
Düzenlenmiştir
O günden sonra odamdan pek dışarı çıkmamıştım 3 kez Cansu ile telefonda konuşmuştuk sadece tam Mirza hakkında konuşacakken bahane bulup kapatmıştım mirzada yazmıştı baya aramıştı ama hiç birini açmamıştım sadece kalbimi dinlemek istiyordum o yüzden yalnız kalmayı seçmiştim annemde anlamıştı o da sanki hissetmiş gibi olmaz demişti annemde Mirza ile olmama karşı çıkmıştı o yüzden daha fazla düşünmüştüm kalbimde ona karşı herhangi bir his var mı bilmiyordum ama olsa bile geçmesi için elimden ne geliyorsa yapmak zorundaydım bugün büyük gündü sonunda Buse ve Burak abi evleniyordu büyük aşıklar sonunda kavuşuyordu ve busenin şahidi bendim o yüzden hızlıca hazırlanıp onun yanına gitmem gerekiyordu hızlıca duş alıp çıkmıştım eşofmanlarımı giyip giyeceğim elbiseyi de yanıma almıştım hızlıca aşağı inmiştim abim beni bekliyordu “oh sonunda gelebildin” “ay abi hazırlandım napim” “tamam be kızım demedik bi şey” annem çoktan hazırlık için gitmişti bizde çıkmıştık Cansu salona gelecekti o yüzden o yoktu hızlıca kuaföre gelmiştik saçlarımı yapıp makyaj a geçmişlerdi onlarda bittikten sonra elbisemi giymiştim dekoltesi bay olan yırtmaçlı bordo bir elbiseydi Buseyi görünce duygulanmıştım “çok güzel olmuşsun” “öyle mi diyorsun” “tabi” birbirimizi övmemiz bittikten sonra Burak abiler gelmişti kuaförden çıkmıştık yanında abim ve Selçuk abi vardı Selçuk abiyle göz göze gelmiştim ceketi hala bendeydi ve vermeyi unutmuştum hafif gülümsemiştim ama o hala elbiseme bakıyordu o sırada abim yanıma gelip “kızım bu ne ya hiç giymeseydin” demişti “ay abi ne var ya hem sus karışma ayıp” deyip kaçmıştım arabaya binip düğün salonuna yola çıkmıştık varınca arabadan inip busenin yanına gitmiştim gelin odasına girip davetlilere bakmak için çıkmıştım sonra biriyle çarpışmıştım kim olduğuna baktığımda Selçuk abi olduğunu farkettim bizde sürekli çarpışıyorduk “pardon” deyip kaçmıştı neden böyle bir şey yaptım hiç fikrim yoktu hızlıca annemlerin yanına gitmiştim herşey çok güzel gözüküyordu sonra Buse ve Burak abi dans etmek için gelmişti onlar dans ederken herkesi sahneye davet etmişlerdi mirzanın bana doğru geldiğini görünce etrafıma bakındım ama Selçuk abiden başka birini görememiştim hızlıca yanına gidip “hadi dans edelim” deyip kolundan çekiştirerek sahneye çıkarmıştım ellerini belime koymuştu bende omzuna kulağına yaklaşmaya çalışıp “kızdın mı” çok değişik bakıyordu “kızmadım” “mirza ile dans etmek istemiyordum” “ve benimle etmeye mi karar verdin” başımı göğsüne koymuştum ama napim utandım bize bakan elaları gördüğümde yutkunmuştum çok kötü bakıyordu bakışları hoşuma gitmemişti “iyi misin küçüğüm” “Mirza çok değişik bakıyor” “korkuyor musun” “hayır sadece” “sadece ne” abimle seni ayırdığı gibi bizide ayırmasından korkuyordum tabi bunu ona söyleyemezdim o kadar yürek yememiştim göz göze gelmiştik “sadece bana bak onu görme” başımı sallayıp gözlerine bakıyordum sadece o kadar güzel bakıyordu ki sanki etrafımızda hiç kimse yoktu sadece o ve ben tekrar başımı göğsüne koymuştum kokusu beni mest ediyordu nasıl bu kadar güzel kokabilirdi başımı döndürüyordu birden Cansu’nun yanımıza gelip “müzik bitti ve herkes oturdu ne zaman ayrılmayı düşünüyorsunuz” birden ondan uzaklaşınca herkesin bize baktığını farkettim yutkunup “pardon” demiştim Cansu elimden tutup peşinden sürüklemişti “abimle sevgili olduğunu zannediyordum ama sen Selçuk denen adamın kollarında aşkla dans ediyorsun müziğin bitmesine rağmen” “ben ben” gözlerimi kapatmıştım haklıydı “abim nerde gördü mü” “Burak abiyle gitti” başımı sallamıştım “ama abim gördü yasemin sizi gördü” başımı sallamıştım “ee ne yapmayı düşünüyorsun” “hiçbir şey bilmediğin şeyler var Cansu ve şuan yeri değil tamam mı” “peki tamam bir şey demiyorum” deyip gitmişti of nasıl böyle olabilirdi nasıl farketmem ben bunu etrafta onu arıyordum istemsizce ama görememiştim nerdeydi ki of arkamı döndüğümde tekrardan birine çarpmıştım bu sefer Selçuk abi değil mirzaydı kolumdan tutup peşinden sürüklemeye başlamıştı “napıyorsun bırak canımı acıtıyorsun” sanki beni duymuyor gibiydi dışarı çıktıktan sonra duvara itmişti beni yere düşmeyi beklerken biri beni sıkıca tutmuştu ama ben gözlerimi çoktan kapamıştım “küçüğüm bana bak iyi misin” gözlerimi açtığımda Selçuk abinin kolları arasındaydım gözleriyle iyi olduğumu anlayınca “napıyorsun lan sen it” beni ayağa kaldırıp onun üzerine yürümüştü “sanane lan sen kimsin ki karışıyorsun” gözlerim dolmuştu keşke abim de görseydi beni ittiğini Selçuk abi yakasından tutmuştu “öldürürüm lan seni öldürürüm duydun mu beni” Selçuk abi bana dönüp “içeri gir küçüğüm sen” deyip mirzanın kolundan tutup onu ileriye doğru götürüyordu ya şimdi yada hiç deyip peşlerinden gittim abim içindi evet abim için telefonumu çıkarıp abimi görüntülü aradım “şşş sessiz ol abi” “sadece izle” susmuştu arka kameraya çevirmiştim “amacın ne lan senin it” Mirza deli gibi gülmüştü “sence amacım ne Selçuk” göz göze gelmiştik anlamıştı sanki ne yaptığımı Mirza da tam buraya bakacakken yakasından tutup “emire kötü gösterdiğin gibi herkese de göstermek istedin değil mi” gülmüştü “emirle sizi ayırmak en kolayıydı benim için” yutkunmuştum “asıl şimdi yapacaklarım bitirecek seni duydun mu” Selçuk abi durmadan vurmaya başlamıştı “abi koş arka taraftayız gel” abimin çoktan geldiğini farkedememiştim bana bakıp “içeri gir güzelim içeri gir” hayır anlamında başımı sallamıştım “git” onu dinleyip girmek zorunda kalmıştım ama kalbim orada kalmıştı…
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 50.8k Okunma |
1.73k Oy |
0 Takip |
50 Bölümlü Kitap |