49. Bölüm

39.BÖLÜM

Merve
hayaldeyazar

Bölüm şarkısı

Bilmezdim senden önce bunu

Değmezdi o rüzgârları baharın

Aymazdım, ben toy bi' beşer idim

Öğrendim yüzünde

Kar yağdı şu saçlarıma, tut elimi

Varmaz mı menzil bize, bu nedir?

Ben razıyım senden gelene, canım

Eğlendim özümde

Gördün mü gözümde?

Kara gözlüm, biz seninle

Bir ev kursak yemyeşil

Pervazında, bahçesinde

Kumrular mı söyleşir?

Cennet oldun gam telimden

Çal, yüreğim iyileşir

Gözlerine baktığımda

Yedi cihan birleşir

💕

 

 

 

İnsan hiç memleketine sığamaz olur mu? Oluyormuş işte yaşanılmayacak şeyler yaşandığı zaman insan memleketine bile sığamıyormuş kendi memleketinin insanları bile yabancı geliyormuş sana dağına taşına toprağına aşık olduğun Mardin'in şimdi sana gurbet oluyormuş.

 

Naze ve Berat için durum bundan ibaretti doğduğum , büyüdüğüm , sevinci , mutluluğu , aşkı hatta hüznü ve üzüntüyü tattığım dedikleri bu şehirden kendi istekleriyle ayrılıyorlardı. Bu son onların için bir başlangıç olacaktı.

 

Sabah Muğla il sınırına girdikten sonra arkadaşı İsmail'in köyüne 1 saat kadar yolları kalmıştı gece boyu Ahsen uyumuş annesini rahatsız etmemişti 2 sefer mola vermek için durup ihtiyaçlarını giderip oyalanmadan geri yola koyulmuşlardı Naze yol boyu kocasıyla sohbet etmeyi tercih etmişti ne kadar uyumamak için dirensede sabahın ilk ışıklarıyla uyku daha da bastırınca istemsizce gözlerinin kapanmasıyla uykuya dalmıştı. Berat karısının sessizliğinden uyuduğunu anlayınca ses edip uyandırmadan gidecekleri yere kadar arabayı sürdü gelecekleri yere yaklaştıkları için karısının saçlarını okşayarak uyandırmaya çalıştı.

 

"Naze'm"

 

Naze kocasının eliyle saçlarını okşadığını hissedince yavaşça gözlerini aralayıp oturuşunu düzeltip saçlarının üzerinde ki elini tutup uykulu gözlerle kocasına baktı.

 

"Uyuyakalmışım Berat geldik mi?"

 

Berat karısının hafif dağılmış haline gülümseyerek bakıp cevap verdi.

 

"Evet gülüm az kaldı"

 

Naze gözlerini iyice ovuşturup uykusunu dağıttıktan sonra hevesle camdan baktı nasıl bir yere gelmişlerdi çok merak ediyordu gözüne yeşilliklerle kaplı ormanlıklar çarptı kendi memleketlerinden sonra Muğla çok yeşil gelmişti buranın doğal güzelliklerinin çok fazla olduğunu düşünüyordu şimdiden bile doğasıyla içini huzur kaplamıştı.

 

Arabanın yavaşlayıp durmasıyla geldiklerini anladı. Berat köyün girişine gelince karşıda onları bekleyen İsmail'i görünce yavaşlayıp durdu. Emniyet kemerini çözüp karısına seslendi.

 

"Geldik gülüm"

 

Naze kocasının seslenmesiyle oda kemerini çözdükten sonra kocasıyla beraber arabadan indi. Berat arkadaşının kendilerine doğru yürümesiyle oda adımlarını arkadaşına doğru atıp önünde durduğunda birbirlerine gülümseyerek sıkıca sarıldılar.

 

"Hoşgeldin devrem"

 

"Hoşbuldum devrem"

 

Berat sarılmanın ardından Naze'yi arkadaşıyla tanıştırdı.

 

"Eşim Naze"

 

İsmail Berat'ın tanıştırmasıyla Naze'ye elini uzattı.

 

"Sende hoşgeldin yenge"

 

Naze de tebessüm ederek elini uzatıp karşılığını verdi.

 

"Hoşbuldum"

 

"Burası köyün girişi bizim ev biraz daha ileride kalıyor buyrun gidelim"

 

İsmail Berat'a köyün girişini tanıttıktan sonra evlerine davet etti. Berat'ta kafasıyla onaylayarak İsmail'in de arabaya binmesiyle beraber evlerine doğru gittiler. İsmail arabayla giderkende köyü tanıtmaya devam ediyordu her gördüğü insanada selam vermeden geçmiyordu.

 

Evlerinin önüne geldiklerinde arabadan indiler. Naze kızınıda uyandırıp elinden tutup arabadan indirdi. Küçük kız uykudan kalkınca daha bir nazlı oluyordu babasının yanına gidip kucağına almasını istedi. Berat kızına hiç kıyamadığından Ahsen'i görmesiyle kucağına aldı.

 

İsmail tahta kapıyı açtığında annesigil misafirlerin geldiğini görünce oturdukları sedirden kalkıp misafirlerini karşılamaya gittiler.

 

Naze karşılarında onları güler yüzleriyle karşılayan üç kadını görünce içindeki korkuyu ve üzerinde ki çekingenliği bir kenara itip samimiyetiyle gülümseyerek karşılık verdi.

 

İsmail ailesini Berat ve Naze'yle tanıştırdı.

 

"Anne Mardinli asker arkadaşım Berat eşi Naze küçük kızları Ahsen"

 

İlk olarak annesini gösterdi.

 

"Annem Ülfet" Berat ve Naze annesinin elini öpüp halini hatrını sordular.

 

Ardından eşini tanıttı.

 

"Eşim Elvan" Berat elini uzatıp toka yaptıktan sonra Naze kendisine samimi davranıp sarılan kadına aynı karşılığı verdi.

 

"Buda kardeşim Seher"

 

Berat ve Naze Seher'le de görüştükten sonra Ülfet hanımın daveti üzerine içeriye girdiler.

 

Ülfet hanım evlerinin çok büyük olmadığından dolayı küçük bir odayı Berat ve Naze için hazırlamışlardı ilk odalarını gösterip yerleşmelerini istedi.

 

"Oğlum , kızım bu odayı size hazırladık kusurumuza bakmayın küçük bir oda oldu ama"

 

Berat kendilerine mahcupça bakan kadına tebessüm ederek baktı.

 

"Olur mu öyle şey Ülfet anam zahmet etmişsiniz"

 

Ülfet hanım Berat'ın sahiplenip anam diye konuşmasına duygulanıp eliyle omzunu sıvazladı.

 

"Ne zahmeti oğlum pek sevindik geldiğinize haydi eşyalarınızı yerleştirinde bahçede kahvaltımızı edem"

 

"Hemen geliyoruz anam"

 

Ülfet hanım gittikten sonra Berat ve Naze üzerlerini değiştirdikten sonra kızınıda giydirip fazla bekletmemek için bahçeye indiler. Büyük güzel bir bahçelerinde olan çardağa kahvaltı masasını kurmuşlardı yanlarına gidip masaya oturdular.

 

Ülfet hanım çekingen duran aileye konu açarak rahatlatmaya çalıştı.

 

"Haydi yavrum çekinmeyin alın"

 

Naze çekinmediklerini belli etmek için kendilerine özenle hazırlanmış köy kahvaltısından alarak konuşmaya girdi.

 

"Çekinmiyoruz Ülfet teyze hepsi çok güzeller kendiniz mi yapıyorsunuz?"

 

Ülfet hanım Naze'nin sorusuyla kahvaltıda olan tereyağ ,bal ,reçel hepsini göstererek konuştu.

 

"Tabi kızım biz burada hazır birşey yemeyiz herşeyimizi kendimiz yaparız domatesimiz biberimiz kendi bostanımız peynir tereyağ kendi ineklerimizin hepsini yaparız"

 

Naze hepsinin tadına bakararak lezzetlerini çok beğendi.

 

"Ellerinize sağlık"

 

Ülfet hanım Naze'ye gülümsedikten sonra Berat'a döndü.

 

"Annen baban nasıllar oğlum"

 

Berat kendisine sorulmasıyla ağzındaki lokmasını bitirip öyle cevap verdi.

 

"Çok şükür iyiler selamlarını ilettiler"

 

"Sende konuştuğun zaman söylersin oğlum"

 

"Başüstüne anam"

 

Kahvaltıları bir kaç muhabbet eşiğinde geçtikten sonra Ülfet hanım onların dinlenmesi için odalarına yönlendirdi.

 

"Uzak yoldan geldiniz yavrum yatın dinlenin"

 

Berat uykusuzluğun daha da ağır basmasıyla itiraz etmeden Naze'yle beraber odalarına geçtiler.

Kendileri için hazırladıkları yer yatağına yatıp birbirlerine doğru döndüler.

 

"Ne hissediyorsun gülüm?"

 

Naze kocasının sorusuyla elini uzatıp yeni çıkmaya yüz tutmuş sakallarının üzerinden yanağını okşamaya başladı.

 

"Buraya gelirken korkuyordum aslında alışabilirmiyiz diye ama şimdi içimde tuhaf bir mutluluk var çok sıcakkanlılar bütün çekingenliğim gitti"

 

Berat karısının elini alıp avcunu öptü.

 

"Daha çok mutlu olacağız delalım burası bize iyi gelecek"

 

Karısının iyice sokulmasıyla mis kokusu burnuna doldu yumuşacık olan boynunu öpmeye başladı.

 

Naze kocasının öpmesininin ileri gittiğini farkedince durdurmak isterken Ahsen onların yakınlaşmasını görünce kıskanıp aralarına girdi.

 

"Babaaa"

 

Naze kızının aralarına girip hatta babasını kıskanıp yanaklarından öpmesiyle göz devirip arkasını döndü.

 

"Babasının kızı nolacak"

 

Berat karısının tavrından ve kızının kendisini öpmesinden hoşuna gittiği için gülmeye başladı.

 

"Kızım bak annen kıskandı şimdi de gördün mü?"

 

Naze kıskanmadığını belli edercesine hızla arkasını döndü.

 

"Aah hiçte bile neden kıskanayım"

 

Ahsen de annesini kızdırırak babasını bir kez daha öpüp konuştu.

 

"Anne kıskanmaaa"

 

"Seni gidi cadı"

 

Naze kızına gülerek gıdıklamaya başladı. Ahsen annesinin gıdıklamasıyla kahkaha atarken Naze tribini yine Berat'a attı.

 

"Seninde alacağın olsun Berat"

 

Berat şaşkınca karısına baktı.

 

"Hayda ben ne yaptım"

 

"Kızını görünce beni unutuyorsun"

 

Berat karısının mahsustan attığı tribe karşılık kollarını kocaman açarak hem kızını hem karısını sarmaladı.

 

"Siz benim en değerlimsiniz"

 

Böylesine seven bir kocaya bile trip atamıyordu Naze ne zaman trip atsa hemen gönlünü alıyordu. Söylediği söz üzerine uzanıp kocasının yanağından uzunca öptü sonra kızının yanaklarını sıkıca öptü. Birbirlerine sarılarak akşam karanlığı çökeseye kadar uykuya daldılar.

 

Naze kızının uyandırmasıyla gözlerini açtı uyandığında havanın hafiften kararmaya başladığını gördü.

 

"Anne benim karnım acıktı"

 

"Oyy kuzum babanı uyandıralım da inelim bahçeye"

 

Ahsen annesinin dediğinden sonra babasına hafiften vurarak kaldırmaya çalıştı.

 

"Babaaaa hadi kalk"

 

Berat uykusunu daha tam alamamışken anlamamış gözlerle kızıyla karısına baktı.

 

"Noldu Naze"

 

"Akşam olmuş Berat ne olacak hadi kalk birazda gece uyursun ayıp olacak"

 

Berat of çekerek kafasını yastığa geri gömdü.

 

"Berat hadi Ahsen'in karnı acıkmış bende acıktım"

 

Berat el mecbur yataktan zorla kalkıp üstünü başını düzeltti. Karısı ve kızıyla beraber odadan çıkıp bahçeye indiler.

Ülfet hanım tavukları kümese koyarken gelen çifti görünce gülümsedi.

 

"Geçin yavrum siz sofra şimdi hazır olur Elvan Seher hadi kızım sofrayı kurun"

 

Naze kızını kocasına verip mutfağa yardım etmeye geçti.

 

"Yapılacak birşey var mı bende yapayım"

 

Elvan yemekleri tabaklara koyarken Seher de salatayı yapıyordu iki kadın da arkasına dönüp gülümseyerek Naze'ye oturmasını söylediler.

 

"Hayır yok herşey hazır sen bugün misafirsin sonra daha çok yaparsın"

 

Naze de mahcupça gülümserken Elvan'ın tabaklara koyduğu yemekleri çardağa taşımaya başladı.

 

Berat İsmail'in nerede olduğunu merak ederken kapı açılıp içeriye İsmail ve dört beş yaşlarında olan erkek çocuğu girdi.

İsmail oğluyla beraber çardağa Berat'ın yanına geçip oturdu.

 

"Buda benim haylaz oğlum Burak"

 

Berat yerinde duramayan küçük çocuğa gülümseyerek elini uzattı.

 

"Merhaba küçük adam"

 

Küçük çocukta kendisine uzatılan eli küçük elleriyle karşılık vererek sıktı.

Berat sabah göremediği çocuğun nerede olduğunu merak edip sordu.

 

"Biz geldiğimizde yoktu neredeydi?"

 

İsmail oğlunun hareketli olmasından yakınarak söze girdi.

 

"Benim oğlan hiç durmaz sabah erkenden kalkar dayısının hayvanları var onunla gider öğlen gelir bizle durur akşam gene gider küçücük ama şimdiden öğrenme peşinde"

 

Berat küçük çocuğun şimdiden bu azmine hayret etti.

 

"Hay maşallah çekirdekten yetişiyor desene"

 

"Öylede diyebiliriz işte çocuk bizden ne görüyorsa onu yapmaya çalışıyor okusaydık oda okumak isterdi"

 

Berat arkadaşının anca ortaokul mezunu olduğunu biliyordu yokluktan onu bile zar zor okuyup bitirmişti köyden dışarı hiç çıkmamış babasından kalan bir kaç bağ bahçe ve hayvanlarla geçimlerini sağlıyorlardı. Okumamış olmasına rağmen kafası herşeye basar elinden her iş gelirdi anlaşılan oğlu da aynı babasına çekmişti geldiğinden beri hoplayıp zıplayan çocuğun dikkatini küçük kız çekmişti arkadaş olmak için yanına oturmuş konuşmaya başlamıştı. Berat küçük çocukları görünce başını okşadı.

 

"Babası okusaydı iyi yerlere kesin gelirdi ama oğlu okuyacak değil mi küçük adam?"

 

Burak kendisine sorulan soruyla iri ela gözlerini kocaman açarak hevesle konuşmaya başladı.

 

"Tabi amca biliyor musun hayvan doktoru olacağım ben"

 

Berat küçük çocuğu hayali karşısında gülümseyerek baktı.

 

"Veteriner olmak istiyorsun öyle mi ne güzel sen yeter ki okumak iste biz senin her daim destekçin oluruz"

 

Burak kafasını sallayarak yanında oturan Ahsen'e dönüp bir kaç oyuncağını göstererek oyun oynatmaya başladı.

 

Hanımlar yemekleri hazırladığında herkes sofraya oturup yemeklerini yemeğe başladılar. Yemekler yendikten sonra hanımlar mutfağı toplarken İsmail ve Berat çardakta oturup muhabbete başladılar. Ülfet hanım gençleri yalnız bırakmak için içeriye girdi hanımlarda çayları doldurup çardağa geçip oturdular. Berat arkadaşına ev mevzusunu açarak konuya girdi.

 

"Devrem ev bulur muyuz buradan?"

 

Çayından bir kaç yudum alan İsmail arkadaşına da bu konuyu açmayı planlıyordu.

 

"Buluruz devrem var boşta evler var yarın sabahtan muhtara gider konuşuruz o halleder"

 

Berat ev konusunun da halolacağı için içi biraz daha rahatlamıştı ne zamana kadar duracakları belli olmasa da bundan sonra yaşayacakları yer burasıydı.

 

"E Berat askerde dilinden düşürmediğin kızı almışsın"

 

İsmail'in gülümseyerek söylediğine Berat'ta karısına bakarak cevap verdi.

 

"Aldım ya"

 

Naze Berat'ın askerde kendisinden ötürü ne diye bahsettiğini merak etti ozamanlar daha küçük olduğundan Berat'ın askerliğini hatırlamıyordu en büyük pişmanlığıydı keşke daha önceden sevmiş olsaydı kocasının herşeyine hakim olurdu aslında Berat onun hep gözünün önündeydi ama Naze onu abi gibi bellemiş sevgisini hiç farketmemişti.

 

"Nasıl bahsederdi İsmail abi"

 

Kocasına bakarak sorusunu yöneltti kulağı İsmail'deydi ama gözlerini kocasının gözlerinden çekmiyordu.

 

"Koca koğuşta Berat'la biz yakındık o üst ranzada yatar ben altta yatardım ailesi birşey yollasa hemen benimle paylaşırdı hiç hakkını ödeyemem beraber yer içerdik bazen geceleri canımız sıkılır muhabbet ederdik ben Elvan'dan bahsederken oda seni anlatırdı biz Elvan'la konuşurduk ozamanlarda yavuklu derler burada yavuklumdu benim ama Berat daha sana söylemediğini küçük olduğunu derdi ama bir kaç yıl geçsin 18ine girsin alacağım derdi"

 

İsmail anlattıkça Berat'ta Naze de birbirlerinin gözlerinden gözlerini hiç çekmeden bakıştılar.

 

"Gözleri ışıldayarak bahsederdi senden aynı hala böyle"

 

Berat arkadaşının dediğiyle gözlerini karısından çekip önüne döndü.

 

Naze de utanıp bakışlarını yanında oturan Elvan'a çevirdi.

 

"Ne güzel asker yolu beklemişsin"

 

"Evet bizimkiler bilmezdi herkesten gizli saklı konuşacağım diye ödüm kopardı güzel günlerdi ama çokta zordu gelince de nişanlandık"

 

Naze gülümseyerek kafasını sallarken Elvan da ona bakarak sorusunu yöneltti.

 

"Berat abi de seni aldığına göre sende sevmişsin demekki?"

 

Naze soruyla kocasına baktı Berat'ın gözlerinden ne hissettiğini anlayamadı eskilere mi gitmişti yoksa aklı?

 

"Biz Berat'la bir büyüdük sayılır hep beraberdik ama ben onun sevgisini hiç farketmemiştim ki küçüktüm ozamanlar 18 yaşımda evlendim ama Berat bana hep sevgisini gösterdi bana değerli olduğumu hissettirdi ne zaman yalnız hissetsem hep yanımda olduğunu gösterdi sanki bu dünyada tek sevilen insan benmişim gibi hissettirdi hep mutlu etti o çok sevdi bende çok sevdim tek pişmanlığım keşke onun sevgisini daha önceden görebilseydim"

 

Naze söylediklerini hep kocasının gözlerine bakarak söyledi ki sevgisinden şüphe etmesini istemiyordu kalbinden ne geçiyorsa bütün gerçekliğiyle söylemişti. Bir kez açıldı mı durmak istemedi zaten herkeste onların buraya geldiğini kesinlikle merak ediyorlardı durmadı yakın hissettiği insanlara yüreğindeki döktü.

 

"Biz çok şeyler yaşadık Berat'la hepte gülmedik yeri geldi ağladık hemde çok ağladık Ahsen olduktan sonra ikinci bebeğimize hamileydim"

 

Berat karısının neler anlatacağını bildiğinden masanın üzerinde duran elini tutup kavradı. Naze gözlerini yumup açıp derin bir nefes alarak tekrardan konuya girdi.

 

"Kan davası şimdi size dediğim şey uzak gelebilir ama bizim oralar öyle işte Berat'ların süre gelen bir kan davası varmıştı o kan davası bizi yavrumuzdan etti hısımları beni karnımda bebeğimle vurdu"

 

Naze'nin boğazında kelimeler düğüm olurken gözleri dolsada o gözlerinden yaş akıtmadı.

 

"Yavrumuzu kaybettik yaşanması dayanılması en zor olan o acıyı tattık ikimiz içinde dünya durmuştu sanki ben doğmamış yavrumu son kez öpüp kokladım babası onu kendi elleriyle toprağa verdi benim kimseyi görecek halim yoktu ama kızımız vardı mecburduk hayata dönmeye kolay olmadı ama 2 ay kadar bir sürenin ardından toparlanmaya başladık isyan etmedik yinede tevekkül ettik her gelen daha gençsiniz daha çok çocuğunuz olur diyerek teselli veriyorlardı ama çektiğimiz acıyı bir biz bilirdik zaten bizi yıkan diğer gerçeği benden saklamışlar birgün babam yurtdışından çıktı geldi kaç yılın sonunda Berat yine benim yanımdaydı herzaman ki gibi yüzleşmem gerekiyordu ki sakladıkları gerçeği babamın ağzından duydum 'Naze'nin bir daha çocuğu olmayacakmış kuma mı getireceksin kızımın üzerine dedi' o an duyduklarımla dünyam tekrardan başıma yıkıldı Berat'ı bırakmak istedim boşa beni dedim bırakmadı boşamadı biz yine bunu aşmayı başardık ama kimse durmuyordu kan davasını bitirmek için karşı tarafın kızını benim üzerime kuma olması için Berat'a almasını söylediler bu bardağı taşıran son damla oldu Berat beni bırakmak yerine ağalığı bırakıp doğduğu toprakları anasını babasını bırakıp benimle buralara geldi böylesine seven bir adam hiç sevilmez mi?"

 

Naze'nin anlattıklarına İsmail de Elvan da Seher de nutku tutulmuşcasına dinlediler İsmail arkadaşının omzuna dokunup sarılıp desteğini gösterdi.

 

Elvan da kendi gözünden akan yaşları silip Naze'ye sıkıca sarıldı.

 

"Şu gencecik yaşınızda neler yaşamışsınız böyle siz çok güçlü bir ailesiniz"

 

Seher de Naze'nin elini tutarak destek verdi.

 

"Çok üzüldüm Naze keşke böyle şeyler yaşamamış olsaydınız ama artık burada bambaşka bir hayata başlayacaksınız emin ol biz elimizden gelen herşeyi yapacağız"

 

Naze de burukça tabessüm ederek cevap verdi.

 

"Çok teşekkür ederim sizler çok iyisiniz eminim burası bize çok iyi gelecek"

 

Biraz daha kendi hayatları hakkında konuştuktan sonra Naze ortamı düzeltmek için Seher'in parmağındaki alyansı merak etti.

 

"Seher sen nişanlımısın?"

 

Seher parmağında ki alyansa bakıp gülümseyerek konuştu.

 

"Evet nişanlıyım yakında düğümüz olacak"

 

"Hayırlı olsun damat tanıdığınız biri mi?"

 

İsmail memnun olmamışcasına surat ifadesini değiştirirken Elvan gülümseyerek konuya girdi.

 

"He ya tanıdık İsmail'in arkadaşı Kerim"

 

Berat arkadaşının tavrına karşılık gülümseyip omzuna vurarak konuya girdi.

 

"Ee damat tanıdıkmış arkadaşınmış hemde ne diye suratın böyle?"

 

Elvan kocasının ses etmeyeceğini bildiğinden lafa atladı.

 

"Kardeşini kıskanırda ondan aslında çok sever Kerim'i"

 

"İyi iyi olsun tanıdık daha iyidir gözünle görür bilirsin"

 

"Öyledir tabi sakin çocuktur Kerim ondan verdim zaten başka birisi olsa vermezdim"

 

"Aman abi sende turşumu mu kuracaksınız benim yaşımdakilerin çocukları oldu ben daha evleneceğim"

 

Seher isyan edercesine abisine söylenirken İsmail kardeşinin dediğiyle sinirlenmeye başladı.

 

"Sus kız almayayım ayağımın altına"

 

"Aman iyi be"

 

Seher oflayıp puflayıp içeri girerken diğerleride saatin geç olmasıyla çardaktan kalkıp odalarına çekildiler.

 

Sabah olduğunda erkenden kalkıp beraber kahvaltılarını yaptıktan sonra Berat ve İsmail evlere bakmak için muhtarın yanına gittiler.

 

Muhtar Kamuran güzelce karşılayıp kahvede çay ısmarladıktan sonra köyde boşta olan 2 evden ilkini gösterdi. Köyün meydanına yakın küçük bir bahçesi olan tek katlı içindeki bir kaç eşyasıyla küçük bir evdi.

 

"Burası önceden köye tayin olan imamlar için yapılmıştı en son ki gelen imam buranın yerlisi olduğundan köye ev yapınca burası boşluğa çıktı biraz bakım olursa düzelebilir"

 

Muhtar Berat'a evin içinide dışınıda gezdirdikten sonra öteki boşta ki evi göstermeye gittiler. Biraz yürüdükten sonra köyün barajının kenarında kalan büyük bahçeli evin önüne geldiler.

Muhtarın tahta kapıyı açtıktan sonra içeriye Berat girince içerisine huzur kapladı sanki geniş bahçesi olan iki katlı gibi görünen girişinde büyükçe verandası olan bir evdi bahçeyi biraz gezdikten sonra evin içerisine girdiler girişte küçük bir antre karşılıyordu hemen diğer kapıdan girince büyükçe salon ve mutfak karşılıyordu. Antrenin kenarından küçük merdivenlerle yukarı çıktılar burada da iki küçük odası Berat'ın içine bu ev daha çok sinmişti biraz bakımsız olsa da karısıyla burayı yaşanılacak hale getirirlerdi.

 

"Muhtarım burası için ne fiyat biçersin"

 

"Burası almancıların anası babasıgil burada yaşarlardı onlar ölünce kimse gelip gitmedi miras olarak ona kaldı onunda karısı köye gelmek istemeyince bana satmam için söyledi arayalım soralım bakalım ne diyecek"

 

İsmail Berat'ın burayı beğendiğini anlayarak emin olmak için sordu.

 

"Beğendin mi burayı devrem?"

 

"Beğendim kardeşim Naze de burayı çok sevecek"

 

Muhtar Berat'ın karar verdiğini anlayınca işi kesinleştirmek istedi.

 

"Burada karar kıldıysanız arayalım ev sahibini ilçeye gidip işlerimleri yapalım"

 

"Tamamdır muhtarım halledelim"

 

Muhtar ev sahibini arayıp durumu anlattıktan sonra beraber ilçeye gidip evin fiyatını ev sahibinin hesabını yatırdılar ardından tapuyu da aldıktan sonra Berat ilçedeyken ev eşyası için mağazadan gerekli olanları alıp adrese gelmesini istedi dönüşte hırdavatçıdan evin tamiri için malzeme ve boyada aldıktan sonra köye döndüler.

 

Naze Elvan'la beraber akşam yemeğini hazırlarken kocasının geldiğini görünce mutfaktan çıkıp bahçeye indi.

 

"Neden bu kadar geciktiniz Berat bulamadınız mı yoksa?"

 

"Bulduk gülüm aldık bile onları hallettik"

 

Naze bu kadar çabuk olmasına şaşırmıştı ama içindende mutlu olmuştu.

 

"Gerçekten mi ne çabuk"

 

İsmail çiftin kalplerinin ne kadar iyi niyetli olduğunu bildiğinden Naze'yi rahatlatmak için konuya girdi.

 

"Bir insanın önce kalbiyle niyeti iyi olacak yenge gerisini Allah halleder"

 

Naze gülümseyerek İsmail'e baktı.

 

"Çok şükür"

 

"Berat Naze'ye evinizi göstermeyecek misin?"

 

"Göstereceğim kardeşim hadi Naze gidelim"

 

"Ahsen'i de alıp hemen geliyorum"

 

Naze kocasının dediğiyle kızını almak için içeriye gitti küçük çocukların oynadığını görünce sessizce Ahsen'in yanına gitti.

 

"Ahsen babanla bir yere kadar gidip geleceğiz gelmek istermisin?"

 

Küçük kız annesinin dediğiyle kafasını sallayıp yerden kalktı.

 

"Burakcığım birazdan geleceğiz gelince oynayın olur mu?"

 

Burak ta Ahsen'in kalktığını görünce hızla ayağa kalktı.

 

"Olur ben zaten babannemin yanına gidecektim"

 

Naze hızla koşup giden çocuğun arkasından bakakaldı sonra kızının elini tutup kocasının yanına geldi beraber köyde yürüyerek yeni evlerine doğru gittiler.

 

Biraz zaman sonra karşıda suyun olduğunu görünce Naze içten içe sevinmeye başladı hayallerinde ki eve mi sahip olacaktı Berat'ın durmasıyla karşılarında duran evin onların olduğunu anladı. Berat tahta kapıyı açıp karısıyla kızının girmesini sağladı.

 

"İşte burası artık bizim yeni yuvamız"

 

Naze karşısında kocaman bahçesi olan beyaz renkte yeşil cam çerceveleri olan evi görünce içini huzur kapladı tamda kocasıyla hayal ettikleri gibiydi deniz olmasa da suyun kenarında büyükçe bahçesi olan kendilerine yetecek kadar küçük odaları olan bir köy evi. Naze bahçenin içerisinde gezinirken kocası elinden tutup içeriye doğru götürdü. Kapısını açıp içeriye girdiler Naze kocasının hevesle anlattıklarıyla nasıl döşeyeceklerinin bile hayalini kurdu.

 

"Burası salon mutfak birleşik tek oda ama baya geniş bize yeter"

 

Berat konuştuktan sonra elinden tekrar tutup merdivenlerden yukarı çıkarıp diğer odalarıda gösterdi.

 

"Burada iki odası var şurası biraz daha geniş gibi burayı yatak odası yaparız diğer odayıda Ahsen'e oda yaparız ne dersin"

 

Naze kocasının her kelimesini dinleyip minnetle gözlerine bakıp sıkıca boynuna sarıldı.

 

"Herşey tamda hayal ettiğimiz gibi en güzelini bile yaparız"

 

Berat'ta karısının beğendiğini görünce memnun oldu belinden tutup alnından öptü.

 

"Yarın başlarız o halde"

 

Bu seferde Naze kocasının elini avuçlayıp evden dışarı çıkardı.

 

"Ozaman geç olmadan gidelim yarına çok işimiz var"

 

 

 

Bölüm sonumuz oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum 🥰

 

Bölüm : 26.12.2024 13:56 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...