14.Bölüm

Düzenlenmiştir

Geldiğimiz yer çok güzeldi deniz manzaralı şık bir mekandı herkes oturmuştu bir yanımda abim bir yanımda da Selçuk abi oturuyordu herkes mutlu görünüyordu ama onlar hariç gözlerimi devirip onlara baktım resmen sevgili gibiler ya of Burak abiler aşırı mutluydu inşallah bir ömür böyle mutlu olurlardı belki bir gün bende onlar gibi gerçek aşkımı bulurdum abim yanıma yaklaşıp “o it bir daha sana yazarsa haberim olucak” bir de o var değil mi “abi Cansu” “onla ne alakası var kızım” “ne bilim sordum” “bilmiyor olanları” başımı sallamıştım of bu gece bu küslüğün bitmesi gerekiyordu Selçuk abinin yanında Buse nin kuzeni vardı ve resmen onu gözleriyle yiyordu of ya Selçuk abiye dönüp “yer değiştirelim mi denizi göremiyorum da” kaşlarını çatmıştı salağım ben başka yalan bulamamıştım “beni mi kıskandın” Deniz tam benim yanımdaydı “yo ne alaka burada tam yanımda ya senin ordan daha iyi istemiyorsan ben Cengiz’e söylerim hatta cen” “dur be kızım tamam gel” deyip kalkmıştı abimde kaşlarını çatmış bize bakıyordu tatlı gülümsememi yüzüme takıp abıme bakmıştım yer değiştirdikten sonra adını bilmediğim busenin kuzeni bozulmuştu oh canım deysin arkadaşlar ben bende değilim lütfen siz devam edin of Selçuk abiye baktığımda abim ona bakıyordu ulan abim Cansu’yla konuşmasa gay derdim ben bunlara çünkü önceden asla yedikleri içtikleri ayrı gitmezdi bu salak nasıl aralarına girmişti hala şaşırıyordum telefonum çalmıştı arayan Mirza salağıydı of uğraşamam seninle kapatmıştım ama Selçuk abi “rahatsız mi ediyor seni” “kapattım ya sorun yok” sabır diliyormuş gibi duruyordu yemekler yenmişti şimdi de tatlı servisi yapılıyordu Selçuk abiye dönüp “pişt” bana bakınca “lavaboya gidiyorum abime söylersin tamam mı” onun konuşmasına izin vermeden kalkmıştım lavaboya diye hain planımı devreye sokucaktım hızlıca dışarı çıkmıştım gözlerim Selçuk abinin arabasını arıyordu ama görememiştim ay bu arabayla gelmiştir değil mi inşallah arabayla gelmiştir heh işte gördüm şimdi cam bulmam gerekiyordu yerlere bakıyordum ve sonunda bulmuştum sap ön tekeri patlatmıştım ay bu az sanki sonra arka tekeri patlatmıştım hallettikten sonra içeri girmiştim tatlı tatlı gülerek yerime geliyordum ki başka bir kadının oturduğunu gördüm tanımıyordum ama baya konuşuyorlardı Selçuk abiyle aman Banane canım arkadaşıdır konuşsun ama ben nereye oturucam cengiz le göz göze gelmiştik bu çocuk lisede bana aşıktı ve bunu bilmeyen yoktu ve tek boş yer onun yanıydı şaka gibi ama lise biteli çok oldu artık aşık değildir onun yanına doğru ilerleyip oturmuştum masadaki içkiyi hiç düşünmeden dikmiştim“bu ne güzellik böyle gözlerimi üzerinden alamadım” hafif gülümseyip “sağol cengo naber ya” “askerlik arkadaşın mıyım cengo ne” “askere gitmedim ama gitseydim kesin öyle olurduk” gülmüştü ne komik mi aaa bu çocuk lisedede böyledi a desem gülerdi ama baya bir karizmatik olmuştu yalan yok şimdi “tertibim” o böyle deyince kahkaha krizine girmiştim salak bu ya birden tertibim denir mi gülerken Selçuk abiyle göz göze gelmiştik neden öyle bakıyorsun be adam görende bana aşıksın sanacak bakma git yanındaki kadınla ilgilen “böyle güleceğini bilseydim daha önceden derdim” “ha şey boşluğuma geldi pardon” abimde kaşlarını çatmış bakıyordu ay bu ne ya hepiniz kaş çatıyorsunuz ayıp ya ayıp of “cengo şu karşıdaki ikili var ya” “kim abinle Selçuk mu””evet” “dövecek gibi bakıyorlar” gülmüştüm “haklısın” “Napim ben başka bir yere mi oturayım” “yok o kadın yerimi çalmış boşver gitme” “sen sarhoş musun” “bşr tane içtim sarhoş mu olmuşum” gülmüştü “sanırım öyle olmuşsun” biz böyle konuşurken Selçuk abi kolumdan tutup “hadi kalk gidiyoruz” “abim yok ama nasıl gidicez” “önden gitti” oturduğu yere bakınca gerçekten de olmadığını farketmiştim “tamam” deyip kalkmıştım ama başım dönünce sıkıca tutmuştu göz gözeydik çok fazla yakındı bana “hep tutucak mısın” istemsizce sormuştum “ne zaman düşersen bir adım arkanda olacağım” başımı sallamıştım kendine çekip yürütmüştü kendimi tutamayıp “o kadını da mı tutarsın” “hangi kadın” “çok mu var” “ne içtin kızım sen” “su” yalan su içmemiştim abimin yanına geldiğimizde “söyle bakalım hangimizin arabasına kıydın” nasıl anlamışlardı “nasıl anladınız yaa” “küçükkende yapardın güzelim oyuncak arabaların tekerini söker saklardın” vay be o zamanda zekiymişim “selçuğun” daha fazla gözlerimi açamayıp selçuğun göğsüne yaslamıştım kendimi