

keyifli okumalar dilerimm.💜💜
Saçlarımı tepeden sıkı bir at kuyruğu yapıp üstümdeki siyah tulumu düzelttim ve iyice kemerimi sıktım. Bugün Meriç'in ayarladığı gemilere baskın düzenleyecektik.
1 hafta önce Türkiye'ye dönmüştük ve o zamandan beri Barlas dışında kimseyle görüşmüyordum.
Onula bile...
Siyah topuklu botlarım zeminde sert sesler çıkartırken evimden çıktım ve arabama binip diğerleriyle buluşacağımız yere sürdüm.
Limanın biraz ilerisinde buluşup oraya yürüyecektik.
Arabamı park edip indiğimde karşıdaki arabanın kapısı açıldı ve Barlas çıktı.
Diğerleride arabadan inerken uzattığı elini tutup sıktım ve diğerlerine döndüm. Hepsi tam teçhizatlıydı.
"Selam beyler "
"'Selam"' diyerek yanıtladılar beni hep bir ağızdan.
Gözlerim Ayaz'ın üstünde biraz daha fazla dolandı. Bu iş bittikten sonra kesinlikle onunla konuşacaktım.
Hep beraber limana doğru ilerlerken gözlerim istemsizce Karam'ı arıyordu.
Yutkundum.
Ne onunla yapabiliyordum ne onsuz kalabiliyordum...
Burnumu çekip silahımı kontrol ettiğimde herhangi bir sorun görünmüyordu.
Limana vardığımızda Barlas bize döndü. "Ekin, Barış ve Ayaz siz konuştuğumuz gibi Dolunay ile sol taraftan gideceksiniz"
Biz onu onayladığımızda diğerlerine döndü. "Erim ve Murat bizde sağ taraftan ilerleyeceğiz. Anlaşıldı mı?"
"Anlaşıldı! "
Barlas dağılmamız için işaret yaptığında öne geçtim ve hafiften eğilip konteyner'ların yanından içeriye doğru ilerledim.
İlerden bir takım sesler gelirken adımlarım durdu ve elimi havaya kaldırıp diğerlerini durdurdum.
Yaklaşık 2 dakika sonra sesler kesilirken yakınımdan kurşun sesi gelmesiyle mesafeyi açıp kafamı kurşunun geldiği yere çevirdim.
Gözlerim şaşkınlıkla irice açıldı. O an konteyner'ların üstünde, elindeki sniperla biraz ilerideki cesedi vurmuş olan Karam ile göz göze geldim.
Gözleri benimle buluşup ışıl ışıl parıldarken dudakları saniyelik olarak kıvrıldı ve sol gözünü kırptı.
Hareketiyle istemsizce heyecanlandım.
Buraya gelmişti, buradaydı.
Ona bakarken ne kadar çok özlediğimi fark ettim. Buz mavisi bakışlarını, sesini, kokusunu, varlığını, kendisini çok özlemiştim.
O an mantığım bas bas devreye girdi.
Ama beni kandırmıştı,canını yakmıştı. Sevgili olup birşeyler yaşamamıza rağmen kendimi kötü hissettirmiş ve beni tanımıyormuş gibi davranmıştı.
Bir yanın geçerli bir açıklaması olabileceğine inanıyor ve öyle umut ediyordu.
Çığlık atmak istiyordum. Sanki çığlık atarsam herşey geçecekmiş gibi geliyordu.
Hırsla ve sinirle ilerleyip önümdeki konteyner'a en sert tekmemi geçirdim. Kapak acı bir sesle açılırken içeriye göz gezdirdim.
Tahmin ettiğim gibi uyuşturucu ticareti yapıyorlardı ve içeride tonlarca uyuşturucu vardı.
Birazdan polisler burada olurdu.
İlerleyip eğildim ve uyuşturuculardan birkaç örnek alıp cebime tıkıştırdım.
Gözlerim silah seslerinin olduğu yere değdi. Diğerleri hızla oraya ilerlemeye başlamıştı bile.
Peşlerinden ilerlerken birinin Ayaz'ın başına silah dayadığını gördüm. En derinlerimde hissediyordum o benim biricik kardeşimdi.
Melis bana sırıtırken yanlarına yaklaştım. "Bir adım daha atarsan o ölür" diye bağırdı bana.
Tabiki onunda burada olacağını biliyorduk.
Korkumu gizleyip bir adım daha attım ve burnuma kadar çekili olan kumaşı indirdim. Melis şok geçirirken gözlerim öfkeyle üzerinde dolaştı.
"Sen... "
Hi bitch.
Sırıttım. "Ya ben "
Hızla birkaç adım attım. Melis'in şok anından faydalanıp çeviklikle Ayaz'ın bileğini kavradım ve arkama çekip silahımı Melis'e doğrulttum.
Silah sesleri artmıştı net bir şekilde duyabiliyor aradaki farkı hissedebiliyordum. Diğerleri öbür tarafta çatışıyordu.
Melis korkmuş olacak ki geri geri adımlarken yutkundu ama sonra gözleri Ayaz ile benim aramda dolaşırken ifadesini toplayıp gülümsedi.
"Beni öldüremezsin "
Dudaklarımdan komikmiş gibi alaylı bir gülüş döküldü. "Öldürmemem sana zarar vermeyeceğim anlamına gelmez" diyerek düzelttim onu.
Ayrıca sevdiğim birine zarar verirse gözümü bile kırpmazdım.
Bana karşı çıktı. "Yapamazsın Meriç seni gebertir "
O geri geri giderken üstüne yürüdüm. "Sevgilinden korktuğumu mu zannediyorsun?"
Kahkaha attım. "Hadi öyle oldu diyelim sence Ateş bunu yanınıza bırakır mı?"
Karam'dan hala Ateş ismiyle bahsediyordum çünkü sadece piyonlara ulaşmıştık.
Melis sinirlenirken yutkunduğunu gördüm. O da bunun pek ala farkındaydı. Gülümseyip ona biraz daha yaklaştım. "Ondan hoşlandığını ve her seferinde kene gibi yapışmaya çalıştığını tabikide gördüm "
"O hep benimdi ve hep benim kalacak, karşısında kim olursa olsun beni görecek ve hiçbir güç bunu değiştiremez."
Madem Karam'a ve sevgisine bu kadar güvenip, bir açıklaması olabileceğini inanıyor, ondan bu kadar emindim...
Sorguladım bir an.
Neden şuanda ona koşup sarılamıyordum?, Neden aramıza giren zamanı telafi edemiyordum?
Çünkü kırgındım, kızgındım. Kendisine, sözlerine, beni tekrar kendine aşık edip kırmasına. Ve bunlardan bahsetmeyip hiçbirşey olmamış gibi davranmasına.
Burnumun direği özlemle sızladı onu çok ama çok özlediğimi bir kez daha fark ettim.
Melis silahını kaldırıp arkama doğru ateş etti ama kurşun isabet etmeyip boşluğa düştü.
Aramızdaki boşluğu sıfırlayıp bir kolumu büküp dışını boynuna bastırdım ve onu konteyner'a sabitledim. Diğer elimle bileğini büküp silahını bırakmasını sağladım.
Arkasına döndürüp sert bir şekilde bileğine kelepçeyi geçirdim ardından eğilip kulağına kinle fısıldadım. "Eğer o kurşun birine isabet etseydi 1 saniye daha yaşamıyor, cehennemde yanıyor olurdun ve emin ol ne Meriç ne de başka biri bana engel olabilirdi "
"Kimsin sen? Neden bize bulaştın? " diye sinirle soludu.
"Benim kim olduğum seni ilgilendirmez ama size neler olacağını kendiniz belirleyeceksiniz "
Bir anda limanı siren sesleri kapladı. Sanırım polisler ve dayım gelmişti. "İşiniz bitti Melis bir an önce arkanızda kimlerin olduğunu söylerseniz ve işbirliği yaparsanız belki cezanız hafifler"
Yapmacık bir kahkaha atarken yüzünü buruşturdu. "İkimizden de bilgi alamayacaksınız ve asıl sizin sonunuz gelecek "
Daha beni tanımıyordu. Hatta hiç kimse beni tanımıyordu.
O an herşey çok hızlı gelişti.
Yanımıza gelen polis Melis'i götürken Melis bütün gücüyle polisi itti ve saniyelik olarak hızla yerdeki silahı alıp ileriye doğrulttu.
Gözlerim büyürken hızla koştum ve Ayaz'ın önüne siper oldum.
"DOLUNAY! "
Bu kurşun herşeyin başlangıcıydı. Ortalık yangın yerine dönmüştü Melis'ten çıkan kurşunla onların adamları bizimkilere bizimkilerde onlara ateş etmeye başlamıştı .
Adeta kükreyen Karam konteyner'ların üstünden atlayıp bize doğru koşarken Ayaz'dan ayrılıp Melis'e döndüm.
Göz göze geldiğimizde sırıtması silinirken yutkunup geri adımladı. Elimdeki silahı ona doğrulturken Ateş ettim. Kurşun yerini bulurken köprücük kemiğine isabet etti.
Gözüm dönmüştü.
"Sana o kurşun birine isabet ederse hayatını sikerim demiştim "
Bağırışımla birlikte buraya varan Karam önüme geçti. "Sakın ol ay ışığı kanaman var hastaneye gitmemiz lazım"
Karam söyleyene kadar omzumdan vurulduğumun ve sızan kanın farkına bile varmamıştım.
Siyah kısa kollu tişörtüm ıslanmış ve koluma kadar kanlar sızmıştı.
"Bırak! Bırak beni, iyiyim ben " Bakışlarım dik dik Karam'a döndü.
Burnuma kokusu dolarken sinirlerim birazcık yatıştı. Bu iyi değildi o kadın benim kardeşimi vuracaktı ve benim öfkemin dinmemesi gerekiyordu.
İki kez ateş edilen silah sesi yankılanırken etrafta sessizlik oluştu. Binbaşı'nın bağrışıyla hareketsizleştim ve gözlerim oraya döndü.
"Ayaaz! "
Ayaz sol tarafını tutup yere yığılırken arkasında kalan Meriç ile göz göze geldik. Polisler onun koluna girmeye çalışıyordu.
Herkes Ayaz'ın etrafına toplanırken vücudumda dolaşan sinir, öfke, üzüntü, çaresizlik taşarken Karam'ı aşıp bütün hızımla Meriç'e ilerledim.
Çenem seğirirken tüm gücümle yumruğumu yüzüne geçirdim.
Yüzünden güçlü bir ses çıkarken burnundan oluk oluk kan akmaya başladı. Sanırım çenesi ve burnu kırılmıştı.
Art arda üstüne yumruklarımı savururken belime sarılan kollar beni ondan uzaklaştırdı. Herkes Ayaz'la ilgilenmek ile meşgulken kimse neden böyle tepki verdiğimi sorgulamamıştı.
Tabi dayım ve Karam hariç.
Karam beni kendine döndürken ellerini yüzüme yasladı ve gözlerimi gözlerine sabitledi.
O an sanki rüya bitti ve gerçekliğe bir kabusa uyandım.
"Karam "
Titrek ve bitmiş bir sesle mırıldanmamla Karam'ın göz bebekleri titredi. "Söyle ay ışığım, söyle güzelim. Söyle ki bende her bir göz yaşın için dünyayı yakayım "
Dudaklarım titredi. "Karam Ayaz... Ayaz benim kardeşim olabilir "
Karam duraksarken bir an kaşları çatıldı. "Nasıl kardeşin olabilir."
Yutkundum.
"Evimize yıllar önce baskın düzenlediler ve annem şehit düştü sonra biz ayrıldık. Onu benden çaldılar, onu benden götürdüler. Her yerde kardeşimi aradım Karam. Yemin ederim yıllarca bakmadığım yer kalmadı ama sonra... Sonra Ayaz'ı gördüm ve hissettim eminim o benim biriciğim"
Heyecanla buz mavisi gözlerine baktım. "Belkide ölmüştür bile diye düşündüm ama onu görünce el sıkışmak için elini tutunca hissettim ve halen hissediyorum o benim kardeşim Karam. O benim biriciğim"
Gözlerimden yaşlar sızarken muhtemelen Karam beni tutmasa olduğum yere yığılırdım.
Karam beni kendine çekip kucaklarken ellerini nazikçe ve şefkatle etrafıma doladı. Beni tüm kötülüklerden korumak ister gibi sarıp sarmaladı. "Ağla güzel bebeğim dök içini ama merak etme ben buradayım ve Ayaz çok iyi olacak. Hastaneye gideceğiz. "
Hellooo
Bölümü nasıl buldunuz?
Merak etmeyin Dolunay Karam'ı süründürmeyi unutmadı sadece bir süre ara verdi.😁
Karam ve Dolunay? Ayaz? 😭
Yeni bölümde görüşmek üzere. Oy ve yorumlarınız benim için çok önemli. Desteklerinizi bekliyorum.Sizi seviyorum tesadüflerim🌠🌟
Senin gibi parlak bir yıldız bu kitabın yıldızına basıp onu da parlatırsa çok sevinirim.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.06k Okunma |
323 Oy |
0 Takip |
27 Bölümlü Kitap |