Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Aniden gelen telefon

@hayalleribuyukbiry

Ahmet, gecenin bir yarısı gelen telefonla uyandı.

“Çabuk gel! Baban vefat etti.” Ahmet yarı uykulu, şaşkın bir şekilde; duydukları karşısında şok

olmuştu. Telefondaki ses annesine aitti. Yarı ağlamaklı yarı üzgün şekilde oğlu Ahmet'e vermişti

haberi.

Ahmet, “Ne zaman, nasıl oldu? Daha dün akşam konuşmuştuk.”

“Akşam eve gelirken pusuya düşürmüşler, silahla vurularak şehit olmuş.”

Ahmet yatağından doğrulmuş, üstünü değiştirmeye koyulmuştu. Üstünü değiştirirken düşünceler

kafasının içinde hiç durmuyordu. ‘Kim neden öldürsün babamı, çok iyi bir insandı. Keşke son bir kere

görseydim son defa sarılsaydım.’

Ahmet'in babası polisti. Elli yaşında hayata gözlerini yumdu. Bu yaşına kadar sayısız suçlu ile

mücadele etti; her evden çıkışında, işe gidişinde acaba başına bir şey gelecek mi, sağ salim eve

dönecek mi diye hep düşünürdü. Çünkü polislik kolay bir iş değildi, hep suçlularla mücadele etmek

zorundaydı. Şimdi ise korktuğu başına gelmişti, üstelik yanında bile değildi.

Ahmet liseyi bitirmiş, üniversiteyi bu sene kazanmıştı; daha ilk senesiydi. Üniversiteyi İstanbul'da

kazanmıştı, memleketi Karabük’tü. Memleketinden ayrılırken çok üzülmüştü, ilk defa yalnız başına

başka bir şehre gidiyordu. Anne babasına veda ederken kafasında, ‘Ben İstanbul'dayken babama bir

şey olursa…’ düşüncesi vardı, şimdi korktuğu başına gelmişti. Ahmet, babasıyla çok yakın değildi ama

babasını severdi. Babası küçükken annesi ile kavga eder, tartışırdı. Bu tartışmadan dolayı Ahmet,

babasıyla hiçbir zaman çok yakın olamamıştı. Ahmet tek çocuktu, başka kardeşi yoktu; bu yüzden

ailesi üstüne çok düşüyordu. Şimdi ise sadece annesiyle kendisi kalmıştı… Babasını şehit eden

suçluların kim olduğu bulunabilecek miydi?..

Ahmet bu düşünceler içerisinde valizini hazırlayıp havalimanının yolunu tuttu, en erken bileti alıp

memleketine doğru uçakla yola çıktı. Bir saat uçuşun ardından memleketine geldi, uçaktan indi,

etrafına bakındı, her zamanki gibi yalnızdı. Ahmet kendini bildi bileli hep yalnızdı; bırak dostu, hiçbir

akrabadan bir yardım görmemişti, dışarıdaki yabancılardan farksızdı akrabaları onun için. Şimdi de

birisini beklemiyordu, alışmıştı bu yalnızlığa… Bir taksi tutup evine doğru yola çıktı.

Eve geldiğinde güneş çoktan doğmuştu, kuşlar ötmeye başlamıştı. Ahmet, bahçeden geçip

kapıdaki zile bastı. İçeriden birisi geldi, kapıyı açtı; kapıyı açan kişi Ahmet'in annesiydi. Ahmet,

annesini karşısında görünce ona sımsıkı sarıldı, birbirlerine kenetlendiler. Ahmet'in annesinin

ağlamaktan gözleri şişmişti. Ahmet, annesine teselli vermeye çalışıyordu ama kendisi zor ayakta

duruyordu yine de güçlü görünmek zorundaydı.

Annesi ile birlikte içeriye geçtiler, evde bütün akrabaları vardı; komşular bile gelmişti, bu kötü

günde onlar yalnız bırakmamışlardı. Ahmet, babasının nerede olduğunu sordu, annesi:

“Amcan gitti, o getirecek cenazeyi.” diye cevap verdi. Ahmet'in annesi çok bitkindi. Kısa bir

beklemenin ardından amcası, babasının cenazesini getirdi. Ahmet, babasının cenazesi defnedilmeden

önce son bir kez baktı babasının yüzüne. Babasının yüzü bembeyaz parlıyordu. Ahmet,

“Ah babam, gülerek gitmiş ölüme.” Sonra bir el omzuna dokundu, dokunan kişi amcasıydı.

“Evlat, başın sağ olsun, bunu yapanlar elbet cezasını bulacaklar emin ol.

Loading...
0%