Yeni Üyelik
38.
Bölüm

30.BÖLÜM

@hayaldeyazar

Bölüm şarkısı

Gitti canımın cananı

Ay le canım vay le canım oy canım

Bıraktı beni yaralı

Ay le canım vay le canım oy canım

Doktor gelse tabip gelse

Ay le canım vay le canım oy canım

Çare bulunmaz derdime

Ay le canım vay le canım oy canım

🥀

 

 

Kadir ağa sabah çalan telefonla açtı gözlerini arayan ağabeyi Kazım'dı.

 

"Kadir Karaca'ların oğlu Hamit hapisten çıkmış şimdi nerede olduğu belli değil hedefi yine Berat olmasın dikkat edin kendinize"

 

Kadir ağa sabah sabah çalan telefonun hayra olmadığını zaten anlamıştı kaç yıldır aralarında kan davası süren Karaca'ların oğlunun yine başlarına bela olmasından korktu.

 

"Şerefsizler bir bitmediler kaç yıldır hala sürdürüyorlar müebbet yemedimiydi o nasıl çıktı?"

 

"Adalet mi var Kadir giren elini kolunu sallayarak geri çıkıyor bulmuşlardır bir yolunu kafaları ne hainliğe çalışıyor başka bir haber daha duyarsam ararım yine Allah'a emanet olun"

 

"Sağolasın ağabey sizde Allah'a emanet olun"

 

Kadir ağa telefonu kapattı bu haber hiç iyi olmamıştı kaç yıldır sesleri çıkmıyordu şimdi yine peydah olmuşlardı. Esma hanımda konuşmaları biraz duyduğundan korkmaya başladı kendilerinden daha çok oğlundan gelinininden torunlarından dolayı korkuyordu bunca yıl oğlununun kılına zarar gelmesin diye ne çok uğraşmışlardı.

 

"Kadir Berat'ı ara bugün geleceklerdi aman dikkat etsinler biz adam gönderip aldıralım"

 

"Benimde aklıma öyle yapmak geliyor hanım sen ara sor kaçta ineceklermiş ben yollayayım"

 

Esma hanım onaylayıp telefonundan oğlunu aradı.

 

"Oğlum bindiniz mi ne zaman inersiniz?"

 

"Yenice bineceğiz anne 2 saat sonra ineriz sesin telaşlı geliyor birşey yok ya"

 

Esma hanım oğluna söyleyipte orada telaşa vermek istemedi.

 

"Yok oğlum hayırlısıyla dikkatle gelin aman diyim"

 

"Geliriz annem merak etme kapatıyorum şimdi görüşürüz"

 

"Görüşürüz oğlum"

 

Esma hanım telefonu kapatınca iki saatin nasıl geçeceğini bilemedi haberi aldıklarından beri karı koca bir hal çare düşünmeye başladılar bu kan davası onları kaçıp evlenmeleri yüzünden olmuştu bu zamana kadar kaç sefer kan dökmeye yeltenmişlerdi de başarılı olamamışlardı yine aynı şekilde yeltenirler diye korkuyorlardı. 2 saatin sonunda Kadir ağa adamlarını havaalanına gönderdi.

 

Berat ve Naze uçaktan inince havaalanında onları adamlarınının karşıladığını görünce bir terslik olduğunu anladı. Naze korkup kocasının elini sıkı sıkı tuttu.

 

"Berat birşey oluyor"

 

"Korkma delalım bizim adamlarımız da birşey olduğu doğru hayırdır inşallah"

 

Rezan'da adamların geldiğini görünce Berat'ın yanına gidip sordu.

 

"Hayırdır Berat ne oluyor"

 

"Bilmiyorum gidince öğreneceğiz"

 

"Bana da haber ver"

 

Berat kafasını sallayıp karısıyla beraber arabaya binip konağa doğru gitti. Kadir ağa ve Esma hanım onları kapıda karşıladılar.

 

"Çok şükür oğlum sağ salim geldiniz ya"

 

Esma hanım oğluyla gelinine sıkı sıkı sarılıp torununu kucağına aldı.

 

"Baba neler oluyor hayırdır adam göndermişsin"

 

"Hamit Karaca hapisten çıkmış amcan arayıp haber verdi nerede olduğu bilinmiyor bir hainlik peşindeler kesin"

 

Berat aklına gelenle doğru tahmin etmişti onlardan başka düşmanları yoktu.

 

"O piç kurusu yaşıyor mu daha hapise göndermeden önce ezmek gerekirdi başını"

 

"Nerede olduğunu bulsak ben kendim ezeceğim onun başını kanı bozuklar bir bitmediler"

 

Esma hanım korku dolu gözlerle oğluna bakarak konuştu.

 

"Aman oğlum siz kendinize dikkat edin o pislik bulunasaya kadar konaktan çıkmayın"

 

"O şerefsizden korkacak değilim anne bir bok yapamaz gidip kendim bulacağım bir ömür korkarak yaşayacak değiliz"

 

Berat sinirlenip konaktan gitmek için yeltenirken karısının kolundan tutmasıyla durdu.

 

"Hayır Berat hiç bir yere gidemezsin ya sana birşey olursa ben ne yaparım bizleri düşün Ahsen'i düşün ölürümde şu kapıdan çıkmana müsade etmem"

 

Berat gözleri yaşlı bir şekilde bakan karısının yanağına elini koyup okşadı.

 

"Ne diyorsun Naze'm sen ne ölmesi bir an önce bulup işini bitirelim ki sürekli diken üzerinde olmayalım sizi düşünmesem ne için bulmak isteyeyim o kansızı"

 

Naze kocasının önüne geçip dikildi onu ezip gitmezdi.

 

"Hayır Berat asla izin veremem sen onu vurunca ne olacak bitecek mi onlar yine hırslanacak hayır hiç bir yere gitmiyorsun göndermem"

 

"Naze doğru söyler oğlum sen karışma bu benim meselem ben halledeceğim karını da al odanıza çıkın yoldan geldiniz"

 

Berat zaten karısının önüne dikilmesiyle onu ezip geçemeyeceğini biliyordu babasının da lafıyla uzatmadan karısıyla beraber odalarına çıktı.

 

"Berat o herif bulunasaya kadar konaktan çıkma"

 

Berat karısının korkusunu biliyordu da bir korkak gibi de konakta sığınıp kalmayacaktı.

 

"Hiç birşey yapamaz gülüm korkma saklanacak değilim"

 

Naze elleriyle kocasının yüzüne dokunarak konuştu.

 

"Nasıl korkmam sen benim kocamsın evimsin yuvamsın kızımın , karnımda ki oğlumun babasısın herşeyimizsin Berat sana birşey olursa yaşayamam"

 

Berat karısının sözleriyle kollarıyla sarıp sıkıca sarıldı saçlarından öptü.

 

"Bana birşey olmayacak kimseye birşey olmayacak üzülme korkma ben hep senin yanındayım"

 

Telefonunun çalmasıyla karısınından ayrılıp baktı arayan Rezan'dı.

 

"Berat ne yaptın öğrendin mi ne olmuş?"

 

"Hamit Karaca kansızı var ya hapisten çıkmış ondan yollamış babam adamları"

 

"Vay şerefsiz yolunu bulup çıkarmışlar neredeymiş gidip sıkayım kafasına"

 

"Nerede olduğunu bilen yok bulduğum ilk yerde ben sıkacağım itin kafasına"

 

"Bende araştırayım birşey bulursam haber ederim"

 

"Tamam sen işine bak bu benim meselem"

 

Rezan Berat'ın dediğiyle sinirlendi.

 

"Ne zaman senin meselen benim meselem diye ayırır olduk herşeyi bir halletmedik mi Berat yeter artık"

 

Berat Rezan'ın sitemine uzatıp birşey demedi.

 

"İyi ne yapıyorsan yap haber edersin"

 

Rezan Berat'ın dediğinden sonra tamam diyip telefonu kapattı ilk işi heryere haber salmak oldu bunca zaman kan kardeşiyle birbirlerini korumuşlardı şimdi de aynısını yapacaktı eskiden nasılsa şimdi de aynısıydı Rezan için birşey değişmemişti.

 

***

 

Şu bir hafta içinde her bir yana Hamit'i bulmak için haberler salınmış ama ne bir iz ne de bir haber dahi yoktu sanki yer yarılmış yerin içine girmişti. Naze ve Esma hanım Berat'ın dışarı çıkmasını istemese de Berat eli kolu bağlı oturup beklemeyeceğinden annesiyle karısını dinlemeden çıkıyordu. Arada kendi başına çıkıp dolaşıyordu amacı Hamit onu tek görürde ortaya çıkar diye düşünüyordu ama Hamit'ten hiç bir iz yoktu karşısına da çıkmıyordu daha fazla beklemeden konağa geri döndü.

Akşam yemeklerini yerken konu hala Hamit'ti Berat iz olmadığını söyleyip rahatlamaya çalışıyordu.

 

"Hala yok ortalarda kendimde dolaştım karşımada çıkmadı"

 

Naze korkarak kocasına dönerek konuştu.

 

"Ne Berat sen nasıl kendin dolaşırsın ya biz burda seni düşünmekten bir hal oluyoruz"

 

Berat birşey diyecekken babasınım telefonunun çalmasıyla durdu arayan amcasıydı.

 

"Alo ağabey bir haber mi var yoksa?"

 

"Vardır Kadir Galip Karaca haber salmış kardeşi Hamit'i yurtdışına yollamışlar bizim husumetimiz bitmiştir bir daha kan dökülmeyecek diye söz vermiş"

 

"Bunların sözlerine ne kadar güvenilir ağabey?"

 

"Galip Karaca'yı bilirim ötekilere benzemez bir söz verdiyse tutar içiniz rahat olsun ben yine de burada göz kulak olurum birşey olursa haber ederim"

 

"Dediğin gibi olsun ağabey Allah'a emanet olun"

 

Kadir ağa telefonu kapatıp ailesine döndü.

 

"Hamit'i yurtdışına yollamışlar husumetimiz bitti kan dökülmeyecek diye de söz vermişler"

 

"Şerefsizler anca öyle kaçarsınız işte"

 

"Biz yinede dikkatli olalım oğlum bunların sağı solu belli olmaz"

 

"Oluruz babam onlardan korkumuzda yok"

 

Berat sofradan kalkıp Rezan'ı aradı.

"Rezan Hamit yurtdışına kaçmış aramana gerek yok amcam haber verdi."

 

"Haber ne kadar doğrudur?"

 

"Abisi Galip haber yollamış amcama kan davası bitti diyerek"

 

"Galip demek duymuştum adını aralarında tek adam olan oymuş dedikleri gibi olsun bakalım da biz yine boş olmayalım"

 

"Doğru yine bir gözümüz kulağımız onlarda olsun"

 

"Selim aradı birde yarın buraya geliyorlarmış şu olaylar varken gelmeleri ne kadar doğru arıyıp başka zaman gelin diyeyim"

 

"Gelsinler ne olacak okadar adamlarsa sözlerinde duracaklar ozaman"

 

Rezan'da Berat'ın lafı üzerine söz söylemeyip telefonu kapattı.

 

Berat şu bir hafta içinde karısının sürekli tedirgin olmasından dolayı yanına gidip rahatlatmaya çalıştı hamileydi bu kadar stres iyi değildi.

 

"Güzelim rahatla artık bak korkulacak birşey yok"

 

"Bilmiyorum Berat içimde hala kötü bir his var"

 

Berat karısının göbeğine dokunup okşamaya başladı elinin altında bebeğinin hareketleri neşesini yerine getirdi.

 

"At o kötü hisleri içinden bak oğlumuz da etkilenecek nasıl hareket ediyor ya mucize gibi"

 

Naze de kocasına karşılık elini elinin üzerine koydu.

 

"Gerçekten bir mucize çok hareketli hep böyle hep tekmeliyor"

 

Berat karısının göbeğine doğru biraz daha yaklaştı.

 

"Futbolcu mu olacaksın yoksa Yiğitim"

 

Bebek babasını hissetmiş gibi sözüne karşılık tekme attı.

 

"Babasının oğlu hele bir doğda"

 

"Bu arada Naze yarın Selim ve Elçin gelecekler hazırlık yaparsınız burada ağırlarız"

 

"Aaa öyle mi tabi ki yaparız da keşke daha erken haber verseydin"

 

"Benimde yeni haberim oldu Selim'in işlerine aklım ermiyor adam uçuyor resmen"

 

Naze kocasının sözüne küçük kahkaha atarak karşılık verdi.

 

Sabah olduğunda Naze erken saatte kalkıp mutfağa indi.

 

"Suzan abla bugün misafirlerimiz geliyor hazırlık yapalım"

 

"Biz yaparız gelin ağam sen ne istersin onu söyle"

 

"Olur mu abla bende yardım edeyim"

 

"Sen istediklerini söyle gelin ağam biz hallederiz"

 

"Ususi istediğim birşey yok sen herşeyi güzel yaparsın abla sana bırakıyorum"

 

Naze yardım edilmesine izin verilmeyince el mecbur mutfaktan çıktı.

Kahvaltılarını yaptıktan sonra Berat ve Naze misafirlerini karşılamak için havaalanına gittiler. Ceylan ve Rezan da gelince beraber beklemeye başladılar. Biraz zaman sonra Selim ve Elçin gelince yanlarına gidip görüştüler.

 

Misafirlerinide alıp Mardin'de gezilecek bir kaç yeri gezdirip akşam yemeği için konaklarına geri döndüler. Yemeklerini yedikten sonra adamlar salonda otururken kadınlarda oturma odasına gidip oturdular.

 

"Buranın havası doğası tarihi müthiş nasıl güzel konaklara hayran kaldım."

 

Naze Elçin'in dediğine gülerek cevap verdi.

 

"Beğenmene sevindim İstanbul'la aralarında çok fark var bende buradan oraya gidince çok farklı gelmişti."

 

"Öyle ama sen buralı değil gibisin farklısın"

 

Naze Elçin'in dediğine şaşırsada kim görse öyle diyordu.

 

"Buralıyım yani babam buralı annem yabancı ben ona benziyorum"

 

Elçin "anladım" dercesine kafasını salladı.

 

"Siz Selim abiyle nasıl tanışıp evlenme kararı aldınız"

 

"Bizimki baya hızlı oldu gerçi ben Selim'i biliyordum ailelerimiz ortak iş yapıyor onlar tanıştırdı onlara göre mantık evliliği gibi oldu ama bizce öyle değil"

 

"Size göre aşk çoktan başlamış ozaman"

 

"E öyle diyebiliriz sizler nasıl evlendiniz"

 

Naze sorulan soruyla düşündü başta Berat'la evlenmeyi hiç istememişti ne çok ağlamıştı vazgeçmişti ama ne nasipten nede kaderden kaçış yoktu ozamanları düşününce iyi ki evlendim diye düşündü.

 

"Berat beni çocukluktan beri seviyormuştu ben görememişim istemeye geldiklerinde kabul ettim öylelikle evlendik şimdi çok muyluyum iyi ki evlenmişim diyorum kocamı çok seviyorum"

 

"Ne güzel hep özenmiştim çocukluk aşkıyla evlenenenlere , Ceylan peki siz nasıl evlendiniz"

 

"Biz berdel yoluyla evlendik"

 

Elçin berdelin ne olduğunu bilmediği için merak edip sordu.

 

"Berdel nedir?"

 

"Rezan'ın kardeşi Ezo'yla abim kaçınca kan davasına dönüşmesin diye Rezan'la biz evlendik"

 

Elçin duyduğuyla şaşırıp ne tepki vereceğini bilemedi.

 

"Aa çok şaşırdım onlar birbirilerini sevip mutlu olurken siz zorla mı evlendiniz"

 

Ceylan zorunluluktan evlenmişlerdi ama Rezan'ı oda biliyordu başkasıyla evlenip perişanlık çekmektense ağayla evlenmek onun için kötü değildi.

 

"Bende biliyordum Rezan'ı şuanda mutluyuz"

 

"Sevindim öyleyse yoksa bir ömür sevmediğin biriyle geçmesi çok zor"

 

Naze konuyu biraz daha geniş tutarak konuşmaya başladı.

 

"Burada severek evlenen kişiler azdır ailen kimi istiyorsa onunla evlenirsin berdel olursun hatta daha kötüsü sırf erkek çocuğu doğursun diye kuma bile gidersin"

 

"Burada hayatlar çok zor anlaşılan herkesin yaşam tarzı alışkanlığı farklı"

 

Naze ve Ceylan Elçin'in dediğini onaylayıp konuyu kapattılar geç vakit olduğundan Ceylan ve Rezan konaktan ayrıldı. Selim ve Elçin de kendi odalarına çekildiler bu gece Erdağ konağında misafir olacaklardı yarın ise Arslan konağında misafir olup ertesi gün İstanbul'a gideceklerdi.

 

Naze ve Berat'ta odalarına gidip günün yorgunluğunu atmak için yatağa girip birbirlerine sarılarak uykuya daldılar.

Sabah olduğunda hep beraber kahvaltılarını yaptıktan sonra konaktan çıkıp Selim ve Elçin'i Mardin'in geri kalan yerlerini de gezdirdiler akşam olunca Arslan konağına yemeğe gittiler.

 

Hesna hanım karşısında Berat'la Naze'yi görünce çok sevindi yanlarına gidip sarılarak onları karşıladı.

 

"Naze , Berat geldiniz ya hoşgeldiniz yavrum"

 

Naze kendisine sarılan yengesine aynı karşılıkla sarıldı.

 

"Geldik yengem ben burayı nasıl yok sayarım siz benim ailemsiniz"

 

"Sizde bizim evladımızsınız hadi buyrun geçin içeriye"

 

Hesna hanım misafirlerinide içtenlikle karşılayıp davet etti yemeklerini yiyip sohbetlerini ettikten sonra konaktan ayrıldılar yarın Selim ve Elçin'i yolcu edeceklerdi.

 

Naze ve Berat konağa geldiklerinde odalarına çıktılar şu iki gün Naze için çok yoğun ve yorucu geçmişti hamile olduğu için zorlanmıştı uykusununda bastırmasıyla kocasının yanına kıvrılıp gözlerini yumdu.

 

Naze sabaha içinin sıkıntısıyla kalktı neden öyle hissettiğine anlam veremedi sanki kalbinde sızı varmış gibi hissediyordu hamileliğin verdiği duygu değişikliği ve kan davası olayı canını epey sıkmıştı ona yordu. Kocasıyla kızının uyanmasından sonra hazırlanıp kahvaltıya indiler.

 

İçinin sıkıntısı yemesine engel oluyordu yinede kimseye belli etmeden kahvaltısını yaptı kimseyi tedirgin etmek istemiyordu bugün arkadaşlarını yolcu edeceklerdi. Uçak saatinin akşam üzeri olduğundan önce çiftliğe gidip biraz vakit geçirdikten sonra havaalanına gitmeye karar verdiler.

 

Çiftliğe gittiklerinde Berat Rezan ve Selim otururken Naze de Ceylan ve Elçin'e çiftliği dolaştırdı biraz gezindikten sonra eşlerinin yanına gidip oturup sohbet etmeye başladılar keyifleri yerinde otururken bir çift gözün onları izlediğinden habersizlerdi. O bir çift göz ise Hamit'e aitti yurtdışına çıkacağım diyerek abisini kandırmış suların durulmasını sağladıktan sonra gizlice Mardin'e gelmiş saklanmış asıl hedefini gözüne kestirmişti amacı Berat'tı ama onların daha çok canının yanmasını istediğinden hedefini karısına dikmişti hatta karnında ki doğmamış bebeği hedef almıştı. En uygun zamanı kollamış çiftliğe geldiklerinde etrafında boş olduğunu bildiğinden en doğru yerin burası olduğunu düşündü. Hepsinin ayaklanıp kalktığını görünce hedefini alıp tam karşısında ki Naze'ye doğru elindeki silahı doğrultup gözünü kırpmadan tetiğe bastı.

 

Keyifle otururken uçak saatinin az kalmasından dolayı arabalara gitmek için ayağa kalktılar.

Silah sesinin patlamasıyla herkes birbirine bakarken Naze karnına isabet eden mermiyle elini karnına götürüp kanının bulaştığını görünce acıyla beraber sadece "bebeğim" diyebildi anında gözleri kararıp yere yığıldı.

 

Berat karısının acıyla çıkan sesini duyup korkuyla baktığında Naze'nin vurulduğunu görünce bütün dünyası başına yıkıldı haykırırcasına adını söyleyip kucağınla tuttuğu gibi gözlerini açması için yalvardı.

 

"Nazeeeee"

 

Rezan silah sesini duymasıyla kimin olduğunu bulmak için silahını çıkarıp arka taraflara gideceği sırada Berat'ın sesini duymasıyla bir koşu yanlarına geldi Naze'yi yerde kanlar içinde görünce beyninden vurulmuşa döndü. Ceylan Selim ve Elçin de korku dolu gözlerle şok olmuşcasına onlara bakıyorlardı.

 

Berat kucağına aldığı gibi Rezan'a seslenip arabaya doğru götürdü. Korku bütün bedenini esir almıştı karısının karnından akan kanlar onu dehşete düşürmüştü gözleri kapalı olan karısına hala gözlerini açsın diye yalvarıyordu.

 

"Naze Allah aşkına gözlerini aç kurban olayım aç gözlerini bırakma beni"

 

Rezan'da Berat'tan farksız sayılmazdı Berat'ın yakarışlarını duydukça kahroldu arabayı sürebildiği kadar en hızla sürdü.

 

Berat yol boyu karısının elini tutmuş hiç bırakmamıştı diğer eliylede yüzünü okşayıp sıvazlıyordu gözlerini açsın diye uğraşıyordu ama Naze kanlar içinde öylece kocasının kucağında yatıyordu. Hastaneye geldiklerinde Berat karısını kucağından indirmeden bağırarak doktoru çağırıp sedye istedi.

 

"Yardım edin çabuk doktoru çağırın çabukkk"

 

Doktor ve hemşireler Berat'ın sesini duyunca bir koşu yanlarına gelip Naze'yi sedyeye yatırıp ilk müdahalelerini yaparak ameliyathaneye aldılar.

 

"Ameliyata alalım hemen"

 

Berat son kez karısını sedyeye koyduktan sonra gözlerinden akan yaşla beraber yanağından öptü. Ameliyathaneye kadar eşlik edip kapısında beklemeye başladılar.

 

"Ona birşey olursa ben yaşayamam Allah'ım nolur ikisinede hiç birşey olmasın"

 

Berat çaresizlikle korkuyla dua ediyordu. Rezan'da gözleri dolu şekilde yanına gelip omzuna dokunup arkadaşına sarıldı.

 

"Birşey olmayacak Naze güçlüdür bırakmaz bizi"

 

Rezan arkadaşına teselli veriyordu ama kendide ondan farksız değildi Naze'ye birşey olacak diye ödü kopuyordu. Naze'yi o halde görünce kimin ateş ettiğini göremediği için arayıp adamlarına talimat verdi.

 

Haberi alan Esma hanımlar ve Hesna hanımlar bir koşu hastaneye geldiler.

 

"Noldu benim kızıma kim yaptı bunu kim"

 

Hesna hanım ağlayarak yakara yakara söylendi.

 

Esma hanım kimin olduğunu bildiğinden kendilerinin yüzünden gelinine zarar geldiği için ağlamalarını daha da şiddetlendirdi.

 

Osman ağa Kadir ağayla konuşup kimin yaptığını öğrenmeye çalıştı. Ameliyatın uzun sürmesi Berat'ı daha da korkutuyordu yerinde duramıyor sürekli kendini suçluyordu.

 

"Kaç saat oldu niye kimse çıkıp birşey demiyor çıldıracağım karım ne halde durumu nasıl hiç bilmiyorum keşke o kurşun bana gelseydi"

 

Kadir ağa oğlunun feryatlarıyla daha da üzüldü yanına gidip teselli etmeye çalıştı.

 

"Kendine gel oğlum karın da bebeğinde iyi olacak birşey olmayacak"

 

"Bizim yüzümüzden oldu baba inanmayacaktık o şerefsizlere yaktılar yüreğimizi"

 

Herkes kendini suçlarken ameliyathanenin kapısının açılmasıyla herkes korkuyla çıkan doktora baktılar iyi bir haber duyalım diye beklediler.

 

Berat doktoru görür görmez koşar adım yanına gitti.

 

"Karımın bebeğimin durumu nasıl doktor Allah aşkına iyi birşey söyle bize"

 

Doktor maskesini indirip korku dolu gözlerle kendisine bakan aileye haberi vermekte zorlandı.

 

"Berat bey Naze hanımın durumu iyi şimdi yoğun bakımda bu gece takip edeceğiz"

 

Herkes doktorun ağzından Naze'nin iyi olduğunu duyup rahatlarken Berat bebeğinide merak ediyordu içi içini yiyordu.

 

"Peki bebeğimiz nasıl oda iyi mi?"

 

"Malesef bebeği kaybettik buraya geldiğinde anne karnında ölmüştü başınız sağolsun ayrıca kurşun karnının üst kısmına geldiğinden rahmi zarar görmüş bir daha anne olamayabilir"

 

Berat duyduğuyla yıkıldı canından can gitmişti karısı kurtulmuştu ama günahsız meleği uçup gitmişti yere çöküp kafasını ellerinin arasına alarak dövünmeye başladı.

 

"Ben Naze'nin yüzüne nasıl bakarım Yiğitimiz gitti diye nasıl derim bir daha anne olamayacaksın diye nasıl derim Allah'ım benim canımı alsaydın"

 

"Vayyy benim kadersiz kızım bu da mı gelecekti başına oyyyy"

 

Hesna hanım feryat figan ağlıyordu.

 

"Nerelere gidem biz korktuğumuz başımıza geldi ne istediler gelinimden doğmamış yavrumuzdan ne istediler."

 

Esma hanım da hem kendini suçlayıp hemde ağlayarak acısını yaşıyordu.

 

Kadir ağa ve Osman ağa doktoru görünce ayağa kalkmışlardı iyi haber verecek sanarken bebeğin ölümüyle yıkılıp oldukları sandalyeye zorla oturdular.

 

Rezan da doktoru duyar duymaz Naze ve bebeğinin acısını içinde yaşayıp Berat'ın yanına gitmiş intikamlarını alacağına dair yemin etmişti.

 

"O şerefsizi bulup gebertmeden gelmeyeceğim"

 

"O kansız piçi bana sağ getir Rezan kendim cezasını keseceğim"

 

Rezan Berat'ın dediğini onaylayıp hastaneden dışarı attı kendini boğazına takılmış olan yumruğu zor yutkunup Hamit'in peşine düştü. Kadir ağa ve Osman ağa da Rezan'ın arkasından gittiler.

 

Doktorun dediğiyle herkes hüzne boğulmuştu küçücük bebeğin ölümü herkesi yıktı.

 

 

 

Bölüm sonumuz Naze'mizin yüreğinde hiç kapanmayacak yara açıldı🥺 Bölüm hakkındaki düşünceleriniz neler? Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum 😍

Loading...
0%