Bölüm şarkısı
Sen susunca karışır içim
Tükenir aşkım sensiz gül
Sen açınca çözülür içim
Yaşarım aşkı senle gül
Bahar dallarına ayaz vurunca
Boynun bükülüp yas olunca
Sen bir güldün, ben bir gonca
Nasıl büyürüm sensiz olunca?
Sen olmasan ben solarım
Gül beyaz gül açarım
Sen olmasan ben solarım
Gül beyaz gül açarım
🤍
Kadir ağa çekip giden oğlunun ardından salonda ki ağalara bakarak konuşmaya başladı.
"Hazar ağa , İbrahim ağa ve siz Karacalar oğlum Berat'ın dediğini duydunuz bundan sonra ne kan davası ne kan bağı nede kuma lafını duymayacağız bundan sonra konu kapanmıştır"
Ardından Zakir Karaca ya yaklaşıp işaret parmağını kaldırarak devam etti.
"Eğer ki sen en ufak bir hamle dahi yapmaya kalkarsan ölümün benim elimden olur haberin olsun tek seni gebertmeklede kalmam bilmiş ol bizden uzak duracaksınız"
Zakir Karaca bu lafları yiyecek adam değildi hem kızına göz dikmişlerdi hemde öldürmekle tehdit ediyordu sinirinden tek laf dahi etmeden belindeki silahına sarıldı çıkaracağı sırada oğlu Galip babasının elini tutup durdurdu.
Galip ağa babasının durmayacağını bildiğinden tekrardan aşiret ağalarına dönüp son sözün söylenmesini istedi.
"Hazar ağa ve İbrahim ağa sizlere hürmetimizi bilirsiniz buraya barış için çağırdınız bizleri ama barış için kuma olmasını istersiniz bunu ne ben kabul ederim nede Berat kabul eder bundan sonra daha fazla kan dökülmesininde manası yoktur sizlerin önünde babamdan söz alarak bu kan davasını bitirmeye yemin ediyorum"
Kazım ağa Galip Karaca'nın bu denli kendinden emin konuşmasıyla takdir etti Zakir Karaca gibi bir heriften böyle düzgün karakterli bir çocuk nasıl olmuş diye düşünmeye başladı.
Araya girip oda yemin verdi.
"Galip Karaca'nın hakkı vardır bu barış kuma olmadan olmalı bizde kan davasını bitirmeye yemin ediyoruz"
Hazar ağa ve İbrahim ağa da iki aileninde kan davasını bitirme yönünde kararlı olduklarını görünce kuma olayını da uzatmadan barışın sağlanmasına karar kıldılar.
"Eğer ki sizler söz verip yemin ettiyseniz bundan geri dönüşü yoktur sözünden geri dönmenin cezası ölümdür bundan sonra Erdağ ve Karacalar arasında kan davası değil barış olmuştur."
Kadir ağa ve Kazım ağa son sözleri duyduktan sonra daha fazla salonda durmayarak çıktılar. Aşağıda onları ayakta bekleyen Esma hanım telaşla kocasına baktı.
"Hadi Esma gidiyoruz"
Esma hanım kocasının kesin tavrından sonra ses etmeyerek usulca yanında yürümeye başladı.
Dildar hanım ve Helin de salondan çıkan erkeklere baktılar Helin Berat'ın Naze'yi elinden tutup götürmesinden sonra bütün umutları tükenmişti kendince hala eksik kadını nasıl sevebilir diye düşünüyordu yinede hüküm verilseydi eninde sonunda onun karısı olurdum diye düşünüyordu bir umut babası ve abisinin gözlerine baktı ağzından çıkacak söze bakıyordu.
Dildar hanım kocasından çekindiği için oğluna doğru dönüp korku dolu gözlerle bakarak sordu.
"Oğlum ne karar çıktı"
Galip ağa anasının gözündeki korkuyu görüyordu kızını asla kuma olarak vermeyeceğini biliyordu
.
"İçin rahat olsun anam barış sağlandı Helin kuma gitmeyecek"
Dildar hanım rahatlamış bir şekilde derince bir nefes verdi kim kızının kuma gitmesini isterdi ki hemde kocasının suçu yüzünden kızı neden ödesindi çok dua etmişti ki şükür ki kabul olmuştu.
"Çok şükür yarabbim Helin'im yine yanı başımda olacak"
Helin abisinin ağzından çıkanları duyunca son umududa tükenmişti Berat'a kavuşma hayali hayal olarak kalmıştı kendine yandı en çokta evli bir adamı hala isteyip sevmesine yandı. Annesinin sevinçle sarılmasına karşılık bile veremedi öylece kalakaldı kendisine anlamsızca bakan abisiyle göz göze geldi dolan gözlerindeki yaşı akıtmamak için uğraştı gözünü kaçırdı ama abisi inatla kardeşinin neden böyle olduğunu anlamaya çalıştı annesinin ayrılmasını bekledikten sonra kardeşinin yanına yaklaşıp usulca kolundan tutup konağın dışına çıkardı.
"Helin'im güzel yüzüne hüzünlendiren şey nedir? Dediğimi yanlış mı anladın yoksa kuma olmayacak dedim"
Helin abisinin anlamış olmasından dolayı çekindi ne demeliydi ben kuma olmak istiyorum Berat'ı her türlü istiyorum mu deseydi ses etmek istemedi gözlerini karşıda ki noktaya dikti dikkatle hüzünle orayı izledi.
Galip kardeşinin sessizliğiyle üzerine gitmek istemedi söyleyemeyeceği şeyler olduğunu düşündü hiç bir zaman kardeşini kısıtlamamıştı her zaman her dediğine saygı duymuştu üzülmesinide istemezdi şimdi üzgün olması onuda üzmüştü kardeşinin gözlerinin takılı kaldığı yere doğru dönüp baktı.
Karşılarında arabanın önünde dikilmiş Erdağları gördü Berat karısı Naze'nin elini sıkı sıkı tutmuş babasıgille hararetli birşeyler konuşuyordu. Bakışlarını onlardan çekip kardeşine döndü neden onlara bu kadar hüzünle bakıyordu aklına gelen şeyle hızla kardeşinin gözlerine baktı değildir diye düşünmeye başladır değildir Helin bunu yapmaz dedi yinede ağzından duymak istedi şaşkınlıkla sordu.
"Helin?"
Helin abisinin anladığını anlamıştı artık saklamak istemedi bu zamana kadar neyi istediyse abisi hep yapmıştı herşeyde arkasında durmuştu ondan gönül yarasını gizlemeyecekti gözlerini sıkıca yumup derin bir nefes verdi.
"Berat , görüyor musun abi karısını ne kadar çok seviyor beni hiç görmedi bile"
Galip duymak istediği şeyden korktu yalan olduğunu söylesin istedi ama kardeşi korkusuzca itiraf etmeye başlamıştı. Düşüncesinin duygularının yanlış olduğunu söylemek istedi.
"Kardeşim Helin'im ne dediğinin farkında mısın sen Berat evli"
Helin abisinin sözü üzerine omuz silkip alaycı bir gülüş takınıp konuştu.
"Evet evli biliyorum ama ben ona bekarken sevdalandım abi ozamanlarda görmedi ki beni demekki ozamanlarda Naze'yi seviyormuştu eğer şuan o salondan kuma kararı çıksaydı bir umudum olacaktı onun karısı olacaktım ama oda olmadı"
Galip kardeşinin bu düşüncelerine hayretle baktı hangi aklı başında olan bir kız kuma olmayı kabul ederdi şaşkınlığı sinire dönüşmeye başladı. Sakin kalmaya çalışarak hafifçe kardeşinin kollarından tuttu.
"Ne saçmalıyorsun sen Helin senin aklın yerinde mi hangi kız kuma olmayı ister ne sanıyorsun sen ha sen onunla imam nikahlı evleneceksin sonra koynuna girip erkek çocuk vereceksin eee Berat Naze'yi unutup seni mi sevecek"
Galip dişlerini sıkarak zorla konuşuyordu dediği kelimeler ağzından zorla çıkmıştı.
Helin abisinin dediklerini yutup sesini yükselterek konuşmaya başladı.
"Evet ben herşeye razıydım abi Berat'la olan herşeye razıydım elbet oda beni sevecekti"
Galip ısrarla konuşan kardeşine hayretle baktı.
"Severdi öyle mi senin abin sevdiğin adamın daha doğmamış bebeğini öldürdü o sana her baktığında belkide hep nefret edecekti sen diyorsun ki sevecek gerçeğe dön Helin bu dediklerine kendin nasıl inandın kendi gözlerinle görüyorsun karısını ne kadar çok seviyor kim karısı için aşiret ağalığını bırakır"
Helin Berat'ın ağalığı bıraktığını duyunca kalbi daha da sızladı hemde karısı için yapmıştı bunu.
"Berat ağalığı mı bıraktı"
"Evet ne sandın kuma dedikleri zaman çıldırıp çıktı kabul etmem diyerek ısrar edeceklerini bildiği için ağalığı bıraktı onun için sadece Naze var Helin ne sen ne başkası kimseyi görmüyor kendine gel kardeşim bu senin onu son görüşün bir daha görmeyeceksin"
Helin tuttuğu göz yaşları bir bir akıtarak karşısında ki adama baktı bir kere olsun bir kere bile dönüp baksın beni görsün istedi ama Berat kafasını kaldırıp dahi bakmadan indiği arabadan geri binip arabayı çalıştırdığı gibi hızla gitti.
Berat arkasında yaralı bir kalp bıraktığından bir haberdi.
Arabanın içinde Naze'yle beraber beklerken konaktan babasıgilin çıktığını görünce karısıyla beraber arabadan inip yanlarına gitti.
"Benim sözümü çiğnememişsinizdir inşallah baba"
Kadir ağa oğlunun yanına yaklaşıp omzuna dokundu.
"Merak etme oğlum ben senin arkandayım barış sağlandı sözünün üzerine söz söylemedik kabul ettiler"
"Emmi oğlu hiç birimiz sözünü çiğnetmedik evelallah için rahat olsun bitti bu iş"
Berat Viyan'a dönüp sırtını sıvazladı.
"Sağolasın emmi oğlu"
Kazım ağa daha fazla ayakta dikilmek istemedi kardeşlerini konaklarına davet etti.
"E daha dikilecekmiyiz burada de hadi bize gidiyoruz"
Kadir ağa başıyla onaylayarak arabaya binip konağa doğru yol aldılar.
Herkesin içi rahatlasada tek sıkıntılı olan Naze'ydi kendini suçluyordu kocasını kendine mahkum ettiğini düşünüyordu ki biliyordu herkes böyle düşünecekti ve düşünüyorlardı da.
Urfa da ki Erdağ konağına vardıklarında Kazım ağanın karısı Ahuzar hanımağa Viyan'ın karısı Yezda ve kızı Heja gülümseyerek misafirlerini karşıladılar. Geleceklerini bildikleri için hazırlık yapmışlardı vakit kaybetmeden büyük salona masaya davet ettiler.
"Buyrun yemeğe geçelim sofrada sohbet ederiz"
Esma hanım eltisini başıyla onaylayıp salona doğru yöneldiler. Sofraya oturup servisler başlayınca konuşmaya da başladılar.
"Esma anca düğünde hastalıkta gelirsiniz buraya normal zamanlarda da gelsenize"
Esma hanım eltisinin yakaraşını hoşgörerek karşıladı kötü manada demediğini biliyordu kocaları iki kardeş birbirine küsken bile o eltisiyle konuşuyordu.
"Durumları biliyorsun Ahuzar abla gelemiyorduk pek bundan sonra nasipse hem sizde gelmezsiniz hiç Yezda kızımı Mardin de gezdirirdik"
Yezda Esma hanımın dediğini duyunca hevesle ona doğru döndü.
"Ay yenge ben çok istiyorum aslında gelmeyi Berat'la Naze'nin düğününe de katılamamıştım yeni doğum yapmıştım"
Esma hanım sevecen tavırla Yezda'ya döndü.
"Biliyorum kızım kapımız her zaman açık ne zaman isterseniz buyrun gelin"
Yezda Esma hanımdan sonra kocası Viyan'a dönüp hevesle sordu.
"Viyan gider miyiz Mardin'e"
"Gideriz Yezda olaylar bir durulsun bakalım"
Ahuzar hanım oğlunun dediğinden sonra tabağından kafasını dahi kaldırmadan yemeği öylece didikleyen Naze'ye döndü.
"Naze kızım sen nasılsın"
Naze kendisine seslenilmesinin ardından kafasını kaldırıp Ahuzar hanıma bakıp sessizce cevap verdi.
"İyiyim yenge sağolun"
Esma hanım gelininin sessizliğini anlayıp usulca kulağına fısıldadı.
"Kızım niye sessiz duruyorsun birşey mi oldu"
Naze kayınvalidesinin sorusuyla olumsuz anlamda sadece başını salladı.
Yezda ve Heja da merakla Naze'ye bakıyorlardı onunla konuşup sohbet etmek istiyorlardı ama Naze'nin çekingen tavrından dolayı onlarda adım atamamıştı.
"Gelinin pek sessiz Esma hep mi böyledir"
Esma hanım Naze'nin sırtını sıvazlayıp hafif sarılarak konuşmaya başladı.
"Kolay şeyler yaşamadık abla ama benim kızım böyledir az konuşur öz konuşur"
Berat annesinin dediğiyle karısına baktı yüzü yine düşkündü ne zaman düzelecek diye umutla bekliyordu.
Viyan'da Berat'ın karısını savunmasını gördükten sonra ortaya atıldı.
"Yere bakan yürek yakan misali he yenge bizim oğlanı nasıl kör kütük aşık ettiyse kendine Naze diyor başka birşey demiyor herif karısı için ağalığı bıraktı"
Yezda ve Heja şok olmuş bir şekilde Berat'a bakakaldılar.
"Ne abi ciddi misin?"
"Yalan söyler gibi halim mi var kendisine sor"
"Berat abi abim doğru mu diyor?"
Berat Heja'nın sorusuyla gözlerini ondan çekip karısına gözlerine bakarak konuşmaya başladı.
"Doğru ağalık ne ki Naze yoksa benim için hayat yok"
Naze kocasının dediğiyle derince yutkundu çekinmemesi gerekiyordu ama daha da çekindi üzerinde ki bakışlar gerilmesine sebep oldu.
"Oha be benide böyle seven olur mu ki adam herkesi karşısına almış"
Viyan kardeşinin dediğiyle sinirlenip araya girdi.
"Kendine gel Heja almayayım ayağımın altına"
Heja umutsuzca oflayıp puflayıp tabağına geri döndü.
Yezda da kocasına bakıp acaba Viyan benim için böyle birşeyi yapar mı diye düşünmeye başladı birbirlerini seviyorlardı ama aralarında aşk varmıydı şüpheliydi olsa bile Berat ve Naze'nin ki gibimiydi bilmiyordu Berat'ın çok sevdiğini duymuştuda şimdi gözleriyle görmüştü kim istemezdi ki Naze gibi sevilmeyi kendince Naze'yi şanslı görmüştü.
Yemekler yendikten sonra sofrayı toplamak için kalktılar Naze de Yezda ve Heja ya yardım etmek istedi hem belki konuşurlardı da onların bakışlarında küçümseme görmemişti.
Mutfağa girdiklerinde Heja konuşmaya başladı.
"Naze seni evlenmeden öncede görmüştüm bir kaç kere ozamanlar çok cıvıl cıvıldın şimdi de hala çok güzelsinde"
Naze Heja'ya gülümseyerek baktı.
"Ozamanlar daha çocuk sayılırdım 18 yaşında evlendim Berat'la şimdi 21 yaşındayım ama içim kim bilir kaç yaşında bebeğimizi kaybettiğimiz günden beri anca toparlanıyorum"
Yezda ve Heja üzgünce Naze'ye baktılar Yezda elinden tutup teselli vererek konuşmaya başladı.
"Yaşadığın acının tarifi yok biliyorum ama toparlanman lazım daha çok gençsin kızın var seni herşeyden çok seven kocan var"
Naze dolan gözlerini akıtmak istemedi eskiyi konuşup üzülmek istemiyordu derin nefes vererek konuştu.
"Biliyorum iyi ki varlar onlar için iyi olacağım"
Heja duygusallaşmak istemediği için ortamı neşelendirmek istedi. Naze'nin koluna hafifçe vurarak konuştu.
"Vallahi ozamanlar güzelliğini kıskanmıştım şimdide aşkınızı kıskandım nasıl aşık ettin kendine Berat abimi"
Naze ufak çaplı kahkaha attı.
"Bilmiyorum ben birşey yapmadım Berat hep ilk gördüğümde düştün kalbime der ta küçüklükten gelen birşey"
"Ayy ne güzel ya keşke benide böyle seven olsaydı hemen varırdım"
Yezda Heja'nın bağıra bağıra konuşmasını durdurmak istedi.
"Abin duymasın bu dediklerini dilini keser eline verir görürsün ozaman"
"Aman yenge sende sanki varda bende hemen kaçtım"
"Benden söylemesi ona göre konuş"
"İyi be tamam birşey demedik e Naze Ezo ne yapıyor abisi Rezan ne yapıyor bayadır görmüyorum onlarıda"
Naze Heja'nın Ezo'yla Rezan'ı sormasına birazda olsa şaşırmıştı ne kadarlık tanıyordu ki?
"Ezo da Rezan abide evlendiler"
"Aaa ne zaman kiminle?"
"Ezo'nun sevdiği vardı adı Bayram onunla kaçarak evlenince Rezan abide berdele mecbur kaldı Bayram'ın kardeşi Ceylan'la evlendi"
Heja Rezan'ın evlendiğini duyunca yüzü düştü küçüklük aşkıydı Rezan derin bir his beslemesede öylesine beğeniyordu.
"Yaa üzüldüm Rezan için Ceylan'ı seviyor mu?"
Naze Heja'nın sorusuyla ne diyeceğini bilemedi bu sorunun cevabını kendide bilmiyordu ki Ceylan dan çocuğu olacaktı eskisinden daha ilgili davranıyordu ama ona karşı sevgi besliyormuydu bilmiyordu.
"Seviyordur Ceylan hamile çocukları olacak"
"Allah kucaklarına almayı nasip etsin ne diyim Rezan sert bir adamdı kendine aşık ettiyse ne güzel"
Heja'yla konuşurken eskiler aklına geldi Rezan'ın yolunu ne çok gözlemişti sevmesini ne çok istemişti evlenmeyi onun karısı olmayı olmayı çocuklarının annesi olmayı neler neler hayal edip istiyordu ama şuan içinde hiç bir his uyanmıyordu onsuz olamam onu başkasıyla göremem derken onsuzda olmuştu başkasıylada görmüştü şimdi herşeyi daha iyi anlıyordu her şerde bir hayır vardı Rezan onu istemedi ama Berat onu ölümüne istiyordu mutlu olamam demişti ama mutluluğun ne demek olduğunu Berat'ta tatmıştı Naze'nin payına düşen en güzel nasip Berat'tı.
"Öyle nasip olduktan sonra"
"Bir nasibim daha kapandı desene"
Naze gülümseyerek ne demek istediğini sordu.
"Nasıl yani yoksa Rezan'a karşı bir hissin mi vardı?"
Heja eliyle sus işareti yaparak sessizce konuşmaya başladı.
"Beğeni diyelim küçüklükten hayrandım Berat abimin yanında görürdüm hep heybetli halini öyle yani şimdi oda yokmuş"
Heja'nın gülerek konuşmasına Naze de aynı karşılığı verdi.
"Daha nasibinde kim var kim bilir daha iyisi çıkar inşallah karşına"
"İnşallah Naze de bende bu abi olduktan sonra zor gibi"
Yezda kocasını ezdirmemek için lafa atladı.
"Aman görümce sende senin turşunu kuracak değiliz ya"
Naze gelin görümceye gülümseyerek baktı onlarla konuşmaya başlayınca kendini daha da iyi hissetti içeridekilere daha fazla ayıp olmasın diye mutfaktan çıkıp salona geçtiler çaylarda içildikten sonra Kadir ağalar daha da geç olmadan yola çıkmak için müsade isteyip konaktan ayrıldılar.
Hesna hanım ve Osman ağa daha hala Urfa'dan haber gelmeyince telaşlanmaya başladılar oğlu ve geliniyle avluda ki masa da otururken Osman ağa karısına dönerek aramasını istedi.
"Hanım Esma'yı ara bakalım hiç haber yok saat kaç oldu merak ettik"
Hesna hanım zaten yerinde duramıyordu kocasının talimatıyla yerinden kalkıp odasına gitti.
Odaya girdiğinde telefonunda ahiretliğini aradı telefonun açılmasıyla neler olup bittiğini öğrendikten sonra şükür çekerek odadan çıkıp aşağı avluya indi. Masadakiler merakla Hesna hanımdan çıkacak söze bakıyorlardı.
Rezan daha fazla dayanamadan söze atladı.
"Nolmuş anne Urfa'ya ne diye gitmişler"
Hesna hanım oğlunun sabırsız olduğunu bildiğinden nefes verip yerinde oturduktan sonra konuya girdi.
"Urfa aşiret ağası Hazar Demirkan ve bizim Mardin aşiret ağası İbrahim Hancı çağırmışlar gittiklerinde Zakir Karacalarda oradaymış adamları salona çağırmışlar kadınlar avluda oturmuş"
Rezan annesinin yavaş yavaş tane tane anlatmasını teki kaşı havada dikkatle dinliyordu.
"Eee amaçları neymiş peki"
"Amaçları kan davasını bitirmek için kan bağı olması şart demişler"
Rezan annesinin konuşmasından birşeyler çıkacağını tahmin etmeye başlamış sinirleri gerilmeye başlamıştı.
"Yani kan bağı derken"
"Demişler ki Naze gelinin bir daha çocuğu olamayacak bu yüzden kan bağı için Zakir Karaca'nın kızı Helin'i Berat kuma olarak alacak demişler"
Rezan duyduklarıyla kanın beynine sıçraması bir oldu hiddetle ayağa kalkıp sinirle dişlerini sıkarak konuşmaya başladı.
"Yemin olsun o Berat Naze'nin üzerine kuma getirmeye kalksın Allah şahidim olsun ki Naze'yi ona nasıl verdiysem ondan almasını da bilirim alır getiririm onu bu konağa"
Osman ağa da Hesna hanımda oğlunun tepsikisine şaşırarak bakakaldılar gözleri ilk hamile gelinlerine takıldı.
Ceylan kocasının dediğini duyduktan sonra sinirle ayağa kalkıp odasına doğru gitti.
Hesna hanım kızarak oğlunu sakinleştirmeye çalıştı.
"Dellenme hemen deli oğlan Berat böyle birşeyi kabul eder mi hiç aşiret ağalığı da sizin olsun ben karımı seviyorum diyerek salondan çekmiş gitmiş Naze'yi de alıp konaktan çıkmış barış kuma olmadan sağlanmış"
Rezan tepkisinin fazla olduğunu anlayınca usulca yerine oturdu.
"Ne bileyim ben sen öyle diyince dellendim bende"
Osman ağa oğlunu tekrardan uyarmak istedi.
"Bak Rezan sen hala kendini bekar mı sanarsın Ceylan'la evlisin karın Ceylan'dır çocuğun olacak hala Naze dersin benim tepemin tasını attırma bir daha karının yanında ileri geri konuştuğunu duymayayım"
Rezan biliyordu yanlış yaptığını zaten duygularını herkes biliyordu artık da şuan konu sadece Naze için değildi kim olsa gene kabul etmezdi.
"Konu tek Naze için değil baba kim olsa aynı tepkiyi veririm herşeyden önce Naze bu evin kızı sizin gönlünüz razı gelecekmiydi kuma gelmesine"
Osman ağa oğluna hak vermişti doğruydu herşeyden önce Naze bu evin kızıydı.
"Elbette razı gelmezdi ama senin karışman olmaz tut ki oldu diyelim böyle birşey Naze'yi aldın geldin sonra ne olacak Rezan Naze dul bir şekilde burda durabilecek mi illaki isteyenleri olacak ozaman ne yapacaksın hadi vermedin diyelim bu sefer sana baskı kuracaklar nikahına al diye nikahına mı alacaksın?"
Rezan babasının söyledikleriyle duraksadı düşünmeye başladı o bir anlık sinirle ayağa kalkmıştı ama babası haklıydı ne olacaktı Naze buraya geldiğinde isteyenler çıksa verecekmiydi hayır onu bir sefer yapmıştı bir daha asla yapmazdı ya dediği gibi nikahına alması için zorlarlarsa ne olurdu sırf Naze'nin üzerine kuma gelmesin diye kurtarıp kendi karısının üzerine Naze'yi mi kuma getirecekti düşününce işin içinden asla çıkamayacağını anladı babasına hak verip sessiz kaldı.
"Haklısın baba önünü arkasını düşünmeden konuştum"
"Karının yanına git oğlum"
Rezan başıyla onaylayıp masadan kalkıp odalarına gitti. Odaya girdiğinde karısının kıyafetleri düzeltirken görünce arkasından yaklaşıp belinden sarıldı.
"Özür dilerim"
Ceylan kocasının kollarından sıyrılıp yatağın üzerine oturdu.
"Dileme Rezan alıştım artık"
Rezan yinede yanına gidip oturdu.
"Seni üzmek istemiyorum bilerek yapmıyorum vallahi bak o bir sinirle çıktı ağzımdan hem kim olursa olsun aynı tepkiyi verirdim"
Ceylan kocasının ilgisini görse de ara sıra yine Naze'yi hatırlıyor olmasına alışmış mıydı bilmiyordu belkide ömrü boyunca bu böyle devam edecekti.
"Sevmeye çalışıyorsun ama olmuyor değil mi Rezan zorlayacak değilim yeterki gururumu incitme olur mu?"
Rezan Ceylan'ın yanağını okşayarak konuşmaya başladı önceden duygularını asla dışarı veren bir insan değildi ki o en yakınları bile görmemişti sevdasını Naze bile seviyorum derken o sevmiyorum diyordu şimdi sürekli belli etmesine anlam veremiyordu ama karısına hak veriyordu ne yaşıyorsa içinde yaşayacak karısını incitmeyecekti.
"Öyle deme sana değer veriyorum sen benim hayalini kurduğum aileyi bana vereceksin" elini karısının şişmiş göbeğine uzatıp okşamaya başladı.
"Oğlumuz olacak hatta bir kaç ay sonra kucağımızda olacak inan bana ben çok mutluyum belli edemesemde ailem olacağı için mutluyum"
Ceylan da kocasının gözlerine burukça gülümseyerek baktı.
"Mutlusun değil mi Rezan?"
Rezan da gözlerine bakan karısına içten gülümsemeyle baktı.
"Sen benim hiç böyle gülümsediğimi gördün mü?"
Ceylan Rezan'ı gördüğü günden beri gülümseyip gülümsemediğini düşündü. Olumsuz anlamda kafasını salladı.
"Görmemişsindir çünkü şimdi mutluyum"
Ceylan kocasının dediğiyle başını omzuna yaslayıp birbirlerini sevmeleri için dua etti.
****
Urfa'dan Mardin'e kadar arabada Ahsen'in sesinden başka ses çıkmadı Kadir ağa oğluna sormaya çekiniyordu Berat zaten hala patlamaya meyilli bomba gibiydi Urfa'dan Mardin'e nasıl gelmişlerdi anlamamışlardı.
Konaklarının önüne geldiklerinde arabadan indiler Naze kucağında uyuyan kızını hızla odalarına doğru çıkardı.
"Sen Ahsen'i çıkar gülüm ben gelirim şimdi"
Naze kocasını başıyla onaylayıp odalarına girdi.
Berat babasıyla konuşması gerektiğini bildiğinden avludaki masaya oturdu.
Kadir ağa ve Esma hanım bundan sonra ne olacağını merak edip sordular.
"Oğlum Berat'ım aşiret ağalığını bıraktım demişsin"
Berat annesinin sorusuyla ona doğru döndü.
"Evet anne öyle dedim bu barış Karaca'ların kızı bu konağa kuma gelmeseydi de olacaktı ama buraya geldiğimizde yine durmayacakları burada ki aşiret kuma diye tutturacaktı ben ağalık istemiyorum sakince ailemle bir hayat yaşamak istiyorum ama oda burada mümkün değil"
"Ya ne yapacaksın oğlum"
"Ben kararımı verdim anne karımıda kızımıda alıp buradan gideceğim uzak memleketlere gideceğiz hayalimizdi bizim zaten hayallerimizi yaşayacağız"
Esma hanım oğlunun gideceğiz lafını duyduktan sonra dolan gözlerini tutamadı ağlamaya başladı.
Kadir ağa oğlunun böyle birşey diyeceğini az çok tahmin edebiliyordu.
"Doğru dersin oğlum buradakiler rahat durmayacaktır ben önlerinde dururum ama Naze her kuma lafında yara alır kaldıramaz gidin buralar ben arkanızdayım nerede mutlu olacaksanız oraya gidin"
"Amanın bey sen bari yapma biz onlar olmadan ne yaparız Allah'ım duramayız buralarda dar gelir bu koca konak"
Berat annesinin yanına gidip ellerinden tutup öptü.
"Anam ne zaman istersen gelirsin temelli değil ya bizim mutlu olmamızı istemez misin ha oğlun hep bunlarla mı uğraşsın"
Esma hanım gözü yaşlı bir şekilde oğlunun yanağını okşayarak konuşmaya başladı.
"Uğraşma oğlum uğraşma bitanecik yavrum var benim en çok senin mutlu olmanı isterim"
"Ben en çok böyle mutlu olacağım anam sizin dualarınız yeter"
Berat annesinin gönlünü aldıktan sonra yanlarından kalkıp odalarına gitti.
Naze ayakta dikili bir şekilde kocasının gelmesini bekliyordu. Berat kapıdan girer girmez bir koşu gidip sıkıca sarıldı.
Berat'ta karısının sarılmasıyla taşıdığı bütün yükleri üzerinden atıp rahatladı aynı karşılığı vererek belinden sarılıp başını mis kokulu boynuna gömdü.
"Sen olmasan ben ne yaparım Naze"
Naze kocasının sözüyle kollarını gevşetip yüzünü kocasının yüzüne yasladı.
Gözlerini kocasının gözlerine bakarak konuştu.
"Bir tek sen ol yanımda Berat başka kimse olmasın bir tek sen ol"
"Hep seninleyim delalım gönlüme düştüğün ilk gün söz verdim kendime senden başkası olmayacak diye sözümdeyim ya sen ya hiç"
Naze kocasının dediğiyle tekrar sıkıca sarıldı.
"Seni çok seviyorum Berat'ım"
Bölüm sonumuz düşüncelerinizi oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum ❤️
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
62.5k Okunma |
5.02k Oy |
0 Takip |
47 Bölümlü Kitap |