

Keyifli okumalar dilerimmm.💜💜
Bu sadece bir duruşma değildi... Bu adalet ve zaferin yan yana yürüdüğü bir gündü. Çünkü her adalet bir savaşın sonunda yazılır.
Hakimin izniyle adımlarım kendinden emin bir şekilde kürsüye ilerlerken Cafer ile göz göze geldik.
Onun anlayabileceği şekilde hafifçe, meydan okurcasına dudaklarımı kıvırdım.
Cafer bir an sendeler gibi oldu gözlerini kaçırırken boğazını temizleyip sertçe yutkundu. Korkusunu saklamaya çalışıyordu ama artık çok geçti...
Hakim dosyayı önüne çekip gözlüğünü düzeltti ve salonun her köşesine yayılan tok sesiyle konuştu:
"Sanık Cafer Ünal'ı uyuşturucu ticaretinden ve cinayetten yargılanacak dava başlamıştır "
Etrafta mutlak bir sessizlik olurken Hakim belgeleri incelemeye başladı. Kağıtların çevrilme sesi bile o an etrafa fazla geliyordu.
Biraz sonra Hakim'in gözleri bana döndü. "Buyrun savcı hanım, hazırsanız iddianame'yi sunabilirsiniz"
Ayağa kalkıp konuşmaya başladım.
"Sayın hâkim,
Sanık Cafer Ünal hakkında düzenlenen iddianame, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 188. ve 82. maddeleri kapsamında düzenlenmiştir. Sanık; yasa dışı yollarla uyuşturucu madde ticareti yapmakla, bu yolla genç bireyleri suça teşvik etmekle ve yaşındaki Ayşegül Karaman’ın şüpheli ölümüyle ilgili olarak doğrudan veya dolaylı sorumluluk taşımakla suçlanmaktadır."
Etrafta uğultular oluşurken sözlerine devam ettim.
"Cinayete ilişkin doğrudan bir tanık bulunmamaktadır. Ancak deliller, tanık beyanları, mesaj kayıtları ve sanığın bağlantıları, maktul ile olan ilişkisinin göz ardı edilemeyeceğini göstermektedir. Bu nedenle mahkemenizden, tüm delillerin değerlendirilerek olayın aydınlatılmasını ve sanığın cezai sorumluluğunun ortaya konulmasını talep ediyoruz."
Hakim başını sallarken yılların kazandırdığı bilge gözleri diğer tarafa döndü. "Sanığın savunması hazır mı? "
Cafer'in avukatı ayağa kalkarken gözleri bana döndü. "Hazırız hakim bey "
Kaşlarımı kaldırdım. Avukat benim hukuk fakültesi'nden beri ezeli rakibim ve düşmanım olan Ezgi'ydi.
İçimden sırıttım çünkü daha eğlenceli olacaktı.
"İddianameye karşı kendinizi nasıl savunacaksınız? "
Ezgi, o tanıdık kendinden emin duruşuyla bir adım öne çıktı. Sesi yumuşaktı ama keskinliği dolaylı sataşmalarla doluydu.
"Sayın hâkim,
Müvekkilim Cafer Ünal hakkında sunulan iddianame, varsayımlar ve dolaylı bağlantılar üzerine kurulmuştur. Elimizde ne doğrudan bir tanık vardır ne de olay anına dair kesin deliller. Bu durumda müvekkilimi “şüphe üzerine” mahkûm etmeye çalışmak, masumiyet karinesine açıkça aykırıdır."
Kısa bir duraksamayla göz ucuyla bana baktı ardından hafif bir gülümseme belirdi dudaklarında.
"Sayın savcının mesleki azmini takdir ediyoruz elbette. Ancak hukuk bir satranç tahtası değildir; taraflar zekâsını yarıştırmasın diye deliller konuşur. Ve biz bugün burada, delillerin değil, duygusal çağrışımların ön plana çıkarıldığını görmekteyiz."
Salon bir an uğultulandı. Ezgi, sesini alçaltıp daha dramatik bir tonda konuşmayı sürdürdü.
"Müvekkilim, hayatını kaybetmiş genç bir kadının ölümüyle ilişkilendirilmekte ama olay yeri incelemeleri, adli tıp raporları ve dijital deliller doğrudan bir bağlantı sunmamaktadır."
"Sayın hâkim, karşınızda suçlu bir adam değil, kamuoyunun ön yargılarıyla yargılanmakta olan bir birey durmaktadır. Bu dava hukukî zeminde değil, kişisel hesaplaşmalar üzerinden yürütülmemelidir."
Ezgi, yerini alırken son bakışını bana çevirdi. O gözlerdeki küçümseyen kıvılcımı tanıyordum, onlara fakülteden beri aşinaydım.
Kimin daha iyi olduğu sorusu hiçbir zaman kapanmamıştı. Her duruşmada, her yarışmada, her seçilen dosyada birimiz bir adım öne geçmiş, diğerimiz dişini sıkıp geri çekilmişti.
Ama bu dava… bu sadece mesleki bir yarış değil. Bu, bir hayatın hesabıydı.
“Satranç değilmiş, öyle mi Ezgi?”
O zaman ben şah-mat için geliyorum, hazır ol.”
Ayağa kalkıp hakime doğru döndüğümde dudaklarım aralandı.
"Sayın hâkim,
Geçtiğimiz hafta Cafer Ünal’a ait olan 34K*** plakalı araç hakkında yürütülen takip neticesinde, arama emriyle birlikte operasyon düzenlenmiştir. Araç bizzat ben ve ekibim tarafından durdurdurulmuştur. Araçta yapılan aramada ise yaklaşık 10 ton uyuşturucu madde ele geçirilmiştir."
Elimdeki arama emrini ve o günkü dosyaları, cesedin fotoğraflarını hakim'e uzattım. Karam tabiki yine ileri görüşlü bulunmuş ve oraya gelmeden önce arama emri çıkartmıştı.
"Bu araç aynı zamanda maktul Ayşegül Karaman’ın cansız bedeninin bulunduğu tırdır."
"Aracın kasasında, uyuşturucuların bulunduğu bölümün hemen arkasındaki insan boyutunda olan oyuncak ayıların içinde maktul'ün cesedi bulunmuştur. Bu bulgu, size verdiğim dosyada yer alan ön inceleme raporuyla da desteklenmektedir."
Salondaki hava soğurken ortamdaki gerilim arttı. Ezgi gözlerini önündeki dosyaya ardından Cafer'e çevrdi.
"Cesetle birlikte ele geçirilen dijital veriler ve izler, sanık Cafer Ünal ile olan bağlantıyı daha da kuvvetlendirmiştir. Bu noktada, sanığın sadece uyuşturucu ticareti değil, maktulün ölümüyle ilgili de ciddi şekilde sorgulanması gerektiğini ve olayın cinayet kapsamında değerlendirilmesinin elzem olduğunu mahkemenizin takdirine sunuyoruz."
Omuzlarımı ve çenemi dikleştirip net bir sesle konuşmaya devam ettim.
"Eklemek isterim ki yürütülen soruşturmalar neticesinde, sanık Cafer Ünal’ın örgütsel faaliyetleri çerçevesinde, kendisine bağımlı hale getirdiği genç kadınları yasa dışı işlerde kullandığı, bazılarına psikolojik ve fiziksel baskı uyguladığı, cinsel istismar suçlarına karıştığı yönünde tanık beyanları ve gizli ses kayıtları mevcuttur. Bu beyanlar ve belgeler, dosyada ek delil olarak sunulmuştur."
"Bu sebeplerle, sanığın sadece mevcut suçlardan değil, daha geniş kapsamlı bir suç örgütü yapılanması içinde değerlendirilmesini ve cezai sorumluluğunun tam anlamıyla ortaya çıkarılmasını talep ediyorum, sayın hâkim."
Ezgi duruşma salonundaki soğuk sessizliği fırsata çevirdi. Dosyasını açtı, gözlüklerini düzeltti ve gayet sakin, ölçülü bir tonla konuşmaya başladı.
"Sayın Hâkim,
Ortaya konan deliller dikkatlice incelendiğinde, kanıtların sanığın suçluluğunu doğrudan ve açık bir şekilde ortaya koymadığı görülecektir."
"Bahsi geçen araç, müvekkilim Cafer Ünal adına kayıtlı olabilir. Ancak bu aracı sanığın bizzat kullandığına veya olay tarihinde orada bulunduğuna dair kesin bir görüntü, tanık veya DNA delili mevcut değildir. Aracın içinde ele geçirilen uyuşturucu maddeler… evet, ciddi bir durumdur. Ancak araç birden fazla kişi tarafından kullanılan bir sevkiyat aracı olabilir.
Maktulün cesedi ise, aynı araçta bulunmuştur ama yine söylüyorum: öldürülme anına veya mekanına dair tek bir kamera kaydı, tanık beyanı ya da net delil bulunmamaktadır. Ortada bir trajedi olduğu doğrudur. Ancak trajedi ile suçun ispatı arasında büyük fark vardır. Müvekkilim Cafer Ünal, ne uyuşturucu sevkiyatını yapmıştır, ne de maktul Ayşegül Karaman’ın ölümünde sorumludur. Bu nedenle, mahkemenizden, müvekkilimin tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasını talep ediyorum."
Hakimin gözleri karlı tarafı dinledikten sonra bana döndü.
"Sunacak deliliniz veya herhangi tanığınız var mı savcı hanım? "
"Tabiki sayın Hakim "
Yanına ilerleyip elimdeki diğer dosyaları uzattım. "Sanık Cafer Ünal'ın geçtiğimiz ayda kaybolan üç kadından ikisiyle birlikte ...mekanın'da çekilmiş görüntüleri mevcuttur. "
Ayağa kalkıp projeksiyona ilerledim ve görüntüleri yansıttım.
"Mekan kendisine ait ve görüntülerde gördüğünüz üzere iki kadının da zorla oraya getirilip kendisi ve başkaları tarafından cinsel istismarda bulunduğu belli oluyor. "
Görüntüyü değiştirdim. "Görüntüde beliren kişinin Cafer Ünal olduğu çok açık ve bu görüntüler diğer kadınların cenazesine ait. Diğer kadın ise Ayşegül Karaman'dır ve Cafer Ünal bu kadınları alıkoymuştur"
"Sormamız gerekenler şunlar; Cafer Ünal'ın o cenazelerde ne işi vardı?
Ve gerçekten kendine ait olan araçta ne olduğunu, nereye gittiğini veya sevk edildiyse kimlere, neden, nasıl sevk edildiğini bilmiyormuydu?
Veya izni olmadan nasıl böyle birşey yapılabildi? "
Projeksiyonda yansıyan görüntülerdeki çığlıklar, mekandaki boğuk sesler herkesin tüylerini diken diken etmişti.
Hakim bir süre başını eğdi, gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.
Ezgi ayağa fırladı. "Sayın Hâkim! Bu görüntülerin nasıl elde edildiği, hangi prosedürle delil dosyasına eklendiği incelenmeden mahkemede sunulması usule aykırıdır! Delillerin kaynağı, güvenilirliği ve elde ediliş yöntemi sorgulanmalıdır!"
Hakim Ezgi'yi eliyle durdurup bana döndü. "Savcı hanım, bu görüntülerin elde edilme sürecine dair resmi belge ve teknik raporlar dosyada mevcut mu?"
"Evet, Sayın Hâkim. Tüm adli bilişim raporları, CD kayıt çözümlemeleri ve mekan sahibi hakkında alınmış teknik takip kararı dosyaya sunulmuştur. Ayrıca bu kayıtlar, ulusal siber suçlar birimi tarafından doğrulanmıştır."
"İtiraz ediyorum " Ezgi adeta haykırırcasına buraya dönmüştü.
"Evet " diye bağırdı Cafer. "Hepsi isteyerek benimle birlikte oldu "
Ezgi ışık hızında ona dönerken öldürecek derecede kötü bakmaya başladı.
Bulunduğum ortam uygun olsa kahkaha bile atardım. Gerizekalı kendi kuyusunu kendi kalmıştı.
"Karar "
Herkes hakimin tok ve kararlı sesiyle ayağa kalktı.
"Mahkeme, sanık Cafer Ünal hakkında sunulan yeni deliller ışığında, cinsel istismar, insan kaçırma ve organize suç örgütü yöneticiliği kapsamında ek suçlamaların dosyaya işlenmesine karar vermiştir.
Ayrıca... sanığın tutukluluk halinin devamına, bir sonraki mahkeme gününe kadar Ayşegül Karaman cinayetiyle ilgisinin araştırılmasına ve olası tanıkların güvenliği açısından davanın gizlilik kararı alınarak yürütülmesine karar verilmiştir."
Tokmak sesi yankılanırken gülümsedim.
Cafer bir sonraki mahkemeye kadar tutukluydu ancak ondan sonra hayatı hapishanede geçecekti.
Cafer polislerle salondan çıkarılırken herkes gitmeye başlamıştı.
Kürsüden inip çıkışa yöneldim.
Karam'la karşılaştığımızda eli belime dolanırken gülümsedi. "İşte benim ay ışığım, çok iyiydin seninle gurur duyuyorum"
Yüzümde gülümseme oluşurken ona döndüm. "Asıl dava ikinci mahkemede başlayacak ve hepsi günlerini görecek"
"Aynen öyle güzelim hepsi kendi kazdıkları kuyulara düşecekler"
"Dolunay "
İşittiğimiz sesle ikimizinde gözleri bize doğru yaklaşan Ezgi'ye döndü.
Yüzümdeki gülümseme mesafeli bir tebessüme dönüşürken göz göze geldik.
"Ezgi?"
"Orada çok etkileyiciydin ve kendini benim savunduğum adamlardan daha iyi savundun "
Sesi küçümseme ve alay doluydu. O an Karam'ın vücudu benimkine daha çok yakınlaştı.
"Seni çok iyi tanıyorum Ezgi ve göndereceğin içi boş tehditlerini kendine sakla çünkü ben hiçbirinden korkmuyorum "
Ona yaklaştım ve saç tutamını parmağımın arasına doladım. "Ben sadece olması gerekeni yaptım. Senin aksine, "
"Hemcinslerime tecavüz edip, zarar veren ve onları öldürüp bir çöp parçası gibi kenara atan bir adamı, bunları yaptıklarını bile bile savunacağıma ölürüm daha iyi"
"Ben her zaman bunun için mücadele ettim ama sen sırf beni yenip üstün olmak için doğru yoldan saptın ve sonuç ortada. Benden sana bir tavsiye dikkat et o karanlık sana bulaşmasın"
Ondan uzaklaşıp gülümsedim.
"Seni yeniden görmek çok güzeldi "
Karam'la oradan uzaklaşırken zaferin tadını iliklerime kadar hissediyordum, ama Ezgi'nin gözleri yaklaşan fırtına'nın habercisiydi ve daha yeni başlıyorduk.
Helloooo
Nasılsınız canlarım? umarım iyisinizdir.
Bölümü nasıl buldunuz?
Mahkeme? Ezgi?
Yeni bölümde görüşmek üzere. Oy ve yorumlarınız benim için çok önemli. Desteklerinizi bekliyorum. Seviliyorsunuz. 💖💖
Senin gibi parlak bir yıldız bu kitabın yıldızına basıp onu da parlatırsa çok sevinirim. ✨✨
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.06k Okunma |
323 Oy |
0 Takip |
27 Bölümlü Kitap |