Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10. Bölüm

@hayalperestanka

Keyifli Okumalar Dilerim ❤️


***


Acil bölümünde sedyede iki seksen uzanmış bir şekilde yatarken Doktor Efe bey tansiyonuma bakıyordu. Kısa bir süre sonra tansiyon aletini gülümseyerek kolumdan çıkardı. “Tansiyonunuz dokuza dört biraz düşük ama kötü değil, eğer hâlâ kendinizi iyi hissetmiyorsanız hemşireyi çağırayım, serum takviyesi yapalım ?” Hasta ayağına birde serum yiyecektim !


“Yo teşekkür ederim, şuan gayet iyiyim. Size de zahmet verdim kusura bakmayın.”


“Rica ederim bu benim görevim. O zaman bugün dinlenmeniz için size bir rapor yazayım" diye gülümseyerek ilerideki masaya doğru giderken, odanın kapısı hızlı bir şekilde açıldı. Feyza odaya girdiğinde Doktor beyi görmemiş, direk benim yanıma doğru koşmuştu. “Gözde ! İyi misin sen ?” Diye telaşla yanıma gelip, elimi tutunca gülümsedim.


“Merak etme iyiyim ben, kusura bakma seni de asansörün önünde beklettim.” Diye mahcup bir şekilde söylediğim sözler üzerine, Feyza kaşlarını çatarak hafif bir şekilde koluma vurdu. “Ya bırak şimdi bunları, baktılar mı senin tansiyonuna ?” Diye merak ile sorduğu soruyu, Doktor bey cevapladı. “Merak etmeyin Feyza hanım, arkadaşınızın tansiyonuna baktım gayet iyi.” Feyza duyduğu ses ile gözlerini büyütüp bana bakarken, onun bu yüz haline bakarak sırıttım. Yarım dakikadır kaşımla, gözümle doktorun burada olduğunu anlatmaya çalışmıştım ama nafile..


Feyza yavaş bir şekilde arkasını dönüp, Doktor bey ile yüz yüze geldi. “Kusura bakmayın hocam, burada olduğunuzu fark etmemiştim” dediğinde, Doktor bey kalemi yakasına takıp gülümseyerek yanımıza doğru geldi. “Estağfurullah Feyza hanım, sorun değil. Bu arada arkadaşı..” Tam benimle ilgili bir şey söyleyecekken cebindeki telefonunun çalması ile sözleri yarım kaldı. “Kusura bakmayın, buna bakmam lazım” diyerek odadan çıkarken, Feyza ile aynı anda “tabi tabi” diyerek gülümsedik. Baya da kibar adamdı…


Tam Feyza'ya göre demek çok isterdim ama bizim kız diğer kadınlardan daha farklıydı. Bazı kadınlara bakıyorum da, normal konuşurken bile bi işve bi cilve Feyza ise adeta manavcı Eşref amcamız gibi hep bi gereksiz ciddiyet, bi soğukluk..


Yine ben kendi düşüncelerime dalmışken Feyza’nın bir anda bana dönüp tek kaşını havaya kaldırarak; “neler olduğunu anlatacak mısın?” Diye sorması ile yapma bir şekilde gülümsedim. “Olur ama anlattıklarımı dinlerken ikimizinde dünya ahiret kardeş olduğunu unutmayacaksın, söz mü ?”


“Tamam, söz”


Sanırım bu saatten sonra da dünya ahiret katilim olacaktı…


***


“Gözde! Niye yalan söyledin ?”


“Valla isteyerek olmadı. O haspam öyle beni sinir edince ağzımdan çıkıverdi işte.”


“Ben gösteririm ona !” Olayı kısaca anlattığımda Feyza düşündüğüm gibi çıldırmış ama tahmin ettiğim gibi işkence yöntemlerini benim üzerimde denemektense sanırım çakma Behlül ve Bihter'in üzerinde denemeye karar vermişti ki, bu durum da benim çok işime gelirdi..


Feyza adeta ateş almış barut gibi odadan çıkmak için kapıya doğru hamle yaptığında, Doktor bey ile burun buruna gelince durmak zorunda kaldı.


“Feyza hanım, siz iyi misiniz ?”


“Evet hocam iyiyim, sadece biraz


acelem var izninizle.”


“Tabi buyrun.”


Efe bey yine kibarlık yapıp Feyza'ya yol verirken arkasından bir süre baka kaldı. Bende ayakkabılarımı hızla giyinip çantamı kaptığım gibi kapıya doğru ilerledim. “Her şey için çok teşekkür ederim, kolay gelsin Doktor bey” diyerek dostumun ardından; “Feyza dur, benide bekle !” Diyerek hızla koşturdum. Feyza o sinirle asansör beklemektense direk merdivenlere yönelmişti. Onun ayağında spor ayakkabısı, benim ayağımda ise stilettolarım vardı. İnsan azıcık empati yapar ya, bu kız bana yetişebilir mi az yavaş yürüyeyim falan der. O anda sol


omzumdaki Şeytan kinayeli bir şekilde bana baktı.


“Sen hakikaten safsın ha, az önce Feyza tarafından oluşacak dehşet anlarını ne çabuk unutup da kıza atar yapar oldun!” Dediğinde, sağ omzumdaki Melek de elinde tuttuğu şırınga ile gülümsedi. “Bence de Gözdeciğim, sanki sessiz kalsan sağlığın için daha iyi olacak gibi.” Dediğinde, her ikisini de onayladım. Aynen bugün benim sessiz sedasız, bir köşede durup Feyza'nın gözüne çok batmamam gerekiyordu…


Feyza merdivenlerden kuzu gibi seke seke inerken ben ise annesini uyandırmadan evden kaçan çocuklar gibi yavaş ama bir o kadar da hızlı bir şekilde inmeye çalışıyordum. Feyza'ya yetişe bilmek için iyice hızımı arttırıp, merdivenlerin trabzanlarına yapışmış bir şekilde tutuna tutuna indim. Sonunda kazasız belasız kafeterya bölümüne indiğimizde, koşturmaktan nefes nefese kalmıştım. Feyza etrafına bakınırken bende derin bir nefes alarak Feyza'nın yanına gittim.


“Burada olduklarına emin misin ?”


“Bana burada olacaklarını söylemişti.”


Geniş olan kafeterya tıklım tıklım doluydu, ikimizde etrafımıza bakarak çakma Behlül ve Bihter'i bulmaya çalışıyorduk. Feyza ileriye doğru yürüyünce bende hemen arkasından onu takip ettim. Bir süre kalabalık olan salonda yan yana yürüdükten sonra Feyza'nın ani duruşu ile bende durdum. “Oradalar” diye sessizce yaptığı vurguyla, bakışlarımı Feyza'nın baktığı noktaya çevirdim.


Hemen ileride kalabalığın en sakin yerinde yan yana oturmuş, gülüşüyorlardı. Elimi destek olmak istercesine Feyza'nın omzuna koydum. “Gitmek zorunda değilsin biliyorsun dimi ?” Feyza omzuna koyduğum elimi tutup gülümsedi.


“Biliyorum merak etme, ben iyiyim” dediğinde bende gülümsedim. Dostum diye söylemiyorum ama çok güçlü bir yapısı vardı. “Hadi gidelim” dediğinde, kafamı onaylar bir şekilde salladım. Beraber başımız dik bir şekilde hızla ilerledik. Sonuçta hata yapan biz değildik. Masanın başına geldiğimizde çakma Behlül ve Bihter'in bakışları adında bizi bulmuştu. Tam içimden acaba ilk kim selam verecek diye geçirirken, Tuğçe hepimizi şaşırtarak bir anda masadan kalkıp Feyza'ya sarıldı.


“Seni gördüğüme çok sevindim Feyza, nasılsın ?”


“Teşekkür ederim Tuğçe, iyiyim sağol” diyerek Tuğçe'nin ahtapot gibi sardığı kollarından zorla da olsa ayrıldı. Feyza'nın şuan ki yüzünden anladığım kadarıyla, eve gider gitmez kendini sıcak suda yıkayıp paklayacaktı.


Çakma Behlül de sonunda masasından kalmaya teşrif ederek, Feyza'ya doğru elini uzattı. “Merhaba Feyza” bir tek ben mi hissetmiştim bilmiyorum ama Emre'nin ses tonundan şu an pişmanlık seziyordum. Feyza ona uzatılan ele kısa bir süre baktı, ben elini uzatmaz diye beklerken beni şaşırtarak elini uzatmış ve hatta gülümsemişti. Hiçbir şey olmamış gibi…


“Merhaba Emre” diyerek elini hemen geri çekti.


“Ee hadi otursanıza, ayakta kaldık” Tuğçe'nin bu sorusuna karşı sessiz kalıp Feyza'nın karar vermesini bekledim.


“Çok isterdim ama görevdeyim, geri dönmem lazım.”


“Hadi ya, bende sohbet ederiz sanmıştım.” Samimiyetsiz bir üzüntüyle dudaklarını büzerek konuşması, ister istemez gözlerimi baymama neden olmuştu. Açıkçası bu görüntüyü görmekten ise serum yemeyi tercih ederdim.


“Hem senin sevgilin nerede ? Arasana gelsin tanışalım, çok merak ettim.” Resmen sözleri ve ses tonu Feyza'yı küçümseyen bir tonda vurgu yapıyordu. Sanki yalan söylediğimi anlamış, inadına sevgili kelimesine vurgu yaparak Feyza'yı zor duruma sokmaya çalışıyordu. Bu durumda kendimi Feyza'ya karşı acayip mahcup hissediyordum. Hepsi benim suçumdu. Ne diye sevgilisi var diyorum ki ! Feyza dik duruşunu bozmadan karşısındaki Tuğçe ve Emre'ye bakarak tam konuşacaktı ki, arkadan gelen ses tarafından durmak zorunda kalmıştı.


“Geldim güzelim. Kusura bakmayın lütfen son anda bir hasta geldi onunla ilgilenmem gerekti, fazla geç kalmadım ya ?” Feyza'nın yanına gelen Efe bey elini Feyza'nın omzuna atmış, gülümseyerek söylemişti bu sözleri.


Feyza iptal,


Feyza Şok,


Feyza Bim !


Benim şaşkınlıktan açık kalan ağzıma nazaran, Feyza önce omzundaki ele ve daha sonra sanırım güzelim sözüne takılı kalmış gibi yanı başındaki adama öylece baka kaldı.


“Ha...” Tabii bir de sadece 'ha' diye cevap verebildi. İyi de Efe bey bu durumu nasıl biliyordu ?.. Tabi ya ! Telefonla konuşmak için kapıya çıkarken duymuş olmalıydı. Efe bey, Feyza'nın tepkisine gülümseyip çenesini hafif sıkarak Feyza'nın açılan ağzını çaktırmadan kapattı. “Hayatım, arkadaşlarınla tanıştırmayacak mısın beni ?” Dediğinde, ayakta dikilen Tuğçe ve Emre de en az ben ve Feyza kadar şaşkındı. Sanırım yalan olduğunu düşündüklerinden dolayı karşılarında kanlı canlı bir adam beklemiyorlardı. Sonunda ilk şaşkınlığını atan Emre oldu ve Feyza'nın tanıştırmasına müsaade etmeden elini Efe beye doğru uzattı.


“Merhaba, ben Emre Aydın.”


“Memnun oldum Emre, bende Efe Ağaoğlu..” Bu sefer Efe Bey elini Emre'nin elinden çekip hâlâ şaşkınlığını atamayan Tuğçe'ye doğru çevirdi. “Siz de ?” Deyip, Tuğçe'ye elini uzatarak kendini tanıtmasını bekledi. “Aa şey ben Tuğçe, Tuğçe Pak. Emre'nin nişanlısıyım.”


“Memnun oldum Tuğçe hanım.”


“Bende öyle” diyen Tuğçe gülümseyerek, Feyza'yı ve Efe beyi göz hapsine alarak uzunca bir inceledi. Tuğçe bir şeyler çakmadan önce olayı toparlasam iyi olacaktı..


“Benim artık işe dönmem gerek. Sizi tekrar tebrik ederim” diyerek, Tuğçe ve Emre'ye gülümsedim. Tuğçe anında “ya, hemen mi gidiyorsun?” Dediğinde içimden ‘bu kadar sabretmem bile mucize’ diye geçirdim.


“Maalesef Tuğçe, öğle arası bitmek üzere” diyerek Feyza'ya döndüm. Kaşımla, gözümle anlatmak istediğimi umarım bu sefer anlardı. “Feyzacığım, artık sen benim adıma Sude hanımı tebrik edersin olur mu ?” Diyerek gözlerimi kısarak gülümsediğimde, Feyza ne yapmak istediğimi hemen anladı. “Aa tabi söylerim, zaten bizim de işimizin başına dönmemiz gerekiyor” diyerek, yanı başındaki adama baktı. Efe beyde alttan gelen mesajı anlamış olacak ki, bakışlarını kolundaki saatine çevirdi. “Aynen, benim de bir saat sonra ameliyata girmem lazım” diyerek destek çıktı.


Tuğçe o anda; “tamam o zaman durun bir dakika” diyerek, hızla arkasını döndü. Çantasından iki tane davetiye çıkarıp birini bana, birini de Feyza’nın eline tutuşturup heyecanla konuşmaya başladı.


“İki hafta sonra düğünümüz var, mutlaka üçünüzüde bekliyoruz” dedikten hemen sonra çakma Behlül'e doğru dönerek “dimi aşkım ?” Diye onaylamasını istedi. Emre bu durum karşısında kolunu Tuğçe’nin omzuna atıp “kesinlikle, gelirseniz çok mutlu oluruz" diyerek gülümsedi.


Efe bey sağ olsun ki bugün Feyza'nın durumunu güzel bir şekilde kurtarmıştı ama daha ileri giderek düğüne geleceğini düşünmüyordum. O yüzden ilk ben konuya atlayarak, Feyza'nın bir bahane bulması için ona vakit tanımak istedim. Tuğçe’nin elime tutuşturduğu davetiyeye kısa bir bakış atarak gülümsedim. “İşlerimi ayarlayabilirsem, mutlaka geleceğim” dedikten hemen sonra bu sefer Feyza sözü ele aldı. “Bende elbet ayarlayabilirsem gelmeye çalışırım ama Efe'nin..” Diye tam bir bahane sunmak için söze başlamıştı ki, Efe bey yine Feyza'nın sözünü kesti..


“Acil bir ameliyatım olmadığı takdirde bende mutlaka geleceğim.” Efe beyin bu sözlerine Tuğçe ve Emre gülümserken, Feyza oldukça şaşkın bir şekilde yanındaki adama bakıyordu. Benim ise yüzümde acayip bir gülümseme oluştu. Her ne kadar şu an Feyza'nın düşüncelerini tahmin edemiyor olsam da, benim gözümde Doktor Efe Bey, bu saatten sonra Doktor Civan ünvanını sonuna kadar hak etmişti..


Kim bilir belki de bu bahane ile Doktor Cevriye & Doktor Civan bir elmanın yarısı gibi tamamlanırlardı. Ay hadi inşallah !


***


B Ö L Ü M


S O N U


Loading...
0%