Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12. Bölüm

@hayalperestanka

Keyifli Okumalar Dilerim ❤️

***

Çağla söylediği sözlerle Zeynep'in moralini bozduğunu fark edince keyfi yerine gelmiş ve sınırlarını daha fazla zorlamak istemişti. Zeynep'in gözleri Yusuf da öylece takılı kalmışken, Tuğba şaşkınlık içinde hâlâ durumları idrak etmeye çalışıyordu. Bunu fırsat bilen Çağla da Zeynep'e biraz daha yaklaştı. Sessiz bir şekilde son sözünü de söyleyecek ve keyifli bir şekilde evine gidecekti.

"İşte böyle Zeynepciğim, senin anlayacağın atı alan Üsküdarı geçti. Sen de böyle beklemeye devam et." Dediği an Zeynep kendine gelmiş, bakışlarını Yusuf dan hızla çekip yanı başındaki kıza çevirmişti.

Kaşlarını çatarak gözlerinin içine yakından baktı. İnsanın siniri, öfkesi ve hayal kırıklıkları birleşince nasıl içinde büyürmüş, şimdi ilk defa iliklerine kadar hissediyordu. Aynı onun gibi ses tonunu kıstı.

"Biliyor musun Çağla, bu haberi bana senin vermene o kadar çok memnun oldum ki anlatamam." Dediği an, Tuğba şok üstüne şok yaşıyordu.

Sanırım bu yaşadığı şoklardan dolayı bugün Tuğba'ya inme inmezse, daha da inmezdi. Çağla keyifle sırıtırken Zeynep'in bu sözleriyle beraber yüzü anında değişti. 'Ne yani üzülmemiş miydi ?' Aklından bir an bunlar geçerken merakına yenik düştü.

Biraz merak ve biraz da şaşkınlıkla; "ne alaka şimdi ?" Diye sorduğu anda, Zeynep gerçek olmayan bir tebessüm sundu. "Bu haberi senden başkası verseydi eğer bunu yapamazdım da ondan." Der demez, Çağla'nın saçlarına yapışıp onu yere yatırarak üzerine çıkmıştı. Çağla çığlıklar atarak Zeynep'in elinden kurtulmaya çalışırken, Tuğba gözünün önünde gerçekleşen bu sahne ile elinde olmadan bağırdı.

"Ohaa ! İşte bu !.." Diye arkadaşıyla gurur duyduğunu bu ifadelerle belli ederken, hiç vakit kaybetmeden elindeki hediyesine birşey olmasın diye hızla kenara koymuş ve o da Zeynep'in yanına geçerek Çağla'nın bir iki saçını yolmaya başlamıştı.

Ne de olsa fırsatlar değerlendirmek içindi. Yusuf bir dakika önce Zeynep'in ona attığı hüzünlü bakışa anlam veremezken, şimdi gördükleri karşısında ne diyeceğini artık bilemez bir haldeydi. Ya da Tuğba'ya inmeyen inme, Yusuf'a inmişte olabilirdi.

Daha önce kedi gibi gördüğü Zeynep'in içinden çıkan kaplana, şuan bire bir şahit oluyordu. Şaşkınlıkla bir süre yerinde öylece kalıp ne olduğunu idrak ederken, Çağla'nın kulak tırmalayan çığlıklarıyla kendine geldi ve hızla kızlara doğru koştu.

"Zeynep, Tuğba durun !" Kızları ayırmaya çalıştı ama sadece çalıştı. Sanki uhu gibi birbirine yapışmış olan kızları bu şekilde ayıramayacağını anladığında ise el mecbur Zeynep'in belinden sıkıca tutup kaldırdı ve hızla ileriye doğru götürüp genç kızı indirerek önüne siper oldu.

"Bırak beni ! Bu sefer yolacağım onu !" Zeynep sinirden ne yaptığını bilmez bir halde bu sefer de ona engel olmaya çalışan Yusuf'u pataklıyordu.

Yusuf bu sayede Zeynep'i Çağla dan koparmayı başarmıştı ama unuttuğu bir ayrıntı vardı.. Tuğba arkadaşının yerini aratmayarak Çağla'nın üzerine çıkmış ve kızı tokat manyağı yapmaya başlamıştı.

Neyse ki onunda çaresi uzakta değildi. Yusuf gelen misafir evde rahat olsun diye bu gece Hamza da kalacak, yarın sabah da erkenden İstanbul'a gidecekti. Bu yüzden Hamza arkadaşını alıp eve geçmek isterken, mahalle ortasında gördükleri karşısında o da bir süre ne olduğuna anlam verememiş, ardından Yusuf'un sesi ile kendine gelmişti.

"Hamza ! Tuğba'yı al.." Hamza arkadaşının uyarısı ile hızla koşup Tuğba'yı kuzeninin üzerinden çekip alırken, Çağla ağlayarak bağırdı.

"Ruh hastaları !" 

"Bak hâlâ konuşuyor !" Tuğba hırsla Hamza'nın elinden kurtulmaya çalıştı.

"Tuğba rahat dur !"

Hamza ve Yusuf kızları sakinleştirmek için önlerine siper olup dayak yemeye devam ederken, Çağla yerde çamura girmiş bir vaziyette yatmaya ve ağlamaya devam ediyordu. Neyse ki kış ayında olduğu için herkes kapı cam kapatmıştı da bütün mahalle sokağa dökülmek zorunda kalmamıştı.

Zeynep, Çağla'nın hâlâ ileri geri konuşmaya devam etmesiyle daha çok sinirlenmişti. "Ruh hastası kimmiş göstereceğim ben sana bekle !" Yusuf'u kenara itip ileri giderken, genç adamın tekrar onu tutmasıyla durmak zorunda kaldı.

"Zeynep gözünü seveyim bi sakin ol !" Demesiyle genç kız Yusuf'un göğsüne vurarak bağırdı.

"Ya sen gidip kaçırdığın kızla ilgilensene !"

"Ne ?" 

Yusuf o an duyduklarına bir anlam veremedi. Koluna ve göğsüne tokat yemeye devam ederken bir anda Zeynep'in kollarını tutup kendine doğru hızla çekti. Bu sefer gözler birbirine yakından kilitlenmiş, Zeynep anında kendine gelerek geri çekilmişti.

"Sen ne kaçırmasından bahsediyorsun ?" Diye sorduğu anda, evlerinin önünde uğultuyu fark eden Fatma hanım ve Gülsüm hanım kapıya çıktı.

"Zeynep ne oluyor kızım ?"

"Bu ne hal çocuklar ?"

Her iki kadında hızla yerde kıvranan kıza doğru koşup kaldırırken, Çağla yalandan ayılıp bayılmaya devam ediyordu. Zeynep ise bir anda Gülsüm hanım ve annesini görünce sinirden ağlamaya başlamış ve hızla Yusuf'un yanından geçerek eve doğru koşmuştu.

Yusuf genç kızın ardından öylece bakarken Hamza'dan ses çıkmadı. Tuğba ise olaylar daha fazla büyümeden kendince durumu anlatmaya başladı.

"Şey sanırım Yusuf kız kaçırmış. Çiyan.. Yani Çağla da gelip bizimle alay etti. Sonra Çağla'nın ayağı nasıl olduysa kaydı. Bizde nasıl olduysa onun üzerine düştük falan filan" durumu anlatayım derken iyice karıştırmıştı.

Fatma hanım ve Gülsüm hanım ağzı açık bir şekilde Tuğba'yı dinlerken, Hamza genç kızın kulağına doğru yaklaşarak fısıldadı. "Keşke daha az saçmalasaydın." Dediği an Tuğba'dan karnına dirsek yiyerek geri çekilmişti.

*** ***

O akşam Zeynep için çok zor geçti. Tuğba eve gidip üzerini değiştirir değiştirmez önce ailesine ayıp olmasın diye pasta kesilip yemekler yenene kadar evde sabır ederek durmuş, ardından aldığı hediyeleri odasına hızla bırakarak adeta evden uçarak Zeynep'in evine doğru koşmuştu.

Alınan hediyeleri merak etmeyişi bugünkü yaşadığı olayın yanından bile geçemezdi. Çünkü Tuğba çok uzun zamandır Çağla'yı yolmanın hayalini yaşarken tam da onun doğum gününde, elinde kalmış bir tutam saçlarla dünya zaten yeterince Tuğba'nın olmuştu. Fazlasında gözü yoktu..

Eve vardığında kapıyı Fatma teyzesi açınca, otuz iki diş sırıtarak annesinin gönderdiği tabağı hızla ona doğru uzattı. "Fatma teyzem ben geldim. Annemin çok selamı var bunları da size yolladı."

"Ve aleykümselam hoşgeldin yavrum, ne zahmet ettiniz."

"Estağfurullah ne zahmeti afiyet olsun." Diyerek ayağındaki terlikleri çıkarıp kapıyı ardından örterken, içeriden gelen televizyon sesi ile bakışlarını oraya yöneltti.

"Zeynep içeride mi ?"

"Yok kızım Ahmet amcan içeride. Az önce Ecrin geldi Zeynep ile birlikte odasına çıktılar."

"Hah iyi, bende çıkayım o zaman."

"Olur yavrum geç."

Fatma hanım tebessüm ederek tabağı mutfağa götürürken, Tuğba önce salonda ki Ahmet amcasına selam vermiş ardından da fazla oylanmadan Zeynep'in odasına doğru koşmuştu. Olayları yeterince kaçırmıştı zaten daha fazlasını kaçırmaya sabrı yoktu…

Zeynep ve Ecrin yatağın üzerinde bağdaş kurmuş şekilde karşılıklı otururken, Tuğba hızla kapıyı açtı.

"Ben geldim.." Diye tebessüm ederek ardından kapıyı kapatırken Ecrin; "hoşgeldin.." Demiş, Zeynep ise hüzünlü bakışlarını arkadaşından çekip önünde birleştirdiği ellerine doğru çevirmişti.

Tuğba bu bakışı çok iyi biliyordu. Merakla kızların yanına gidip oturarak neler olduğunu bir an önce öğrenmek istedi. Ecrin'in gelip de Zeynep'e anlattığı gerçeklerle genç kız fazlasıyla utanırken, şimdi bir de meraktan çatlayan Tuğba'ya olayları bir kez daha anlattı.

Zeynep'in deli gönlü; 'çek git bu ülkeden' diyorken, mantıklı yanı 'delinin ipiyle kuyuya inilmez, aptallık etme Bursa var' diye, bas bas bağırıyordu…

Çağla'yı dövmüş olmasına bir gram pişmanlığı yoktu. Yusuf'un kız kaçırmamış olmasına da içten içe seviniyordu ama hiç düşünmeden bu durumu Yusuf'a yakıştırmış olması, bir de üzerine adamı gelişi güzel tokatlaması, son olarak da arada ettiği hakaretleri düşündükçe, bir daha Yusuf'un yüzüne nasıl bakacak oturmuş kara kara bunu düşünüyordu.

Ecrin tüm olan biteni Tuğba'ya da anlattığında genç kız oturduğu yataktan hızla fırladı. "Yok anam yok, bu kız tam bir karaktersiz ! Acaba doğduğunda yanlışlıkla bunun kulağına üç kere karaktersiz dediler de mi bu böyle oldu ?"

"Olabilir valla ! Adını telefon şifresi yapsam yetersiz karakter diyecek, gelmiş bir de aklınca oyun kuruyor."

Zeynep pişmanlıktan sesini dahi çıkarmazken, Tuğba ve Ecrin sağolsun onun yerine de sinirleniyordu. Ama ne yazık ki son pişmanlık fayda etmiyordu. Neyse ki yarın Bursa'ya gidecekti de, bir süre Yusuf ile yüz yüze gelecek endişesi olmayacaktı. Belki de sırf biraz da bu yüzden rahattı.

Şair Neyzen Tevfik'in de dediği gibi; 'Hayat insana her zaman ikinci bir şans verir. Adına da Yarın denir…'

Ve bu yarınlarla dolu uzun bir serüven, hem Yusuf'u hemde Zeynep'i sabırsızlıkla bekliyordu...

***

B Ö L Ü M

S O N U


Loading...
0%