48. Bölüm

38.BÖLÜM

Merve
hayaldeyazar

Bölüm şarkısı

Canevimde bi' telaş, yangın

Beni sarmalasan durma

Sel olur da cayamam yalnız

Beni masum ele koyman

Müşküle tabi zulüm

Peki derdime dert ne diye

Beni anlamadın da kanatma canım, ne olur?

Müşteki zati gönül

Bana vermeli ya hediye

Kaderin de gülerse bu hâli kederden alır

Beni cümle cihan tanır, anlamadın, yanarım

Meftun anacım, yorgun

Bu zararı ziyanı sorma

Perişanım âyan, soldum

Sana el pençe durmam

❣️

 

 

 

Berat sabaha kadar nereye gideceklerine dair düşündü olaylardan sonra artık daha fazla buralarda barınamayacaklarını biliyordu kendileride rahat edemeyeceklerdi ki en önemli sebeplerden biride ağalığı bırakmasıydı bu topraklarda artık sözünün hiç bir hükmü yoktu karısıyla kurduğu hayallerini yaşamaya gidecekleri yeri belirlemeye çalışıyordu inanıyordu ikisinede en baştan başka bir yerde başlamak çok iyi gelecekti bambaşka bir şehir insanlar kültür yaşam şekli herşeyiyle farklı bir hayat olacaktı düşündükçe aklına askerde tanıdığı devresi İsmail geldi Muğlalı İsmail Özel.

 

Askerlik yaptığı zamanlar en iyi anlaştığı arkadaşıydı askerden sonra görüşemeselerde arada sırada telefonla arar hallerini hatırlarını sorarlardı. Berat aklına gelmesiyle usulca yataktan kalkıp telefon rehberinden İsmail'in numarasını buldu saate baktığında erkendi ama bildiği İsmail kasaba da yaşıyordu onlar erkenden kalkar tarla işlerine giderlerdi çiftçilik yapıyorlardı o yüzden uyanmış olduğunu düşündüğü için adının üzerine basıp arkadaşını aradı telefon bir kaç kez çalmasının ardından açıldı.

 

"Alo devrem nasılsın"

 

"Oo devrem iyiyim tarlaya gidiyordum sen nasılsın"

 

"Şükür iyiyim bende sanada rahatsızlık verdim ben ailemle beraber Mardin'den taşınıp Muğla'ya yerleşme karar verdim sizin oralarda ev bark varmıdır yardımcı olurmusun?"

 

"Ne demek kardeşim başım gözüm üstüne ayarlarız tabi de bir sorun yoktur inşallah"

 

"Yok devrem gelince konuşuruz bunları akşama yola çıkarız nasipse sabaha orda oluruz"

 

"Tamam devrem gelince ararsın ben karşılarım sizi"

 

"Sağolasın devrem Allah'a emanet ol"

 

"Hadi sende devrem hayırlısıyla gelin"

 

"Sağol kardeşim"

 

Berat konuşmasını da yaptıktan sonra telefonu kapatıp arkasına döndüğünde Naze'nin kalkmış olup onu dinlediğini gördü.

 

"Ben mi uyandırdım yoksa gülüm?"

 

Naze de kocası gibi sabaha kadar düşünmekten uyuyamadığından kocasının kalktığından haberderdi aslında konuşmasını sessizce dinlemişti kocasının sesinden uyanmadığını belli edercesine hafifçe gülümseyip kafasını salladı.

 

Berat derince bir nefes verip yatağa karısının yanına oturdu uyuyan kızlarını uyandırmamak için sessizce konuşmaya başladı.

 

"İsmail askerden arkadaşım Muğlalı onunla konuşuyordum sabaha kadar düşündüm aklıma en çok yatan şehir Muğla oldu hem tanıdığımda olduğu için daha çabuk alışırız diye düşündüm"

 

Naze kocasının açıklamasıyla elini yanağına götürüp okşadı yanına doğru biraz daha yaklaşıp yanağından öptü.

 

"Sen neresi dersen orası benim memleketimdir"

 

Berat karısının dokunuşuyla biraz daha gevşedi karısının elini tutup konuşmaya başladı.

 

"Bugün hazırlığımızı yapalım akşam yola çıkarız sabaha orda oluruz"

 

Naze bu kadar çabuk gideceklerini tahmin etmiyordu istemsizce yüzü düştü.

 

"Bu kadar çabuk mu gideceğiz"

 

"Evet güzelim gidelim ki yeni hayatımıza bir an önce başlayalım burada herşey üzerimize geliyor"

 

Naze kocasının haklı olduğunu biliyordu da işte bu zamana kadar kimseden hiç ayrı kalmamıştı herkesi çok özleyecekti kim bilir bir daha ne zaman döneceklerdi.

 

"Temelli gitmiyoruz değil mi Berat?"

 

"Burası bizim memleketimiz Naze'm temelli değil ama geri dönüşümüz ne zaman olur bilemem biz gelmesekte bizi görmek isteyenler yanımıza gelir"

 

Naze ses etmeden kafasıyla onayladı bundan sonra diyecek birşey yoktu artık buradan gideceklerdi içinden değişik hisler vardı korku heyecan belkide sevinç mutluluk bilemiyordu hangisinin daha ağır bastığını hissedemiyordu. Bugün işi çoktu daha fazla eğlenmeden yataktan kalkıp banyoya girdi kısaca duşunu aldıktan sonra üzerini değiştirip banyodan çıktı. Kızını kalkmış babasıyla yatakta oynaşırken gördü aralarına katılıp keyfini yüksek tutmak istedi kızının yanaklarından sıkıca öpüp onunda üzerini değiştirip saçlarını tarayıp ördü elbisesine uygun tokalarınıda takıp kızını hazır etti. Kocasıyla beraber kızının elinden tutup aşağı kahvaltıya indiler.

 

Kadir ağa ve Esma hanım onları masada bekliyordu Ahsen dedesi ve babannesine doğru koşarak kucaklarına atladı. İlk dedesinin yanaklarından öptükten sonra kucağından inip babannesinin yanaklarını öptü onun kucağından inmek istemedi küçük kız babannesini ayrı seviyordu.

 

"Ahsen yanıma gel anneciğim babannen rahat yesin"

 

Esma hanım gelininin seslenmesiyle yüzüne baktı gülerek 'hayır' anlamında başını salladı.

 

"Benim yavrum yanımdayken daha güzel yeriz demi babannesinin kuzusu"

 

Ahsen babannesinin sevgisiyle iyice sokulup sırnaşmaya başladı tabaktaki salatayı alıp babannesinin ağzına verdi.

 

"Anne bak babanneme yediriyorum"

 

Naze kızına gülümseyerek baktı onlarınım sevgisini görüyordu ses etmeden kendi önüne döndü.

Berat annesinin çok üzüleceğini biliyordu ama bunu yapmak zorundaydılar söze nasıl gireceğini bilemiyordu ama birden açıklarsa daha iyi olur diye düşündü.

 

"Biz bu akşam gidiyoruz"

 

Kadir ağa ağzında ki lokmasını zorla yutarken Esma hanımın yüzündeki gülüncü anında soldurdu sesinin titrek çıkmasıyla sordu.

 

"Bu kadar erken mi oğlum?"

 

"Ne kadar erken gidersek okadar çabuk toparlanırız annem"

 

Kadir ağada bu kadar çabuk karar vermelerine şaşırıp nereye gideceklerini merak etti.

 

"Nereye gideceksiniz oğlum acele karar vermeyesin"

 

"Muğla ya gideceğiz babam asker arkadaşım var adı İsmail bilirsin bayramlarda arar sorarız birbirimizi onun yanına gideceğiz konuştum haber verdim bizi bekliyorlar"

 

Esma hanım duyduklarıyla yüreği yanmaya başladı tek evladı Beratı onlardan uzakta hayat sürecekti hele yavrusunun yavrusunu görmeden nasıl dururdu gözlerinde dolan yaşa hakim olamadı ağlamaya başladı.

 

Naze kayınvalidesinin halini görünce oda üzüldü annesi yoktu ama önce yengesi sonra kayınvalidesi ona annelik yapmıştı her zaman yanında olmuştu onun desteğini her zaman arayacaktı bu tabloda yine kendini suçlamaya başladı başına böyle bir olay gelmeseydi bunların hiç biri olmayacaktı hatta şuan oğulları hayatta olup kucaklarında olacaktı onunda yüreği yandı toprağa gömdüğü canının bir parçasını burada bırakacaktı.

 

Aklına yavrusu gelince gözyaşlarını tutamayarak masadan kalkıp odasına gitti.

 

Berat karısının ağlayarak gittiğini görünce yine kendini suçlandığını farketti onun bu olanlarda hiç bir suçu yoktu ama Naze her fırsatta kendini suçluyordu.

 

"Görüyorsunuz baba burada durursak asla düzelemeyecek kim bilir yine neyi düşündüde üzülüp gitti ben karımı artık mutlu görmek istiyorum onun yaralarını sarmak istiyorum buradan bir an önce gitmemiz en doğrusu"

 

Kadir ağa evlatlarının halini gördüğü için kabul etmekten başka çareleri olmadığını biliyordu en doğrusunu onlar bilirdi oğluna her zaman güvenirdi.

 

"Siz nasıl istiyorsanız öyle yapın oğlum"

 

Ardından karısına doğru dönüp ona seslendi.

 

"Esma akşama Hesna'ları yemeğe davet et Rezan'lar ve Ezo'larda gelsinler hep beraber olalım"

 

Esma hanım hala ağlamaklı olduğundan usulca kafasını salladı Ahsen'i de alıp masadan kalkıp ahiretliğini aramaya gitti.

 

Kadir ağa oğluyla yalnız kalınca maddi açıdan konuşmaya girdi.

 

"Oralara gidipte kendini sakın ola yıpratma evinin önlerinde eğlenmek için ek biç topla ye ama para işini sakın düşünme oğlum benim bir tek evladım var sen oraya kafa dinlemeye gidiyorsun sakın ola ki benim gönderdiklerimi harcamamazlık yapma"

 

Berat babasının böyle birşey diyeceğini biliyordu ama yinede o parasını kendi kazanmak istiyordu.

 

"Babam biliyorum bunları diyeceğini ama ben kendim kazanmak istiyorum ihtiyaç olursa isterim senden"

 

Kadir ağa yinede kesin sözünü söyleyerek konuyu uzatmadı.

 

"Berat ben diyeceğimi dedim kendini yıpratmayacaksın mutlu olun yeter"

 

Berat babasının sözünün üzerine söz söylemeyerek yerinden kalkıp babasının elini öpüp sıkıca sarıldı onların aralarında bağ da çok başkaydı kimse çocuğunu öpüp sevmez yada babasından korkarken onlar hiç bir zaman öyle olmamışlardı Kadir ağa çocukluğunda olsun gençliğinde olsun Berat'a sevgisini hep göstermişti. Berat'ta babasından korkmak yerine ona saygıda hiç kusur etmezdi.

 

Berat babasının yanından ayrıldıktan sonra karısının yanına çıktı odaya girdiğinde karısının hem ağlayıp hemde eşya topladığını gördü arkasından yaklaşıp belinden sarıldı.

 

"Güzel karım benim ben sana daha kaç sefer diyeceğim şu güzel gözlerinden yaşlar akmayacak diye"

 

Naze kocasının dediğiyle elinin tersiyle gözyaşlarını sildi oda artık ağlamak istemiyordu ama en ufak bir düşünce onu ağlamaya itiyordu.

 

"Elimde değil bende istemiyorum ama ağlamayacağım artık söz veriyorum eski Naze olacağım senin için kızımız için"

 

Berat gülümseyerek karısının alnına öpücüğünü kondurdu.

 

"Ben seni her halinle seviyorum ama gülünce ayrı bir güzel oluyorsun"

 

Naze kocasının dediğiyle gamzelerini çıkaracak içten gülümseme sundu.

Berat karısının gülümsemesinin ardından yanağında ki oluşan gamzesini öptü.

 

"Sen hazırlıklarını tamamla delalım ben şirkete gideyim Rezan'a kendim söyleyeyim akşama zaten hep beraber olacağız bize gelecekler"

 

Naze de kocasının dediğinden sonra kafasını tamam dercesine sallayıp yanaklarından öpüp uğurladı.

 

Berat şirkete gittiğinde ilk olarak odasına girdi masasının üzerinde olan çerçeveyi eline aldı Ahsen'in doğum gününde çekindikleri fotoğraf vardı kucağında Ahsen'i tutarken diğer koluyla karısına sarılmış karısıda aynı şekilde kocasına sarılmış diğer elinide belirginleşmiş olan karnının üzerinde hepside gülümseyerek kameraya bakmışlardı. En son o gün okadar mutlu oldukları aklına geldi sonrası zaten hep hüsran olmuştu oğulları doğsaydı bunların hiç biri yaşanmamış olacaktı ama kader onlara bu acıyı tattırmıştı. Elindeki çerçeveye bakıp düşünürken kapının açılmasıyla gözlerini çerçeveden kaldırıp karşısında duran Rezan'a baktı onun birşey demesine fırsat vermeden konuya girdi.

 

"Bende senin yanına gelecektim"

 

Rezan anlamamış bir şekilde arkadaşının karşısına geçip oturdu.

 

"Hayırdır eşyalarını ne diye topluyorsun?"

 

"Bunu konuşacaktım seninle Urfa'da olanları duymuşsundur ağalığı bıraktım buralarda durmayacağız Naze'yle beraber gideceğiz"

 

Rezan Berat'ın her kelimesini dikkatle dinliyordu ki 'gideceğiz' kelimesine takıldı.

 

"Nasıl gideceksiniz nereye güzelce anlatsana şunu neler dönüyor aklında"

 

"Rezan uzun uzun anlatılacak birşey yok herşey bildiğin gibi işte burada dursak ailemiz daha da yara alacak Naze'nin yüreğindeki yaralar kapanacağı yerde daha çok üzerine tuz basacaklar mutlu değil mutlu olmamıza da izin vermeyecekler sürekli baskı yapacaklar en iyisi onu buradan götürmek olacak"

 

Rezan kan kardeşinin dediklerine hak verdi kaç zaman geçmişti ama olaylar dur durak bilmiyordu olaylar bitse herkesin ağzı torba değil ki büzsünlerdi her kafadan Naze'yi yaralayacak ses çıkıyordu gönlü gitmelerini hiç istemesede buna karışmaya hakkı yoktu anlaşılan ikiside kararını çoktan vermişti. Gönlünde ki kelimeler başka olsa dilinden başka kelimeler dökülmüştü.

 

"Doğru dersin kardeşim götür onu buradan mutlu olun"

 

"Olacağız Muğla ya gideceğiz orası bize iyi gelecek"

 

"Hani asker arkadaşım var diyordun onun yanına mı gideceksiniz?"

 

"Evet sabah aradım İsmail'i yarın Muğla da oluruz dedim"

 

"Sabah mı bu kadar çabuk mu be"

 

"Ne kadar erken o kadar iyi akşam çıkacağız yola bu arada akşam bize davetlisiniz e geçirirsiniz heralde bizleri"

 

Berat sonunu burukta olsa gülümseyerek söyledi. Rezan'la küçüklüklerinden beri arkadaşlardı hatta arkadaştan öte kan kardeş olmuşlardı hep yan yana olmuşlar hiç ayrılmamışlardı herkes onların dostluğunu parmakla gösterir örnek almalarını söylerlerdi ki Berat Naze'yle Rezan'ın birbirlerine olan sevdasını öğrendiğinde arasına mesafe koymuştu o günden beri de eskisi gibi olamamışlardı ama ne olursa olsun Rezan'ı yinede seviyordu başına birşey gelse yinede ilk koşan o olurdu. Rezan'da dostunun söylediğiyle burukça gülümseyip ayağa kalkıp yanına gitti sıkıca sarılıp sırtını sıvazladı.

 

"Gittiğin yerde mutlu ol Berat ben her zaman senin yanındayım kardeşim sana hiç bir zaman ihanet etmek istemedim"

 

Berat'ta Rezan'ın ne demek istediğini anladığından konuyu uzatmak istemiyordu onun sevdasıda önceden gelen birşeydi gönlüne söz geçirememişti artık suçlamayı bıraktı.

 

"Geçmişte kaldı herşey sende mutlu ol kardeşim"

 

Berat Rezan'ın gitmesinin ardından bir kaç eşyasını da alıp şirketten çıktı evlerine doğru yol aldı buradan gönlü yarım bir şekilde ayrılacaktı bir daha ne zaman gelecekleri belli değildi oğluyla vedalaşmak için karısını almaya gitti.

 

Konağın kapısından girdiğinde avluda kimseyi görmeyince odalarına çıktı. Karısı eşyaların büyük bir kısmını bavullara yerleştirmiş ufak tefek eşyalara yer arıyordu.

 

"Bitti mi işin Naze'm"

 

Naze elinde ki bir kaç eşyayı bavulun boş gözüne yerleştirdikten sonra kocasının yanına doğru ilerledi.

 

"Bitti sayılır ufak tefekler kaldı onlarada yer arıyorum"

 

Berat karısının sözünden sonra elini uzatıp karısının elini avuçlayıp tuttu.

 

"Neyse onları sonrada hallederiz gel benimle"

 

Naze ne olduğunu anlamayarak durdurup sordu.

 

"Berat nereye"

 

"Veda etmemiz gereken yerler var"

 

Naze kocasının dediğiyle ne olduğunu anlamıştı yüreği sızlamaya başlamıştı ses etmeden kocasının yanından ilerledi.

 

"Ahsen'i de götürelim mi?"

 

"Annem Ahsen'i kucağından düşürmüyordur şimdi istersen götürelim"

 

Naze kayınvalidesiyle kızının seslerini duyunca kocasına hak verdi sabahtan beri Ahsen'le kayınvalidesi ilgileniyordu bir kaç sefer yanlarına gitsede Esma hanım torununu kucağından indirip vermek istemiyordu.

 

"Oyun oynuyorlar bölmeyelim madem"

 

Konaktan çıktıktan sonra arabaya binip mezarlığa doğru gittiler. Naze yine dolan gözlerini bu sefer akıtmak istemedi söz vermişti tuttu içinde yüreği ağzında atıyordu ama belli etmemeye çalıştı arabadan indikten sonra usulca küçücük mezarın başına geldi sanki uyuyan bir bebeği okşarcasına toprağını okşadı konuşamadı konuşursa gözlerinden yaşların firar edeceğini biliyordu içinden konuştu canının parçasıyla cebinden getirdiği küçük bezi çıkardı bir avuç toprağından alıp içine koydu adının yazılı olduğu mezar taşına yaklaşıp öptü küçücük meleğine duasını edip ayağa kalktı.

 

Berat karısının her hareketini izledi ağlamamıştı sözünü tutmuş ne kadar da zor olduğunu bildiği halde ağlamamıştı boğazında yumru olduğunu hissetti hele toprağı alıp bezin içine koyduğunda hissettiği acıyı kendide derinden hissetti üzerine gitmek istemediği için ses etmeden oda içinden konuştu yavrusuyla mezar taşını öpüp karısının yanına gidip arabaya bindi.

 

Naze kocasının konuşmamasıyla biraz da olsa boğazında ki yumru geçmeye başlamıştı ağlamamanın ne kadar da zor birşey olduğunu anladı boğazdaki bıraktığı acı çok kötü bir histi. Arabanın konağa doğru değilde başka bir yoldan gittiğini görünce şaşkınca sordu.

 

"Konağa gitmiyor muyuz?"

 

"İnciyle vedalaşmayacak mısın?"

 

İnci güzeller güzeli bembeyaz atı inci kocasının hediyesi nasılda unutmuştu kendisinin bu kadar mı çok değiştiğini ozaman anladı hiç kimseyle hiç birşeyle ilgilenmemişti yol boyu kendisine kızdı ne kadar da bencil düşünmüştü ne kızını ne kocasını ne ailesini ne de değer verdiklerini hiç düşünmemiş hep acısını düşünmüştü.

 

Çiftliğe geldiklerinde hevesle inip atının yanına gitti yanına yaklaşıp yelelerini okşayıp sevmeye başladı.

 

"Berat binebilir miyim?"

 

"İstiyorsan bin tabi"

 

Naze hevesle kafasını sallayıp atının üzerine binip çiftliğin etrafında gezinmeye başladı. Birkaç tur attıktan sonra kocasını bekletmek istemediği için atın üzerinden indi tekrar atını sevip okşadı.

 

"Şelalenin yanına da gidelim mi?"

 

"Benimde aklımdan geçiyordu hadi gidelim"

 

Naze hevesle kocasının elini tutup şelalenin olduğu yere gittiler. Şelalenin suyunun yanına doğru yaklaşıp oturdular.

 

"Burasınıda çok özleyeceğim çok beğenmiştim"

 

"Gittiğimiz yerde gözlerin gibi uçsuz bucaksız deniz olacak"

 

"Berat hatırlıyor musun hayalimizi de burada kurmuştuk?"

 

"Unutur muyum hiç delalım şimdi hayallerimiz gerçek olacak"

 

Naze gülümseyerek kocasının dediğini onayladı ayağa kalkıp şelalenin suyuna ayaklarını soktu.

 

"Akşam kararmadan gidelim delalım merak etmesinler"

 

Naze kocasının dediğiyle suyun kenarından çıkıp yanına gitti arabalarına doğru yürüyüp konağa doğru gittiler.

 

Konağa geldiklerinde sofra hazır olmak üzereydi Esma hanım ve Kadir ağada misafirleri bekliyorlardı. Berat ve Naze eşyalarını hazır edip ineceklerini söyleyip odalarına çıktılar.

 

Naze son kez oda da alınacak birşey var mı diye kontrol etti eksiklerinin olmadığını görünce bavulları kapattı.

 

"Berat hazır bunlar"

 

"Tamam delalım ben arabaya yerleştireyim"

 

Naze Berat'a yardım etmek için bavulu eline aldığında Berat hızla elinden aldı.

 

"Bırak Naze ağır bunlar kaldırma sakın ben taşırım"

 

"Bari şu küçük olanı alayım"

 

"Hayır sen Ahsen'i al beraber inelim gelirler şimdi"

 

Naze daha fazla ses etmeyerek Ahsen'i elinden tutup beraber odadan çıktılar avluya indiklerinde misafirlerde kapıdan girmişlerdi hepsini güler yüzüyle karşılamaya gitti. Amcası yengesi Ceylan'la görüşmüştü Rezan'la baş selamı verip Ezo'yu görünce sıkıca sarıldı kucağında ki Asel'i alıp yanaklarından öpüp sevdi.

 

"Haydi buyrun yemeğe geçelim"

 

Hep beraber yemeğe geçtiklerinde herkes merakla nereye gideceklerini orada ne yapacaklarını sordular bu olaya en çok Esma hanım ve Hesna hanım üzülüyordu ikisinin yüzünden düşen bin parçaydı Ezo'nun da geri kalır yanı yoktu ama Naze'nin burda mutlu olmadığını biliyordu o yüzden onun yanında üzülüp onuda üzmek istemiyordu. Yemekler yenip çaylar içildikten sonra sıra gidenleri geçirmeye geldi asıl iş vedalaşmaktı bu vedalaşma herkes için çok zor olacaktı.

 

Gitmelerini kimse istemese de mecbur kaldılar Naze ve Berat ilk Osman ağayla vedalaştılar amcası Naze'nin babası yerineydi.

 

Ardından ağlayan yengesine sarıldı bir yengeden çok daha fazlasıydı.

 

"Yengem biz gelemezsekte siz kendinizi çok özletmeyin bak bir kapınız daha açıldı beni yalnız bırakmayın oralarda"

 

Hesna hanım gurbete yolcu etmenin zorluğunu şimdi tadıyordu iki kızıda daha bir kaç yıl öncesine kadar dizinin dibindeyken diğeri gurbet kuşu olup gidiyordu.

 

"O nasıl söz kızım her zaman senin yanındayız dağ gibi amcanla yengen var senin"

 

Naze yengesinden sonra Ceylan'la vedalaştı çok samimi olmasalarda yinede sevmişti Ceylan'ı hem yakında doğum yapacaktı.

 

"Gittiğin yerde mutlu ol Naze"

 

"İnşallah Ceylan sende bebeğini sağlıkla kucağına alırsın"

 

Ceylan'da başıyla onayladıktan sonra sarıldı.

 

Ezo da sözünde duramayarak ağlayarak Naze'ye sıkıca sarıldı. Onların ikisi kuzen değil kardeş gibi büyümüşlerdi hiç ayrılmayız diyorlardı ama kader onlarıda ayırmıştı.

 

"Naze'm orada çok mutlu olacaksın söz ver bana her gün arayacaksın tamam mı ben senin sesini duymadan yapamam hani biz çocuklarımızı beraber büyütecektik"

 

Naze ağlayarak sarılan kuzenin yanında ağlamamak için kendisini zor tutuyordu.

 

"Yine büyüteceğiz tamam mı temelli gitmiyoruz ya hem sizde gelirsiniz Ezo'm gel çok özletme kendini"

 

Hesna hanım ağlayıp duran kızının kolundan tutup daha fazla üzerine gitmemesi için uyardı.

 

"Ezo yeter Naze'yi de üzme dünyanın öbür ucu değil ya gider görürüz"

 

Ezo annesinin dediğiyle Naze'den ayrılıp Berat'a sarıldı.

 

"Ezo'm ne zaman bir şeye ihtiyacın olursa hemen ara sen benim kardeşimsin"

 

"Sağolasın abim biliyorum kendinize çok iyi bakın"

 

Ahsen'i de kucağına alıp yanaklarından öpüp sıkıca sarıldı kızı Asel'lede sarılmalarını sağladı.

 

Naze onları burukça gülümseyerek izlerken gözleri kendisine doğru bakan Rezan'la kesişti onunla görüşsemiydi bilemedi Berat'ın yanlış anlamasını istemiyordu o yüzden mesafesini koruyarak sadece konuşmayla vedalaştı.

 

"Kendine iyi bak Naze mutlu ol"

 

Naze gözlerini Rezan'ın gözlerinden hızla çekip yere bakarak konuştu.

 

"Sende kendine iyi bak"

 

Rezan bir zamanlar kendisine aşkla bakan gözlerin şimdi gözlerine bile değmeyişi içini sızlattı. Naze'nin arkasından bakarken paçasının çekiştirilmesiyle ona gülerek bakan Ahsen'i gördü.

Gülümseyerek kucağına aldı saçlarını okşadı kokladı kim bilir Ahsen'i bir daha ne zaman görecekti uzakta büyüyecekti büyüdüğünü bile göremeyecekti.

 

"En çok bu küçük prensesi özleyeceğiz"

 

Esma hanım Rezan'ın dediğiyle daha da ağlamaya başladı.

 

"Babası bu küçük prensesi çok özletme hep fotoğraflarını çekip at"

 

Rezan küçük kızın yanaklarından da öpüp yere bıraktı kan kardeşi Berat'la da sarıldı.

 

"Allah'a emanet olun kardeşim"

 

"Burada ki herkes sana emanet kardeşim en ufak birşeyde haberdar et beni"

 

"Ederim kardeşim aklın burada kalmasın"

 

Berat Rezan'la da vedalaştıktan sonra onun için en zor şey olan ailesiyle vedalaşmakta askerlik haricinde Berat onlardan hiç ayrılmamıştı dağ gibi duran babasına sarıldı babası onun en güçlü dağıydı.

 

"Babam sen benim en güçlü dağımsın ben hep sırtımı sana yasladım Allah'a emanet ol"

 

O dağ gibi duran Kadir ağa oğlunun sarılmasıyla içindeki tuttuğu hisleri gözyaşları sayesinde akıtmaya başladı.

 

"Canım oğlum Allah seni iyi ki bize vermiş bize hiç keşke dedirtmedin Rabbim seni sizi hep korusun"

 

Berat babasıyla vedalaştıktan sonra ağlamaktan gözleri kızarmış annesine sıkıca sarıldı anasının kuzusuydu o tek evladı olduğu için sevgiyi hep hissetmişti.

 

"Oğlum anasının kuzusu tek yavrum benim ben siz olmadan nasıl dururum buralarda"

 

"Anam canım anam ne zaman isterseniz özlediğiniz an çıkıp gelin başımızın üstünde yeriniz var"

 

Berat annesiyle sarıldıktan sonra karısınında vedalaşmasını bekledi.

Naze de Kadir ağayla elini öpüp sarıldı.

 

"Amcamdan sonra sizi babam bildim kendinize iyi bakın babam"

 

"Kızım bizde seni kızımız gibi sevdik herşeyin suçlusu biziz affet bizi"

 

"O nasıl söz baba biz iyi olacağız merak etmeyin"

 

Naze kayınvalidesine gelince sıkıca sarıldı anne şefkatini sevgisini kayınvalidesinde de görmüştü.

 

"Annem siz benim olmayan annemin yerineydiniz senin desteğini her zaman arayacağım çok özletmeyin kendinizi çıkın gelin"

 

Esma hanımda kızı gibi sevdiği gelinin yüzünü avuçlayıp konuştu.

 

"Ben ta küçüklükten kızım dedim hepte kızımsın sen benim kendine oğluma yavruna çok iyi bak"

 

Gelinin yanaklarından da öptükten sonra dedeyle babanne için en zoru da torunlarıyla vedalaşmak oldu.

 

"Ahsen dedenle babanneni öp hadi annem sarıl"

 

Ahsen annesinin dediğiyle dedesine koşup kucağına atladı yanaklarından öptü.

 

"Oy oy dedesinin mavi elması"

 

Dedesinin kucağından indikten sonra babannesine koşup sarıldı gözyaşlarını silip öptü.

 

"Babannee ağlamaa" Esma hanım torununun dediğiyle yanaklarından öpüp sarıldı.

 

"Oyyy babannem benim ağlamam söz babanla annene her gün de ki ben babannemle dedemle konuşacağım de tamam mı?"

 

Ahsen anlarmışcasına kafasını sallayıp kucağından indi. Berat ve Naze herkesle vedalaştıktan sonra kızını arkaya oto koltuğuna yerleştirdikten sonra Naze de ön koltuğa oturdu Berat'ta şoför koltuğuna geçip son kez ailelerine bakıp el salladılar arabayı çalıştırıp hayallerine doğru yolculuğa çıktılar.

 

 

Bölüm sonumuz bölüm hakkındaki düşünceleriniz neler? Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum ❤️

Bölüm : 26.12.2024 14:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...