Yeni Üyelik
9.
Bölüm

Farkedilmemis bir güzellik

@hayalleribuyukbiry

Sen zaten bana yanımda olarak destek oluyorsun, gecenin bu yarısı çıktın geldin. Bunu kim yapar?”

“Dostlar ne için vardır, kötü günler için… Yakınlarda hiç Merve'yi gördün mü peki?”

“Evet gördüm, çok pişmanmış yaptıkları için. Geçen annesi yemeğe davet etti, anneme gitmek istemiyorum dedim ama annem hatır koydu, gitmek zorunda kaldım. İyice süslenmiş püslenmiş, nasıl bu kadar yüzsüz olabiliyor anlamıyorum. Affetmemi bekliyor, çok pişmanmış. Son pişmanlık fayda vermiyor, ben bir daha aynı şeyler yaşamak istemiyorum, kolay atlatamamıştım onun yaptığı şeyleri. Günlerce ağladım, duvarlar üstüme üstüme geldi, şimdi bir şey olmamış gibi pişmanım diyor, ikinci

şansı vermemi bekliyor. Asla vermem, artık ona karşı sevgi değil, nefret var içimde. Annem de affetmemi istiyor, o acıları çekerken annem de vardı annem de şahit oldu, o kötü günlerimi nasıl affetmemi bekler bilmiyorum.”

“Merve gerçekten çok yüzsüzmüş, yaptığı şeyin affı olmaz, olamaz. Arkadaşım ama arkadaşım diye de yaptığı şeyi hoş göremem. Annen demek ki çok sevmiş ki Merve'yi, onu affetmeni istiyor ama tabii ki karar senin.”

“Onu affedip aynı acıları yaşamak istemiyorum.” Ahmet, birine bağlanıp yokluğuna alışmak

zorunda kalmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyordu. Bu yüzden asla diyordu kendi kendine. Affetmeyeceğim, başka şans vermeyeceğim.” Ahmet'in gözü İrem'in gözüne takılmıştı, gözleri çok

güzeldi, yemyeşil çok muhteşem gözleri vardı. Sadece gözü değil yüzü de çok güzeldi, içinin güzelliği

dışına vurmuştu resmen. Çok güzel bir kız, Merve'den daha güzel, bu güzelliği daha önce fark etmediğim için aptal olmalıyım diyordu kendi kendine. Ahmet'in kendine baktığını fark eden İrem, o da Ahmet'e bakmaya başladı. Birkaç saniye göz göze sessizce öyle durdular. Sessizliği İrem bozdu:

“Ne oldu Ahmet, neden bana öyle bakıyorsun?”

“Gözlerini ve güzelliğini şimdiye kadar fark etmediğime inanamıyorum.”

“Teşekkürler, senden böyle iltifat duymak ilginç geldi.”

Ahmet gülerek, “Bence böyle göz göze gelmeye devam edersek âşık olacağız, onun için bakmayı bırakalım.”

İrem de gülerek, “Ne olmuş, âşık olacaksak benden daha iyisini bulacak değilsin ya.” Ahmet cevap

vermemeyi tercih etti.

“Hadi gel, seni eve götüreyim.”

İrem, Ahmet'in cevap vermediğini görünce, “Neden, benim bacaklarım yok mu? Ben kendim giderim.”

“Cimcime, bu mahalle artık eskisi gibi güvenli değil, bırakayım. Sana bir şey olursa kendimi

affetmem yoksa.”

“Ne oldu? Sen de bana bir şey olsa üzülürsün sanırım öyle söylediğine göre.”

“Tabii ki, sen gidersen böyle gece yarılarında kim rahatsız edecek beni, kim cimcimelik yapacak?

Sen benim tatlı belamsın.”

“Demek öyle, iyi bari seni vicdan azabından kurtarayım o zaman.”

“Düş önüme o hâlde.” İrem önde Ahmet arkada beraber çıktılar. Giderlerken tenha bir sokağa girdiler. “Cimcime korkmuyorsun değil mi tenha sokağa girdik diye?

Tabii ki korkmuyorum çünkü yanımda kahramanım var.”

“Vay kahraman ha! Hayırdır, ne kahramanlığı mı gördün ki?”

“Ortaokulda da aynıydın şimdi de pek değişen bir şey yok, hiçbir kavgadan kaçmıyorsun hiçbir

şeyden korkmuyorsun.

 

Loading...
0%