Bölüm şarkısı
Yanında her yer burası, her yer evim
Sanki kesik ayaklarım yerden
Teninde dört mevsim yaz, ah nasıl desem
Sensiz düşer giderim kendimden
Sevdan rengidir dağ çiçeklerinin
Kokun kıskandırır baharı
Nazar boncuğum, ben yalnız seninim
Kanıp gidersen ellere, o zaman
Bi' soluk hüzün
Bi' soluk yüzün ve bir soluk ölüm
Yoklar beni, sensiz bölünürüm, dayanamam
Dillere destan, dağlara ferman
Bir sihir aşkın kapı duvar tanımayan
Dillere destan, dağlara ferman
Şarkıdır aşkın ilahi aşk makamından
Dillere destan
❤️
Mardin'deki boşanma olaylarından Naze ve Berat'ın daha haberi olmamıştı Esma hanımla her gün telefonda konuşuyorlardı ama Esma hanımın dili demeye bir türlü varmamıştı telefonda söyleyip onlarında üzülmesini istememişti yüz yüze geldiklerinde anlatmayı tercih etmişti ki Ezo'nun da telefonda söylemeyeceğini biliyordu.
Uzun zamandır evlatlarını görmüyorlardı en çokta torunu Ahsen'i özlemişti onlar gittiğinden beri konak bomboştu Ahsen'in sesleri tıkırtıları oyun oynamaları hiç biri yoktu Esma hanım ve Kadir ağa onların yokluklarına alışamıyorlardı oğlu Berat'tan askerlik haricinde hiç uzun süre ayrı kalmamışlardı tek evladıydı yüreği sızlıyordu gelininide kızı gibi bellemişti ona konakta arkadaşlık ediyordu hepsinin yeri ayrıydı. Esma hanım bu yalnızlıkta genellikle ahiretliği Hesna hanımlara gidiyordu onlarla dertleşip sıkıntısını gideriyordu iki ahiretlik zor zamanlarını hep beraber geçirmişti yine aklına gelenlerle küçük çocukları sevmek için Arslan konağına gitmeye karar verdi onun öncesinde kocası Kadir ağayla konuşması gereken konuyu açtı.
"Bey çocukları çok özledim ben burnumda tütüyorlar gidip görsek nasıllar iyiler mi diye baksak hem özlemimizi gideririz ne dersin?"
Kadir ağa kahvaltı masasındayken içtiği bir yudum çayı yuttuktan sonra karısının dediğiyle hak verdi küçük torunlarını oda çok özlemişti.
"Hakkın var hanım gidelim görelim çocuklarımızı özledik torunumun sesleri olmayınca koca konak bize kaldı hey gidi günler hey"
Kadir ağa kahırlanırcasına söylendi Berat'tan başka çocukları olmayınca çok dua etmişti oda oğlunun çok çocukları olsada şu konak bir şenlense diye düşünürdü ama Ahsen den başka nasip olmamıştı buda bizim kaderimiz demekki diyip geçti.
Esma hanım kocasının da gitmekten yana olduğunu anlayınca en erken şekilde hazırlanmaya başlayacaktı öncesinde ahiretliğine gitmeye karar verdi. Hesna hanımı aradığında onları akşama yemeğe davet etti.
Akşam olduğunda Kadir ağa ve Esma hanım Arslan konağına gittiler.
Osman ağa ve Hesna hanım onları karşılayıp içeriye davet etti salona geçtiklerinde yemeğe geçmeden önce sohbet etmeye başladılar. Ezo yeni yeni yürümeye başlayan kızıyla beraber salona girdi Esma hanım hem Ezo'nun hemde Rezan'ın çocuklarını kendi torunları gibi sevdiğinden Asel'i karşılayıp kucağına aldı yanaklarından öperek sevmeye başladı. Yemeğe geçmeden önce Rezan da kucağında yeni uyanmış oğluyla beraber salona girdi. Esma hanım gelen küçük bebeğide sevecen tavırla karşılayıp kucağına alıp kokusunu kokladı.
"Oyy benim yiğidim adın gibi Yiğit ol inşallah"
Hesna hanım onlara gülümseyerek baktı.
"İnşallah ahiretliğim inşallah"
Esma hanım hem Ezo'ya hemde Rezan'a bakarak ikisininde aynı kaderi yaşamış olmalarına kederlendi.
"Rezan Ceylan Yiğit'i görmeye geliyor değil mi?"
Rezan duyduğu isimle sinirleri gerilmeye başladı yinede sakin kalarak cevap verdi.
"Adını anmayın Esma teyzem ben olmadığım zamanlar gelip görüp çekip gidiyor ona okadarıda fazla da yinede şu çocuğa dua etsin"
Hesna hanım Ceylan'ı kabullenmekte zorlansada ne de olsa torunun annesi olduğu için oğlunu görmesi için ikna etmişti oğlunun da kızının da haline üzülüyordu ne vardı onu dinleselerdi.
"Ah ahiretliğim ah ne vardı beni dinleselerdi he böyle mi olurdu şu yavrucaklar biri anasız diğeri babasız kaldı ben Ezo'ya çok dedim Fırat Hancı'ya vereceğim seni diye ama gitti itsiz sapsız herife kaçtı abisininde başını yaktı zamanında Rezan'a da söz geçirip ya Zilan'ı yada Heja'yı alsaydık bunlar hiç olmayacaktı"
Ezo annesinin her dediğinin haklı olduğunu bildiğinden sessizce kaldı. Esma hanım ahiretliğine üzüldü herkes evlatları için uğraşırdı mutlu olmalarını isterlerdi.
"Hayırlısı buymuş ahiretliğim hem daha yaşları genç daha hayırlı kişilerle evlilik yaparlar inşallah"
Hesna hanım hem kızına hem oğluna baktı bu fikre nasıl bakıyorlardı merak ediyordu hep dilinin ucundaydı ama çıkaramamıştı.
"İnşallah ahiretliğim şöyle elleri yüzleri düzgün helal süt emmiş gelin ve damadı kim istemez"
Rezan resmen sabrının sınandığını hissediyordu dönüp dolaşıp evliliğe sarıyorlardı.
"Ben bu evliliğe mecbur kaldığım için yaptım bir daha bana evlilik konusunu sakın açmayın anne beni kendi halime bırakın bundan sonra hayatımda sadece oğlum var ben ona bakarım en güzel şekilde büyütürüm hem anası hem babası olurum kaç sefer söyledim size istemiyorum diye tekrar söylüyorum istemiyorum"
Rezan son sözünü bastıra bastıra söyledikten sonra kimseden çıt çıkmadı oğlunun inat olduğunu biliyordu ta bekarken de istemiyordu şimdi de istemeyecekti Hesna hanımda üzerine gitmekten artık vazgeçecekti anlaşılan oğlu kimseye gönlünü açmayacaktı.
Yemekleri yemek için sofraya geçtiklerinde Esma hanım ortamın gerginliğini gidermek için konuyu değiştirdi.
"Biz Berat'la ve Naze'nin yanına gideceğiz görmeye"
Ezo kuzeninin adını duyunca sevinçle Esma hanımın yüzüne baktı.
"Gerçekten mi Esma teyzem ne güzel düşünmüşsünüz çok özlemişlerdir sizi bizden de çok selam söyleyin onları çok özledik"
Esma hanım gülümseyerek Ezo'ya baktı aklına gelen şeyle konuşmaya başladı.
"Sende gel kızım bizle Naze seni görünce pek sevinir hem gezip gelmiş olursun beraber gidelim"
Ezo duyduğu şeyle izin istercesine babasına baktı gitmeyi çok isterdi.
"Çok isterim teyzem, he baba gidebilir miyim bende?"
Osman ağa kızının ne kadar istekli olduğunu gördü gitmesi hem onun için hemde Naze için iyi olacaktı olanları az da olsa unuturdu.
"Gidebilirsin kızım Naze de benim kızım git ona da sana da iyi gelir"
Ezo oturduğu sandalyeden hızla kalkıp babasının boynuna sıkıca sarıldı.
Mardin'den Muğla'ya yolculuk bugün başlıyordu Esma hanımda Ezo da çok heycanlıydılar herşeyleri hazırlamışlardı eksiksiz bir yolculuk yapacaklardı. Kadir ağa tepsi tepsi börekleri yemekleri görünce şaşkınlıkla bakakaldı.
"Esma abartmıyormusunuz bu kadar yiyeceği eşyayı ne yapacaksınız?"
Esma hanım sen karışma dercesine bakış atıp hala ufak tefek ne varsa arabaya yerleştiriyordu.
"Ne abartması Kadir aklım daha götüremediklerimde yavrularım özlemişlerdir buranın yemeklerini tatsınlar"
Kadir ağa ne dese kâr etmeyeceğini bildiğinden el mecbur koymalarına izin verdi yola çıktıklarında oğlu Berat'ı arayıp geleceklerini haber verdi Esma hanım Ezo'nun geleceğini söyletmeyip süpriz yapmayı istedi.
Uzun süren yolculuğun ardından Muğla ya giriş yaptılar Berat babasıgili karşılamaya giderken Naze de evde hazırlıkları tamamlamaya çalışıyordu kayınvalidesi ve kayınpederi geleceği için herşeyi eksiksiz halletmeye çalışıyordu. Sofrayı da tamamiyle hazır ettiğinde veranda da oturup beklemeye başladı Ahsen de o sırada bahçede kumla oynuyordu ard arda arabaların yanaştığını görünce kızının yanına gidip elinden tutup bahçe kapısına doğru gitti.
Arabadan Kadir ağa ve Esma hanım inince içten gülümsemeyle onları karşılamaya gitti. Ahsen babannesinini görünce koşarak ilk babannesine gidip sarıldı.
"Babannee"
Esma hanım torununu kucağına aldığı gibi sıkıca sarılıp öperek hasretini giderdi.
"Oyy babannesi kurban olsun nasıl özlemişim nasıl"
Naze kayınpederinin elini öpüp sarıldıktan sonra Ahsen'in babannesinin kucağından inmesiyle kayınvalidesine sıkıca sarıldı kayınvalidesi anne şefkatiyle sarmalarken yanaklarından öptü Naze gerçekten onun sevgisini hep hissediyordu gelini değil kızıymış gibi seviyordu. Ahsen dedesinede aynı şekilde koşarak kucağına atladı.
"Dedee"
Kadir ağada küçük torununu çok özlediğinden sarılıp yanaklarından öptü.
"Dedesinin mavi elması"
Naze ve Berat görüştükten sonra onları içeriye davet ederken Esma hanım söze girdi.
"Naze bak sana kimi getirdik"
Esma hanım arabaya doğru dönüp söylediğinden Naze'nin de gözleri arabaya kaydı kapının açılıp içinden inen Ezo eve Asel'i görmesiyle koşar adım onlara doğru gidip sıkıca sarıldı.
"Ezoo"
Ezo da aynı şekilde karşılığını vererek kuzenine sarıldı.
"Nazee"
Naze sarıldıktan sonra ellerinden tutup inanamamışçasına baktı.
"Ne güzel bir süpriz bu ne iyi ettinde geldin"
"Hasretinize daha fazla dayanamadık çıktık geldik"
"Hoşgeldiniz iyi ki geldiniz çok mutlu olduk"
Naze Ezo'yu görünce sevince katlanmıştı küçük Asel'i de alıp doyasıya sevdi.
"Teyze balım teyzesini görmeye gelmiş arkadaşıyla oynamaya gelmiş"
Ezo da Ahsen'i yanaklarından sıkıca öpüp sıkıştırarak sevdi.
Sofraya geçip yemeklerini yedikten sonra Ezo'yla beraber toplamaya başladılar Naze'nin aklını karıştıran birşey vardı Ezo buraya nasıl gelebilmişti o kocası nasıl izin vermişti içi içini yiyordu topladıktan sonra verandaya geçip oturdular Esma hanım onları konuşmaları için yalnız bıraktı küçük çocuklarla bahçede oynamaya başladı. Berat'ta babasını köyü gezdirmeye çıkardı. Naze birşeylerin döndüğünü hissettiğinden daha fazla içinde tutamadan konuyu açtı.
"Ezo buraya gelmene o Bayram nasıl izin verdi?"
Ezo Naze'nin bunları soracağını biliyordu zaten kaç zamandır doğruyu söyleyemediği için içi içini yiyordu.
"Naze biz Bayramla boşandık"
Naze şok olmuşcasına kuzenine bakakaldı.
"Ne? boşandınız mı nasıl olur?"
Ezo anlatıp aynı şeyleri tekrar gözünün önüne gelmesinden bıktığından üstün körü anlatmayı tercih etti.
"Biliyordun zaten evliliğimiz düzgün gitmiyordu ilgisizdi sevgi göstermiyordu gerçi ağa kızı olduğum için evlenmiş zaten de her neyse son zamanlar içkiye başlamıştı artık katlanılacak gibi değildi Naze çok bile katlanmışım o pisliğe işte yine içip gelmiş bana saldırdı tokat attı bende daha fazla dayanamadım babamın evine döndüm böylelikle boşandık"
Ezo'nun anlattıklarıyla Naze'nin şaşkınlığı üzüntüye döndü en başından biliyordu ondan koca olmayacağını ama kuzeni sevdiği için engel olamamıştı ozamanlar kendi kavuşamadığı için kuzeni sevdiğine kavuşsun istemişti ama bu evlilik en başından beri hataydı.
"Canım benim nelere katlanmışsın böyle sen bunların hiç birini haketmedin sakın üzülme o pislik seni zaten haketmiyordu kurtulduğuna sevin hatta"
Ezo Naze'nin dediğiyle ufak çaplı tebessüm edip gülümsedi.
"İnanır mısın Naze hiç üzülmedim hatta çok mutluyum özgürlüğüme kavuştum sizlere kavuştum"
Naze kuzeninin ellerinden tutup teselli vermeye çalıştı.
"Daha çok gençsin Ezo'm eminim seni hakeden biriyle olacaksın"
Ezo istemediğini belli edercesine kafasını salladı.
"Şuanlık hiç öyle bir isteğim yok Naze Asel daha çok küçük ve ben evliliği böyle düşünmemiştim benim için hayal kırıklığı oldu o yüzden kimseye güvencim yok"
"Ben senin için dua edeceğim Ezo sende mutlu evliliği tadacaksın"
Ezo kuzenine 'nasip' dercesine kafasını eğdi. Naze berdel olduğu için Rezan ve Ceylan'ı merak etti.
"Peki sen boşanınca berdel bozulmadı mı Rezan ve Ceylan evliler değil mi?"
Ezo mahçupça yine başını öne eğdi kendi evliliğinden çok onlara üzülmüştü.
"Malesef onlarda boşandı berdel bozuluyordu ama abim bozulmasını istemedi Ceylan'ı göndermeyecekti ama Ceylan boşanmak istedi ve gitti"
Ezo'nun dedikleriyle Naze daha da şaşırmıştı ağzı açık kalakaldı Ceylan bunu neden yapmıştı?
"Nasıl ya Ceylan neden boşanmak istedi daha çocukları çok küçük"
Ezo derince bir nefes verdi.
"Aslında Ceylan'ın da hem haklı hemde haksız olduğu yönler var haksız ki abim boşanmak yok dediği halde küçücük çocuğunu bile düşünmeden boşandı şu yönden haklı ki onların ki zoraki bir evlilikti çocukları oldu ama birbirlerine karşı sevgileri yoktu mutlu değillerdi en büyük neden de abim seni unutamadı Naze"
Naze Ezo'nun söylediğiyle sertçe yutkunup gözlerini kaçırdı evliliklerinin kendisinin yüzünden bitmesini istememişti böyle biri olmayı istemiyordu Ezo'nun uzatmayacağını biliyordu ama yinede birinin duyma ihtimaline karşı konuyu değiştirdi.
"Ya o küçücük bebek Yiğit annesini görüyor mu?"
"Başta abim göstermek istemedi ama annem zorlayınca kabul etti sadece abim yokken gelip görüp gidiyor abim Yiğit'e çok iyi bakıyor"
Naze 'anladım' dercesine kafasını sallayıp konuyu kapattı ama aklı küçücük bebekte kalmıştı adından mıdır bilmez o çocuğu görüp sarıp sarmalamak istiyordu.
Akşam olduğunda İsmail ve ailesi Berat ve ailesini yemeğe davet ettiler köylerine misafir olarak gelen aileyi yakından tanıyıp güzelce ağırlamak istediler. Bahçede kurulan sofraya hepsi oturup hem yemeklerini yiyip hemde hoş sohbet ediyorlardı Esma hanımla Ülfet hanım birbirleriyle baya kaynaşmışlardı Ülfet hanım buranın adetlerinden bahsederken Esma hanımda kendi memleketlerinden bahsediyorlardı kültürler adetler gelenek görenekler farklı olunca konuşulacak konularda çoğalıyordu. Esma hanım eskilere gidip nasıl evlendiklerini anlatmaya başladı herkeste onları dinliyordu Naze de kayınvalidesinin ağzından ilk defa duyuyordu.
"Ülfet hanım ben daha 17 yaşındaydım Kadir'le birbirimizi çocukluktan beri severdik gün geldi Kadir askere gitti bende onun yolunu gözlerdim bir gün abim aşiretlerden ağa kızını kaçırdı geldi berdel olarak beni evin tek oğluna verdiler hemde kuma olarak ne çok ağladım istemiyorum diye Kadir'ede haber yollayamadım ozamanlar telefon yok zoraki de olsa verdiler beni adam zalimin tekiydi ilk karısına da eziyet ederdi birde ondan bir oğlu vardı 1 ay kadar katlandım ama gelde bana sor neler çektiğimi nihayet Kadir askerden geldi beni verdiklerini duyunca duramamış gecesine beni kaçırmaya geldi bende gözümü kararttım sevdiğime kaçtım o günden sonra Mardin'e kaçtık oraya yerleştik aramızda kan davası çıktı sonra Berat'ım oldu onu herkesten sakınarak el üzerinde büyüttük ya işte böyle bir hayatımız oldu bizimde"
Naze kayınpederinin kayınvalidesini kaçırdığını biliyordu da ayrıntısını hiç bilmiyordu berdel olarak gitmesine içi yandı hemde kuma olarak gitmişti nasıl dayanabildiğini düşündü bir ayda olsa o adamın yatağına nasıl girdiğini aklı ermedi ne zor günlerden geçmişti kayınvalidesi ama kayınpederine olan saygısı daha da arttı sevdiğini asla yarı yolda bırakmamış onu her haliyle kabul edip kol kanaat germişti böylelikle düşünürken Seher'in hevesli haliyle konu düğün telaşına döndü nişanlı olan genç kız artık evlenecekti aile haliyle telaşlıydı Seher hevesle kiraladıkları gelinliğini ve kınalığını anlatıyordu. Küçük çocuklar birbirleriyle oynarken İsmail de Kadir ağa ve Berat'la sohbet etmişti. Geç vakit olduğunda müsade isteyip evlerine gittiler.
Köydeki günleri bir bir geçiyordu bugün Seher'in kınası vardı kadınlar arasında bahçede küçük bir kına gecesi yapacaklardı Naze ve Ezo erkenden gidip hazırlıklara yardım etmeye karar verdiler gittiklerinde köyün kadınlarından bir kaç kişiyle görüşüp yapılacak işlere giriştiler herşey hazır olduğundan Elvan Naze'yle Ezo'yu kolundan tuttuğu gibi odalarına götürdü.
"Bugün kına gecesi ve bizim köyde kızlar şalvar giyerler hadi bakalım size de birer takım verelim akşama giyinip gelin"
Ezo ve Naze şaşkınca gülümseyerek Elvan'a baktılar.
"Şalvar mı biz hiç giymedikte görmedikte nasıl giyeceğiz hem yakışır mı bilemedim"
Elvan dolabından bir kaç şalvar takımlarını çıkarıp yatağın üzerine serdi.
"İşte bunlar şalvar takımları giyiminde birşey yok zaten lastikli bizimkiler uçkurlu değil hem bence çok yakışacak herkes giyinip gelir hadi seçin sizde"
Naze ve Ezo Elvan'ın dedikleriyle hevesini kırmak istemedi çıkardığı şalvar takımlarına bakıp aralarından seçtiler. Akşama giyinip geleceklerini söyleyip düğün evinden ayrılıp evlerine gittiler.
Akşam için hazırlanmaya başladılar Naze kadife kumaşlı lacivert renginde gümüş işlemeli olan şalvar takımını giyindi saçlarını uçlarından maşalayıp hafiftende majyaj yaptı uzun zamandır böyle hazırlanmadığını farketti aynaya baktığında güzel olduğunu görünce hazır olduğunu anladı. Ezo da kadife kumaşlı siyah renginde gümüş işlemeli şalvar takımını giyindi oda saçlarını açıp maşaladıktan sonra makyajını yapıp hazırlığını tamamladı sonuç olarak iki kuzende sanki ikiz gibi olmuşlardı.
"Vallahi Berat abi seni kınaya göndermez demedi deme"
Naze aynadan kendisine baktığında istemsizce Ezo'ya hak verdi.
"Mecbur gönderecek hem kadınlar arası olacak zaten kına kimse görmeyecek ki"
"Ben bilemem artık şimdi görürüz nasılsa tek gitmek zorunda kalmayayımda"
Naze umursamazca odanın kapısını açtı Ezo'yla beraber aşağı inip bahçeye çıktılar.
Berat karşısında gördüğü kadınla nutku tutuldu bu kadın Naze'miydi?
"Yok anasını bu ne lan" hem söylenip hemde karısının yanına doğru ilerliyordu.
Karısının bileğini hafifçe kavradı.
"Bu halde gitmeyi düşünmüyorsundur umarım bu ne lan herşey mi bu kadar yakışır kimse görmeden git çıkar üzerindekini" kapıdan içeriye doğru ittirmeye çalışırken aynı zamanda da yüzünü inceliyordu.
"Birde makyaj yapmışsın sen beni katil mi yapacaksın Naze sil şu yüzündekileri"
Naze kocasının ittirmesine daha fazla dayanamadı bileğini hızla elinden kurtardı.
"Berat bırak ne yapıyorsun ne varmış halimde gayet güzel olmuşum işte çekil önümüzden geç kalacağız"
Naze kocasının yanında geçmeye çalışırken Berat hızla önüne geçti.
"Hayır efendim böyle hiç bir yere gidemezsin izin vermiyorum ya üzerini değiştirirsin yada biz evde otururuz"
Naze kocasının kıskançlığı karşısında sinirle nefes alıp verdi şimdi hiç sırası değildi.
"Saçmalıyorsun Berat kimse görmeyecek zaten kadınlar arasında olacak Elvan ususi verdi bunları herkes giyiyormuş bir bizmi eksik kalsaydık"
Ezo ve Esma hanım onları gülerek izliyordu Berat'ın kıskançlığı onları güldürmüştü.
"Nesi varmış oğlum ne güzel olmuş benim kızlarım maşallah köylü güzeli olmuşlar pek yakışmış Allah nazarlardan saklasın sizi"
Berat annesinin dediğiyle kıskançlığı daha da arttı.
"Sorun da o ya zaten anne" tekrardan karısının kolunu tutup içeriye doğru götürmeye çalıştı.
"Siz gidin Naze gelmiyor hatta Ezo da gitmesin oda bekar ne işiniz var bu halde deli edeceksiniz beni Ezo yürü içeriye annem gider gelir"
Esma hanım oğlunun yok yere kıskançlık yaptığını biliyordu son sözünü söyleyip kızlarıda oğlunun elinden kurtardı.
"Aaa yeter ama Berat o kadar kıskandıysan bizi sen götürüp getireceksin ozaman kimsede görmez karını kardeşini"
Berat annesinin dediğiyle el mecbur kabul kabul etti beraber arabaya binip kız evine doğru gittiler. Arabadan indiklerinde Berat yine karısının elini tuttup kendine çekti.
"Sen gitme delalım gel biz eve geri gidelim"
Naze kocasının elinden elini kurtarıp yüzünü okşadı.
"Hadi kocam hadi sen İsmail abinin yanına git seninle sonra ilgileneceğim şimdi içeri girip oynamak istiyorum"
Naze kocasının yanından hızla kaçıp içeriye doğru koşar adım girdi. Berat son dediğine takılıp ardından bağırdı.
"Şuna bak ya birde oynacağım diyor sakın Naze sakın oturduğun yerden kalkma duydun mu beni"
Naze son kez kapıyı kapatmadan sinsice gülümseyip kocasına öpücük attıktan sonra kapıyı yüzüne kapatıp içeriye girdi.
İçeriye girdiklerinde herkes onları beğeniyle süzmüştü Ezo'yu bilmeyenler bekar olup olmadıklarını Esma hanıma sormuşlardı genç kadının burada da talibi çıkmaya başlamıştı ama onun öyle bir düşüncesi yoktu. Kına yakıldıktan sonra kadınlar kendi aralarında oynarken Naze ve Ezo da onlara ayak uydurmaya çalışıyorlardı ama pekte yapabildikleri söylenemezdi her yörenin kendine has oyunu olduğundan Naze'yle Ezo oyun havalarını pek bilmezlerdi onlar genellikle halay çekerlerdi yinede arkadaşlarını yalnız bırakmamak için alkış yaparak oynamaya çalıştılar gecenin sonunda Berat'ın onları almaya gelmesiyle son buldu günün yorgunluğuyla uyuduktan sonra sabah erkenden kalktılar bugün ki düğün erkek evinindi ve meydan da yapılacaktı bugünde Berat erkeklerinin yanına gidip yardımcı oldu köy de damat tıraşı olmuştu düğün yemeği olarak koca kazanlarda keşkek yapılıyordu Naze ve Ezo da işlerini bitirdikten sonra kız evine geçtiler gelin alıcı olacak oradan meydana geçilip düğün başlayacaktı.
Gelin alıcı geldiğinde abisi İsmail Seher'in kırmızı kuşağını beline bağladı. Naze'nin gözünde gelin çıkarken ki anıları canlandı onunda kuşağını herkesin abisi diye sandığı Rezan bağlamıştı. Naze de Seher gibi babası olmadığı için baba evinden boynu bükük ayrılmıştı. Naze düşüncelerinden sıyrılıp gelen gelin alayına odaklandı davul zurna eşliğinde gelini almaya gelmişlerdi İsmail kardeşini Kerim'e emanet ettikten sonra hep beraber köy meydanına geldiler düğün başlangıcı olarak Seher ve Kerim ortaya çıkarak zeybek oynadılar Naze ilk defa gördüğü oyunu çok beğenmişti. Düğün genellikle zeybek ve oyun havası eşliğinde geçip bitmişti.
***
5 yıl sonra...
Yıllar gelip geçerken Naze ve Berat Muğla da ki hayatlarına devam ediyordu küçük kızları Ahsen büyümüş 7 yaşına girmişti annesininde babasınında tek gözbebeğiydi o üzerine titreyerek büyütüyorlardı köylerinde ki küçük ilkokulda birinci sınıfa başlamıştı okula başladığından beri annesi kızının üzerine daha çok düşmüştü küçüklüğünden beri hayaliydi konaktaki şöforleri Ezo'yla ikisini her okula bıraktığında annesinin elinden tutmuş okula gelen çocuklara hep özenirdi annesinin yokluğunu en çok okul zamanında hissetmişti okula hazırlanışı olsun getirip götürmesi olsun hepsi eksik kalmıştı yengesi onu en güzel şekilde hazırlıyordu ama yinede anne hissiyatı bir başka geliyordu hele okullarda sorulan sorulardan nefret ederdi annen baban sağ mı ölümü yada ne iş yapar ilkokuldayken bu sorularının kendisine gelmesini hiç istemezdi hiç birine cevap veremezdi sessiz kalırdı bir kaç gün boyunca da sessizliğini korurdu konaktaki herkes Naze'nin suskunluğunu farkederdi ozaman daha çok üzerine düşerlerdi üzülmesini istemezlerdi o yinede kimseyle konuşmaz bir tek gözyaşlarını silen Rezan'la konuşurdu onu kendine daha yakın hissederdi. Gözünün önüne eski anıları gelince gözünden akan yaşı elini tersiyle sildi bu aralar fazla duygusal olduğunu farketti hasta olmam yakındır deyip geçiştiriyordu zaten adet döngüsü çok düzenli değildi son 3 aydır yine düzensizleşmeye başlamıştı adet görmediğinden ötürü vücududa ödem yapmaya başlamıştı gören herkes göbeğinin çıktığını kilo aldığını söylüyordu Naze de farkına varmıştı her kadın gibi kilo almasına stres ediyordu kocasının gözünde şişman çirkin bir kadın olarak görünmek istemiyordu her fırsatta kocasına soruyordu.
Ahsen'i okula bırakmak için üzerini değiştirirken aynada ki yansımasına baktı dedikleri gibi resmen kilo almıştı işte yüzü bile şişmeye başlamıştı o sırada kendi gibi hazırlanan kocasına döndü.
"Berat ben çok mu kilo aldım"
Berat aynadan kendisini izleyen karısına bakarak baştan aşağı süzdü yerinden bir iki adım atıp karısının kalçalarını sıktı.
"Eh biraz ama kilo bile çok yakıştı"
Naze kocasının kalçalarını sıktırmasıyla ufak çaplı çığlık attı.
"Ah Berat ne yapıyorsun ya Ahsen gelip görse ne olur ulu orta elleyip durma her an fırsat kolluyorsun sende"
Berat biraz daha yaklaşıp karısının incecik boynuna öpücüğünü kondurarak kokusunu çekti.
"Burası bizim odamız ulu orta değil hem karıma dokunmak için izin mi isteyeceğim birde"
Naze ağzını açıp tam birşey diyecekken Ahsen'in sesini duymasıyla kocasını ittirip kapıdan çıktı.
"Anneee"
"Geliyorum kızım"
Arkasında ona gülerek bakan kocasına bakmadan kızının elini tuttuğu gibi okulun yolunu tuttular yolda giderken Elvan ve Burak'la karşılaştılar beraber okulun önüne geldiklerinde Ahsen ve Burak okula girince Elvan ve Naze de konuşarak evlerine doğru gidiyorlardı. Elvan Naze'nin şişen göbeğinin üzerine elini koyup aklına gelenle ağzından çıkarıverdi.
"Kız Naze kilo aldın diyoruz da kız bu göbek değilde bebek olmasın yoksa"
Naze Elvan'ın dediğiyle bir anlık şaşırsada hamile olmasına artık ihtimal bile vermiyordu.
"Hiç sanmıyorum Elvan yine düzensizleşti işte ödem yapıyor"
Elvan yinede aklına gelenin daha yüksek bir ihtimal olduğunu tahmin ediyordu.
"Bu kadar da yapar mı bilemedim test mi alsak acaba"
Naze umutsuzca başını iki yana salladı.
"Hiç gerek yok bir ara doktora gider ilaç yazdırırım sökülür"
Elvan üstelemek istemeyip konuyu kapattı.
Eve geldiğinde Naze akşam yemeği için hazırlık yapmaya başladı. Kızının okul saati geldiğinde okuldan almaya gitti geldiklerinde ödevlerini yaptırıp kocasıda gelince hep beraber yemeklerini yediler Ahsen'i saat geç olmadan yatırıp kocasıyla konuşmaya gitti.
"Berat ben yarın doktora gideyim diyorum 3 aydır adetim gelmiyor onun içinde kilo alıp duruyorum herkes söylüyor moralim bozulmaya başladı"
Berat karısının neden bu kadar çok kilo almasına taktığını anlamasada kadınsal bir durum olduğu için birşey demedi.
"Sağlığın içinse gidelim tabi gülüm ama kiloyu bu kadar takma her halinle çok güzelsin" diyip karısına daha da sokulup daha da dolgunlaşmış olan göğsünü avcunun içine alıp sıktı.
Naze zaten hassaslaşmış olan göğüslerinin birde kocasının sıkmasıyla daha da acıdığını hissetti.
"Hihh napıyorsun acıyor"
Berat karısına dokunmasıyla bile sertleşmeye başlarken daha da sıktırdı buğulu gözleriyle karısına bakıp penyesinin üzerinden göğsünü ısırdı.
"Avcumdan taşacak neredeyse"
Naze kocasının amacının başka olduğunu anlayınca kafasını ittirip yanından kalktı.
"Hadi kalk kalk şimdi hiç sırası değil sabah erken kalkacağız"
Berat karısının kalkmasıyla el mecbur kalkıp ardından gitti yinede bırakmaya niyeti yoktu yatağa girdikten sonra arkasından sarılıp kendisini hissetmesini sağladı kulağına eğilip nefesini vererek konuştu.
"Seni istiyorum" derken de elleri boş durmadı kilo alan heryerini elleyip sıkıyordu. Karısınında isteğini arttırmak için eliyle kadınlığına baskı yapmaya başladı. Naze kocasının şehvetle dokunmasının ardından ıslandığını hissedince önüne dönüp kazandığını belli edercesine bakış attı.
"Sen her zaman istediğini alır mısın?"
Berat çapkın gülüşüyle karısına bakarak sırıttı.
"Alırım"
Naze duyduğu cevapla kocasının dudaklarına yapıştı...
Sabah olduğunda Ahsen'i okula bıraktıktan sonra hastaneye geldiler doktorun odasına girdiklerinde Naze şikayetini söyledi doktor Naze'ye ilaç yazmadan önce her ihtimale karşılık kan testi istedi. Kan tahlillerini yaptırdıktan sonra tekrar doktorun odasına girdiler. Doktor ekrandan sonuçlara bakınca çıkan değere şaşırdı.
"Naze hanım değeriniz çok yüksek çıkmış emin olmak için birde ultrasondan bakalım"
Naze doktorun seslenmesiyle ayaklanıp arkasından sedyeye doğru gitti.
Doktor yanında Berat'ın da gelmesini istedi.
"Eşinizde gelsin" dedikten sonra Berat'a seslendi. Berat oturduğu sandalyeden kalkıp yanlarına gelince kötü birşey mi var diyerek korkmaya başladı.
Doktor ultason aletini göbeğinde gezdirirken ikisininde ekrana bakmasını istedi.
"Bir mucize gerçekleşmiş olmalı" doktor göbeğinin üzerinde gezinirken bir noktada durup Naze ve Berat'a döndü.
"Bakın burada"
Naze ve Berat anlamamış gözlerle bakarken doktor kalp ritim sesini açıp küçük mucizelerinin sesini dinletti.
"Buda miniğinizin kalp sesi tebrik ederim Naze hanım hamilesiniz"
Naze duyduğunu zor idrak etmeye çalıştı kaç yıllardır beklediği haberi mi alıyordu tekrardan anne mi olacaktı bu bir mucizeydi resmen bir mucize gerçekleşmişti. Duygulu gözleriyle kocasına baktı ki onunda kalır yanı yoktu ne cevap vereceğini bile şaşırmış sadece sesi dinleyip ultrason ekranına bakıyordu.
"Bu gerçek mi ama olmayacak demişlerdi"
Naze sanki inanamamışcasına tekrardan sordu.
Doktor ultason da kontrolleri yaparken aynı zamanda Naze'ye cevap verdi.
"Tam tamına 14 haftalık hamilesiniz Naze hanım bebeğinizin cinsiyeti de" biraz daha aleti gezdirdikten sonra cümlesini tamamladı.
"Erkek"
Doktor ultason aletini göbeğinden çektikten sonra Naze nasıl bir duygu içerisinde olduğunu bile bilmeden üzerini toparlamıştı doktorun bir kaç konuşmasından sonra kullanmasını istediği ilaçların reçetesinide alıp hastaneden çıktılar. Berat durgunca duran karısına karşılık mutlulukla bakıyordu ellerinden tutup kendine doğru çevirdi.
"Allah'ım çok şükür bize bir evlat daha nasip etti Naze'm"
Naze tutan gözyaşlarını daha fazla tutamadı gözlerinden yaşlar bir bir akmaya başladı inanamıyordu sanki.
"Bu gerçek değil mi Berat bizim bir evladımız daha olacak bu bir mucize"
Berat ağlayan karısının gözyaşlarını eliyle sildi bu seferki gözyaşları üzüntüden değil mutluluktan olduğunu biliyordu eğilip karısının alnını öptü.
"Allah'ın takdiri bizim küçük mucizemiz"
Gözyaşlarının yerine gülümsemesi gelip hafifçe göbeğini okşadı yavrusunu yeni yeni hissetmeye başlıyordu.
"Bizim mucizemiz"
Bölüm sonumuz mucize bebek geliyor 🥰 Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum ❤️
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
62.5k Okunma |
5.02k Oy |
0 Takip |
47 Bölümlü Kitap |