biliyoruz heralde insan karısını yalnız bırakır mı kalk hadi sizde geliyorsunuz"

 

"Abin doğru söylüyor kalkın gidin sizde"

 

Baran daha fazla ısrarlara dayanamadı kalktı. Hep beraber gezmeye çıktık. Gitmek istediğim ne kadar çok yer varsa hepsini gezmiştik Sultan Ahmet camide şükür namazımızı kıldık. Ardından Ayasofya camisinde öğlen namazımızı kıldık. Topkapı sarayının heryerini gezdik kutsal emanetler kısmında ki peygamberimizin sakalı şerifini gördük. En çok etkilendiğim yerlerden biriydi Topkapı sarayı. Eminönünde balık ekmek yiyip tadına baktık yanında turşu suyuyla enfesti tadı. İkindi namazımı Eyüp Sultan caminde kıldık orada da çok dua ettik. Karşıya galata kulesine çıktık. Karşımızda İstanbul çok güzel gözüküyordu. Bir tek adalar kalmıştı onuda başka bir zamana ayırdık. Heryerini doyasıya gezip fotoğraflar çekinip evimize döndük.

 

Oğullarımızı öpüp kokladık beraber odamıza gittik. Gece Ömer'in ağlamasıyla kalktım karınları acıkmıştı hemen mamalarını yapıp karınlarını doyurdum biberonlarını yıkamak için mutfağa gittim. Mutfak camından bahçede kendi başına oturan Baran'ı gördüm neyi olduğunu sormaya gittim.

 

"Baran ağam hayırdır bu saatte neden burada oturuyorsun"

 

"Kendimi düşünüyorum Ayşe hayatımı , geçmişimi , geleceğimi"

 

"Şuan hayatında her daim senin yanında olacak bir karın var. Zerde seni çok seviyor ona bir şans vermelisin , Zerde'nin sevgisi sana çok iyi gelecek."

 

"Senin en çok şu güzel kalbine tutulmuştum Ayşe sen kıssaların en güzeliydin kalbimin bir köşesi hep sana ait olacak. Ama haklısın Zerde'ye şans vereceğim onunla aile olacağım , deneyeceğim."

 

"Zaman herşeyin ilacıdır doğru sevgiyi Zerde'yle öğreneceksin" diyip yanından ayrıldım. Bir insan kalbinde iki kişiyi taşıyabilir miydi o kalbi illaki birinden biri fethedecekti.

 

 

 

Bölüm sonumuz yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum 😊

 

 

Loading...
0%