53. Bölüm

43.BÖLÜM

Merve
hayaldeyazar

Bölüm şarkısı

Umut yok bir ışık yok gözlerinde

Ben hala bekleyenim olsun

Ateş yok sıcaklık yok ellerinde

Ben yanarım aşkın sağ olsun

Sen kapımı çal ansızın, gir içeri

Her zaman başımın üstünde senin yerin

Dilim tutulur sözcükler uçarsa aklımdan

Benim güzel misafirim sen hep hoşgeldin

Sen sevda mısın yoksa yalan dolan

Püsküllü belam olup derde salan

Var bir yaşanmamışlık sanki özünde

Benim içimde uhde kalan

💕

 

 

 

Küçük mucizeleri gün geçtikçe büyüyor kendini belli ediyordu artık kavuşmalarına çok az bir zaman kalmıştı Berat karısını evden dışarı dahi çıkarmıyor her işi kendisi hallediyordu kızını okula götürüp getiriyor ev işlerinde yardım ediyordu Naze'nin ayaklandığını görünce hemen otutturuyordu. Naze de kocasına karşı gelmiyordu önceki hamileliğindeki kötü anıları aklına geldikçe korkuyordu göbeğini saklayarak dolaşıyordu kimseye de söylememişlerdi tek duaları sağ salim kucaklarına alabilmekti. Ahsen'e kardeşi olacağını söylediklerinde küçük kız çok sevinmişti sürekli annesigile kardeş istediğini söyleyip duruyordu ama erkek olmasını çokta sevmememişti kız kardeşi olsun istiyordu beraber oyunlar oynamak istiyordu erkek çocuklarının çok yaramaz olduğunu biliyordu en net örneği arkadaşı Buraktı hiç yerinde durmuyor hoplayıp zıplıyordu Ahsen'in oyunlarını hep bozuyordu küçükken anlaşan çocuklar gün geçtikçe zıtlaşmaya başlamışlardı.

Naze doğumuna az bir zaman kaldığından ve önceki ölü doğumu sezaryen doğum olduğundan doktor riske atmamak için bu doğumunda sezaryen doğum olacağını söylemişti. Berat bu sayede annesigili yanlarına çağırdı hiç birşeyden haberleri olmayan Kadir ağa ve Esma hanım çocuklarının yanına Muğla'ya gittiler.

Evlerinin önüne geldiklerinde arabadan indiler. Berat ve Ahsen onları kapının önünde karşıladılar.

Ahsen koşararak babannesine sarıldı."Babannemm"

Esma hanımda gün gün büyüyen torununa hasret olarak sıkıca sarılıp yanaklarını öptü.

"Ahsen'im güzel torunum benim"

Ahsen babannesinden sonra yine dedesinin yanına giderek sarıldı.

"Dedemm" Kadir ağa da torununa karşılık sıkıca sarıldı.

"Mavi elmasım"

Berat anne ve babasının elini öptükten sonra bahçe kapısından açıp içeriye doğru geçtiler.

Esma hanımın gözleri gelinini aradı.

"Naze'm yok mu oğlum"

Berat tam ağzını açıp konuşacağı sırada eli karnında hafif adımlarla kendilerine doğru gelen karısıyla "geliyor" diyebildi.

Esma hanım karşısında karnı burnunda gelini görünce gözleri şaşkınlıktan kocaman açıldı eliyle ağzını kapatıp ufak çaplı çığlık attı.

"Amanın Nazee hamilemiydin sen" koşar adım giderek candan şekilde gelinine sarıldı.

Geliniyle birbirlerine sarıldıktan sonra gözünden akan gözyaşlarını silip kızgın bakış atarak oğluna döndü.

"Siz bizden bunu niye sakladınız ha insan ana babasına böylesine güzel bir müjdeyi vermeyi çok mu görür"

Berat anasının sitem etmesini haklı bulduğundan gönlünü almak için yanaklarından sıkıp uzunca öptü.

"Anam benim hakkın var ama kimseye demek istemedik Naze evden de çıkmıyor korkuyoruz hem senin torununu ne zaman öğrendik sen biliyormusun neredeyse doğacakmıştı da haberimiz yokmuştu"

Oğlunun dedikleriyle Esma hanım kırgınlığını bir kenara bıraktı ne de olsa oğluyla gelinide haklıydı kolay şeyler yaşamamışlardı hamileyken bebeklerini kaybetmişlerdi korkmaları çok doğaldı.

"Haklısınız yavrum siz bakmayın bana ay aman Allah'ım yerimde duramayacağım nasıl korkarak gelmiştik nasıl güzel haber aldık çok şükür yarabbim" ardına hemen zılgıt çekmeye başladı.

Hanımına gülerek bakan Kadir ağa da tekrar torunları olacağına çok sevindi çocuklarının mutluluğu için çok dua etmişlerdi evlatlarını tebrik etti.

"Yüce yaradanın bir bildiği vardır elbet o ol derse olur kimse önünde duramaz çok şükür bugünlerimize"

Naze de Berat'ta Kadir ağanın dediğiyle kafalarını salladılar umutları tükenmişken taşın arasında yetişen bir çiçek gibi açmıştı bütün umutları...

***

Bu 5 yılın ardından Ezo'ya gelmeyen dünürcü kalmamıştı. Ezo her seferinde gelen dünürcülere istemediğini söylemekten bıkmıştı evlilikten o kadar çok korkmuştu ki yine aynı şeyleri yaşamak istemiyordu en çokta kızını düşünüyordu onu zalim bir üvey babanın elinde asla büyütemezdi kendi iyiliğini düşünüp kızının hayatını mahvedemezdi evlilik defteri tamamen kapatmak istiyordu da bir şey engel oluyordu ne zaman Asel'i bahçede görse yanında Şivan da oluyordu küçük kızı oynatmasını çok seviyordu kaç sefer onları uzaktan izlemişti. Asel ne isterse ona onları oynatıyordu kızı da ona çok alışmıştı kahvaltısını yapar yapmaz hemen yanına gidiyordu göremediği zamanlar üzgünce dudağını büzerek annesinin yanına geliyordu. Şu 5 yıldır kızı babasından görmediği ilgiyi Şivan'dan görüyordu bu zamana kadar olan ki doğum günlerini hiç bir zaman unutmamıştı büyük küçük farketmeden küçük kızı mutlu edecek hediyeler alıp veriyordu. Ezo Şivan'ın kendisine olan bakışlarını davranışlarını da farketmişti konağa geri döndüğünden beri sürekli karşılaşır olmuşlardı ne zaman görse hemen halini hatrını soruyordu Şivan'ın ilgisi Ezo'nun da hoşuna gitmeye başlamıştı kendisinden büyük olduğu için bu zamana kadar konakta beraber büyüdükleri için onu abisi gibi görmüştü ama anlaşılan o ki onların aralarında başka bir bağ oluşmaya başlamıştı.

Şivan'la konuşmak sohbet etmek onunda hoşuna gidiyordu kızı gibi , görmediği zamanlar merak ediyordu aslında biliyordu konaklarının şoförüydü işini yapıyordu gideceği başka yer yoktu yinede kızı aramasını istediği zaman ona da mana oluyordu arayıp nerede olduğunu öğreniyorlardı Ezo'nun da içinde istemsizce mutluluk beliriyordu. Yine Şivan'ın kızıyla oynarken izlediğinde bütün bu olanlar gözünün önünden film şeridi gibi geçip gitti boşanmasının üzerinden 5 yıl geçmişti Şivan'ın ilgisini hissediyordu Şivan bir kaç sefer konuşmak istediğinde kendisi diyeceklerini kestirebildiğinden hemen konuyu kapatıyordu ama artık öyle yapmayacaktı zamanları boşa geçsin istemiyordu bir yola girmeleri gerekti.

"Asel uyku vaktin geliyor hadi kızım"

Asel annesinin sesini duymasıyla arkasına döndü hemen yüzünü düşürerek cevap verdi.

"Off annee lütfen biraz daha oynayalım çok eğlenceli"

Ezo inatlaşan kızının yanına geldi gözleriyle de kendisine bakan Şivan'a bakış attı.

"Yarın yine oynarsınız kızım Şivan amcanın işi vardır hem hep seninle oynayacak değil rahat bırak biraz"

Şivan Ezo'nun dediğinden sonra itiraz edercesine kafasını salladı.

"Hayır Ezo olur mu öyle şey , ben Asel'le oynamayı çok seviyorum banada çok iyi geliyor"

"Ozaman yarın oynarsınız anlaştık mı kızım?"

Asel annesinin dediğini el mecbur kabul edip merdivenleri teker teker çıkmaya başladı.

Ezo da arkasını dönüp gidecekken bileğinden tutulmasıyla hafifçe arkasını döndü.

Şivan tuttuğu narin bileği usulca bıraktı Ezo'ya asla yanlış birşey yapmak istemiyordu ama artık kendisini de görmesini istiyordu.

"Ezo konuşalım mı biraz?"

Ezo usulca başıyla onayladı.

"Olur konuşalım ama ben Asel'i yatırıp geleyim"

Ezo kalbininde çarpmasıyla merdivenleri hızla çıktı ne konuşacağını az çok tahmin ediyordu bu sefer reddetmeyecekti kalbinin sesini dinleyecekti. Kızını yatırdıktan sonra kapıdan çıktı derin bir nefes alarak kalbinin çarpmasını düzenlemeye çalıştı ağır ağır merdivenleri inerek sedirde oturan Şivan'ın yanına geldi. Şivan Ezo'nun geldiğini görünce oturduğu yerden kalktı.

"Kalkmasaydın otur lütfen"

Şivan ona saygısızlık etmek istemediğinden ilk kendisinin oturmasını istedi.

"Sen otur öyle otururum"

Ezo karşısında ki adamın bu kadar ince düşünceli olmasına hayran kaldı.

Şivan her zamanki gibi Ezo'yu her gördüğünde heyecanlandığından yine kendini sakinleştirmeye çalıştı derince bir nefes alıp verdi yerde gezdirdiği bakışlarını sevdiğinin gözlerine sabitledi.

"Ezo her seferinde söylemek istiyordum ama hem çekiniyordum hem de tepki vermenden korkuyordum"

Ezo da bu sefer hissettiği gibi davranacaktı artık Şivan'ın sözünü kesmeden dinledi.

"Ne söylemek istiyordun?"

Şivan bu sefer konuyu kapatmayan kızla söyleyebileceğini düşündü.

"Ezo ben seni yıllardır seviyorum sana sevdalıyım ben , biliyorum sana layık değilim bu haddi kendim de nasıl buldum bilmiyorum ama kalbime söz geçiremiyorum"

Şivan cesaretini toplayıp bir çırpıda sevdiğini diyiverdi. Ezo kaç zamandır beklediği itirafı duyunca mutlu oldu Şivan'ın dediğine itiraz etti.

"Asıl ben sana layık değilim sen bekarsın ben boşanmış çocuklu dul bir kadınım"

Şivan hızla kafasını salladı Ezo'ya asla bunları yakıştırmamıştı o onu hala aynı sevgiyle seviyordu.

"O nasıl söz sen benim herşeyinle kabülümsün sende kızında başımın tacısınız sen benim gözümde hala 14 yaşında ki Ezo gibisin ozamandan beri sevdalıyım sana kızın kızımdır aksi dahi olamaz"

Ezo Şivan'ın çok eskiden beri sevdiğine şaşırdı bu kadar zaman nasıl gizleyebilmişti hele ki evlendiğinde nasıl durmuştu kendi ağzıyla demişti o gün keşke seni durdursaydım diye gözlerinin önünde o pisliğe kaçarken o nasıl dayanmıştı ama bunları düşünmek istemiyordu yeterince ikisininde zamanı gelip geçmişti mutlu olmak onlarında hakkıydı.

"Kızıma da bana da ne kadar değer verdiğini görüyorum hissediyorum bunca zamanımız boşa gitmiş bundan sonrası bizim için olsun konuş abimle beni de babamdan iste"

Şivan Ezo'nun dediklerinin karşısında kalakaldı sevdiği artık onu kabul ediyormuydu doğru mu duymuştu kalbinde ki hüznün yerini sevinç aldı ne yapacağını bilemedi.

"Doğru mu dersin Ezo isteyeyim mi yani seni?"

Ezo Şivan'ın şaşkınlığının karşısında gülümseyeme başladı.

"Evet gel beni babamdan iste"

Ezo son sözünüde söyleyip tepki bile veremeyen Şivan'ı bırakıp odasına doğru gitti.

Şivan giden kızın ardından bir o yana bir bu yana yürümeye başladı ilk işi Rezan'la konuşmaktı cesaretini de tamamen toplayıp Rezan'la konuşmaya çıktı.

Odasına geldiğinde kapıyı tıklattı.

"Ağam müsaitsen seninle terasta konuşalım mı?"

Rezan birşey olduğunu sandı. "Hayırdır Şivan kötü birşey yoktur inşallah"

"Yok ağam başka bir konu bu"

Rezan kafasıyla onaylayıp kapıyı kapattı uyuyan oğlunun üzerini örtüp odadan çıktı.

Terasa geldiğinde ayakta bekleyen Şivan'ı el işareti yapıp oturmasını istedi.

"Söyle bakalım Şivan ne konusu konuşacaksın benimle"

Şivan Rezan'ın karşısında gerim gerim gerilirken söze nasıl gireceğini de bilemiyordu bu konuları hiç daha kimseyle konuşmamıştı.

"Ağam haddime değildi belki ama gönlüme söz geçiremedim , ben Ezo'yu severim kaç yıldır ona sevdalıyım ben , seninde iznin olursa Osman ağamdan istemek isterim"

Rezan bu zamana kadar Şivan'ın Ezo'ya olan hislerinin farkındaydı kardeşine nasıl hisli baktığını görüyordu yanlış bir hareketi olmadığı için uyarmadı Ezo'yu da onu da gizli gizli hareketlerini takip etti kardeşininde ona karşı boş olmadığının kanıtına vardı. Eskiden olsa sinirden delirir Şivan'ı asla konuşturmazdı da kardeşinin başından zaten kötü bir evlilik geçmişti. Şivan'ın da küçük yaşta konağa geldiğinde beraber büyüdükleri için ahlaklı merhametli bir adam olduğunu bildiğinden kardeşine iyi bir koca kızına da iyi bir baba olacağından şüphesi yoktu. Karşısında mahcupca duran adama baktı elini omzuna koyup destek verircesine konuştu.

"Ben biliyorum zaten Şivan bu zamana kadar sana engel olmadıysam senin iyi bir adam olduğunu bildiğim içindi benden yana sorun yok Ezo da istiyorsa yarın gel iste babamdan"

Şivan duyduğuyla üzerinde ki bütün gerginlik sönüp gitti teşekkür edercesine Rezan'ın eline uzandı ama Rezan elini toka yapıp Şivan'a sarıldı.

"Sende benim kardeşimsin"

Şivan gördüğü değer karşısında duygulandı bu zamana kadar hep onların işlerini halletmişti kendisini aileden göreceklerini düşünmemişti.

"Sağolasın ağam"

Rezan'la da konuştuktan sonra odasına gitti heyecandan sabahı zor etti.

Rezan sabah olduğunda ilk Ezo'yla konuşmak istedi. Odasına gidip kapıyı tıklatıp içeriye girdi.

"Ezo otur bakalım seninle konuşalım"

Ezo Şivan'ın konuşmuş olabileceğini düşündüğünden konuyu tahmin etti.

"Buyur abi"

"Dün akşam Şivan yanıma geldi seni sevdiğini söyledi ki ben zaten farkındaydım seni isteyeceğini söyledi Şivan'dan yana benim için sorun yok gözüm kapalı güvenirim sen ne dersin bu işe?"

Ezo abisinin Şivan'a olan güveninden ötürü rahatlamış bir vaziyette istediğini söyledi.

"Benim gönlümde Şivan'dan yanadır abi onunla evlenmeyi istiyorum"

Rezan kardeşinin hissiyatınında farkındaydı gülümseyip yüzünü okşadı.

"İnşallah hep mutlu olursun Ezo'm"

Abisinin desteği karşısında sıkıca sarıldı.

Rezan kahvaltıdan sonra anne ve babasıyla bu konuyu konuşmak istedi salonda kahvelerini içerlerken konuyu açtı.

"Ezo'yu evlendirmek istiyorum"

Osman ağa da Hesna hanımda oğlunun dediğiyle içtikleri kahveyi zorla yuttu.

"Ne dersin sen Rezan kiminle evlendireceksin kardeşini"

Rezan babasından değil daha çok annesinin tepkisinden çekiniyordu sürekli denk birini bulacağım diye söylenip duruyordu.

"Sizinde tanıdığınız biri hatta çok yakından tanıdığınız"

Hesna hanım sabırsızlanırcasına söylendi.

"Kimdir bu oğlum söylesene"

"Şivan , Şivan Ezo'yu kaç yıllardır sevdalı ben şahidim Asel'i de çok sever sizde görüyorsunuz Ezo'yla konuştum ben onunda gönlü var sizde kabul ederseniz akşam istemeye gelecek"

Osman ağa Şivan'ı kendi oğlu gibi sevdiğinden duyduğu isimle gülümsedi kızınında gönlü olduğunu duyunca kabul etti.

"Şivan bizim oğlumuz gibidir daha hiç yanlışını bile görmedim saygıda kusur bile etmedi kızımada iyi bakacağından asla şüphem yok madem Ezo da ister bu iş olur"

Hesna hanım ne kadar ağa oğlu istesede Şivan'ı oda sevdiğinden kötü birşey demedi hatta torununa olan sevgisini kendi gözleriyle görüyordu kocasınında oğlunun da kendisinin nasıl bir tepki vereceğini merak ettiğini bildiğinden onlara gülümseyerek baktı.

"Şivan'ı bende severim damadım olsun isterim gelsin istesin"

Rezan annesinin de babasının da onayını aldıktan sonra Şivan'ın yanına gidip akşama gelmesini söyledi.

Şivan bu duyguları ilk defa tattığından ne yapacağını bilemedi heyecan bedenini esir aldı Rezan'dan izin isteyip çarşının yolunu tuttu. İlk işi kuyumcuya girdi iki tane sade ve şık alyans seçti kaç zamandır aklında olan tektaş yüzüğü de seçip parasını ödedikten sonra kuyumcudan çıktı. Çiçekçiye giderek dev bir gül buketi yaptırıp akşam olduğunda konağa döndü kendi ailesi olmadığından evin yardımcısı Kezban'ı yanında götürmek istedi.

Ezo'nun da geri kalır yanı yoktu oda bu duyguları ilk kez tadacaktı öncesinde kaçtığı için istemesi sözü kınası hiç birşeyi olmamıştı. O yüzden bugün en güzel şekilde hazırlanmak istedi dolabından seçtiği zümrüt yeşili elbiseyi çıkardı üzerine giyindikten sonra uzun kahverengi saçlarını hafif maşalayıp salık bıraktı. Esmer tenine yakışacak koyu kahverengi gözlerini ortaya çıkaracak şekilde makyajını yaptı hazırlığını tamamladıktan sonra odasından çıkıp salona girdi. Şivan ve Kezban da usulüne uygun bir şekilde geldiler. Ezo onları güler yüzüyle kapıda karşıladı. Şivan Ezo'yu görünce kalbi yine çarpmaya başladı zaten çok heyecanlıydı karşısında ki kadının güzelliği daha da aklını başından almıştı. Elinde ki gül buketini sevdiği kadına uzattı ardından küçük gül demetini de eğilip Asel'e verdi.

Küçük kız aldığı ilk çiçek sayesinde çok mutlu oldu Şivan'a sarıldı.

Ezo onları görünce ne kadar doğru bir karar verdiğini bir kez daha anladı. İçeriye geçtiklerinde sohbet ederlerken Ezo kahveleri hazırlamak için mutfağa gitti aklına Naze'nin istemesi gelmişti burukça düşündü keşke kuzenide yanında olabilseydi çok uzamıştı bu ayrılık ne kadar konuşsalarda görüştükleri gibi olmuyordu. Kahveyi hazırladıktan sonra salona götürüp herkese dağıttı. Şivan kahveyi tek yudumda içip bitirdi Kezban hanım Şivan'ın konuşmasını isteyip sözü ona bıraktı.

"Osman ağam ben Ezo'yu yıllardan beri severim bir gün olsun eksilmedi sevdam kızının gözünden yaş dahi akmayacağına söz veriyorum Asel de Ezo da başımın tacıdır Allah'ın emri peygamberin kavliyle kızını kendime eş olarak isterim"

Osman ağa karşısında ki mert delikanlının kendinden emin konuşmasıyla mest oldu doğru bir karar vereceklerini biliyordu yinede kızına bakıp sordu.

"Sen ne dersin kızım?"

Ezo babasının sorusuyla ilk babasına sonra kendisine bakan Şivan'a baktı.

"Kızıma baba bana eş olacağından şüphem yok benim gönlümde Şivan'da baba"

Ezo sözünü söyledikten sonra Osman ağa "ozaman hayırlı olsun" diyerek ayağa kalktı Şivan yüzünleri çıkardı alyansın tekini Ezo'nun parmağından geçirdi diğer alyansıda Ezo Şivan'ın parmağından geçirdi Osman ağa da iyi dileklerinde bulunup duasını ettikten sonra çiftin kurdelesini kesti. Şivan hiç umudu yokken hayalini bile kuramadığı anları yaşıyordu sevdiği elken şimdi sözlüsü olmuştu.

***

Bu sabah ayrı bir telaşla heyecanla uyanmıştı Naze şükür ki bugün yavrusuna kavuşacaktı erken saatte kalkıp eşyalarını da aldıktan sonra uyuyan kızının odasına gidip yanaklarından öpüp gül kokulu kızını kokladı birbirlerinden hiç ayrılmamışlardı bir kaç gün hastanede kalıp ayrı kalmak yüreğini sızlatıyordu kendisi annesiz babasız büyüdüğünden kızına her akşam masal anlatıp kulağına 'seni hiç bir zaman bırakmayacağım' diye fısıldardı. Yine eğilip aynı sözü fısıldadı. Kocasının seslenmesiyle odada çıkıp yanına gitti.

Arabaya binip hastaneye vardıklarında sezaryen doğum için hazırlıkları yapıldı. Naze genel anestezi istemeyip spinal anesteziyle yavrusunu dünyaya getirdi doktor bebeği çıkardıktan sonra annesinin bağrına koyarak ten teması yaptırdı. Naze cennet kokulu yavrusunu görünce gözyaşlarını tutamadı teni teninde hissedince usulca başını öptü.

Berat olduğu yerde gidip gelirken ne zaman çıkacaklarını düşünüyordu içinde hem mutluluk hemde korku vardı karısı en son vurulduğu zaman böyle beklemişti ama şimdi dünyaya gelen bir mucize için bekiyordu. Hemşire gelip normal odaya aldıklarını söylediklerinde hemen yanlarına gitti. Kapıyı açar açmaz yatakta yatan karısını gördü yanına gitti.

"Naze'm güzel karım iyisin değil mi?"

Naze kocasının endişesini farkettiğinden acısı biraz olsa da belli etmeyerek gülümsedi.

"İyiyim Berat'ım çok şükür bende oğlumuzda iyi"

Berat karısının dediğinden sonra eğilip alnını öptü. Sonra bebeğine döndü usulca kucağına alıp kokusunu kokladı.

"Çok bekledik seni oğlum hoşgeldin iyi ki geldin hayatımıza"

"İyi ki geldi iyi ki"

Karı koca bebeklerini severken içeriye kayınvalidesi kayınpederi ve Ahsen girdi.

Naze hemen kızına seslendi.

"Ahsen'im"

Ahsen de annesinin seslenmesiyle koşarak yanına gitti Naze pek hareket edemesede kızının yüzünü okşadı.

"Annemm"

Ahsen annesinin elini yüzünden indirip avcunu öptü sonra babasının kucağında olan kardeşine bakmaya gitti.

"Baba bende kucağıma almak istiyorum"

Berat kızının kıskanmasını istemediğinden Ahsen'i sandalyeye otutturup kucağına küçük bebeği verdi sonra kızının yanaklarından öptü.

"Ne güzel de abla oldun sen meleğim benim"

Esma hanım da onlara duygu dolu gözlerle bakarak nazar dualarını okudu. Kadir ağa gelinin nasıl olduğunu sorup yeni doğan bebeğe hediyelerini taktı.

Küçük bebeğin doğumunun ardından 1 ay geçmişti. Ahsen hiç bir şekilde yanlarından ayrılmıyordu hem annesini hem babasını çok kıskanıyordu bu zamana kadar kendi odasında yatan küçük kız şimdi anne babasının yanında yatıyordu aralarında kaç yaş olursa olsun kardeş kıskançlığı elbette oluyordu. Ne zaman annesi yada babası bebeği kucağına almak istede engel olup kendisi almak istiyordu sadece bebek acıktığı için annesine veriyordu.

"Ayy ne çok ağlıyor bu çocukta ya başım şişti kaç gecelerdir de uyutmuyor zaten"

Kızlarının söylenmelerine kahkaha atarak karşılık verdiler küçük Ahsen büyümüşte kardeşini beğenmiyormuş.

"Aaa şuna bak sen kardeşinden daha fenaydın bir kere küçük hanım"

Ahsen annesinin dediğine inanmamış gibi yaparak babasına döndü en çok nazını babasına yapıyordu.

"Hiç sanmıyorum değil mi baba ben çok akıllı ve sessiz bir bebektim"

Berat kızına hiç bir zaman kıyamıyordu her dediğini her istediğini yapıyordu oyüzden Ahsen her fırsatta babasına nazlanıyordu.

"Hiçte öyle değil Ahsen hanım senin yüzünden kaç gün uykusuz gittim ben işe annenle helak oluyorduk seni uyutacağız diye cadıydın sen"

Ahsen babasının dediğiyle oflayıp puflayıp trip atmaya başladı.

"Offf hayır ben sessiz bir bebektim küstüm sana baba"

Berat karşısında ki küçük kıza hayretler içerisinde bakakaldı.

"Anası yetmezmiş gibi birde kızı başladı küsmeye anasının kızı"

Naze kocasının dediğiyle ufak çaplı sinirlenip eline geçirdiği yastığı kocasına fırlattı.

"Kurban ol sen bize tabi ki küseceğiz olsun okadar da nazımız"

Berat karısının sinirlenmesi hoşuna gittiğinden kahkaha atmaya başladı hem kızının hemde karısının yanaklarından uzun uzun öptü.

"Olurum kurban da olurum"

Küçük bebek ağlamaya başlayınca kucağına alıp oğlunu da öptü.

"Eymen'im"

Küçük bebeğin adını Eymen koymuşlardı bu ismi Naze istemişti 'Eymen olsun babası gibi merhametli bir adam olsun' demişti.

Günler gelip geçerken küçük bebeğinde kırkı çıkmıştı artık Esma hanım sabırsızlanıyordu evlatlarının burada kalmalarının bir anlamı yoktu aynı şeyi Kadir ağa da düşünüyordu memleketlerine dönmelerini istiyorlardı her fırsatta bunu dile getiriyorlardı. Naze de Berat'ta anne ve babalarına hak vermişlerdi onların memleketi yeri yurdu orasıydı oraya aitlerdi herşeyiyle memleketlerini çok özlemişlerdi artık geri kalan hayatlarını memleketlerinde geçireceklerdi burayıda unutmayıp yazları gelip kalacaklardı. O yüzden burada ki eşyalarını hiç toplamadan sadece giyecek kıyafetlerini ayarladılar burada tek dostu İsmail ve ailesiyle vedalaştılar bir daha ki geldiklerinde onlarıda Mardin'e götüreceklerdi. Berat küçük Burağı çok sevdiğinden bütün eğitim masraflarını karşılamak istedi İsmail bunu kabul etmek istemesede Berat'ın bu konuda ki kararında netti. Naze de Elvan da birbrilerini çok sevmişlerdi arkadaşlık yarenlik etmişlerdi ayrılmaları hüzünlü oldu hepsiyle görüştükten sonra Muğla da ki hayatları sona erdi.

Mardin'e geldiklerinde Naze konağa gitmeden önce oğlunun mezarına gitmek istedi Berat karısının isteğini yerine getirdi. Mezarlığa geldiklerinde Naze kucağında oğluyla diğer elinde kızıyla oğlunun mezarı başına geldi. Yere doğru çömelip küçük meleğine seslendi.

"Oğlum sana ablanı , kardeşini getirdim"

Naze gözünden akan yaşlara engel olamayarak ağlayamaya başladı koskoca 5 yıl geçmişti onu burada tek bırakıp gitmek zorunda kalmıştı ama her gece toprağını okşadı hiç bir zaman aklından çıkarmadı küçük meleğini.

Ahsen ne olduğunu anlayamadı hala küçük sayılırdı annesi gibi duasını edip arabaya geçti.

Esma hanım geleceklerini Hesna hanımlara dediğinden ilk onlara gittiler. Herkes heyecanla onları bekliyordu Hesna hanım hiç uyumamış onlar için hazırlıklarını yapmıştı Osman ağa da hep merak etmişti kızı gibi gördüğü yeğenini uzun zamandan sonra görecekti. Ezo sevincinden yerinde duramıyordu okadar çok dua etmişti ki tekrardan geri dönmeleri için sonunda duaları kabul olmuştu. Rezan ise ne hissetmesi gerek bilmiyordu bir yandan kan kardeşi Berat'ı geliyordu diğer yandan kavuşamadığı güzel gözlüsü Naze'ydi en çokta küçük Ahsen'i merak ediyordu acaba onu hatırlayacakmıydı?

Arabadan indiklerinde Naze Eymen'i kucağına alırken Ahsen de babasının elini tutmuştu. Kapının açılmasıyla hep beraber içeriye girdiler onları karşılayan Osman ağa ve Hesna hanım şaşkınlık içinde bakakaldı Naze'nin kucağında ki bebeği gören Hesna hanım zılgıt çalarak yanlarına gitti. Ezo ve Rezan da geldiklerini anlayıp çocuklarıyla beraber avluya indiler.

"Aman yarabbim oy oy oy evlatlarım gelmiş hoşgelmiş"

Naze kucağında ki bebeğini yengesinin kucağına verdi ardından amcasının elini öpüp sarıldı.

"Kızım evinize yurdunuza hoşgeldiniz"

"Hoşbulduk amcam çok şükür sizleri iyi gördük"

Berat'ta Naze'nin arkasından Osman ağayla görüştüler.

Naze yengesine de sıkı sıkı sarıldıktan sonra koşar adım kendisine gelen kuzeniyle sarıldı.

"Allah'ım çok şükür dualarım kabul oldu evinize döndünüz artık hep beraberiz"

"Beraberiz Ezo'm çocuklarımızı yine beraber büyüteceğiz"

Naze ve Berat'la görüşen hayatlarına katılan mucizeyi merak edip bakmaya gidiyorlardı.

Berat kan kardeşiyle de görüşüp sarıldı onlarda uzun zamandır görüşmemişlerdi sadece telefonda görüşüp konuşuyorlardı.

Naze herkesle görüştükten sonra babasının elinden tutmuş masumca onlara bakan çocuğun yanına doğru gidip önünde eğildi zeytin gözlerine bakarak inceledi.

"Merhaba , sen Yiğit olmalısın"

Küçük çocuk Naze'ye bakarak hafifçe kafasını salladı.

"Evet benim adım Miran Yiğit"

Naze çocuğun konuşmasından sonra istekte bulundu.

"Sana sarılabilir miyim?"

Küçük çocuk kafasını salladıktan sonra Naze'ye sarılmak için kollarını açtı. Naze küçük çocuğa içinden geldiği gibi sarılıp kokusunu içine çekti sanki kendi oğluna sarılırmış gibi hissetti.

"Peki öpebilir miyim seni"

Küçük çocuk cevabını vermeden Naze'nin gözünden akan yaşı silerek yanağına küçük öpücük kondurdu.

Naze küçük çocuktan gördüğü ilgi karşısında kocaman gülümsemesiyle al yanaklarından öptü.

Rezan oğlunun Naze'ye karşı tavrından ötürü şaşırdı normalde kimseye kendini sevdirmezdi hele ki asla öptürmezdi ne de öpmezdi anlaşılan oğlu da Naze'yi sevmişti.

Naze çömeldiği yerden kalkarak kızının elinden tutup hem Asel'le hemde Yiğit'le tanıştırdı.

"Buda benim kızım Ahsen"

Ardından kızına dönüp Asel ve Yiğit'le tanıştırdı.

"Ahsen , Asel Ezo teyzenin kızı küçükken oynardınız ama şimdi hatırlamıyorsunuz buda Yiğit Rezan amcanın oğlu onu hiç görmemiştin ama artık onlar senin arkadaşların"

Ahsen çekingen tavırla yanlarına gidip sarıldı.

Yiğit karşısında ki Ahsen'i incelemeye başladı.

"Ne kadar güzel gözlerin var annene çok benziyorsun Ahsen"

Küçük Yiğit'in dediğiyle herkes gülmeye başladı. Küçük çocuk aklına gelenle babasına döndü. "Baba aynı senin bana anlattığın masalda ki kıza benziyor değil mi?"

Rezan oğlunun dediğiyle ne diyeceğini bilemedi küçük çocuğun dediğiyle herkesin yüzünde ki gülümseme solmuştu. Hesna hanım ortamı tekrar eski haline getirmek için yemeğe geçmeye davet etti.

Herkes birbirini okadar çok özlemişti ki hele Ezo'yla Naze bir an olsun birbirleri hakkında konuşmaktan geri kalmadılar Naze Ezo'nun sözlenmesine bir okadar sevinmişti Ezo da küçük Eymen'in aralarına katılmalarına ayrı mutlu olmuştu. Hesna hanım Naze ve Berat'ın burada kalması için ikna etti. Naze kaç yıl sonra odasında kalacağı için değişik hissetti uyuyarak geçirmek istemiyordu çocuklarını uyuttuktan sonra Berat'la beraber yukarı terasa çıktılar Ezo ve Rezan'da yanlarına geldi eskileri anılarını anlatıp gözlerinin önlerinde canlandırıyorlardı Hesna hanım yanlarına giderek ne kadar mutlu olduğunu belirtti.

"Uzun zaman sonra sizi böyle görmek nasıl mutlu etti beni yavrularım hiç bir zaman sizleri ayırmadım hepiniz benim yavrumsunuz hep böyle kalın inşallah eski günlerde ki gibi"

Gece geç vakite kadar oturduktan sonra Naze ve Berat yanlarından ayrılıp odalarına gittiler. Naze oğlunu emzirdikten sonra yatağa geçip kocasına sokuldu birbirlerine sarılarak uykuya daldılar böylelikle Mardin'de ki hayatları tekrardan başlamış oldu.

 

 

 

Bölüm sonumuz bölüm hakkında ki düşünceleriniz neler? Yarın final bölümümüz yayınlanacak sizce nasıl bir final olur fikirleriniz nedir? Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum 🥰

Bölüm : 26.12.2024 14:26 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...