6. Bölüm
Hayaliyazar22 / Tesadüf Eseri (Savcı) / 5. Bölüm : Fransa

5. Bölüm : Fransa

Hayaliyazar22
hayaliyazar22

Keyifli okumalar dilerim. 💜💜

 

Ertesi gün

Dün akşam savcılıktan karar gelmişti ve herkes görev için hazırlık yapmaya başlamıştı. Hesaba katmadığımız şey ise tiyatronun ve Meriç Bozdağ'ın Fransa'da olacağıydı.

Yeni öğrendiğimiz bilgiye göre Meriç Bozdağ Fransa'da birileri ile buluşacak ve onlardan mal temin edip Türkiyeye gönderecekti. Türkiyede kendisinden şüphe edildiğini biliyordu. O yüzden başka bir ülkeden mal temin edecek ve kendini riske atmayacaktı. Bunuda bir tiyatro aracılığıyla yapacaktı.

Bizde o yüzden bu sabah erken saatlerde Fransa'ya uçmuştuk.

Ben içeriye girip Meriç Bozdağ ile iletişime geçecektim, diğerleri ise herhangi olası duruma karşı binanın biraz ilerisinde olacak araçta bekleyeceklerdi.

Gergin değildim aksine kendimi çok sakin hissediyordum.

Üstümde tam yaz akşamına uygun tatlı bir elbise vardı. Açık mavi, beyaz desenliydi, belimi saran kalın kemerimsi detayı, kalın askıları ve derin bir dekoltesi vardı. Dizlerimin biraz üstünde biten uçuş uçuş, katlı eteğiyle bu elbise bembeyaz tenime ve kumral saçlarıma yakışmıştı. Altında ise beyaz ince bantlı topuklularım vardı.

Saçlarımı dalgalandırıp salık bırakmış hafifi bir makyaj yapmıştım ve olmazsa olmazım en sevdiğim kırmızı rujumu sürmüştüm. İlk başta o rengi sürüp sürmem ekte tereddüt etmiştim ama en son kendime baktığımda baya beğenmiştim

Son olarak yine beyaz renkte olan çantamı aldım ve parfümümü sıktım.

Artık hazırdım. Göreve gidecek olan bir savcı gibi değil tiyatro izlemeye gidecek normal bir kadın gibi gözüküyordum.

Aşağıya indiğimde salonun ortadında telefonuyla uğraşan Karam ile karşılaştım. Beni bekliyordu.

Topuklularımın merdivende yankılanan sesini duymuş olacak ki telefondan kafasını kaldırdı.

Göz göze geldiğimizde beni baştan aşağıya beğeniyle ve hayranlıkla süzdü ve dudağını kıvırdı.

Bende aynı şekilde onu süzdüm.

Üzerindeki lacivert gömlek kaslı ve iyi vücuduna tam oturmuş açık olan bir iki düşmesinden açık buğday tenini gözler önüne seriyordu. Aynı renk lacivert, kumaş pantolonu uzun bacaklarını sarıyor, simsiyah parlak ayakkabısı ve gümüş saatiyle birlikte kombinini tamamlıyordu.

Koyu kumral saçları dalgalar şeklinde ahenkle şekil verilmiş bir tutamı asi bir şekilde anlına dökülüyordu.

Yeni traş olduğunu belli eden hoş koku kendi kokusuyla birleşip etrafa yayılırken buz mavisi gözlerindeki bakış, benim lacirete yakın renkteki gözlerimi esir almıştı.

Onda aşırı tanıdık gelen birşeyler vardı ve o şeyler beni ona çekiyordu.

Çok yakışıklı adeta kusursuz görünüyordu sanki göreve ben değilde o gidecekmiş gibiydi. Bu düşünceyle kaşlarım çatıldı ben varken o gidemezdi buna hayatta izin vermezdim.

Merdivenden inip yanına ilerlerken tam duyamadığım ama rusça olduğunu düşündüğüm birşeyler mırıldandı.

Gözlerimiz buluştuğunda "çok güzel gözüküyorsun" dedi. Bir an bu beklemediğim iltifatla adımlarım dururken istemsizce dudaklarım kıvrıldı.

"teşekkür ederim sende yakışıklı gözüküyorsun"

Karam'ında benim gibi dudakları kıvrılırken kafasını salladı ve cebinden çıkardığı kulaklığı bana doğru uzattı.

"biz orada olacağız, senin dışında elinde olmayan bir durum gelişebilir dikkatli ol" diyerek açıkladı kendini uyarısını eklemeyi ihmal etmeyerek.

Elinden kulaklığı alırken kafamı sallayıp onayladım "merak etme olurum"

Aklına birşey gelmiş gibi duraksadı ve bana döndü. Adımlarım onunla birlikte durunca bakışlarımız kesişti. "kendini tehlikede hissedersen bizim anlamamız için gizli bir kelime bulalım"

Bir süre düşündükten sonra aklıma gelenle "ay, olurmu?" diye mırıldandım.

Gözleri düşüncelere çaldıktan sonra bu fikir aklına yatmış olacak ki kafasını salladı. "olur"

Yaklaşık yarım saat sonra gösterinin yapılacağı 10 metre öteden bile ben zenginim diye bağıran, gösterişli binaya varmıştım. Diğerleri başka bir arabayla binanın ilerisinde bekliyordu.

Vale yanıma gelince çantamı aldım ardından arabadan inip anahtarları uzattım ve nazikçe gülümsedim.

"Merci"(teşekkür ederim)

"Vous êtes les bienvenues, madame, amusez-vous bienc"(Rica ederim hanımefendi, iyi eğlenceler)

Kendimden emin bir şekilde binaya ilerledim ve gösterinin yapılacağı salona girdim. Gözlerim engel olmadığım bir şaşkınlık ve hayranlıkla etrafta dolaştı.

Devasa bir alandı ve büyüleyici gözüküyordu. Kocaman bir sahnesi ve en az 700-800 kişi kapasiteli oturma alanları vardı.

Gözlerimi etrafta gezinirken Meriç Bozdağ'ın orada olmadığını gördüm. Gösterinin başlamasına yaklaşık 10 dakika vardı.

Sahneden 8 koltuk uzakta olan koltuğuma varmak üzereyken aldığım ani darbeyle sarsıldım. Kolum çarpışmanın şiddetiyle öne doğru giderken çikolata kahvesi harelerle göz göze geldim.

Bingo...

Meriç Bozdağ simsiyah pantolonu ve aynı renk gömleğiyle siyahlara bürünmüş bir şekilde karşımda duruyordu.

Çarpmanın etkisiyle canım yanmış gibi kolumu tuttum.

"Je suis désolé, ça va ?" (Özür dilerim iyimisiniz?)

O an kulağıma Meriç'in şaşkın ve özür dileyen sesi doldu. Oldukça akıcı bir Fransızcası vardı sanki uzun zamandır biliyormuş gibi.

"Je vais bien, je suis désolé, je n’ai pas regardé devant moi" (İyiyim, asıl ben özür dilerim önüme bakmamıştım)

Sözlerimle gülümseyip ellerini cebine soktu. Gerçekten mahçup gibi gözüküyordu ama bunun bir maske olduğuna emindim.

"C’était de ma faute, y a-t-il quelque chose que je puisse faire pour toi ?" (Benim hatamdı, sizin için yapabileceğim birşey varmı? )

Gülümseyip başımı iki yana salladım ve onu reddettim.

​​​​​​"Merci pour votre réflexion, je vais mieux maintenant " (Düşünceniz için teşekkür ederim şimdi daha iyiyim)

Karşımdaki adamın bir terörist olduğunu düşünmemeye çalışıyordum aksi taktirde hiç iyi şeyler olmazdı.

Meriç halen bana bakarken nazikçe gülümsedim. Gözleri gülüşüme takıldı ardından yavaşça yüzümde dolandı.

"Je n’en ai vraiment pas besoin, je vais bien" (Gerçekten gerek yok gayet iyiyim)

İnanmasını ister gibi bak dercesine kolumu oynattım. Bu hareketim onu gülümsettiğinde kıs ağır şekilde kıkırdadı. İkna olmuş gibi ellerini kaldırdı ve mırıldandı.

"Eh bien, comme vous voulez, d’ailleurs, je suis Meriç" (Peki sen nasıl istersen bu arada ben Meriç)

Uzattığı elini tuttum. "Je m’appelle Hilal" (Hilal)

Evet Hilal ikinci adımdı ve genelde böyle görevlerde takma isim olarak kullanmayı tercih ediyordum.

Dolunay Hilal Yıldırım...

O an Meriç'in kaşları şaşkınlıkla havalanırken gözleri parıldadı. "Türkmüsün?"

Gülüşüm büyüdü. Damarlarımda akan kanın allığı kadar Türktüm.

"evet Türk'üm"

Onu onayladığımda Meriç'de gülümsedi. Anlaşılan kendi taraflarına çekecekleri ve işlerine sokabilecekleri bir Türk olduğu için sevinmişti.

Gerçi öyle birşeyi nah beklerdi.

"kusura bakma ilk başta şaşırdım Fransa'da bir Türkle karşılaşmayı beklemiyordum" diyerek kendini açıkladı.

Ona anlayışlı görünen bir tavırla başımı salladım. "sorun değil, bende beklemiyordum," Gözlerim gösterinin başlamak üzere olduğunu belli edercesine kısılan ışıklara çevrilip geri hedefine döndü. "gösteri başlamak üzere iyi eğlenceler "

"iyi eğlenceler"

Yanından geçip yerime otururken bakışlarını halen üzerimde hissediyordum. Bir süre sonra hemen arka çaprazımda olan yerine oturdu.

Onun gözünün önünde olmak aklından çıksam bile varlığımla kendimi hatırlatmam demekti.

Bir süre sonra gösteri başlamak üzereyken göz ucuyla yanına bir kadının geldiğini gördüm. Esmer, bal renkli gözleri ve koyu kahve saçları olan güzel bir kadındı. Üzerinde bedenine tam oturan çikolata kahvesi, kalın askılı, uzun bir elbise vardı.

Sanırım sevgilisiydi.

Miğdem bulantım iğretiyle yükselirken kendimi dizginleyen adına gözlerimi kırpıştırdım ve yutkundum.

Yanımdaki boş yerde bir hareketlenme oldu. Aynı anda burnuma ferah, erkeksi bir koku dolduğunda yanıma oturanın kim olduğunu anlamam için bakmama bile gerek yoktu.

"Melis Adar," diye fısıldadı Karam kulağıma eğilip. "Meriç Bozdağ'ın sevgilisi. 27 yaşında, reklam ve pazarlama mezunu, ...şirketinin kanalında çalışıyor. Aynı zamanda kanal ailesine yani kendisine ait. Şuanda bize bakıyorlar özellikle Meriç"

Karam'ı dinlerken istemsizce tebessüm ettim. Bunu kulaklıklada söyleyebilirdi ama o yanıma gelip söylemeyi ve beni yalnız bırakmamaya seçmişti.

Peki neden böyle birşey yapmıştı.

Gösteri boyunca ara ara üstümde gözler hissediyordum. Anlaşılan o ki ilgilerini çekmeyi başarmıştım.

Gösteri yaklaşık bir saat sürmüş ve bitmişti. Karam ile aynı anda ayaklandığımızda çıkışa doğru ilerlemeye başladık.

Karam'ın büyük eli belimde yer edinmiş ve bir yapboz parçası gibi sarmıştı. Parmakları belime değiyor muş gibi gözüküyordu ama tam olarak temas etmiyordu. Belkide rahatsız olacağımı düşünmüştü ama o beni hiç rahatsız etmemişti.

Elimi elinin üstüne koyup tam olarak belime yerleştirdim. Sonuçta sevgili rolü yapacaksak inandırıcı olması lazımdı.

Valenin arabayı getirmesini beklerken yanımıza Meriç Bozdağ ve Melis Adar geldi. Meriç Bozdağ ile göz göze geldiğimizde gülümsedi.

"daha iyimisiniz?"

Sorusunun ardından Melis'in kulağına eğilip birşeyler fısıldadı. Muhtemelen merakla beni inceleyen sevgilisine olayı anlatıyordu.

"evet daha iyiyim sorduğunuz için teşekkür ederim artık herkes bu kadar nazik ve düşünceli olmuyor"

Sölerimle gülüşü büyüdü "çok haklısınız bu yüzden bizlerin daha dikkatli olması lazım"

Gözlerim Melis'e takılırken onu tanıttı. "sevgilim Melis"

Melis ile ellerimiz birleşirken birbirimize gülümsedik. "tanıştığıma memnun oldum" samimi bir tavrı vardı ve tatlı biriydi.

"bende memnun oldum"

Karam kendini tanıtmak için ağzını açmıştı ki ondan önce davrandım. "sevgilim Ateş, kendisi yarı rus"

Karam'ın bakışlarını üstümde hissederken ikisi el sıkıştı. Meriç Bozdağ yanımdaki adamdan pek memnun olmuşa benzemiyor ama yabancı olması sanki ona güven duyabileceği bir özellikmiş gibi inceliyordu.

Bir an bakışları birbirlerine takıldı. Orada çok küçük bir şaşkınlık gördüm.

Öte yandan Melis ise hayran bakışlarla inceliyordu. Bu hoşuma gitmemişti. Kaşlarımı çatmamak için kendime hakim olurken bir elimle üşümüş gibi kolumu sıvazladım.

Aslında üşüyen bir bünyeye sahip değildim ve soğuğa karşı dayanıklıydım.

Karam elini belimden ayırırken üstündeki yeni fark ettiğim ceketini çıkartıp zarif bir biçimde omuzlarıma bıraktı ve elini koluma atıp beni kendine çekti.

Gülümseyerek ona teşekkür ettim. Karam ise içimi kıpır kıpır yapan bir şekilde çekicilikle sol gözünü kırpmakla yetindi.

Bir an sanki bir film veya kitap karakteriymişim gibi hissettim. Tam olarak o an 'kalbimin bir kuşun kanadı gibi pır pır' ettiğini söyleyebilirdim.

"işiniz yoksa bizimle birşeyler içmeye katılılırmısınız?" Melis'in sözleriyle bakışlarım Karam'dan ayrılıp ona döndü.

"kesinlikle gelmelisiniz, bu güzel gecenin tadını hep birlikte çıkarmalıyız" diyerek Meriç'de Melis'e destek oldu.

Karam ile göz göze geldiğimizde onayladım. Çok iyi bir fırsat ayağımıza gelmişti

"Bize uyar" diye yanıtladı Karam.

Bu sırada vale arabaları getirmişti. "harika" diye cıvıldadı Melis neşeyle "çok güzel bir yer biliyoruz bizi takip edin"

Herkes kendi arabasına ilerlerken Karam önüme geçip kapımı açtı. Ona tebessüm edip yerime yerleştim. Kendiside yanıma yerleşince arabayı çalıştırdı ve önümüze geçen çifti takip etmeye başladık.

Yaklaşık 15-20 dakika sonra arabaları lüks bir mekanın önünde durdurmuştuk. İçeriye girdiğimizde bizi loş ışıkların aydınlattığı ferah ve hoş bir ortam karşıladı.

Bir kısmı restoran olarak kullanılan alanda müşteriler yemek yiyordu. Diğer alan ise bar kısmıydı ve yemek yemek istemeyenler burada çeşitli içeceklerden içebiliyordu.

Kimsenin aç olmadığı kanaatine varıp adımlarımızı bar'a yönlendirdik.

Sandalyelere Meriç ve Karam, ben ve Melis şeklinde yerleşmiştik.

İçeceklerimizi söyledikten sonra havadan sudan sohbet etmeye başladık.

Bu geceyi güzel bir şekilde atlatırsak gerisi kolaydı. Umarım öyle olurdu.

İçimden geleni temennilerini aksi olurcasına şaşkın bir ses kulaklarımı doldurdu.

"Hilal?"

 

Hellooo nasılsınız canlarım?

Umarım iyisinizdir.

Sizce Dolunay'a seslenen kişi kim?

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere Oy ve yorumlarınız benim için çok önemli. Desteklerinizi bekliyorum.Sizi seviyorum tesadüflerim🌠🌟

Senin gibi parlak bir yıldız bu kitabın yıldızına basıp onu da parlatırsa çok sevinirim . ✨✨

Bölüm : 03.10.2024 16:58 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...