50. Bölüm

40.BÖLÜM

Merve
hayaldeyazar

Bölüm şarkısı

Gel gir gönlüme gönlündür derman

Varsın dönsün devran

Baktığım her yer sen bak

Yerinde dursun umudum

Ömrüm ömrüne olsun hep sevdam

Sen Mecnun ben Leyla

O nasıl göz nasıl endam?

Seninle buldum huzuru

❤️

 

 

Naze ve Berat güne sabahın erken saatlerinde başlamışlardı kahvaltılarını ettikten sonra hanımlar evde ki işleri hallederken Berat ve İsmail de yeni evlerinde ki tamir işlerini hallediyorlardı tamir işlerini en çok İsmail halletmişti Berat pek bilmediğinden oda duvarları boyamaya başlamıştı evi düzeltmede ilk günleri böylelikle bitmişti.

 

İkinci gün boya kuruduğu için iş bu seferde hanımlara düşmüştü Naze Elvan ve Seher beraber ev işlerini bölüşmüşlerdi Elvan evin camlarını silerken Seher ve Naze de evi biri süpürdükten sonra diğeride siliyordu. Ülfet hanıma da çocuklara bakmak kalmıştı hanımlarda bütün evi pırıl pırıl yaptıktan sonra günün yorgunluğunu atmak için evlerine dönmüşlerdi.

 

Üçüncü gün artık eşyaları gelmişti erkekler mobilyaları kurduktan sonra hanımlarda yerlerine yerleştirip son dokunuşları yaptılar. Ülfet hanım çocuklarına yemek yapmış yanlarına getirmişti. Kalabalık oldukları için bahçeye hemen bir halı serip üzerine sofra beziyle tabla atıp yemeklerini koyup tatlı sohbetlerin eşliğinde yemeklerini yediler. Yorgunluk çaylarını da içtikten sonra Ülfet hanım ve çocukları müsade isteyip gittiler. Naze ve Berat misafirleri gittikten sonra verandaya kurdukları sedire oturdular küçük Ahsen gün boyu hep arkadaşıyla oyun oynadığı için yorulduğundan annesinin kucağında uyuyakaldı Naze kızının saçlarını okşayıp dalmasını sağladıktan sonra kucağına alarak yukarı yeni döşedikleri odasında ki yatağa yatırdı yanağından öpüp aşağı mutfağa indi. Kocasıyla kendisine birer kahve yapıp kocasının yanına gidip oturdu.

 

"Bu keyfi hakettik ne dersin"

 

Berat oturduğu yerden karşılarında ki suyu izlerken karısının dediğiyle toparlanıp elindeki tepsiden fincanı alıp dudağına götürüp kahveden içti.

 

Gözlerini yumup derince nefes aldıktan sonra kahveyi masaya koyup karısına doğru yaklaştı.

 

"Çoktan haketmiştik delalım nasıl huzur verici değil mi?"

 

Naze de getirdiği kahveden bir yudum alırken kocasına gülümseyerek baktı.

 

"Hemde nasıl insan yorgunluğunu bile hissetmiyor"

 

Berat karısının yanına biraz daha sokulup saçlarını omzundan arkasına doğru ittirdi açıkta kalan boynuna kafasını gömüp kokusunu derince içine çekip öpmeye başladı.

 

"Ben hiç yorgun değilim güzelim"

 

Naze kocasınım öpmelerinin daha da derinleşmesiyle içi gıdıklanmaya başladı hoşuna gittiğinde kafasını biraz daha geriye attı. Berat karısının boynunu daha da açmasıyla iyice sokulup belinden sarıldı.

 

"Öyle özledim ki Naze"

 

Naze sanki kalbinin ağzında attığını hissediyordu kocasının dokunuşlarıyla kendinden geçeceğini bildiğinden kuruyan boğazıyla sessizce konuştu.

 

"Gören olacak Berat içeri geçelim"

 

Berat karısından aldığı davetle bacaklarından tuttuğu gibi kucağına alıp içeri geçip yukarı odalarına çıkardı.

 

****

 

Ceylan gece yarısı karnına giren sancıyla hızla gözlerini açtı yatağın üzerinde oturur pozisyona gelerek sancılarını takip etti 5 dakika da bir düzenli sancı girmesiyle doğum sancısı olduğunu anladı yanında yatan kocasına seslenerek uyandırmaya çalıştı.

 

"Rezan"

 

Rezan karısının sesini duymasıyla kalkması bir oldu günü yaklaşmıştı bu yüzden geceleri yarı uyanık oluyordu bebeğin ne zaman geleceği belli olmazdı ki gecenin 3ünde karısı uyandırdığına göre kesin bebek geliyordu.

 

"Ceylan'ım noldu iyi misin?"

 

Ceylan panikle ayağa kalkan kocasını görünce hafif çaplı güldü.

 

"Galiba bebek geliyor sancım var"

 

Rezan nasıl bir tepki vereceğini bilemedi uyku sersemliğide üstüne eklenince telaş yapmaya başladı.

 

"Hadi kalk çabuk hastaneye gidiyoruz çantan nerede? Dur kalkma ben bir üstümü değiştireyim öyle kalk başka ne almamız lazım çanta başka?"

 

Ceylan hem acısından hem kocasının hareketlerinden gülse mi ağlasa mı bilemedi yataktan yavaşça kalkıp çantanın yerini gösterdi.

 

"Sakin ol Rezan çanta burada birde puseti alacaksın okadar"

 

Rezan 'tamam' dercesine başını salladı hızla üzerini değiştirip bir eline çantayla puseti aldıktan sonra diğer eliylede karısının elini tutup odadan çıktılar. Odadan çıkınca annesine doğru seslendi.

 

"Anneeee annee"

 

Ceylan gece yarısı bağıran adamla şaşakaldı herkesi başlarına dikecekti.

 

"Ne yapıyorsun herkesi başımıza dikeceksin"

 

Hesna hanım oğlunun sesini duymasıyla hemen gözlerini açıp başına şalını geçirdi üzerine hırkasını giyip odadan dışarı çıktı karşısında oğluyla gelinini görünce doğumun başladığını anladı.

 

"Ne oluyor oğlum yoksa bebek mi geliyor"

 

"Geliyor vallahi anne Ceylan sancılandı"

 

Hesna hanım duyar duymaz hemen üzerini değiştirmeye gitti o sırada sesleri duyan Osman ağa ne olduğunu sordu Hesna hanım doğuma gittiklerini söyleyip haberdar ederim diyerek hızla odadan çıkıp aşağı indi beraber arabaya binip hastanenin yolunu aldılar.

Hastaneye geldiklerinde ebe muayenesini yaptıktan sonra Ceylan'ı doğuma aldılar ana oğul sabırsızlıkla beklemeye başladılar yaklaşık 1 saatin sonunda bebekleri dünyaya geldi.

 

Ceylan'ı normal odaya aldıktan sonra Rezan ve Hesna hanım odaya girdiler. Odaya girer girmez gözleri Ceylan'ın kucağında olan bebeği gördü. Rezan duygulu gözlerle yanlarına yaklaştı Naze evlendikten sonra bu tabloyu belkide hiç bir zaman yaşayamayacağını düşünürken Ceylan ona çocuğunu vermişti. Yaklaşıp karısının alnından öptükten sonra bebeğini kucağına alıp kokladı mis gibi cennet kokusunu burnuna çekip usulca öptü.

 

Ceylan onları tebessümle izledi anneliği tatmış kocasınada babalığı tattırmıştı aile oldukları şimdi daha iyi anlamıştı daha küçük bebeklerine isim bile düşünmemişlerdi aklına gelmesiyle kocasına sordu.

 

"Adını hiç düşünmedik ne koyalım"

 

Rezan karısının dediğiyle gözlerini bebeğinden çekip karısına baktı aklında bir isim vardı aslında ama karısınında hem onayını hemde ikinci bir adınıda onun istediğini koymak istiyordu.

 

"Benim aklımda bir isim var ama sen ne koymak istersin iki isimli olsun"

 

Ceylan en beğendiği ismi oğluna da yakışacağını düşünüp söyledi.

 

"Ben Miran istiyorum beylerbeyi demek nasıl?"

 

Rezan karısının dediğiyle ismin çok yakışacağını düşündü kendi istediğide ismi yanına ekleyip söyledi.

 

"Yiğit Miran"

 

Ceylan Yiğit ismini duyunca istemsiz yüzü düştü kocasının bu ismi düşündüğünü bilememişti aslında küçük bebek öldüğünde ne kadar çok üzüldüğünü biliyordu anlaşılan küçük Yiğit'in adını yaşatmak istiyordu ses etmedi kendi istediği isimde olacağı için kendide genellikle Miran derdi.

 

Rezan bebeğin adını babasının koymasını istedikten sonra Osman ağa bebeği kucağına alıp ezanı okudu ardından küçük bebeğin adı Yiğit Miran olarak konuldu. Bu mutlu haberi paylaşmak için Rezan Berat'ı arayıp haber verdi hem nasıl olduklarını alışıp alışmadıklarını sordu biraz hal hatır sorduktan sonra telefonu kapatıp küçük bebeğin fotoğraflarını çekip Berat'a gönderdi.

 

Berat Rezan'la konuşmasını bitirdikten sonra karısının yanına gelip bebek haberini verdi.

 

"Ceylan doğum yapmış onu haber etti Rezan"

 

Naze uzun zaman sonra aldıkları güzel habere sevindi.

 

"Şükür nasıllarmış iyiler değil mi?"

 

"İyiler delalım Rezan bebeğin fotoğraflarını atmış göstereyim"

 

Berat telefonundan bebeğin fotoğraflarını karısına gösterdi. Naze gülümseyerek küçük bebeğe ekranı üzerinden sevip nazar duasını okudu.

 

"Ay bu bembeyaz ne güzel maşallah"

 

Berat'ta karısını hak verircesine konuştu.

 

"Bende hayret ettim maşallahı var sağlıkla adıyla yaşasın inşallah"

 

Naze küçük bebeğin adını merak etmişti hevesle gülümseyerek sordu.

 

"Amin ee küçük paşanın adı neymiş?"

 

Berat karısının sorusuyla derince bir nefes verip adını söyledi.

 

"Yiğit Miran koymuşlar"

 

Naze duyduğu isimle yavaşça gülümsemesini soldurdu kalbinin sızladığını hissetti gözlerinin dolduğunu belli etmek istemedi o yüzden konuyu değiştirdi.

 

"Ben yarın Ceylan'ı arayıp tebrik edeyim" diyip kocasının yanından kalkıp içeriye gitti.

 

Berat karısının ne hissettiğini az çok tahmin ettiğinden üstüne gitmedi biraz bahçeyle ilgilenmeye başladı. Bahçeyle uğraşırken dışarı kapının açılmasıyla gözlerini oraya çevirdi gelenleri Ülfet hanım ve kendi yaşlarında gibi olan başka bir kadının da olduğunu görünce elindeki işleri bitirdi yanlarına yaklaşıp Ülfet hanımın elini öpüp diğer kadına baş selamı verip bahçeden çıkıp arkadaşı İsmail'in yanına gitti.

 

Naze gelenleri görünce yaptığı keki fırına salıp hemen yanlarına çıktı güler yüzüyle karşılayıp içeriye davet etti.

 

"Hoşgeldiniz buyrun içeriye geçelim"

 

Köyün kadını söze atlayıp verandada ki sedire doğru yürüdü.

 

"Yo gızım gı aha buraya oturverem"

 

Naze 'olur' anlamında başını sallayıp yanlarına oturdu. Ülfet hanım yanında ki kadını Naze'yle tanıştırdı.

 

"Naze kızım bu benim ahiretliğim Satı"

 

Naze bakışlarını karşısında oturan kadına çevirip gülümseyerek karşılık verdi.

 

"Öyle mi benim yengemle kayınvalidem de ahiretlikler"

 

Naze misafirlerine Mardin'deki hayatlarından bahsederken aynı zamanda da pişen kekle ve çay ikram etti Satı hanımda Ülfet hanım gibi tatlı dilli güler yüzlü bir kadındı köydeki olayları anlatıyordu birde şivesi eklenince anlattığı olaylar tatlı bir hal alıyordu Naze onları gülümseyerek dinledi. Ülfet hanımda Satı hanımda Naze'nin başına gelenleri dinledikten sonra teselli vermeye başladılar.

 

"Üzülme kızım herşey Allah'tan ümidinide kesme Allah ol derse olur"

 

"İnşallah Ülfet teyzem Ahsen'ime kardeş çok istiyorum ama olur mu bilmiyorum o olaydan sonra hiç adet olmadım doktora gitmeye korkuyorum"

 

Satı hanım ihmal ettiği için Naze'ye söylendi.

 

"Aa hiç doktora gitmemezlik olur mu hiç gızım sen elinden geleni yap sonrasını Allah'a bırak git bakalım vardır tedavisi burada da kaç kişinin çocuğu olmuyordu kimisi kür yaptı kimisi tedavisini oldu kucaklarına çocuklarını aldılar bizde sana yardımcı oluruz eski toprağız ama sende doktoruna git tedavini ol emi gızım"

 

Naze Satı hanımın dediklerinde haklı olduğunu biliyordu resmen savaşmadan pes etmişti daha hiç doktora kontrole bile gitmemişti ki şu gencecik yaşında kısırım diye geziniyordu aklına koydu ne olursa olsun vazgeçmeyecekti.

 

"Aslında korkum olumsuz birşey duymaktan korkuyorum başka birşey değil"

 

Ülfet hanımda karşısında buğulu gözlerle bakan kızın elini tutup destek verircesine konuşmaya başladı.

 

"Ne olursa olsun sen yüreğini ferah tut olmuyorsa dersin ki vardır bunda da bir hayır ama sen yinede elinden geleni yap sonra hep duanı et ilk doğal yollarla başla doktorunada git ilaçlarını al"

 

Satı hanımda ahiretliğinin arkasından hak verircesine konuştu.

 

"Tabi ya gızım kanaman düzelsin diye ilk olarak soğanı kaynat her sabah ılık bir şekilde 1 çay bardağı kadar iç sonra gör bak nasıl sökülüyor"

 

Naze dikkatle Satı hanımın dediğini aklına yazdı ilk iş onu deneyecekti akşam olunca kocasıyla konuşacak yarın doktora gitmeyi isteyecekti.

 

Biraz daha sohbet ettikten sonra yaşlı kadınlar ağır adımlarla evlerinin yollarını tuttular Naze de bildiği bir kaç yemeği hazırlayıp kocasının gelmesini bekledi. Bir kaç dakika sonra Berat kapıdan girince Ahsen kumla oynarken babasını görünce elindeki oyuncakları bırakıp bir koşu babasına doğru koştu.

 

"Babaaa"

 

Berat pattık pattık koşan kızına eğilip kollarını açtı Ahsen'i kollarıyla sarıp yanaklarından öptü.

 

"Kızımm"

 

Naze onlara gülümseyerek bakarken yanlarına gidip kocasını karşıladı.

 

"Hoşgeldin Berat'ım"

 

"Hoşbuldum Naze'm ben üzerimi değiştirip geleyim sen sofrayı kur"

 

Berat kızını kucağından indirip üzerini değiştirip ellerini yıkamak için içeri girdi.

 

Naze kocasının dediğinden sonra yaptığı yayla çorbası ve taze fasulye yemeğini tabaklara koyup verandaya çıkardı kocasının gelmesiyle sofraya oturup yemeğe başladılar.

 

Berat Naze'nin hazırladığı yemeklere bakıp gülümseyerek karısına doğru baktı.

 

"Elinden yemek yemekte varmış he karım"

 

Naze kocasının dediğiyle göz devirdi.

 

"Aşk olsun Berat sanki hiç yapmadım ne çabuk unuttun sevdiğin yemekleri yaptığımı nasılda yemiştin"

 

Berat karısının yalandan alındığını görünce gönlünü almaya çalıştı.

 

"Şaka yapıyorum güzelim yedim tabi ya senin elinden zehir olsa onu bile yerim gerçi yediklerimde çok tatlı sayılmazdı"

 

Naze tam sevinecekken kocasının son söylediğiyle gözlerini belertip kaşlarını çattı.

 

"Berat sabrını zorlama istersen yoksa aç kalacaksın"

 

Güzel karısı sinirlenince ayrı bir güzel oluyordu anı bozmadan sinir etmeye devam etti.

 

"Ne var aç kalırsam bende seni yiyerek doyarım"

 

Naze duyduğuyla kocasının ağzına hafifçe vurdu.

 

"Terbiyesiz çocuk var ne biçim konuşuyorsun sen"

 

Berat ağzında ki lokmayı zorla yutarken kahkasını attı.

 

"Şu kadarcık çocuk ne anlayacak be gülüm ayrıca ellerine sağlık her zaman ki gibi çok lezzetli olmuşlar ellerinden bal akıyor mübarek"

 

Naze çatılan kaşlarını hafif gülerek düzeltti.

 

"Düzenbaz seni boşuna yaranmaya çalışma ye yemeğini"

 

Karı koca yemeklerini yedikten sonra çaylarını içerken Naze kocasına doktor konusunu açtı.

 

"Berat"

 

Berat çaydan bir yudum alırken karısının sesiyle ona döndü.

 

"Hmm"

 

"Ben diyorum ki hiç kontrole gitmedim yarın kadın doğum doktoruna gidelim"

 

Berat karısının dediğiyle şaşırdı uzun zamandır konusu açılmıyordu ki buraya gelince aklına gelmez unutur sanmıştı Naze yine başa sarmıştı.

 

"Nereden çıktı gülüm rahatsızlığın mı var?"

 

Naze söylemekte sabırsızlanırken kelimeleri ard arda sıralayıp kocasının tepkisini merak etti.

 

"Var yani o olaydan sonra benim adet kanamam olmadı hiç düzenlemesi için ilaç isteyeceğim hem kontrolde yaptırmış oluruz belki bir çocuğumuz daha olur ümidimi yitirmek istemiyorum"

 

Berat karısının üzülmesini istemiyordu onun için ta buralara gelmişti ama Naze inattı vazgeçmiyordu.

 

"Güzelim üzülmeni istemiyorum biliyorsun ilacını al birşey diyemem ama daha çok yeni kendini buna hazırlama ilk önce sen iyi ol Allah verirse olur"

 

Karısının yüzünü düştüğünü görünce hüzünlü havayı dağıtmak istedi şuan istediği sadece karısıydı eteğinin yukarı sıyrılmış açıkta kalan bacağını görünce elini bacağına koyup usulca okşamaya başladı isteğini belli eden zevkten buğulaşmış gözleriyle karısına baktı.

 

"Bana çocuk değil sen lazımsın"

 

Naze kocasının istediğini anlayınca eliyle bacağını okşayan kocasının elini hafifçe ittirdi.

 

"Sen o hakkını kaybettin"

 

Sedirden kalkacak olan karısının elinden hızla tutup geri oturttup üzerine doğru eğildi.

 

"Başlatma nazına ikimizde istiyoruz hem çocuk başka türlü nasıl olacak değil mi karım"

 

"Berat dalga mı geçiyorsun benim şimdi çocuk değil sen lazımsın dedin"

 

"Tamam gideriz yarın sabah ilk işimiz doktora gitmek olur anlaştık mı?"

 

***

 

Hastaneye geldiklerinde randevuyu onaylattıktan sonra doktorun odasına girdiler.

 

"Geçmiş olsun sıkıntınız nedir?"

 

"Bir kaç ay önce kötü bir olay yaşadım karnımda bebeğimi kaybettim ve sezeryanla ölü doğum yaptım o günden sonra adet kanamam hiç olmadı ve doktor rahmiminde zarar gördüğünü söylemiş kontrol için geldim"

 

Doktor Naze'nin dediklerini dinledikten sonra bilgisayarda ki geçmişini baktıktan sonra muayene etmek için sedyeye geçmesini istedi. Naze korkarakta olsa sedyeye yatıp göbeğini açtı doktor göbeğinden muayene ettikten sonra vajinadan da muayene etmek istedi Naze'nin en korktuğu şey başına gelmişti zorda olsa öteki sedyeye atıp eteğini iç çamaşırını çıkardıktan sonra ayaklarını yerlere koyup yattı.

 

"Kendinizi kasmayın hemen bitecek"

 

Naze kafasını sallayıp gözlerini yumdu biran önce bitmesini istedi. Doktor bitirdikten sonra tekrar masasına geçti Naze de karşıya kocasının yanına oturdu.

"Şuanlık rahminiz hala bir hamileliğe hazır görünmüyor zaten sezeryandan sonra geçen sürede kısa kist veya kitle görünmüyor şöyle yapalım adet düzensizliğiniz için tedaviye başlayalım bu sürede de rahminiz biraz daha dinlenmiş olur şimdilik hazır değil geçmiş olsun tekrardan"

 

Naze doktorun söylediklerini dikkatle dinlerken içinde yeşerttiği umut tohumlarını tek tek soldurdu.

 

Hastaneden çıktıktan sonra Berat yüzü düşen karısının omzundan tutup sarıldı burul burul kokan saçlarına öpücüğünü kondurdu.

 

"Allah nasip ederse olur delalım artık üzülme"

 

Naze de kocasının göğsünden ayrılıp üzüldüğünü belli etmemek için gözlerini gözlerine dikti.

 

"Üzülmüyorum bir umudum vardı ama şuan oda yok oldu artık olmuyorsa vardır bunda da bir hayır diyeceğim"

 

Berat maviş gözleriyle bakan karısına bakarak elleriyle yüzünü avuçladı.

 

"Şöyle mahsun mahsun bakma kıyamıyorum"

 

Naze yüzünde olan kocasının elini avuçlayıp dudaklarına götürüp öptü.

 

"İyiyim ben , hadi gidelim"

 

Arabalarına binip evlerine doğru gittiler.

 

1 ay sonra...

 

Ezo artık Bayram'ın yaptıklarına dayanamıyordu sırf küçük kızı için katlanıyordu ama gün geçtikçe her şeyi gözüne batıyordu artık tamamen kocasından soğumuştu yatağına yanına bile yatmıyordu çalışmadığı yetmezmiş gibi birde içkiye başlamıştı içip içip gelip terör estiriyordu katlanılacak gibi değildi yine içip içip geldiği günlerden biriydi.

 

Bayram sarhoş olasaya kadar içmiş gece yarısı olunca evin yolunu zor bulmuştu. Bağıra çağıra evin önüne gelmiş kapıyı çalıyordu bir kaç çalmanın ardından kapı karısı tarafından açıldı. Ezo karşısında içmekten ayakta zor duran kocasını görünce tiksinircesine yüzüne baktı.

 

"Zıkkım içseydin"

 

Bayram karısının iğneliyici konuşmasını takmadı bile kaç zamandır yanınada yanaşmadığından canı karısını istiyordu yanına doğru yaklaşıp belinden tuttuğu gibi kendine doğru çekip hunharca öpmeye başladı. Ezo kendisine saldıran kocasıyla hızla itmeye çalıştı.

 

"Pislik herif uzak dur benden bırak beni"

 

Bayram kendisini ne kadar itsede daha da yaklaşıp sulu sulu öpmeye çalışıyordu.

 

"Kes be sesini şıllık kaç zamandır altımada yatmıyorsun zaten kadınlığını yap"

 

Ezo kocasının her dediğini dokunuşunu iğrenircesine tepki veriyordu kollarından zorla kurtulup odasına doğru koşmaya başladı.

 

"Aşağışık herif seni adam ol sen önce"

 

Bayram hem reddedilmenin hemde karısının sözlerinden sonra daha da hırslandı hızla odaya gidip kapısına tekmeyi atıp kırdı yataktan korkarak kalkan karısının üzerine gidip saçlarından tuttuğu gibi yere attı üzerine çıkıp boynunu öperek emmeye başladı.

 

"Kalk üstümden Allah senin belanı versin şerefsiz"

 

Ezo gözünden akan gözyaşlarına hakim olamayarak ağlamaya başladı kocası olacak pisliğin dokunmasını istemiyordu asla dokundurtmayacaktı bacağını kaldırdığı gibi kocasının erkekliğine vurdu. Bayram acıyla erkekliğini tutup üzerinden kalktı.

 

"Seni kahpe sen şimdi görürsün"

 

Yerde korkuyla ağlayarak bakan karısını duymadan yüzüne tokadı indirdi. Sesleri duyan anne babası hemen yanlarına gelip Bayramı kaldırıp salona götürdüler.

 

Ezo yerden zorla kalkıp beşiğinde çığlık çığlığa ağlayan kızını kucağına alıp kendini hem kızını sakinleştirmeye çalıştı.

 

"Şişştt ağlama güzel kızım bu gece buradan kurtulacağız özgür olacağız artık sadece sen ve ben.."

 

 

 

Bölüm sonumuz Rezan'ın Yiğit'in adını yaşatması nasıl? Ezo kurtuluyor bundan sonrası ne olur? Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum 🥰

Bölüm : 26.12.2024 13:58 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...