

Keyifli okumalar dilerimm. 💜💜
İçeriye girip güzel bir masaya oturduk. İçinde bulunduğumuz yer loş ışıklarla aydınlatılmış Ferah ve şık bir mekandı. Hatta bar ve karaoke için güzel köşeleride vardı.
İçeceklerimizi sipariş verdik ve o arada sohbet etmeye başladık. Melis'in gözlerini ara ara Karam'ın üstünde hissediyordum ve bu nedenini bilmediğim bir şekilde sinirimi bozuyordu.
İçeceğimi yudumlayıp masaya bıraktım ve yanımdaki Karam'a biraz daha yanaştım. Karam elini belime sarıp ona daha çok yaslanmama yardım etti.
"Eee ne zaman evlilik düşünüyorsunuz?" diyen Melis'e döndü gözlerim.
"Önümüzdeki bahar diye düşünüyoruz. Siz ne zaman düşünüyorsunuz? "
"bizde seneye düşünüyoruz" dedi bozulduğunu belli etmemeye çalışarak.
Yapmacık bir şekilde gülümsedim. "Ne güzel" tabi bu onlara göre normal bir gülümsemeydi.
Karşı çaprazımdaki Sinan'ın gözleri karaoke alanını işaret ederek bana döndü. "Eskiden söylerdin, halen devam ediyormusun? "
Gözlerim ona döndüğünde başımı iki yana salladım "Hayır etmiyorum, liseden sonra bıraktım"
Burukça gülümsedi. Sanırım sarhoş olmasına az kalmıştı "Yazık olmuş sesin çok güzel "
Yanımdaki Karam'ın hafiften gerildiğini hissettim. Elimi koluna koyup yavaş yavaş okşamaya başladım. Sonuçta iki kuzene karşı pabuç bırakmayacağımıza dair antlaşma yapmıştık .
"Bazı şeyler gibi o da geride kaldı Sinan eğer isteseydim devam ederdim bu bana kalmış birşey"
Sinan tebessümünü bozmadan kafasını salladı ve beni onayladı. Benden böyle bir tepkiyi beklediği açıktı.
Birkaç dakika sonra Meriç kendisine telefon gelmesiyle izin isteyip ayaklandı. Melis ile olan saniyelik bakışmaları ve Melis'in arayan kişinin kim olduğunu görüp gerilmesi gözümden kaçmamıştı.
Aradan biraz zaman geçince Karam'a doğru döndüm. "Ben lavaboya uğrayacağım sevgilim"
Karam'ın gözleri bana dönerken temkinli bir şekilde üstümde dolaştı. Ne yapacağımı anlamıştı. "Sana eşlik etmemi istermisin ay ışığım?"
Gülümsedim. "Gerek yok sevgilim iki dakikaya dönerim zaten"
Masadan ayrılırken Melis'in "birbirinize çok bağlısınız, ne hoş" dediğini duyunca gözlerimi devirdim.
Lavaboların oradan geçerken kadınlar lavabosu'nun yanındaki odadan gelen tanıdık bir ses duydum.
Lavabonun kapısını açıp içeriye girdim ve o odaya yakın olan kabine ilerledim.
Gözlerim duvardaki havalandırmayı takılınca sırıttım. Şans bugün benden yanaydı. Kabin değiştirip klozetin üstüne çıktım ve havalandırma kapağını indirdim. Konuşma sesi artık net bir şekilde duyuluyordu.
Hiç gecikmeden telefonumu çıkartıp ses kayıt uygulamasını açtım ve havalandırmaya doğru tuttum.
"Onları bu işe karıştırma." sertleşen sesinden akan tehtit açıkça hissediliyordu. Ardından sırıttığını hissettim. "Peki liderin, dedem biricik torunu olan beni pis işlerini yaptırmaya zorladığını düşünse? Yine de aynı tepkiyi verirmisin sevgili amcacığım ?"
Bende hafiften sırıttım. Meriç bizim için iyi bir kozdu. Vahto'yu bizim ayağımıza getirecekti gerisi ise kolaydı.
Bir müddet karşı tarafı dinledikten sonra keyiflenmiş gibi kahkaha attı. "Dikkat et de bize zarar verecek olan elini bir taraflarında bulma. Ne ben ne de ailem bu işte yokuz "
Havalandırma kapağını geri takıp lavabodan ayrıldım ve masaya geri dönüp içeceğimi dikledim. Birkaç saniye sonra Meriç'te gelmişti.
Aradan geçen saniyelerin ardından bir gariplik hissettim. Birşeyler ters gidiyordu. Midem bulanmaya ve halsiz hissetmeye başlamıştım.
Bunu farkeden Karam kulağıma eğilip iyi olup olmadığımı sorduğunda endişesini geçirmek adına soluk bir tebessüm ettim.
Bir anda midemin ağzıma gelmesiyle ayaklandım. Lavaboya koşarken Melis'in de ayaklanıp arkamdan geldiğini gördüm.
Boğazım aşırı kaşınıyor, nefesim daralıyordu. Hatta neredeyse nefes alamayacaktım.
Kahretsin! içtiğim içecekte kayısı mı vardı?
Kabinlerden birine eğilip öğürürken Melis'in avcunu sırtımda hissettim. Avucu ritmik bir şekilde sırtımı sıvazladı.
Bir ara eli çekilmiş yerini tanıdık büyük, sıcak bir avuç almıştı.
"kasma kendini ay ışığı ben buradayım yanındayım. İlacın varmı?
Karam tabiki birşeylerden alerji olduğumu anlamıştı.
Öğürmeye devam ederken sorusuna kafamı olumsuz anlamda salladım. Dikkat ettiğim için alerji ilacımı yanıma almamıştım.
Bir an Karam'ın bağırışını duydum. Bir görevliye bağırıyordu. Bize içecekleri getiren garsondu. "Daha demin servis ettiğin içecekte kayısı mı vardı? "
Garson olumsuz yutkunup Karam'a baktı "bilmiyorum efendim ben sadece servisten sorumluyum "
Melis Karam'ın yanına ilerleyip elini omzuna koydu ve hafifçe hareket ettirdi. "tamam Ateşciğim sakın ol"
Karam Melis'e sert bir bakış atıp omzunu hareket ettirdi ve Melis'in elini boşluğa düşürerek uzaklaştırdı.
Bana doğru ilerlerken yumuşayan bakışlarını çehremde dolaştırdı.
Öksürüklerimin arasından "kayısıya alerjim olduğunu nereden biliyorsun?" diye sordum merakla.
Karam ensesini kaşıyarak yanıma eğildi ve beni yerde olmamdan hoşnutsuzmuş gibi kaldırdı.
Beni kollarının arasına alıp sarıp sarmalarken cevap vermedi. O an ne kadar sorarsam sorayım cevap vermeyeceğini hissettim.
Karam beni kucaklayıp bizi çıkışa ilerletirken kulaklığımdan Barlas'ın "hemen hastaneye gidin bizde arkanızdayız" dediğini duydum.
Karam beni arabaya bindirmişti. Hastaneye ilerlerken yolda öksürüğüm artmış ve nefesim hızlanmıştı. Ağır bir alerji krizine girmeme gerçekten çok az kalmıştı.
Bir anda araba dururken Karam'ın vücudunu bana döndürdüğünü ve elini belimde hissettim. Saniyeler içinde dudaklarımın üstüne kapanan dolgun, şekilli dudakları hissettiğimde zaten kesik olan nefesim iyice kesilirken gözlerim büyüdü.
Karam dudaklarını oynatıp nazikçe beni öperken belimdeki ellerini oynatıp beni rahatlatmaya çalıştı. Gözlerim kapandığında sakinleşmeye çalıştım.
Dudaklarımız ayrılırken ilginç bir şekilde artık kendimi daha iyi hissettiğimi ve öksürüğümün dindiğini farkettim. Alınlarımız birbirine yaslıyken yavaşça fısıldadım.
"İlaç gibisin"
Karam'ın eli temkinle saçlarımı okşarken saniyelik olarak sırıttığını hissettim. Sanırım benzetmem hoşuna gitmişti. "Sadece sana ay ışığım" dedi iç çeker gibi, sanki özlemiş gibi "sadece senin ilacınım "
Gözlerimi açtığımda mavilerimiz kesişti. "bu bir ilanı aşkmıydı? "
Karam gözlerini devirirken bende sırıttım. "Şu halde bile bunu düşünüyorsun ya pes"
"Ne varmış halimde?" Kaşlarım havalandı "beni öptün ve iyileştim"
Biraz ilerimde duran yüzüne incelerken gözleri parıldadı. "Öpmedim suni teneffüs yaptım"
Şuanda yapabildiğim kadar kıkırdamaya çalıştım.
Hastaneye vardığımızda ben sedyeye geçerken genç, ela gözlü bir adam içeriye girdi.
"Bonjour, je suis le médecin de garde Antonio. Comment puis-je vous aider ?"(merhaba ben nöbetçi doktor Antonio size nasıl yardımcı olabilirim?)
Karam ona selam verip sedyede etrafa baygın bakışlar atan beni işaret etti.
"Bonjour, il est allergique aux abricots et a accidentellement bu une boisson contenant des abricots." (merhaba kayısıya alerjisi var ve yanlışlıkla kayısı içeren bir içecek içti. )
Karam'ı dinledikten sonra onaylayıp bana doğru ilerledi.
"Je comprends. Veuillez plier votre cou en arrière."(anlıyorum. Lütfen boynunuzu geriye doğru eğin. )
Doktor eldivenli ellerini yavaşça boynuma değdirip şişip şişmediğini kontrol ederken Karam'ın kaşlarını çattığını gördüm.
"qu'est-ce qui ne va pas? Dolunay est-il bon ?" (nesi var. Dolunay iyi mi?)
"Ne vous inquiétez pas, nous ferons quelques tests supplémentaires. Tu resteras probablement ici ce soir"(merak etmeyin birkaç tetkik daha yapacağız. Muhtemelen bu gece burada kalırsınız)
Doktor kafasıyla selam verip yan taraftaki hemşireye birşeyler söyledi ve uzaklaştı. Hemşire yanıma yaklaşıp koluma damar yolu açarken bir yandan tetkik için kan aldı. Ardından serum takıp ve birkaç ilaç verdi.
Yorgundum ama uykum yoktu sadece dinlenmek istiyordum.
Karam ile ikimiz kaldığımızda sedyenin yanındaki iki kişilik koltuğa oturdu. Kendimi daha iyi ama yinede alerjimin tamamen gitmediğini hissediyordum. Sadece biraz durulmuştu.
Telefonumun çalmasıyla Karam çantamdan çıkartıp bana uzattı.
Gıcık şahsiyet
❌🔴 🟢✔️
"Melis" diye mırıldandım Karam'a. Kafasını sallarken aramaya yanıtladım. "Alo"
"alo Hilal," sesimi duyunca derin bir nefes verdi. "oh iyisin. Hepimiz çok korktuk"
"evet, merak etmeyin iyiyim "
"Çok şükür tatlım, hastanede misiniz? Hemen gelebiliriz "
"hastanedeyim ama gelmenize gerek yok birazdan çıkıp evimize geçeriz"
"tamamdır tatlım geçmiş olsun "
"sağol iyi geceler "
Telefonu kapattığımda yanımdaki komodine koyup üstüme çöken ağırlıkla uzandığım yerde yayıldım.
Onunda uykusu gelmişti, yorgundu ama gözleri pürdikkat benim üzerimdeydi. Sanki olabilecek herşeyden beni koruyabilecekmiş gibi bakıyordu.
Bir anda içimde peydahlanan hisle yana kaydım ve elimi sedyeye vurdum.
Karam neden böyle birşey yaptığımı sorgularcasına bakarken "yanıma gel" dedim bu kez sesli bir şekilde .
"Sen uyu Dolunay ben burada iyiyim" diyerek beni reddetmesiyle kaşlarım çatıldı.
"Saçmalama Karam oraya sığamıyorsun bile gel işte yanıma"
Karam sonunda dediğimi yapıp ayaklandı ve üstündeki ceketi koltuğa bırakıp yanıma uzandı.
Gözlerimi kapatıp kolumu beline sararken Karam'da beni uzun, kaslı kollarıyla sarmaladı. Kokusu burnuma dolarken iyice mayıştım "İyi geceler Karam"
"İyi geceler ay ışığı"
Uykuya teslim olamadan önce Karam'ın ellerinin saçımı okşadığını hissettim. Burnunu saçlarıma yaslayıp derin bir nefes çekerken "çok korktum " diye mırıldandı uykulu, boğuk bir sesle. "Seni tekrar kaybedeceğim diye çok korktum ay ışığım"
✨✨
Ertesi sabah gözlerimi araladığımda sabah olmuştu ve biz aynı pozisyonda uyumaya devam ediyorduk. Gözlerimi kapatıp biraz daha uyumaya devam ettim. Acelemiz yoktu ve bizim dinlenmeye ihtiyacımız vardı.
Yaklaşık 10 dakika sonra Karam'ın gözlerini araladığını hissettim. Bir süre beni izlerken yavaşça yanaklarımı okşadı.
O an zihnime ona ait sözler doldu.
'seni tekrar kaybedeceğim diye çok korktum ay ışığım'
Başıma giren şiddetli ağrıyla yüzüme buruşturdum.
"Seni seviyorum Karam. Karanlık olsan bile yolunu aydınlatacak kadar seviyorum "
Karam hafifçe gülümseyip bana sanki dünyada gördüğü en masum ve en çok sevdiği şeymişim gibi baktı.
"bende seni seviyorum ay ışığım, sadece sen parla diye bütün yıldızları karanlığa boğacak kadar çok seviyorum."
Yüzümde benim bile daha önce görmediğim bir gülümseme oluştu. "Ne olursa olsun beni bırakma " diye mırıldandım.
Karam yemin eder gibi bir ifadeyle nazikçe alnımı öptü. "Seni asla bırakmam benim güzel bebeğim "
Şiddetli ağrı geçip gözlerim aralanırken gözümden bir damla yaşın sürüldüğünü hissettim. Bir an bunun gerçekliğini sorguladım. İkimizde şimdiki hallerimizden daha genç gözüküyorduk.
Ama rüya değildi.
Yüzde yüz uyanık olduğuma emindim. Gözlerim ne olduğunu anlamaya çalışan yanımdaki Karam'a döndü.
Zihnimde bir ışık yanarken aydınlanma yaşadım.
Kaza...
Şiddetli ağrı başıma tekrar saplanırken acıyla gözümü yumdum.
Flasback
"Daha ne kadar yufka yürekli prensesi oynayacaksın?" Arabamın hopörlerinden gelen Karam'ın sesi doldu kulaklarıma. Bir an yutkunduğunu hissettim.
Gözlerim dolarken karanlık yola döndü.
"ne yaptım ya ben sana? Allah kahretmesin ne yaptım?"
"daha ne yapacaksın? Amcamı ve kuzenlerimi öldürenlerin arasındaydın beni bitirdin" Sesi yükselmişti.
bir anda kanım dondu. "Saçmalama Karam! Kendine gel! onlar birer teröristti ve bu benim görevimdi "
"görevine başlatma! Onlar benim ailemdendi ve sen onları katlettin "
Kısa bir es verip yutkundu ardından beni karanlığa gömüp ruhumu parçalara ayıran o sözler döküldü dudaklarından. "Sen hiçbir şeye değmezmişsin"
İşte bu bardağı taşıran son damla oldu 5 dakikadır buna katlanıyordum ama daha fazla devam edemezdim.
Gözyaşlarım yanağımdan süzülürken sertçe burnumu çektim. "Onları iyiki öldürdüm yine olsa yine yaparım"
Gözlerimi kamaştıran beyaz bir ışık yüzüme doğru vururken ellerimle yüzüme siper oldum. Aynı anda arabaya ateş açmaya başladılar
Bana doğru hızla gelen önümdeki kamyona gözlerimi büyüttüm.
"Dolunaaaay" Karam'ın kükreyişi kulaklarımı doldurdu.
Sonrası 1 yıllık koca bir karanlık...
Gözlerim dolarken zihnime düşen anılarla irkilerek o çok güvendiğim mavilere baktım. "Sen... o sendin"
Gözleri anlamlandıramamış gibi bana döndü. "Kim güzelim? Kim bendim? "
"O kazaya sebep olan kişi " Gözlerim bir umut sözlerimi yalanlaması için mavilerine kilitlendi. "Bana o sözleri söyleyen, hafızamı kaybettiren, komaya sokan, bunlara sebebiyet veren sendin değilmi? "
Sözlerimle irkilmesiyle gözlerim büyüdü. Sertçe göğsüne vurdum. "Sendin değilmi? Cevap ver bana! "
Dudakları aralandığında bakışlarını kaçırdı. "Evet, bendim"
Burada artık bir dakika bile durmayacaktım. Hızla ayaklandığımda Karam'da ayaklandı.
"Yemin ederim öyle değil Dolunay, bilmediğin şeyler var "
Damar yoluna bağlı olan iğneyi sertçe çekip çıkardım ve elbisenin kolunu indirdim. Bembeyaz kumaş kırmızıya boyanırken çantamı alıp hızla çıkışa ilerledim.
Hastaneden çıkıp otoparka geldim. Karam'ın eli bileğime sarılırken beni arabayla arasına aldı.
"Beni dinlemeden çekip gidemezsin. Sinirlisin, kırgınsın ama beni bir kere dinle ay ışığım. Ne olur beni bir kere dinle" Buz mavisi gözleri üzerime dikilmişti.
Bileğimi sertçe elinden kurtarırken sinirle burnumu çekip gözyaşlarımı sildim. "Neyi dinleyeceğim ya neyi dinleyeceğim? " diye bağırdım.
"Biz sevgiliymişiz. Sonra birbirimize sıçmışız, ben kahrolası kazayı geçirip hafızamı kaybettim ve 1 yıl komada kaldım. Uyandıktan yıllar sonra tekrar karşılaştık ve sonra tekrar karşılaştık. "
Elimi saçımdan geçirdim. Delirecektim. "Sonra aynı evi satın aldık. Hiçbirinde gelip bana söylemedin. 'Ben seni bok gibi hissettirip dikkatini dağıttım silahlı adamların saldırısına uğramana, bir kamyonun altında ezilmene ve hafızanı kaybedip komada kalmana sebep oldum' diye "
"Gelsem dinler miydin? yine çekip giderdin ben başkasından duymanı istemedim kendin hatırla istedim"
Onu onayladım. "Doğru giderdim ama en azından seni tanımamış olurdum ve canım daha az yanardı "
Komadan uyandığımda yanıma bile gelmemişti ancak birkaç yıl sonra karşıma çıkmıştı korkak.
"Mecburdum!" diye bağırmaya başladı bu sefer o da.
"Neden mecburdun? "
Gözlerinde ufak bir ışık belirdi. Sanki söylese onu anlayabilirmişim gibi. Sonra vazgeçti.
"Söyleyemem"
"Siktir git. Korkak" Bacak arasına tekme atıp onu ittirdim ve yanından geçip gittim.
Arkamda ne bıraktığıma yada bundan sonra ne olacağına dair en ufak bir fikrim dahi yoktu.
Dudaklarımdan bir hıçkırık firar etti.
Sadece tek bildiğim gelen hafızamla birlikte kalbim çok acıyordu, canım çok yanıyordu ve ben parçalanıyordum.
Hellooo
Huhhh ne bölümdü ama bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bir sonraki bölümde gerçek Dolunay Yıldırım ile tanışacağız. Ayyy çok heyecanlandım.
Sizce Karam neden böyle birşey yaptı? Dolunay ne yapacak? Fikirlerinizi çok merak ediyorum. 🤗🧐
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Oy ve yorumlarınız benim için çok önemli desteklerinizi bekliyorum. Sizi seviyorum tesadüflerim🌠🌟
senin gibi parlak bir yıldız bu kitabın yıldızına nasıl onu da parlatırsa çok sevinirim. ✨✨
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.06k Okunma |
323 Oy |
0 Takip |
27 Bölümlü Kitap |