Bölüm şarkısı
Kurusa fidanım, güllerin solsa Gönlümde solmayan dalımsın benim Dalımsın benim
Yaprakların gazel olsa, dökülse
Yine taze fidan dalımsın benim
Dalımsın benim
Ağarsa saçların, belin bükülse
Birer birer hep dişlerin dökülse
Anam dökülse
Kurusa vüducun, kanın çekilse
Yine şu gönlümün yarisin benim
Yarisin benim
Vüducun kurusa, kanın çekilse
Yine şu gönlümün yarisin benim
Yarisin benim
❤️🥀
10 yıl sonra...
Mardin'de geçen 10 yılın ardından Ahsen büyümüş 17 yaşında güzeller güzeli genç kız olmuş kardeşi Eymen 10 yaşına girmiş yüzüde huyu da aynı babası gibi sakin sevecen bir çocuk olmuştu kaşları burnu dudakları bakışları aynı babasıydı tek farkı gözleri yeşil renkteydi. Naze ve Berat çocuklarını sağlıkla mutlulukla büyütüyorlardı çiftin arasında ki bağ daha da sağlamlaşmıştı birbirlerine karşı hisleri ilk günlerde ki gibi hala aşklaydı.
Rezan aynı şekilde sadece oğluyla ilgileniyordu küçük çocuk Yiğit artık büyümüş kara kaşlı kara gözlü adı gibi Yiğit bir delikanlı olmuş oda aynı babası gibi sert bir mizaca sahipti.
Ezo ve Şivan söz olayını fazla uzatmadan mutlu bir yuva kurmuşlardı bu yuvayı tekrardan bir çocukla taçlandırmışlardı. Asel'e kardeş olarak Melek adında bir kızları olmuştu. Herkes yuvasında mutlu hayatından memnundu. Naze ve Ezo verdikleri sözü tutmuş çocuklarını ayırmadan bir büyütmüşlerdi bir yere gideceklerse her zaman Ahsen Yiğit ve Asel olarak gidip geliyorlardı tabi küçükleri yanlarına dahil etmiyorlardı Eymen ve Melek'te kendi aralarında oyun oynuyorlardı.
Asel'de Yiğit ve Ahsen'in yanında resmen annesinin rolünü almıştı. İki gencin de birbrilerine olan hislerinin farkındaydı da ikisi de bir türlü kabul etmiyordu birisi sinirli diğeride nazlıydı hiç bir türlü anlaşamıyorlardı. Asel'de onların aralarını yapmak için elinden gelen herşeyi yapıyordu. Belkide aralarında sadece kendisi biliyordu Rezan dayısının Naze teyzesini sevdiğini. Annesiyle dayısını konuşurlarken duymuştu kimseye de belli etmeden bu sırra ortak olmuştu. Genç çocuklar yine bir gün çiftliğe gitmek için anlaştılar Asel ve Yiğit Ahsen'i almak için Erdağ konağına gittiler.
Naze Asel ve Yiğit'in geldiğini görünce yanlarına gidip karşıladı.
"Hoşgeldiniz kuzularım"
Naze'nin sevecen tavırlarına aynı karşılığı verdiler Yiğit'le Naze'nin arasında ki bağ çok daha başkaydı ilk günden beri Naze Yiğit'e anne şefkatiyle yaklaşıyordu Yiğit'te o şefkati gördüğünden ona karşı sevgisini gösteriyordu.
Ahsen'inde gelmesiyle genç çocuklar çiftliğe gitmek için konaktan çıktılar.
Eymen merdivenlerden inerek annesine sitem etmeye başladı.
"Ama anne Melek'le beraber bizde gitmek istiyorduk bizi neden götürmediler"
Naze oğlunun yanına gidip başını okşadı.
"Eymen'im ablanlar gençler kendileri gitmek istediler bizde akşama hep beraber gideriz sizde ozaman Melek'le oynarsınız" diyerek oğlunu ikna etti.
Çiftliğe gelen gençler sohbet etmek için oturaklara geçip oturdular hepsi hayallerinden bahsediyorlardı Ahsen hevesle anlatmaya başladı.
"Lise bittikten sonra üniversiteyi yurt dışında okumak istiyorum Amerika'da"
Yiğit kaşlarını çatarak karşısında ki kıza baktı.
"Ülkede okullara kıran mı girdi yurt dışında ne işin var"
"Bu benim hayalim sen burada okuyabilirsin ben orada okumak istiyorum" omuz silkerek umursamazca söylendi Ahsen.
"Özentisin kızım sen yurt dışına hava atmak için gideceksin okuyacak insan heryerde okur"
Ahsen deniz mavisi gözlerini bölerterek kızgınca baktı anlaşılan karşısında ki çocuk damarına basıyordu işaret parmağını uzatarak konuştu.
"Sen bana özenti diyemezsin sen kendini geliştirme böyle kazma gibi kal"
Ufak çaplı kahkaha attı Yiğit ama sinirindendi.
"Ne? Ne? Kazma mı?"
Eliyle boydan boya işaret etti Ahsen.
"Evet kazma hatta kütüksün"
Dişlerini sıkmaya başladı tam ağzını açacakken Asel araya girdi.
"Aaa noluyo be yine size adam akıllı iki sohbet edelim diyoruz iki keçi gibi inatlaşıyorsunuz kalkın atların yanına gidelim" diyerek ortamı yumuşatarak ikisinide kaldırıp atların yanına gittiler.
Akşam üzerinin olmasıyla anne ve babalarıda arkalarından çiftliğe gittiler. Berat ve Şivan mangal yaparken Ezo da salata hazırlıyordu Naze yardım etmek istese de Ezo ellettirmedi çocuklara bakmasını söyleyerek onu çocukların olduğu yere gönderdi. Naze bir yandan top oynayan küçük çocukları izlerken bir yandan da atlara binen genç çocukları izliyordu. Ahsen'in atın üzerinde saçlarını savuttura savuttura binmesini görünce gençlik yılları aklına geldi kendisi de ne çok ata binerdi hem geceye hemde inciye binmesini çok severdi düşünürken duyduğu sesle yerinde irkilip yanına döndü.
"Kızın da aynı senin gibi"
Rezan'ın geldiğini anlayıp tekrar kızına bakarak cevapladı.
"Evet ata binmeyi oda çok seviyor"
Rezan gülümseyerek kafasını iki yana salladı.
"Sadece o değil herşeyiyle aynı sen sanki karşımda ki o küçük Naze" sözünü bitirdikten sonra ileride durmuş öylece atın üzerinde dolaşan kıza hayranlıkla bakan oğluna döndü.
"Baksana nasılda bakıyor kızına tıpkı senin ve benim küçüklüğüm gibi"
Naze konunun yine nereye varacağını bildiğinden huzursuzca dikildiği yerde kıpırdandı.
"Naze ben sana kavuşamadım oğlum kızına kavuşsun"
Rezan'ın söylediğiyle Naze bakışlarını Rezan'a sabitledi uzun zamandır onun gözlerinin içine bakmıyordu yine de bakamadı bakması bile kocası Berat'a ihanet gibi geliyordu anında bakışlarını kaçırdı.
"Aynı şey değil , onlar daha gençler eğer ki birbirlerini severlerse buna kimse engel olamaz elbette karşılarında durmayız" sözünü bitirdikten sonra burnundan sızan sıvıyla hızla parmaklarıyla burnun kenarını sildi elinde ki kanı görmesiyle korkmaya başladı kan birden çoğalmaya başlayınca başı daha da dönmeye başladı karşısında ki adamı zar zor görüyordu.
Rezan Naze'nin burnundan kanın boşalırcasına inmesiyle korktu hemen elinden tutup ne olduğunu sordu.
"Naze neyin var iyi misin?"
Naze baygın gözlerle bakarken sadece "başım dönüyor" diyebildi anında Rezan'ın kollarına bayıldı. Rezan kollarına bayılan kadınla ne yapacağını şaşırdı sarsarak uyandırmaya çalıştı.
"Nazeee aç gözlerini yapma Allah aşkına aç gözlerini"
Burnundan akan kanın durmadığını da görünce belinden tuttuğu gibi kucaklayıp Berat'ın yanına doğru götürdü.
"Berattt"
Berat Rezan'ın sesini duymasıyla sesin geldiği yöne doğru gitti karşısında ki adamın kucağında duran baygın karısını görünce yanına doğru koşup kollarının arasına aldı.
"Rezan noldu?" Telaşlı gözlerle Rezan'a bakarken hem soruyor hemde karısını uyandırmaya çalışıyordu. "Naze'm aç gözlerini uyan yapma delalım yapma ne oldu sana?"
Daha fazla dayanamadan karısını arabaya doğru götürüp hızla hastaneye götürdü içinde de anlamsız korku vardı deli gibi korkuyordu karısı yine bu çiftlikte vurulmuştu yine böyle kanlar içerisindeyken kucağında hastaneye götürmüştü ve şimdi tarih yine tekerrür ediyordu yine aynı korkuları yaşıyordu içinden birşey olmasın diyede dua ediyordu. Hastaneye geldiklerinde doktor muayene odasına aldı. Berat'ın ardından hepsi hastaneye gelmişlerdi ağlayan kızıyla oğlunun yanına gitti. Yanlarında güçlü durması gerekiyordu.
"Ahsen'im yapma güzel kızım annen iyi olacak birşeyi yok bak sen böyle yaparsan Eymen daha çok üzülür kardeşini düşün"
Kızını sakinleştirmeye çalışırken bir yandan da oğluna destek olmaya çalışıyordu asıl kendide çok korkuyordu. Herkes korkulu bir şekilde beklerken doktor çıkıp Berat'ı odasına çağırdı.
"Naze hanımın eşi Berat bey buyrun odamda konuşalım"
Berat birşeylerin ters gittiğini anladı doktorun arkasından giderken kalbi hızla çarpıyordu ayakları sanki gitmek istemezcesine geri gidiyordu. Doktorun odasına girdiklerinde doktor konuyu uzatmadan konuşmaya başladı.
"Bakın Berat bey bu teşhisi koymak oldukça güç lakin yapılan testler sonucunda Naze hanımın beyninde tümör tespit ettik acil ameliyat olması gerek"
Berat doktorun dedikleriyle oturduğu yere çakıldığını hissetti resmen dünyası karardı başına çöktü hayır inanmak istemiyordu kesinlikle yanlışlık vardı.
"Emin misiniz doktor bey karım daha çok genç bir yanlışlık vardır tekrar yapın testlerinizi nasıl hemen bu kanıya vardınız"
"Biliyorum bu çok zor istediğiniz hastaneye doktora götürebilirsiniz ama teşhis bu çok geçmiş olsun"
Berat doktorun söyledikleriyle boğazın da ki yumruyu zorla yutkundu gözünden akan yaşı silip odasından çıktı. Kolidorda meraklı gözlerle bekleyen herkese umutsuzca baktı.
Ezo korkarak Berat'ın yanına geldi belliydi birşey olmuştu hem de kötü birşey.
"Berat abi Naze'nin nesi varmış iyi değil mi kötü birşey yok"
Berat Ezo'nun dediğiyle ona döndü bomboş bakıyordu sanki kimin ne dediğini bile anlamıyordu kimseyle konuşmak istemedi sadece karısını görmek istiyordu.
"Olmuş birşey olmuş hem de kötü birşey söylesene Berat abi Naze'nin nesi var?"
Ezo öylece yürüyüp geçen Berat'ın önüne geçip isyan edercesine tekrar sordu.
Berat karşısında çocuklarını görünce yanlarında birşey demek istemedi Ezo'yu duymayarak çocuklarının yanına gitti.
"Anneniz iyi daha da iyi olacak tamam mı şimdi göreceğiz onu" diyerek çocuklarınında elinden tutup karısının yanına gitti.
Rezan Berat'ın birşey demeden gittiğini gördükten sonra yerinde duramayarak doktorun odasına gitti.
"Ben şimdi öğrenip geleceğim"
Rezan doktorun odasına girip konuştuktan sonra oda Berat gibi aynı tepkiyi vermişti asla inanmamıştı böyle birşey olamazdı odadan çıkıp onu bekleyenlerin yanına geldi nasıl diyeceğini bile bilmiyordu.
"Ne dedi doktor abi söylesenize ya yeter vallahi ben gidip konuşacağım artık" Rezan biraz daha sessizce bekledikten sonra Ezo dayanamayıp giderken sessizce söylendi.
"Doktorlar beynin de tümor tespit etmişler ameliyat olması gerekiyormuş Naze iyi değil hemde hiç iyi değil" Rezan zorlukla söyleyebilmişti okadar zor çıkmıştı ki bu kelimeler bir daha konuşmak bile istemedi beynin içinde dönüp durmaya başladı Naze'yi kaybetme korkusu bütün vücudunu esir almıştı. Sanki herkesin dünyası başına yıkılmıştı gencecik kadının böyle bir derde düşeceğini asla akılları ermiyordu.
***
O günden sonra Berat Naze'yi ameliyat olması için ikna etmeyi başarmıştı hep iyi olacağına dair teselli veriyordu o günden sonra ne gecesi gece nede gündüzü gündüz olmuştu hiç bir yere gitmiyor hep karısıyla ilgileniyordu amacı onu hep mutlu etmekti üzülmesini asla istemiyordu inanıyordu bu illetide yeneceklerdi. Naze'nin en çok korkusu onlardan ayrı kalmak oluyordu onları yalnız bırakmak istemiyordu daha kızı oğlu küçüktü kocasının aşkına doyamamıştı bile hayatın güzelliklerini tam anlamıyla tadamamıştı. Ameliyattan korkmuyordu en çok saçlarının kesilmesine üzülüyordu o saçlarına hiç kıyamazdı onları özenle tarar bakar uzatırdı. Malesef ameliyat için bir kısmını kazımak zorunda kalmışlardı. Berat karısının saçlarını kazırken ağlayan karısına ağlamaması için teselli ediyordu ama kendi yüreği yangın yeriydi hayranı olduğu saçlarını kendi eliyle kazıyordu.
"Ağlama delalım ağlama sen ağladıkça benim yüreğim deşiliyor sen iyi olacaksın ozaman saçların daha güzel olacak hem sen her halinle güzelsin benim gönlümün sultanısın"
Naze her anlamda teselli veren kocasıyla ne kadar da minnet etti ona onun için kocası paha biçilemez değerdi.
"Hani saçlarımı tararken söylediğin şarkı vardı ya onu söylesene" gözleri dolu dolu istekte bulunmuştu Naze.
Berat derince nefes aldı o güzel zülüflerini tararken söylediği şarkıyı şimdi keserken nasıl söylerdi boğazında koca bir yumru oturmuştu yutkundu yutkundu geçsin ki titremeden söyleyeyim diyordu kalbi sızlaya sızlaya söylemeye başladı.
"Örgüde bir başka, düzde bir başka
Gizlendiği zaman nazda bir başka
Omuzda bir başka, yüzde bir başka
Kirpik olmuş inmiş göze saçların"
Sonlara doğru sesinin titremesinden gözünden akan yaşıyla zorla söyleyip bitirdi. Kafasını mis kokulu saçlarına gömüp hüngür hüngür ağlamaya başladı.
***
Ameliyatı olduktan sonra herkes güzel haberler beklerken kötü haber yine herkesi sarsmıştı tümor kötü huylu olduğu için kemoterapi alması gerekiyordu. Naze çocukları ve kocasını düşünerek hayata tutunmak için onuda kabul etmişti. Bir kaç kemoterapi almasına rağmen vücudu iyiye de gitmiyordu hemde dayanamıyordu iyileşemeyeceğini hissediyordu artık bu dünyaya ait değildi şu son zamanlarında en çok ailesiyle olmak istiyordu Berat karısının yanından ayrılmıyor kimseyi de yanına sokmuyordu sadece kendisi bakıyordu birşey olacak diye çok korkuyordu güzeller güzeli karısı sevdiği gün geçtikçe gözünün önünde eriyordu ama onun gözünde o hala destansı güzelliği olan Naze'siydi. Naze son günlerinde artık herkesi görmek istiyordu en çokta çocuklarıyla vakit geçirmek istiyordu zorda olsa kocasını ikna etti kayınvalidesinden herkesi yemeğe çağırmasını istedi Esma hanım gelinin isteğini bir iki dedirtmeden yerine getirdi gelinin etrafında pır pır dönüyordu her zaman isteklerini yerine getirmeye çalışıyordu kendi kızı gibi gördüğü için tıpkı annesiymiş gibi yüreği yanıyordu.
Osman ağa Hesna hanım Ezo Rezan hepsi herkes Naze'nin gözünün içine bakıyorlardı herkesin dilinden düşmeyen duasıydı hepsi iyi olması için çocuklarına kocasına bağışlaması için dua ediyordu. O gece Naze son yemeğini yemişti ailesiyle , acıları çok olsada belli etmeyerek hepsine gülümsemesini gönderiyordu gecenin sonunda hepsiyle helalleşmişti kimse konduramıyordu herkes hala iyi olacağını söylüyordu ama Naze biliyordu sondu artık hepsiyle teker teker görüştükten sonra daha fazla yanlarında duramadı onların ağlamalarını duyup daha fazla üzülmek istemiyordu kocasıyla beraber odalarına çıktılar. Kocasından çocuklarını yanına çağırmasını istedi son kez bakıp öpüp koklamak istedi. Berat çocuklarını annelerinin yanına getirdiğinde Naze ikisinide yanlarına otutturup saçlarını okşayıp kokularını kokladı ağlamamak için kendini tuttu çocuklarının yanında güçsüz durmak istemiyordu onların onu herzaman savaşan güçlü anneleri olarak hatırlamasını istiyordu yavrularına doymak istercesine sıkı sıkı sarılıp yanaklarından öptü ikisinden de okuyup geliştirmeleri için söz istedi. Ağlayan kızının gözyaşlarını sildi.
"İlk göz ağrım söz ver bana Ahsen'im okuyacaksın kendine güveneceksin tamam mı kalbinden ne geçiyorsa onu yap annem"
Ahsen ağlamaktan konuşamamış annesine sıkıca sarılmıştı.
Kızından sonra oğluna da aynı sözleri verdirtti Eymen kolay kolay ağlayan bir çocuk değildi annesinin durumuna tepki bile veremiyordu oda sıkıca sarıldı annesinin yanaklarından öptü.
"Eymen'im merhametli oğlum mucizem ömründe senin gibi güzel geçsin annem"
Naze çocuklarını odalarına göndermek istedi yanında sadece kocası olsun istedi. Çocuklar gitmek istemesede babasının da isteği üzerine odalarına gittiler. Çocukları gönderdikten sonra kocasının dizlerinin üzerine yattı gözlerini kocasının kızarmış gözlerine sabitledi eliyle yüzünü okşamaya başladı.
"Bana söz ver Berat'ım çocuklarımıza hem annelik hem babalık yapacaksın ben anasızlığı da babasızlığı da yaşadım ama sen onlara bu hissi yaşatmayacaksın söz ver bana"
Berat karısının sözlerinin ardına eliyle dudaklarını kapattı tutmakta olduğu gözyaşlarını bir bir akıtmaya başladı.
"Sakın Naze'm sakın söyleme böyle şeyler sen hep yanlarında olacaksın onların iyi olacaksın annesi ve babası olarak başlarında duracağız deme böyle şeyler kurban olduğum" Naze kocasının elini dudaklarının üzerinden çekip öptü hafifçe kafasını salladı zor zar nefes alıp veriyordu biliyordu son nefesleriydi.
"Biliyorum Berat'ım ben iyileşemeyeceğim"
Berat tam sözünü kesecekken eliyle durdurdu.
"Kesme sözümü lütfen son nefeslerim ben bu hayatta en çok seni sevdim. Gerçek aşkı sende tattım. Hüznü de mutluluğu da seninle beraber yaşadım hiç bir zaman ne pişmanlığım oldu ne de keşke dedim hep iyikimdin sen benim seni çok seviyorum"
Berat'ın gözünde ki yaşlar hiç durmadan akıyordu inanmak istemiyordu kaybedemezdi daha ne hayalleri vardı karısına aşkına daha doyamamıştı ki.
"Delalım deme böyle nolur daha ne hayallerimiz var bizim sen iyi olacaksın Allah aşkına yapma ölürüm ben sensiz yaşayamam"
Naze kesik kesik nefes alırken son kez seslendi kocasına "bak oğlumuz geldi beni bekliyor" son sözünü de söyledikten sonra gözünden akan bir damla yaşıyla hayata gözlerini yumdu.
"Hayır hayır Naze'm olmaz yapma bırakma beni aç gözlerini aç bir kez daha bak bana delalım gitme ben sensiz yaşayamam gitme gülüm gitme"
Karısı gözlerinin önünde kayıp giderken bir çareydi Berat sessizce bağrına bastı içinde fırtınalar koptu çığlıklarını bastı gücü kalmamıştı ya o kocaman adamın sesini çıkarmaya bile gücü yoktu kucağına alıp kafasını boynuna gömdü kimseye vermek istemedi sabaha kadar öylece karısının cansız bedenine sarılı bir şekilde bekledi. Esma hanım sabahı zor ettiğinden odalarından çıkıp gelinine bakmak için odalarına geldi kapıyı açtığında gördüğü manzarayla çığlığı bastı.
"Ahhh Naze , Naze ahh yandı yüreğimiz yandı"
Esma hanımın çığlığını duyan Kadir ağa Ahsen ve Eymen koşarak odaya geldiler. Esma hanım ağıt yakarak ağlarken Kadir ağa zar zor yürüyüp oğlunun yanına geldi gelinini oğlunun kollarından ayırılıp oğluna sıkıca sarıldı. Ahsen annesinin yanına koşarak gelip sarıldı geceden sabaha kadar solmuş yüzünü okşadı.
"Annem annem biz sensiz ne yaparız hani sen bi hiç bırakmayacaktın söz vermiştin bana güzel annem" Ahsen hüngür hüngür ağlarken Eymen kapının kenarında durup öylece annesini izledi ablasının gelip kolundan tutup götürmesiyle annesinin yanına geldi eliyle yanağını okşadıktan sonra öpüp
"Annem ben sana doyamadım ki" diyerek hızla arkasını dönerek odadan çıkıp kendi odasına gitti.
Naze'nin ölüm haberini duyan herkes konağa akın etmeye başladı Ezo Hesna hanım ağıt yakarak ağlıyorlardı kimse onları teselli edemiyordu.
Titreyen eliyle bedeni soğumuş yüzü solmuş kuzeninin yanağını okşadı hafifçe yanağından öptü.
"Yavruna kavuştun mu kardeşim?"
Naze'nin ölümü bütün Mardin'i yasa boğmuştu tanıyan tanımayan herkes çok üzülmüştü kimine göre güzelliğinden kocasından gördüğü sevgiden ötürü şanslı bir kızdı kimine göre de anasız babasız gencecik yaşında evlat acısı yaşamış ardından kendide genç yaşında hayata veda eden kadersiz gelindi Naze.
Herkesin içi yanıyordu en çokta Berat'ın karısını kabre koymasına müsade etmemişlerdi toprağını kendi elleriyle atmıştı üzerine canından çok sevdiği karısını toprağın altına gömdükten sonra yanından hiç ayrılmadı hep yanı başında oturdu. Güzeller güzeli karısına herşey yakışıyordu da bir tek beyaz kefen ölüm yakışmamıştı kimse Naze'ye ölümü yakıştıramamıştı.
"Sen zaten hiç bu dünyaya ait değildin ki herşeyden herkesten çok farklıydın çok güzeldin çok masumdun sen. Seni hiç bırakmayacağım delalım"
Elinde Naze'den kalan son hatıra bir tutam saça dolanmış tokayla mezarın yanına doğru yaklaştı Ezo gözünde ki yaşlar bir bir akarken hıçkıra hıçkıra emanetini sahibine uzattı.
"Saklamayı okadar çok isterdim ki ama bu emanet sana ait abim Naze'den kalan son hatıra"
Berat kafasını kaldırıp Ezo'nun elinde ki tokaya baktı karısının hiç bir zaman çıkarmadığı hediye ettiği tokaydı usulca elini uzatarak aldı.
Tokaya dolanan bir tutam saçı eliyle okşayıp burnuna götürüp kokladı.
"Şu kadarcık ya şu kadarcık telinde de mi kokusu olur"
Dilinden yine şarkısı dökülmeye başladı.
"Söküp atılmıyor bende mi kusur
Doğarken kök salmış öze saçların
Bir kara sevda ki ya büyü ya sır
Sığmıyor kaleme söze saçların"
***
Rezan'ın yüreği yansada Berat'a her daim destek olmak istedi çocukları için ayakta olması gerekiyordu götürmek istedi ama Berat hiç bir şekilde karısını yalnız bırakmıyordu. Yaşadıkları acı çok başkaydı Naze'nin yanından her geldiğinde odasına çekiliyor aklına eski anılarını getirip gözyaşlarıyla kavuşamadığı sevdasını hatırlıyordu. Oğlu bunu farkettiğinden babasıyla konuşmak istedi.
"Bana küçükken her gece anlattığın masalda ki o kız Naze'ydi değil mi baba?"
Rezan konuşamayarak sadece kafasını salladı.
Yiğit babasının nasıl bir acı çektiğini tahmin edebiliyordu ama onun en çok düşündüğü Ahsen di genç kız odasından dahi çıkmıyordu kimseyle konuşmuyordu bir tek babasının yanına gidip geliyordu babasını da hala eve döndüremiyordu. Yiğit Ahsen'in yanına gidip elinden tuttuğu gibi babasının yanına getirdi Ahsen ne kadar gelmek istemese de Yiğit zorla aldı getirdi.
"Baba ona annesini anlat"
Ahsen Yiğit'in ne demek istediğini anlamadı annesini neden Rezan amcasından dinleyecekti ki hem buna hazır değildi.
"Hayır istemiyorum anlatmayın"
Rezan Ahsen'e her baktığında sanki karşısında küçük Naze varmış gibi hissediyordu bu sefer susmadı anlatmaya başladı.
"Bir gün hiç ummadığım bir anda küçük bir kız çocuğuyla tanıştım o kız çocuğu öylesine güzel öylesine farklıydı ki lüle lüle uzun saçlarıyla deniz mavisi gözleriyle güldüğünde oluşan gamzeleriyle bambaşka biriydi , sanki bu dünyadan değilmiş gibiydi. Amcam onu küçük yaşında bize emanet edip buralardan çekip gitti geldiği ilk günler bizden hep çekinirdi ürkek korkak davranırdı hep onun yanında olduk alışmasını sağladık ne zaman babasını özlese ağlasa yanında olurdum onun o güzel parlak saçlarını okşardım o deniz mavisi gözlerinden yaş aktığı zaman ellerimle silerdim gözyaşlarını ağlamasını üzülmesini hiç istemezdim ben ona alışmıştım o da bana alışmıştı hep yanıma gelirdi benimle oynamak isterdi gözleri bir tek bana bakınca ışıldardı atım vardı adı gece aynı benim gibi oda huysuzdu kimseye kendini sevdirmezdi bende elletmez sevdirmezdim bir tek Naze severdi gece de ona kendini sevdirirdi binerdi senin gibi annen de at binmesini çok severdi. Böylelikle günlerimiz geçiyordu gözümün önünde büyüyüp daha da güzelleşiyordu kıskanıyordum onu kimse görmesin istiyordum evden dışarı çıkmalarına izin vermezdim. Biz sadece üçümüz değildik baban Berat'ta hep bizimleydi benim gibi oda annene küçüklüğünde sevdalanmıştı ben ona söyleyemeden baban bana kendi sevdasından bahsetmişti o günden sonra kalbime mührü vurdum baban benim kan kardeşimdi onun mutlu olmasını istedim. Ama onu sevmekten hiç vazgeçmedim o benim gönlümde solmayan dalımdı. Naze istemedi başta beni sevdiğini biliyordum ben korkaklık yapıp onun sevdasına sahip çıkmamıştım istemiyorum sevmiyorum diyerek yalan söyledim ona sonra evlendiler ben kendi ellerimle onu kan kardeşime gelin ettim. Yuvalarına sen dahil oldun Ahsen dedim senin adına anlamı çok güzel en güzel demekti aynı adının anlamını taşıyorsun Ahsen herşeyinle annen gibisin küçük Naze. Baban annene çok değer veriyordu onun aşkı sevgisi çok masumdu annen bu sevgi karşısında kayıtsız kalamadı bana bakarken ışıldayan gözleri babana bakarken ışıldar olmuştu ben güldürünce çıkan gamzeleri baban güldürünce çıkar olmuştu artık herşeyiyle kocasına ait olmuştu. Konduramadım kendime öyle zor geldi ki onun başkasını sevmesi ama gerçek buydu Naze artık Berat'ı seviyordu mutlulardı bu mutlu yuvalarına bir bebek daha konacaktı ama annen bebeğini dünyaya getiremeden kaybetti o acıyı da tattı onu bu zamana kadar hiç bu kadar yıkılmış görmemiştim o acı çok başkaydı toparlanmaları zor oldu onlar düzelmek isterken herkes bir yerden bozgunluk çıkarıyordu hiç beklenmedik bir şey oldu birgün deden çıkıp geldi kaç yıl sonra bırakıp gittiği kızının karşısına dikildi götüreceğim diye diretti. Annen olanlardan sonra gitmek istesede baban onu göndermedi yapamazdı çünkü. Annen de çok yorulmuştu artık çünkü kimse susmuyordu üzerine kuma getirmek istediler ama baban karşılarında durdu diretselerde asla kabul etmedi ağalığı bırakıp annen ve senide alıp buralardan gitti o hiç bir zaman anneni yalnız bırakmadı ne hastalığında ne sağlığında her zaman yanında oldu onu herşeyden çok sevdi. Bende sevdim Naze'yi çok sevdim ama baban Berat benden daha çok sevdi o anneni canı pahasına çok sevdi onların aşkı çok başkaydı herşeyin üstesinden beraber geldiler hiç yalnız bırakmadı anneni şimdi de olduğu gibi. Annen her zaman güzelliğiyle iyi kalpliliğiyle anılırdı baban onu çok seven adamdı. O Berat'ın Naze'siydi. Onların aşkı mahşere kaldı ölümsüz aşk olarak anılarla kaldı..."
~SON~
Evett arkadaşlarım duygu dolu yüklü bol ağlamalı uzunca bir final bölümüyle kitabımı bitirmiş bulunuyorum. Bu final bölümünü yazarken çok düşündüm düşündükçe hep ağladım ağlarken de yazdım inanın benim içinde çok zor bir final oldu Naze Rezan olarak başladığım bu hikayeyi sizlerinde isteği üzerine Naze Berat olarak tamamladım onları yazmak çok güzeldi Naze iyi kızdı ama kocasıda adam çıktı Berat Naze'yi çok güzel sevdi onun aşkını yazmak çok güzeldi benim içinde. Naze, Rezan'ın kavuşamadığı sevdasıydı. Berat'ın ise uğruna çok sevdiği memleketini bile terk eden karısıydı. Rezan Naze için çocukluk aşkı olarak kaldı. Berat için ise gerçek aşkı tadan sonsuz aşkıydı. Bu hikayede herkes vardı Ezo Rezan Berat ama en çokta Naze vardı. Naze karakterimi çok severek yazdım sanki kendimden biriymiş gibiydi o onunla güldüm onunla ağladım yaşadıkları hiç kolay şeyler değildi ama kocasının aşkı sayesinde hepsini atlattı mutlu bir evliliği vardı ama Naze'yi bu dünyadan göremedim onların aşkını ölümsüz olarak kıldım. Bu kitabım bana göre çok farklıydı yani kurgusunu farklı tuttum bende herzaman yeri ayrı olacak çok içimden gelerek yazmıştım gerek bölüm şarkılarına yazdığım türkü ve şarkılarla çok duygu yüklü bir kitap oldu benim. Yazarlara ve yazar olmak isteyenlere saygım sonsuz inanın kurgulamak çok güzel ama yazıya dökmek oldukça zor ki benimde yazar olmak gibi bir düşüncem yok ben sadece kurgulamayı seviyorum ve içimden geldiği için yazıyorum zaten ilk kitabım Gül'AYŞE' de karakter ağzından yazdım pek beceremedim bu hikayem de yazar ağzından yazdım biraz daha uzun tutabildim ilk hikayemede göz atarsanız sevinirim.
Şimdi sizlerden isteğim var okuyan arkadaşlarımda az da olsa ufakcık bir yorum istiyorum.🤗
🌼Kitabı beğendiniz mi?
🌸En beğendiğiniz yer neresi oldu?
🌼Kitaptan etkilendiniz mi?
🌸Etkiliyeci bir kitap ve kurgusunu farklı olduğunu düşünüyor musunuz?
🌼Karakterlere söylemek istedikleriniz var mı?
🌸Yiğit ve Ahsen için özel bölüm gelsin mi?
Kendi düşüncelerinizi de katarak yazarsanız çok memnun olurum🥰
En başından beri okuyan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum❤️
Hep okuyup hem oy verip hemde yorum yapan arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum❣️
⭐Sizce yeni bir hikaye yazmalı mıyım?
Son kez oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum hepinize teşekkür ediyorum hoşçakalın Allah'a emanet olun.😍
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
62.5k Okunma |
5.02k Oy |
0 Takip |
47 Bölümlü Kitap |