10. Bölüm

X.

E
hayalkusu_01

 

Sellaaammm aşklarımm

Nasılsınızz???

Umarım iyisinizdir.

Çok uzatmayacağım.

Çayınızı kahvenizi alın gelin, güzel bir bölüm sizleri bekler

 

EMEK MAHALLESİ

10. Bölüm; Abi

 

💫 Keyifli Okumalar💫

 

Kendimi zorlayarak gözlerimi araladım. Bir kaç defa gözlerimi kırpıştırıp nerede olduğumu çözmeye çalıştım.

Hastane odasındaydım.

Neden buradaydım.

En son Zeynep ile eve dönmüştük sonra,

Sonra

Abim

Abim, abim kanlar içinde yerdeydi.

Uzandığım yataktan kalktım ve odadan çıktım. Çıkmamla Sinan ve Barlas beni karşıladı.

"Mehir."

"Saye, iyi misin?"

Dediklerini umursamadan abimi sordum.

"Abim nerde?"

Bana bakan boş gözlerle, gerilmeden edemedim. Onlara bir soru sormuştum ve onlar bana sadece boş boş bakıyordu.

"Size abim nerde dedim."

"YA CEVAP VERSENİZE ABİM NERDE!?"

"Abin, ameliyatta Mehir ve lütfen sakin ol tamam mı?"

Komik

Abim ameliyatta, ve benden sakin olmamı beklemeleri komik

"Nerde?"

"Saye, bak kötü görünüyorsun, odana geç dinlen."

"Sen karışma Sinan. Hem sen gitsene ya! Ne işin var senin burda. Evet evet sen git, sadece gidersin zaten."

Demek isterdim ama sustum.

Ona cevap verecek hâlimde değildim.

Madem onlar bana söylemiyorlar bende kendim bulurum.

"Çıkın önümden."

Allah'tan bir şeyler zırvalamayıp dediğimi yaptılar.

Nisa'nın çalıştığı hastaneydi burası. Yani öyle umuyordum.

Eğer öyleyse bir-iki kat aşağı da ameliyathane olması lazımdı.

Asansör ile hızlıca bir kat aşağıya indim. Tam da tahmin ettiğim gibi burasıydı.

Bu katta ameliyathane olmadığına göre alt kattaydı.

Asansörün gelmesini beklemek yerine merdivenlere yöneldim.

Hızlı hızlı merdivenleri inip ameliyathanenin önüne ilerledim.

Annem, babam, Zeynep, Açelya, Nisa

Hepsi buradaydı.

Zeyneplere ne diyecektim.

Açelya'yı nasıl koruyacaktım.

Annem, acaba nasıl bir tepki verirdi.

Nisa, iyi miydi?

Aklımda dolanan soruları bir kenara attım. Nisa'nın yanına ilerledim.

"Nisa, abim iyi mi?"

Abime defalarca 'geber Koray' diyen Nisa bile o kadar halsizdi ki.

"Bilmiyorum. Bende bekliyorum sadece sizin gibi."

Halsizce başımı onaylarcasına salladım.

Ne diyebilirdim ki,

Hiçbir şey

Peki kimdi bunu abime yapan?

Acaba peşimdeki psikopat olabilir miydi?

Bu kadar ileriye gidebilir miydi gerçekten?

Gerçi arabamın altına bomba yerleştiren insan neler yapmazdı ki

Çok büyük bir tehlikenin tam orta noktasında ne yapacağımı bilmez halde bekliyordum.

Neyi bekliyordum, bilmiyordum.

Bir şeyler yapmam gerektiğinin farkındaydım. Ama olmuyordu. Sanki bir şeyler beni engelliyordu.

"Kızım, güzelleğim. Bak çok halsiz görünüyorsun bir şey yedin mi sen bakayım? Hadi gel ben sana bir şeyler alayım."

"Hayır baba, tokum ben."

"Yapma ama böyle kızım, gel bir şeyler ye."

"İstemiyorum baba, tokum ben ya! Abim şuan yaşam savaşı veriyor ben oturup nasıl yemek yiyebilirim."

"Haklısın güzel kızım benim, ama sen ister miydin abinin aç kalmasını, istemezdin. Abim de istemez senin aç kalmanı."

Gözlerimi babamdan anneme çektim.

Annem...

Geldiğimden beri bir kez bile yüzüme bakmadı.

Çünkü biricik oğlu onun için hep ön plandaydı.

Yalan yok beni de severdi, ama hep eksik.

Evet evet annem beni sevdi ama eksik

Bir kez olsun yüzüne karşı neden anne diyemedim.

Neden abimi benden daha çok seviyorsun?

Hukuk okuyup avukat olmak istediğimi söylediğim de bana başına bela alırsın uğraşılmaz, öğretmenlik senin için daha uygun demişti.

Ama abimin mesleği daha tehlikeliydi, iki mırın kırın etti sonra oğlum isterse vardır bir bildiği dedi karışmadı.

Ama bana hukuk fakültesinden mezun olacağım günün sabahında 'çok uğraşacaksın Mehir, insanların derdini çekmek zorunda mısın? Sana öğretmen olmanı söylemiştim.' demişti.

Ama neyse

Annemdi.

Gözlerimi kırpıştırarak daldığım yerden çektim ve babama geri döndüm.

"Cidden tokum baba."

Babam beni dinlemeyip hastane kantinin olduğunu alana doğru ilerledi.

Babamın yanımdan ayrılmasıyla birlikte Zeynep ve Açelya'ya baktım.

Açelya annesinin boynuna kafasını gömmüş uyuyordu.

Yorgunluk dolu gözleriyle bana baktı Zeynep.

Utançtan mı bilemem ama gözlerimi hemen çektim.

Galiba mahçup hissediyordum onlara karşı ki mahçuptum da zaten

Merdivenlerden inerek yanımıza gelen Barlas ve Sinan ile birlikte ameliyathaneden bir doktor çıktı.

Bana kalmadan Nisa öne atılarak doktora soru sordu.

"Alp, Alp hocam ameliyat nasıl geçti? Koray iyi mi?"

Annem pür dikkat doktorun ağzından çıkacak cümleyi bekliyordu.

Aynı şekilde bizde

"Ameliyat hâlâ devam ediyor, ama hasta hastaneye gelene kadar çok kan kaybetmiş, aranızda A rh pozitif kana sahip biri varsa hemşireyle birlikte kan verebilirler."

Ben B rh pozitiftim, kanı uyuşan tek kişi vardı babam, fakat babamda ilaç kullandığı için kan veremezdi.

"Ben verebilirim."

Gözlerim bir anda Nisa'ya çevrildi.

Nisa'nın kanı abimin kanı ile uyuşuyordu.

Kan bulunmuştu.

"Tamam o zaman Nisa, sen kan verme alanına geç."

Doktorun dediği şey ile birlikte Nisa ve bir hemşire koridorun sonundan döndüler.

Allah'ım lütfen lütfen abime bir şey olmasın.

"Saye, korkma abine bir şey olmayacak."

Abime bir şey olmayacağını Sinan söylemişti.

Ona inanmamı bekler gibi bakıyordu.

Ama, o bana sözler verip terk eden kişiydi.

Sözlerine inanıp, yıkıldığım kişiydi.

Ama nedense inanıyordum

Ona değil abimin iyi olacağına inanıyordum.

Ne kadar geçti bilmiyorum ama babam ve Nisa beraber geldiler.

Nisa'nın elinde bir tane vişne suyu vardı.

"Al bakalım kızım, otur ye."

Ne kadar inat edersem edeyim babam bana bu tostu yedirecekti o yüzden inat etmedim. Usulca kafamı salladım ve elinden tost ve ayran poşetini aldım.

Babam benim yanımdan Zeynep ve Açelya'nın yanına ilerleyip bie poşette onlara verdi.

Zeynep biraz almamak için ısrar etse de babamın inatı karışısında vazgeçip yiyecekleri aldı.

"Koray'ın damarlarında benim kanım akacak, umarım benim karakterimin birazı da olsa o abine geçmiştir."

Söylediklerini başka bir zamanda söylese içim çıkana kadar gülerdim ama şimdi sadece tebessüm ettim.

(...)

Ameliyat neden hâlâ bitmemişti.

O kadar mı kötüydü durumu?

"Mehir, güzelim."

Koridorun başından bana seslenen Umay ile başımı yerden kaldırdım.

"İyi misin? Koray nasıl? Annenler falan iyi mi?"

Bana sarılıp aynı zamanda da sorularını sıralıyordu.

"Ben iyiyim abimin ameliyattan çıkmasını bekliyoruz, annem ile babam da iyi olmaya çalışıyor."

"Anladım, sen iyi olda."

"Nisa nasıl?"

"O da iyi gibi işte."

"Koray Soykan'ın yakınları siz misiniz?"

Sonunda ameliyathaneden çıkan doktor ile ayaklandık.

Annem "Evet biziz, oğlum nasıl iyi mi?" diyerek öne atıldı.

"Hasta geldiğinde çok kan kaybetmişti."

Neden içime kötü bir his çökmüştü? Doktor neden bu kadar karamsar konuşuyordu?

"Kan kaybını durdurduk, ama kalbi ameliyatta 1 kez durdu şuan da durumu krtik yoğun bakıma alacağız geçmiş olsun."

Kalbi 1 kez durdu

Durumu kritik

Kalbi 1 kez durdu

Durumu kritik

Yoğun bakıma alacağız

Yoğun bakıma alacağız

Abim

İyi

Olacaktı

Değil

Mi?

(...)

Yoğun bakımın camından abimi izliyordum.

Abi, lütfen sende bırakma beni.

Yoğun bakıma alınalı 5 saati geçecekti neredeyse, her şey aynı düzlemde ilerliyordu.

Abim hiçbir yaşam belirtisi göstermiyordu, yaşadığına sadece yanındaki cihazdan emin oluyorduk.

"Mehir, hadi gel uyu biraz, bak gözlerinden yorgunluk akıyor. Bayılacaksın."

"İyiyim ben Barlas." dedim sadece

"İyi değilsin işte Mehir, sende biliyorsun bunu abin senin bu hâlini görse ikimizi de nezarethaneye atardı."

Atardı gerçekten

İstemsizce dudaklarım kıvrıldı.

Abimin en büyük hobilerinden biridir gıcık olduğu sinirlendiği insanları nezarethaneye atmak.

"Keşke yanımda olsaydı da nezarathaneye atsaydı beni."

Keşke,

Kolunu omzuma atarak "Abin iyi olacak Mehir, inan bana." dedi.

"Umarım Barlas."

"Bilmiyor musun sanki abini dokuz canlıdır o, kalbinden vursan ölmez."

"Ateşi çıktığı için öldüğünü sandı o, bakma onun böyle polis olduğuna canına çok kıymet verir o."

"Bilmez miyim."

"Barlas, abimde beni bırakmaz değil mi?"

"O nasıl soru kız öyle, bırakmaz tabii."

Barlas'ın yüzüne baktım, gözlerindeki kesinliği gördüm ve inandım.

Barlas'a şüphe etmeden inandım.

"Mehir, bir bakar mısın?"

Zeynep'in sesini duymamla gözlerimi Barlas'tan çekerek Zeynep'e çevirdim.

Barlas da benim gibi gözlerini Zeynep'ten yana çevirdi.

"Efendim Zeynep."

"Gelir misin? Bir şey söylemem lazım."

Kısaca başımla onaylayıp Zeynep'in yanına ilerledim.

"Mehir, nasıl söylesem bilmiyorum ama."

Gözlerimi söyle dercesine kıpırdattım, "Yani siz bana evinizi açtınız, yardım ettiniz ama ben size karşı çok utanıyorum şu an."

Ne için utanıyordu?

Utanması gereken bendim ki,

"Saçmalama Zeynep asıl utanacak kişi benim, size o kadar en güvenli yer benim yanım dedim ama sonuç."

"Hayır Mehir, abinizin bu durumda olmasının sebebi, benim."

Uykusuzluk başına falan mı vurmuştu?

"Ne saçmalıyorsun Zeynep?"

"Abinizi vuran kişi Kerem."

Kerem mi?

İyi de o nerden buldu benim yaşadığım evin adresini

"Bunlar da kanıt."

Yüzüme tuttuğu telefonu elime aldım. Kerem'den gelen bir kaç mesaj vardı.

Benden kaçmanın bedelini o küçük avukat ödedi be güzelim

Uzatmadan gelseydin yanıma ne o salak herife zarar gelirdi ne de sana

Üzgünüm ama yanındaki o avukat da seni bırakacak

Ve sen yine benim ellerime kalacaksın

Neyse iyi geceler güzelim, rüyanda beni gör

Kerem yapmıştı.

Telefonuma gelen bildirim sesiyle korkarak telefonun ekranına baktım.

Ah avukat, şu an Kerem'in yaşadığı evin adresini nerden bulduğunu düşündüğüne eminim

Sana bir şey itiraf edeyim mi?

Kerem'e adresini ben verdim.

Abine de geçmiş olsun bu arada, o ahmağa zarar geleceğini bilseydim.

Kerem'i uğraştırmaz ben yapardım ama neyse

 

Kısmet

Sana da iyi geceler avukat, acı rüyaların olsun

Korktuğum şey başıma gelmişti, o evimin adresini de biliyordu müvekkillerimi de

 

BÖLÜM SONU

 

Bölüm nasıldıııı???

 

Beni instagram hesabımdan takip ederseniz çok sevinirim

 

İg; Hayalkusu_01

Bölüm : 21.12.2024 16:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...